You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Yeniçeri Ocağı-Hacı Bektaş Veli- Atatürk

Yeniçeri Ocağı-Hacı Bektaş Veli- Atatürk

Junior Member
Yeniçeri Ocağı-Hacı Bektaş Veli- Atatürk
Orhan Gazi yeniçeri teşkilâtı kurulacağı zaman Hacı Bektaş dergahına gelir. Yeni kuracağı yeniçeri ocağı icin dua ister. Hacı Bektaş Veli de bunların adı yeni asker Yeniçeri olsun diyerek Cenabı Hak yüreklerini ak, pazularını kuvvetli, kılıçlarını keskin, oklarını tehlikeli, kendilerini daima galip buyursun diye dua eder. O yüzden yeniçeri ocaklarına Ocak-ı Bektaş-i-yân , kendilerine Taifei Bektaş-i-yân, Güruh Bektaşiye, Zümre-i Bektaşiye gibi isimler vermişlerdir.

1826 yılına kadar Osmanlı Ordusu savaşa gitmeden önce, Yeniçeri ocağından bir müfreze Hacıbektaş'a geliyor, Dergah Avlusu'nda saf tutarak, Hacı Bektaş-ı Veli Evlâdı’ndan postnişi olan zatın da katılması ile: Mü’miniz Kalû-Beli’den beri... Hakkın Birliğine eyledik ikrar... Bu yolda vermişiz seri... Nebimiz vardır Ahmed-i Muhtar... La Yezal mestaneleriz... Nur-ı ilahide pervaneleriz... Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile... On iki imam Pir-i tarikat cümlesine dedik beli... Üçler, beşler, yediler... Nur-ı Nebi Kerem-i Ali, Pirimiz üstadımız Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli...

Demine devranına Hü diyelim Hü! diye gülbang çekiyorlar (dua ediyorlar) ve Pir'den himmet istiyorlardı. O tarihlerde yaşayan kişilerden aktarılan bilgilere göre Yeniçeriler'in gür sesi Hacı Bektaş-ı Veli’ın her tarafından duyuluyordu.

Bir yeniçeri gülbengi (duası) daha:

Allah Allah İllallah, baş üryan, göğüs kalkan, dide al kan, sine püryan;Bu meydanda nice başlar kesilir hiç olmaz soran;Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan, kulluğumuz, padişaha ayan;Sayılmayız parmakla, tükenmeyiz kırmakla;Üçler, Beşler, Yediler, Kırklar Nur-ı Nebi, Kerem-i Âli, Hacı Bektaş-ı Veli;Dem ü devranına hû diyelim, Hûûûûû!

...

Atalar Atası Mustafa Kemal de bir Osmanlı Subayı idi. Bundan gurar duyardı...

Sofya Askeri Ataşesi Kurmay Yarbay Mustafa Kemal 11-12 Mayıs gecesi Sofya'da kıyafet balosunda yeniçeri kıyafeti giymiştir. (11-12 Mayıs 1914)

Osmanlı yüzyılalr sonra Atalarını unutmuş devşirme çocukların sarayda üst düzey görev almaları ile Türklük bilincini kaybetmiş ve en sonunda araplaşmıştır. Arabın miskinliği,çağa dünyaya uzak kalması nedeniyle Osmanlı'da 200-300 sene geri kalmıştır.

Osmanlı Devleti 17. yüzyılın sonlarına doğru kaybedilen savaşlarla tanışmaya başlamıştır. Kaybedilen savaşlar sonrasında sarsılan askeri otorite ve devlet düzeninin yanında, ekonomik ve sosyal hayatta olumsuz yönde etkilenmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti bu durumu düzeltmek için kendi içinde arayışlara başlamıştır. Fakat bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmalardan iyi bir derecede başarı sağlanamamıştır. Osmanlı bu içinde bulunduğu durumu düzeltmek için yüzünü artık batıya çevirmeye başladı. Bunun ilk örneklerini III. Selim ve II. Mahmut’la vermiştir. Güçsüzleşen, Osmanlı’nın durumundan yararlanmaya çalışan batılı devletlerin baskısından, kurtulmak amacıyla Osmanlı Devleti 1839 da Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanı’nı yayınlamıştır. Bu fermanların yayınlanması bile Osmanlı’nın hem içteki hem de dıştaki baskıları azaltmada yeterli olamamıştır. Değişen dünya şartları doğrultusunda Osmanlı’nın içinde bulunduğu durumu düzeltmek için II. Abdülhamit ve Mithat Paşa birlikteliyle Osmanlı’nın ilk anayasası olan Kanun-i Esasi 23 Aralık 1876’da ilan edilmiştir. Bu anayasa doğrultusunda ülke içinde seçimler yapılarak, 19 Mart 1877 de, Dolmabahçe sarayında padişah tarafından Osmanlı’nın ilk meclisi açılmıştır. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 93 harbinin patlak vermesiyle kapatma yetkisi elinde bulunan padişah II. Abdülhamit 28.6.1877 günü meclisi kapatmıştır.

Gördüğünüz gibi Atatürk'ten önce birçok padişah yenileşmek için çaba harcamış ama hiçbiri başarılı olamamıştır. Başarılı olamamalarının nedeni "Ulema Sınıfı" nın devlet içindeki Hegemonya'sıdır. Müslümanlıkta "sınıf" yoktur,Tanrı'nın bütük kulları eşittir ama bu din bezirganları yetkileri ile kendilerine korunaklı saltanat kurmuşlardır. Astığı astık kestiği kestik bu lanet güruh fakir Türk halkının anasını ağlatmıştır. Sözüm ona şeriat uygulamış ama aynı şeriat haramzade padişahlara işlememiştir. Hırsızlık yapanın elini kesen şeriat ! kardeşini öldüren padişaha dokunmamıştır. Demek ki şeriat Allahın kuralları değil Ulemanın nefsidir !.. Haşa Allah'ın kuralları olsa cinayet işlemeyi cevaz vermezdi !...

Mustafa Kemal'in başarısı bu ulema sınıfını ortadan kaldırmasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığını bunun için kurmuştur. Bugün durum başka ama ...

Mustafa Kemal Atatürk'ü her Türk sever ve sayar. Dağdaki çobanın kalbini açıp bakarsanız mübareğin adını görürsünüz.
Ne mutlu Atatürk'e gönül verene.
Yeri göğü arşı kürsü yaradan
Men Ali'den başka Tanrı görmedim
Yaradub kulunun kısmetin veren
Men Ali'den başka Tanrı görmedim

Bin bir ismi vardır bir ismi Allah
Eğer inanmazsan hem vallah billah
Ademi görmüşüm elhamdülillah
Men Ali'den başka Tanrı görmedim

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.