[COLOR="#000000"]Risale-i Nur hareketi diye de bilinen, Said Nursi’nin yolunda giden ve genel anlamda Nurcular diye adlandırılan kesim gün geçtikçe büyüyen ama parçalanmaktan da kurtulamayan bir dini hareket.
Zaman zaman yazılarımda belirttiğim gibi, ilginç bir tarihi var bu hareketin. Said Nursi’nin vefatından sonra Zübeyir Gündüzalp, Nurcuları daha organize hale getirmiş, Said Nursi’nin diğer yakın talebeleriyle birlikte zaman içinde daha da güçlü bir yapıya dönüştürmüştü.
Zübeyir Gündüzalp, Said Nursi’nin ’hizmet eri’ gibiydi. Bütün işlerini görür, bir nevi ’özel kalem müdürlüğünü’ yapardı. Diğer ağabeyler ya da talebeler Said Nursi ile görüşmek istedikleri zaman Gündüzalp’e müracaat ederler, o da bu istekleri Said Nursi’ye iletir, uygun bulunursa görüştürürdü. Aynı zamanda oğlu gibi, evladı gibi bütün hizmetlerini yerine getirir, Said Nursi yeri geldiğinde ’Keçeli’ diye azarlasa da, bazen bağırıp çağırsa da, hatta kızıp tokat atsa da saygısında, sevgisinde kusur etmezdi.
Said Nursi’nin vefatından sonra yüz binlerce Nur talebesi, endişe ve telaş içindeyken, ’bundan sonra ne olacak’ kaygısı kendini gösterirken, o kitleyi yönlendiren, ’genelde hasta olmasına rağmen’ diri tutan, baş gösteren kimi sorunları bir şekilde çözen otoriter bir yapıya da sahip birisiydi.
Cemaatin yayın organları oluşturmasında da başı Gündüzalp çekiyordu. Kendisi gibi ikinci kuşak talebelerden-ağabeylerden olan Mehmet Fırıncı ile birlikte haftalık dergi, yayınevi, günlük gazete gibi projeleri hayata geçirdi. Özellikle Mehmet Fırıncı’nın ’Ah bir lahana yaprağı kadar bir yayın organımız olsa’ diye dile getirdiği bu özlemi önce haftalık İttihad dergisiyle gerçekleştirdiler. Ardından Mihrab Yayınevi adıyla yayınevi kurdular, sonra bu ismi Yeni Asya Yayınları’na çevirdiler. Hekimoğlu İsmail’in meşhur Minyeli Abdullah romanı ilk Mihrab yayınlarında yayınlandı.
ZÜBEYİR GÜNDÜZALP’TEN MEHMET KUTLULAR’A: ’SEN HAİNSİN!’
Yeni Asya gazetesi de kurulunca, cemaat talebeler arasındaki irtibatı da daha sağlam kurmuş oldu ve cemaat Yeni Asya cemaati olarak anılmaya başlandı. Gazetenin başında Mehmet Kutlular vardı ve uzun yıllar gazeteyi de, yayınevini de o yönetti. Başlangıçta sadece Said Nursi’nin Risalelerinin halka ulaşma vazifesini gaye edinen gazete Mehmet Kutlular idaresiyle daha çok Süleyman Demirel’in Adalet Partisi’nin yayın organı haline geldi. Bu kadar siyasileşme cemaatin belli kesimlerinde hoşnutsuzluk oluşturdu. Öyle ki, Zübeyir Gündüzalp’in ’ipleri eline geçiren’ Mehmet Kutlular’a çok kızdığı, öfkelendiği, yüzüne karşı ’Sen hainsin!’ bile dediği cemaat içinde konuşuldu, bazı ağabeylerce dile getirildi.
Zaten hasta olan Gündüzalp’in ölümünden sonra Mehmet Kutlular gazeteyi daha da siyasileştirince, MSP’ye ve Erbakan’a karşı savaş açınca parçalanma süreci başladı ve ilk zamanların en güçlü cemaati Yeni Asya, ileride en küçük cemaat haline gelecek gidişatı başlatmış oldu.
12 Eylül darbesine kadar irili ufaklı parçalanmalar, (bu parçalananlardan biri Fethullah Gülen hareketiydi), bazı ağabeyler ve yazarlar tarafından ayrılmalar yaşayan Yeni Asya, 12 Eylül darbesinin ardından tam ortadan ikiye bölündü. Said Nursi’nin en yakın talebesi, Risalelerde en çok adı geçen, Risalelerin yayınlanması için Said Nursi tarafından görevlendiren Mustafa Sungur’un cemaati, Fethullah Gülen’i de nurcu yapan Erzurumlu Mehmet Kırkıncı Hoca cemaati, İzmir’de vaazları ve kasetleriyle kendini göstermeye başlayan Fethullah Gülen cemaati artık Yeni Asya cemaatinin karşısındaydı ve Yeni Asya’nın cemaati onlara ’Konseyciler’ diyordu.
Yeni Asya gazetesinin en tanınmış yazarlarından Yavuz Bahadıroğlu, hem köşesinden Konseycilere ateş püskürüyordu, hem de o dönemde yazdığı Merhaba Söğüt romanında bu ayrılığa göndermelerde bulunuyordu. O romanda Ertuğrul Gazi’nin Anadolu’ya göçü anlatılıyor ve göçün uzamasından bıkanların terk edişi dile getiriliyor. O ayrılıkta iki kardeş diğer iki kardeşten ayrılmış, en sevilen hocalar karşı karşıya gelmiş, can ciğer olan nice Kayılı ikiye bölünmüştü.
Ayrılanlar yarıdan çoktu ama Ertuğrul kardeşi Dündar ve annesi Hayme Ana ile göçe devam etmiş, sonunda Söğüt’e ulaşmıştı. Ertuğrul yanlıları Yeni Asya, ayrılanlar, yarı yolda koyanlar ise Mustafa Sungur, Kırkıncı Hoca gibi sevilen hocalardı. (Fethullah Gülen’i ise o sıralar pek adam yerine koymuyorlardı, zaten o daha önce ayrılmıştı.) Ertuğrul’un Söğüt’e ulaşması gibi, Yeni Asya yoluna ulaşacak ve hedefine varacaktı.
Yeni Asya cemaati ikiye bölünmesine rağmen Mehmet Kutlular liderliğinde Demirel’i savunmaya devam ediyor, Yavuz Bahadıroğlu, Mustafa Kaplan, Safa Mürsel, İslam Yaşar, Bünyamin Ateş, Cemal Uşşak, Burhan Bozgeyik gibi yazarlar hem RP’ye, hem de ayrılan Konseyciler’e ateş püskürüyordu. Cemaati ’Üç Mehmetler’ diye adlandırılan Mehmet Kutlular, Mehmet Fırıncı ve Mehmet Emin Birinci yönlendiriyordu.
AVUKAT BEKİR BERK’İN YENİ ASYA DARBESİ
Fakat 1990’lı yılına doğru Yeni Asya cemaatinde ’Özal krizi’ yaşandı. Mehmet Fırıncı ve Mehmet Emin Birinci Özal’ı daha çok beğeniyorlar, Mehmet Kutlular’ı da ’iflah olmaz Demirel sevdasından’ dolayı eleştiriyorlardı. Cağaloğlu’ndan Yeni Bosna’ya taşınan Yeni Asya gazetesi, 1990’ın Ocak ayında ilginç bir darbe yaşadı.
Bir dönem çok aktif bir avukat olan, neredeyse her Nurcu’nun mahkeme davaları için dağ dağ köy köy, şehir şehir koşturan ama 70’li yılların sonuna doğru bir dersanede bir erkek çocuğa taciz ettiği iddiası ya da iftirası nedeniyle Mehmet Kutlular tarafından Mekke’ye gönderilen Bekir Berk, Mehmet Fırıncı ve M. Emin Birinci tarafından Türkiye’ye çağırılmış, onun hukuk bilgisi sayesinde de Mehmet Kutlular ve ekibi, bir sabah binanın dışında bırakılmıştı.
Gazete, yayınevi ve cemaat mal varlıklarının çoğu M. Emin Birinci’nin üzerinde olduğu için avukat Bekir Berk, Mehmet Kutlular’ın gazeteden atılmasını sağlamıştı. Bir kış sabahı gazete binasına gelen Kutlular ve ekibi, polis zoruyla uzaklaştırıldı. Bu süreçte bina içinde yumruk yumruğa kavgalar, camları pencereleri kırmalar, hakaretler ve küfürler, arbedeler yaşandı.
Mehmet Fırıncı, M. Emin Birinci, Bekir Berk, M. Emin Birinci’nin yeğeni ve gerçek adı Niyazi Birinci olan Yavuz Bahadıroğlu, Haluk İmamoğlu, Safa Mürsel, Mehmet Paksu, Cemal Uşşak gibi yazarlar bu tarafta kaldı ve onlar Yeni Nesil adını aldılar. Zamanla sadece Nesil grubu diye anıldılar.
Mehmet Kutlular ise, Kazım Güleçyüz, İslam Yaşar, Ali Toker, Mustafa Kaplan, Burhan Bozgeyik, Bünyamin Ateş, Cemil Tokpınar gibi isimlerden oluşan ekiple birlikte tekrar Cağaloğlu’nda bir yer tuttular ve kısa zamanda Yeni Asya gazetesini çıkarmaya başladılar. Cemaatin tabanının büyük kısmı da onlarla birlikte hareket etti.
GÜLEN CEMAATİ VE NESİL GRUBUNUN YAKINLAŞMASI
Nesil grubu diye anılan cemaatin çok fazla bir tabanı olmadı, Yeni Nesil adına dönüştürdükleri gazeteyi ise kısa zamanda kapatmak zorunda kaldılar ama Nesil Yayınları ve Moral FM olarak yayıncılıkta geliştiler. Ayrılıktan sonra ANAP’ı desteklediler, o günlerde artık gelişen ve büyük cemaat haline gelmeye başlayan Fethullah Gülen cemaatiyle birbirlerine çok yaklaştılar. Fethullah Gülen cemaatine en yakın cemaat Nesil cemaati oldu. Özellikle Cemal Uşşak, Gülen cemaatinde görev alacak noktaya geldi. Her iki cemaate de gelip gidiyordu.
2001 krizinde sıkıntı yaşayan Nesil, hem Adnan Oktar grubunun, hem de Fethullah Gülen cemaatinin destekleriyle krizi aşabildi. Kültür Dersaneleri ve Okyanus Kolejlerinin sahibi Orhan Özbey yönetime gelince yayıncılıkta büyüme yaşadılar ve birkaç yıl içinde toparlandılar. O zamana kadar görülmedik başarılar sağladılar, kurumsallaştılar. Yayınladıkları kitaplar yüz binler satmaya başladı. Fethullah Gülen cemaatinin hızla büyüyen NT şubelerinin bunda büyük katkıları vardı. Fethullah Gülen grubunun kendi yayınlarından sonra birinci tercihi her zaman Timaş oldu, ikinci sırada Nesil’di. Buna rağmen hem Gülen grubunun, hem de Timaş’ın satışlarından daha çok satışlara ulaşan bir dönem yaşadılar.
AKP kurulup iktidara gelince hem Fethullah Gülen cemaati, hem de artık kardeşi gibi görünen Nesil grubu altın dönemlerini yaşadılar. Tabii ki Fethullah Gülen cemaatinin büyümesi devasa adımlarla oluyordu. Cemaat her boyutta olduğu gibi dağıtımda da çok büyümüş, NT ve Gökkuşağı dağıtım şirketleri Türkiye’nin en büyüğü haline gelmişti. Yayın piyasasında bulunan yayıncıların hepsi NT’lerde kitaplarının dağıtılması için büyük çaba gösteriyordu. NT yayıncılardan burs, kurban parası, himmet topluyordu kitapları az da satsa, çok da satsa. Zaten bunları yapamayan NT’ye giremiyordu.
Timaş ve Nesil en çok kolladıkları ve destekledikleri yayınevleriydi. Her iki yayınevi, NT’ye uygun kitaplar yayınlamaya başlamışlar, kitap basılmadan NT’ye gösterip onay aldıktan sonra basmaya başlamışlardı. Hatta basılıp da NT’nin uygun bulmadığı kitaplar toplatılıyor, imha ediliyordu.
2013 Eylül ayına kadar bu büyüme ve birliktelik devam etti. Özellikle cemaat gazete, televizyon, yayınevi, dersane, okullar gibi alanlarda aşırı büyümüş, AKP hükümetinde köşe başlarını ele geçirerek en etkili yapılanma haline gelmişlerdi. Fakat dersane olayı patlak verince, malum 17-25 aralık operasyonları da Erdoğan’ı en azılı Fethullah Gülen cemaati düşmanı haline getirince işler tersine döndü. Cemaat ile iç içe iş yapan cemaatler ve kurumlar Hükümet ile cemaat arasında ne yapacaklarını bilemez hale geldiler.
NESİL’İN CEMAATÇİLERİ: CEMAL UŞŞAK, CEMİL TOKPINAR, HALİT ERTUĞRUL
Nesil bu süreçte o zamana kadar en yakın olduğu Gülen cemaatine tavır aldı, Mehmet Fırıncı bizzat hükümeti destekleyen açıklamalarda bulundu. Fakat Nesil yazarlarından Cemal Uşşak, Cemil Tokpınar, Halit Ertuğrul gibi isimler cemaatten yana tutum sergilediler. Nesil ile Gülen arasında mekik dokuyan Uşşak, Gülen cemaatini tercih etti. Bekir Berk’in Yeni Asya darbesi döneminde Kutlular’ın yanında yer alan Cemil Tokpınar, bir süre sonra Nesil grubuna dönüş yapmışken, şimdi Gülen cemaatine öven, destek çıkan tavırlar sergiliyordu. Nesil’de bir anda yönetim değişmiş, yayınevinin genel müdürü ile başta birkaç ay resmi sonra da gayri resmi yayın danışmanı olan Cemil Tokpınar cemaat yetkilileriyle görüşerek, aslında cemaatten yana olduklarını dile getirmişti.
Yazdıkları hayal ürünü olayları gerçek olaylar diye anlatan, romanlardaki olaylarda kahramanları bizzat kendisi hidayete erdiren ve böyle sanıldığı için cemaat ağabeylerinin romanları okunsun diye tavsiye edilen, bu destek sayesinde de kitapları yüz binler satan Halit Ertuğrul da, daha çok el altından cemaate destek çıkıyordu. Fakat başta destek veren abiler, yazdıklarının yalan olduğunu anlayınca tavır almışlardı. Özellikle Mustafa Sungur, çok tepki göstermişti. Nesil’dekiler de, özellikle pazarlamacılar durumu iyi biliyordu. (Halit Ertuğrul çok enteresan bir kişilik, Nurculuktan en çok kazananlardan biri. Ayrı bir yazı konusu.)
Bu gibi sebeplerle Nesil hükümetten yana tavır almasına rağmen, ’gizli cemaatcilikle veya iki taraflı’ diye suçlanınca, geçtiğimiz günlerde Mehmet Fırıncı ve Yavuz Bahadıroğlu basın açıklaması yaptılar ve ’cemaate karşı olduklarını’ tekrar deklare ettiler. Fakat Moral FM adına yapılan bu açıklama her yerde paylaşılmasına rağmen Nesil yayınları tarafından paylaşılmadı.
Timaş ise hükümet çevrelerine hükümet tarafındayız mesajları iletmekle uğraşıyor. Cemaate ise cemaatteniz demeye devam ediyor. En çok arada kalan onlar oldu. Fakat NT’de eskisinden de faal durumdalar. En çok onların kitapları sergileniyor. Cemaatte onları vefalı dost olarak görüyor.
YILLARIN DÜŞMANLARI GÜLEN GRUBU İLE YENİ ASYA ŞİMDİ EN YAKIN DOST
Yeni Asya’ya gelince başta en büyük grup olan bu cemaat, Fethullah Gülen grubuna karşı en şiddetli savaşan gruptu aynı zamanda. Şimdi en küçük nurcu gruba dönüştü, hala DP’yi destekliyorlar, ama iyice azalan tabanlarının % 90’dan fazlası gazete ne yazarsa yazsın Erdoğan’ı destekliyor. Ama şu günlerde gazete, Gülen cemaatinin en büyük destekçisi. Yıllarca kitapları NT’lere sokulmayan Yeni Asya yayınları, şimdi Timaş ile birlikte en gözde partner haline geldi. Bu yapıların içinde olanlar, ’Kırk yıl düşünsek Gülen cemaatiyle, Yeni Asya’nın birlikte olacağı’ aklımıza gelmezdi diyor.
Gülen cemaatine gelince, o da tabanının % 80’inini kaybetti. Bugün vardıkları son nokta ise, MGK toplantısında Kırmızı Kitap’a ’devlet düşmanı tehlikeli örgüt, paralel yapı’ olarak girdiler. Ekonomi olarak da büyük sıkıntı içindeler. Gazeteler dahil pek çok kurumda maaş ödenemez hale geldi. Türkiye’nin en büyük kitap dağıtım ağı olan NT’de yayıncıların cirosu % 50 cıvarlarına düştü. Bu da bitiş demektir.
Devasa büyümüşlerdi, devasa küçülüyorlar.
Asiye Güldoğan
Odatv.com
Nurcuları anlama kılavuzu
ALİ ÇOKTUR ŞAH-I MERDAN BULUNMAZ.
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...
MUSTAFA ŞEREF,
KEMAL GURUR,
ATATÜRK ONURDUR...
Memleketim Yozgat Yemen'dir ilim
Horasan köyünden geliyor pirim
Kırklar binasında var oldu yerim
Sıfatı Zöhre Ana Ali'dir dilim.
Pir Zöhre Ana
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...
MUSTAFA ŞEREF,
KEMAL GURUR,
ATATÜRK ONURDUR...
Memleketim Yozgat Yemen'dir ilim
Horasan köyünden geliyor pirim
Kırklar binasında var oldu yerim
Sıfatı Zöhre Ana Ali'dir dilim.
Pir Zöhre Ana