31/07/2008, 10:04
Direkten döndü
AKP kapatılmaktan kurtuldu ama suçu onaylandı...
Anayasa Mahkemesi 10’a karşı 1 oyla, AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna karar verdi...
Mahkeme aynı zamanda Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesini de onaylamış oldu... İddianamenin hukuku katleden, gazete kupürlerinden ibaret, güdümlü bir metin olduğunu iddia edenlere de bir yanıt niteliği taşıyor bu karar.
Tüm ağır iç ve dış baskılara rağmen, 10 üyenin, AKP’nin cezalandırılmasına karar vermesi, suçun netliğini gösteriyor. Bu sonuç AKP’nin kendini gözden geçirmesini, Cumhuriyet ve laiklik karşıtı eylemlerden sakınmasını sağlar mı?
AKP, kapatma sürecinde böyle bir eğilim göstermedi... Bundan sonra da gösterecek gibi görünmüyor. Umarız yanılırız...
Her şeye rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı herhalde irticai gelişmeleri demokrasi veya özgürlük diye yutturmaya çalışanların sesini biraz olsun kısacak, saf vatandaşların gözünü biraz olsun açacaktır. Karar hayırlı olsun.
Fransız Le Monde yazmış: “Anayasa Mahkemesi, AB liderlerine soğuk ter döktürüyor.”
AKP iktidarından sağladıkları çıkar o kadar büyük demek...
Haldun Ertem
Bizde de var mı?
Demokrasilerde parti kapatılmaz, korosunu ilgiyle dinliyoruz... Peki, Türkiye’de demokrasi var mı? Liberal Parti Başkanı Cem Toker, Ekonomist dergisinin “Demokrasi Endeksi”ni göndermiş...
Economist dergisi seçim sistemi, çoğulculuk, siyasete katılım, temel hak ve özgürlükler gibi kriterleri temel alarak bir sıralama yapıyor.
Bu sıralamada Türkiye, 167 ülke arasında utanç verici bir yerde; 88’inci... Filistin, Namibya, Madagaskar, Lübnan, Papua Yeni Gine, Moğolistan gibi ülkeler bile bizden iyi durumda... Düşünün gerisini...
Ayinesi iş midir?
Profesör Seha Meray öğrencilerine: - Biz yaptığımız işi hiç ciddiye almayız, kendimizi ise çok ciddiye alırız, dermiş.
Bunu Gündüz Vassaf’ın “Türkiye Sen Kimsin?” adlı kitabından öğreniyoruz... Vassaf diyor ki
“Sohbetlerimizde toplantılarımızda konu ne olursa olsun, hep gelir bir kişinin yaptıklarından çok onun kişiliğine dayanır...” Elhak öyledir... Bazısı kötü iş yapar ama çevresince “İyi adam”dır. Bazısı ağzıyla kuş tutsa “Suratsızın teki” sıfatından kurtulamaz.
Filozoflar, insanın yaptıklarını ateşböceğinin ışığına benzetir... Ateşböceğinin parlaklığını ışığı sağlar.. Doğu toplumlarında insanın ışığı önemli sayılmaz... Oturaklı adam görüntüsü yeterlidir!
TRT’nin misyonu
Yandaş medyanın son misyonu Ergenekon iddianamesi gerçekmiş gibi bir hava yaymak, yargısız mahkûmiyetler yaratmak... TRT de çekinmeden bu kampanyaya katılıyor.
TRT 1’de izlediğimiz bir sağ parti yazarı önceki akşam Ergenekon iddianamesinden istediği bölümleri çekip, “gerçek ortaya çıktı” diye yayın yapıyordu. İddianamenin adı üstünde ‘iddia’ olması göz ardı edilerek... Adeta mahkeme kesin kararını vermişçesine, kesin ifadelerle, insanlar mahkûm ediliyordu... TRT’nin kanunu vardı, ilkeleri vardı... Hepsi çöpe atıldı...
Kayıp telefon
Nalan Hanım işyerinde çalışırken annesi telefonla arıyor:
- Kızım seni karakoldan aradılar, ifade vermen gerekiyormuş...
Tabii endişelenmiş Nalan Hanım... Koşa koşa işten çıkmış...
Neyse ki, karakola varıp durumu öğrendiğinde endişesi zail olmuş...
Meğer 4 - 5 ay önce cep telefonu kaybolmuşmuş.
Hani telefonlar IMEI numarasıyla şıp diye bulunacaktı artık ya...
Nalan Hanım da savcılığa dilekçe vermiş o zaman.
Peki ne olmuş, telefon mu bulunmuş?
Yok canım...
Savcılık Türkcell’e yazı yazmış, “Bu İMEİ numaralı telefonu kullanan kişiyi tespit edin” demiş...
Türkcell şirketi, telefonu son olarak (kaybolmadan önce tabii) Nalan Hanım’ın kullandığını savcılığa bildirmiş..
Savcılık da karakola gönderdiği yazıyla çalıntı telefonu kullanmaktan şüpheli olarak Nalan Hanım’ın ifadesine başvurulmasını istemiş.
Oradaki polis memuru da gülmüş duruma.. Çünkü Nalan Hanım aynı anda hem müşteki hem şüpheli olarak oturuyormuş karşısında... Kısacası Aziz Nesin hep yaşıyor...
Bazı AKP’liler, Gül’le Erdoğan’ın gizli buluşması için, “Belki mantı yemeye gitmişlerdir” demiş.
En mantıklısı da bu... Çünkü Gül’ünherhangi bir yemek davetini reddetmesi şaşırtıcı olur...
Kulışığı’ndan
Malatya Battalgazi Kulışığı köylüleri Vodafone şirketine bir mektup yazmış... Bir köylü, Vodafone şirketine kule (baz istasyonu) dikme izni vermiş.
Diğer köylüler bu izinden haberleri olmadığını, kulenin dikilmesine izin vermeyeceklerini söylüyor. Üç yıl önce Turkcell’in de istasyon kurmak istediğini ama izin vermediklerini belirtiyorlar. Sebebini de kısaca anlatıyorlar:
“Radyasyon kayısılarımızı kurutuyor...”
“Başka yere dikin direğinizi”, diyorlar. Vodafone şirketi herhalde mesajı almıştır...
Melih Aşık
AKP kapatılmaktan kurtuldu ama suçu onaylandı...
Anayasa Mahkemesi 10’a karşı 1 oyla, AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna karar verdi...
Mahkeme aynı zamanda Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesini de onaylamış oldu... İddianamenin hukuku katleden, gazete kupürlerinden ibaret, güdümlü bir metin olduğunu iddia edenlere de bir yanıt niteliği taşıyor bu karar.
Tüm ağır iç ve dış baskılara rağmen, 10 üyenin, AKP’nin cezalandırılmasına karar vermesi, suçun netliğini gösteriyor. Bu sonuç AKP’nin kendini gözden geçirmesini, Cumhuriyet ve laiklik karşıtı eylemlerden sakınmasını sağlar mı?
AKP, kapatma sürecinde böyle bir eğilim göstermedi... Bundan sonra da gösterecek gibi görünmüyor. Umarız yanılırız...
Her şeye rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı herhalde irticai gelişmeleri demokrasi veya özgürlük diye yutturmaya çalışanların sesini biraz olsun kısacak, saf vatandaşların gözünü biraz olsun açacaktır. Karar hayırlı olsun.
Fransız Le Monde yazmış: “Anayasa Mahkemesi, AB liderlerine soğuk ter döktürüyor.”
AKP iktidarından sağladıkları çıkar o kadar büyük demek...
Haldun Ertem
Bizde de var mı?
Demokrasilerde parti kapatılmaz, korosunu ilgiyle dinliyoruz... Peki, Türkiye’de demokrasi var mı? Liberal Parti Başkanı Cem Toker, Ekonomist dergisinin “Demokrasi Endeksi”ni göndermiş...
Economist dergisi seçim sistemi, çoğulculuk, siyasete katılım, temel hak ve özgürlükler gibi kriterleri temel alarak bir sıralama yapıyor.
Bu sıralamada Türkiye, 167 ülke arasında utanç verici bir yerde; 88’inci... Filistin, Namibya, Madagaskar, Lübnan, Papua Yeni Gine, Moğolistan gibi ülkeler bile bizden iyi durumda... Düşünün gerisini...
Ayinesi iş midir?
Profesör Seha Meray öğrencilerine: - Biz yaptığımız işi hiç ciddiye almayız, kendimizi ise çok ciddiye alırız, dermiş.
Bunu Gündüz Vassaf’ın “Türkiye Sen Kimsin?” adlı kitabından öğreniyoruz... Vassaf diyor ki
“Sohbetlerimizde toplantılarımızda konu ne olursa olsun, hep gelir bir kişinin yaptıklarından çok onun kişiliğine dayanır...” Elhak öyledir... Bazısı kötü iş yapar ama çevresince “İyi adam”dır. Bazısı ağzıyla kuş tutsa “Suratsızın teki” sıfatından kurtulamaz.
Filozoflar, insanın yaptıklarını ateşböceğinin ışığına benzetir... Ateşböceğinin parlaklığını ışığı sağlar.. Doğu toplumlarında insanın ışığı önemli sayılmaz... Oturaklı adam görüntüsü yeterlidir!
TRT’nin misyonu
Yandaş medyanın son misyonu Ergenekon iddianamesi gerçekmiş gibi bir hava yaymak, yargısız mahkûmiyetler yaratmak... TRT de çekinmeden bu kampanyaya katılıyor.
TRT 1’de izlediğimiz bir sağ parti yazarı önceki akşam Ergenekon iddianamesinden istediği bölümleri çekip, “gerçek ortaya çıktı” diye yayın yapıyordu. İddianamenin adı üstünde ‘iddia’ olması göz ardı edilerek... Adeta mahkeme kesin kararını vermişçesine, kesin ifadelerle, insanlar mahkûm ediliyordu... TRT’nin kanunu vardı, ilkeleri vardı... Hepsi çöpe atıldı...
Kayıp telefon
Nalan Hanım işyerinde çalışırken annesi telefonla arıyor:
- Kızım seni karakoldan aradılar, ifade vermen gerekiyormuş...
Tabii endişelenmiş Nalan Hanım... Koşa koşa işten çıkmış...
Neyse ki, karakola varıp durumu öğrendiğinde endişesi zail olmuş...
Meğer 4 - 5 ay önce cep telefonu kaybolmuşmuş.
Hani telefonlar IMEI numarasıyla şıp diye bulunacaktı artık ya...
Nalan Hanım da savcılığa dilekçe vermiş o zaman.
Peki ne olmuş, telefon mu bulunmuş?
Yok canım...
Savcılık Türkcell’e yazı yazmış, “Bu İMEİ numaralı telefonu kullanan kişiyi tespit edin” demiş...
Türkcell şirketi, telefonu son olarak (kaybolmadan önce tabii) Nalan Hanım’ın kullandığını savcılığa bildirmiş..
Savcılık da karakola gönderdiği yazıyla çalıntı telefonu kullanmaktan şüpheli olarak Nalan Hanım’ın ifadesine başvurulmasını istemiş.
Oradaki polis memuru da gülmüş duruma.. Çünkü Nalan Hanım aynı anda hem müşteki hem şüpheli olarak oturuyormuş karşısında... Kısacası Aziz Nesin hep yaşıyor...
Bazı AKP’liler, Gül’le Erdoğan’ın gizli buluşması için, “Belki mantı yemeye gitmişlerdir” demiş.
En mantıklısı da bu... Çünkü Gül’ünherhangi bir yemek davetini reddetmesi şaşırtıcı olur...
Kulışığı’ndan
Malatya Battalgazi Kulışığı köylüleri Vodafone şirketine bir mektup yazmış... Bir köylü, Vodafone şirketine kule (baz istasyonu) dikme izni vermiş.
Diğer köylüler bu izinden haberleri olmadığını, kulenin dikilmesine izin vermeyeceklerini söylüyor. Üç yıl önce Turkcell’in de istasyon kurmak istediğini ama izin vermediklerini belirtiyorlar. Sebebini de kısaca anlatıyorlar:
“Radyasyon kayısılarımızı kurutuyor...”
“Başka yere dikin direğinizi”, diyorlar. Vodafone şirketi herhalde mesajı almıştır...
Melih Aşık