You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Türkiye’nin İlk Web Tabanlı Kpss Dershanesi Açıldı

Türkiye’nin İlk Web Tabanlı Kpss Dershanesi Açıldı

Posting Freak
Türkiye’nin İlk Web Tabanlı Kpss Dershanesi Açıldı
Türkiye’nin ilk ve tek internet tabanlı KPSS’ye hazırlık sitesi açıldı.


Ülkemizde önemli bir sorun olan işsizlik, üniversiteyi bitiren gençlerimizin karşısında büyük bir engel olarak durmaktadır. İstihdam açısından hala en önemli kaynaklardan biri olan devlet memurluğu, hazırlığı uzun, yorucu ve rekabeti çetin olan KPSS sınavlarını da beraberinde getirmektedir.

Bu doğrultuda devlet memuru adaylarını KPSS sınavlarına en iyi ve hızlı şekilde hazırlamak amacıyla, Türkiye’nin sadece internet üzerinden yayın yapan ilk web tabanlı sitesi olan KPSS Test Merkezi açıldı. Site rehberlik hizmeti vermek, kamudaki farklı işler konusunda duyuru yapmak, tercihleri yönlendirmek ve sınavlara yönelik kapsamlı eğitimler düzenlemek gibi farklı hizmetleri bünyesinde toplamıştır.

KPSS Test Merkezinde Neler Var?

KPSS Test Merkezi, KPSS’ye hazırlanan adayların ihtiyaç duyabileceği; yenilikçi ve özgün sistemiyle sunduğu deneme sınavları, çeşitli konu anlatımları ve özetleri, makaleler, kişilerin ‘‘birlikte öğrenebileceği’’ ortamlar,*sanal sınıf ortamında verilen eğitimler; ‘i, 7*24 ve dünyanın her yerinden ulaşılabilir kılmaktadır.

Kamudan ve dünyadan güncel haberler, Türkiye’de ilk olarak sunulan ve adayların girmek istedikleri işlere göre sınava yönelik çalışma programı yönlendirmesi yapan Tercihmatik sistemi, ayrıca birçok konunun tartışıldığı, problemlere birlikte cevap arandığı KPSS Forum da, KPSS Test Merkezi üzerinden verilen diğer hizmetlerdendir.

Halen tüm hizmetleri ücretsiz olan KPSS Test Merkezi, 2008 yılından itibaren bir takım yeni ve ücretli servisler de açacaktır. Mevcut hizmetlere ek olarak video ile eğitim, İşletme-Maliye-Hukuk-Muhasebe-İktisat alanlarında özgün deneme sınavları ve konu anlatımlı içerikler site üzerinden sunulacaktır.

2008 içinde *sanal sınıf uygulamasıyla site üyeleri ve eğitmenler arasında internet üzerinden anlatımları gerçekleştirilecektir. Bu sayede üyeler zorlandıkları konuları eğitmenlerine sorabilecek ve anında yanıtlarını alabileceklerdir.

3 aydır deneme yayını yapan KPSS Test Merkezi’nin halen 6200 üyesi bulunmakta ve her gün 100-150 kişi civarında yeni üye kaydı yapılmaktadır.

[COLOR=#432b18]www.kpsstestmerkezi.com
*Sanal sınıf: Farklı yerlerdeki insanların ses, görüntü ve sunum olanaklarını kullanarak bilgi alışverişi yapmalarını sağlayan internet tabanlı bir eğitim uygulamasıdır. Aynı zamanda farklı mekânlardaki insanlar internetin olanaklarını kullanarak aynı ortamdaymış gibi çalışma olanağı yakalarlar. Bu çalışmalar, internet üzerine kaydedilebilir ve daha sonra tekrar izlenebilir. Uzaktan eğitim teknolojilerinin son yıllarda üzerinde önemle durduğu teknolojilerin başında gelmektedir.
[Resim: 114ld.jpg]



Ben göremem daha uzun boyunu
Ahret derler kısaltamam yolunu
Bugün Sahı Merdan sarsın oglunu
Yetis Ya Üseyin baban gidiyo
Posting Freak
Türkiye’nin İlk Web Tabanlı Kpss Dershanesi Açıldı
ATATÜRK Üniversitesine bağlı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekolu (BESYO) 3'üncü sınıf öğrencileri Adem Ugan ile Deniz Yurt, ders kaydı yaptırmak için odasına girdikleri okutman Davut Budak tarafından dövülerek hastanelik edildiklerini öne sürdü. Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulanan öğrencilerden Adem Ugan, “Hocamız kafa atarak beni ve arkadaşım Deniz'i hastanelik etti” dedi. İddiaları kabul etmeyen Davut Budak ise “Yaptıkları ukalalık sonucu 2 öğrenciyi odamdan dışarı attım. Vurmadım ama bu arbedede kafam çarpmış olabilir” diye konuştu.

Geçen pazartesi günü 27 yaşındaki Adam Ugan ile 23 yaşındaki Deniz Yurt, ders kaydı yaptırmak için Atatürk Üniversitesi Kampusu içindeki BESYO'ya gitti. 2 öğrenci ile odasına girdikleri danışmanları olan okutman Davut Budak arasında tartışma çıktı. İddiaya göre tartışma uzayınca 2 öğrenci, okutman Budak'ın saldısına uğradı.

Öğrencilerden Adem Ugan, “Okul kaydını yaptırmak için hocamızın yanına gittik. Kendisi esprili ve çok sevdiğimiz ve devamlı hukukumuz olan bir hocamızdı. Bilgisayarda çalışıyordu. O sırada bana telefon geldi. Hem telefonla konuştum, hem de hocamızın bulunduğu masasına doğru yürüdüm. Masanın üzerine hocamızın sigarası duruyordu. Odada Deniz ve başka bir arkadaş daha vardı. Sigarayı alıp espiri ile onlara ikram ettim. Zaten hiçbirimiz sigara içmiyoruz. Bu sırada ayağa kalkan hocamız, ‘Sen benim sigarama nasıl dokunursun? Okul hayatını bitiririm’ diyerek bana kafa attı. Bayılmışım. Gözümü hastanede açtım. Doktor raporunda da bilinç kaybına uğradığıma dair rapor var. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Hatalı olsak bile bir hocanın ikazı kafayla olmamalı” dedi.

Okutman Budak'ın attığı kafayla yere düşen arkadaşı Adem'e bu kez tekmelerle vurduğunu iddia eden Deniz Yurt ise “Daha fazla vurmaması ve sakinleştirmek için hocama sarıldım. Bu sırada bir kafa da bana attı. Gözüm morardı. Odaya gelen diğer hocalar bizi dışarı çıkardı. Adem'e ilk müdahaleyi hocalarımız yaptı. Daha sonra ben Adem'i hastaneye götürdüm. Gözümün morluğunu görüp ne olduğunu soranlara hocamızın yaptığı söyleyince şaşkınlıkla bakıyorlar” diye konuştu.

‘VURMADIM’

Atatürk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu okutmanlarından Davut Budak ise iddiları kabul etmedi. “Bugüne kadar hiçbir öğrencime vurmadım ve vurmam da” diyen Budak olayı şöyle anlattı:

“Olaydan iki gün önce odama giren iki öğrenci benden hemen ders kayıtlarını yapmamı istedi. Ben de onlardan önce gelen öğrencilerin bulunduğunu ve bu nedenle oturup sıra beklemelerini söyledim. Ama bunlar ‘Ya sen ne biçim hocasın biliyorsun bizim işimiz gücümüz var. Bekleyemeyiz. Çay bile söylemiyorsun’ gibi laflar söyledi. Ben de kendilerinden dışarı çıkmalarını istedim. Bunlar gittiler ve pazartesi günü yeniden geldiler. Yine odaya girer girmez ukala tavırlar sergilediler. Adem ‘Ya hoca çay bile söylemiyorsun. Bizi fazla bekletme’ dedi. Ben de bilgisayarda başka öğrencinin kaydını yapıyordum. Bu sırada kendisine bir telefon geldi. Sanki ben hocası değil de 40 yıllık arkadaşıymışım gibi yanımda telefondaki kişi ile küfürlü konuşmalar yaptı. Yine ses çıkarmadım. Bu sefer masamın üzerindeki eşyalarla uğraşmaya başladı. Masamda duran sigarayı alıp arkadaşlarına ikram edince sabır taşım patladı. Ayağa kalkıp elimdeki kağıtla yüzüne vurarak ‘Sen ne yaptığını sanıyorsun’ diyerek itekledim. Koltuğun üzerine düştü. Bu sırada Deniz arkadan bana sarıldı. Kendisinden beni bırakmasını söyledim. Kafamı ona doğru çevirince çarpmış olabilir. Kimseye kafa atmadım. Onları disiplin kuruluna şikayet edeceğim. Bayıldığı yalan. Çünkü olaydan iki saat sonra yine odama gelip benimle tartıştılar ve diğer hocalar onları dışarı çıkardı.”
.
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet:

İyi Biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, Şeyhler, Dervişler, Müritler, Meczuplar Memleketi olamaz.


En Doğru, En Hakiki Tarikat, "Medeniyet Tarikatı"'dır. "
[Resim: ataturkimzale.gif]
Posting Freak
Türkiye’nin İlk Web Tabanlı Kpss Dershanesi Açıldı
Üniversitelerarası Kurul (ÜAK), Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın'ın başkanlığında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde toplandı. Toplantının ardından bir açıklama yapan Prof. Dr. Mustafa Akaydın, YÖK Başkanı Özcan'ı istifaya çağırdı. Akaydın, Özcan istifa etmezse görevden alınmasını istedi.


Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, "Endişe etmeye başladığımız hususlar gerçekleşmeye başladı, YÖK'ün yazısı üniversiteleri zora soktu, türbanlı öğrenciler üniversite binalarına alınmaya başlandı, üniversitelerde kargaşa yaşanıyor" dedi.

İSTİFA ETSİN VEYA GÖREVDEN ALINSIN

Kurul'un toplantısının ardından yayınlanan sonuç bildirgesinde YÖK'ün yazısının üniversiteleri zora soktuğu belirtildi. YÖK Başkanı istifaya çağrıldı. İstafa etmezse Cumhurbaşkanı'nın görevden alması istendi.

Üniversitelerde kargaşa yaşandığına dikkat çeken Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, YÖK Başkanı'nın rektörleri suça teşvik ettiğini söyledi. 42. maddenin genel bir çerçeve çizdiğini ifade eden Akaydın, YÖK Başkanı Özcan'ın açıklamasının hukuki bir yanı olmadığını kaydetti.

Akaydın, Cumhuriyetin temel ilkesini yaşatmaya kararlı olduklarını vurguladı. AKP'li Fırat'ın kendileri hakkında savcıları görev çağırmasıyla ilgili de "Biz de savcıları göreve davet ettik" diye konuştu. Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, son günlerde yaşanan gelişmeler sonucu bazı kuruluşlar ile üniversitelerin ve üniversitelerle öğrencilerin “karşı karşıya” getirildiğini belirterek, “Bu gerilimin boyutlarının ilerlemesinden gerçekten çok büyük bir endişe duyuyoruz” dedi.

ÜAK, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın'ın başkanlığında, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde olağanüstü toplandı. Başkan Mustafa Akaydın, toplantının başlangıcında, katılımcıları “Türkiye Cumhuriyeti'nin sınır ötesi harekatında kaybedilen değerli vatan evlatları için” 1 dakikalık saygı duruşuna davet etti.
Akaydın, saygı duruşunun ardından yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok ciddi meseleleri arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin laiklik ilkesini hedef alan Cumhuriyet'in kuruluş felsefesine aykırı bir siyasi süreç yaşandığını savunarak, bu siyasi sürecin Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerini çok yakından ilgilendirdiğini söyledi.

ÜAK'ın, 1 Şubat 2008'de yaptığı toplantıyı anımsatan Akaydın, bu konudaki görüşlerini kamuoyuyla paylaştıklarını, yetkili makamları, “duyarlı, ilgili olmaya davet ettiklerini” ifade etti. Akaydın, “Bu davetimiz olumsuz sonuçlanırsa, Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinde ciddi bir kaos ortamı yaşanabileceğini ifade etmiştik. Ne yazık ki, gelişmeler aynen öngördüğümüz şekilde gerçekleşti” dedi.

Anayasa değişikliğinin “çok hızlı bir şekilde” yapıldığını belirten Akaydın, ardından YÖK Başkanı'nın da rektörlere gönderdiği genelgeyle rektörleri “hukuksuz davranmaya zorlandığını” öne sürdü. Akaydın, bu duyuruya rağmen üniversitelerin hemen hemen tamamına yakınının eskiden nasıl davranıyorlarsa hukukun gereği olarak aynı şekilde davranmaya devam ettiklerini söyledi. Ancak bu durumun, bazı kuruluşlar ile üniversiteleri, üniversitelerle öğrencileri “karşı karşıya” getirdiğini belirten Akaydın, “Bu gerilimin boyutlarının ilerlemesinden gerçekten çok büyük bir endişe duyuyoruz” dedi.

“REKTÖRLERİN SİCİL AMİRİ, GERGİNLİĞİ DAHA DA ARTIRDI”

Anayasa hukukçularının, idari hukukçuların fikir ayrılığı içinde olduğunu, YÖK'ün ikiye ayrıldığını anlatan Akaydın, “Ama üniversitelerimiz çok şükür ki, büyük bir çoğunlukla 1 Şubat'ta nasıl yorum yapıyorsa 28 Şubat'ta, yani bugün de aynı şekilde yorum yapıyor” dedi.ÜAK'ın, 7 Mart'ta Antalya'da olağan toplanacağını belirten Akaydın, toplantının gündeminin aynen devam edeceğini söyledi.

Sayısı 30'a varan bazı rektörlerin, kendisini telefonla arayarak yaşadıkları sıkıntıları, hangi gerçeklerle göğüs göğüse olduklarını anlattıklarını dile getiren Akaydın, şöyle devam etti:

“Tabii ki bu ortamı yaratan kurumun başı da ne yazık ki üniversitelerimizin başı olup, rektörlerimizin sicil amiri bir kişi olup, bu arkadaşlarımızın yaşadığı gerginliği, ikilemi, diğer bir deyimle anti-balansı daha da fazla artırdı. Üstelik zaman zaman halkımızla karşı karşıya kalmak zorunda kaldık. Hatta bundan dolayı başını örten kızlarımızla daha önceden hiç bir sorun yaşamazken, şimdi sorun yaşar hale geldiler. Bunların üzüntüsünü paylaştık. Doğal olarak üniversiteler ciddi bir sıkıntı yaşarken, üniversiteleri, rektörleri toplantıya çağırması gereken makam, YÖK Başkanımızdır. Belki Genel Kurul üyeleriyle birlikte bu vahim olaylar karşısında bir Rektörler Komitesi düzenlenebilirdi. Ama ne yazık ki YÖK Başkanımız, sadece kendi hukuki mütalaalarıyla yetinmiş, böyle bir toplantıya gerek görmemiştir. Dolayısıyla bugün yaptığımız toplantı, Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin içinde yaşanan sorunları tartışmak için hiç bir başka kurum kalmadığı için yapılan bir toplantıdır.”

“GÖRÜŞ BİLDİRMEK ÜNİVERSİTELERİN SORUMLULUĞU”

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın, bu konuyla ilgili toplantı yapmanın ÜAK'ın görevleri arasında olmadığı yönünde açıklama yaptığını anımsatan Akaydın, Avrupa Üniversiteler Birliği'nin geçen yıl yapılan toplantılarının birisinde toplumsal olaylara değinildiğini anlattı. Akaydın, tüm dünya üniversitelerinin, kendi toplumlarını, hatta dünyayı ilgilendiren ciddi boyutta toplumsal sorun varsa, buna görüş bildirmekle sorumlu olduklarını kaydetti. Akaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin çok ciddi bir sorununu, hatta dış basında bile neredeyse sınır ötesi operasyon kadar çok yer eden bir sorununu tartışmak üzere, bir başka makam bu gereği yerine getirmediği için burada toplanmış bulunuyoruz. Görevimizin gereğini yapıyoruz ve bizim sadece YÖK Başkanımızın dediği gibi değil, Anayasa'dan ve 2547 Kanun'un ilgili maddelerinden kaynaklanan ayrıca da bir sorumluluğumuz var. Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinde çok ciddi bir sorun yaşanıyorsa, bu ciddi sorun üniversitede kaos yaratmışsa, üniversitenin eğitim özgürlüğünü, eğitim akışını ciddi boyutta zedeler hale gelmişse, hepsinden daha vahim olarak da bu 'çağdaş, uygar, demokrat ve laik öğrenciler yetiştirebilmeliyiz' gerçeğini tamamen ortadan kaldırır boyuta geldiyse elbette ki ÜAK toplanacaktır, hiç fire vermeden toplanacaktır ve bu konudaki görüşlerini açıklayacaktır.”

Toplantıya katılıma da teşekkür eden Akaydın, bazı rektörlerin yurt dışında olduğunu, bazılarının da ulaşım zorluğu nedeniyle katılamadığını söyledi. Akaydın, “Bir rektör arkadaşım, çok acıklıdır ki, 'vekilimi gönderiyorum, çünkü bazı siyasetçilerin baskısı altında üniversitemi yarın terk etmeyi düşünemiyorum' demiştir. Bunları size etik olarak açıklamayacağım. Bazı özellikle doğu üniversitesindeki arkadaşlarım, çok vahim olaylarla, toplumsal, vahim, örgütsel baskılarla karşı karşıya kaldıklarını ifade etmişlerdir” diye konuştu. Basına kapalı devam eden toplantının ardından bir bildiri yayınlanması bekleniyor. Öte yandan, toplantının yapıldığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi çevresinde polis güvenlik önlemi aldı.

PROTESTO EYLEMİ

Bu, arada toplantı başlamadan önce Halkın Kurtuluşu Partisi üyesi bir grup, Cebeci kampüsü girişinde Anayasa değişikliğini protesto etti. “Şeriat, orta çağdır” pankartı açılan eylemde, “Laiklik yoksa ilim, özgürlük, demokrasi yoktur” sloganı atıldı.Grup adına yapılan açıklamada, laikliğe herkesten fazla kadınların sahip çıkması gerektiği belirtilerek, “Laiklik ve devrimci demokratlık, kadına bir cinsel obje olarak değil bir insan olarak bakılmasını gerekli kılar. Böyle olunca da türbana, çarşafa, peçeye ihtiyaç duyulmaz” denildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Bugün, laboratuvarlara kapanarak, 'ben sadece kendi alanımla ilgilenirim' diyerek ülkemizin hızlı bir şekilde şeriata doğru gittiğini görmeden türban meselesine salt bir giysi özgürlüğü olarak bakmak, bilim insanı onuruna yakışmadığı gibi toplumsal görevin de reddedildiği anlamına gelir. Bu gerçeği gören bilim insanlarımız gereken net tavrı almalıdır.”

Grup, açıklamanın ardından olaysız dağıldı.
Benden evvel ben oldum
Beni bende ben buldum
Sahralara indim durdum
Bana Ali dediler

Merdan idim dirildim
Her bedene verildim
Kırk Kapı dört makamda
Öldüm öldüm dirildim.

Mürşit Zöhre Ana..
Posting Freak
Türkiye’nin İlk Web Tabanlı Kpss Dershanesi Açıldı
YÖK'te türban çatlağı:

YÖK Genel Kurulu'nun 9 üyesi Başkan Yusuf Ziya Özcan'a karşı bildiri yayımladı: Türban ile üniversiteye girilemez

YÖK'ün 9 üyesi, “Mahkeme kararlarına uymak anayasal ve yasal bir zorunluluk olup, 'konusu suç teşkil eden emri hiçbir surette yerine getirmemek' de Anayasa'nın 137. maddesinin amir hükmü gereğidir” dedi.

YÖK üyeleri Prof. Dr. Engin Ataç, Prof.Dr. Atilla Eriş, Prof. Dr. İsa Eşme, Prof. Dr. Mustafa İlhan, Prof. Dr. Tunçalp Özgen, Prof. Dr. Ali Ekrem Özkul, Bülent Serim, Prof. Dr. Fikret Şenses ve Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu imzasıyla “YÖK Üyelerinden Kamuoyuna” başlıklı yazılı bir açıklama yapıldı.

Açıklamada, “Ulusumuzun ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü için TSK'nın kuzey Irak'a yönelik operasyonunun sürdüğü şu sırada, üniversitelerimizde kargaşaya yol açacağı yıllardır tartışılan hassas bir konuda, Yükseköğretim Genel Kuruluna bile danışılmadan YÖK Başkanlığınca alelacele yapılan 24 Şubat 2008 tarihli yazılı açıklama karşısında, aşağıdaki görüşlerimizi üniversitelerimizle ve kamuoyuyla paylaşmak sorumluluğu duymaktayız” denildi.

Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliklerin 23 Şubat 2008'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği anımsatılan açıklamada, şöyle denildi:

“Bu değişikliğin uygulamaya etkisi ile ilgili olarak YÖK Başkanlığıca üniversitelere ve kamuoyuna yapılan açıklamada; yasama organınca yeni bir düzenleme yapılmadan da, Anayasa'nın 174. maddesiyle korunan İnkılap Kanunlarındaki kısıtlamalar gibi, 'kimliği teşhis edilemeyecek bir durumda bulunan kişilerin Yükseköğretim Kurumlarının bina, eklenti ve yerleşke alanlarına alınmaması yönünde tedbirler alınabilir' denilerek, yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafetle ilgili Türk Anayasa Mahkemesi'nin içtihatlarıyla oluşturulan hukuki durum ortadan kaldırılmak istenmektedir.

YÖK Başkanlığının yaptığı bu yorum ve değerlendirme, öncelikle bu değişiklikle Anayasa'nın 42. maddesine eklenen, 'Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanılmasının sınırları kanunla belirlenir' amir hükmüne açıkça aykırı düşmektedir. Çünkü, bu hükümle kılık kıyafet dahil, yüksek öğrenim hakkını sınırlayan sebepleri belirleme yetkisi 'münhasıran kanun koyucuya' tanınmıştır. Dolayısıyla, bu düzenlemenin de 'mutlaka kanun' ile yapılması Anayasal bir zorunluluktur. 2596 sayılı 'Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'un din adamları gibi bazı özel statüler için olduğu, bunun Anayasa'nın 42. maddesinin öngördüğü yasama organınca çıkarılması gereken yasa olmadığı açıktır. Yasama organı söz konusu yasayı çıkarmadan ne Yükseköğretim Kurulunun ne de üniversitelerin bu konuda düzenleme yapma yetkisi yoktur. 'Hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağı' Anayasa'nın 6. maddesinin amir hükmü gereğidir. Bu nedenle, Anayasa'nın söz konusu hükümleri uyarınca YÖK Başkanlığınca yapılan bu açıklama yetki saptırılması niteliğinde olup hukuken yok hükmündedir.

Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan bu değişiklikler, Türk Anayasa Mahkemesi'nin içtihadıyla oluşan ve AİHM'in de sözleşmeye uygun bulduğu mevcut hukuki durumu ortadan kaldırdığı şeklinde yorumlanamaz. Aksine yorum ve değerlendirmeler Anayasa'nın teklif dahi edilmeyen hukuk devleti ve laiklik ilkesine açıkça aykırı düşecektir. Bu nedenle, Anayasa değişikliğinden sonra da yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafetle ilgili olarak uyulması ve uygulanması gereken hukuki statü, mahkeme kararlarına dayanarak oluşturulan mevcut hukuki durumdur. Mahkeme kararlarına uymak Anayasal ve yasal bir zorunluluk olup, 'Konusu suç teşkil eden emri hiçbir surette yerine getirmemek' de Anayasa'nın 137. maddesinin amir hükmü gereğidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

.
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet:

İyi Biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, Şeyhler, Dervişler, Müritler, Meczuplar Memleketi olamaz.


En Doğru, En Hakiki Tarikat, "Medeniyet Tarikatı"'dır. "
[Resim: ataturkimzale.gif]
Posting Freak
Türkiye’nin İlk Web Tabanlı Kpss Dershanesi Açıldı
[Resim: 5014020jx2.jpg]

Bir hafta önce "Meslek liseleri kapatılsın" açıklaması yapan Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan, görevinden ayrıldı. Erdoğan, "İstifa dilekçesi vermedim, karşılıklı olarak konuştuk, bu kararı aldık. İstifaya zorlandım" dedi.

Uzun süredir Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile anlaşmazlığı olan Prof. Erdoğan, bir ay içinde bir iki kez Bakanla olan görüşmesinde görevden ayrılması yönünde telkin aldığını söyledi. Uzun süredir Çelik’in Başkan Prof. Erdoğan’ı Talim Terbiye Kurulu’na yaptığı atamalarla "yalnızlaştırdığı" ve sonunda istifaya zorlandığı biliniyor. Prof. Erdoğan, "Cuma günü kuruldaki arkadaşlara teşekkür ettim, ayrıldım. Kurumla ilişiğimin kesilmesi için cumhurbaşkanlığının bu ayrılığı onaylaması gerekiyor. Bunun için de izne ayrıldım. Bugüne kadar sorumluluklarımı yerine getirmek için kurumda kaldım. Ancak, daha fazla kalamadım. Dayanamadım diyemiyorum, ama kalamadım" diye konuştu.

12 Mayıs 2006 yılında göreve başlayan Erdoğan’ın uzun zamandır Bakan Hüseyin Çelik’le birçok konuda anlaşmazlığı vardı. Prof. Dr. Erdoğan eski görev yeri Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’ne geri dönecek.

Geçtiğimiz yıl eylül ayında da Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ali İlker Gümüşeli, Talim Terbiye’deki kadrolaşmanın dayanılmaz noktalara geldiği gerekçesiyle istifa etmişti. Prof. Erdoğan, AKP iktidarı dönemindeki 3’üncü Talim ve Teriye Kurulu Başkanı olurken, Erdoğan’dan önce TTK Başkanı olan Prof. Dr. Ziya Selçuk da istifa ederek görevinden ayrılmıştı.
.
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet:

İyi Biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, Şeyhler, Dervişler, Müritler, Meczuplar Memleketi olamaz.


En Doğru, En Hakiki Tarikat, "Medeniyet Tarikatı"'dır. "
[Resim: ataturkimzale.gif]

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.