Musahip kardeşi nedir? Kirve nedir?
Müsahiplik, Alevilerde yol kardeşliği anlamında kullanılır. Bu kardeşlik "kan kardeşliği", "Kan yolu ile akrabalık" dışında kurulan sosyal-toplumsal bir akrabalıktır. "Kan bağına" dayanan "akrabalık" bir anlamda zorunlu akrabalık iken, bu türdeki akrabalık tamamen gönüllülük esasına dayalı bir akrabalıktır. Alevilerin temel ibadeti olan Cem törenleri esas olarak iki türlü yapılır. Birincisi yediden yetmişe herkesin katıldığı cemlerdir. Bunların sınırı oldukça geniştir. Adına "Birlik Cemi" de denir. Bu cemler daha çok gençlere (kız ve erkek) öğretmek amacıyla yapılır. İkinci tür Cemler ise daha dar bir kesimin katıldığı cemlerdir. İşte bu cemlere sadece evli veya müsahip olan çiftler katılır. Bu cemlere "Görgü Cemleri" de denir. Bu Cemlerdeki katılımcılar bir anlamda müsahip olmuş yola girmiş olanlardır. Burada herşey daha disiplinli e kuracıdır. Müsahip olmayanlar bu cemlere alınmazlar. Müsahip olma bunun ön şartıdır. Müsahip ise şöyle olunur: İyi anlaşan iki arkadaş "Yol kardeşi" olmaya karar verdiklerinde önce ailelerinin ve eşlerinin bu konuda rızalarını almaları gerekir. Müsahiplik taraflardan biri ölmedikçe bir kere yapılır. Hayatta sadece bir kişi ile yapılır. Evli olunması ve eşlerinde benimsemesi, anlaşması şarttır. Eğitim düzeyleri, sosyal-toplumsal konumları, ve ekonomik yapılarının birbirleriyle uyumlu olmaları gerekir. Bu uyum sağlanmazsa ileride sorun çıkabilir. Tabi en önemlisi de iki müsahibin ve eşlerinin çok iyi anlaşması gerekir. Müsahip eşleri birbirinin kardeşi, çocukları da kendi çocukları sayılır. Kan bağı ile olan amca çocukları, teyze, hala çocukları birbirleriyle evlenebildiği halde müsahip çocukları asla birbirleriyle evlenemezler. Onlara evlilik düşmez.Müsahipler arasında hem dinsel anlamda yol kardeşliği hem de toplumsal anlamda yol kardeşliği vardır. Kan bağı ile oluşan kardeşlikte aileler ayrı evlerde oturduklarından birbirlerinden sosyal ve toplumsal olarak sorumlu değillerdir. Yani kardeşler birbirinin hatasından sevabından sorumlu değildirler. Cüzdanları ayrıdır. Yardımlaşma olur. Ama müsahiplikteki gibi ortak değildirler. Müsahiplikte ise; iki taraf birbirinin hatasından ve sevabından sorumludur. Namus dışında neredeyse herşey ortaktır. Yani kurulan bu kardeşlik toplumsal sorumluluk ve paylaşım açısından kan kardeşliğinden daha kapsayıcı ve sorumluluk gerektiren bir işleve sahiptir. Kan kardeşleri arasındaki ilişkide cüzdanlar ayrıdır. Ama müsahiplikte cüzdanlar aynıdır. Ayrı düşünmek en büyük zaaf sayılır. Bu sorumlulukları gönüllü olarak kabul eden iki aday dedelerine Mürşitlerine başvurur. Niyetlerini ifade ederler. Dede de onlara müsahip olmanın koşullarını tanıklar huzurunda arar ve sorar. Dede şartları uygun görürse onları huzura alır. Dua alma vaziyetini alarak dua okur. Arkasından da müsahip olmanın zorluklarını anlatır. Özetle; "1- Birbirinize ölünceye kadar yardımcı olacaksınız. 2- Yalan söylemeyecek, haram yemeyeceksiniz. 3- Elinize dilinize belinize sahip çıkacaksınız. 4- Birinizin günahından hatasından diğeriniz sorumlu olursunuz. O nedenle birbirinizin suç işlemesine engel olacaksınız." der. Dede sonra bu gönüllülere bir yıl süre vererek; bu kardeşliğin sürüp sürmeyeceğini hayatınızda deneyin der. Bu süreden sonra hoşnut olarak müsahiplikleri sürerse gene dedeye başvururlar. Bu kez dede perşembeyi cumaya başlayan bir akşam Cem yapar. Bu iki istekli veya başka istekli varsa onlarla birlikte yapılacak müsahip cemine katılırlar. Ceme müsahip adayları eşleriyle birlikte katılır. Beyaz dikişsiz, süssüz elbiseler giyerler. Yapılan törenle müsahip olurlar. Bir Alevi yerleşmesinde örneğin köyde oturan herkesin müsahip olduğu düşünülürse ve müsahiplerin de bu ilkelere bağlı yaşamı olursa, gerçekten o yerleşme toplumsal anlamda birliğin, kardeşliğin hoşgörünün, toplumsal barışın, iktisadi bölüşümün, hakça yapıldığı bir toplumsal yapı oluşmuş olur.
Alevilikte Kirvelik
Aleviliğin köklü geleneklerinden biri olan ve bugün bile canlığıyla yaşayan bir kurum vardır. Bu tarikatta büyük bir önemi olan, kirvelik kurumudur. Çünkü bir rivayete göre Hz. Muhammed dahi torunları Hz. Hasan’la Hz. Hüseyin'i sünnet etmiş ve bizzat kendisi de kirvesi olarak bu işe önem vermiştir.
Kirve olan iki aile, birbirine akrabalıktan da daha yakın bir bağla bağlanmış olurlar. Bu iki aile arasında, musahiplikte de olduğu gibi, kız alıp verilmesi bir dinsel tabudur. Çünkü, kirvelerin arasına 12 İmam kanı akmış ve ona ikrar verilmiştir.
Ehlibeyt inancı ve kutsallığı Alevilikte, çok yüksektir ve onun için, kirvelik çok yüce bir görevdir. Hz. Muhammed'in dostluğunun kurulduğu inancı olduğundan kutsaldır. Kirveler birbirlerine her zaman sever, sayar ve saygı gösterirler. Sadık ve bağlı kalırlar.
Kirvelik, Alevi kültür ve geleneklerinden oluşan temel üzerinde güçlü bir ahlak sistemi geliştirmiş ve bunu içinde uygulanmıştır. Kişiye kendi özbenliğinden kötülüklerden arınmayı, diğer insanlara sevmeyi saymayı ve toplum içinde sevgiyi ve barışa yönelmeyi etkin bir biçimde öğretmiştir.
Kirve, sünnet törenin en önemli kişilerden biridir. Kirveye daima saygı ve hürmet gösterilir.
Önceki tarihlerde, büyük anlaşmamazlıkları, kan davalarını ve aşiret arası ilişkileri düzene kavuşturmak için, kirvelik tutulurdu. Verilen değerden ötürü, kanlar bağışlanır, küskünler giderilir, anlaşmamazlıklar tatlıya bağlanmış olurdu. Bu bakımda önemi çok büyüktür. Bu, günümüzde ne kadar şartlar ve ortam değişmiş ise de sayılan eski kirvelik nedenleri, bugün için de aynı şekilde geçerlidir.
Kirve
Kirve, çocuk sünnet edilirken onun masraflarını üzerine alan ve sünnetçi önünde tutan kimsedir. Kirve, çocuk üzerine babasından ve annesinden sonra, en büyük hak sahibi olan kimse sayılır. Bir kimse, güvendiği bir kişiye kirvelik teklif ederse, teklifi mutlaka kabul edilir. Ve bu kişiler, birbirilerini “kirve” diye çağırırlar.
Teklifi kabul eden kişi, kirvesinin çocuğuna önce bir elbise götürür. Bir süre sonra çocuğun ailesi, oğlunu sünnet ettireceğini bildirirse, yapılacak bütün masraf kirveye düşer. Sünnet sırasında, kirve bir sandalyede oturarak, çocuğu önüne alır. Kollarını sıkıca tutar. Bu arada sünnetçi çocuğu sünnet eder. Sünnetçinin önünde çocuğu tutarken, kirvenin üzerine damlayan kan, kirve ile çocuk arasında, hısımlığa benzer, manevi bir bağ meydanına getirir. Bu sebeple, kirve oğlu veya kızı ile, sünnet olan çocuğun ve kardeşleri arasında evlenme olayı olmaz.
Kirveliğin, İbrahim Peygamber'in oğlu İsmail'i sünnet etmesiyle başladığı söylenir. Kirve olan aileler arasında yedi kuşak sonra ancak evlilik bağları kurulabilinir.
(alıntıdır)
[SIZE="5"]Dört Kapıda da Ali'yi Gördüm. [SIZE="4"](Pirim Zöhre Ana)
Zöhre Ana Pirimiz, Yolundayız Hepimiz.
Bitmeyen yas