Cumhuriyet 01.11.2012
Türkiye Cumhuriyet’i Sonsuza Dek Yaşayacak
PERİHAN ERGUN
Ulu Önderimiz M. K. Atatürk ulusuna, özellikle de Türk gençliğine, ’Sizlere miras olarak iki büyük eser bırakıyorum. Bunlardan biri Cumhuriyet, ikincisi de CHP’dir’ demişti.
29 Ekim 1923 günü saat 20.30’da TBMM’de 115 milletvekilinin oybirliğiyle ilan edilen Cumhuriyet 101 top atışıyla halkımıza duyurulmuştu.Devlet idaresi o güne değin Osmanlı padişahlarının tek kişilik iradesiyle süregelirken bu duyuruyla halkın yönetimine teslim edildi. İsmet Paşa’nın (İnönü) başarılı, dik duruşlu çabalarıyla işgalci sömürgenlere imzalattırılan bağımsızlık ve özgürlük senedimiz Lozan Antlaşması’ylademokratık, laik, sosyal Cumhuriyetimiz vatandaşlık haklarımızı sağladı. Bu hak sonsuza dek yaşatılacaktır. Cumhuriyet burada özetlendiği kadar kolay elde edilmemiştir. Çağdaş yaşantıyı içeren, tutuculuğu etkisizleştiren ve laikliği sağlamanın zorlukları, ancak Atamızın yıllarca kafasında kurguladığı, başta eğitimi Latin alfabesiyle kolaylaştırmak, ancak 3 Mart 1926’da üç temel yasanın (Tevhid-i Tedrisat) yürürlüğe girmesiyle sağlanabilmişti. Bu çağdaş yenilikleri, özellikle de Atatürk’ün 10. yıl nutkunun sonunda Türk gençliğine vasiyet niteliğiyle bıraktığı öğüdünü gençlik, çeşitli engellemelere karşın bütün gücüyle yaşatmıştır
***
İşte Cumhuriyetimizin 89. yılında Türkiye Gençlik Birliği (TGB); AKP’nin tüm ’Kurtuluş’ ve ’Kuruluş’ günlerimizin kutlanmasını yasaklamasına karşı ayağa kalkarak, gereğini 19 Mayıs 2012 günü 300 bine yaklaşan yurtseveri İstanbul’da Tünel Meydanı’ndan Taksim yoluyla Dolmabahçe’ye kadar yürüterek, Gazi M. Kemal’i Karadeniz’in güçlü dalgalarıyla boğuşarak Samsun’a ulaştıran, Bandırma vapurunun maketini de denize indirerek başardığı gibi, başta ADD olmak üzere 37 kitle örgütü ve Cumhuriyet tutkunu halkımızı bir araya getirerek 1 milyonu aşan kitlesel bir çoğunlukla Ankara’da kutladı.
Şöyle ki; 29 Ekim sabahı Ankara’nın Ulus meydanındaki Birinci Meclis binası önünde Cumhuriyetin ilanının 89. yılı günü toplanarak Anıtkabir’e yürümek istemlerini, halkımıza yazılı, görüntülü -özellikle de Ulusal TV- haber araçlarıyla duyuruldu.
***
O sabah çok erken saatlerde Ankaralılar dışında, hükümetçe halka yasaklanan kutlama törenine katılmak için kentin yakın yerlerinden halkımız çoluk çocuk meydana akın etmeye başladı. Daha önce valilikçe yasaklanan yürüyüş toplantısına haklı tepkiler yoğunlaşınca, izin verilmesi zorunlu oldu. Halk rahatlıkla meydana koştu. Buna karşın diğer illerden, yoğunlukta İstanbul başta olmak üzere, ana kentlerden binlerce kişi otobüsleri doldurarak Ulus Meydanı’na yetişmek heyecanıyla yola çıkanların il sınırlarında emniyet güçlerince yolları kesildi. Araçların trafik kurallarında eksiklikleri olmadığı halde ’Ceset torbanız yok’ bahanesiyle kınanası biçimde kutlama heyecanları engellendi. Bu uygulama kesinlikle çağdaş demokrat hiçbir ülkede görülemez. Dosdoğru faşizmdir. Çünkü toplumsal başarı bayramlarının kıvanç ve sevinçle kutlanması halkların öngörülmesi gereken haklarındandır...
İşte ulusumuz bu hakkı kullanarak Cumhuriyet tarihimizde hiç görülmemiş olan ve milyonlara yaklaşan kitlesel bir yürüyüşle ellerinde bağımsızlığımızın simgesi al bayraklarımızı taşıyarak yürüyüşe geçtiler. Görkemli yürüyüş; Sayın Başbakan’ın, valisinin engelleme duyurusunu onaylayarak ’Aldığı istihbarata göre hareket etmesi görevidir’ suçlamasından pişmanlık duymasını gerektirirken Başbakan ertesi gün de yasağa direnerek kutlama yapanları teröristlikle ve bölücülükle suçluyordu. Buna rağmen bu çoğunluk; milli marşlı, sloganlı, dengeli, hiç tedirginlik yaratmayan kutlamayı Atatürk’e saygı duruşunda bulunmak amacıyla Anıtkabir yönünde yola koyulmuşken birdenbire polislerce dağılmaları komutu eşliğinde kucaktaki bebeler bile görmezden gelinerek, üzerlerine biber gazı sıkıldı, gaz bombaları atıldı. Karşı çıkanlar coplanarak engellenmeye girişildi. Ekranda gözlerim yaşararak bu utanılası görüntüleri izlerken acaba düşman gelmiş de bizim haberimiz olmamış mı demekten kendimi alamadım. El insaf dedim. Suriye’ye demokrasi getirmek isteyenlerin aymazlıklarını kınadım...
Ankara’ya gelemeyen yurttaşlarımız kendi kentlerinde içtenlikle Atatürk anıtlarına çelenklerini saygı duruşuyla koydular, törenlerini yaptılar. İstanbul’da Taksim’deki Kurtuluş abidesine çelenk konulmasının engellenmesi, direnişle etkisizleştirildi. O gün ve gece anıtın önünde nöbet tutuldu. Akıl almaz bu uygulamalara kalkışanlara Yaradanın akıl, fikir, insaf ve vicdan vermesini diledim!..
Türkiye CumhuriyetÂi Sonsuza dek Yaşayacak
[COLOR="Green"][SIZE="5"]
Atatürk dediler adıma benim
İkrarımı verdim AliÂdir Pirim
Mürşidim Zöhre Ana posta vekilim
Latince yazısını dilden dökerim
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Askerimi düzdüm YunanÂa karşı
Üseyin kafası mızrakta başı
Deniz kenarında Mehdi duacı
BİLDİREN ; PİR ZÖHRE ANA
[/COLOR]
İkrarımı verdim AliÂdir Pirim
Mürşidim Zöhre Ana posta vekilim
Latince yazısını dilden dökerim
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Askerimi düzdüm YunanÂa karşı
Üseyin kafası mızrakta başı
Deniz kenarında Mehdi duacı
BİLDİREN ; PİR ZÖHRE ANA