You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

"Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin"

"Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin"

Posting Freak
"Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin"
Yılmaz Özdil, Hürriyet gazetesindeki köşesinde bugün 19 Mayıs başlıklı bir yazı kaleme aldı. Özdil, Bandırma Vapuru'nun deniz yolculuğunda geçirdiği serüvenini anlattı. Bandırma Vapuru'nun yolculuğu sırasında nasıl badireler atlattığını yazan Özdil, ulusalcılara da mesajını iletti.

İşte Özdil'in o yazısı...

19 Mayıs

İlk badireyi henüz Boğaz'dan Karadeniz'e çıkarken atlattı...

Bandırma vapuru yolcuları.

Hayırdır inşallah dedi, süvari İsmail Hakkı, bu deniz feneri de neyin nesi?

Senelerdir aynı rotayı kullanmasına rağmen, ilk kez görüyordu bu deniz fenerini... Bizi yolumuzdan saptırmak için koymuş olmasınlar dedi, serdümen Basri... Dürbünle baktılar. Hakikaten öyle. Deniz fenerine uysalar, daha kafadan Poyrazköy'de karaya oturacaklardı.

DAMAT FERİT'İN OYUNUNA GELMEDİLER

Kanmadılar Damat Ferit'in diktirdiği çakma deniz fenerine, engin ufuklara açıldılar. Az gittiler. O da ne? Olmaması gereken yerde, al sana bi deniz feneri daha, Kefken'de... Normalde üç saniyede bir, üç defa çakıp, altı saniye susması gerekirken, kalecilerin gözüne tutulan lazer gibi, devamlı yanıyor, bu tarafa gel, bu tarafa gel diye bağırıyordu adeta... Bunu buraya dikse dikse, İngiliz muhipleri dikmiştir, biz yolumuzdan şaşmayalım dedi, çarkçıbaşı Süleyman... İyi ki de öyle dedi. Dinleselerdi sahte deniz fenerini, harss diye kayalıklara bindireceklerdi.

Ereğli'ye yaklaşırlarken, kömürümüz azaldı dedi, ateşçi Hamdi, yanaşalım da, fulleyelim bari. Yanaşalım yanaşmasına da, burda olması gereken deniz feneri nerde birader dedi, ikinci kaptan Tahsin... Bi filika indirdiler. Meğer, Bandırma kör olsun, henüz Ereğli'ye gelmedik herhalde diye aranırken, denizin ortasında duba gibi kalsınlar diye... Ampul'ü sökülmüştü deniz fenerinin! Yurtsever balıkçıların istihbaratına göre, Amerikan mandacılarının işiydi. Hamsi takalarıyla omuzlayıp omuzlayıp yüklediler kömürü ambara, vira... Ver elini Amasra.

"ULAN BU KADAR DA ADİLİK OLMAZ"

Buyrun burdan yakın... Kıyıda, sağ taraflarında kalması gereken deniz feneri, teee derinlerde, sol taraflarındaydı. Ulan bu kadar da adilik olmaz dedi, lostromo Hasan, Anadolu'ya paralel gidelim derken, Rusya'ya doğru sürüklenelim diye, yerini değiştirmişler deniz fenerinin be.

İnebolu sahili, aynı şark kurnazı numara... Ters manyel veren deniz feneri, gene ters yerdeydi. Kaçak kalkan avcıları gibi batırılalım diye umut ediyorlar galiba dedi, kamarot Halit... Tayfa Mehmet'in uzattığı cigaradan bi nefes çekip üfledi, tabip yüzbaşı Behçet, gülümsedi.

Ve, Sinop... İlk adım'a son kulaç'tı. Hayret! Deniz feneri yerli yerindeydi. İkinci yaver Muzaffer, bu saatten sonra, değil deniz feneri, Sinoplu Diyojen'in lambasını görsem, gene inanmam, gölge etmesinler başka ihsan istemem diyordu ki... Deniz fenerinden ateş açıldı iyi mi! Son çare, İngiliz torpidosunun namlusuna deniz feneri süsü vermişlerdi. Gel gör ki, ıskaladılar. Çekti belindeki revolveri erkân-ı harp binbaşısı Hüsrev, bastı tetiğe, bunu Hasan Tahsin'den kaparo kabul edin, öbür taksitleri Samsun'da öderiz diye haykırdı.

Velhasılıkelam.

[COLOR="DarkGreen"]Siz siz olun...
Varmak için menzile, aldanmayın deniz fenerlerine, Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin, karanlık gecelerde
.
Benden evvel ben oldum
Beni bende ben buldum
Sahralara indim durdum
Bana Ali dediler

Merdan idim dirildim
Her bedene verildim
Kırk Kapı dört makamda
Öldüm öldüm dirildim.

Mürşit Zöhre Ana..
Posting Freak
"Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin"
Güzel anlamlı bir yazı olmuş. Yazarın bal saçan kalemine sağlık. Gerçi o bal saçan kalem başkalarının haklı eleştirilerine tahamül edemeyen bazı ağzından zehir saçan hükümetleri rahatsız ediyor ama ne yazık ki gerçekler acıdır...

Gerçekten de Mustafa Kemal Atatürk güneşin kendisidir. Onun ışığı tek güvenilirerek aydınlanacak ve de sığınılacak kaynaktır. O yüzden ampul tipi ışık veren sönük şeylere itibar etmemek ve de prim vermemek lazımdır...
Mustafa dediler benim adıma
Bir sıfatı Ali bindi atıma
Şimdi de ZÖHRE ANA geldi sıfata
Duyulsun şanımız Yüce Allah' a

(PİR ZÖHRE ANA)

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.