Yurt Gazetesi İSMET SOLAK

Bugün 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü! Tüm kadınlarımıza kutlu olsun!

Ancak hemen belirteyim ki, kadına saygı lafla olmaz. CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın verdiği istatistik bilgilerini görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı: ’Dünyadaki işlerin yüzde 65’ini kadınlar, yüzde 35’ini erkekler yapıyor. Ancak mal varlıklarının yüzde 1’i kadınların, yüzde 99’u erkeklerindir. Dünyada elde edilen gelirin yüzde 10’u kadınların, yüzde 90’ı erkeklerin oluyor. Oysa sayılar eşit.’ Abartılı gibi görünen rakamlar maalesef uluslararası kuruluşlardan alınma. Ve bizde hâlâ kadın-erkek eşitliğini içlerine sindiremeyenler var. Bu ülkede her gün birden fazla kadın öldürülüyor ve sanki bu cinayetlere bağışıklık kazanıldı. Kadını hor gören ve aşağılayanlara göre, kadın hamur yoğurmalı çocuk doğurmalı! Gericilik işte budur. İnanın iğreniyorum!

Kadınlarımızı şimdi önemli bir görev daha bekliyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, salı günü Grup’ta Türk analarını ve tüm kadınlarımızı kutsal bir göreve çağırdı: ’Hükümet programında ve AKP seçim beyannamesinde de bulunmayan, Talim Terbiye Kurulu ve üniversitelerde tartışılmayan, bilim adamlarına ve uzmanlara hiç sorulmadan, Bakanlar Kurulu’nda ele alınmayarak tasarı değil teklif halinde Meclis’e sunulan Eğitim Yasası değişikliği bizlere de sorulmadı, uzlaşma aranmadı. 28 Şubat’ın intikamı alınıyorsa çocuklarımızın kin tohumları ile yetiştirilmesine izin vermeyiz. Buna karşı direneceğiz. Ben en çok kadınlarımıza ve annelere güveniyorum.’

Bu, ana yüreğine havale edilen bir kutsal görev. O analar ki, yemez yedirirler, giymez giydirirler, açlığı göze alıp çocuklarını okutarak ’adam olması’ için çırpınırlar. Kemal Bey kendi ailesinden örnek verdi: ’Yedi kardeşin içinde okuyup üniversite bitiren tek benim.

Annem okur-yazar değildi. Babam ilkokul mezunuydu. Ablam okula hiç gitmedi. Diğer kardeşlerim sanat okullarında veya lisede okuyup hayat mücadelesine atıldılar.’ Geri kalmışlığın çemberini yırtan Türk ailelerinin özü ve özeti de böyledir. Benim annem de eski Türkçe okumuştu. Kuranı ezbere bilirdi. Her okuyuşta Atatürk’e dua ederdi. Babam ortaokul üçten ayrılmıştı İki kardeştik, her fedakârlığa katlanıp bizi okuttular. İkimiz de ödünsüz Atatürkçü, Laik Cumhuriyetçi, Tam Bağımsızlıkçı olarak bugünlere geldi.
Şimdi analara, yani kadınlarımıza büyük görev düşüyor. Eğitim Birliği’ni tümüyle yok etmek üzere getirilen şu ’Karşı Devrim’ sistemine karşı çıkılmalı.
Karşı Devrim eylemleri giderek artabilir. Yeni Anayasa’da tekke ve zaviyelerin açılması bile gündeme gelebilir. Öyle sinsi hazırlıklar var ki, sonumuz hayırlı olsun!
Muhalefet partileri Meclis’te direniyorlar ama Başbakan ve partisi umursamıyor bile. Ellerinden gelenin fazlasını yapıyor, direniyorlar. CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, 12 saat aralıksız konuşarak direnişin sembolü oldu. Başbakan ise konuşmayı yapan Millet Meclisi üyesini alaya aldı (!) Acaba aşağılayıcı ifadeyle kim küçüldü, kim yüceldi?

Zor günlerdeyiz.

CHP lideri eğitim sistemi değişirse ne olabileceğini uzmanlara sormuş.

İşte cevapları:
’Bu yasa çıkarsa, eğitimde Afrika ülkelerinden geriye düşeriz!’
O yüzden, ’Eğitim, Anayasa’dan daha önemlidir’ diyor. Kendimize gelelim!

İSMET PAŞA YAŞASAYDI

YENİ dönemde liderlerin, bakanların ve parti yöneticilerinin üslupları hakaret, hatta küfür sayılacak seviyelere düştü. Örneğin CHP lideri, Başbakanı eleştirirken, ’Sen Erbakan Hoca’dan helallik aldın mı Recep bey? Sen onu arkadan hançerledin’ dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ’Erbakan Hoca olsa, sizi gidi ölü sevicileri sizi, derdi’ gibi bence çok ayıp bir ifade kullandı. Ölü seviciliğini de yeni duyduk (!) AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’in ağdalı ve bol hakaretli konuşmalarından inanın utanıyorum. Recep Akdağ’ınkilerden de öyle.

Başbakan ise hem ana muhalefet partisine hem liderine, hem de CHP milletvekillerine çok ağır sözler sarf ediyor. Küçümsüyor, alay edip aşağılıyor. Yıllarım parlamento kulisinde geçti, böyle bir lider (!) konuşması duymadım. Seviye çok düştü, çok.

Bir kez rahmetli İsmet Paşa kendi partisinden birini, ’Sana, alçak, bile demiyorum. Çünkü alçak sözü de bir seviye ifade eder. Sen, çukursun çukur!’ diye azarlamıştı. Bugün yaşasaydı, o sakin ve deneyimli adam, ağzını bozanlara acaba nasıl karşılık verirdi? (i.s.)