Cumhuriyet 17.04.2012
MAVİ SÜRGÜN
Serdar Kızık
[email protected]
’Tam Bağımsız Türkiye...’
Grup Yorum’un ’Bağımsız Türkiye için’ İstanbul’da verdiği konseri yüz binlerce kişi, coşkuyla izledi.
Genç Cumhuriyet, emperyalizme rağmen, ’Bağımsız Türkiye’ ilkesiyle kuruldu.
Ancak...
Mustafa Kemal Atatürk’ün ’asıl kimliğim’ dediği ’bağımsız Türkiye’, yarım asır önce başlayan emperyalist güdümlü gerici iktidarlarla, karşıdevrimlerle bozuk para gibi harcana harcana bugünlere geldi.
Geriye ne kaldı, malum!
Küreselleşme, Anadolu’daki yenilgisinin rövanşını aldı, alıyor...
Yugoslavya’da, Irak’ta, Ortadoğu ülkelerinde yaptığı gibi, uluslaşma sürecini durdurmaya, ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Amaç, enerji kaynaklarını ele geçirme ve pazarı tümüyle küreselleştirme...
Emperyalizm, bağımsızlığın boş bir hayal olduğu yalanını pompalıyor.
21. yüzyıla ulaşan bu projenin, bugünün yoğun uygulama alanı, Ortadoğu... Bölünüp parçalanacak...
Daha kolay sömürü için güçsüz şehir kentleri kurulacak...
Bugünün operasyonu da Suriye...
***
72. kuruluş yıldönümünü kutladığımız Köy Enstitüleri projesi, ulus olma bilincini, evrensel değerleri de katarak yükseltmekti.
Bağımsız Türkiye anlayışıyla yakından ilgiliydi.
Yüzde 10’u okur yazar bir toplumda, çağdaş eğitimi, aydınlanmayı amaçlıyordu.
Genç Cumhuriyetin eğitim felsefesi, temel olarak üretim içindi.
Kul değil özgür birey, ümmet değil çağdaş toplumdu hedef, aynı zamanda demokratik bir düzen.
Ve kültür devrimi...
Hasan Ãli Yücel’in deyimiyle, ’Türk vatanının dağlarında, bayırlarında ve kırlarında, hatta en ücra yerlerinde, kendi kendine açıp solan çiçekler bırakılmayacaktı...’
Ne yazık ki ancak 14 yıl yaşayabildi aydınlanma ocakları; boğdular...
***
Gerici ve işbirlikçi bir anlayışla kapatılmadan önce, çağdaş ve bilimsel temelde 17 bin 341 öğretmen, 8 bin 675 eğitmen ve 1248 sağlık memuru yetişmişti ülkede.
Onlar, aydınlanma meşalesiydiler.
Ömürleri kısa olsa da Anadolu’da, Kemalist, devrimci, ilerici, sol, sosyalist kuşaklar yarattılar.
Onlar, 68 kuşağında, 12 Eylül öncesinde ’Bağımsız Türkiye’ diye haykırdılar, emperyalizme kafa tuttular.
Deniz Gezmiş ve arkadaşları gibi, darağaçlarının kuytuları, son nefesleri oldu..
12 Mart ve 12 Eylül faşist darbeleriyle, Köy Enstitülerinin yüz yüze kaldığı ve bugünkü iktidarın sürdürdüğü bir dizi sivil darbeyle karşılaştılar.
Bugün gazeteci, aydın, bilim adamı, politikacı, sivil asker kimlikleriyle Silivri zindanlarında tutuluyorlar...
Ama onlar dört duvarları aşıyor. Örneğin İzmir’de TÜYAP Kitap Fuarı’nda Mustafa Balbay, Soner Yalçın ve diğerleri okurlarıyla buluşuyor!
***
Kızılçullu ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü mezunu babam Hicri Bey’in aydınlık yaklaşımlarıyla ışıyan bir evde yetiştim.
Olağanüstü bir kütüphanede, kültür ve sanat ortamında büyüdüm.
Köy Enstitülerinin bugün yaşayan yeni kuşakları gibi, babalarımızdan miras ve ilkemizdir ’Bağımsız Türkiye’...
Tam Bağımsız Türkiye...
[COLOR="Green"][SIZE="5"]
Atatürk dediler adıma benim
İkrarımı verdim AliÂdir Pirim
Mürşidim Zöhre Ana posta vekilim
Latince yazısını dilden dökerim
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Askerimi düzdüm YunanÂa karşı
Üseyin kafası mızrakta başı
Deniz kenarında Mehdi duacı
BİLDİREN ; PİR ZÖHRE ANA
[/COLOR]
İkrarımı verdim AliÂdir Pirim
Mürşidim Zöhre Ana posta vekilim
Latince yazısını dilden dökerim
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Askerimi düzdüm YunanÂa karşı
Üseyin kafası mızrakta başı
Deniz kenarında Mehdi duacı
BİLDİREN ; PİR ZÖHRE ANA