You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?

Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?

Junior Member
Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?
Evvela selam cümleten canlar..Cümleten Hakk Muhammed Ali yar ve yareniniz olsun...Cümleten Hizir yoldasiniz Cebrail rehberiniz olsun...

Sizlere Zöhre ana sitesi ile birkac sorularim var , inaniyorumki bana aciklayabilirsiniz...

Surdaki yazilani bana aciklarmisiniz lütfen simdiden tsk ederim..

[COLOR=RoyalBlue]Halil İbrahim Peygamber, Hz. Muhammed�in dört amcasından en küçük ve en varlıklı olanıdır. Deve ve koyun sürüsüne sahiptir. Halil İbrahim Peygamber üç defa evlenmiş fakat ilk iki eşinden de çocuğu olmamıştır. Nişanlarının ismi sırasıyla Kamer Ana, Şemsi Ana ve Elif Ana�dır. Son nişanı Elif Ana, Hz. Ali�nin halasıdır ve İsmail Peygamber�in annesidir.
[COLOR=RoyalBlue] Halil İbrahim Peygamber ve Elif Ana�dan İsmail Peygamber gelmiştir.

[COLOR=RoyalBlue] [B]İsmail Peygamber ve Kurban Bayramı�nın anlatımı �Batından Zahire Yolumuz� başlığında anlatılmıştır. [/B]
[COLOR=RoyalBlue] İsmail Peygamber on beş yaşına geldiğinde, Yusuf Peygamber�in küçük kızı Emine Ana�yla nişanlanır. İsmail Peygamber ve Emine Ana�dan üç kız ve bir oğlan çocuğu dünyaya gelir. Kızlara, İsmail Peygamber�in üvey anneleri olan Kamer, Şemsi ve öz annesi olan Elif�in ismi; oğlana ise Veysel Karani ismi verilir.
[COLOR=RoyalBlue] Veysel Karani ise 1 � 2 � 3 Mart�ta yasını tuttuğumuz [B]Eba Müslüm ve Yeter Ana�nın büyük kızı Meryem Ana ile evlenmiştir. Bu evlilikten ise üç erkek çocuk dünyaya gelmiştir. [/B]

[COLOR=RoyalBlue] Bu çocuklara sırasıyla Hacı, Bektaş ve Veli isimleri verilmiştir. Bu üç pir de ilk yaşamlarında Gör Göç Dağları�nda (bugünkü Hacı Bektaş ilçesi) şehit düşmüşlerdir. (Zöhre Ana�nın [B]Mehtaptaki Erenler adlı kitabında bu gerçeklerin yaşamları bulunmaktadır.) [/B]
[COLOR=RoyalBlue]Veli, ikinci yaşamında Nasreddin Hoca, üçüncü yaşamında Seyid Ahmet (Türbesi Sivas � Zara�nın Tekke köyünde), dördüncü yaşamında ise Somuncu Baba olarak yaşamıştır.

[COLOR=RoyalBlue]Bektaş, ikinci yaşamında Tapduk Emre olarak gelmiştir. (Halk arasında Hacı Bektaş-ı Veli olarak bilinen evliya bu pirin ikinci yaşamıdır, Asıl adı Bektaşi Sultan�dır, Tapduk Emre olarak ismini yayması, Allah�ın yolu yücedir; Allah�a tapan, onun ibadetlerini dört dörtlük yerine getirmelidir, demek istemesindendir. Bütün insanların kötülüklerden korunmasını sağlamak için yol göstermiştir ve ibadeti Kırklar Cemi olan, kutsal bir ibadettir.) Üçüncü yaşamında ise Üryan Baba (Türbesi Elazığ � Harput�ta) olarak gelmiştir.

[COLOR=RoyalBlue]Hacı ise, ilk yaşamında Hz. Ali�nin 2. dedesi Büyük İmam Rıza (Türbesi İran � Meşad�da) olarak yaşamıştır. İkincisinde Hz. Ali�nin amcası Büyük İmam Hasan, üçüncü gelişinde Veysel Karani�nin oğlu Hacı olarak ve son gelişinde yani dördüncü yaşamında Mustafa Kemal Atatürk ismiyle yaşamıştır.


Ya ben tarihi bilmiyorum , simdiye kadar okudugumda bir yanlis var yahutda bu yazi yanlislarla dolu....Sizden rica ediyorum bir aciklama yaparmisiniz canlar...

Vesselam
Senior Member
Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?
Muhabbetci yazdı:Evvela selam cümleten canlar..Cümleten Hakk Muhammed Ali yar ve yareniniz olsun...Cümleten Hizir yoldasiniz Cebrail rehberiniz olsun...

Sizlere Zöhre ana sitesi ile birkac sorularim var , inaniyorumki bana aciklayabilirsiniz...

Surdaki yazilani bana aciklarmisiniz lütfen simdiden tsk ederim..

[COLOR=RoyalBlue]Halil İbrahim Peygamber, Hz. Muhammed�in dört amcasından en küçük ve en varlıklı olanıdır. Deve ve koyun sürüsüne sahiptir. Halil İbrahim Peygamber üç defa evlenmiş fakat ilk iki eşinden de çocuğu olmamıştır. Nişanlarının ismi sırasıyla Kamer Ana, Şemsi Ana ve Elif Ana�dır. Son nişanı Elif Ana, Hz. Ali�nin halasıdır ve İsmail Peygamber�in annesidir.
[COLOR=RoyalBlue] Halil İbrahim Peygamber ve Elif Ana�dan İsmail Peygamber gelmiştir.

[COLOR=RoyalBlue] [B]İsmail Peygamber ve Kurban Bayramı�nın anlatımı �Batından Zahire Yolumuz� başlığında anlatılmıştır. [/B]
[COLOR=RoyalBlue] İsmail Peygamber on beş yaşına geldiğinde, Yusuf Peygamber�in küçük kızı Emine Ana�yla nişanlanır. İsmail Peygamber ve Emine Ana�dan üç kız ve bir oğlan çocuğu dünyaya gelir. Kızlara, İsmail Peygamber�in üvey anneleri olan Kamer, Şemsi ve öz annesi olan Elif�in ismi; oğlana ise Veysel Karani ismi verilir.
[COLOR=RoyalBlue] Veysel Karani ise 1 � 2 � 3 Mart�ta yasını tuttuğumuz [B]Eba Müslüm ve Yeter Ana�nın büyük kızı Meryem Ana ile evlenmiştir. Bu evlilikten ise üç erkek çocuk dünyaya gelmiştir. [/B]

[COLOR=RoyalBlue] Bu çocuklara sırasıyla Hacı, Bektaş ve Veli isimleri verilmiştir. Bu üç pir de ilk yaşamlarında Gör Göç Dağları�nda (bugünkü Hacı Bektaş ilçesi) şehit düşmüşlerdir. (Zöhre Ana�nın [B]Mehtaptaki Erenler adlı kitabında bu gerçeklerin yaşamları bulunmaktadır.) [/B]
[COLOR=RoyalBlue]Veli, ikinci yaşamında Nasreddin Hoca, üçüncü yaşamında Seyid Ahmet (Türbesi Sivas � Zara�nın Tekke köyünde), dördüncü yaşamında ise Somuncu Baba olarak yaşamıştır.

[COLOR=RoyalBlue]Bektaş, ikinci yaşamında Tapduk Emre olarak gelmiştir. (Halk arasında Hacı Bektaş-ı Veli olarak bilinen evliya bu pirin ikinci yaşamıdır, Asıl adı Bektaşi Sultan�dır, Tapduk Emre olarak ismini yayması, Allah�ın yolu yücedir; Allah�a tapan, onun ibadetlerini dört dörtlük yerine getirmelidir, demek istemesindendir. Bütün insanların kötülüklerden korunmasını sağlamak için yol göstermiştir ve ibadeti Kırklar Cemi olan, kutsal bir ibadettir.) Üçüncü yaşamında ise Üryan Baba (Türbesi Elazığ � Harput�ta) olarak gelmiştir.

[COLOR=RoyalBlue]Hacı ise, ilk yaşamında Hz. Ali�nin 2. dedesi Büyük İmam Rıza (Türbesi İran � Meşad�da) olarak yaşamıştır. İkincisinde Hz. Ali�nin amcası Büyük İmam Hasan, üçüncü gelişinde Veysel Karani�nin oğlu Hacı olarak ve son gelişinde yani dördüncü yaşamında Mustafa Kemal Atatürk ismiyle yaşamıştır.


Ya ben tarihi bilmiyorum , simdiye kadar okudugumda bir yanlis var yahutda bu yazi yanlislarla dolu....Sizden rica ediyorum bir aciklama yaparmisiniz canlar...

Vesselam

Öncelikle hoşgeldiniz...Hayır sevgili can bu yazıda hiçbir yanlışlık yok ancak elbette siz de haklısınız şimdiye kadar anlatılagelen olaylarla pek benzeşmiyor...Ancak buradaki bilgiler tamamen Zöhre Ana'nın bizlere aktardığı yaşananların gerçek katıksız halidir...size tavsiyem Zöhre Ana 'nın sitesine girdiyseniz ordaki kitaplarını da görmüşsünüzdür o kitaplardan edinirseniz eğer, daha geniş ve açıklayıcı bilgilere ulaşabilirsiniz... taşlar yerine oturacaktır o zaman...
Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse,
Güzel kokmak.
Kekik misali,
Lavanta çiçeği misali,
Fesleğen misali,
Itır misali,
Yunus misali,
İsa misali.
(Bedri Rahmi Eyüboğlu)
Posting Freak
Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?
Sayın muhabbetçi,
Bize verilen tarih bilgisine göre açıklama talep etmenizi olağan karşılıyorum. Bu konuda kendi kişisel görüşlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
1- "Tarih" bir görüşe göre savaşların tarihidir. Önce klanlar, sonra devletler bilinenden günümüze kadar savaşarak gelmişlerdir.
2- Bunun ticarete, sanata, kimyaya , fiziğe yani müspet bilimlere olumlu olumsuz birçok etkileri olmuştur.
3- Ancak savaştan galip çıkan toplumlar, devletler , yendikleri güçlerin bir çok birikimlerini de yok etmiştir. Örneğin ABD Irak'ı işgal edince birçok müzesi, kütüphanesi, kültürel birikimi de yağmalanmış yok edilmiştir. Bazı istisnalar hariç bu her zaman böyle olmuştur.
4- Emevilerin İskenderi'ye kütüphanesini yakması, Sırpların Boşnak kültürüne ait balkanların en büyük kitaplığını yakması bilinen örneklerdir.
5- Tarih bilimi de egemenlerin denetiminde olan, gerçeği bilmek isteyenlerce deneysel uygulamalarla tekrar tekrar ispatı yapılamayan bir bilimdir.
6- Genelde dinler tarihi özellikle de ehlibeytin tarihi egemen sınıfların üzerinde en çok oynadıkları, kendilerine uydurmaya çalıştıkları bir konudur. Bu nedenle bu konuda çok sayıda söylenceye ve destanlara rastlıyoruz. Bu nedenle her dinin tarihi birbirine göre tutarlılık göstermez. Tarihlerinde bile bir üstünlük gayreti, bir çekişme, bir mücadele vardır.
7- Özellikle Muhammet-Ali nesline yapılanları dikkate alarak tarihe baktığımızda bu konuda yazılan tarihi kaynakların genellikle tek taraflı, çoğunlukla önyargılı ve güvenilmez olduğunu düşünüyorum.
8- "Öyleyse bu konuda güvenilir tarihsel kaynak nedir?" diye sorarsanız forumumuzda okuduklarınızın da cevabını almış olacaksınız.
9- Biz Zöhre Ana'ya "evliya, gerçek ve hak" diyen insanlar onun külli akıl olduğunu da kabul ediyoruz. O dinimizin tarihini ve ehlibeytin tarihini her hangi bir kitaptan okuyarak bize aktarmıyor. Hak bilgisini batından alıp halka verendir. Mevlana gibi, Hacı Bektaşi Veli gibi.
10- Değerli muhabbetçi, okuduğun tarihi bilgiler gerçek bilgilerdir. Sorun sadece buna iman edip etmemektir. Birikimlerinize ve görüşlerinize saygı duyduğumu belirtir verimli ve yapıcı paylaşımlar dilerim. Hoşgeldiniz.
Posting Freak
Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?
Muhabbetci yazdı:Evvela selam cümleten canlar..Cümleten Hakk Muhammed Ali yar ve yareniniz olsun...Cümleten Hizir yoldasiniz Cebrail rehberiniz olsun...

Sizlere Zöhre ana sitesi ile birkac sorularim var , inaniyorumki bana aciklayabilirsiniz...

Surdaki yazilani bana aciklarmisiniz lütfen simdiden tsk ederim..

[COLOR=RoyalBlue]Halil İbrahim Peygamber, Hz. Muhammed�in dört amcasından en küçük ve en varlıklı olanıdır. Deve ve koyun sürüsüne sahiptir. Halil İbrahim Peygamber üç defa evlenmiş fakat ilk iki eşinden de çocuğu olmamıştır. Nişanlarının ismi sırasıyla Kamer Ana, Şemsi Ana ve Elif Ana�dır. Son nişanı Elif Ana, Hz. Ali�nin halasıdır ve İsmail Peygamber�in annesidir.
[COLOR=RoyalBlue] Halil İbrahim Peygamber ve Elif Ana�dan İsmail Peygamber gelmiştir.

[COLOR=RoyalBlue] [B]İsmail Peygamber ve Kurban Bayramı�nın anlatımı �Batından Zahire Yolumuz� başlığında anlatılmıştır. [/B]
[COLOR=RoyalBlue] İsmail Peygamber on beş yaşına geldiğinde, Yusuf Peygamber�in küçük kızı Emine Ana�yla nişanlanır. İsmail Peygamber ve Emine Ana�dan üç kız ve bir oğlan çocuğu dünyaya gelir. Kızlara, İsmail Peygamber�in üvey anneleri olan Kamer, Şemsi ve öz annesi olan Elif�in ismi; oğlana ise Veysel Karani ismi verilir.
[COLOR=RoyalBlue] Veysel Karani ise 1 � 2 � 3 Mart�ta yasını tuttuğumuz [B]Eba Müslüm ve Yeter Ana�nın büyük kızı Meryem Ana ile evlenmiştir. Bu evlilikten ise üç erkek çocuk dünyaya gelmiştir. [/B]

[COLOR=RoyalBlue] Bu çocuklara sırasıyla Hacı, Bektaş ve Veli isimleri verilmiştir. Bu üç pir de ilk yaşamlarında Gör Göç Dağları�nda (bugünkü Hacı Bektaş ilçesi) şehit düşmüşlerdir. (Zöhre Ana�nın [B]Mehtaptaki Erenler adlı kitabında bu gerçeklerin yaşamları bulunmaktadır.) [/B]
[COLOR=RoyalBlue]Veli, ikinci yaşamında Nasreddin Hoca, üçüncü yaşamında Seyid Ahmet (Türbesi Sivas � Zara�nın Tekke köyünde), dördüncü yaşamında ise Somuncu Baba olarak yaşamıştır.

[COLOR=RoyalBlue]Bektaş, ikinci yaşamında Tapduk Emre olarak gelmiştir. (Halk arasında Hacı Bektaş-ı Veli olarak bilinen evliya bu pirin ikinci yaşamıdır, Asıl adı Bektaşi Sultan�dır, Tapduk Emre olarak ismini yayması, Allah�ın yolu yücedir; Allah�a tapan, onun ibadetlerini dört dörtlük yerine getirmelidir, demek istemesindendir. Bütün insanların kötülüklerden korunmasını sağlamak için yol göstermiştir ve ibadeti Kırklar Cemi olan, kutsal bir ibadettir.) Üçüncü yaşamında ise Üryan Baba (Türbesi Elazığ � Harput�ta) olarak gelmiştir.

[COLOR=RoyalBlue]Hacı ise, ilk yaşamında Hz. Ali�nin 2. dedesi Büyük İmam Rıza (Türbesi İran � Meşad�da) olarak yaşamıştır. İkincisinde Hz. Ali�nin amcası Büyük İmam Hasan, üçüncü gelişinde Veysel Karani�nin oğlu Hacı olarak ve son gelişinde yani dördüncü yaşamında Mustafa Kemal Atatürk ismiyle yaşamıştır.


Ya ben tarihi bilmiyorum , simdiye kadar okudugumda bir yanlis var yahutda bu yazi yanlislarla dolu....Sizden rica ediyorum bir aciklama yaparmisiniz canlar...

Vesselam

Hoşgeldiniz,

Yapılan tüm açıklamalar aynı paralelde olacağından tekrarlara girmeden ben de bir kaç konuya değinmek istiyorum.

Öncelikle tarih konusunda;

Atatürk'ün o müthiş sözünü kalbimin ve aklımın bir köşesinde daima muhafaza ederim:

"Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir, yazan yapana [COLOR=DarkOrange]sadık kalmazsa [COLOR=Sienna]değişmeyen hakikat [COLOR=Indigo]insanlığı şaşırtacak bir hal alır"


Bizim Tarihimizi yapan: Geçmişten günümüze HAktan gelen Evliyalar, pirler...

Bizim tarihimizi yazan: Geçmişten günümüze Haktan gelen o pirleri, evliyaları katleden,asan, yüzen, kesen; bugün Şeriat çığırtkanlığı yapan ve hala Bir yerlerden İnancımızı, Şiiliğin ya da yaşanan İslamın içine çekip asimile etmeye çalışan Emevi zihniyeti...

[COLOR=DarkOrange]Sadık kalmayan: Tarihi yazan zihniyet...

[COLOR=Indigo]Tüm bunlar karşısında şaşıranlar: Gerçekleri haykıran ve tarihi yapmaya devam eden pirlerin sözlerini kulak ardı edenler...

[COLOR=Sienna]Değişmeyen hakikat: Okuduğunuz gerçek bilgiler...


Tarih değiştirilmiştir. Tarih değiştirilmektedir.

Kimse bana Hz. Ali'nin, Muhammed'in onlarca evlilik yaptığını, katil olduğunu, İslam için savaştığını, sahih hadislere dayanarak ispatlayamaz.

Hele hele Kurana dayanarak hiç bir şekilde ispatlayamaz.

Çünkü elde ne Kuran vardır ilk haliyle ne de hadis...

Bunu anlayabilmek için "Şu türban karın ağrısının" taze geçmişine göz atmak yeterlidir. Kuranda olmadığı halde neler eklenmiş, kurandan neler çıkartılmış neler uydurulmuş... Kuran oyuncak değildir ki her iktidarın elinde yazboz tahtası olsun.

Kuran Evliyanın dilidir benim inancımda...O dil de yukarıdaki yazıda tüm gerçekleri anlatmıştır.

Sevgilerimle...
[size=7]"Benim Testim Kerbela Suyudur..."[/size]

[size=7]Zöhre Ana[/size]
Junior Member
Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?
burcu yazdı:Öncelikle hoşgeldiniz...Hayır sevgili can bu yazıda hiçbir yanlışlık yok ancak elbette siz de haklısınız şimdiye kadar anlatılagelen olaylarla pek benzeşmiyor...Ancak buradaki bilgiler tamamen Zöhre Ana'nın bizlere aktardığı yaşananların gerçek katıksız halidir...size tavsiyem Zöhre Ana 'nın sitesine girdiyseniz ordaki kitaplarını da görmüşsünüzdür o kitaplardan edinirseniz eğer, daha geniş ve açıklayıcı bilgilere ulaşabilirsiniz... taşlar yerine oturacaktır o zaman...
Bir büyük sorun var burcu can, Gercek dediginiz bu olay tüm alevi evliyalarin kitabinda baska anlatiliyor..Okumadiniz ise tavsiye ederim okuyun...Yine bir cok deyislerde bunlar baska anlatilmakda..Nasil oluyor bu is?

Alıntı: Sayın muhabbetçi,
Bize verilen tarih bilgisine göre açıklama talep etmenizi olağan karşılıyorum. Bu konuda kendi kişisel görüşlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
1- "Tarih" bir görüşe göre savaşların tarihidir. Önce klanlar, sonra devletler bilinenden günümüze kadar savaşarak gelmişlerdir.
2- Bunun ticarete, sanata, kimyaya , fiziğe yani müspet bilimlere olumlu olumsuz birçok etkileri olmuştur.
3- Ancak savaştan galip çıkan toplumlar, devletler , yendikleri güçlerin bir çok birikimlerini de yok etmiştir. Örneğin ABD Irak'ı işgal edince birçok müzesi, kütüphanesi, kültürel birikimi de yağmalanmış yok edilmiştir. Bazı istisnalar hariç bu her zaman böyle olmuştur.
4- Emevilerin İskenderi'ye kütüphanesini yakması, Sırpların Boşnak kültürüne ait balkanların en büyük kitaplığını yakması bilinen örneklerdir.
5- Tarih bilimi de egemenlerin denetiminde olan, gerçeği bilmek isteyenlerce deneysel uygulamalarla tekrar tekrar ispatı yapılamayan bir bilimdir.
Bunlara katiliyorum tarihde gercekden bu tür seyler hep olagelmisdir..ama unutmayalim tarih bir kitapda yazila gelen bir olay degildir..Binlerce cesitli yollardan akdarila gelinir...

Alıntı: 6- Genelde dinler tarihi özellikle de ehlibeytin tarihi egemen sınıfların üzerinde en çok oynadıkları, kendilerine uydurmaya çalıştıkları bir konudur. Bu nedenle bu konuda çok sayıda söylenceye ve destanlara rastlıyoruz. Bu nedenle her dinin tarihi birbirine göre tutarlılık göstermez. Tarihlerinde bile bir üstünlük gayreti, bir çekişme, bir mücadele vardır.
Konu yukardaki yazi sadece ehlibeyti kast etmiyor..Hz Ibarhim Hz Ismail , Hz yusuf dolaysi ile Hz Yakub ve böyle devam...tüm tarihi bilgilerde.bunlarin icinde Tevrat, Incil,Kurani kerim, sonra yazila gelen Tasavvufi kitaplar, Alevi kitaplar, alevi deyisler vesaire hepsi Hz Ismaelin Hz Ibrahimin hacerden dogdugu evladi olarak tanimlar ve Hz Yusufun dedesi Hz ishakdir..Dolaysi ile Ismail peygamberin 15 yasindayken Hz yusufun kizini almasi dogru olmadigi gibi yas yönündende olacak gibi degildir...Zira Hz Yusufun babasi Hz Yakubdur onun amcasi ise Hz Ismaeldir...tevratin yaradilisdaki 46babinda Hz yusufun iki evladi oldugunu dile getirirler...Yani Zöhre ana bunlari nerden duymus baska oldugunu? kaynaklari nedir?


Alıntı: 7- Özellikle Muhammet-Ali nesline yapılanları dikkate alarak tarihe baktığımızda bu konuda yazılan tarihi kaynakların genellikle tek taraflı, çoğunlukla önyargılı ve güvenilmez olduğunu düşünüyorum.
Ehlibeyt konusunda iyice bir arasdirma gerekdigini bende savunuyorum daima..Ama Hz Hasanin Hz Aliden önce öldügü dogru olmadigi kesindir..Yine Hz Alinin hancer ile ölmedigide kesin olaylardan birtanesidir..Evinin kapisi önünde Ibn mülcem ( haricidir Ibn mülcem ve ömerin ogluda degildir) zehirli bir kilic ile Hz Alinin boynuna vurmusdur ama hemen öldürememisdir...Üc gün sonra zehirin tesiriyle sehit düsmüsdür keremler sahi Imami Ali..

Alıntı: 8- "Öyleyse bu konuda güvenilir tarihsel kaynak nedir?" diye sorarsanız forumumuzda okuduklarınızın da cevabını almış olacaksınız.
9- Biz Zöhre Ana'ya "evliya, gerçek ve hak" diyen insanlar onun külli akıl olduğunu da kabul ediyoruz. O dinimizin tarihini ve ehlibeytin tarihini her hangi bir kitaptan okuyarak bize aktarmıyor. Hak bilgisini batından alıp halka verendir. Mevlana gibi, Hacı Bektaşi Veli gibi.
O Zaman nisanesi nedir? Zira biz evliyalarin daim bir nisanesi oldugunu iyi bilenlerdeniz...Evliya diye inanabilirsiniz ama unutmayalimki Tarih ve Alevilik icinde deyisler ve anlatimlar vardir, hic biri simdiye kadar böyle birsey söylememeisdir..Yok söyledi diyorsaniz kanitlamanizi rica ediyorum

Alıntı: 10- Değerli muhabbetçi, okuduğun tarihi bilgiler gerçek bilgilerdir. Sorun sadece buna iman edip etmemektir. Birikimlerinize ve görüşlerinize saygı duyduğumu belirtir verimli ve yapıcı paylaşımlar dilerim. Hoşgeldiniz.
Bende sizlerin düsüncesine saygi duyarim ama tartismami insallah yanlis anlamazsiniz...Hamd olsun iyi kötü bilgiye sahibiz, dolaysi ile bazi konularda biraz basinizi agritcam gibi geliyor Smile
Simdiden Hakkinizi helal eyleyin

Alıntı:Hoşgeldiniz,

Yapılan tüm açıklamalar aynı paralelde olacağından tekrarlara girmeden ben de bir kaç konuya değinmek istiyorum.

Öncelikle tarih konusunda;

Atatürk'ün o müthiş sözünü kalbimin ve aklımın bir köşesinde daima muhafaza ederim:

"Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir, yazan yapana [COLOR=DarkOrange]sadık kalmazsa [COLOR=Sienna]değişmeyen hakikat [COLOR=Indigo]insanlığı şaşırtacak bir hal alır"


Bizim Tarihimizi yapan: Geçmişten günümüze HAktan gelen Evliyalar, pirler...

Bizim tarihimizi yazan: Geçmişten günümüze Haktan gelen o pirleri, evliyaları katleden,asan, yüzen, kesen; bugün Şeriat çığırtkanlığı yapan ve hala Bir yerlerden İnancımızı, Şiiliğin ya da yaşanan İslamın içine çekip asimile etmeye çalışan Emevi zihniyeti...
bu bir kisim tarihe gecerli görünsede bir kisim tarihe gecerli degildir..Zira Aleviligi aciklayan , vahdeti vücut felsefesini aciklayan , Hakikati sirri süphani aciklayan...Hadislerde mevcutdur..Bircok tarihi belgelerde mevcutdur..Yani bir kisim icin ( genelde sunni hadisleri bunlar buhari müslim ebu davud ibn nisai vesairedir) gecerli görünsede hepsi icin degil bunlar...Mesela en taninmis hadisi seriflerden bir tanesi Mümin müminin aynasidir hadisi...Hz Muhammed Mustafa bunu demisdir ve burdaki maksat Mümin insanin ALLAHIN aynasi olmasidir zira ALLAHIN isimlerinden bir taneside " EL MÜMIN" dir..Yani Hallaci Mansurun ENEL HAKK deyiminin , Beyazid Bistaminin:" Tanri benim , benim sanim ne yücedir" demesinin aynisidir...Sonra Kurani kerimi ne yapicaz?

Alıntı:[COLOR=DarkOrange]Sadık kalmayan: Tarihi yazan zihniyet...

[COLOR=Indigo]Tüm bunlar karşısında şaşıranlar: Gerçekleri haykıran ve tarihi yapmaya devam eden pirlerin sözlerini kulak ardı edenler...

[COLOR=Sienna]Değişmeyen hakikat: Okuduğunuz gerçek bilgiler...


Tarih değiştirilmiştir. Tarih değiştirilmektedir.

Kimse bana Hz. Ali'nin, Muhammed'in onlarca evlilik yaptığını, katil olduğunu, İslam için savaştığını, sahih hadislere dayanarak ispatlayamaz.
1) Evlilik yapmis olmalarinda bir cok celiskili rivayetler vardir .
2) Hz Muhammed Mustafa onca evlilikden dogdugu cocuklari bir avucla sayilacak kadardir, dolaysi ile genelde dul kadinlari almisdir...Dul kadinlarla cinsel bir iliskide bulunmadigi kesin sayilabilinir birsey..Yinede uydurma hadisler mevcutdur..Öncede dedigim gibi iyi arasdirmak gerekir...


Alıntı: Hele hele Kurana dayanarak hiç bir şekilde ispatlayamaz.

Çünkü elde ne Kuran vardır ilk haliyle ne de hadis...
Ben Hamd olsun kuran ve hadis iyi kötü biliyorum...Kurandaki sorun nedir? Meallerdi tefsirleri araya sokmalarimi? buyur kurandan ne bilmek istiyorsan sor ben sana cevaplandirmaya calisayim can...biz bugüne kadar Kuranda bir yanlis görmedik, celiskiyi sadece tefsirlerde gördük...

Alıntı: Bunu anlayabilmek için "Şu türban karın ağrısının" taze geçmişine göz atmak yeterlidir. Kuranda olmadığı halde neler eklenmiş, kurandan neler çıkartılmış neler uydurulmuş... Kuran oyuncak değildir ki her iktidarın elinde yazboz tahtası olsun.
Genelede turban konusu nur suresi 31den cikartilir oysa ordaki gecen kelime "HIMAR" dir..HImar ise herhangi bir örtü manasina gelir...masaya örtersen masa örtüsü, yataga serersen yatak örtüsü , eldiven olarak takarsan eli örten örtü olur...Kurani kerimde Basörtüsü diye bir vurgulama yapmak isteseydi Rabbülalemin o zaman :" HIMMARIRRES" diye bir kelime kullanirdi..RES kelimesi bas icindir..Maide suresindeki Abdestle alakali ayetlerde Basi meshetmek icin RES kelimesi kullanir ALLAH..Ne hikmetse nur suresinde bunu kullanmaz...onun icin Kuranda dekoltenin acilmasi yasaklanmisdir ( affedersiniz bayanlar gögüs bölgesi ) ama basörtüsü diye birsey gecmez...Diyanet ve onlar gibi düsünenler bunu iyi bildikleri halde , ha bire basörtüsü diye meal ederler..Oysa Sarap icin kullanilan HMR kökünden gelen kelime ile örtü manasinda kullanilan Kelime aynidir..cünki Sarap akili örter..Yani Su bes duyguya perde ceker, örtü olur...Bir araba sorun Himar ne demek diye, size Sarap derler Smile Yine arapcada türban Mikna kelimesiyle dile getirilir yahutda hicap kelimesi ile Smile

vesselam canlar Smile
MENDE SIGAR IKI CIHAN
MEN BU CIHANA SIGMAZAM
GEVHERI LAMEKAN MENEM
KEVNÜ MEKANA SIGMAZAM

Imameddin Nesimi
Posting Freak
Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?
Sn: Muhabbetçi,

İnanın temelsiz tartışmaları sevmiyorum. Verdiğiniz kaynakların hepsi bir şekilde sünni zihniyet tarafından şekillendirilmiştir. Kuranda aslında öyle demiyor da böyle demek istiyorla bu iş olmaz...

Biraz bilgiye sahip olmak demek Bir Arap gibi Kuranı algılamak demek değildir. Kuranı en iyi yorumlayan Araplardır. Dolayısıyla Şeriat orda uygulanmakta. Bu açık ve seçik olarak bellidir, Şeriat kurallarını yorumlama işi onlara aittir. İslamın kalesi Türkiye değil Arap Yarımadasıdır. Bu başörtüsü mevzusunda örnek alınması gereken yer orasıdır. (ki zaten örnek alınıyor)

Neyse Başörtüsünü geçelim.

Zöhre Ana bu bilgileri nerden alıyor?

Bilgilerin gerçekliğini anlayabilmek için bence öncelikle kaynağa itibar etmek gerekiyor.

Kaynak "Hak"tır...

Siteyi incelerseniz, Zöhre Ana'nın kaynağının "Hak" olduğuna dair, yaşanmış olaylardan yola çıkılarak yazılmış yazılar mevcuttur.
[size=7]"Benim Testim Kerbela Suyudur..."[/size]

[size=7]Zöhre Ana[/size]
Junior Member
Bana bunu biri anlatabilir mi? Acıklayabilir mi?
ŞahımMerdan yazdı:Sn: Muhabbetçi,

İnanın temelsiz tartışmaları sevmiyorum. Verdiğiniz kaynakların hepsi bir şekilde sünni zihniyet tarafından şekillendirilmiştir. Kuranda aslında öyle demiyor da böyle demek istiyorla bu iş olmaz...

Biraz bilgiye sahip olmak demek Bir Arap gibi Kuranı algılamak demek değildir. Kuranı en iyi yorumlayan Araplardır. Dolayısıyla Şeriat orda uygulanmakta. Bu açık ve seçik olarak bellidir, Şeriat kurallarını yorumlama işi onlara aittir. İslamın kalesi Türkiye değil Arap Yarımadasıdır. Bu başörtüsü mevzusunda örnek alınması gereken yer orasıdır. (ki zaten örnek alınıyor)
Sayin sahi Merdan can , Araplar kurandan degil hadislerden aliyorlar..Bunlari kendilerine sorunca aynen su cevapla karsilasacagina yahut bir kac karsilasmissindir diye eminim:" Hadisler / sünnet olmasaydi biz dinimizi nasil bilecekdik!"..görüldügü gibi Dini kurandan degilde daha cok hadis, fikih, icma, kiyas bilmem neylen ele aliyorlar..Eger kurandan ele almis olsalardi seriat diye bir kavram meydanda kalmazdi....Avam kismini en cok elesdirenlerin basina Mevlana gelir, Semsi tebrizi, Muhyiddin ibn arabi Yunus emre vesaire...Beyazid bistami, Sadreddin konevi, hangi birini sayayim ben..Ardi beriye gelmez...Yine biraz Tasavvufu ve Tarihi arasdirinca görülüyorki , bir cok evliya kurani kerimi esas almisdir ama seriati degil..Madem seriat kuranda gelir nasil olurda o zaman Evliyalar kurani kabul etmelerine ragmen seriati red ederler? Ehlisünnetin yapdigi dört imami taklit etmekdirki buda kuranda kinanmisdir..Mezheplere bölünmek kötü birsey olarak dile gelmisdir kuranda...Ben lafi Evliyalara birakiyorum bu taklit konusunda...


Kendilerini taklit edenlerin nimetlerinin eksilmesinin sorumluluğu da oların üzerinedir. Şekli ilim sahibi fakih, ilminin erişemediği bir hususta arif veya veliyi inkar ettiği zaman –şayet mutlu ise- cennette nimetleri, bu Allah’ı bilen arif velinin mertebesinin derecesine, inkar ettiği sırrın miktarına ve bu inkarda kendisini taklit edenlerin sayısına göre, eksilir. (219)
(ibn arabi ruhül kuddüs)

Her biçimi kuşatır kalbim: Ceylanlar için otlak ve Hıristiyan rahipler için bir manastırdır o, Ve putlara tapınak, hacılann kâbesi, Tevrat'ın levhaları ve Kur'an'ın sayfalarıdr aynı zamanda, Ben aşk dinine uyarım hangi yolu tutarsa Aşk'ın develeri, işte budur benim dinim ve inancım. (20) Üç Müslüman Bilge, S. 131ibn arabi

Firavun’un mü’min olduğu iddiası için bkz: (Fusus, S. 422-36) .

İbn Arabi'nin öğretisinin ikinci özelliği DİNLERİN BİRLİĞİ inancı ile ilgilidir. Ona göre farklı dinlerin oluşu sadece isimlerin ve şekillerin farklılığındandır. Bundan, bütün dinlerin temelinin vahiy olduğu ancak sonradan ayrılıp değiştikleri gibi İslâm'ın bir esası anlaşılmamalıdır. Çünkü O'nun dinlerin birliği ile kasdettiği Vahdet-i Vücud inancı ile ilgilidir. O'na göre Tanrı ve Kainat bir olduğuna göre (!) Firavun bile Allah’a ibadet etmiştir. Bu nedenle o bile kamil bir mümindir. Zira taptığı şey de varlığın bir parçası (Bir’in bir unsuru) değil midir? Bu nedenle puta tapan bir kişi bile aslında (haşa) Allah’a ibadet etmektedir. Zira o putta Bir’in bir parçasıdır. (19) . (19) 100 Soruda Tasavvuf, Abdulbaki Gölpınarlı, S. 89: Üç Müslüman Bilge, S. 129, 130; Teymiye, 2/181.
Ey itimada layık adam, sen bir deve kaybetmişsin, herkes sana devenden bir nişan vermekte. Sen devenin nerede olduğunu bile bilmiyorsun ama o söylenen nişanların yanlış olduğunu biliyorsun. Devesini kaybetmeyen de taklitle devesini kaybeden kişi gibi bir deve arar. “ Ben de devemi kaybettim. Kim bulursa müjdesini vereceğim” der. Deve aramakta seninle yoldaşlık eder, deveye tamah ettiğinden böyle bir oyuna girişir.
(Mesneviden hikayeler Aykira gidis)

Birisi kuşların ötüşünü taklit eder, onlar gibi öter, fakat kuş değildir, kuşların düşmanıdır, avcısıdır o. Öter, şakır; maksadı, kuşların kendisini kuş sanmalarını sağlamaktır. Ona, başka türlü seslen deseler seslenebilir; çünkü bu ötüş, onun ötüşü değildir, eğretidir onda; başka türlü ses de çıkarabilir o. Çünkü o, insanların kumaşlarını çalmak, her evden bir başka kumaş göstermek için öğrenmiştir bunu.
(fii ma fii Mevlana )

Aşk yolu yetmiş iki milletin inancının dışındadır. Madem ki senin aşkın,inancın taklitten, gösterişten ibarettir, sen git uyu!.
(Divani kebir Mevlana)

• Kalenderler gibi o dilberin vuslat kadehinden şarap içiyorsun. Şekle, görünüşe bakma, küfür de, din de bir süsten, bir nakıştan ibarettir. Sen imanın özüne bağlan, masal arama, taklitle yaşama!
(divani kebir)

• Her zerreye mahrem olan O'dur. Çünkü her zerrenin gönlünde O'nun sevdası vardır. 0 yüzden her zerre kararsızdır. Herkese hoş nefesi ile devlet olar O'dur. Hakikati göremeyen taklitte kalmış, şekle bağlanmış, zahid olmuş Gören O'nun yüzünden rind olmuş, hiç bir şeye aldırış etmez olmuş.
(divani kebir)


Ben bir müddet taklit ile kendimi bildim, kendimi beğendim. Ben o vakitler kendimde idim ama, asıl kendi varlığımı sezememiş, anlayamamıştım. Çünkü, o zaman ben kendimi görememiş, kendimi tanıyamamıştım. Sadece adımı işitmiştim. Fakat ne zaman ki, kendimden çıktım, benliğimi terkettim;işte asıl o zaman kendimi gördüm, kendimi buldum.
(divani kebir)


Cebriyede de, bir gerçek Cebriye, bir de taklitçi Cebriye vardır. Taklit olana ne bakarsın?
(Makalati Semsi Tebrizi)

Âlemde görünen her bozukluk, hep halkın biribiri-ni taklit etmek suretiyle inanmasından, yahut taklit ile inkâr etmesinden doğar.
(Makalati Semsi tebrizi)

Onlara, eşek, diyen zavallı taklitçi eşektir.
(makalati semsi tebrizi)

Ama niçin başka birine bu yolu göstermiyorsun, onu tavşan uykusuna yatırıyorsun? Yoksa bu işte taklitçi misin? Yoksa doğru yol bu değil midir? Gel söyle bu nasıl olur! Onunla konuşmanın ne yeri var?
(Makalati semsi tebrizi)

Mevlânâ dedi ki: Biz sizi yalanlamıyoruz, ancak Muhammed Aleyhisselâm dininde taklitçi olmayalım.
(m.Semsi tebrizi)

Bu gibiler kendilerini asla şüpheden kurtaramazlar. Ama pek azı taklitçilikten uzak kalır. Zaten taklitçi, ne onun bunun şiirinden, ne de Allah kelâmından bir şey anlar. Allah korusun o bir sapkın olur.
(Makalati semsi tebrizi)

Bir kaç kişi vardır ki, Allah rüyada görünebilir derler. Bir çoğu da onun ne rüyada, ne de ayık iken görülemeyeceğini söylerler. Bunlar taklitçilerdir.
(makalati semsi tebrizi)

Eğer taklit etmek gerekiyorsa bari Kuran'ı taklit etsinler.
(makalati semsi tebrizi)

Benim işime kimse takat getirmez. Onu ancak ben yaparım. Taklitçiye bu işte bize uymak gerekmez. Doğru sözdür: Taklit ehline uysallık yaraşmaz.
(makalati semsi tebrizi)

Semsden bu kadar yeter sanirim , gerci daha coooooooook var lakin birazda mevlana hazretlerine yer verelimde onunda taklicilige yani mezhebe bakis acisini anlayalim degilmiSmile)

[FONT=arial, helvetica, sans-serif] 285. O münafık; muvafıkla beraber, inat ve taklide uyup namaza durur; niyaz ve tazarru için değil.
(mesnevi cilt 1)

[FONT=arial, helvetica, sans-serif] Hıristiyanlar tamamıyla ona gönül verdiler. Zaten avamın taklidinin kuvveti ne olabilir ki?
(Mesnevi Cilt 1 370üncü beyit )

[FONT=arial, helvetica, sans-serif] 2125. Yüz binlerce taklit ve istidlâl ehlini, pek cüzi bir vehim, şüpheye düşürür.
Çünkü taklitleri de istidlâlleri de, hattâ bütün kolları, kanatları da zanla kaimdir.
O aşağılık Şeytan, bir şüphe meydana getirir. Bütün bu körler tepe takla düşerler. [FONT=arial, helvetica, sans-serif] (mesnevi cilt 1)

[FONT=arial, helvetica, sans-serif] 2565. İnatlarına mı, alaylarına mı, kınamalarına mı? Şükret; bak, Tanrı onları nasıl hapsetti, helâk eyledi!
Elleri eğri, ayakları eğri, gözleri eğri, bakışları eğri, savaşları eğri, öfkeleri eğri...
Onlar, geçmişleri taklit edip naklettikleri reylere uyduklarından bu akıl pirinin başına ayak bastılar.
Birbirlerine görünmek ve duyulmak kaygısı ile hür ihtiyar olmadılar, kart eşek oldular.
Tanrı cehennemlikleri göstermek üzere dünyaya cennetten kullar getirdi...”
(mesnevi cilt 1)


510. Eğer Uhud Dağı, beni anlasaydı o dağdan ırmak, ırmak kan akardı.” deyip duruyor,
Sen bu adı babandan,anandan işittin de onun için bu ada gafilce yapıştın.
Bu sırrı taklitsiz anlasan Tanrı lütfüyle nişansız bir hale gelir, hâtife benzersin.
Tehdit için söyleyeceğimiz şu hikâyeyi duy da taklidin zararını bil!
(mesnevi Cilt 2)

Görüldügü gibi en taninmis evliyalar taklit ve seriati kabul etmiyorlar..Dolaysi ile Kuran esitdir seriat demek pek dogru degil...






Alıntı: Zöhre Ana bu bilgileri nerden alıyor?

Bilgilerin gerçekliğini anlayabilmek için bence öncelikle kaynağa itibar etmek gerekiyor.

Kaynak "Hak"tır...

Siteyi incelerseniz, Zöhre Ana'nın kaynağının "Hak" olduğuna dair, yaşanmış olaylardan yola çıkılarak yazılmış yazılar mevcuttur.
Bak kardes ben Zöhre anayi tanimiyorum , tanimadigim icinde kendisi üzerine kötü birsey konusmam...Bu bizim edebimize yakismaz...Ama yazdiklarini okuyunca elesdiri yapma hakkim vardir bu bana Hüdadan verilen ( Kendi iraden ile düsün aklini kullan secenegi)ve kullanilmasi icin kuranda emirle dile getirilmis olan hakkimdir..Elesdiri yaparken kimseyi kötülemeden, edebe aykiri olmadan pek güzel sekilde dile getirmek amacindayim...Dabiki bu elesdirilerden bazilari rahatsiz olabilir buda onlarin dogal hakkidir...Ama Hakikat tekdir, ve bu hakikatin özünü Zöhre ana dile getiriyorsa ne ala, yok getirmiyorsa dur orda derim...Neyse ben cok yazmayayim...Her isin bir zamani ve mekani vardir demisler büyükler...

vesselam Smile
MENDE SIGAR IKI CIHAN
MEN BU CIHANA SIGMAZAM
GEVHERI LAMEKAN MENEM
KEVNÜ MEKANA SIGMAZAM

Imameddin Nesimi

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.