Alevi Islam Inanacinda Namaz(cem-halka Namazi)
Namaz,Farsça bir kelimedir, Arapça’sı “ “Dua” , Türkçesi “Tanrı’ya yalvarıp yakarma, dilek dileme” dir. Farsça’da, dua etmek yerine “namaz handan ” yani “ dua okumak, dua etmek “ denir.
Kur-an’ı Kerim’deki “Salat” kelimesi, Türkçeye çevrilirken “Namaz” diye aktarılmış, bu bir gelenek halinde sürmüştür.
Kur-an’ı Kerim’de “Ey müminler! Günde 5 vakit namaz kılınız (sabah,öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazı eda ediniz ve bu 5 vakit rekat sayıları da şunlardır…

diye Cenabı Hakk’ın açık bir emri yoktur. Hz. Yusuf’tan, Musa’dan, Firavundan, Ebu Lehep’den vb. uzun uzadıya kıssalar sunan Cenabı Hak, namazdan hiç böyle detaylar vermemiştir. Sadece ve kısaca 37 yerde “ Salat eyleyin” emri geçmiş fakat salat’ın nasıl kılınacağını genişçe anlatmamıştır.
Kur-an’da, Allah en çok zikir üzerinde durmuş, zikir ayetlerinden birinde “Allah’ın zikri en büyük ibadettir” buyurmuştur. Bir başka ayette de “Benim gerçek mümin kullarım otururken, dururken, bir yere yaslanıp otururken hep beni anarlar” (Ali imran ve müzzemmil suresi 5- 6- 7- 8 ayetlerinde) buyurmaktadır.
Aleviler Kur-an’ı Kerim’in zahir anlamı ile değil, batın anlamı ile amel eder, ibadetlerini buna göre yaparlar.
Alevililerin Aleviliğe göre, Sünnilerin Sünniliğe göre ibadet biçimleri vardır. Sünnilikteki NAMAZ’ın karşılığı, Alevilikte NİYAZ’dır. Yani, Sünni’nin namazı, Alevilerin de niyazı vardır.
Namaz da , niyaz da dua’dır, ibadettir.
Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm erenler, mutasavvıflar, hep niyaz’dan, salat-ı daimden yana olmuşlardır. Bir Sünni bilgini, rahmetli Prof. Dr. Mahmut Eröz, Alevilik üzerine yaptığı bilimsel –sosyolojik araştırmalar sonunda elde ettiği gerçekleri, bu konuyu bilmeyen Sünni yurttaşlarımızın da okuyup anlaması için yayınladığı kitapta diyor ki ;
“Türkler, kitleler halinde İslamiyet’i kabul ettiler, şehirlerde yeni dinin bütün icapları yerine getirilirken, göçebeler, Müslümanlığı şeklen kabul ettiler.Göçebe Türler eski dinlerinde olduğu gibi, şimdi de kadın – erkek bir arada bulunuyor ve ibadetlerini ( cem ibadetini) büyük vecd (coşku) ve heyecan içinde müzik ve semah dönerek yapıyorlardı. Bu hususu çok iyi bilen Yesevilik, Orta Asya göçebeleri arasında yayılma başarısı gösterdi.
Bu ayinlerde mâşeri vicdan, kolektif şuur, en güçlü ve en galeyanlı haline ulaşır. Bizim “ mum söndü” zannımızdan tamamen aksi yönde, iffetli ve saygılı bir tavır ve davranış içinde yapılan cem törenlerinde ve bütün hayatın çeşitli evrelerinde, kadınlar (bacılar) cemaatin manevi kontrolü ve himayesi altındadır. Kadınların (bacıların) namusu, cemaatin namusu demektir. Kızılbaş-Alevi-Bektaşi cem evlerinde,aile kurumunun kutsallığı ve namus anlayışını biraz aşağıda göstereceğiz. Burada hemen belirtelim ki, bu kapalı toplantılar, birer işret ( içkili alem), ahlaksızlık meclisi asla değildir. “Hak Meydanı” adı verilen, Hakkın, hakikatin orada doğduğuna inanılan birer ibadet meclisidir. Bu ibadet, şeriat’daki namaz karşılığıdır. Buna ise niyaz denir.
Alevi- Bektaşilerin inanışlarına göre, şeritte namaz,camide imamın arkasında kılınır.
Tarikatta ise, cemal cemale, yüz yüze kılınır. KABE, insanın gönlüdür. “ Adem’e secde ediniz ! “ ayeti gereğince, insana secde edilir. Kabe’de nasıl, Kabe’nin etrafında bir halka namazı kılınırsa, burada da öylece bir Halka Namazı olur. Bu, eski Türk tarihinin, İslam’i bir şekilde yorumundan başka bir şey değildir. Ancak, bu bile, bu saf ve temiz insanların, nasıl yanlış ve kötü şekilde yorumlandığını göstermeye yeter sanırız. (bk; Doç.Dr. Mehmet Eröz, Türkiye’de Alevilik – Bektaşilik, sf.309).
Yunus Emre’ye Göre Asıl İbadet Nedir?
“Yunus’a göre oruç, namaz, gusül, hac, aşıklara perdedir. Aşık bunlardan münezzehtir. Aşk milleti her milletten ayrıdır. Aşıkların ayetleri, dünyada da bambaşkadır, ahrette de Aşıkların namazı, el suyu banmadan, el ayak deprenmeden, baş secdeye gitmeden kılınır.
Zaten Yunus, açıkça söyler:
“Ben oruç namaz için süci içtim esredim
Tesbih seccade için dinlerim şeşte kopuz”
Namaz kılmıyor diye kınadığını, bu yüzden de kınayanlara: “Kılarım, kılmam , tanrı bilir; Müslüman kimdir, kafir, kim: Tanrı’dan başka kimse bilmez; Tanrı niyaz’ımı geçirdiyse namazımı bilirim ben… der.
“Bana namaz kılmaz diyen ben kılarım namazımı
Kılarsam kılmazsam ol Hak bilir niyazımı”
Yunus’a göre asıl İBADET, asıl ABDEST, NAMAZ doğruluktur:
“Abdestimiz , namazımız, doğruluktur taatımız
Aşka bağladık safımız, safımızdan kim ayıra”.
İnsanda kötü huy, bir illettir. İster Kabe’ye varsın ister mescide, ister suyla yıkansın, ister selle; neyeyarar?
“Gerçek Kabe’ye varalım gerçek mescide girelim
Gerçek su ile yunalım çün illetimiz”.
ALEVİ İNANCINA GÖRE ALLAH KATINDA EN DEĞERLİ İBADET AHLAK GÜZELLİĞİ VE DOĞRULUKTUR
“ Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil
Yol o dur ki doğru vara göz o dur ki Hakkı göre
Er o dur ki alçak dura yüceden bakan göz değil”.
(Yunus Emre)
Aleviler, İslami inanç esaslarına uymakla birlikte, öz olarak “ eline- diline- beline” sahip olup, kötülüklerden sakınmayı öz benliğini arındırmayı, verdiği sözü tutmayı, başkalarının haklarına el uzatmamayı, ibadetlerinin temeli olarak kabul etmişlerdir. Tanrı da Kur-an’da, kötülüklerden kaçınan kullarını müjdeliyor:
“Peygamberleri ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndeririz.Kim inanır ve nefsini ıslah ederse ( öz benliğini kötülüklerden arıtırsa) onlara korku yoktur”.
İşte Allah’ı bir bilen, Muhammed- Ali’ye ikrar veren Aleviler, daha bu dünyada iken alıp vereceklerini ödemek ve öbür dünyada Tanrı’nın karşısına “kul hakkı” ile çıkmamak için görgü ceminde topluca sorguya çekilerek ibadetlerini yerine getirirler.
İbadet, Allah ile kullar arasında bir bağdır. Hz. Muhammed “ Ben ancak güzel huyları tamamlamak için gönderildim” buyuruyor. Bu hadis bize bildiriyor ki insanın değerleri ancak ahlaki ve dürüstlüğü ile ölçülebilir. İslam’da, göstermelik ibadetlerin hiçbir değeri ve sevabı olmadığı, Tanrı katında asıl ibadetin iyilik yapmak olduğu Kur-an’da MAUN SÜRESİ’NDE açıkça şöyle bildiriyor:
MAÜN SÜRESİ’NİN ANLAMI:
1-Ya Muhammed! O, dini (sorgu-sual gününü

yalanlayanı gördün mü?
2-3. Şunu iyi bil ki: İşte odur yetimi itip kakan, öksüzü azarlayan; yoksula, düşküne yedirmeyi teşvik etmeyen.(Düşküne ve öksüze yapılan merhametsizlik, dinsizlik alametlerinden sayılıyor).
3-Vay haline o gösteriş namazı kılanların. (Cehennemdeki Veyl Deresi onlar için yaratıldı

.
4-Onlar ki kıldıkları namazdan habersizdirler.(Zevk alamazlar,duygulanamazlar. Hal bu ki namaz kul ile Tanrı arasında birleşmelidir.Kul haklarına riayet edilmeden kılınan namazda ise birleşme değil, ayrılma vardır. Evet, yazık o kimselere ki ömürlerini gaflet vadisinde, sapkınlık yolunda, kuruntular ve zanlar ile geçirirler. Onların tek amaçları, çıkarlarını sağlamaktan ibarettir).
5-Bunlar böyle münafık ve riyakarlar dır ki; hiçbir şeylerini Allah için yapmazlar, hep gösteriş için yaparlar. (Din sömürüsü yapıp ,insanlara kötü davranırlar,göstermelik olarak kıldıkları namaz ve tuttukları oruçla cennete gideceklerini sanırlar.)
6-Ve öyle dünyaya taparlar ki: zekatı vermedikleri gibi ,iş bitirmek için iğreti bir yardımda bulunmayı bile yanaşmazlar hatta engel olurlar.(insanlığa hizmeti,düşkünlere karşı ufak bir yardımı esirgerler.işte yazık bunların haline !... Bunlar, cehennemin veyl deryasında boğulacaklardır.) (Kur’an ,Maun suresi)
Tefsirini okuduğumuz Maun suresi’nde olduğu gibi ,birçok ayet ve hadislerde de İSLAM DİNİ’ nin amacının ahlak güzelliklerini en son doruğuna çıkartmaktan ibaret olduğu belirtilmiştir.
KAYNAK:CEM VAKFI
Yorum ( 0 )
Hit:77 02.08.2007 17:21:40
Tavsiye: 0
Kategori: ALEVİLİK HAKKINDA BİLGİ