Eski Kilis Ağzında Sık Kullanılan KelimelerAAbuğannüş:Tahin,patlıcan ve yoğurtla yapılan bir tür mezeAcı zeyt:Zeytin posasının kaynatılıp tekrar sıkılmasından elde edilip sabun yapımında kullanılan düşük kaliteli siyah renkli zeytinyağıAddan: Karar, doz, ölçü, ayarAdıbelli: BariAfat
oğal yıkım,afetAfrit:Sağlıklı,dinamik,zindeAgit:Kabadayı,külhanbeyi,Ağbatkarabat:BukalemunAğe:Samimi hitap sözü.Ağı:ZehirAğız:Yeni doğum yapan büyük ve küçükbaş havyanlardan elde edilen,tatlı ve pide yapımında kullanılan yoğun kıvamlı süt.Akbili: DarısıAkislik:Aksilik,huysuzluk,mızmızlıkAkit:Hanımların bacak kıllarını temizlemek için,pekmez kaynatılarak yapılan,yapışkan,koyu sıvıAlamyon:AlüminyumAlatirik:ElektrikAlengirli : Karışık, anlaşılmayanAllek: Aşırı titiz zor beğenen.Amanat:Emanet,ödünçAmmi:AmcaAmti:HalaAttun: Kendiliğinden tatlanmış iri zeytinAmtuz:At,eşek,dana gibi hayvanların arka ayaklarıyla geriye doğru attığı tekme,çifte atma.Anteke:AntakyaAnteri:İlginç ve değişik huyları olan,sıradışı kimseArasa:Bir şehirde aynı işi yapan esnafların bir arada bulunduğu çarşıArık:Ark,küçük su kanalıArıya verme:Zayi etmeAreyiş:Çardak,kamelyaArsenkers:Altını üstüne getirilmiş,darmadağın edilmiş.Aparlo:HoparlörApırtmak:Çok kullanmak,tepe tepe kullanmakAr olmak:Çok utanmakAsbab:Giysi,elbiseAşker:KumralAşret:Girişken,kolay kaynaşanAşşık:El ve ayak bilekleriAtbea:İşçiAteb:SitemAtebe:Büyük taş,kaya parçasıAttar:Şifalı otlardan ve doğal karışımlardan ilaç yapan kimse,baharatçı.AktarAttun:Kendiliğinden olgunlaşıp düşen,hafif tatlanmış ve buruşmuş zeytinAvırd:Yanakların iç kısmıAvilcivil:Rengarenk,neşeliAynat:İnat,İnatçıAyreti:Geçici,iğretiAyıkmak: ayılmak,uyanmak,aklı başına gelmekAzzab:Hizmetçi BBaez:Bazen,bazıBağda çekme:Çelme atmaBahça:ÇiftlikBahçacı:Çiftlik kahyasıBahşire
azarlıkBahteniz:MaydanozBalcan
atlıcanBalkı:AğrıBalkımak:Ağrımak,sancımakBarhana:Tarlada hasadın toplandığı ve tanzim edildiği yer.Basırık:SürgüBastık:Üzüm pestiliBatman:7 kilo 697 gram ağırlığındaki ölçü birimiBayak:Az önce,deminBaz
azuBazlamaÂBazlambaç:Yufka seklinde açılan hamurun yağda kızartılıp üzerine pudra şekeri dökülerek yapılan tatlı çörekBed:YanakBeleş:BedavaBelleğe:Hamamlarda atık suyu uzaklaştırmaya yarayan üzeri açık su oluğu.Belleme: Hasta ziyaretiBekere: Halka şeklinde kıvrılmış iplik,tel vs’Makara.Berbeh:KiremitBerdi:YılanBerekente
erakende,tek tekBerkimekÂBerkitmek:Sertleşmek,sertleştirmek,sıkılaştırmakBes:SadeceBeşirlemek:Becermek,BaşarmakBeyirmek:Çok acıkmakBezir:Sebzelerin kartlaşmış veya acımış olanlarına verilen ad.Bıhçı:Ağzı kavisli ve tırtıklı katlanabilen tahta saplı bağ bıçağıBıldır:Geçen yılBıllokma:BirazcıkBırröh:NaraBider:Tohumluk,damızlıkBilbik:Açmamış gül,goncaBizir:Kümes hayvanlarının rahminde bulunan döllenmemiş yumurtacıklar.Boyam:Meyan otuBöke:Cesur,kahraman,pehlivan,liderBöy:Bir tür örümcekBöyrek:BöbrekBürün:Zeytin posasından elde edilen bir tür yakacakCCahal:Toy delikanlıCambaz:Hayvan pazarlarındaki alıcıyla satıcı arasında anlaşma sağlayan kişi,arabulucu.Camız:Genellikle sulak yerlerde yaşayan bir tür manda.Cardın:Büyük fare,lağım faresiCarra:İçinde genellikle salamura ürünlerin saklandığı,topraktan yapılan dışı sırlı kulplu büyük çömlek.Ceh:Gösteriş yapmak,hava atmak,fiyaka.Cehiz:ÇeyizCelep:Çirkin,sevimsizCepken:İki tarafında cep bulunan yelek.Cercer:Hayvanın çektiği ilkel döver-biçerCevranlamak:Ortalıkta dolaşmak,bir yerin altını üstüne getirmekCılban:Hayvan yemi olarak kullanılan bir tür ot.Cıllıgan:MızıkçıCıncık:Cam kırığıCırındırık:Etin yenmeyen kısmı,çözCıvık:Suyu çok konulmuş.Cicom:GüzelimCirtatan:AcıkavunCulluk:HindiCurun:Taştan oyulmuş su kabı,kurna.Cülhe
okumacıÇÇalkanmak:ÜzülmekÇangal:Kanca,çengel.Çarpana:Kullanılmış,eskitilmiş ayakkabı.çarık,sandalet.Çatal:Tahta sapanÇebik:ÇabukÇebiş:1 yaşını doldurmamış keçiÇelet:Yaramaz çocukÇemremek:Yukarı doğru katlamak.Çenet:Bir bütünün bölünmesiyle elde edilen parçalardan herbiriÇerçi:Mahalle aralarında dolaşarak,genellikle mutfak eşyası satan,mallarını müşterilerindeki bulgur veya zahire ile takas da yapan seyyar satıcı.Çıngı:KıvılcımÇıkma:Eski evlerde tabakadan sonra dört merdivenle çıkılan üçüncü katÇıkrık:MakaraÇıra:Eski yağ lambasıÇibik:AlkışÇimmek:Yunmak,yıkanmakÇirtik:Baş parmak ve orta parmağı birbirine çarptırarak çıkartılan ses ve bu hareket.Çömçe:KepçeÇörten: Toprak damdaki suyu direk sokağa akıtan oluk çıkıntısı.Çöydürmek: İşemekÇöz: Etin yenmeyen kısmıÇükündür: Şeker pancarıÇüt: Çift, iki taneÇüt: Tarlayı sürme işiÇütçü: ÇiftçiDDabança: TabancaDaman: Tarlayı 1 yıllığına kiraya alma veya verme.Dambıra: SazDamızlık: Katı pekmezDamkazyan: Yaramaz çocukları korkutmak için söylenen hayali yaratık.Daraba: KepenkDarak: TarakDarak: Silah şarjörüDaraz: Kumaşta eskime belirtisi, çizikDayramak: Bir kumaşın veya dikilmiş olan bir şeyin dikiş yerlerinde olan açılma.Debbe: Su kabı, bidon.Değinsiz: Densiz, boşboğaz.Değirmi: YuvarlakDehliz: Çıkmaz sokakDehra: Ağız kısmı içe doğru kıvrık, kesici el baltası, tara.Delha: Yufka inceliğinde, uzun ve genişçe kesilmiş herhangi bir şeyin parçasıDellek: TellakDemiryol: AsfaltDemreği: EkzamaDenk: Katlanarak üst üste konan döşek, yorgan, şal gibi eşyaların oluşturduğu yığın.Depik: TekmeDerdeşik: Ufak tefek ihtiyaçDereç: Merdiven basamağıDevirgeç: DebriyajDevlip: Değirmen taşıDevrisi gün: Ertesi günDeveme: TopaçDeynek: SopaDeyza: TeyzeDıbık: Şekerli yapışkanDırabızın: Merdiven korkuluğuDiş: RüyaDivan: İki veya 3 kişilik kanepe, büyük koltuk.Dolak: Tülbent, yazma, baş örtüsü.Dolap: Geniş ağızlı büyük su kuyusuDöğme: Aşurelik buğdayDölbend: TülbentDulda: Gölge, ayakaltı olmayan yer.Dulum: Saçın yanak kısmına denk gelen uzantısı, favori.Dürbeki: DarbukaEEde: AbiEhad: Pazar günüEhlet: Dost, arkadaş, tanıdıkElibaşında: GripinEllaç: İlaçEllahim: Galiba, sanırsamElöpen:Küçük kertenkeleEksik (Eksiketek):Kadın,kızEndeze
ense,kerpeten,çekiç,testere vb. gibi el aletlerinin genel adı.Enik:Kedi-köpek yavrusuEnistü:EnstitüErbea:ÇarşambaErinmek:ÜşenmekErz:Irz,namusEssah:SahiEşelek:Narın içindeki yenilmeyen yumuşak kısımEşkere:AçıkçaEşki: EkşiEşşik: Kapı arkasında,oda girişindeki zeminden alçakça boşlukEtbalığı: Yağsız kıymadan yapılıp tavada kızartılan köfte.Evlek: 250 metrekarelik tarla parçasıEyeyi: Koyunun kaburga bölgesi ve burdan yapılan yemeğin adEzahana:EczaneFFael: Tarım işçisiFecae: FaciaFelhan: Ekilebilir toprakFennus: Gaz yağı haznesine fitil salınarak ucu yakılan camlı lamba, fener.Ferik: PiliçFerfit: Düzenli olmayan ölçüye gelmeyen, kalitesiz.Fermal: FermuarFılcan: FincanFırfır: Rüzgar gülü, oyuncakFısırdamak: Hafif sesle konuşmakFıstıklı abid: Yer fıstığıFış: İç boşFıtır: Mayasız hamur ve bundan yapılan ekmekFisfise: SivilceFirik: Tam olgunlaşmadan toplanıp, hafif yakılarak elde edilen buğday.Fir’ön: Firavun, gaddar, zalimFirtmek: Aradan fırlamakGGed: ÇentikGeh: BazenGerebiç: İçine fıstık veya ceviz konularak irmik ve un ile hazırlanan bir tür şekerli kurabiyeGevelemek: Dişlemek.Gezgah: Mutfak tezgahıGidişik: KaşınanGillabiye: Arap erkeklerinin giydiği etekli, bir tür giysi.Göpçük: Sap, meyve ve sebzenin dip kısmıGöresmek: ÖzlemekGülle: MisketGün pekmezi: Ev yapımı pekmezHHabbe: Üzüm, zeytin, nar, fıstık gibi şeylerin tanesi.Habbesi: Tel saç tokası, firketeHabelleşÂTusbağı: KaplumbağaHaket :Masal, hikâyeHakık: Akik taşıHakket: Gerçek, hakikatHal (Hel): Süslü ambalaj kağıdı, defter kabı veya şekerleme kabı.Halbise: HalbukiHalfe: KalfaHaleka: HalkaHalevet: Sevimlilik, sıcakkanlılıkHamayli: Deriden yapılan, içinde ayet ve dua yazılı olan vücudun herhangi bir yerinde taşınan kap.Hambal: HamalHamis: PerşembeHanek: Kelime, sözHanin: Canayakın, sıcakkanlıHapsa: Üzüm suyu ile nişasta bulamacıHaraba: Harebe, yıkıntıHarabolmak: Bozulmak, arıza yapmakHaral: Büyük çuvalHaris (heris): Gece bekçisiHareze: Kuyuların ağzını örtmek için kullanılan ortası delikli yayvan taşHarfene: Kalabalık olarak yapılan bir etkinlikte sonra herkesin kendi hesabını ödemesiHasıl: Mutfak içindeki su sarnıcıHasıt: KıskançHasıtlamak: KıskanmakHavara: Pekmez yapımında kullanılan üzümün suyunu posasından ayırmada kolaylık sağlayan bir tür doğal toz.Havış: Eski Kilis evlerinde çevresinde mutfak, ahır, tuvalet ve odaların bulunduğu, sokağa kapısı olan evin zemin kısmını oluşturan iç avlu, bahçe.Hayir: İncirHayme :Çubuk, dal vs. ile yapılan çardakHaytalya: Nişasta ve suyla yapılan şekersiz muhallebi.Hazna: Evlerde penceresiz, girinti odaHecin: Zebani, eşkıyaHedik: Aşurelik buğday ve nohudu kaynatılıp üzerine şeker dökülerek yenen ev çerezi.Hel: Kavrulmamış kahve çekirdeği, kakuleHelliye: Deve derisinden yapılan genişçe zilsiz tef, bendir.Hennas: İçten pazarlıklı, sinsiHernakeş: Dağınık, perişanHes: MarulHeybe kilidi: Asma kilitHeyrad: Fakir fukaraya dağıtılmak üzere yapılan yemek.Hılfatsız: HayırsızHımırtlak: KıkırdakHımsımak: EkşimekHıntırik: MızmızHıntik: Gereksiz huyları olan, huysuz, çok titiz, ince eleyip sık dokuyanHıra: Zayıf, cılız, sıskaHırhana: SülaleHırmahış: Perişan, dağınık, yıkık, yorgunHırtlak: Gırtlak, nefes borusuHırtmak: Bir kişiye duyulan sevginin kaybolması, gözden düşme durumuHıshıs: Gizli, gizliHızver: Kömür kırıntısı ve tozuHoraf: Komik, ilginç, acaipHoranta: Ev halkıHorsunmak: Küçük görmek, önemsememekHöcre: Camilerde ana bina etrafında, avlu içindeki küçük odalar.Hökmolmak: Son nefesini vermek, ölmek.Hökkeze: Baston, asaHöllük: Bebeklerin poposundaki ve bacak aralarındaki pişikleri engellemek için pudra niyetine kullanılan bir tür yumuşak toprakHömbelek: Tümsek, minik tepecikHömürmek: Bir yemeğin hepsini yemek, kimseye bırakmamak.Höngülhöç: TahterevalliHördelek: Yerde tümsek şeklinde yapılan, genellikle ısınmak için yakılan üzeri sıvalı ocak.Hösmek: SusmakHudar: SebzeHumus: Nohut ezmesi ve tahinle yapılan bir tür meze.Huylanma: Sinirlenme, öfkelenmeHulk: ÖfkeHurç: HeybeIIraf: Tahta rafIsmarış: SiparişIstıfıl ol: Bildiğin gibi yapİİdare: Pamuk ipliğinden fitil kullanılarak, gazyağı ile yakılan aydınlatıcı, tenekeden ilkel lambaİcar: Kiraİsnain: PazartesiİşkirmekÂİşkirtmek: Dolduruşa gelmek, dolduruşa getirmekİteyi: İki tarafı da işlenip temizlenmiş, hamur mayasını saklamaya yarayan deri kap, sargıKKabala: GötürüKabaltı: Altı halkın kullandığı yol, üstü özel mülkiyet konut olan dar sokak geçidiKabben: Tartı aleti, teraziKad: Cüsse, boypos, endam.Kaddüs: KovaKadim: EskiKahke: SimitKal (Kel): GüyaKalaba: KalabalıkKalaz: Deriden yapılmış su kabıKalembez: Kalın kabuklu, etsiz, iri çekirdekli, yağ verimi düşük olan bir tür zeytin.Kalle: Para kutusu, kumbaraKanne: Cam şişeKapkap: Islak zeminlerde giyilen,ahşap ve lastikten yapılan bir tür terlik, takunya.Karandık: KaranlıkKari (Keri): Yaşlı kadın, kocakarı.Karbi: Sabahları ve rutubetli havalarda yağan çiğKarlambaç: Kar ve pekmez karıştırılarak yapılan bir tür tatlı.Karmakatma: İnce bulgur ve sebzeli yapılan aperatif yemek, KısırKarneb: Su kabağıKarnı getmek: İshal olmak, mide bozulması, amel.Kasefet: KasvetKasil: Henüz yeni çımaya başlamış, başakları olgunlaşmamış, hayvan yemi olarak kullanılan sararmamış taze filiz arpaKastel: ÇeşmeKassık: KasıkKaşmer: Soytarı, komik kişiKatre: DamlaKatremiz: Büyük cam kavanoz.Kavlak: Kabuğu soyulmuşKavırga: Taze buğday ve bulgurun tuzlanıp kavrulmasıyla yapılan ev çereziKavirtmek :Koyvermek, başı boş bırakmakKayme:Kadın tellak, natır.Kaypmek: KaymaKaytoz: Orta yaşın üstündeki erkekKazep: Zalim, acımasız, gaddar kimse, okta sapanda durmayan çocuk.Kazzıklanmak: DefolmakKef: Et haşlanmaya başladığı zaman çıkan köpük.Kef: Eğlence, düğünKehriz: LağımKekre: Olgunlaşmamış meyve veya sebzelerin ağızda bıraktığı buruk tat.Kele: Genellikle bayanların kullandığı samimi hitap sözü.Keleb: İp ve urgan çilesiKelem: ŞalgamKemmun: KimyonKemre: Yara kabuğuKen: İnatKendir: Kalın urgan, sicim.Kenger: Kökü yenilebilen bir tür diken.Kenne: Genellikle maşraba veya şişe yerine kullanılan topraktan yapılan bir tür çömlek, testiKepir: Yumuşak toprak, toprak yol kenarıKepmek: Çökmek, çöküntüKerkez: Leş yiyen bir tür yırtıcı kuş, Kerkenez kuşuKerpiç: Çamur ve saman karıştırılarak yapılan yapı harcıKert: Zemindeki girinti ve çıkıntılarKesek: Kuruyup katılaşan toprak parçasıKeşefe: Büyük bıçakKeşmer: Gülünç, soytarıKıcık: Hareketleri göze batan, hoş olmayan kimseKıh: Koyun, keçi fışkısı (dışkısı)Kılafat: Erkekler için söylenen boy, pos, endam manalarına gelen kelime.Kılide: DemetKınnep-kıyyık: ÇuvaldızKırnav: Ergenliği geçiş, cinsel olgunluk.Kırşak: KeneKırtış: Sahan ve tepsilerin kenarına yapılan tırtıklı işlemeKıs kıs: Gizli gizliKıyyık-kınnep: ÇuvaldızKızdırmak: IsıtmakKocuk: Kısa montKile: Bir tür tahıl ölçeği ve kabı. Buğday tartısı için bir kile, ortalama 25 kg.’dır.Kirtik: kullanılmış ve bitmek üzere olan sabun kalıbı.Kocacık-tandır: Yerdeki çukur içine yakılan köz ateşinin üzerine sehpa ve yorgan örterek yapılan ısınma amaçlı ocak.Koltuk: Odun ateşi yanan taş fırının ateşten uzak köşesiKopça: Elbiselerde kullanılan küçük kancaKoruk: Olgunlaşmamış, ekşi üzüm.Koz: CevizKömeç: EbegümeciKösnü (Körkösnü): KöstebekKöşker: Yemeni ve benzeri deri, lastik, köseleden ürünler yapıp satan usta.Kötek: DayakKötürüm: YatalakKöynek: FanilaKubur: Mezar, kanalizasyon çukuruKuburluk: Tabanca kılıfıKudama: LeblebiKudüm: Uğurlu, hayırlıKumbüz: Bir tür haşhaşKurne: Bir odanın veya bir binanın iç kısmında kalan köşesi.Kuşhana: Büyük kazanKuttuk: KısaKübülmişe (kübbülmüşviyye): İnce bulgurdan yapılan köftenin oyulup, içine askı yağından harç konulup kapatılan ve mangalda pişirilip yenilen yemek.Küdret: KinKülek: Pekmez ve nevinden sıvılar konulan tahta kazanKüllük: Çamaşır ve bulaşıkların yıkanmasında kullanılan, su karıştırılarak yapılan kül çamurunun konulduğu duvariçi taştan dolap.Küncü: SusamKüp: Eskilerden, içme suyunu soğutmak için topraktan yapılan su kabıKürek: Hamuru fırına sürmeye ve pişen ekmeği fırından çıkarmaya yarayan uzun saplı aletKürsü: Tahta sandalyeKüşne: Hayvan yemi olarak kullanılan, bezelyeye benzeyen meyveleri olan bir tür ot.Kürtün: Eşek semeriKüspe: Yağı alınmış susam posasıKüşüm: Utanma, sıkılma, endişelenmek.Küşşe: Taranmamış saç, karışmış iplik veya yün yumağıKütküt: Arpacık.LLaht: Lahit, ölen kişinin 52. gecesi mezarlıkta yapılan, merhumun ruhu için edilen dua.Laht gecesi: Cenazenin defninden sonra burun kemiğinin çürüyüp düştüğüne inanılan 52. gece.Lef: Küçük yapı taşıLeğençe: Kenarları 4-6 cm yüksekliğinde olan tepsi şeklindeki metal yayvan kap.Lem’a: Büyük yapıların köşe taşı.Leska: YakıLeymun: LimonLoğ: Taş silindirLoğlamak: Toprak damları loğ yardımıyla düzleştirip sıkılaştırmak.Loğlaz: Lübye, börülce.Lokis: Piknik tüpünün üzerine takılan aparatla yapılan aydınlatma aracıLozi-Mişmiş: KayısıLöhme: Kemiksiz lop etMMafrim: Boşu boşunaMabal: Günah, vebalMadda: İç sıkıntısıMağara: Bodrum kattaki penceresiz oda, sığınak.Mahana: BahaneMahmil: Eski Kilis evlerinde duvara gömme olarak yapılan genellikle erzak saklamak için kullanılan tahta kapaklı dolapMahra: Sebze, meyve sandığıMahsere: Zeytinin yağının çıkarıldığı değirmen.Mahsim: Masum, günahsız, zavallıMakbara: Dolma oyma bıçağıMalak: Pantolon paçasıMalhıta: Mercimekli çorbaMantara: Bölge, civarMarda: Tartmadan, göz kararı satılan malMartin: Tekli tüfenkMaşara: 25-30 metrekare büyüklüğündeki ayrılmış ekili tarla bölümüMatmah: MutfakMayana: RezeneMecmae: Küçük metal tepsi.Mecrefe: Kanal açmada ve zirai sulamada su yollarını düzenlemek için kullanılan uzun saplı, genişçe çapa.Mehlic: Yorulmak, bitap düşmekMelhafe: Yorganın üzerine dikilen ve genellikle astar veya dış desenli kısmı.Mellek: Bir tarafı balta, diğer tarafı çapa şeklindeki küçük el aleti.Melloz: Çelik-çomak oyunuMerengiç: Bazı tatlılarda kullanılan, öğütülüp kahvesi de yapılabilen bir tür baharat, çitlembik.Meresten: Akıl hastanesi, tımarhaneMertabanı: Sahandan daha büyük, tepsiden küçük bakır veya metal tabak.Meses: Ucunda, demirden keski olan kalın sopaMeskal: Sulama amaçlı kullanılan küçük havuzMeşefe: Banyo havlusuMeşlah: Erkeklerin genellikle başlarına veya bellerine sardığı, sıcaktan ve soğuktan koruyan çok amaçlı örtü.Meyt (Meyyit):Mevta, cenaze.Mezzak: AlayMıh: ÇiviMıkımı: SürekliMıkla: Sarmısak ve yoğurtlu yumurta yemeğiMıkrız: Cimri, nekes, pintiMırrık: Zeytinyağının dibe çöken tortusuMıyaket: Göz kulak olma, sahip çıkmaMil: Balçık, katı çamurMintan: Genellikle erkeklerin giydiği yakasız uzun kollu bir tür gömlek.Mişmiş-Lozi: KayısıMişmişi: TuruncuMitil. Üzerinde kaplama olmayan, iki yüzü beyaz, kapsız yorgan.Moraz: DertMuhambara: Kırmızı biber, susam, ceviz, zeytinyağı, galete kırıklarıyla yapılan bir tür aperatif yemek.Murtlanmak: Yıkanıp tertemiz olmak.Müddo’mim (Müdde-i umum): BaşsavcıMüzevir: Dedikoducu, sır tutamayan, laf taşıyanNNaerba: Tahtadan yapıl an insan gücüyle döndürülen küçük dönme dolapNacar: MarangozNahır: Büyükbaş hayvan sürüsüNakla: DefalarcaNaled: LanetNamazlağı: Üzerinde namaz kılınan halı, kilim gibi dokuma bez, seccade.Na’met: Ekmek, nimetNeçe: NiceNeçim: Niçin, nedenNeçin: Doğrulama, tasdik etme sözüNeçiye: Kaç paraNehese: Delikli demir süzgeçNeninene: Torunun torununu gören kadın.Neşel: NasılNevazil: Hastalık, dert, marazaNicolmak: KaybolmakNihan: Gayb, kayıp, bilinmeyen.Nişe: Doğal nişastaNiza (Nizae): Huzursuzluk, huysuzlukNüsübet: Musibet, felaket, büyük kazaOOfurtma: Abartmak.Oruk (öruk): İnce bulgurla ve bol yağlı kıymanın karıştırılmasıyla yapılan ve mangalda pişirilen bir yemek.Oturtma: Düğünden önce sadece erkeklerin katılımıyla yapılan içkili eğlence.ÖÖcce: Bir tür mücverÖdürlü: Çok korkmakÖlbe: Yuvarlak tahta kutuÖleş: Leş, kokuşmuş ceset.Öndüc: ÖdünçPPancar: PazıPanga: BankaPaskil: BaskülPasvant: Pazubandı, muskaPatata: PatatesPatÂsat: Tek tükPeryavşanı: Yavşan otuPereventi: Zeytin hasadında, ağaçtan dökülüp uzağa sıçrayan zeytinleri elle toplama işiPeşekar: Önemli bir kişiye yaranmaya çalışan kimse (argo karşılığı yalaka)Peşkir: HavluPeyriktirmek: Kovalayıp uzaklaştırmak, gelemeyecek hale getirmek.Peyvaz: Piyaz, salataPin: KümesPine: Yemeninin veya ayakkabının altına yapılan yama.Pir: İnce zeytin dalıPirkap: KamyonetPirket: BriketPirpirim: SemizotuPiskiled: BisikletPiskivet:BisküviPissik: KediPof: Kesilmiş hayvanın akciğeri.Pompa: Akaryakıt istasyonuPotuk: Ayı yavrusuPöç: Oma kemiğiPuhara: BacaPuşt: Cinsel sapkınlığı huy edinmiş, alışkanlık yapmış kimse.Pürçüklü: HavuçPürtük: Düz olmayan yer.RRahen: Fesleğen, reyhanReabul: Kapora, ön ödeme.SSako: CeketSalahana: MezbahaSalangaç: SalıncakSallama: Büyük ahırSalmak: YollamakSalıklamak: Tarif etmek, tavsiye etmek, önermekSaksı: Faraş, küçük kürekSatıl: Çeşitli boylarda metal kova.Sehra (sahra-sahre): Açık arazi, düz ovaSelase: Salı günüSekerat: Ölüm döşeği, kişinin ölmeden önceki son anları.Semsek (Semirsek): PideSep: CumartesiSeybana: PiknikSıçırtma: Közlenmiş patlıcanın lahmacun arasına konulmasıyla yapılan dürümSıkı: Göze veya kulağa damlatılan damlaSıkırcın: Rahatsız edilmekSındı: Büyük terzi makasıSındak: Eğri,gedikSille: Hayvan yemi olarak kullanılan, meyveleri mercimek benzeri yabani ot.Silleme: Tokat, şamarSilik: Karaktersiz, güvenilmez.Simit: İnce öğütülmüş bulgur.Sin: MezarSitti simidi: En küçük boy öğütülen bulgur.Siyeç: Toprağın yükseltilmesiyle uzunca bir hat oluşturularak belirlenen bahçe sınırıSiyen: ÇamurSoku: Taş dibekSokum: LokmaSomurmak: EmmekSöbe: Oval, elipsSöbek: MuslukSöğülme: Közlenmiş patlıcan yemeğiSucuk hamra: Mumbar dolmasıSummak: Yemeklerde kullanılan bir tür ekşimsi baharat, sumakSumsuk: YumrukSupara: Kur’an elifbasıSuppa: Merkep yavrusu, sıpaSusazmak: SusamakSuvak: SıvaSuvakçı: SıvacıSuvarmak: SulamakSüğük: Toprak damların kenar kısımlarına konan odun, çalıSüğürt: Koş, yetişSüllüm: Tahtadan yapılmış seyyar merdiven.Sümsürmek: Su veya mendille burun temizliğiSümsürük: Burun ifrazatı, sümükSüneber: Çam ağacında yetişen bir tür fıstık.ŞŞaef: Taş kırıntısıŞahne: Ağa yardımcısı, kâhya, çiftçibaşıŞakka: Kesilmiş hayvanın ortadan ikiye ayrılmasıyla elde edilen parçaŞarmıta: Kötü yola düşmüş kadınŞamı tud: Kara dutŞapşak: Kulplu metal su tasıŞapata: Elde açılan, odun ateşi ve taş fırında pişen yufkadan daha kalınca ekmekŞapta: Uzun değnek, sopaŞava (şevvayye): IzgaraŞeb: ŞapŞehra: Vücudun kasıktan ayağa kadar olan bölümü.Şekerdenlik: Şeker ve şekerleme konulan süslü kapŞememe (şemmame): çok güzelŞerbelenme: Coşma, ilham alma.Şerbetlenme: Dış etkilere karşı bağışıklık kazanma, efsunlanma.Şeyirt: Çırak, yardımcıŞıllık: Yufkanın kavrulup şerbetlenemesiyle yapılan tatlı.Şıttıf: Küçük üzüm salkımıŞikleme: Saplama, batırmaŞilif: Genellikle at, katır gibi hayvanların üzerinde kullanılan, yekpare, ağız kısmı genişçe heybe.Şire: Üzüm suyundan elde edilerek yapılan, sucuk, bastık, muska gibi mamuller.Şirik: Susam yağıŞiriklenmek: Şımararak nazlanmakŞirincelik: TatlıŞişberek:MantıŞitil: FideŞöyku: Ay ışığı.Şukka: Serilerek kurutulan pestil, pekmez gibi ürünlerin kurumuş ama işlenmemiş hali.TTabaka: Tütün kutusuTabaka: Eski Kilis evlerinde dışarıdan merdivenle çıkılan 2. katTağa: PencereTağar: Duvara ve yere yere sabitlenen, altında musluğu olan büyük küp.Tah (Teh): Kendiliğinden kuruyan, dalında çürüyen üzüm ve pekmeziTahne: TahinTahta: 10-15 metrekare büyüklüğünde ayrılmış ekili tarla parçası.Tahtil: TatilTakım: İki tarla arasındaki sınırı belirleyen toprak yok.Talamak: İstila etmekTaman: Bir işin yerine getirildiğini, yapıldığını anlatan ünlem.TandırÂkocacık: Yerdeki çukur içine yakılan köz ateşinin üzerine sehpa ve yorgan örterek yapılan ısınma amaçlı ocakTapan: Yağı alınacak zeytin dolu çuvalı ezmek için kullanılan metal pres kalıbıTaşkala: TelaşTaydaş: Yaşıt, akranTazillemek: AzarlamakTekmillemek: Eksik olanı tamamlamakTelbis: Pekmezhanede yapılan ve kuru üzümden elde edilen pekmezTellüs: Kalın örme çuvalTembeki: NargileTeng: Kebaplarda kullanılan lezzet artırıcı salça ve baharat karışımı, terbiyeTenirşek: Telden çemberTepir: Hasırdan örgülü, yuvarlak yer sofrasıTerlik: Namaz takkesiTeşt: Kenarları 8-10 cm yüksekliğinde olan genellikle bakırdan yapılan tepsi benzeri büyük geniş kap.Tevir: ÇeşitTıskiyt: Aşağılama sözüTib: Olgunlaşmamış ham incirTike: Kuşbaşı doğranmış kebaplık et parçasıTilf: PosaTiminneyi: Kile’nin yarısıTiyara: UçakTiyek: Bağ asmasıTohtur: DoktorTolu: DoluTokaç: Suda yün yıkamak için kullanılan ağaçtan yapılmış, saplı, geniş tokmakToklu: 1 yaşını doldurmamış koyunTop: Pekmez yapılmak için hazırlanan üzüm topacıTopaç: Salamura olarak kavrulup saklanan tuzlu ve yağlı kıymaTöhüd: Cenazenin arkasından, ölen kişinin ruhu için camide toplanıp 70 bin defa lailaheillah tespihinin zikredilmesi ibadetiTöleb: Ters tarafTöz: Kulak kepçesiTudya: Saç dış cephe kaplamasıTuluk: Su taşımak için kullanılan, iç kısmı işlenmiş deriden yapılan kap.Tuman: Uzun, paçalı kilot.Turudu: Aşırı yaramaz çocukTusbağıÂHabelleş: KaplumbağaTuvarlak: YuvarlakTüskeliye: Görmeziye, bilmeden uluorta konuşmak, plansız yapılan iş.UUdum: BeceriUluk, ulmak: Olgunlaşıp yumuşayan meyve sebzenin çürümesiUraplağı: Kile’nin 1/4ü. 6 kilo 250 gr.Urgun: GizliUrup: Çeyrek, çeyrek altınUşakdevşek: Çoluk çocuk, babaya göre ev halkıUtuzmak: Kumarda kaybetmek.ÜÜvez: Bir tür küçük sinekÜtme: Dağlama yöntemiyle kelle-paçayı dışındaki tüylerden arındırmaVerev: Dik olmayan, eğri duranVesvese: Evham, şüpheVezirin yağı: VazelinYYabane: Evcil olmayan güvercinYağlık: El beziYaho: YahuYapma: En ince bulgurdan yapılan, taş fırında pişirilen kimyon da konulan etsiz köfte.Yazı: Kırsal bölgeYelkinmek: Geriye doğru gerilerek kuvvet almak.Yenice: Henüz üzüm vermeyen genç bağ asmasıYepelek: Kanatlanmış güveYerenlik: Şaka, latifeYığalamak: BiriktirmekYılık: Aralık, yarı açıkYırak: UzakYingel: Sevilerek yenilen, çok tüketilen yi