OYUNUN ADI: OTHELLO
YAZAR: WILLIAM SHAKESPEARE
YAZAR BİLGİSİ: 23 Nisan 1564’ te, İngiltere Warwickshire’ da varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Öğrenimini yarıda bırakarak maddi güçlük yaşayan babasına yardımcı oldu. 18 yaşındayken zengin bir ailenin kendisinden büyük kızıyla evlendi. Çiftin üç çocukları oldu.
1592’ de Londra’ da oyuncu ve oyun yazarı olarak çalışmaya başladı.
1594’ te Lord Chamberlain’ s Men adlı tiyatro topluluğuna katıldı. Oyuncu olmasının yanı sıra tiyatronun ortaklarındandı.
1598’ de, Globe Tiyatrosu’ nun yapılmasına mali destek sağlayacak bir sendikanın kuruluşuna öncülük etti ve oyunlarını bu binada sergilemeye başladı.
1603’ te Kraliçe Elizabeth’ in ölümünden sonra, Lord Chamberlain’ s Men, kral I. James’ in korumasına girdi ve topluluk King’ s Men adını aldı.
1608’ de, üstü kapalı özel bir tiyatro olan Blackfriars Tiyatrosu’ nu kiraladı.
Kırk yaşından sonra oyunculuğu bırakarak yalnızca oyun yazdı. Oyun yazarı olarak, ilk dönemlerinde tarih oyunları, daha sonra hafif komedyalar, sonra olgun komedyalar, daha sonra büyük tragedyalar, son olaraksa trajikomedyalar yazdı, ki o güne dek tiyatroda tragedya ve komedya birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmıştı. Shakespeare her iki türü incelikle işlediği karakterler ve kullandığı şiirsel dille harmanlayarak “ şair tiyatrosunun simgesi ”, İngiliz Tiyatrosu’ nun temsilcisi, dünyada adından en çok söz edilmiş oyun yazarı olarak tarihe geçti.
1616 senesinde hayata gözlerini yumdu.
Eserlerinden bazıları: Venedik Taciri, Beğendiğiniz Gibi, Hamlet, Macbeth, Kral Lear, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Antonius ve Kleopatra, Atinalı Timon, Hırçın Kız
ÇEVİRMEN: ÖZDEMİR NUTKU
OYUNUN TÜRÜ: DRAM
SAYFA SAYISI: 192
OYUN ÖZETİ: Venedik Cumhuriyeti’ nin en gözde komutanı olan Arap Othello senatör Branbantio’ nun kızıyla gizlice evlenir. Hak ettiğine inandığı yaverlik görevine Cassio’ nun getirilmesiyle sinirlenen Çavuş Iago için bu bir intikam fırsatıdır. Othello’ yla evlenen Desdemona’ ya aşık olan bir zengini ve kızın babasını kışkırtır. Brabantio Othello’ nun cezalandırılması için senatodan yardım ister ancak Kıbrıs’ ta askeri bir sorun vardır ve senato Othello’ yu Kıbrıs’ a gönderir.
Kıbrıs’ ta Iago, Cassio’ nun alkollü olmasından yararlanarak bir yaralama olayına karışmasını sağlar. Bu olay disipline çok önem veren Othello’ nun, Cassio’ yu yaverlikten almasına sebep olur. Cassio, yeniden teğmenliğe atanması için Iago’ nun önerisiyle Desdemona’ dan yardım ister. Desdemona ve Cassio’ nun gizlice buluştuğunu ( ki bu Iago’ nun düzmecesidir ) Iago’ dan öğrenen Othello, Iago’ nun ustaca kışkırtmalarıyla karısından şüphelenmeye başlar, ancak Iago’ dan kesin kanıt ister. Düşlediği yaverliğe kavuşan Iago, Desdemona’ nın hizmetçisi olan karısı sayesinde Othello’ nun Desdemona’ ya hediyesi olan mendili ele geçirir ve Cassio’ nun odasına bırakır mendili. Öte yandan, Cassio ile arasında geçen konuşmanın bir bölümünü Othello’ nun dinlemesini sağlar. Bu konuşma aslında Cassio’ nun sevgilisi olan bir yosma hakkındadır, ancak yine Iago sayesinde söz konusu kadının Desdemona olduğunu düşünen Othello, bir de mendili Cassio’ nun elinde görünce karısının kendini aldattığından emin olur ve hala kendisine aşık olan karısı Desdemona’ yı öldürür. Othello’ nun işlediği cinayetin hemen ardından odaya gelen Iago’ nun karısı Emilia mendil olayının iç yüzünü anlatır. Tüm bunların düzmece olduğunu öğrenen Othello Venedik’ ten geri çağrıldığını bildirmek üzere gelen elçilerin önünde kendini öldürür.
Cassio Kıbrıs Komutanlığına atanırken, Iago cezalandırılır.
SAHNE ( Episod ) SAYISI: 5 PERDE 15 SAHNE
KİŞİ SAYISI: 20 ERKEK, 3 KADIN
KARAKTER İSİMLERİ:
VENEDİK DÜKÜ
BRABANTIO: Desdemona’ nın babası
SENATÖRLER
GRATIANO: Brabantio’ nun kardeşi
LODOVICO: Brabantio’ nun arkadaşı
OTHELLO: Mağripli Komutan
CASSIO: Othello’ nun yaveri
IAGO: Othello’ nun sancak subayı
RODERICO: Desdemona’ ya aşık olan bey
MONTANO: Kıbrıs valisi
SOYTARI: Othello’ nun uşağı
DESDEMONA: Othello’ nun karısı
EMILIA: Iago’ nun karısı
BIANCA: Cassio’ nun sevgilisi
GEMİCİ, HABERCİ, SUBAYLAR, ÇALGICILAR, GÖREVLİLER, BEYLER
ANA TEMA: Kıskançlık ve kötülük.
ANA FİKİR: Olaylar ve kişiler, göründüklerinden farklı olabilir.
YAN FİKİRLER:
Kişinin zaafları güçsüzlüğü olduğu gibi, gücüne güç de katabilir. ( Othello-aşk, Iago-hırs )
Alkol zararlıdır, küçücük bir yanlış yaşamımıza yön verebilir. ( Cassio )
İnsan gözüyle değil, yüreğiyle sever. ( Desdemona-Othello )
Yalan, her zaman ortaya çıkar. ( Iago )
Kadın da, erkek de insandır. ( Desdemona-Emilia konuşması )
Yaşama yön veren aslında duygulardır.
MÜZİKLİ İSE ŞARKILAR VE ŞARKILARIN YERLERİ:
IV. Bölüm III. Sahne ( Desdemona’ nın öleceğini hissettiği sahne ) Desdemona “Söğüt” isimli bir şarkı mırıldanır.
Oyun İncelemeleri
Oyun İncelemeleri
Oyun İncelemeleri
Euripides, M.Ö. 480 ile 406 yılları arasında yaşadı. Aiskhylos ve Sofokles'ten sonra Atina'nın yetiştirdiği üçüncü büyük trajedi yazarıdır. Euripides, 92 adet trajedi yazmışsa da sadece 18 tanesi günümüze kadar gelebildi.
Euripides, geleneksel Yunan trajedisine, eserlerinde güçlü kadın karakterler ve akıllı köleler göstererek yeni bir şekil verdi. Tiyatro sanatına gerek konu gerekse dekor ve sahne düzeni bakımından yenilikler getirdi. Oyunları çağdaşlarıyla karşılaştırıldığında, karakterlerinin iç yaşamlarına ve davranışlarına odaklanmasıyla daha modern görünür. Sanatı diğerlerinden daha uysal, güzel söz söyleme yeteneği, felsefi kavrayışı daha fazla, hayat felsefesi daha insanidir.
Efsaneye göre, Euripides M.Ö. 480'nin eylül ayında, büyük Pers deniz savaşı sırasında doğdu. Bazı kaynaklar ise M.Ö. 485'de doğduğunu ileri sürer.
Euripides'in ailesi varlıklı ve nüfuzlu bir aileydi. Euripides çok iyi eğitim aldı.
Anaxagoras, Prodicus ve Protagoras'ın derslerine katıldı. Dinini ve hayatı sorgulayarak yetişti. Pericles ve Socrates ile yakın dostluk kurdu. Sokrates'in felsefesi, oyunlarında kendini gösterdi.
İki kere evlendi ve üç oğlu oldu, bir kızının da olduğu fakat bir köpeğin saldırısına uğrayarak öldüğü üzerine çeşitli söylentiler vardır (Bazıları bu bilginin, Euripides üzerine şaka yapmayı çok seven ve ondan çok etkilenmiş olan komedya yazarı Aristophanes'in bir esprisi olduğunu söyler).
Euripides ilk defa, M.Ö. 455'de, Aeschylus'un ölümünden bir yıl sonra, Yunanlıların ünlü tiyatro festivali Dionysia'da yarıştı. Jüri üyelerinin istedikleri yemek ikramını yapmayı reddettiği için ancak üçüncü olabildi. 13 kere birincilik kazanan Aeschylus ve 18 kere birincilik kazanan Sofokles'le kıyaslandığında Euripides sadece, 1 tanesi ölümünden sonra olmak üzere, 5 birincilik kazandı.
Fakat Euripides'in oyunları daha sonra diğerlerinden daha popüler oldu. Eserleri yeni komedya ve Roma tiyatrosunu, daha sonra ise Fransız klasiklerini etkiledi.
Euripides'in en önemli eserleri Alcestis, Medea, Electra ve Bakalar'dır. Ayrıca zamanımıza kadar bütün olarak gelebilmiş tek satir oyunu Cyclops da Euripides'e aittir.
OYUNUN TÜRÜ: Tragedya
SAYFA SAYISI: 81
OYUN ÖZETİ: Elektra, Argos kralı Agamemnon'un kızıdır. Elektra'nın annesi Klytaimnestra ve Klytaimnestra'nın aşığı Aigisthos, Agamemnon'u öldürürler. Agamemnon'un oğlu Orestes ve Elektra'nın lalası bir ihtiyar, Aigisthos öldürmesin diye Orestes'i kaçırır ve başka bir ülkeye gönderir.
Elektra sarayda acılar çekerek yalnız kalır. Aigisthos, Elektra'yı güçlü bir soy doğurmasından ve babasının öcünü almaya çalışmasından korktuğu için fakir bir rençberle evlendirir. Küçük düşen Elektra kin ve nefret içinde kardeşi Orestes'in döneceği ve annesi ile aşığından intikamlarını alacakları günü beklemeye başlar.
Orestes nihayet ülkesi Argos'a döner, kendini Elektra'ya tanıtır ve tanrılara yaptığı bir ayın sırasında Aigisthos'u öldürür. Orestes annesini öldürmek konusunda şüphe içinde olsa da Elektra'nın ısrarları üzerine, annesini öldürmeyi kabul eder. Elektra, çocuk doğurduğunu söyleyerek annesini evine çağırır (oysa evlendirildiği kocası, Elektra bir soylu olduğu için ona saygısından dokunmamıştır, Elektra hala bakiredir) ve Orestes'le beraber annelerini de öldürürler.
Fakat iki kardeş, annelerini öldürdükleri için pişman olur, suçluluk duyarlar. Dioskurlar görünür ve annelerini öldürdükleri için iki kardeşi suçlar. Orestes, ülkesine bir daha dönmemek üzere gitmelidir ve Elektra'da kocasıyla beraber evine dönmelidir. Orestes ülkesinden sürülüp giderken, Elektra fakir bir köylü karısı olarak kalır ve sevgili kardeşini bir daha göremez.
Yunan Mitolojisinde Elektra ve Atreus Soyunun Öyküsü, Edith Hamilton'ın Mitologya adlı eserinde şöyle anlatılır:
Atreus soyu, Yunan mitolojisinin en tanınmış ailelerinden biridir. Bu çok kötü kaderli bir ailedir. Uğursuzluk, atalardan birinin, Lydia kralı Tantalos'un, çok büyük bir suç işlemesi ve korkunç bir cezaya çarptırılması ile başlar. Tantalos, Zeus'un oğullarından biridir. Bu evlat sadece Zeus tarafından değil, Olimposlu diğer tanrılar tarafından da çok sevilir.
Tanrılar, şenliklerinde onu aralarına alır, masalarında oturmasına izin verirler. Hatta onun evine misafir olarak giderler. Fakat Tantalos, tanrıları küçümser. Kendini onlardan üstün görür. Tanrıları küçük düşürmek için, öz oğlunu öldürüp kazanda kaynattırır ve tanrıların önüne yemek olarak sunar. Amacı tanrıları yamyam yerine koymaktır. Tanrılar tuzağı anlar ve Tantalos'u lanetler.
Onu Hades'in ülkesine sürerler ve orada aç, susuz olarak sonsuza kadar yaşamaya mahkum ederler. Tantalos'un çocukları ve torunları da çeşitli suçlar işleyerek, trajik sonlar yaşarlar. Bu torunlardan biri de Argos kralı Agamemnon'dur. Agamemnon, Truva savaşına çıkmadan önce, gemilerinin sağ salim Truva'ya varabilmesi için kızı Iphigeneia'yı tanrılara kurban etmek zorunda kalır.
Kızının öldürülmesi Agamemnon'un karısı Klytaimnestra'ı çok kızdırır ve kocasından intikam almaya yemin eder. Kendine bir sevgili bulur ve Agamemnon'un Truva savaşından galip döndüğü gün, onu sevgilisiyle beraber öldürür. Kraliçenin sevgilisi Aigisthos, Agamemnon'un oğlu Orestes'i öldürmesin diye yakınları tarafından saraydan kaçırılır. Agamemnon'un diğer kızı Elektra ise sarayda kalır ve acılar çekerek yaşamına devam eder.
Elektra, bir gün kardeşi Orestes'in geri döneceği hayali ile yaşar. Orestes geri dönecek ve annesi ile aşığını öldürerek babalarının intikamını alacaktır. Fakat Elektra öç almak için annesini öldürmenin doğru olup olmadığını kendine sorar. Orestes de gurbette olduğu yıllar boyunca kendine aynı soruyu sorar ve en sonunda Apollon'a danışır. Apollon her iki suçlunun da ölmesi gerektiğini söyleyince Orestes ülkesi Argos'a döner, kardeşi Elektra ile kucaklaşır ve annesi ile aşığını öldürür.
Fakat annesini öldürmüş olmak Orestes'e çok ağır gelir, bu yük altında ezilerek ve korkunç hayaller görerek uzun yıllar diyar diyar dolaşır. Apollon ona acır ve onu Athena'ya yollar. Orestes, Athena'ya yalvarır, af diler ve uzun yıllar suçunun cezasını çekerek arındığını söyler. Orestes, Atreus soyu içerisinde yaptığı kötülük için af dileyen ilk kişidir. Böylece Orestes ve soyu affedilir. Atreus soyu üzerindeki lanet böylece son bulur.
Elektra, Agamemnon'un mezarının başında, William Blake Richmond.
Elektra, Homeros'ta geçmese bile Yunan trajedilerinin başlıca kahramanlarından biridir. Aiskhylos, "Khoephoroi", Sofokles, "Elektra" ve Euripides, "Elektra" adlı eserlerinde başkahraman olarak karşımıza çıkar. Behçet Necatigil, 100 soruda mitologya adlı eserinde, "Sofokles'in Elektra'sında, yalan bir haber üzerine kardeşinin öldüğünü düşünen Elektra, derin bir keder içindedir ve iki kardeşin buluşma sahnesi, eserdeki trajiği son haddine çıkarır.
Euripides'in Elektra'sında, Elektra aşağılanmak maksadıyla bir köylü ile evlendirildiği için olay, kahramanca yüceliğinden çok şey kaybetmiştir" yorumunda bulunur.
Sevda Şener, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi adlı eserinde, Euripides'in kendinden önce aynı konuyu işleyen tragedya yazarlarını eleştirdiğinden bahseder.
Euripides'e göre diğer yazarlar Elektra'nın Orestes'i tanımasını inandırıcı kılamamışlardır. " . Sofokles'in Elektra'sında olduğu gibi, Elektra'nın kardeşi Orestes'in baba mezarını ziyaret ettiğini anlaması için ayak izlerinin kendininkine uyduğunu görmesi, mezara bırakılan saç buklesini tanıması, Elektra'nın Orestes'e daha çocukken işlediği pelerinin yıllar sonra yine delikanlının arkasında olması saçmadır".
Euripides, bu eleştirisini oyunu içerisinde de dile getirir. Orestes'i Aigisthos'tan kurtarmak için kaçıran ihtiyar ile Elektra'nın, Orestes'in Argos'a dönüp dönmediği üzerine yaptığı tartışmada ihtiyar, Orestes'in döndüğüne ilişkin ayak izi, saç teli, pelerin bulguları Elektra tarafından reddedilir ve yeterli delil kabul edilmez.
İhtiyar daha sonra Orestes'in çocukluktan kalma kaşının kenarındaki yara izini görür. Elektra, böylece yabancının kardeşi olduğuna inanır. Euripides'in tanıma sahnesinin daha inandırıcı olduğu görülmektedir.
OYUNCU SAYISI: 17 Kadın (15'i Argos'lu köylü kızları oluşturan koro), 6 Erkek
KARAKTER İSİMLERİ:
Elektra: Argos kralı Agamemnon'un kızı
Orestes: Agamemnon'un oğlu, Elektra'nın kardeşi
Klytaimnestra: Agamemnon'un karısı, Elektra ve Orestes'in annesi
Rençber: Elektra'nın kocası
İhtiyar: Elektra ve Orestes'in lalası
Haberci: Orestes'in arkadaşı
Dioskurlar: Zeus'un sevgilisi Leda'nın oğulları, kardeşlik ve dostluğun simgesi
Koro: Argos'un köylü kızları
ANA FİKİR: Hiçbir suç cezasız kalmaz.
YAN DÜŞÜNCELER:
Fazilet ve ruh büyüklüğü soylulara özgü değildir. Fakir adamda, köylüde bu özellikler bulunurken bazen bir soyluda bulunmayabilir. Böyle vatandaşlara sahip olmak bir devlet için büyük bir şanstır (Orestes, kardeşi Elektra ile evlendirilen rençber'in saygısından Elektra'ya dokunmaması karşısında rençbere ve soylu olmayan faziletli halka iltifat eder).
Zenginlik, günlük yaşamda karnını doyurmak için değil, bir hastayı kurtarmak ya da bir misafiri ağırlamak için önemlidir. Zenginin de fakirin de karnı aynı miktarla doyar (Rençber, Orestes ve arkadaşını ağırlamak için yeterli yiyeceği olmadığı için söylenir).
Bir kadın her ne olursa olsun kocasına bağlı kalmalı ve kocasının sözünden dışarı çıkmamalıdır. Kocasının sözünden dışarı çıkan kadın cezalandırılmalıdır, bir eve koca hükmetmelidir (Agamemnon'un kızı Iphigeneia'yı kurban ettiği için, Klytaimnestra'nın Agamemnon'u öldürdüğünü öğrenen Elektra, yine de babasını haklı bulur ve annesinin bu savunmasını kabul etmez).
İnsanları isteyerek ve kötü niyetle öldüren insanların cezası ölümdür (Orestes, Elektra ve İhtiyar, Klytaimnestra ve Aigisthos'un öldürülmesi gerektiğinden emindir).
Nedeni her ne olursa olsun anne ya da babayı öldürmek çok büyük bir suçtur (Orestes ve Elektra'nın annelerini öldürmeleri haklı görülse de cezalandırılmak zorundadırlar).
Elektra ve Orestes gibi korkunç bir hikayeniz yoksa mutsuz olmak için de hiçbir sebebiniz yok demektir (Oyunun son sözünü Koro başı söyler: Neşe içinde olun! Kaderin bir zulmüne uğramadan sevinç içinde yaşamak: Bir fani için mesut olmak budur).
Euripides, geleneksel Yunan trajedisine, eserlerinde güçlü kadın karakterler ve akıllı köleler göstererek yeni bir şekil verdi. Tiyatro sanatına gerek konu gerekse dekor ve sahne düzeni bakımından yenilikler getirdi. Oyunları çağdaşlarıyla karşılaştırıldığında, karakterlerinin iç yaşamlarına ve davranışlarına odaklanmasıyla daha modern görünür. Sanatı diğerlerinden daha uysal, güzel söz söyleme yeteneği, felsefi kavrayışı daha fazla, hayat felsefesi daha insanidir.
Efsaneye göre, Euripides M.Ö. 480'nin eylül ayında, büyük Pers deniz savaşı sırasında doğdu. Bazı kaynaklar ise M.Ö. 485'de doğduğunu ileri sürer.
Euripides'in ailesi varlıklı ve nüfuzlu bir aileydi. Euripides çok iyi eğitim aldı.
Anaxagoras, Prodicus ve Protagoras'ın derslerine katıldı. Dinini ve hayatı sorgulayarak yetişti. Pericles ve Socrates ile yakın dostluk kurdu. Sokrates'in felsefesi, oyunlarında kendini gösterdi.
İki kere evlendi ve üç oğlu oldu, bir kızının da olduğu fakat bir köpeğin saldırısına uğrayarak öldüğü üzerine çeşitli söylentiler vardır (Bazıları bu bilginin, Euripides üzerine şaka yapmayı çok seven ve ondan çok etkilenmiş olan komedya yazarı Aristophanes'in bir esprisi olduğunu söyler).
Euripides ilk defa, M.Ö. 455'de, Aeschylus'un ölümünden bir yıl sonra, Yunanlıların ünlü tiyatro festivali Dionysia'da yarıştı. Jüri üyelerinin istedikleri yemek ikramını yapmayı reddettiği için ancak üçüncü olabildi. 13 kere birincilik kazanan Aeschylus ve 18 kere birincilik kazanan Sofokles'le kıyaslandığında Euripides sadece, 1 tanesi ölümünden sonra olmak üzere, 5 birincilik kazandı.
Fakat Euripides'in oyunları daha sonra diğerlerinden daha popüler oldu. Eserleri yeni komedya ve Roma tiyatrosunu, daha sonra ise Fransız klasiklerini etkiledi.
Euripides'in en önemli eserleri Alcestis, Medea, Electra ve Bakalar'dır. Ayrıca zamanımıza kadar bütün olarak gelebilmiş tek satir oyunu Cyclops da Euripides'e aittir.
OYUNUN TÜRÜ: Tragedya
SAYFA SAYISI: 81
OYUN ÖZETİ: Elektra, Argos kralı Agamemnon'un kızıdır. Elektra'nın annesi Klytaimnestra ve Klytaimnestra'nın aşığı Aigisthos, Agamemnon'u öldürürler. Agamemnon'un oğlu Orestes ve Elektra'nın lalası bir ihtiyar, Aigisthos öldürmesin diye Orestes'i kaçırır ve başka bir ülkeye gönderir.
Elektra sarayda acılar çekerek yalnız kalır. Aigisthos, Elektra'yı güçlü bir soy doğurmasından ve babasının öcünü almaya çalışmasından korktuğu için fakir bir rençberle evlendirir. Küçük düşen Elektra kin ve nefret içinde kardeşi Orestes'in döneceği ve annesi ile aşığından intikamlarını alacakları günü beklemeye başlar.
Orestes nihayet ülkesi Argos'a döner, kendini Elektra'ya tanıtır ve tanrılara yaptığı bir ayın sırasında Aigisthos'u öldürür. Orestes annesini öldürmek konusunda şüphe içinde olsa da Elektra'nın ısrarları üzerine, annesini öldürmeyi kabul eder. Elektra, çocuk doğurduğunu söyleyerek annesini evine çağırır (oysa evlendirildiği kocası, Elektra bir soylu olduğu için ona saygısından dokunmamıştır, Elektra hala bakiredir) ve Orestes'le beraber annelerini de öldürürler.
Fakat iki kardeş, annelerini öldürdükleri için pişman olur, suçluluk duyarlar. Dioskurlar görünür ve annelerini öldürdükleri için iki kardeşi suçlar. Orestes, ülkesine bir daha dönmemek üzere gitmelidir ve Elektra'da kocasıyla beraber evine dönmelidir. Orestes ülkesinden sürülüp giderken, Elektra fakir bir köylü karısı olarak kalır ve sevgili kardeşini bir daha göremez.
Yunan Mitolojisinde Elektra ve Atreus Soyunun Öyküsü, Edith Hamilton'ın Mitologya adlı eserinde şöyle anlatılır:
Atreus soyu, Yunan mitolojisinin en tanınmış ailelerinden biridir. Bu çok kötü kaderli bir ailedir. Uğursuzluk, atalardan birinin, Lydia kralı Tantalos'un, çok büyük bir suç işlemesi ve korkunç bir cezaya çarptırılması ile başlar. Tantalos, Zeus'un oğullarından biridir. Bu evlat sadece Zeus tarafından değil, Olimposlu diğer tanrılar tarafından da çok sevilir.
Tanrılar, şenliklerinde onu aralarına alır, masalarında oturmasına izin verirler. Hatta onun evine misafir olarak giderler. Fakat Tantalos, tanrıları küçümser. Kendini onlardan üstün görür. Tanrıları küçük düşürmek için, öz oğlunu öldürüp kazanda kaynattırır ve tanrıların önüne yemek olarak sunar. Amacı tanrıları yamyam yerine koymaktır. Tanrılar tuzağı anlar ve Tantalos'u lanetler.
Onu Hades'in ülkesine sürerler ve orada aç, susuz olarak sonsuza kadar yaşamaya mahkum ederler. Tantalos'un çocukları ve torunları da çeşitli suçlar işleyerek, trajik sonlar yaşarlar. Bu torunlardan biri de Argos kralı Agamemnon'dur. Agamemnon, Truva savaşına çıkmadan önce, gemilerinin sağ salim Truva'ya varabilmesi için kızı Iphigeneia'yı tanrılara kurban etmek zorunda kalır.
Kızının öldürülmesi Agamemnon'un karısı Klytaimnestra'ı çok kızdırır ve kocasından intikam almaya yemin eder. Kendine bir sevgili bulur ve Agamemnon'un Truva savaşından galip döndüğü gün, onu sevgilisiyle beraber öldürür. Kraliçenin sevgilisi Aigisthos, Agamemnon'un oğlu Orestes'i öldürmesin diye yakınları tarafından saraydan kaçırılır. Agamemnon'un diğer kızı Elektra ise sarayda kalır ve acılar çekerek yaşamına devam eder.
Elektra, bir gün kardeşi Orestes'in geri döneceği hayali ile yaşar. Orestes geri dönecek ve annesi ile aşığını öldürerek babalarının intikamını alacaktır. Fakat Elektra öç almak için annesini öldürmenin doğru olup olmadığını kendine sorar. Orestes de gurbette olduğu yıllar boyunca kendine aynı soruyu sorar ve en sonunda Apollon'a danışır. Apollon her iki suçlunun da ölmesi gerektiğini söyleyince Orestes ülkesi Argos'a döner, kardeşi Elektra ile kucaklaşır ve annesi ile aşığını öldürür.
Fakat annesini öldürmüş olmak Orestes'e çok ağır gelir, bu yük altında ezilerek ve korkunç hayaller görerek uzun yıllar diyar diyar dolaşır. Apollon ona acır ve onu Athena'ya yollar. Orestes, Athena'ya yalvarır, af diler ve uzun yıllar suçunun cezasını çekerek arındığını söyler. Orestes, Atreus soyu içerisinde yaptığı kötülük için af dileyen ilk kişidir. Böylece Orestes ve soyu affedilir. Atreus soyu üzerindeki lanet böylece son bulur.
Elektra, Agamemnon'un mezarının başında, William Blake Richmond.
Elektra, Homeros'ta geçmese bile Yunan trajedilerinin başlıca kahramanlarından biridir. Aiskhylos, "Khoephoroi", Sofokles, "Elektra" ve Euripides, "Elektra" adlı eserlerinde başkahraman olarak karşımıza çıkar. Behçet Necatigil, 100 soruda mitologya adlı eserinde, "Sofokles'in Elektra'sında, yalan bir haber üzerine kardeşinin öldüğünü düşünen Elektra, derin bir keder içindedir ve iki kardeşin buluşma sahnesi, eserdeki trajiği son haddine çıkarır.
Euripides'in Elektra'sında, Elektra aşağılanmak maksadıyla bir köylü ile evlendirildiği için olay, kahramanca yüceliğinden çok şey kaybetmiştir" yorumunda bulunur.
Sevda Şener, Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi adlı eserinde, Euripides'in kendinden önce aynı konuyu işleyen tragedya yazarlarını eleştirdiğinden bahseder.
Euripides'e göre diğer yazarlar Elektra'nın Orestes'i tanımasını inandırıcı kılamamışlardır. " . Sofokles'in Elektra'sında olduğu gibi, Elektra'nın kardeşi Orestes'in baba mezarını ziyaret ettiğini anlaması için ayak izlerinin kendininkine uyduğunu görmesi, mezara bırakılan saç buklesini tanıması, Elektra'nın Orestes'e daha çocukken işlediği pelerinin yıllar sonra yine delikanlının arkasında olması saçmadır".
Euripides, bu eleştirisini oyunu içerisinde de dile getirir. Orestes'i Aigisthos'tan kurtarmak için kaçıran ihtiyar ile Elektra'nın, Orestes'in Argos'a dönüp dönmediği üzerine yaptığı tartışmada ihtiyar, Orestes'in döndüğüne ilişkin ayak izi, saç teli, pelerin bulguları Elektra tarafından reddedilir ve yeterli delil kabul edilmez.
İhtiyar daha sonra Orestes'in çocukluktan kalma kaşının kenarındaki yara izini görür. Elektra, böylece yabancının kardeşi olduğuna inanır. Euripides'in tanıma sahnesinin daha inandırıcı olduğu görülmektedir.
OYUNCU SAYISI: 17 Kadın (15'i Argos'lu köylü kızları oluşturan koro), 6 Erkek
KARAKTER İSİMLERİ:
Elektra: Argos kralı Agamemnon'un kızı
Orestes: Agamemnon'un oğlu, Elektra'nın kardeşi
Klytaimnestra: Agamemnon'un karısı, Elektra ve Orestes'in annesi
Rençber: Elektra'nın kocası
İhtiyar: Elektra ve Orestes'in lalası
Haberci: Orestes'in arkadaşı
Dioskurlar: Zeus'un sevgilisi Leda'nın oğulları, kardeşlik ve dostluğun simgesi
Koro: Argos'un köylü kızları
ANA FİKİR: Hiçbir suç cezasız kalmaz.
YAN DÜŞÜNCELER:
Fazilet ve ruh büyüklüğü soylulara özgü değildir. Fakir adamda, köylüde bu özellikler bulunurken bazen bir soyluda bulunmayabilir. Böyle vatandaşlara sahip olmak bir devlet için büyük bir şanstır (Orestes, kardeşi Elektra ile evlendirilen rençber'in saygısından Elektra'ya dokunmaması karşısında rençbere ve soylu olmayan faziletli halka iltifat eder).
Zenginlik, günlük yaşamda karnını doyurmak için değil, bir hastayı kurtarmak ya da bir misafiri ağırlamak için önemlidir. Zenginin de fakirin de karnı aynı miktarla doyar (Rençber, Orestes ve arkadaşını ağırlamak için yeterli yiyeceği olmadığı için söylenir).
Bir kadın her ne olursa olsun kocasına bağlı kalmalı ve kocasının sözünden dışarı çıkmamalıdır. Kocasının sözünden dışarı çıkan kadın cezalandırılmalıdır, bir eve koca hükmetmelidir (Agamemnon'un kızı Iphigeneia'yı kurban ettiği için, Klytaimnestra'nın Agamemnon'u öldürdüğünü öğrenen Elektra, yine de babasını haklı bulur ve annesinin bu savunmasını kabul etmez).
İnsanları isteyerek ve kötü niyetle öldüren insanların cezası ölümdür (Orestes, Elektra ve İhtiyar, Klytaimnestra ve Aigisthos'un öldürülmesi gerektiğinden emindir).
Nedeni her ne olursa olsun anne ya da babayı öldürmek çok büyük bir suçtur (Orestes ve Elektra'nın annelerini öldürmeleri haklı görülse de cezalandırılmak zorundadırlar).
Elektra ve Orestes gibi korkunç bir hikayeniz yoksa mutsuz olmak için de hiçbir sebebiniz yok demektir (Oyunun son sözünü Koro başı söyler: Neşe içinde olun! Kaderin bir zulmüne uğramadan sevinç içinde yaşamak: Bir fani için mesut olmak budur).
Oyun İncelemeleri
OYUNUN ADI: Kumsalda Bir Ev
· YAZAR: Rüstem İbrahimbekov
Yazar Bilgisi: İbrahimbekov, 5 Şubat 1939 yılında doğdu.Petrol ve Kimya Akademisi'ni bitirdikten sonra (1962) bilimsel araştırmalar yaptı.1967 yılında Moskova'da Yüksek Sinema Okulu'nun Senaryo Yazarlığı Bölümünü bitirdi.1974 yılında da Reji Sanatı Yüksekokulu'ndan mezun oldu.Kısa sürede eski Sovyetler Birliğinde yazar ve senarist olarak büyük ün kazandı.İbrahimbekov elliden fazla senaryo yazdı.Hemen hepsi sinema ve televizyon için çekilmiş ve gösterilmiştir.1967 yılında Azerbeycan'nın Fahri Sanatçısı ödülünü aldı.Dünya sinemasında büyük ün kazanan filmlerinden Sahranın Beyaz Güneşi (1969),Rus astronotlarının uçuştan önce izlediği filmler arasındadır.1988 yılında Rüstem İbrahimbekov Rusya Devlet Ödülünü almıştır.1994 yılında Rusya Fahri Sanatçısı seçildi.1998 yılında Azerbeycan'ın Halk Yazarı Ödülünü kazanmıştır.Rüstem İbrahimbekov, dünyaca ünlü bir tiyatro yazarıdır.Ondan fazla oyunu dünyanın bir çok ülkesinde ,Moskova'da,Prag'da,New York'ta,Sofya'da,Budapeşte'de,Berlin gibi kentlerde sahneye kondu.Yeşil Kapının Arkasındaki Kadın,Aslana Benzer,Kaliforniya'da Cenaze Töreni,Kumsalda Bir Ev,Darağacı..vd eserleri uzun süre gösterimde kalmıştır.1999-2000 Tiyatro sezonunda İstanbul Belediye Şehir Tiyatrosu'nda Aslana Benzer adlı oyunu sahneye kondu.İbrahimbekov, B.D.T. ve Baltık Ülkeleri Sinme Konfederasyonu Birliği'nin Başkanı,Azerbeycan Sinemacılar Birliği Başkanı, Rusya Federasyonu Yazarlar Birliği üyesidir.Rüstem İbrahimbekov , bugünlerde Azerbeycan'dan sonra Moskovo'da da İBRUS Tiyatro ve Kültür Sanat Merkezi'ni kurma çalışmalarını sürdürüyor.
· OYUNUN TÜRÜ: Dram
· SAYFA SAYISI: 88
OYUN ÖZETİ: Anne ve Baba yeni inşaa ettikleri kumsaldaki yazlık alanda çalışmaktadırlar.Çitlerle çevrili alanın ortasında , yani yapılacak olan evin yerinde büyük bir kaya bulunmaktadır ve bu da inşaat için problem yaratmaktadır.Bu problem sebebiyle ev yapılamamakta ve inşaat için getirilen etrafa yığılı taşlar her gün biraz daha hırsızlar tarafından çalınmaktadır.Bu sebepten dolayı Anne ve Baba şehirden gelecek olan çocuklarını yardım için beklemektedirler.Anne alanın dışındaki , inşaat için gerekli taşları kendi gücü elverdiği üzere alana taşımaktadır.Baba ise bel fıtığı rahatsızlığı dolayısıyla ağır taşıyamamakta ve eşine yardım edememektedir.Şehirdeki çocukları bu hafta sonu yanlarına gelmek için söz vermişlerdir.İnşat için problem çıkartan kayanında bir hal çaresine bakacaklardır.Bu arada şehirdeki evinde öğretim görevlisi oğulları Eldar evinde sevgilisiyle birlikte yeni bir sabaha uyanmıştır. Eldar sabah traşını olmaktadır ve de anne, babasının yanına gitmek için hazırlık yapmaktadır.Eldar'ın bekar olan kız kardeşi dairesinde onu ziyaretine gelir ve diğer kardeşleri Akif'in işi sebebiyle gelemeyeceğini söyler.Eldar çok üzülür çünkü bütün ailenin bir araya toplanması annesi ve de babası için çok önemlidir.Bu arada Eldar'ın öğrencilerinden Alik Eldar'a telefon açarak yanına geliceğini söyler.Elinde birçok şarapla gelen Alik akşama doğum günü olduğunu vede onlarında davetli olduğunu söyler.Eldar bunun mümkün olamayacağını çünkü akşama planlarının olduğunu söyler .Bu arada Alik , Eldar'ın kız arkadaşı ve aynı zamanda öğrencisi olan Valya ile daha önceden tanışmaktadır.Bunu ilk defa orada öğrenen Eldar Alik ve kız kardeşi gittikten sonra onu nereden tanıdığını sorguladığında Valya ve Alik arasındaki eski ilişkiyi öğrenir.Eldar Valya' kendisinden önce sadece bir erkekle birlikte olduğunu bilmektedir.Valya bunun üzerine hayatında ona anlatmadığı bazı gerçekleri açıklamaya başlar.Eldar ve Valya' nın bu gerçekler üzerine konuşmaları ve ilişkilerini gözden geçirmeleri gerçeği ortaya çıkmıştır.Fakat Eldar'ın anne ve babasının yanlarına gitmesi gerkmektedir. (Onlara söz verdiği gibi.)Valya'ya çok gecikmeyeceğini annesine ve babasına uğrayıp hemen geri döneceğini söyler.Eldar oraya gittiğinde annesini büyük zorlukla taşları nasıl taşıdığını görür ve de onu ölüme götürecek hastalığı olduğu için(annesi bunu bilmemektedir) kendisini bu son günlerinde yormasını istememektedir.Annesi ise işleri sebebiyle dağılan ve de ailesini bu yeni yapmaya çalıştıkları yazlık evde bir araya gelmelerini sağlamak istemektedir.Tıpkı çocukluklarındaki gibi.Bu esnada Alik,Valya'nın yanına gelerek aslında onun Eldar'ı değil kendisini sevdiğini ve onunla evlenmesi konusunda ikna etmeye çalışmaktadır.Eldar ise anne ve babasını ne kadar yalnız bırakmak istemese de gitmesi gerektiğini anlatmaya çalışmaktadır fakat bunu beceremez ve kendini annesi, babası ve kız kardeşiyle birlikte alanın ortasındaki kayayı yerinden oynatmaya çalışarak bulur.
· PERDE SAYISI: 2 perde
· OYUNCU SAYISI (Kadın, Erkek): 5 Erkek, 4 Kadın
· KARAKTER İSİMLERİ:
ELDAR:Bilim adamı,öğretim görevlisi,32 yaşında
ANNE:Emekli kadın,62 yaşında
BABA:Emekli,72 yaşında
VALYA:Üniversite öğrencisi,25 yaşında
KIZ KARDEŞ: Stenocu, 35 yaşında
ALİK:Üniversite öğrencisi, 25 yaşında
KULAM:Yazlıktaki komşu, 45 yaşında
ADA:Kulam'ın karısı,33 yaşında
AĞA MEHTİ:Bekçi, 72 yaşında
ANA FİKİR:İnsanlar doğduklarında ailelerine bağlı yaşadıktan sonra bir birey olduklarında anne ve babalarından ayrı dünya kurmaları anne ve babaların bunu asla kabullenemeyip daima yanlarında olacakları yanılgısı
· TEMALAR:
· Güçlükler karşısında inançlı bir annenin kendini aşan görevleri yerine getirmesi
· Aşk diye yaşanılan duygunun arzu ve ihtirasla nasıl karıştırılabilineceği
· Küçük kasabalarda yaşayan insanların iç içe geçmiş hayatları
· Evlenme hayali kuran bekar kadınların yaşadığı ruhsal bunalım
· YAZAR: Rüstem İbrahimbekov
Yazar Bilgisi: İbrahimbekov, 5 Şubat 1939 yılında doğdu.Petrol ve Kimya Akademisi'ni bitirdikten sonra (1962) bilimsel araştırmalar yaptı.1967 yılında Moskova'da Yüksek Sinema Okulu'nun Senaryo Yazarlığı Bölümünü bitirdi.1974 yılında da Reji Sanatı Yüksekokulu'ndan mezun oldu.Kısa sürede eski Sovyetler Birliğinde yazar ve senarist olarak büyük ün kazandı.İbrahimbekov elliden fazla senaryo yazdı.Hemen hepsi sinema ve televizyon için çekilmiş ve gösterilmiştir.1967 yılında Azerbeycan'nın Fahri Sanatçısı ödülünü aldı.Dünya sinemasında büyük ün kazanan filmlerinden Sahranın Beyaz Güneşi (1969),Rus astronotlarının uçuştan önce izlediği filmler arasındadır.1988 yılında Rüstem İbrahimbekov Rusya Devlet Ödülünü almıştır.1994 yılında Rusya Fahri Sanatçısı seçildi.1998 yılında Azerbeycan'ın Halk Yazarı Ödülünü kazanmıştır.Rüstem İbrahimbekov, dünyaca ünlü bir tiyatro yazarıdır.Ondan fazla oyunu dünyanın bir çok ülkesinde ,Moskova'da,Prag'da,New York'ta,Sofya'da,Budapeşte'de,Berlin gibi kentlerde sahneye kondu.Yeşil Kapının Arkasındaki Kadın,Aslana Benzer,Kaliforniya'da Cenaze Töreni,Kumsalda Bir Ev,Darağacı..vd eserleri uzun süre gösterimde kalmıştır.1999-2000 Tiyatro sezonunda İstanbul Belediye Şehir Tiyatrosu'nda Aslana Benzer adlı oyunu sahneye kondu.İbrahimbekov, B.D.T. ve Baltık Ülkeleri Sinme Konfederasyonu Birliği'nin Başkanı,Azerbeycan Sinemacılar Birliği Başkanı, Rusya Federasyonu Yazarlar Birliği üyesidir.Rüstem İbrahimbekov , bugünlerde Azerbeycan'dan sonra Moskovo'da da İBRUS Tiyatro ve Kültür Sanat Merkezi'ni kurma çalışmalarını sürdürüyor.
· OYUNUN TÜRÜ: Dram
· SAYFA SAYISI: 88
OYUN ÖZETİ: Anne ve Baba yeni inşaa ettikleri kumsaldaki yazlık alanda çalışmaktadırlar.Çitlerle çevrili alanın ortasında , yani yapılacak olan evin yerinde büyük bir kaya bulunmaktadır ve bu da inşaat için problem yaratmaktadır.Bu problem sebebiyle ev yapılamamakta ve inşaat için getirilen etrafa yığılı taşlar her gün biraz daha hırsızlar tarafından çalınmaktadır.Bu sebepten dolayı Anne ve Baba şehirden gelecek olan çocuklarını yardım için beklemektedirler.Anne alanın dışındaki , inşaat için gerekli taşları kendi gücü elverdiği üzere alana taşımaktadır.Baba ise bel fıtığı rahatsızlığı dolayısıyla ağır taşıyamamakta ve eşine yardım edememektedir.Şehirdeki çocukları bu hafta sonu yanlarına gelmek için söz vermişlerdir.İnşat için problem çıkartan kayanında bir hal çaresine bakacaklardır.Bu arada şehirdeki evinde öğretim görevlisi oğulları Eldar evinde sevgilisiyle birlikte yeni bir sabaha uyanmıştır. Eldar sabah traşını olmaktadır ve de anne, babasının yanına gitmek için hazırlık yapmaktadır.Eldar'ın bekar olan kız kardeşi dairesinde onu ziyaretine gelir ve diğer kardeşleri Akif'in işi sebebiyle gelemeyeceğini söyler.Eldar çok üzülür çünkü bütün ailenin bir araya toplanması annesi ve de babası için çok önemlidir.Bu arada Eldar'ın öğrencilerinden Alik Eldar'a telefon açarak yanına geliceğini söyler.Elinde birçok şarapla gelen Alik akşama doğum günü olduğunu vede onlarında davetli olduğunu söyler.Eldar bunun mümkün olamayacağını çünkü akşama planlarının olduğunu söyler .Bu arada Alik , Eldar'ın kız arkadaşı ve aynı zamanda öğrencisi olan Valya ile daha önceden tanışmaktadır.Bunu ilk defa orada öğrenen Eldar Alik ve kız kardeşi gittikten sonra onu nereden tanıdığını sorguladığında Valya ve Alik arasındaki eski ilişkiyi öğrenir.Eldar Valya' kendisinden önce sadece bir erkekle birlikte olduğunu bilmektedir.Valya bunun üzerine hayatında ona anlatmadığı bazı gerçekleri açıklamaya başlar.Eldar ve Valya' nın bu gerçekler üzerine konuşmaları ve ilişkilerini gözden geçirmeleri gerçeği ortaya çıkmıştır.Fakat Eldar'ın anne ve babasının yanlarına gitmesi gerkmektedir. (Onlara söz verdiği gibi.)Valya'ya çok gecikmeyeceğini annesine ve babasına uğrayıp hemen geri döneceğini söyler.Eldar oraya gittiğinde annesini büyük zorlukla taşları nasıl taşıdığını görür ve de onu ölüme götürecek hastalığı olduğu için(annesi bunu bilmemektedir) kendisini bu son günlerinde yormasını istememektedir.Annesi ise işleri sebebiyle dağılan ve de ailesini bu yeni yapmaya çalıştıkları yazlık evde bir araya gelmelerini sağlamak istemektedir.Tıpkı çocukluklarındaki gibi.Bu esnada Alik,Valya'nın yanına gelerek aslında onun Eldar'ı değil kendisini sevdiğini ve onunla evlenmesi konusunda ikna etmeye çalışmaktadır.Eldar ise anne ve babasını ne kadar yalnız bırakmak istemese de gitmesi gerektiğini anlatmaya çalışmaktadır fakat bunu beceremez ve kendini annesi, babası ve kız kardeşiyle birlikte alanın ortasındaki kayayı yerinden oynatmaya çalışarak bulur.
· PERDE SAYISI: 2 perde
· OYUNCU SAYISI (Kadın, Erkek): 5 Erkek, 4 Kadın
· KARAKTER İSİMLERİ:
ELDAR:Bilim adamı,öğretim görevlisi,32 yaşında
ANNE:Emekli kadın,62 yaşında
BABA:Emekli,72 yaşında
VALYA:Üniversite öğrencisi,25 yaşında
KIZ KARDEŞ: Stenocu, 35 yaşında
ALİK:Üniversite öğrencisi, 25 yaşında
KULAM:Yazlıktaki komşu, 45 yaşında
ADA:Kulam'ın karısı,33 yaşında
AĞA MEHTİ:Bekçi, 72 yaşında
ANA FİKİR:İnsanlar doğduklarında ailelerine bağlı yaşadıktan sonra bir birey olduklarında anne ve babalarından ayrı dünya kurmaları anne ve babaların bunu asla kabullenemeyip daima yanlarında olacakları yanılgısı
· TEMALAR:
· Güçlükler karşısında inançlı bir annenin kendini aşan görevleri yerine getirmesi
· Aşk diye yaşanılan duygunun arzu ve ihtirasla nasıl karıştırılabilineceği
· Küçük kasabalarda yaşayan insanların iç içe geçmiş hayatları
· Evlenme hayali kuran bekar kadınların yaşadığı ruhsal bunalım
Oyun İncelemeleri
Oyunun Adı : Verimsizler
Yazar : Peter Turrini
Oyunun Türü: Dram (Şok dramaturjisi)
Sayfa Sayısı : 167
Oyunun Özeti :
Yakın arkadaş olan Hans, Ursus, Ringo, İtalyan ve dökümcü ustası bir çelik fabrikasında çelik işçisi olarak çalışmaktadır. Dökümcü ustası, kendi hayatından biraz vazgeçmiş, her zaman işçilerini koruyup kollayan iyi ve tecrübeli bir ustadır. William Shakespeare ise aynı fabrikanın kütüphane görevlisidir. Shakespeare, içinde bulunulan her duruma şiirsel bir sözü olan alkol bağımlısı bir düşünürdür. Piyasada çelik üretimi fazlalığı nedeniyle personel giderlerinde kısıtlama yapılmış ve işçi çıkarılmaya başlanmıştır. Personel şefi, ilk olarak Hans ve Ringo'nun işten çıkarıldığını açıklar. Hans, Anna ile evlidir ve Anna bir bebekleri olmasını istemektedir. Hans, çalışkanlığına ve içinde bulunduğu şartlara rağmen kendisine yapılan bu haksızlığa öfkelidir. İşçileri denetlemekle görevli olan Kolcu ve Personel şefi'ni yeniden işe alınmasını için ikna etmeye çalışır. Ancak başarısız olur. Aynı dönemde Anna'nın çalıştığı fabrika başka bir yere taşınmış, Anna da işsiz kalmıştır. Zor yaşam koşulları daha da zorlaşmıştır ancak arkadaşları Hans ve Ringo'ya destek vermekte, onların yanında yer almaya devam etmektedir. Anna, iyice parasız kalmaları nedeniyle, Hans'tan habersiz porno filmler çeken Yugoslav'ın bir filminde oynar. Film Hans'ın eline geçer ve Hans daha da büyük bir bunalıma sürüklenir. Sonunda kenidni Çalışma ve Ekonomi Bakanı'nın evinde bulur. Kendisine iş verilmesi için bakan'a durumunu anlatır. Bakan, o sırada evde bulunan bir şarkıcı kadının ısrarı ile geçmişine yolculuk yapar. Geçmişinde bir çelik işçisi olduğunu hayal eder, kafası karışmıştır. Bu karmaşa içinde Hans'a yeniden işe alınacağına dair söz verir. Hans, çelik fabrikasında çalışmaya başlar ancak Kolcu olarak. Personel Şefi, ona görevi işçileri denetlemek olduğunu ve bunu yaparken ne kadar şüpheci, acımasız ve ezici olması gerektiğini anlatır. Hans önce istemese de sonra bu duruma alışacak ve düzelen yaşam koşullarından mutluluk duyacaktır. Anna hamiledir ve hayali kurulan çocuk odası takımına sahiptirler artık. Ancak, arkadaşlarını eve davet ettkleri bir akşam yemeğinde, Hans onları kaybettiğini anlar. Davete yalnızca Shakespeare gelmiştir ve onun sözleri Hans'a daha da çok acı vermiştir. Son sahnede Hans tüm dostları ve Anna ile vedalaşır. İçinden çıkamadığı hayata fabrikada, fırının kazanında veda eder.
Kaç Perde : 1
Kaç Kisi : 20 + işçiler
Karekter İsimleri : William Shakespeare, Garson Kız,İtalyan, Ursus, Dokumcu Ustası, Ringo, Anna, Hans, Personel Şefi, Kolcu, Sunucu, İki Asistan Kız, Adam, İşci, Yugoslav, Amerikalı Şarkıcı Kadın, Calisma ve Ekonomi Bakanı, Bakanın Karısı, Personel Şefi (erkek), İşciler
Ana Tema : İşçi sınıfının yaşam savaşı.
Ana Fikir : Kapitalist düzen ve tüketim toplumu sonunda insanları birbiriyle savaşa, mücadeleye mecbur bırakır. Bu savaştan galip çıkan olmayacaktır.
Yan Fikirler : Bu duzende yönetici pozisyonunda olan insanlar da sanıldıgı kadar rahat ve mutlu yaşamamaktadır.
Çıkıs Episodları : 5 (Personel Şefi ve Hans arasında geçen konuşma),10 (Yugoslav'a verilen ceza),11 (Bakan'ın evinde olanlar), 14 (Hans'ın vedası
Geneli İçin Yorum :
Kapitalist düzenin insanları önce birbirleriyle sonra kendileriyle nasıl acımasız bir savaşa sürüklediği çarpıcı bir dille anlatılmış. Yazarın kelimeleri seçimindeki özgürlüğü, ele aldığı asıl sorundan hiç uzaklaşmadan, fikirlerinin sert bir tavırla arkasında duruşu okur olarak beni oldukça etkiledi. Düşünen, sorgulayan bir oyun bu ve seyircisini (okurunu) devam etmekte olan düzenin içinden çıkarıp bu
Episodlar İçin Yorum:
I.Sahne :
Yorum : Shakespeare'in gözüyle içinde bulunulan düzenin kapısını ilk kez araladığımız, Shakespeare karakteri hakkında ön bir fikir sahibi olduğumuz sahnedir.
II.Sahne : Reji
III. Sahne :
Ringo, Ursus, İtalyan ve Dökümcü ustası arasında geçen sohbet.
Yorum : Bu karakterler hakkında fikir sahibi olduğumuz sahnedir.
IV. Sahne :
Anna ve Hans'ın evi. Anna hayallerinden, çocuk isteğinden ve çocuk odası takımından bahsetmektedir. Hans tepkisiz dinler.
Yorum : Anna ve Hans'ı bu sahnede tanıyoruz. Anna'nın dünyasına giriyoruz.
V. Sahne :
Fabrika personel idaresi. İşten çıkarılan Hans, Personel Şefini yeniden işe alınması için ikna etmeye çalışmaktadır. Ona fabrikada çalıştığı on yıl boyunca yaşadıklarını anlatmakta, etkilenmesini beklemektedir. Personel Şefi duyarsız bir şekilde Hans'ın tazminat parasını almasını yani işten çıkarılmayı kabul etmesini sağlar.
Yorum : Bu sahne bizde şaşkınlık ve şok etkisi yaratan ilk sahnedir. Hans, personel şefinin yüzüne parayı fırlatır. Kolcu güler. Personel şefi, çekmecesinden kamçı çıkarır ve bir kolcuya bir Hans'a vurur. Bu sırada kolcu personel şefinin kafa derisini bir mektup açacağı ile yaralar. Hans personelin kanlar içindeki yüzüne bakıp güler. Şiddet, sapkınlık ve dengelerin yitirildiği anlar başlamıştır. Bu durum oyunun bundan sonrasına da hakim olacaktır.
VI. Sahne :
Fabrikanın kantini. Hans, Ursus, Ringo, İtalyan ve Dökümcü ustası oturmaktadır. Hans hafif sarhoştur. İşten çıkarılması konusundaki sıkıntılarını arkadaşlarıyla paylaşmaktadır. Arkadaşları özellikle ustası ona destek olmaya çalışır.
Yorum : "İşte dünya bu. Güçsüz bir çığlık. Çukura düşen bir dal. Paramparça bir yumurta.", der Shakespeare ve dökümcü ustasının kafasında bir yumurta kırar.
VII Sahne :
Anna ve Hans'ın müstakil evlerinin oturma odası. Anna yine hayaller kurmaktadır. Hans son paralarını lotoya yatırmıştır. Bu sırada odalarına bir yarışma programı sunucusu girer ve yarışma başlar.
Ana Karakterler İçin Tahlil :
Shakespeare :
Fizyolojik Özellikleri :
61 yaşında, yaşlı ve perişan bir görünümlü.
Psikolojik Özellikleri :
Psikolojik dengesini yitirmiş, tutarsız, duruma aykırı şekilde neşeli, derin düşüncelerde kaybolmuş bir çeşit düşünür.
Sosyolojik Özellikleri :
Alkol bagımlısı, fabrika kütüphanecisi, sürekli anlaşılması zor, karmaşık şiirsel konuşmalar yapan, çevresinde olup biteni hafife alıyor izlenimi veren.
Anna :
Fizyolojik Özellikleri :
26 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Hayalperest, saf, anaç, çaresiz.
Sosyolojik Özellikleri :
Vasıfsız bir işci, çok fakir bir hayat geçirmiş, geçmişiyle ilgili yaraları olan, kimi zaman hayalleri kendisini hakim olmaktadır.
Hans :
Fizyolojik Özellikleri :
29 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Çalışkan, işine baglı , cesur . İçinde bulunduğu zor yaşam koşulları nedeniyle gergin, zaman zaman öfkesini kontrol edemeyen. Duygularıyla, matığı arasında kalmaya zorlanmış, kararsızlık ve acı çeken.
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik işçisi. Çalışkanlığıyla ustasının gozdesi. Anna ile evliliginde sevgi hakim olmasına karşın zor şartlar nedeniyle birtakım sıkıntılar yaşanmaktadır.Arkadaşları tarafından korunup kollanmaktadır. Şiddet kavramı bu karaktere uzak degildir.
Dökümcü Ustası :
Fizyolojik Özellikleri :
59 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Çalışkan, güçlü, acıya dayanıklı, kimi zaman acımasız, karakterli, dürüst
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik isçisi. Yanında çalışan işçiler tarafından saygı duyulan bir usta. İşçilerinin haklarını korumakta ve onların yanında yer almaktadır. Karısı tarafından terkedilmiş olması ve oğlunun kendisini görmek istememesi nedeniyle hayattan bir parça vazgeçmiştir.
İtalyan :
Fizyolojik Özellikleri :
42 yaşında. Güçlü, dayanıklı.
Psikolojik Özellikleri :
Açık sözlü, rahat, acımasız,
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik iscisi. Porno filmler çekmektedir.
Ursus :
Fizyolojik Özellikleri :
35 yaşında. Köylü görünümlü, sağlıklı, muhtemelen yapılı.
Psikolojik Özellikleri :
Saf, çekingen, korkak.
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik işçisi. Toplumda yer edinememiştir, arkadaşları arasında bile sürekli alay konusu olmaktadır.
Ringo :
Fizyolojik Özellikleri :
42 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Heyacanlı, çocuksu.
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik iscisi. Klarnet çalmaktadır. Araba yarışçısıdır. Tüm maaşını trafik cezalarına yatıracak kadar büyük bir tutkuyla bağlıdır arabalara.
Yugoslav :
Fizyolojik Özellikleri :
42 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Ahlaki değerleri zayıf, duyarsız
Sosyolojik Özellikleri :
Porno filmler çekmektedir. Aynı zamanda ticaretle uğraşır. Çevresi tarafından saygı gören bir durumda değildir. Hans ve arkadaşları , çaresiz hissettiği bir anda kendisine gelen Anna'yı filminde oynatması nedeniyle, Yugoslav'a büyük bir öfke duymaktadır.
Personel Şefi (Kadın) :
Fizyolojik Özellikleri :
36 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Acımasız, katı, adil olmayan, duyarsız
Sosyolojik Özellikleri :
Düzenin tüm kurallarına uyum sağlamış ve bulunduğu konumun gerektirdiği biçimde anlayıştan ve duyarlılıktan uzak yaşamaktadır.
Personel Şefi (Erkek) :
Fizyolojik Özellikleri :
48 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Kuşkucu, septik, insanlara ve hayata güvensiz,
Sosyolojik Özellikleri :
Düzene ayak uydurmaya çalışırken, dengesini yitirmiştir. Karısı hatta kendisi de dahil olmak üzere herkesten ve herşeyden şüphe duymaktadır.
Çalışma ve Ekonomi Bakanı :
Fizyolojik Özellikleri :
48 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Kuşkucu, septik, insanlara ve hayata güvensiz,
Sosyolojik Özellikleri :
Düzene ayak uydurmaya çalışırken, dengesini yitirmiştir. Karısı hatta kendisi de dahil olmak üzere herkesten ve herşeyden şüphe duymaktadır.
Yazar : Peter Turrini
Oyunun Türü: Dram (Şok dramaturjisi)
Sayfa Sayısı : 167
Oyunun Özeti :
Yakın arkadaş olan Hans, Ursus, Ringo, İtalyan ve dökümcü ustası bir çelik fabrikasında çelik işçisi olarak çalışmaktadır. Dökümcü ustası, kendi hayatından biraz vazgeçmiş, her zaman işçilerini koruyup kollayan iyi ve tecrübeli bir ustadır. William Shakespeare ise aynı fabrikanın kütüphane görevlisidir. Shakespeare, içinde bulunulan her duruma şiirsel bir sözü olan alkol bağımlısı bir düşünürdür. Piyasada çelik üretimi fazlalığı nedeniyle personel giderlerinde kısıtlama yapılmış ve işçi çıkarılmaya başlanmıştır. Personel şefi, ilk olarak Hans ve Ringo'nun işten çıkarıldığını açıklar. Hans, Anna ile evlidir ve Anna bir bebekleri olmasını istemektedir. Hans, çalışkanlığına ve içinde bulunduğu şartlara rağmen kendisine yapılan bu haksızlığa öfkelidir. İşçileri denetlemekle görevli olan Kolcu ve Personel şefi'ni yeniden işe alınmasını için ikna etmeye çalışır. Ancak başarısız olur. Aynı dönemde Anna'nın çalıştığı fabrika başka bir yere taşınmış, Anna da işsiz kalmıştır. Zor yaşam koşulları daha da zorlaşmıştır ancak arkadaşları Hans ve Ringo'ya destek vermekte, onların yanında yer almaya devam etmektedir. Anna, iyice parasız kalmaları nedeniyle, Hans'tan habersiz porno filmler çeken Yugoslav'ın bir filminde oynar. Film Hans'ın eline geçer ve Hans daha da büyük bir bunalıma sürüklenir. Sonunda kenidni Çalışma ve Ekonomi Bakanı'nın evinde bulur. Kendisine iş verilmesi için bakan'a durumunu anlatır. Bakan, o sırada evde bulunan bir şarkıcı kadının ısrarı ile geçmişine yolculuk yapar. Geçmişinde bir çelik işçisi olduğunu hayal eder, kafası karışmıştır. Bu karmaşa içinde Hans'a yeniden işe alınacağına dair söz verir. Hans, çelik fabrikasında çalışmaya başlar ancak Kolcu olarak. Personel Şefi, ona görevi işçileri denetlemek olduğunu ve bunu yaparken ne kadar şüpheci, acımasız ve ezici olması gerektiğini anlatır. Hans önce istemese de sonra bu duruma alışacak ve düzelen yaşam koşullarından mutluluk duyacaktır. Anna hamiledir ve hayali kurulan çocuk odası takımına sahiptirler artık. Ancak, arkadaşlarını eve davet ettkleri bir akşam yemeğinde, Hans onları kaybettiğini anlar. Davete yalnızca Shakespeare gelmiştir ve onun sözleri Hans'a daha da çok acı vermiştir. Son sahnede Hans tüm dostları ve Anna ile vedalaşır. İçinden çıkamadığı hayata fabrikada, fırının kazanında veda eder.
Kaç Perde : 1
Kaç Kisi : 20 + işçiler
Karekter İsimleri : William Shakespeare, Garson Kız,İtalyan, Ursus, Dokumcu Ustası, Ringo, Anna, Hans, Personel Şefi, Kolcu, Sunucu, İki Asistan Kız, Adam, İşci, Yugoslav, Amerikalı Şarkıcı Kadın, Calisma ve Ekonomi Bakanı, Bakanın Karısı, Personel Şefi (erkek), İşciler
Ana Tema : İşçi sınıfının yaşam savaşı.
Ana Fikir : Kapitalist düzen ve tüketim toplumu sonunda insanları birbiriyle savaşa, mücadeleye mecbur bırakır. Bu savaştan galip çıkan olmayacaktır.
Yan Fikirler : Bu duzende yönetici pozisyonunda olan insanlar da sanıldıgı kadar rahat ve mutlu yaşamamaktadır.
Çıkıs Episodları : 5 (Personel Şefi ve Hans arasında geçen konuşma),10 (Yugoslav'a verilen ceza),11 (Bakan'ın evinde olanlar), 14 (Hans'ın vedası
Geneli İçin Yorum :
Kapitalist düzenin insanları önce birbirleriyle sonra kendileriyle nasıl acımasız bir savaşa sürüklediği çarpıcı bir dille anlatılmış. Yazarın kelimeleri seçimindeki özgürlüğü, ele aldığı asıl sorundan hiç uzaklaşmadan, fikirlerinin sert bir tavırla arkasında duruşu okur olarak beni oldukça etkiledi. Düşünen, sorgulayan bir oyun bu ve seyircisini (okurunu) devam etmekte olan düzenin içinden çıkarıp bu
Episodlar İçin Yorum:
I.Sahne :
Yorum : Shakespeare'in gözüyle içinde bulunulan düzenin kapısını ilk kez araladığımız, Shakespeare karakteri hakkında ön bir fikir sahibi olduğumuz sahnedir.
II.Sahne : Reji
III. Sahne :
Ringo, Ursus, İtalyan ve Dökümcü ustası arasında geçen sohbet.
Yorum : Bu karakterler hakkında fikir sahibi olduğumuz sahnedir.
IV. Sahne :
Anna ve Hans'ın evi. Anna hayallerinden, çocuk isteğinden ve çocuk odası takımından bahsetmektedir. Hans tepkisiz dinler.
Yorum : Anna ve Hans'ı bu sahnede tanıyoruz. Anna'nın dünyasına giriyoruz.
V. Sahne :
Fabrika personel idaresi. İşten çıkarılan Hans, Personel Şefini yeniden işe alınması için ikna etmeye çalışmaktadır. Ona fabrikada çalıştığı on yıl boyunca yaşadıklarını anlatmakta, etkilenmesini beklemektedir. Personel Şefi duyarsız bir şekilde Hans'ın tazminat parasını almasını yani işten çıkarılmayı kabul etmesini sağlar.
Yorum : Bu sahne bizde şaşkınlık ve şok etkisi yaratan ilk sahnedir. Hans, personel şefinin yüzüne parayı fırlatır. Kolcu güler. Personel şefi, çekmecesinden kamçı çıkarır ve bir kolcuya bir Hans'a vurur. Bu sırada kolcu personel şefinin kafa derisini bir mektup açacağı ile yaralar. Hans personelin kanlar içindeki yüzüne bakıp güler. Şiddet, sapkınlık ve dengelerin yitirildiği anlar başlamıştır. Bu durum oyunun bundan sonrasına da hakim olacaktır.
VI. Sahne :
Fabrikanın kantini. Hans, Ursus, Ringo, İtalyan ve Dökümcü ustası oturmaktadır. Hans hafif sarhoştur. İşten çıkarılması konusundaki sıkıntılarını arkadaşlarıyla paylaşmaktadır. Arkadaşları özellikle ustası ona destek olmaya çalışır.
Yorum : "İşte dünya bu. Güçsüz bir çığlık. Çukura düşen bir dal. Paramparça bir yumurta.", der Shakespeare ve dökümcü ustasının kafasında bir yumurta kırar.
VII Sahne :
Anna ve Hans'ın müstakil evlerinin oturma odası. Anna yine hayaller kurmaktadır. Hans son paralarını lotoya yatırmıştır. Bu sırada odalarına bir yarışma programı sunucusu girer ve yarışma başlar.
Ana Karakterler İçin Tahlil :
Shakespeare :
Fizyolojik Özellikleri :
61 yaşında, yaşlı ve perişan bir görünümlü.
Psikolojik Özellikleri :
Psikolojik dengesini yitirmiş, tutarsız, duruma aykırı şekilde neşeli, derin düşüncelerde kaybolmuş bir çeşit düşünür.
Sosyolojik Özellikleri :
Alkol bagımlısı, fabrika kütüphanecisi, sürekli anlaşılması zor, karmaşık şiirsel konuşmalar yapan, çevresinde olup biteni hafife alıyor izlenimi veren.
Anna :
Fizyolojik Özellikleri :
26 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Hayalperest, saf, anaç, çaresiz.
Sosyolojik Özellikleri :
Vasıfsız bir işci, çok fakir bir hayat geçirmiş, geçmişiyle ilgili yaraları olan, kimi zaman hayalleri kendisini hakim olmaktadır.
Hans :
Fizyolojik Özellikleri :
29 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Çalışkan, işine baglı , cesur . İçinde bulunduğu zor yaşam koşulları nedeniyle gergin, zaman zaman öfkesini kontrol edemeyen. Duygularıyla, matığı arasında kalmaya zorlanmış, kararsızlık ve acı çeken.
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik işçisi. Çalışkanlığıyla ustasının gozdesi. Anna ile evliliginde sevgi hakim olmasına karşın zor şartlar nedeniyle birtakım sıkıntılar yaşanmaktadır.Arkadaşları tarafından korunup kollanmaktadır. Şiddet kavramı bu karaktere uzak degildir.
Dökümcü Ustası :
Fizyolojik Özellikleri :
59 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Çalışkan, güçlü, acıya dayanıklı, kimi zaman acımasız, karakterli, dürüst
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik isçisi. Yanında çalışan işçiler tarafından saygı duyulan bir usta. İşçilerinin haklarını korumakta ve onların yanında yer almaktadır. Karısı tarafından terkedilmiş olması ve oğlunun kendisini görmek istememesi nedeniyle hayattan bir parça vazgeçmiştir.
İtalyan :
Fizyolojik Özellikleri :
42 yaşında. Güçlü, dayanıklı.
Psikolojik Özellikleri :
Açık sözlü, rahat, acımasız,
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik iscisi. Porno filmler çekmektedir.
Ursus :
Fizyolojik Özellikleri :
35 yaşında. Köylü görünümlü, sağlıklı, muhtemelen yapılı.
Psikolojik Özellikleri :
Saf, çekingen, korkak.
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik işçisi. Toplumda yer edinememiştir, arkadaşları arasında bile sürekli alay konusu olmaktadır.
Ringo :
Fizyolojik Özellikleri :
42 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Heyacanlı, çocuksu.
Sosyolojik Özellikleri :
Çelik iscisi. Klarnet çalmaktadır. Araba yarışçısıdır. Tüm maaşını trafik cezalarına yatıracak kadar büyük bir tutkuyla bağlıdır arabalara.
Yugoslav :
Fizyolojik Özellikleri :
42 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Ahlaki değerleri zayıf, duyarsız
Sosyolojik Özellikleri :
Porno filmler çekmektedir. Aynı zamanda ticaretle uğraşır. Çevresi tarafından saygı gören bir durumda değildir. Hans ve arkadaşları , çaresiz hissettiği bir anda kendisine gelen Anna'yı filminde oynatması nedeniyle, Yugoslav'a büyük bir öfke duymaktadır.
Personel Şefi (Kadın) :
Fizyolojik Özellikleri :
36 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Acımasız, katı, adil olmayan, duyarsız
Sosyolojik Özellikleri :
Düzenin tüm kurallarına uyum sağlamış ve bulunduğu konumun gerektirdiği biçimde anlayıştan ve duyarlılıktan uzak yaşamaktadır.
Personel Şefi (Erkek) :
Fizyolojik Özellikleri :
48 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Kuşkucu, septik, insanlara ve hayata güvensiz,
Sosyolojik Özellikleri :
Düzene ayak uydurmaya çalışırken, dengesini yitirmiştir. Karısı hatta kendisi de dahil olmak üzere herkesten ve herşeyden şüphe duymaktadır.
Çalışma ve Ekonomi Bakanı :
Fizyolojik Özellikleri :
48 yaşında.
Psikolojik Özellikleri :
Kuşkucu, septik, insanlara ve hayata güvensiz,
Sosyolojik Özellikleri :
Düzene ayak uydurmaya çalışırken, dengesini yitirmiştir. Karısı hatta kendisi de dahil olmak üzere herkesten ve herşeyden şüphe duymaktadır.
Oyun İncelemeleri
OYUNUN ADI: TOHUM Ve TOPRAK
YAZAR: Orhan Asena
Yazar Bilgisi: Orhan Asena 1922-2001 yılları arasında yaşadı. Oyun yazarı ve çocuk hastalıkları uzmanıydı. Diyarbakır'da dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Anadolu'da hekim ve hükümet tabibi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk hastalıkları uzmanı oldu. Sekiz yıl Almanya'da hekim olarak çalıştı.
Yazın dünyasına şiir ve öykü yazarak girdi. Daha sonra oyunlar yazmaya başladı. İlk oyunu Tanrılar ve İnsanlar - Gılgamış, 1954 yılında sahnelendi ve 1959'da da kitap olarak yayımlandı. Kırkı aşkın oyun yazdı ve oyunları tüm Türkiye'deki sahnelerde oynandı. Yirmi kadar oyunu da kitap olarak yayımlandı. Atçalı Kel Memet'in hayatını işlediği Atçalı Kel Mehmet adlı oyunuyla TRT'den 1970 yılında başarı ödülünü aldı. Daha sonraları ise, İsmet Küntay Tiyatro Ödülü'nü, Avni Dilligil Tiyatro Ödülü'nü ve İş Bankası Büyük Tiyatro Ödülü'nü kazandı. Genellikle tarih konulu oyunlar yazan Asena, tiyatro eleştirmenlerince Türk tiyatrosunun Shakespeare'i olarak tanımlanmıştır.
OYUNUN TÜRÜ: Tarihi Dram
SAYFA SAYISI: 136
OYUN ÖZETİ: Yeniçeriler ayaklanmıştır. Üçüncü Selim'i katlederek, kendi istedikleri adamı devletin başına getirmeyi hedeflemektedirler. Rusçuk vilayetinin âyanı Alemdar Mustafa Paşa ise bu isyanı bastırmıştır fakat Selim'in, yeniçeriler tarafından katledilmesini engelleyememiştir. Bu yüzden onun yerine II. Mahmut'u padişahlığa getirmiştir. Yeni padişahın, Alemdar Paşaya hem can borcu hem de vefa borcu vardır. Ve bir yandan padişahlığın kudreti diğer yandan da bu vefa borcu arasında sıkışmıştır. Ayrıca Mahmut, devletin en üstündeki makamda oturmasına rağmen, Alemdar Paşa ondan daha kudretli durumdadır. Bu yüzden devlet yönetiminde üstü kapalı olarak Alemdar'ın sözü geçmektedir. Alemdar, devletini seven, devleti için canını vermekten korkmayan, ve bu devleti pislikten kurtarmaya kararlı olan idealist bir insandır. Bu arada saraydaki bazı kişiler, Alemdar'ı yok etme hülyasındadırlar. Bunun için çeşitli planlar yaparlar. Alemdar ise kaya gibi dik durmaktadır. Onun bu duruşu, kendisini öldürmeye gönderilen genç cariyeyi bile etkilemiştir. Ama bu cariyeyi etkileyen daha önemli şey ise, bu sert ve kudretli Paşa'nın, aslında bir çocuk kadar saf yüreği ve temiz kalbidir. Ve işin ilginç tarafı, bu cariye de Alemdar Paşa'nın gönlünde önemli bir yer edinmiştir. Bir gün yeniçeriler, çok daha güçlü bir şekilde ayaklanacaklar ve başta kendi kudretini düşünen Sultan Mahmut olmak üzere, Alemdar Mustafa Paşa'nın etrafındaki kişiler onu yalnız bırakacaktır. Sadece biri hariç.
PERDE SAYISI: 3 Perde
OYUNCU SAYISI (Kadın, Erkek): 23 Erkek, 8 Kadın
KARAKTER İSİMLERİ: Amber Ağa, Âlemdar Paşa, II. Mahmut, Ramiz Efendi, İsa Ağa, Lala Mehmet Bey, Ayşe Sultan, Kamertap, Gülten Kalfa, Naciye Kalfa, Hünkâr İmami, Küçük Refik Efendi, Bayburtlu Süleyman, Galip Efendi, Tahsin Efendi, İdris Efendi, I. Kadın, II. Kadın, Abit Ağa, I. İç Oğlanı, II. İç Oğlanı, III. İç Oğlanı, I. Cariye, II. Cariye, Tayyar Ağa, Hurşit Ağa, I.Ulak, II. Ulak, III. Ulak, Bölük Ağası, Akağa
ANA TEMA: Devletini seven ve devletin bulaştığı yolsuzlukları, pislikleri kökten temizlemeye çalışan idealist bir devlet adamının, bozuk düzen karşısındaki mücadelesini içeriyor. Ve bu mücadeledeki yalnızlığını.
ANA FİKİR: Her türlü yeniliğe ve ıslahat hareketine karşı çıkan yeniçerilerin karşısına dikilen devlet adamı Âlemdar Mustafa Paşa, bu uğurda hiçbir korku taşımadan, kendini devletine adamıştır. Gerektiğinde padişahla bile ters düşen ama yine de boyun eğmeyen bir idealisttir. Fakat her idealist gibi o da yalnızdır. İmparatorluğu, içine düştüğü karanlık kuyudan kurtarmak isteyen, bunun için de birilerinin haksız çıkarlarını engellemeye kararlı olan bu büyük insanın kaderi, yalnızlığına yenilmektir.
YAN FİKİRLER:
İmparatorluğu çöküşe götüren ortam
Saray içindeki entrikalar
İdealist insanın yalnızlığı
Vatanını seven kişinin onuru
Dürüstlüğün, onurun sefaleti ve kötünün zaferi
Sert görünen, kudretli bir devlet adamının gizlenmiş duygusallığı
Gururla vicdan arasındaki yolculuk
PERDELER İÇİN YORUM (PERDE ÖZETLERİ:
I. Perde: Yeniçeriler ayaklanır ve padişah üçüncü selimi katlederler. Alemdar Paşa, isyanı bastırır ve İkinci Mahmut'u payitahta oturtur. Padişahın Alemdar'a vefa borcu vardır. Bu borç onun kudretine gölge düşürmekle birlikte, Alemdar'ın devlet yönetimindeki kudreti Padişah Mahmut'u içten içe rahatsız etmektedir. Bunun yanı sıra Alemdar'ın saray içinde ve devlet yönetiminde yaptığı ıslahatlar, çeşitli çıkar çevrelerince de hoş karşılanmamaktadır. Alemdar Mustafa Paşa'nın saray içindeki gücünden rahatsız olan Ayşe Sultan ise onu öldürmek için genç bir cariyeyi görevlendirmiştir.
II.Perde: Alemdar Paşa, imparatorluğun içindeki bazı gruplarla padişahın ittifak antlaşması yapmasını istemiş ve İttifak Senedi'ni hazırlamıştır. Bu durum padişahı iyice rahatsız eder. Çünkü bu İttifak Senedi, padişahın bazı tavizler vermesini gerektirmektedir. Bunun yanı sıra, Alemdar Paşa'nın hazırladığı bu senedi imzalamak zorunda kalarak, padişah ,bir nevi Alemdar Paşa'ya boyun eğmiş durumdadır. Sarayın içinde Alemdar karşıtı gruplar çoğalmakla birlikte, yeniçeri ocağında da bir hareketlilik vardır. Alemdar ise, bu ocağı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bütün bunlar olurken, Alemdar'ın yanındakiler, yavaş yavaş onu terk etmektedir. Ve sonunda, Alemdar Paşa'yı öldürmek için gönderilen cariye, bu planını gerçekleştirmek üzere, paşayı harem odasında beklemektedir. Fakat, Alemdar Paşa'nın yüreğinden o kadar etkilenir ki, onu zehirleyemez.
III. PERDE: Sonunda yeniçeriler ayaklanmıştır. Bu sefer çok daha güçlüdürler. Dört bir yandan saraya akın etmektedirler. Alemdar Paşa, bu isyanı rahatlıkla bastırabileceğini düşünmekte ve başta padişah olmak üzere, kendisini destekleyen kuvvetlere güvenmektedir. Fakat saatler geçtikçe, güvendiği kişilerin kendisini acı bir şekilde yalnız bıraktığını fark edecektir. Padişah, büyük bir kıyıma yol açmamak için pasif davranmaktadır. Ancak asıl sebep, padişahın kıyımdan çekinmesi değil, Alemdar'ın gölgesinden kurtulmak istemesidir. Vicdanıyla gururu arasında ikilemler yaşayan Sultan Mahmut, sonunda gururuna yenik düşerek, Alemdar'ı yeniçerilerin kucağında yalnız bırakır. Ona büyük hayranlık duyduğu halde...
Yeniçeriler, Alemdar'ın konağının kapısına dayanmıştır. Alemdar artık yapayalnızdır olduğunun farkına varmıştır. Güvendiği herkes onu bu ateşin içinde terk etmişken, bir tek kişi ısrarla onun yanından ayrılmamaktadır. Kendisini öldürmek için görevlendirilen fakat Alemdar'a duyduğu sevgi ve hayranlık nedeniyle, bu suikastten vazgeçen cariye Kamertap...
Sonunda yeniçeriler, konağı basarlar ve Alemdar'ı teslim almaya gelirler. Fakat teslim olmayacak derecede onurlu olan Paşa, bu uğurda kendi hayatından bile vazgeçecek bir eylemde bulunur.
Alemdar'ın kanı bile yeniçerileri durduramamıştır. Ve şimdi saraya yürümektedirler. Padişah İkinci Mahmut ise, daha önce Alemdar tehlikedeyken yapmadığı şeyi yapacak ve kanlı bir şekilde bu isyanı bastıracaktır.
Padişahın saltanatı devam edecek, saraydaki köhne düzen devam edecek ama bir idealist Alemdar Mustafa Paşa, tarihin puslu sayfalarında unutulmaya yüz tutacaktır.
YAZAR: Orhan Asena
Yazar Bilgisi: Orhan Asena 1922-2001 yılları arasında yaşadı. Oyun yazarı ve çocuk hastalıkları uzmanıydı. Diyarbakır'da dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Anadolu'da hekim ve hükümet tabibi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk hastalıkları uzmanı oldu. Sekiz yıl Almanya'da hekim olarak çalıştı.
Yazın dünyasına şiir ve öykü yazarak girdi. Daha sonra oyunlar yazmaya başladı. İlk oyunu Tanrılar ve İnsanlar - Gılgamış, 1954 yılında sahnelendi ve 1959'da da kitap olarak yayımlandı. Kırkı aşkın oyun yazdı ve oyunları tüm Türkiye'deki sahnelerde oynandı. Yirmi kadar oyunu da kitap olarak yayımlandı. Atçalı Kel Memet'in hayatını işlediği Atçalı Kel Mehmet adlı oyunuyla TRT'den 1970 yılında başarı ödülünü aldı. Daha sonraları ise, İsmet Küntay Tiyatro Ödülü'nü, Avni Dilligil Tiyatro Ödülü'nü ve İş Bankası Büyük Tiyatro Ödülü'nü kazandı. Genellikle tarih konulu oyunlar yazan Asena, tiyatro eleştirmenlerince Türk tiyatrosunun Shakespeare'i olarak tanımlanmıştır.
OYUNUN TÜRÜ: Tarihi Dram
SAYFA SAYISI: 136
OYUN ÖZETİ: Yeniçeriler ayaklanmıştır. Üçüncü Selim'i katlederek, kendi istedikleri adamı devletin başına getirmeyi hedeflemektedirler. Rusçuk vilayetinin âyanı Alemdar Mustafa Paşa ise bu isyanı bastırmıştır fakat Selim'in, yeniçeriler tarafından katledilmesini engelleyememiştir. Bu yüzden onun yerine II. Mahmut'u padişahlığa getirmiştir. Yeni padişahın, Alemdar Paşaya hem can borcu hem de vefa borcu vardır. Ve bir yandan padişahlığın kudreti diğer yandan da bu vefa borcu arasında sıkışmıştır. Ayrıca Mahmut, devletin en üstündeki makamda oturmasına rağmen, Alemdar Paşa ondan daha kudretli durumdadır. Bu yüzden devlet yönetiminde üstü kapalı olarak Alemdar'ın sözü geçmektedir. Alemdar, devletini seven, devleti için canını vermekten korkmayan, ve bu devleti pislikten kurtarmaya kararlı olan idealist bir insandır. Bu arada saraydaki bazı kişiler, Alemdar'ı yok etme hülyasındadırlar. Bunun için çeşitli planlar yaparlar. Alemdar ise kaya gibi dik durmaktadır. Onun bu duruşu, kendisini öldürmeye gönderilen genç cariyeyi bile etkilemiştir. Ama bu cariyeyi etkileyen daha önemli şey ise, bu sert ve kudretli Paşa'nın, aslında bir çocuk kadar saf yüreği ve temiz kalbidir. Ve işin ilginç tarafı, bu cariye de Alemdar Paşa'nın gönlünde önemli bir yer edinmiştir. Bir gün yeniçeriler, çok daha güçlü bir şekilde ayaklanacaklar ve başta kendi kudretini düşünen Sultan Mahmut olmak üzere, Alemdar Mustafa Paşa'nın etrafındaki kişiler onu yalnız bırakacaktır. Sadece biri hariç.
PERDE SAYISI: 3 Perde
OYUNCU SAYISI (Kadın, Erkek): 23 Erkek, 8 Kadın
KARAKTER İSİMLERİ: Amber Ağa, Âlemdar Paşa, II. Mahmut, Ramiz Efendi, İsa Ağa, Lala Mehmet Bey, Ayşe Sultan, Kamertap, Gülten Kalfa, Naciye Kalfa, Hünkâr İmami, Küçük Refik Efendi, Bayburtlu Süleyman, Galip Efendi, Tahsin Efendi, İdris Efendi, I. Kadın, II. Kadın, Abit Ağa, I. İç Oğlanı, II. İç Oğlanı, III. İç Oğlanı, I. Cariye, II. Cariye, Tayyar Ağa, Hurşit Ağa, I.Ulak, II. Ulak, III. Ulak, Bölük Ağası, Akağa
ANA TEMA: Devletini seven ve devletin bulaştığı yolsuzlukları, pislikleri kökten temizlemeye çalışan idealist bir devlet adamının, bozuk düzen karşısındaki mücadelesini içeriyor. Ve bu mücadeledeki yalnızlığını.
ANA FİKİR: Her türlü yeniliğe ve ıslahat hareketine karşı çıkan yeniçerilerin karşısına dikilen devlet adamı Âlemdar Mustafa Paşa, bu uğurda hiçbir korku taşımadan, kendini devletine adamıştır. Gerektiğinde padişahla bile ters düşen ama yine de boyun eğmeyen bir idealisttir. Fakat her idealist gibi o da yalnızdır. İmparatorluğu, içine düştüğü karanlık kuyudan kurtarmak isteyen, bunun için de birilerinin haksız çıkarlarını engellemeye kararlı olan bu büyük insanın kaderi, yalnızlığına yenilmektir.
YAN FİKİRLER:
İmparatorluğu çöküşe götüren ortam
Saray içindeki entrikalar
İdealist insanın yalnızlığı
Vatanını seven kişinin onuru
Dürüstlüğün, onurun sefaleti ve kötünün zaferi
Sert görünen, kudretli bir devlet adamının gizlenmiş duygusallığı
Gururla vicdan arasındaki yolculuk
PERDELER İÇİN YORUM (PERDE ÖZETLERİ:
I. Perde: Yeniçeriler ayaklanır ve padişah üçüncü selimi katlederler. Alemdar Paşa, isyanı bastırır ve İkinci Mahmut'u payitahta oturtur. Padişahın Alemdar'a vefa borcu vardır. Bu borç onun kudretine gölge düşürmekle birlikte, Alemdar'ın devlet yönetimindeki kudreti Padişah Mahmut'u içten içe rahatsız etmektedir. Bunun yanı sıra Alemdar'ın saray içinde ve devlet yönetiminde yaptığı ıslahatlar, çeşitli çıkar çevrelerince de hoş karşılanmamaktadır. Alemdar Mustafa Paşa'nın saray içindeki gücünden rahatsız olan Ayşe Sultan ise onu öldürmek için genç bir cariyeyi görevlendirmiştir.
II.Perde: Alemdar Paşa, imparatorluğun içindeki bazı gruplarla padişahın ittifak antlaşması yapmasını istemiş ve İttifak Senedi'ni hazırlamıştır. Bu durum padişahı iyice rahatsız eder. Çünkü bu İttifak Senedi, padişahın bazı tavizler vermesini gerektirmektedir. Bunun yanı sıra, Alemdar Paşa'nın hazırladığı bu senedi imzalamak zorunda kalarak, padişah ,bir nevi Alemdar Paşa'ya boyun eğmiş durumdadır. Sarayın içinde Alemdar karşıtı gruplar çoğalmakla birlikte, yeniçeri ocağında da bir hareketlilik vardır. Alemdar ise, bu ocağı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bütün bunlar olurken, Alemdar'ın yanındakiler, yavaş yavaş onu terk etmektedir. Ve sonunda, Alemdar Paşa'yı öldürmek için gönderilen cariye, bu planını gerçekleştirmek üzere, paşayı harem odasında beklemektedir. Fakat, Alemdar Paşa'nın yüreğinden o kadar etkilenir ki, onu zehirleyemez.
III. PERDE: Sonunda yeniçeriler ayaklanmıştır. Bu sefer çok daha güçlüdürler. Dört bir yandan saraya akın etmektedirler. Alemdar Paşa, bu isyanı rahatlıkla bastırabileceğini düşünmekte ve başta padişah olmak üzere, kendisini destekleyen kuvvetlere güvenmektedir. Fakat saatler geçtikçe, güvendiği kişilerin kendisini acı bir şekilde yalnız bıraktığını fark edecektir. Padişah, büyük bir kıyıma yol açmamak için pasif davranmaktadır. Ancak asıl sebep, padişahın kıyımdan çekinmesi değil, Alemdar'ın gölgesinden kurtulmak istemesidir. Vicdanıyla gururu arasında ikilemler yaşayan Sultan Mahmut, sonunda gururuna yenik düşerek, Alemdar'ı yeniçerilerin kucağında yalnız bırakır. Ona büyük hayranlık duyduğu halde...
Yeniçeriler, Alemdar'ın konağının kapısına dayanmıştır. Alemdar artık yapayalnızdır olduğunun farkına varmıştır. Güvendiği herkes onu bu ateşin içinde terk etmişken, bir tek kişi ısrarla onun yanından ayrılmamaktadır. Kendisini öldürmek için görevlendirilen fakat Alemdar'a duyduğu sevgi ve hayranlık nedeniyle, bu suikastten vazgeçen cariye Kamertap...
Sonunda yeniçeriler, konağı basarlar ve Alemdar'ı teslim almaya gelirler. Fakat teslim olmayacak derecede onurlu olan Paşa, bu uğurda kendi hayatından bile vazgeçecek bir eylemde bulunur.
Alemdar'ın kanı bile yeniçerileri durduramamıştır. Ve şimdi saraya yürümektedirler. Padişah İkinci Mahmut ise, daha önce Alemdar tehlikedeyken yapmadığı şeyi yapacak ve kanlı bir şekilde bu isyanı bastıracaktır.
Padişahın saltanatı devam edecek, saraydaki köhne düzen devam edecek ama bir idealist Alemdar Mustafa Paşa, tarihin puslu sayfalarında unutulmaya yüz tutacaktır.
Oyun İncelemeleri
sinem kardeşimiz emeğine sağlık anlandığım kadarıyla bu tiyatro bölümünden sen sorumlusun senden abin olarak bir ricam olacaktı bizim oynadığımız oyunlarıda burda yayınlarsan sevinirim şimdiden teşekkür ederim
Nefsi ÂPirÂin gölgesinden başka hiçbir şey öldüremez; o Ânefs öldürenÂin eteğini sımsıkı tut.
''HZ MEVLANA''
ÜSEYİN'in Aşkına Şahitsen, Bu Şahadet Kutlu Olsun... Sen ÜSEYİN'in Aşkı ile Her Dem Diri Kalanlardansın, Ve Sen
'' Aşkın Şehidi'sin!..''
Ben HZ. ÜSEYİN'DEN NASIL YAŞAMAYI VE NASIL ÖLMEYİ ÖĞRENDİM
ÇELEBİ
Ben HZ. ÜSEYİN'DEN NASIL YAŞAMAYI VE NASIL ÖLMEYİ ÖĞRENDİM
ÇELEBİ
Oyun İncelemeleri
Alinin_askeri yazdı:sinem kardeşimiz emeğine sağlık anlandığım kadarıyla bu tiyatro bölümünden sen sorumlusun senden abin olarak bir ricam olacaktı bizim oynadığımız oyunlarıda burda yayınlarsan sevinirim şimdiden teşekkür ederim
[COLOR=Purple]Teşekkür ederim Çelebi Abiciğim.
Eğer oynadığımız oyunların metinleri bilgisayar ortamında varsa tabi ki yazarı sayın Hakan Ekin de müsaade derse yayınlarız. En kısa zamanda bu konuyu konuşacağıma söz veriyorum.
İlgin için teşekkürler.
Sevgiler...
Susabilmek bir hünerdir
insanın ağzından çıkan sözler
kendine ait olmazsa...
Bir ülkede, bir toplumda, bir kavimde
yani herhangibir yerde işte...
hala tregedya yazılıyorsa orası henüz aydınlanmamış demektir...
[B]Tanrı'yı Kötüler, Tanrı ise İyileri Kullanır![/B]
Bir ülkede, bir toplumda, bir kavimde
yani herhangibir yerde işte...
hala tregedya yazılıyorsa orası henüz aydınlanmamış demektir...
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi