Pir Zöhre Ana 24 Aralık'ta İstanbul'da Ehlibeyt Sohbeti yaptı
DİKKAT KAYIP ARANIYOR !!!
24 Aralık 2011 tarihinde Evliyaların Sultanı Pir Zöhre Ana'nın geleceğini duyan İstanbul'un bütün dedeleri ve ocakzadeleri o gün bulundukları mekanları terkedip arkalarına bile bakmadan ortadan sesizce kaybolduktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamamıştır...
Mekanlarından kaçmadan önce kendilerini görenlere yaptıkları en son açıklamalarda;
"Bizler halka yalan söyledik. Bizler aslında yüzme bilmiyoruz. Dolayısıyla Pir Zöhre Ana'nın karşısına çıkarsak Onun ilim deryasında tutunamayıp boğulabiliriz. Halk da bunu görürse bir daha bize itibar etmeyebilir." dedikleri anlaşılmıştır...
Lütfen bu dedeleri ve ocakzadeleri bulanların insaniyetlik namına onlara yardımcı olmaları önemle rica olunur. Dedeleri ve ocakzadeleri bulan veya görenlerin onlara iyi davranmaları, gördükleri yerlerde el ayaklarını öpmeleri, onları evlerinde misafir edip ceplerine harçlık koymaları, kuzu veya tavuk etiyle beslemeleri, kendilerine rakı sofraları kurup dem aldırmaları, Rakı sofrasında semah dönerek dedelerin keyiflerinin yerine gelmesini sağlamaları, onlara Alevilik yolu ile ilgili mümkünse bir şey sormamaları, dedelerin anlatacakları iki hikaye ile yetinip daha fazlasını beklememeleri rica olunur...
Kayıp dedelerin eşgalleri şu şekildir; Genelde ayık gezmezler. Cepleri sağdan soldan topladıkları harçlıklarla doludur. Mutlaka rakı sofralarında en çok et yiyerken görülürler. Rakı sofrasında semah döndermek en büyük keyifleridir. Gezerken genelde ellerinde bir saz, dillerinde iki deyiş evden eve nakliyat şirketi gibi gezinip yolunu bulurlar. Kendileriyle karşılaştığınızda dede oldukarından emin olabilmek için Ehlibeyt sohbeti yapın. İbadetlerle ilgili bir iki soru sorun. Sizi tatmin edecek bilgi ve beceriye sahip olmadıklarını görünce tamam bunlar o kayıp dedelerdir diyebilirsiniz. Bütün bunlardan sonra da emin olamdıysanız Zöhre Ana ismini dillendirin vercekleri aşırı tepkiden, yapacakları panikten hemen kayıp dedeler olduklarını anlayabilirsiniz...
Evet, yukardaki anlatım biraz espriyle karışık olsa da aslında malesef dedelerin ve ocakzadelerin bugün düştüğü acı ve komik durumu tüm gerçekliğiyle mizahi bir şekilde anlatmaktadır...
Çünkü 24 Ararlık gecesi Pir Zöhre Ana'nın aydınlatmış olduğu Erenler Kültür Merkezindeki Cemevinde bizler malesef o cemevinin dahi dedesini göremedik. Bu manzara ile ilk defa karşılaşmıyoruz tabi. Bunlar bize yabancı manzaralar değildir. Geçen sefer de Zöhre Ana yine İstanbula Ehlibeyt sohbeti için gelmişti. Yine o cemevinin de dedesi ortada yoktu. Bu durum malesef gittiğimiz başka şehirlerde de aynı vaziyette...
Bu da neyi gösteriyor. Aslında dedelik ve ocakzadelik kurumlarının olmadığının, tamamen bugün kendine dede ve ocakzade diyenlerin aslında kağıttan birer tilki oldukları gösteriyor...
Her fırsatta kadından Evliya olur mu? diyen dedelerin, Zöhre Ana'nın gelin sıfatında bir Dişi Aslan misali meydana çıktığında, kendini Pir olarak tanımlayan dedelerin o akşam "erkekliğin yüzde doksanı kaçmaktır" der gibi birer sırtlan, çiyan ve çakal gibi bir anda ortadan kaybolması, kimlerden evliya olamayacağının değil de aslında daha çok kimlerden dede ve ocakzade olamayacağının en güzel kanıtıdır. Hani bunlar erkekti ya. Hani Pirlik yanlızca erkeklerde olurdu ya. Nerde o erkekler?
Zöhre Ana'ya saygısızca ve kendilerini bilmeden haşa onların ağzıyla söylemek gerekirse "şarlatan" diyen çevrelerin, İlmiyle ışığıyla Ehlibeyt Oniki İmam aşkıyla kendisinin gerçek bir Evliya, yaşıyan tek canlı Pir olduğunu insanların gözüne diline kulağına ve kalplerine Onların sevgilerini kazanaraktan kazıyan Pir Zöhre Ana'nın karşısına çıkamamaları asıl şarlatanların Zöhre Anaya iftira atan bu çevrelerin olduğunu çok net olarak o akşam ispatlamıştır...
Klavye ve kalem kabadaylığı yapan yazar olsun, tarihçi olsun, araştırmacı olsun, Zöhre Ana'ya bilimden uzak cahil, üfürükçü, muskacı vs. diyen onca diplomalı cahillerin o gece orda olmaması, Zöhre Ana'nın karşısına çıkamamaları aslında gerçekten kimin bilimden yoksun, okumuş ama adam olmamamış zavallılar olduğunu bizlere açık bir şekilde yine o akşam ispatlamıştır...
Zöhre Ana göğsünü gere gere kendine güvenen herkesi er meydanına davet etti. Ancak ortalıkta bir tane adam niyetine meydan okuyabilecek kimse çıkmadı. Ne kadar atıp tutan vardıysa o akşam ortalıkta yoktu. Zöhre Ana'nın karşısına çıkamadılar. Böyle bir şey olabilir mi? Koskoca kendi başına bir ülke olacak kadar büyük olan İstanbulda bir tane Zöhre Anaya meydan okuyacak adam yoktu. İşte Evliyaların Sultanı olmak, Allah'ın Aslanı olmak, Postun sahibi olmak böyle bir şey olsa gerek...
O gece meydan Ehlibeytin sesinin nefesinin sahibi olan Pir Zöhre Anaya aitti. Pir Zöhre Ana o er meydanında her zamanki gibi derya ummanlarda, batında Hz. Ali, zahirde Mustafa kemal Atatürk'ün sesi nefesi dili oldu. İnsanların gözü önünde ilmini ortaya dökerek gerçek Ehlibeyt aşkına kimin sahip olduğunu kimin Ehlibeyt Oniki İmam yolunu yaşatacak ilim ve ışığa sahip Pir olduğunu herkese ispatladı...
Varmı böyle bir şey? 10 saat hiç yerinden bile kımıldamadan, bıkmadan usanmadan kendini dinlemeye gelen insanlara Ehlibeyt sohbeti yapıp, dedeler tarafından cahil bırakılmış, kulakları paslanmış insanların o paslanmış kalplerine azıcık da olsa bir iki Ehlibeyt sözünü yerleştirmek. o ne cömertliktir. O ne Ehlibeyt aşkıdır. O ne insan sevgisidir. O ne almadan karşılıksız insanlara birşeyler verme çabasıdır...
Onca karalama ve iftiralara maruz kalaraktan, hiç bir çıkar ve menfaat beklemeden, ta Ankaradan onca yolu gelip İstanbulda bir gece sabaha kadar insanların kulağına birşeyler girmesi için çaba sarfetmekten başka bir şey yapmayan bir insan evliya değil de başka ne olabilir...
O gece rahat rahat yataklarında bir tarafından sinekler uçuşaraktan altıncı yedinci rüyasını görerekten yatan dedeler Zöhre Ana'nın yaptığının onda birini bugüne kadar yapabilmişler mi?
Hayır. Nerden biliyoruz? O gece o dedelerin sohbetine katılan insanların bizlere anlattıklarından biliyoruz. Hepsi de aynı şeyleri söylüyorlardı. ]"Bizler dedelerden hiç böyle bir sohbet görmedik. Hiç böyle bir düzen görmedik. Hiç böyle güzellikler yaşayıp etkilenmemiştik. Zöhre Ana boş bir insan olamaz. Yoksa böyle saatlerce normal bir insan on saat boyunca sürekli döktüremez. Hiç bir kağıda ekrana bakmadan on saat sürekli bilgi aktarması, nefesler aktarması sıradan bir insanın, hele hele bir dedenin asla yapabileceği bir şey değildir. Dede neyine güvenecek de Zöhre Ana'nın karşısına çıkacak" diyorlardı...
O gece Zöhre Ana, hem Alevilikteki ibadetleri uygulamalı olarak gösterdi. Hem Ehlibeytin şehit edilişini anlattı. Hem de aktardığı deyişlerle nefeslerle insanları aşka getirip sabaha kadar hem ağlatıp hem de çoşturdu. Gerçek Alevi inancına susamış insanlar daha başka ne isteyebilir ki? Birinci ağızdan, Hz. Ali'nin dilinden sabaha kadar gerçekleri dinlediler...
İnşallah birgün dedeler de yola gelir. Yaşayan tek Pir olan Zöhre Ana'nın karşısına saygılı bir şekilde çıkıp Zöhre Anaya niyazlarını verirler. Bizler de onları bağrımıza basıp sahip çıkarız. Bu fazla zor bir şey olmasa gerek. Yeterki şu benlik, çıkar, menfaat içeren nefsi duygularımızdan kurtulup gerçek hak yoluna boyun eğip bedenimizi yere serip, birlik ve beraberlik içerisinde yaşıyan tek canlı Pir Zöhre Ananın ışığında hep birlikte yol alabilelim...
Bütün Alevi insanları olarak bunu başarabilecek karaktere ve yapıya sahibiz. Ancak tek eksiğimiz başımızda bir çobanımızın olmasıydı. Onu da Allah bugün bizlere göndermiş. Başımızda bizlerin kendi ışığında yürümemizi beklemektedir. Tek yapmamız gereken O ışığın altında Allah Muhammed Ali yoluna yürümektir. İnançlı özü temiz herkesi o ışığın ve yolun sahibi olan Pir Zöhre Ana'nın etrafında kenetlenmeye ve birleşmeye davet ediyorum...
Allah Zöhre Anamızı ve Ailesini başımızdan eksik etmesin. Bizleri de Onun yolunda ayırmasın. Onun yolunda layıkıyle ilk günkü inancımızla, şımartmadan, azdırmadan gitmeyi kısmet etsin...
Pirimize, bizlere yaşattıkları bütün onca güzellikler için niyaz eder, mübarek ellerinden öperiz...
Mustafa dediler benim adıma
Bir sıfatı Ali bindi atıma
Şimdi de ZÖHRE ANA geldi sıfata
Duyulsun şanımız Yüce Allah' a
(PİR ZÖHRE ANA)