You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Siyasetin 'Ar' damarı

Siyasetin 'Ar' damarı

Posting Freak
Siyasetin 'Ar' damarı
[Resim: 061020091712055414637_2.jpg]


Bülent Ersoy demiyorum işte! [Resim: www.zohreanaforum.com] Japonya’ya gidip Tokyo Camii'ni ziyaret etmişti. Ziyaretini bitirdikten sonra şunları söyledi: Umarım Japonlar da İslamiyet’i tanıdıkça, bu camiye gelip ibadet edenleri gördükçe, hak dinine intisap edeceklerdir.

Sonra yazılı açıklama yaptı, "Cami imamı, İslamiyet üzerinde araştırma yapan bazı Japonların kendi istekleriyle Müslüman olduklarını ve sayılarının da giderek arttığını bana ifade etti. Ben de bunu ifade ettim" dedi.

2004 yılında gazeteciler 23 Nisan resepsiyonu davetiyelerine eşinin adını neden yazdırmadığını sordu. Kelimesi kelimesine şu yanıtı verdi: Bunun karşılığı şeyini şey ettiğimin şeyidir. Bunu bana tekrar niye soruyorsunuz?

Aynı yıl gazeteciler Toplu Konut İdaresi'nin milletvekilleri için site yapması girişimiyle ilgili bir soru yöneltti. Aklı Bekir Coşkun’da kalmıştı. Bekir Coşkun’la TOKİ’yi birleştirerek şöyle bir şeyler söyledi: “TOKİ moki diye bir şeyler çıkarmayın. Bakın TOKİ moki derken, adamın Pako'su öldü.

Aynı yıl Avrupa Parlamentosu Başkanı Josep Borrell'le ortak basın toplantısında. Gazeteciler gene istemediği sorular yöneltiyor. Cevabı şöyle: İspanyolca'da "palavras" var. Bizde de "palavracı" diye bir tabir vardır. Bunlar olayları olduğundan biraz daha farklı gösterirler. Bizim medya da biraz öyledir.

Bir yıl sonra seçim bölgesinin bir sanayi bölgesi başkanı "Sayın Başkanım size ağabey olarak hitap etmek isterim" diye izin istiyor. Veriyor izini Bülent Ersoy deme de ne dersen de!

Meclis Başkanıyken Rusya’ya gidiyor. Yolu Kızıl Meydan’a düşüyor, Lenin mozolesine götürüyorlar haliyle. Çıkışta ne hissettiği soruluyor. "Kendisini ölü görmek çok güzel" diyor.

Danıştay’a silahlı saldırı oluyor. Ölü ve yaralılar var. Açıklama yapıyor: “Şu anda hastanede bulunan Sayın Bayan Ayfer Hanım'ın da bu karara çekince koyduğunu hepimiz biliyoruz. Yani bu saldırgan o karardan (türban kararı) infial duyarak bu karara imza atan kişilere karşı bir eylem düşünmüşse, bu karara muhalif kalan bir insana silahını boşaltmaması gerekirdi.”
Dün anaokulu ziyaretindeydi. Soru sormak isteyen ve adının “Ahmet” olduğunu söyleyen bir anaokulu öğrencisine aynen şunları söylüyor: “Ahmet, Necdet’i de var mı?” Çocuk afallıyor, sorusunu unutuyor. Yorumu hazır: “Vazgeçti mi öğretmenim? Ağır bir soruydu herhalde ‘Necdet’ deyince sustu…”

Ar damarı çatlayınca böyle oluyor: Eli dursa beli, beli dursa dili durmuyor.

Bir tek Bülent Ersoy demiyoruz kendisine!


Orhan Gökdemir
'Bu memleket tarihte Türk'tü,
bugün de Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.'


[Resim: image.php?type=sigpic&userid=470&dateline=1289541562]

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.