01/10/2008, 11:09
[B]Atatürk’ün karma ekonomik modeli[/B]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Sınırsız ihtiraslarla hareket eden, ölçüyü ve dengeyi kaçıran finans çevreleri yüzünden dünya benzeri görülmemiş bir ekonomik felakete doğru gidiyor.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Ve kapitalist sistem bir kez daha devletin piyasaya müdahalesini gündeme getiriyor.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Dünyanın bu önemli krizinde ben İzmir İktisat Kongresi’ni ve Atatürk’ün ekonomik prensiplerini bir kez daha hatırlamayı uygun gördüm.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Çünkü onun Türkiye’ye yerleştirmek istediği model, bugün Amerika’nın ve dünyanın uygulamaya çalıştığı modelin aynısı. Yani liberal ekonomi ve giderek güçlenecek olan bir piyasa ekonomisi ama bütün bunlara sağlanacak devlet desteği ve denetimi. Bugün ne yazık ki Atatürk’ün “devletçilik” ilkesi saptırılıyor, sanki devlet her şeye egemen olmalıymış gibi bir yanılgı içinde sunuluyor.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Oysa gerçek böyle değil.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Falih Rıfkı Atay şunları söylüyor: “Yeni Türkiye’de Devletçilik, bir ekonomik meslek olarak doğmamıştır: Bir tarihi zaruret olarak doğmuştur. Yapılacak şeyleri devletten başka yapabilecek olan yoktu. Mesele bundan ibaret. Yeni Türkiye, kendi yapmak veya hiçbir şey yapılmamasına boyun eğmek arasında seçmeli idi.” (Atay, Çankaya Bateş 1984 basımı: 452)
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]***
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Atatürk, devleti piyasanın güçlenmesi ve ülkenin kalkınması için bir manivela olarak gördüğünü sürekli olarak belirtiyor.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İzmir İktisat Kongresi’nin üzerinde birleştiği politika yurt sanayiini ve ticaretini geliştirmeyi amaçlayan, özel girişime öncelik veren, onu koruyan, mülkiyet haklarına saygılı bir ekonomik düzeni, yasal çerçevesi ve kurumlarıyla oluşturmak ve kökleştirmektir. (Gülten Demir, DevletEkonomi İlişkisinde Dönüşüm, Beta BY, 1994)
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]***
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İzmir İktisat Kongresi kararlarında devletin iktisadi yaşamda fiilen üstleneceği belirli işlevlerin olduğu bunların da ağırlıklı olarak altyapı ile ilgili olduğu belirtilmiştir.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Devlet demiryolu, karayolu ağını kuracak, limanlar inşa edecektir. Haberleşme örgütünü gerçekleştirecek, eğitim işlerini üstlenecektir. Ticaret ve sanayi bankalarının kurulmasına ve ortaklığına öncülük edecek, ancak buralardaki paylarını daha sonra özel kesime devredecektir. Devlet katıksız bir liberal iktisat politikası yani “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” yanlısı olmayacak ama ekonomik yaşamın gereklerini bizzat üstlenip gerçekleştiren de olmayacaktır. (Nazif Kuyucuklu, Türkiye İktisadı, Beta BY, 1986)
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]***
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Kongre’de yabancı sermaye konusu da tartışılmış, yabancı sermayeye karşı olunmadığı önemle vurgulanmıştır. Atatürk Kongre’nin açılış konuşmasında yabancı sermayeye karşı olmadığını söylemiştir. Ancak, Türk yasalarına ve örfüne saygılı yabancı sermaye istediğinin, yabancı sermayenin bundan değişik bir düzenleme biçimindeki varlığına kesinlikle karşı olduğunun da altını çizmiştir. Atatürk’ün bu düşüncesi “Misakı İktisadi” belgesinin 9. maddesinde yer almıştır. Bu maddenin gereği Ocak 1924’te yabancıların mülk edinmelerini serbestleştiren bir yasa ile yerine getirilmiştir. Ayrıca 1927 Teşviki Sanayi Kanunu’ndan yabancı sermayenin de yararlanması düşünülmüştür.
Zülfü Livaneli
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Sınırsız ihtiraslarla hareket eden, ölçüyü ve dengeyi kaçıran finans çevreleri yüzünden dünya benzeri görülmemiş bir ekonomik felakete doğru gidiyor.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Ve kapitalist sistem bir kez daha devletin piyasaya müdahalesini gündeme getiriyor.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Dünyanın bu önemli krizinde ben İzmir İktisat Kongresi’ni ve Atatürk’ün ekonomik prensiplerini bir kez daha hatırlamayı uygun gördüm.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Çünkü onun Türkiye’ye yerleştirmek istediği model, bugün Amerika’nın ve dünyanın uygulamaya çalıştığı modelin aynısı. Yani liberal ekonomi ve giderek güçlenecek olan bir piyasa ekonomisi ama bütün bunlara sağlanacak devlet desteği ve denetimi. Bugün ne yazık ki Atatürk’ün “devletçilik” ilkesi saptırılıyor, sanki devlet her şeye egemen olmalıymış gibi bir yanılgı içinde sunuluyor.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Oysa gerçek böyle değil.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Falih Rıfkı Atay şunları söylüyor: “Yeni Türkiye’de Devletçilik, bir ekonomik meslek olarak doğmamıştır: Bir tarihi zaruret olarak doğmuştur. Yapılacak şeyleri devletten başka yapabilecek olan yoktu. Mesele bundan ibaret. Yeni Türkiye, kendi yapmak veya hiçbir şey yapılmamasına boyun eğmek arasında seçmeli idi.” (Atay, Çankaya Bateş 1984 basımı: 452)
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]***
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Atatürk, devleti piyasanın güçlenmesi ve ülkenin kalkınması için bir manivela olarak gördüğünü sürekli olarak belirtiyor.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İzmir İktisat Kongresi’nin üzerinde birleştiği politika yurt sanayiini ve ticaretini geliştirmeyi amaçlayan, özel girişime öncelik veren, onu koruyan, mülkiyet haklarına saygılı bir ekonomik düzeni, yasal çerçevesi ve kurumlarıyla oluşturmak ve kökleştirmektir. (Gülten Demir, DevletEkonomi İlişkisinde Dönüşüm, Beta BY, 1994)
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]***
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]İzmir İktisat Kongresi kararlarında devletin iktisadi yaşamda fiilen üstleneceği belirli işlevlerin olduğu bunların da ağırlıklı olarak altyapı ile ilgili olduğu belirtilmiştir.
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Devlet demiryolu, karayolu ağını kuracak, limanlar inşa edecektir. Haberleşme örgütünü gerçekleştirecek, eğitim işlerini üstlenecektir. Ticaret ve sanayi bankalarının kurulmasına ve ortaklığına öncülük edecek, ancak buralardaki paylarını daha sonra özel kesime devredecektir. Devlet katıksız bir liberal iktisat politikası yani “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” yanlısı olmayacak ama ekonomik yaşamın gereklerini bizzat üstlenip gerçekleştiren de olmayacaktır. (Nazif Kuyucuklu, Türkiye İktisadı, Beta BY, 1986)
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]***
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Kongre’de yabancı sermaye konusu da tartışılmış, yabancı sermayeye karşı olunmadığı önemle vurgulanmıştır. Atatürk Kongre’nin açılış konuşmasında yabancı sermayeye karşı olmadığını söylemiştir. Ancak, Türk yasalarına ve örfüne saygılı yabancı sermaye istediğinin, yabancı sermayenin bundan değişik bir düzenleme biçimindeki varlığına kesinlikle karşı olduğunun da altını çizmiştir. Atatürk’ün bu düşüncesi “Misakı İktisadi” belgesinin 9. maddesinde yer almıştır. Bu maddenin gereği Ocak 1924’te yabancıların mülk edinmelerini serbestleştiren bir yasa ile yerine getirilmiştir. Ayrıca 1927 Teşviki Sanayi Kanunu’ndan yabancı sermayenin de yararlanması düşünülmüştür.
Zülfü Livaneli