Alıntı:"...Yıl 1984… Üniversitelerde başörtüsü sıkıntısı had safhada. Başbakanlık koltuğunda Turgut Özal, YÖK Başkanlığında ise İhsan Doğramacı oturuyor. Özal bastırınca, YÖK Başkanı Doğramacı “dahiyane” bir çözüm buluyor.
“Başörtüsü değil ama isteyen türban takarak üniversiteye gitsin” diyor. Gerekçede şu; türban çağdaş, başörtüsü ise çağdışı.
YÖK’te yapılan oylama ile karar yürürlüğe giriyor. Doğramacı türbanı hayatımıza sokan bu kararı basına şu sözlerle açıklıyor:
“Başörtüsü takılmasının önlenmesi için üniversitelere talimat verdik. Kız öğrencilerimiz modern anlamda türban takarlarsa buna izin veriyoruz. Bizim kararımızda kız öğrencilerimiz isterlerse sınıfta modern giyim biçimi olan türban giyebilirler.”
O dönemden bir ilginç not daha aktaralım hemen; Kız öğrenciler, taktıkları örtünün türban olduğunu tescil ettirmek için Vakko gibi büyük mağazalardan “Bu bir türbandır” yazısı alarak okul yöneticilerine veriyorlar..."
Ya din bozuk ya siyaset...
Ya da her ikisi de...
Yarın başı kapalı bir doktor hanımefendicik, hasta bir erkek çocuğa namahrem diye el sürmeyip de çocukların, erkek kardeşlerin, abilerin, babaların, dayıların, amcaların ölümlerine şahit olduğumuzda,
ya da aynı hanımefendicik bu sefer hakim koltuğunda kara türbanıyla daha "Bağımsız Yargıçlık" nedir bilmeden baştan önyargılı kararlar verdiğinde,
Bir hakim evde herkesten gizlediği "haç"ını, madem onlar türban takabiliyor ben de haç takarım kardeşim diyebildiğinde,
devlet dairelerinde haremlik selamlık ayyuka çıktığında,
türban sadece bir dini-siyasal simge değil de artık bürokratik de bir imge olduğunda,
e bunların erkekleri de; biz de "şalvar isteruk" diye tutturup hastanelerde, okullarda, mahkemelerde, tesbihleri sarıkları mesli ayakkabılarıyla her daim namaza ve bedeni hakka teslim etmeye hazır arabistandan kopmuş gelmiş tiplerin sayısı çoğalmaya başladığında,
çocuklarınızın devlet okullarında "din dersi zorunlu olmasa dahi" türbanlı bir kimya hocasının her derste "allah nelere kadir çocuklar bakın neler yaratmış" konulu nutuklarıyla beyinleri yıkanmaya başladığında,
Örnekler çoğaltılır...
Meselenin özü,
türban sadece bir başlangıç...ve hazin sonu bir bu başlangıcı başlatan zihniyet göremiyor...