You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

"Laiklik Erdoğan'ın küçük beynine sığmaz"

"Laiklik Erdoğan'ın küçük beynine sığmaz"

Administrator
"Laiklik Erdoğan'ın küçük beynine sığmaz"
"Laiklik Erdoğan'ın küçük beynine sığmaz"CHP'li Sav:

"Başbakan, tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa tutulmuş"


[Resim: ondersavkucukkk123.jpg]
CHP Genel Sekreteri Önder Sav, ''CHP'nin genel başkanından en sade üyesine kadar tertemiz bir geçmişi vardır. O tertemiz beyaz sayfalara Recep Tayyip Erdoğan'ın çirkin yazılar yazmasına asla müsaade etmeyeceğiz'' dedi.

Sav, Genel Merkez'de düzenlediği basın toplantısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın son günlerde CHP'ye yönelik sözlerinin bugün Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında toplanan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında
değerlendirildiğini söyledi.

Sav, CHP'nin Başbakan Erdoğan'ın sözleri karşısında sessiz kalamayacağını ifade ederek, şöyle konuştu:

''Son zamanlarda Sayın Başbakan'ın tedavisi gayri kabil bir hastalığa tutulduğunu, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalıştığını görüyoruz. En
kötü hastalık bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktır. Başbakan kısa zamanda bu hastalıktan kurtulsun diye dua etmekten başka yapacak şeyi yok Türkiye'nin.
Biz Sayın Başbakan'ın kimliğini, kişiliğini, nereden gelip nereye gittiğini çok iyi biliyoruz. Sütlüce mezbahasından bugüne nasıl geldiğinin hesabını veremeyenler, sahte evrak düzenlemekten, zimmetten, ihaleye fesat karıştırmaktan, toplu taşıma biletlerinde kalpazanlıktan ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturmaktan hesabını veremeyenler CHP'ye dil uzatamazlar.
CHP'nin genel başkanından en sade üyesine kadar tertemiz bir geçmişi vardır.
O tertemiz beyaz sayfalara Recep Tayyip Erdoğan'ın çirkin yazılar yazmasına asla müsaade etmeyeceğiz.''

Sav, siyasette külhanbeyi edasıyla konuşmanın bir marifet olmadığını ifade
ederek, ''Kasımpaşa'da futbol sahasında külhanbeyi edasıyla konuşabilirsiniz, ama bir ülkenin başbakanıysanız o edanızı unutmuş olmanız gerekir'' dedi.

''Başbakan Erdoğan'ın sağa sola saldırarak, medyaya göz dağı vererek, kimi
köşe yazarlarını karalayarak, kendi düşüncesinde olmayanları suçlayarak'' hiçbir yere varamayacağını ifade eden Sav, şöyle devam etti:
'
'Sayın Başbakan son zamanlarda hemen hemen her şeyin kurtarıcısı ve koruyucusu kendisiymiş gibi bir eda takınıyor. Sayın Başbakan'ın bu kurtarıcılık
rolünden de sıyrılması gerektiğini kendisine tavsiye etmek durumundayız.

Türkiye demokratik laik cumhuriyet, geçmişi belli, siyasete hangi yoldan geldiği bilinen şu zamanlarda da nasıl bir siyaset yürüttüğü görülen siyaset adamlarına asla teslim edilemez. Hele hele bu kabadayılık, külhanbeylik belki herkese söker ama biz CHP'lilere sökmez.

Biz tarihin derinlikten gelen, aydınlanma meşalesini elinde tutanların nesilleriyiz. O aydınlanma meşalesini elinde tutanları hiç kimse sindiremedi, nerde kaldı ki Tayyip Erdoğan sindirecek.''

''ÖFKEYLE KALKAN ZARARLA OTURUR''

Sav, Başbakan Erdoğan ve partisinin laikliği korumanın kendilerine kalmış gibi bir eda içinde olduğunu ileri sürerek, ''Laikliği, Recep Tayyip Erdoğan'ın ne şekilde korumaya çalıştığını son bir hafta on gün içindeki gelişmeler çok yakından ortaya koymuştur. Laiklik öyle Recep Tayyip Erdoğan'ın küçücük beynine sığmayacak kadar geniş bir kavramdır'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın, öfkenin bir hitabet sanatı olduğunu söylediğini ifade
eden Sav, ''Öfkeyle kalkan zararla oturur, sayın Başbakan'da bu öfkesinden sonra hiç kuşkunuz olmasın zararla oturacaktır'' dedi.

Sav, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin ''Sayın Başbakan bir konuşmasında Sayın Deniz Baykal'ın laikliği yozlaştırdığını söyledi. Bu sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine Sav, ''Laikliği bir yozlaştıran var ama o Deniz Baykal değil. Laikliği yozlaştıran Sayın Erdoğan ve onun çalışma arkadaşlarıdır. Önce aynaya baksın Sayın Erdoğan kendisini görsün'' karşılığını verdi.

Sav, Başbakan Erdoğan'ın medyaya yönelik eleştirilerine ilişkin soru
üzerine de ''Maalesef Sayın Başbakan işine geldiği zaman medyayla beraber, işine gelmediği, medya Sayın Başbakana eleştiri yönettiği zaman ise medya tu kaka oluyor'' dedi. Sav, siyasetçilerin eleştiriyi göze alması ve bunlardan ders çıkarması gerektiğini ifade ederek, Başbakan Erdoğan eleştirileri dikkate almadığını savundu.

Sav, Başbakan Erdoğan'ın üslubuna ilişkin bir soru üzerine ise ''Üslubu beyan ayniyle insan. Meclis kürsüsünde de bu üslup karşılığını bulur. CHP kendisine yönelen hiçbir saldırıyı karşılıksız bırakmaz'' diye konuştu.

Bir başka gazetecinin ''Başbakan Erdoğan bu yola çıkarken ölümü göz aldık diyor. Sizin siyaset anlayışınızda böyle bir şey var mı?'' sorusu üzerine de ''Biz tebliğ ve cihat aşamasından geçmedik. Sayın Başbakan o öğretiden geldiği için bu dilleri kullanmayı sevebilir. CHP'ye bu diller yakışmaz'' karşılığını verdi.

AA
Senior Member
"Laiklik Erdoğan'ın küçük beynine sığmaz"
Uçak...

HER zaman olduğu gibi...

İş işten geçti.

Şimdi herkes kafa yoruyor:

"Nasıl çıkacağız bu işin içinden?"

*

Uçak düşüyormuş...

Pilot, hostesi çağırmış.

"Denize çok yakın uçuyorum, bu seviyeden atlarlarsa, canlarını kurtarırlar, söyle yolculara, anladıkları dilden anlat, ikna et, yoksa çok geç olacak."

Hostes koşmuş içeriye...

Amerikalı grubun yanına gelmiş.

"Sayın yolcular, uçak düşüyor, denize çok yakınız, bu seviyeden atlarsanız, kurtulursunuz."

Amerikalılar dinlemiş.

Mantıklı gelmiş.

Atlamışlar.

Hostes, Fransızlara gitmiş...

"Bayanlar baylar, affedersiniz, çok özür dilerim, rahatsız ediyorum, uçağımız düşüyor, sizden rica etsem atlar mısınız, lütfen, hassasiyetiniz için şimdiden teşekkür ederim."

Fransızlar dinlemiş.

"Mersi" deyip, atlamışlar.

Hostes, Almanlara gitmiş...

"Atlayın lan!" demiş.

Otoriteden emir almaya alışık olan Almanlar, neden bile demeden, sıraya girerek, hiç tereddütsüz atlamışlar.

Ve hostes, Türk yolculara gelmiş...

Öbürleri niye atlıyor, n’oluyor, bizimkilerin umurunda bile değil, kimi uyuyor, kimi film seyrediyor filan.

Hostes tahrik edici bir pozla koltuğa yaslanmış, suratında küçümseyen, küstah bir ifadeyle "Siz var ya, siz" demiş... "Hayatta atlayamazsınız burdan!"

*

Durumumuz budur.

Maalesef.

Biri "Giremezsin" diyor.

Biri "Girerim" diyor.

İş inada bindi.

*

Akıllı bir hostes gelmezse...

Bu uçak düşer.

YILMAZ ÖZDİL

" Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir."(T.C. ANAYASASI, Cumhuriyetin nitelikleri, Madde 2)

...şimdi bir de milletin vekillerinin vazifelerine başlamadan hemen önce yasama dönemi açılışında ettikleri yemine bir bakalım...

"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü , milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne , demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma ; toplumun huzur ve refahı , milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa' ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim."

Cumhuriyet çok çeşitli badireler atlatsa da mevcudiyetini belki de bu değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan hükümlerine borçludur zira " laiklik " özellikle dinin radikal olarak yaşandığı ve yaşanması muhtemel olan ülkelerde alelade bir terim değildir. Laiklik başlı başına demokratik rejimi muhafaza eden bir ideolojidir. Laisizmin temelinde pozitivizmin külleri vardır pozitivizm bilimi temel alan bir felsefedir ki işte tam da bu yüzden rejimlerin yanısıra bireylerin de laik olabileceğinin apaçık göstergesidir RTE' nin söylediğinin tam aksine...ve işte tam da bu yüzdendir ki ortadoğu gibi islam devletlerinin beşiği olmuş bir bölgede demokratik olarak rejim sürdürmenin tek ve en mühim dinamiği laikliktir. Bu yüzden devlet laik olmalıdır yani hiçbir din ile münasebeti olmamalıdır yani her dine eşit mesafede olmalıdır yani dinsiz olmalıdır yani her türlü dini simgeden arınmış olmalıdır. İşte bu yüzden ne türban ne cübbe ne çarşaf ne burka ne de başka dini simge devleti temsil eden kurumlara giremez girerse bu uçak ya sağdan darbe alıp düşecek ya da soldan içindeki canlı cansız varlıklarla..

Devletin ilkeleri bu kadar sarih iken adına ne yazık ki vekil dediğimiz insanların bu yeminleri ne anlam ifade ediyor acaba bir yandan devletin bölünmez bütünlüğü üzerine yemin edip öteki taraftan ya kürt sorununu neden gösterip siyasi ya da türban diye sözde bir meseleyi öne sürüp islami bölünmeye yol açmak nasıl bir ahlaka ya da vicdana sığar acaba...

...onların dilinden konuşmanın vakti herhalde her ne kadar bir yarar sağlamayacaksa da...

____ALLAH ADAMI TAŞ YAPAR, ALLAH ADAMI ÇARPAR____
Senior Member
"Laiklik Erdoğan'ın küçük beynine sığmaz"
Ellerİnİze SaĞlik ArkadaŞlar
[SIZE="5"]''GELİN CANLAR BİR OLALIM''
Posting Freak
"Laiklik Erdoğan'ın küçük beynine sığmaz"
Tayyip Erdoğan

1995 Ümraniye konuşması;

“Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor? Bu millet istedikten sonra tabi elden gidecek yahu! Sen bunun önüne geçemezsin ki”

Sayın başbakan;

“Gömlek değiştirmek kolay deri değiştirmek imkansız. Dövmeler çıkmıyor”
.
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet:

İyi Biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, Şeyhler, Dervişler, Müritler, Meczuplar Memleketi olamaz.


En Doğru, En Hakiki Tarikat, "Medeniyet Tarikatı"'dır. "
[Resim: ataturkimzale.gif]

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.