You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Arif Sağ "Ben aleviyim, alevici değilim!"

Arif Sağ "Ben aleviyim, alevici değilim!"

Posting Freak
Arif Sağ "Ben aleviyim, alevici değilim!"
[B]]Arif Sağ: "Ben aleviyim, alevici değilim!" [/B]
[Resim: arifsag1ne4.jpg]
CHP son günlerde bünyesine çok sayıda isim kattı. Katılanların bir kısmı değişik partilerden belediye başkanları, bir kısmı ise CHP’nin 1960 sonlarına, 70’lere uzanan siyasi tarih bölümüyle iç içe geçmiş eski isimler. Ünlü saz sanatçısı Arif Sağ da böyle. Arif Sağ CHP’nin Salı günkü grup toplantısında resmen CHP’li oldu. Biz de onunla, partiye katılımının ertesinde bir söyleşi yaptık.
İSTANBUL - Arif Sağ Türkiye’de toprağa müzikle kazınmış ve Alevi müziğinin derinlikli gücünü sazıyla tüm Türkiye’ye yaşatmış ve yaşatan bir isim. Arif Sağ kendini nasıl görüyor, uzun yıllar CHP’yi ve Baykal’ı eleştirmiş olan bir isim olarak şimdi neden CHP’ye katıldı, CHP’de ne yapmak istiyor, Alevi açılımları konusunda nasıl düşünüyor, CHP’de rolü ne olacak?
Ona bu konularda yönelttiğimiz sorular ve kendi ağzından Arif Sağ:

CHP ARTIK KUCAKLAYICI

-Siz de uzunca bir zaman CHP’ye mesafeli duran ve eleştirenlerdendiniz. Şimdi ne oldu da CHP’ye katıldınız?
Ben doğuştan CHP’liyim, benim sülalem CHP’li. Ben CHP’de siyaset yaptım. 1987’de SHP’de Baykal’la beraber siyaset yaptık, ikimiz de SHP’den milletvekili idik. Ayrılıklar oldu ama hepsi aynı kökün yapıları idi.

-Ama bu uzun yıllardır süren bir durum, şimdi ne oldu da CHP’ye katıldınız?
Bakýn biz bu arada bir þeyler yaþadýk. 22 Temmuz seçimlerinden önce ben bu durumu, bu tehlikeyi görüyordum. Katıldığım tüm toplantılarda, tüm konserlerimde bunu anlatıyor ve aynı görüş birkaç parça bölünmesin, birleşsin diyordum. Nitekim bu nedenle 22 Temmuz öncesinde CHP’yi destekledim. O dönemde SHP’de olmama rağmen, en büyük parça CHP’dir dedim. Murat Karayalçın da benzer şeyler söylüyordu. Bu nedenle 22 Temmuz seçimlerine de katılmadık. CHP’nin oyları bölünmesin diye düşündük.

-Baykal-Karayalçın yakınlığı o zaman mı başlamıştı o halde?
Evet. “Bu ayrılıklar bize zarar veriyor” diyordu Karayalçın o zaman. Karayalçın’ın birleşme için herhangi bir şartı ve inadı da yoktu.

[COLOR=#a70b00]BAYKAL BİR HAFTA ÖNCE SEVİGEN’LE HABER YOLLADI

-Şu anda CHP’ye katılımınızın İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’le bir alakası var mı?
Hayır. Biz Deniz Baykal’la bundan 25 gün kadar önce Yaşar Seymen’in oğlunun düğününde bir araya geldik. Yaşar Seymen benim akrabamdır. Deniz Bey de düğündeydi. Orada karşılaştık. Deniz Baykal düğünden ayrıldıktan sorma ben sahneye çıkmıştım ve sahneden anlattıklarımda birleşmek gerektiğini yinelemiştim. Bu düğünde karşılaşmamız tesadüfi idi ama ondan önce de çok kez karşılaştığımızda birbirimize, “Beraber yemek yiyelim, görüşelim” şeklinde tekliflerimiz olmuştu. Bu düğünden yaklaşık bir hafta sonra beni Mehmet Sevigen aradı, “Baykal seni partide görmek istiyor” dedi. Sevigen sonra İstanbul’a geldi, benim evde görüştük. Ben de Mehmet Sevigen’e, “Tamam” dedim. Bizim zaten kimseye bir kinimiz olamaz. Şu ana kadarki tartışmalar da kişisel değildi. Amaç doğruyu bulmak.
BAYKAL, HERKES GELSİN, PARTİ GÜÇLENSİN TUTUMUNDA

-CHP’de şu an farklı olan nedir sizce?
Anlayabildiğim, Sayın Genel Başkan’ın dışarıya yansıyan bir imajı vardı; partinin kapısını kapatmış, kendi çevresiyle siyaset yapan gibi bir imajdı bu. Ama benim birkaç aydır izlediğim Baykal o imajın aksine herkesin gelmesini isteyen, partinin önünü kapatmak, partiyi kıskanmak, bizden başkası olmasın diye düşünmek gibi bir tutumun içinde değil. Tam tersine. Herkes gelsin, parti güçlensin tutumunda.

-Bu yaþtan mı? Baykal’a yaşın ve olgunluğun getirdişi bir durum mu bu sizce?
Baykal her şeyi görmüş durumda. Baykal tecrübeli bir siyasetçi, eskiden beri siyaset yapıyor. Çok yollardan geçmiş, çok ciddi görevler almış. Şu anda da Türkiye’nin içinde bulunduğu tehlikeyi görüyor. Baykal çok ciddi anlamda bir vatandaşlık görevi yapıyor şu anda.
BAYKAL’LA KONUŞMADA DUYGUSAL ANLAR

-Salı günü Ankara’da grup toplantısından sonra Baykal’la başbaşa da görüştünüz mü?
Grup toplantısından sonra 2 saat kadar görüştük. Yalnız değildik. Başka arkadaşlar da vardı. İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin de vardı, başka bazı arkadaşlar da vardı.

-Baykal sizden ne bekliyor?
Baykal bu toplumu çok iyi tanıyor. Arif Sağ’ın da halk içindeki yerinin sadece sanatçı olması olmadığını biliyor. Halk bazı sanatçıları sadece sazı ile seviyor ama bazılarýnı duruşuyla da seviyor, siyasi özellikleri ile de seviyor. Baykal bana görüşmede özel bir şey söylemedi. Benim gibi diğer katılan arkadaşlarla bir yumruk olacağımızı, toplumun inancının artacağını, beklenen birleşme isteğinin gerçekleşeceğini, halkın bu algılayacağını, “nihayet bir araya geliyorlar” diyeceğini, bunun ciddi bir rüzgar yaratacağını söyledi. Tabii, görüşmede geçmişin hasreti de vardı. 17 yıllık bir ayrılığın arkasından bir araya gelmiştik.

-Görüşmede duygusal anlar oldu mu? Örneğin gözleriniz yaşardı mı?
Yaşardı. Baykal da babadır, dededir, eştir. Bir insandan zaten gözleri yaşarmıyorsa korkun.

-Baykal size Alevilerle ilgili açılımlarda görev almanız yönünde bir şey söyledi mi?
Hayır. Böyle bir konu olmadı görüşmede.
]BEN ALEVİYİM, ALEVİCİ DEĞİLİM, ALEVİCİLİK DE DİNCİLİK GİBİ GERİCİLİKTİR

-Ama siz otantik Aleviliğin sembolüsünüz……
Ben Alevi geleneklerinden gelen, ona sahip çıkan, Alevi olmakla gurur duyan biriyim. Ama Baykal’la görüşmemizde böyle bir konu geçmedi. Bu doğru da olmazdı.

-Neden doğru olmazdı?
Alevi olmak başka, Alevici olmak başka. Bu fark dindar olmakla, dinci olmak arasındaki fark gibi bir fark. Dincilik yapmak nasıl gericilikse, Alevicilik yapmak da aynen öyle bir gericilik. Veya, Türk olmakla Türkçülük yapmak arasındaki fark gibi. Ben Türkmenim ama Türkçülük yapmıyorum mesela. Türk olmakla Türkçü olmak arasında bir fark var. “Türklerin dışında herkes kakadır” da demem mesela.
]DEDELERE MAAŞ BAĞLAMAK İNSANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRÜR, KİMİN DEDE OLDUĞUNU KİM TESPİT EDECEK

-Hükümet Kültür Bakanlığı bünyesinde Aleviler için bir açılım planlıyor. Buna göre, Alevi dedeleri devletten maaş alacak. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu tehlikeli görüyorum. Tehlike şu; kimin dede olduğunu kim tespit edecek? Bakın, 800 yıldır Anadolu’da yaşayan bir inanç bu. Dedeler, ocakları büyümüş çoğalmış. Karşımızda müthiş bir rakam var. Şimdi kimin dede olduğunu kim ve nasıl tespit edecek? Hükümet içinde iki adet akıl hocalığı yapan kişi 10 kuruşluk maaşla kim dededir, kim değildir kavgası çıkararak, insanları birbirine düşürecek. Hükümete tavsiye ediyorum, bu işten vazgeçsinler. Dedeler de, imamlar da maaşlarını cemevlerine ve camilere giden insanlardan alsınlar. Dedenin karnını doyuramıyorsan, o işi neden yapıyorsun? Şu ana kadar Aleviler’in bu yönde bir sorunu olmadı. Dedelerine baktılar. Bu konuda Aleviler’in bir şikayeti yoktur.

-Ama Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşundan beri dinin siyasallaştırılması tehlikesi mevcut. Diyanet kalkarsa bu açıdan tehlike olmaz mı?
Bu sorun her zaman vardı, buna karşı Anayasa maddeleri vardı hep. Bu maddelere rağmen dini kullandılar. Tarikatlar hep vardı. Cemaatler hep vardı. Bunlar o maddelere rağmen oluyordu. Bundan korkarak bir yere varamayız. Diyanet İşleri zaten şu anda dini kullananlara destek veriyor. Ayrıca, bir toplumun inanç yapısı nasıl olur da Kültür Bakanlığı’na bağlanır? Bu bir tiyatro mu, bir koro mu, bir konser organizasyonu mu? Kültür Bakanlýðýna neden bağlanıyor Alevilerin inançları ile ilgili meseleler? Tabii, bu bir zihniyetin göstergesi. Nitekim Hz. Ali’nin Düldülü’nü ders kitaplarında Hz. Ali’nin katırı diye yazanların zihniyeti bu. Hz. Ali’nin Düldülü kutsaldır Alevi inanışında, insanlar Hz. Ali’nin Düldülü’nün ayak izlerini ziyaret ederler, o ize hürmet gösterirler. Hz. Ali’nin Düldülü bir hayvan olarak görülmez hem; o kutsal bir varlıktır. Hükümet Aleviliği Sünni görüşle yorumluyor. Hala Aleviliği Muaviye ile Hz. Ali’nin inatlaşması olarak görüyor. Bu kadar yıl inatla olur mu bu iş? 1400 yıldır inat mı yapıyor Aleviler? Hükümet şunu yapmalı, Alevilerin önerlerini toplayacak, onlara soracak, onlar ne istiyor, buna bakacak. Yapması gereken bu. Başbakan “Medeniyyet” diyor ya. Onun ne olduğunu anlamalı, onu öğrenmeli. İçini doldurmalı. Hem, nasıl bir Alevilik olacak, bıraksın, ona biz karar verelim. Papa da açıkladı, dedi ki, “Dinler anlaşması diye bir şey olmaz, içtihatları farklıdır.” Başbakan’ın da bunu anlaması lazım. Ayrıca, Hükümetin, toplumdaki tüm kurumların, herkesin Alevilere bir özür borcu olduğunu düşünüyorum. Alevilere saygı gösterilmeli ve özellikle de iftiralardan vazgeçilmeli.
ALEVİLER’DEN ÖZÜR DİLENMELİ

-Hangi iftiralar? Mum söndü filan gibi mi?
O tür işte. Alevilere bir özür borcunun olduğunu düşünüyorum.

-Dedelere devletin maaş vermesini doğru bulmadığınızı söylediniz. Cemevlerine devlet desteği olmalı mı peki?
Evet, o olmalı. Diyelim ki, bir site yapılıyor, yeni bir yerleşim alanı yapılıyor, nasıl ki cami için yer planlanıyorsa, cemevleri için de yer planlaması yapılmalı. Orda Aleviler de daire alabilir. Bunu da düşüneceksin. Alevi’ye, “Sen de camiye git” diyemeyeceğine göre, bunu da düşüneceksin.


[COLOR=#a70b00]CHP’DEKİ ROLÜMÜ KÜLTÜR POLİTİKASI OLARAK GÖRÜYORUM

-Siz CHP’deki pozisyonunuzu Alevilerin sorunları temelinde bir pozisyon olarak görmüyorsunuz? CHP’deki rolünüzü ne şekilde düşünüyorsunuz?
Ben CHP içinde kültür sorunlarını ele alacak adamlardan biriyim. Bir ülkenin sosyo-ekonomik yapısından, kültürel yapısından söz edilir ya, işte ben bu ülkenin kültür meselelerini ele almak istiyorum. Mutfak kültüründen tutun, kültürün aklınıza gelecek tüm yönlerini, tüm konularını.

-Hükümet’in Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın AKP içindeki pozisyonu gibi mi mesela?
Öyle denebilir.

-Baykal da bunu böyle biliyor ve kabul ediyor mu?
Genel Başkan biliyor bunu. Konuştuk. Salı günü değil, daha önce görüşmüştük bunu. Partide bir görev durumu olursa, bu Kurultay’dan veya seçimden sonra şekillenir. Aralıkta Kurultaydan sonra olabilir.
KARTAL-MALTEPE BELEDİYE BAŞKANLIĞINI DÜŞÜNEBİLİRİM

-İstanbul’da, Kartal ve Maltepe’de CHP teşkilatınca bir kamuoyu yoklaması yapılmış ve halk içinde belediye başkanı olarak sizin adınızın öne çıktığı görülmüş. Kartal veya Maltepe Belediye Başkanlığı teklifi gelirse partiden, kabul eder misiniz?
Bana ne Sayın Genel Başkan’dan ne de teşkilattan böyle bir teklif geldi ama gelirse değerlendiririm. Düşünebileceğim bir şey.


Safile Usul / Gazeteport - 27.11.2008
[Resim: 181tx4.gif]
''Kuran İmanla Olur.
İman Aşkla Olur,
İnsanı Sevmekle Olur..''


Pir Zöhre Ana

Posting Freak
Arif Sağ "Ben aleviyim, alevici değilim!"
Arif Sağ'ın açıklamaları beni çok memnun etti.
Alevi toplumuna özür borcu olanların bundan kaçınması hiç de dürüst bir yaklaşım değil. Bu özür gerçekten yapılmalıdır.
Alevi ve Alevicilik açıklamasını olumlu buluyorum.
"Alevilik", yolumuzu ifade ederken; "Alevicilik", bu yolun kişisel çıkarlara ve siyasete alet edilmesi anlamına geliyor. Bu ayrımı ortaya koyması çok yerinde oldu.
Bir konuda çekincem var. Sevilen bir sanatçının veya bir kanaat önderinin mutlaka bir mevkide yönetici olması gerekmiyor.
Bu ihtiyacı yaratanlar oy peşindeki siyasetçilerdir.
Arif Sağ'ın Alevi toplumunda bir yeri olabilir. Ancak bu onun iyi bir belediye başkanlığı yapacağı anlamına gelmez. Yöneticilik ve siyaset çok farklı şeylerdir.
Eğer başkan olursa belediye başkanlığı döneminde ortaya çıkan olumsuzluklar hem sanatçı ve önder kişiliğini hem de Aleviliği olumsuz etkileyecektir.
Arif Sağ'ın "Ben Aleviyim, Alevici değilim." açıklamasından sonra belediye başkanlığına adaylığı kesinleşirse bunun anlamı şudur: Oy peşinde olan, yerel seçimlerde oyunu arttırmak isteyen Baykal; "Alevicilik" yaparak Alevi bir adayı siyasete sürmüştür.
Bazı arkadaşlarımız şunu söyleyebilirler: "Yerel seçimlerden güçlü çıkmak ve arkasından genel seçimlerde Kara Parti'yi iktidardan indirmek herşeyden önce ilericiliğin bir gereği değil midir? Arif Sağ ve onun gibi tanınmış Aleviler seçim kazanacaklarsa neden aday olmasın?"
Bu haklı soruya verilecek cevap olamaz. Çünkü durum o kadar nazik.
Bu hassasiyetim Arif Sağ'ın kendisini Alevi olarak ifade etmesi ve Baykalın da işte bu duruşu nedeniyle onu siyasete çekmek istemesidir.
Arif Sağ Baykalla 17 yıllık bir ayrılıktan söz etmektedir. Bu siyasi görüş farkından kaynaklanan bir ayrılıktır.
Bu ayrılığı bitiren Baykalın "Alevicilik" yapması, Alevi oylarından medet ummasıdır.
Dededen, babadan CHP'li bir çok Alevi var.
Bu insanların, partiyle ilşkileri Alevilik ilişkisi değil Atatürk ilkelerine bağlılıktan kaynaklanan bir ilişkidir.
Kısaca anlatmak istediğim:
1-Baykal gibi Alevi olmayanlar da sırtımızdan nemalanmak için "Alevicilik" yapabilirler.
2-"Alevi" bir yurttaş, siyasette Alevi kimliği ile değil Atatürkçü kimliğiyle bulunmalıdır.
Laik Türkiye Cumhuriyeti'ni güçlü kılacak duruş budur.

"İlim Çin'de de olsa gidip alınız."- Hz. Ali.

"İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır."- Hacı Bektaşi Veli.

"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." -Atatürk.


Söz bir, söyleyen bir.
Administrator
Arif Sağ "Ben aleviyim, alevici değilim!"
Arif Sağ: "Ben aleviyim, alevici değilim!"

CHP son günlerde bünyesine çok sayıda isim kattı. Katılanların bir kısmı değişik partilerden belediye başkanları, bir kısmı ise CHP’nin 1960 sonlarına, 70’lere uzanan siyasi tarih bölümüyle iç içe geçmiş eski isimler. Ünlü saz sanatçısı Arif Sağ da böyle. Arif Sağ CHP’nin Salı günkü grup toplantısında resmen CHP’li oldu. Biz de onunla, partiye katılımının ertesinde bir söyleşi yaptık.

İSTANBUL - Arif Sağ Türkiye’de toprağa müzikle kazınmış ve Alevi müziğinin derinlikli gücünü sazıyla tüm Türkiye’ye yaşatmış ve yaşatan bir isim. Arif Sağ kendini nasıl görüyor, uzun yıllar CHP’yi ve Baykal’ı eleştirmiş olan bir isim olarak şimdi neden CHP’ye katıldı, CHP’de ne yapmak istiyor, Alevi açılımları konusunda nasıl düşünüyor, CHP’de rolü ne olacak?
Ona bu konularda yönelttiğimiz sorular ve kendi ağzından Arif Sağ:
CHP ARTIK KUCAKLAYICI

-Siz de uzunca bir zaman CHP’ye mesafeli duran ve eleştirenlerdendiniz. Şimdi ne oldu da CHP’ye katıldınız?

Ben doğuştan CHP’liyim, benim sülalem CHP’li. Ben CHP’de siyaset yaptım. 1987’de SHP’de Baykal’la beraber siyaset yaptık, ikimiz de SHP’den milletvekili idik. Ayrılıklar oldu ama hepsi aynı kökün yapıları idi.

-Ama bu uzun yıllardır süren bir durum, şimdi ne oldu da CHP’ye katıldınız?

Bakın biz bu arada bir şeyler yaşadık. 22 Temmuz seçimlerinden önce ben bu durumu, bu tehlikeyi görüyordum. Katıldığım tüm toplantılarda, tüm konserlerimde bunu anlatıyor ve aynı görüş birkaç parça bölünmesin, birleşsin diyordum. Nitekim bu nedenle 22 Temmuz öncesinde CHP’yi destekledim. O dönemde SHP’de olmama rağmen, en büyük parça CHP’dir dedim. Murat Karayalçın da benzer şeyler söylüyordu. Bu nedenle 22 Temmuz seçimlerine de katılmadık. CHP’nin oyları bölünmesin diye düşündük.

-Baykal-Karayalçın yakınlığı o zaman mı başlamıştı o halde?

Evet. “Bu ayrılıklar bize zarar veriyor” diyordu Karayalçın o zaman. Karayalçın’ın birleşme için herhangi bir şartı ve inadı da yoktu.

[COLOR=#a70b00]BAYKAL BİR HAFTA ÖNCE SEVİGEN’LE HABER YOLLADI

-Şu anda CHP’ye katılımınızın İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’le bir alakası var mı?

Hayır. Biz Deniz Baykal’la bundan 25 gün kadar önce Yaşar Seymen’in oğlunun düğününde bir araya geldik. Yaşar Seymen benim akrabamdır. Deniz Bey de düğündeydi. Orada karşılaştık. Deniz Baykal düğünden ayrıldıktan sorma ben sahneye çıkmıştım ve sahneden anlattıklarımda birleşmek gerektiğini yinelemiştim. Bu düğünde karşılaşmamız tesadüfi idi ama ondan önce de çok kez karşılaştığımızda birbirimize, “Beraber yemek yiyelim, görüşelim” şeklinde tekliflerimiz olmuştu. Bu düğünden yaklaşık bir hafta sonra beni Mehmet Sevigen aradı, “Baykal seni partide görmek istiyor” dedi. Sevigen sonra İstanbul’a geldi, benim evde görüştük. Ben de Mehmet Sevigen’e, “Tamam” dedim. Bizim zaten kimseye bir kinimiz olamaz. Şu ana kadarki tartışmalar da kişisel değildi. Amaç doğruyu bulmak.
BAYKAL, HERKES GELSİN, PARTİ GÜÇLENSİN TUTUMUNDA

-CHP’de şu an farklı olan nedir sizce?

Anlayabildiğim, Sayın Genel Başkan’ın dışarıya yansıyan bir imajı vardı; partinin kapısını kapatmış, kendi çevresiyle siyaset yapan gibi bir imajdı bu. Ama benim birkaç aydır izlediğim Baykal o imajın aksine herkesin gelmesini isteyen, partinin önünü kapatmak, partiyi kıskanmak, bizden başkası olmasın diye düşünmek gibi bir tutumun içinde değil. Tam tersine. Herkes gelsin, parti güçlensin tutumunda.

-Bu yaştan mı? Baykal’a yaşın ve olgunluğun getirdiği bir durum mu bu sizce?

Baykal her şeyi görmüş durumda. Baykal tecrübeli bir siyasetçi, eskiden beri siyaset yapıyor. Çok yollardan geçmiş, çok ciddi görevler almış. Şu anda da Türkiye’nin içinde bulunduğu tehlikeyi görüyor. Baykal çok ciddi anlamda bir vatandaşlık görevi yapıyor şu anda.

BAYKAL’LA KONUŞMADA DUYGUSAL ANLAR

-Salı günü Ankara’da grup toplantısından sonra Baykal’la başbaşa da görüştünüz mü?

Grup toplantısından sonra 2 saat kadar görüştük. Yalnız değildik. Başka arkadaşlar da vardı. İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin de vardı, başka bazı arkadaşlar da vardı.

-Baykal sizden ne bekliyor?

Baykal bu toplumu çok iyi tanıyor. Arif Sağ’ın da halk içindeki yerinin sadece sanatçı olması olmadığını biliyor. Halk bazı sanatçıları sadece sazı ile seviyor ama bazılarını duruşuyla da seviyor, siyasi özellikleri ile de seviyor. Baykal bana görüşmede özel bir şey söylemedi. Benim gibi diğer katılan arkadaşlarla bir yumruk olacağımızı, toplumun inancının artacağını, beklenen birleşme isteğinin gerçekleşeceğini, halkın bu algılayacağını, “nihayet bir araya geliyorlar” diyeceğini, bunun ciddi bir rüzgar yaratacağını söyledi. Tabii, görüşmede geçmişin hasreti de vardı. 17 yıllık bir ayrılığın arkasından bir araya gelmiştik.

-Görüşmede duygusal anlar oldu mu? Örneğin gözleriniz yaşardı mı?

Yaşardı. Baykal da babadır, dededir, eştir. Bir insandan zaten gözleri yaşarmıyorsa korkun.

-Baykal size Alevilerle ilgili açılımlarda görev almanız yönünde bir şey söyledi mi?

Hayır. Böyle bir konu olmadı görüşmede.

BEN ALEVİYİM, ALEVİCİ DEĞİLİM, ALEVİCİLİK DE DİNCİLİK GİBİ GERİCİLİKTİR

-Ama siz otantik Aleviliğin sembolüsünüz……

Ben Alevi geleneklerinden gelen, ona sahip çıkan, Alevi olmakla gurur duyan biriyim. Ama Baykal’la görüşmemizde böyle bir konu geçmedi. Bu doğru da olmazdı.

-Neden doğru olmazdı?

Alevi olmak başka, Alevici olmak başka. Bu fark dindar olmakla, dinci olmak arasındaki fark gibi bir fark. Dincilik yapmak nasıl gericilikse, Alevicilik yapmak da aynen öyle bir gericilik. Veya, Türk olmakla Türkçülük yapmak arasındaki fark gibi. Ben Türkmenim ama Türkçülük yapmıyorum mesela. Türk olmakla Türkçü olmak arasında bir fark var. “Türklerin dışında herkes kakadır” da demem mesela.

DEDELERE MAAŞ BAĞLAMAK İNSANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRÜR, KİMİN DEDE OLDUĞUNU KİM TESPİT EDECEK

-Hükümet Kültür Bakanlığı bünyesinde Aleviler için bir açılım planlıyor. Buna göre, Alevi dedeleri devletten maaş alacak. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunu tehlikeli görüyorum. Tehlike şu; kimin dede olduğunu kim tespit edecek? Bakın, 800 yıldır Anadolu’da yaşayan bir inanç bu. Dedeler, ocakları büyümüş çoğalmış. Karşımızda müthiş bir rakam var. Şimdi kimin dede olduğunu kim ve nasıl tespit edecek? Hükümet içinde iki adet akıl hocalığı yapan kişi 10 kuruşluk maaşla kim dededir, kim değildir kavgası çıkararak, insanları birbirine düşürecek. Hükümete tavsiye ediyorum, bu işten vazgeçsinler. Dedeler de, imamlar da maaşlarını cemevlerine ve camilere giden insanlardan alsınlar. Dedenin karnını doyuramıyorsan, o işi neden yapıyorsun? Şu ana kadar Aleviler’in bu yönde bir sorunu olmadı. Dedelerine baktılar. Bu konuda Aleviler’in bir şikayeti yoktur.

-Ama Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşundan beri dinin siyasallaştırılması tehlikesi mevcut. Diyanet kalkarsa bu açıdan tehlike olmaz mı?

Bu sorun her zaman vardı, buna karşı Anayasa maddeleri vardı hep. Bu maddelere rağmen dini kullandılar. Tarikatlar hep vardı. Cemaatler hep vardı. Bunlar o maddelere rağmen oluyordu. Bundan korkarak bir yere varamayız. Diyanet İşleri zaten şu anda dini kullananlara destek veriyor. Ayrıca, bir toplumun inanç yapısı nasıl olur da Kültür Bakanlığı’na bağlanır? Bu bir tiyatro mu, bir koro mu, bir konser organizasyonu mu? Kültür Bakanlığına neden bağlanıyor Alevilerin inançları ile ilgili meseleler? Tabii, bu bir zihniyetin göstergesi. Nitekim Hz. Ali’nin Düldülü’nü ders kitaplarında Hz. Ali’nin katırı diye yazanların zihniyeti bu. Hz. Ali’nin Düldülü kutsaldır Alevi inanışında, insanlar Hz. Ali’nin Düldülü’nün ayak izlerini ziyaret ederler, o ize hürmet gösterirler. Hz. Ali’nin Düldülü bir hayvan olarak görülmez hem; o kutsal bir varlıktır. Hükümet Aleviliği Sünni görüşle yorumluyor. Hala Aleviliği Muaviye ile Hz. Ali’nin inatlaşması olarak görüyor. Bu kadar yıl inatla olur mu bu iş? 1400 yıldır inat mı yapıyor Aleviler? Hükümet şunu yapmalı, Alevilerin önerlerini toplayacak, onlara soracak, onlar ne istiyor, buna bakacak. Yapması gereken bu. Başbakan “Medeniyyet” diyor ya. Onun ne olduğunu anlamalı, onu öğrenmeli. İçini doldurmalı. Hem, nasıl bir Alevilik olacak, bıraksın, ona biz karar verelim. Papa da açıkladı, dedi ki, “Dinler anlaşması diye bir şey olmaz, içtihatları farklıdır.” Başbakan’ın da bunu anlaması lazım. Ayrıca, Hükümetin, toplumdaki tüm kurumların, herkesin Alevilere bir özür borcu olduğunu düşünüyorum. Alevilere saygı gösterilmeli ve özellikle de iftiralardan vazgeçilmeli.

ALEVİLER’DEN ÖZÜR DİLENMELİ

-Hangi iftiralar? Mum söndü filan gibi mi?

O tür işte. Alevilere bir özür borcunun olduğunu düşünüyorum.

-Dedelere devletin maaş vermesini doğru bulmadığınızı söylediniz. Cemevlerine devlet desteği olmalı mı peki?

Evet, o olmalı. Diyelim ki, bir site yapılıyor, yeni bir yerleşim alanı yapılıyor, nasıl ki cami için yer planlanıyorsa, cemevleri için de yer planlaması yapılmalı. Orda Aleviler de daire alabilir. Bunu da düşüneceksin. Alevi’ye, “Sen de camiye git” diyemeyeceğine göre, bunu da düşüneceksin.

[COLOR=#a70b00]CHP’DEKİ ROLÜMÜ KÜLTÜR POLİTİKASI OLARAK GÖRÜYORUM

-Siz CHP’deki pozisyonunuzu Alevilerin sorunları temelinde bir pozisyon olarak görmüyorsunuz? CHP’deki rolünüzü ne şekilde düşünüyorsunuz?

Ben CHP içinde kültür sorunlarını ele alacak adamlardan biriyim. Bir ülkenin sosyo-ekonomik yapısından, kültürel yapısından söz edilir ya, işte ben bu ülkenin kültür meselelerini ele almak istiyorum. Mutfak kültüründen tutun, kültürün aklınıza gelecek tüm yönlerini, tüm konularını.

-Hükümet’in Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın AKP içindeki pozisyonu gibi mi mesela?

Öyle denebilir.

-Baykal da bunu böyle biliyor ve kabul ediyor mu?

Genel Başkan biliyor bunu. Konuştuk. Salı günü değil, daha önce görüşmüştük bunu. Partide bir görev durumu olursa, bu Kurultay’dan veya seçimden sonra şekillenir. Aralıkta Kurultaydan sonra olabilir.

KARTAL-MALTEPE BELEDİYE BAŞKANLIĞINI DÜŞÜNEBİLİRİM

-İstanbul’da, Kartal ve Maltepe’de CHP teşkilatınca bir kamuoyu yoklaması yapılmış ve halk içinde belediye başkanı olarak sizin adınızın öne çıktığı görülmüş. Kartal veya Maltepe Belediye Başkanlığı teklifi gelirse partiden, kabul eder misiniz?

Bana ne Sayın Genel Başkan’dan ne de teşkilattan böyle bir teklif geldi ama gelirse değerlendiririm. Düşünebileceğim bir şey.

Safile Usul / Gazeteport - 27.11.2008
Posting Freak
Arif Sağ "Ben aleviyim, alevici değilim!"
CHP nin çarşaf politikası hakkında o kadar saçmasapan konuşmalarda bulunduki, ne söylediğinden bişey anlaşıldı nede savunduğu düşüncede karar kılabildi...yine aleviliği siyasete alet ettiler...
Söyle Zöhrem söyle sen söyle durma
Dervişin kalemi nurundan yaza
Kahi atar kahi yüzü kızara
Mustafa Kemal’in özü Allah’a




MUSTAFA KEMAL ATATÜRK




<Mustafa Kemal'in İzinden Gidiyor Olmamız Sizi Rahatsız Mı ediyor ? Daha Çok Rahatsız Olacaksınız!..>.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.