![[Resim: tek.jpg]](http://80.190.202.79/pic/c/cem-al/tek.jpg)
Keçeci baba : keçeci baba, anadolu evliyalarından, horasan pirlerinden biridir ve veliyullah'tır. Veli'dir. Büyük mucizeye sahip oldugundan her tarafta adı ve unvanı duyulur. Zamanın doktorudur. Bugün de öyledir. Akıl hastaları, kuduz hastaları onun ocağında iyi olur. Bir ahi'dir. Ahi baba da denir. Esas ismi, şah mahmut veli'dir. Lakabı keçeci'dir. Bu lakapla alınır. Bu da şah vesili olmuştur. Horasan'dan anadolu'ya nişan taşını atıp şu anki bulundugu tokat ili erbaa ilçesine baglı (keçeci baba) keçeci köyü'nde evini inşa ederken köyden kervancılar geçer. Keçeci baba kervancıların önüne geçip, bana şeker verirmisiniz der. Onlar da ne kadar alacagını sorarlar. Keçeci baba bir, iki kilo kadar, az bi miktar diyince kervanı durdurmak istememişler; yükümüz şeker degil, şap demişler. Şekerleri şap olmuş. O zamannın padişahına hali arz etmişler. Filan yerde bir dervi şekerimizi şap etti demiştir. Pdişah bunun huzura çağrılmasını emretmiş. Asker yollamış ve askerler keçeci baba'ya padişahın emrini iletmiştir. Keçeci baba, bir yemek yiyeyim öyle gidelim demiş. Bu arada askerler yemek kabını ufak görüp, bu yemek kime yetecek demişlerve yemek istememişler. Fakat ısrar üzerine yemege başlamışlar. Karınları doymuş, yemek de artmış. Bunun üzerine yola çıkmışlar. Askerler atlı, keçeci baba yaya. Bunlar cefa yapmak amacıylaayaklarını atlara çiğnetmişler. Durun neden dogru gitmiyorsunuz demiş. Demesiyle birlikte atlar sancılanmış. Askerler dervişe yalvarmış. O da bir dua edip atları iyileştirmiş. Askerlere diyor ki; siz atlı ben yayayım. Beni bana bırakın, ben kısa yollardan giderim. Siz nereye ulaşacaksanızbana orayı söyleyin demiş. Birbirlerinden ayrılmışlar. Onların atla zor yetişdikleri yere. Geldiklerinde keçeci baba'yı orada otururken görmüşler. Sormuşlar: sen bizden önce nasıl geldin? O da ben kısa yoldan geldim demiş. Padişah huzuruna geliyorlar. Padişaha durumu bildiriyorlar. Padişah denemek üzere kapının dışına ekmek ve iç işiğe kuran'ı gömdürüyor. Dervişe buyur, saraya diyor. Derviş; padişahım eşikte emanetler var, onları alında öyle geçelim diyor. Padişah; ne emaneti, bir şey yok diyor. Derviş;müsaade edinde ben alayım diyor. Emanetleri alıp içeri giriyorlar. İkram olarak kahve geliyor. Fakat dervişinkine zehir koyuyorlar. Keçeci baba içip zehiri parmaktan sızdırıp geri finçana boşaltıyor. Bir dostuna daha lazım olur diyor. Padişah bu kerametleri görüp beraatini yazıyor. Keçeci baba; padişahım, benimde bir hediyem kalsın diyor. Bir avuç yün getirtip dua ediyor. Saray keçeyle bezeniyor. Sende ama keçeci imişsin demekle, keçeci lakabı kalıyor. Bunula bir sanatçı olduğu, halkına sanat, bilim ve çiftçilik öğretiyor; eğitim, saygı ve sevgiyi güveni ögretiyor. Yine köyden yukarıda bir çeşme çıkartmış,namaz kıldığı taşta ayak izleri varmır. Kara taşı hamur yapıp yoğurmuştur. Keçeci baba, 952 yılında iran'ın hoy kentinde dünyaya gelmiş. Babası rahberi musa, annesi ümmü zeynep'tir. Kendi adı ise hayranı mahmut'tur. Keçeci baba, iran'ın hoy kentinden kum kentine geçerek burada ehl'i beyt soyundan gelen zatların yatırlarını ziyaret ettikten sonra, meşhet'ten horasan'a geçerek 8. İmam rıza'nın kabrini ziyaret edip, oradan da nişabur'a geçer. Nişabur2dan nişanesini mekanına belirlemek için nişanesini atar. Oradan attığı çelik taşı meydanında dikili. O çelik taş bir yıldız halinde gökyüzünde parıldayıp, kırk iki gün ve gece süzülüp şu anki keçeci köyü ne konmuştur. Keçeci baba, atmış oldupu nişanının peşine gitmiştir. 1012 yılında keçeci'ye mekan tuttuğu bildirilmektedir. Sivaslı hüseyin efendi, elinde dedesinden kalma bir kitapta böyle yazıldığını söyledi. Bize okudu. Bu zatın tokat2ın erbaa keçeci köyü'ndeki zat olduğunu bildirdi. Devamı eklenecektir?
Keçecibaba (Tokat)
Keçeci baba : keçeci baba, anadolu evliyalarından, horasan pirlerinden biridir ve veliyullah'tır. Veli'dir. Büyük mucizeye sahip oldugundan her tarafta adı ve unvanı duyulur. Zamanın doktorudur. Bugün de öyledir. Akıl hastaları, kuduz hastaları onun ocağında iyi olur. Bir ahi'dir. Ahi baba da denir. Esas ismi, şah mahmut veli'dir. Lakabı keçeci'dir. Bu lakapla alınır. Bu da şah vesili olmuştur. Horasan'dan anadolu'ya nişan taşını atıp şu anki bulundugu tokat ili erbaa ilçesine baglı (keçeci baba) keçeci köyü'nde evini inşa ederken köyden kervancılar geçer. Keçeci baba kervancıların önüne geçip, bana şeker verirmisiniz der. Onlar da ne kadar alacagını sorarlar. Keçeci baba bir, iki kilo kadar, az bi miktar diyince kervanı durdurmak istememişler; yükümüz şeker degil, şap demişler. Şekerleri şap olmuş. O zamannın padişahına hali arz etmişler. Filan yerde bir dervi şekerimizi şap etti demiştir. Pdişah bunun huzura çağrılmasını emretmiş. Asker yollamış ve askerler keçeci baba'ya padişahın emrini iletmiştir. Keçeci baba, bir yemek yiyeyim öyle gidelim demiş. Bu arada askerler yemek kabını ufak görüp, bu yemek kime yetecek demişlerve yemek istememişler. Fakat ısrar üzerine yemege başlamışlar. Karınları doymuş, yemek de artmış. Bunun üzerine yola çıkmışlar. Askerler atlı, keçeci baba yaya. Bunlar cefa yapmak amacıylaayaklarını atlara çiğnetmişler. Durun neden dogru gitmiyorsunuz demiş. Demesiyle birlikte atlar sancılanmış. Askerler dervişe yalvarmış. O da bir dua edip atları iyileştirmiş. Askerlere diyor ki; siz atlı ben yayayım. Beni bana bırakın, ben kısa yollardan giderim. Siz nereye ulaşacaksanızbana orayı söyleyin demiş. Birbirlerinden ayrılmışlar. Onların atla zor yetişdikleri yere. Geldiklerinde keçeci baba'yı orada otururken görmüşler. Sormuşlar: sen bizden önce nasıl geldin? O da ben kısa yoldan geldim demiş. Padişah huzuruna geliyorlar. Padişaha durumu bildiriyorlar. Padişah denemek üzere kapının dışına ekmek ve iç işiğe kuran'ı gömdürüyor. Dervişe buyur, saraya diyor. Derviş; padişahım eşikte emanetler var, onları alında öyle geçelim diyor. Padişah; ne emaneti, bir şey yok diyor. Derviş;müsaade edinde ben alayım diyor. Emanetleri alıp içeri giriyorlar. İkram olarak kahve geliyor. Fakat dervişinkine zehir koyuyorlar. Keçeci baba içip zehiri parmaktan sızdırıp geri finçana boşaltıyor. Bir dostuna daha lazım olur diyor. Padişah bu kerametleri görüp beraatini yazıyor. Keçeci baba; padişahım, benimde bir hediyem kalsın diyor. Bir avuç yün getirtip dua ediyor. Saray keçeyle bezeniyor. Sende ama keçeci imişsin demekle, keçeci lakabı kalıyor. Bunula bir sanatçı olduğu, halkına sanat, bilim ve çiftçilik öğretiyor; eğitim, saygı ve sevgiyi güveni ögretiyor. Yine köyden yukarıda bir çeşme çıkartmış,namaz kıldığı taşta ayak izleri varmır. Kara taşı hamur yapıp yoğurmuştur. Keçeci baba, 952 yılında iran'ın hoy kentinde dünyaya gelmiş. Babası rahberi musa, annesi ümmü zeynep'tir. Kendi adı ise hayranı mahmut'tur. Keçeci baba, iran'ın hoy kentinden kum kentine geçerek burada ehl'i beyt soyundan gelen zatların yatırlarını ziyaret ettikten sonra, meşhet'ten horasan'a geçerek 8. İmam rıza'nın kabrini ziyaret edip, oradan da nişabur'a geçer. Nişabur2dan nişanesini mekanına belirlemek için nişanesini atar. Oradan attığı çelik taşı meydanında dikili. O çelik taş bir yıldız halinde gökyüzünde parıldayıp, kırk iki gün ve gece süzülüp şu anki keçeci köyü ne konmuştur. Keçeci baba, atmış oldupu nişanının peşine gitmiştir. 1012 yılında keçeci'ye mekan tuttuğu bildirilmektedir. Sivaslı hüseyin efendi, elinde dedesinden kalma bir kitapta böyle yazıldığını söyledi. Bize okudu. Bu zatın tokat2ın erbaa keçeci köyü'ndeki zat olduğunu bildirdi. Devamı eklenecektir?
