Günümüz dünyasında halkının çoğunluğu müslüman olan 52 devlet var. Bunların beşi, islam şeriatına göre yönetildikleri iddiasında. Libya, Suudi Arabistan, İran İslam Cumhuriyeti, Pakistan ve Afganistan. Bu beş devletin her biri ayrı bir telden çalıyor.

Bizdeki şeriatçılar, bunların hiçbirini model olarak kabul etmiyorlar. Hepsine birer kulp takıyorlar. "Peki sizin modeliniz nasıl olacak?" diye sorduğunuz zaman da, modellerinin "Kuran'da yazılı olduğunu" ileri sürüyorlar. Sanki yukarıda adını verdiğimiz İslam ülkeleri, başka bir kaynağa dayanıyormuş gibi. ''

Prof. Dr. Toktamış Ateş , Laiklik

Osmanlı'da Hilafet Üzerine


İmparatorluğun geri kalmış durumunu kavramış olan 2. Abdülhamit, 1882 yılında İstanbul'a gelen Mısırlı bilgin Cemalettin Afgani ile birlikte Pan İslamizmi kurma çabasına girdi.


Bu akıma göre, Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü, ancak İslamlaşma ile, İslam düşüncesinin anlaşılması ile önlenebilecekti.
... Ülkenin müslümanları bile aralarında ayrılmışlardı. Arap olan Müslümanlar, Arap olmayan bir halife anlayışına karşı çıkarken, Şiiler de Ali soyundan olanı tanımak istiyorlardı.


Görüleceği gibi, Cumhuriyetin ortadan kaldıracağı hilafet kurumu, işlevini çoktan yitirmişti.


Prof. Dr. Toktamış Ateş, Laiklik

[FONT=helvetica] Laiklik Üzerine...

Lâiklik ilkesinde, din düşmanlığı değil, devlet tarafından inanç hürriyetinin tarafsız bir şekilde sağlanması öngörülür. Din ve vicdan hürriyeti olmazsa, lâik devletten bahsedilemez.Ülkemizin modernleşmesini sağlayan inkılâplar ancak lâik bir devlet ve toplum anlayışı ile mümkün olmuştur. Lâiklik, kişilerin din ve inanç hürriyetini sağladığı gibi düşünce hürriyetini de sağlamıştır. Lâiklik, devlet yönetiminde milli egemenliğin esas alınması amaçlandığı gibi, aklın ve bilimin rehberliğini öngörür. Aklın ve bilimin ışığında toplum ihtiyaçları gözetilerek hukuk kurallarının geçerli olması esasını getirir.

[FONT=helvetica] Atatürk’ün lâiklik anlayışında millet sevgisi ile birlikte dine saygılı olma düşüncesi vardır. Lâiklik din düşmanlığı değil, toplum hayatında din hürriyetinin ve serbest düşüncenin bir güvencesi olarak değerlendirilmelidir. Lâiklik ilkesine göre devlet, dini inanç ve duyguların istismar edilmesine izin vermez. Lâiklik ilkesinde din ve vicdan hürriyetleri anayasaların güvencesi altındadır. Anayasamızın 24. maddesine göre, herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Din ve vicdan hürriyeti sayesinde de toplumsal barış sağlanmış olur.

alıntıdır...

BU GÜN GELMİŞ OLDUĞUMUZ NOKTADA, YASAL VE YASA DIŞI ÖRGÜTLÜ, GÜÇLÜ BASIN VE YAYIN KURULUŞLARINA SAHİP, ANTİ LAİK ŞERİATÇI BİR AKIMLA KARŞI KARŞIYA BULUNUYORUZ. SÖYLEMLERİ FARKLI OLSADA, BUNLARIN ORTAK HEDEFLERİ LAİKLİĞİ ORTADAN KALDIRIP, ŞERİAT DÜZENİNİ GERİYE GETİRMEKTİR. AMA KİMİ DEMOKRATİK YOLLA, KİMİ ÜLKEYİ İÇ HARBE SÜRÜKLEYEREK, KİMİ DE ANARŞİ VE TERÖRLE SAĞLAMA PEŞİNDEDİR. KADINLARIN ELİNİ SIKMAYAN KAYMAKAMLAR, İÇKİ İÇİLİYOR DİYE TOPLANTILARDAN KAÇAN BÜROKRATLAR, NAMAHREM DİYE KARŞI CİNSTEN HASTALARI MUAYENE ETMEYEN DOKTORLAR ONLARIN ESERİDİR.

DİN ADINA İNSANLARI BOĞAZLAYAN HİZBULLAH, İBDA-C VE KAPLANCILARIN FAALİYETLERİ, AKİT, ŞAFAK, ŞURA VE MİLLİ GAZETEDE YER ALAN LAİKLİK KARŞITI YAZILAR VE BAZI ÖĞRETİM GÖREVLİLERİ İLE SİYASETÇİLERİN DEĞİŞİK YER VE ZAMANDA BASINDA YER ALAN KONUŞMALARI BUNUN ÖRNEKLERİDİR.

ÜLKEMİZDEKİ LAİKLİK KARŞITI UNSURLAR ARASINDA, AMAÇLARINA TEMKİNLİ VE HESAPLI GİTMEK, ALTTAN VE DERİNDEN YAKLAŞMAK İSTEYEN KİŞİ VE KURULUŞLAR DA BULUNMAKTADIR. BUNLARIN CUMA TATİLİ, TÜRBAN, OKULLARA MESCİT VE KURBAN DERİLERİNİN İSTENEN KURUMLARA BAĞIŞLANMASI GİBİ İSTEKLERİ, YANDAŞLARI MEDYA KURULUŞLARI TARAFINDAN MASUM VE DEMEOKRATİK TALEPLER OLARAK GÖSTERİLMEKTEDİR. ANCAK BU, DEMOKRATİK ORTAM İÇİNDE, HALKI YANLARINA ÇEKME TAKDİĞİNİN BİR PARÇASIDIR VE LAİKLİK GİDERSE BAŞIMIZA ÇOK KÖTÜ ŞEYLERİN GELECEĞİ DE KESİNDİR.

DİĞER ÖNEMLİ BİR NOKTADA, ATATÜRK’ÜN KIYAFET İNKILABINA RAĞMEN, BU KONUDA GERİYE DÖNÜŞÜN YAŞANMASIDIR. ŞU ANDA BAŞTA MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI OLMAK ÜZERE; DEĞİŞİK KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA, BAŞ ÖRTÜLÜ OLARAK ÇALIŞANLARIN SAYISININ GİDEREK ARTMASI, AŞIRI DİN TARAFTARLARININ DEVLET KADEMELERİNE HAKİM OLMA DÜŞÜNCELERİNDEN KAYNAKLANMAKTADIR. GEÇTİĞİMİZ YIL İÇERİSİNDE DEĞİŞİK TARİKAT BAĞLANTISI BULUNAN VE KADINLARLA TOKALAŞMAKTAN KAÇINAN 40 HAKİM VE SAVCI HAKKINDA SORUŞTURMANIN BAŞLATILMASI BUNUN EN ÇARPICI ÖRNEĞİDİR.

Alıntıdır...