İngilizce Günlük Konuşmalar..
Konu Sahibi / Yazar
AliRengi
Kategori / Forum
İngilizce Öğreniyorum
Yorumlar / Cevaplar
3
Okunma / Görüntüleme
4648
İngilizce Günlük Konuşmalar..
İngilizce Günlük Konuşmalar..
YÖN SORMA.........
1
A: Excuse me, can I ask you something? ([COLOR=#339966]Afedersiniz, bir şey sorabilir miyim? )
B: Sure. (Elbette.)
A: How can I get to the Court House? ([COLOR=#339966]Adliye Sarayı’na nasıl gidebilirim? )
B: Walk to the end of this street. ([COLOR=#339966]Bu caddenin sonuna kadar yürüyün. ) Turn right, when you get to the crossroads. ([COLOR=#339966]Kavşağa geldiğinizde sağa dönün. ) After walking about 100 mt., you’ll see a street having a pastry shop on the corner. ([COLOR=#339966]100 mt. kadar yürüdükten sonra, köşesinde pastane olan bir sokak göreceksiniz. ) Turn into that street. ([COLOR=#339966]Bu sokağa girin. ) Court House is the third building on the left. ([COLOR=#339966]Adliye Sarayı, soldan üçüncü bina. )
A: Thank you. ([COLOR=#339966]Teşekkür ederim. )
B: Not at all (İngiltere İngilizcesi’nde) / It’s your welcome (Amerikan İngilizcesi’nde) ([COLOR=#339966]Rica ederim ya da [COLOR=#339966]Birşey değil. )
2
A: Excuse me, how can I get to the bazaar? (Pardon, pazar yerine nasıl gidebilirim? )
[COLOR=#3366ff]B: Walk along this street. (Bu caddede ilerleyin. ) Turn left when you see traffic lights. (Trafik ışıklarından sola dönün. ) You’ll see a big shopping center. (Büyük bir alışveriş merkezi göreceksiniz. ) The bazaar area is just behind that shopping center. (Pazar yeri, o alışveriş merkezinin hemen arkasında. )
A: Thank you. (Teşekkürler. )
[COLOR=#3366ff]B: Not at all. (Önemli değil. )
Yön tarifi ile ilgili diğer ifadeler
Turn left = Sola dönün
Turn right = Sağa dönün
Walk along ……. = ……. boyunca yürüyün
Corner = köşe
On the corner = köşede
Crossroads = kavşak
Traffic lights = trafik ışıkları
Sign = tabela
Sidewalk = yaya kaldırımı
Hospital = hastane
Post office = postane
Pastry shop = pastane
Police station = karakol
Gas station = benzin istasyonu
Building = bina
Office = ofis
Store / Shop = dükkan
Municipality = belediye
1
A: Excuse me, can I ask you something? ([COLOR=#339966]Afedersiniz, bir şey sorabilir miyim? )
B: Sure. (Elbette.)
A: How can I get to the Court House? ([COLOR=#339966]Adliye Sarayı’na nasıl gidebilirim? )
B: Walk to the end of this street. ([COLOR=#339966]Bu caddenin sonuna kadar yürüyün. ) Turn right, when you get to the crossroads. ([COLOR=#339966]Kavşağa geldiğinizde sağa dönün. ) After walking about 100 mt., you’ll see a street having a pastry shop on the corner. ([COLOR=#339966]100 mt. kadar yürüdükten sonra, köşesinde pastane olan bir sokak göreceksiniz. ) Turn into that street. ([COLOR=#339966]Bu sokağa girin. ) Court House is the third building on the left. ([COLOR=#339966]Adliye Sarayı, soldan üçüncü bina. )
A: Thank you. ([COLOR=#339966]Teşekkür ederim. )
B: Not at all (İngiltere İngilizcesi’nde) / It’s your welcome (Amerikan İngilizcesi’nde) ([COLOR=#339966]Rica ederim ya da [COLOR=#339966]Birşey değil. )
2
A: Excuse me, how can I get to the bazaar? (Pardon, pazar yerine nasıl gidebilirim? )
[COLOR=#3366ff]B: Walk along this street. (Bu caddede ilerleyin. ) Turn left when you see traffic lights. (Trafik ışıklarından sola dönün. ) You’ll see a big shopping center. (Büyük bir alışveriş merkezi göreceksiniz. ) The bazaar area is just behind that shopping center. (Pazar yeri, o alışveriş merkezinin hemen arkasında. )
A: Thank you. (Teşekkürler. )
[COLOR=#3366ff]B: Not at all. (Önemli değil. )
Yön tarifi ile ilgili diğer ifadeler
Turn left = Sola dönün
Turn right = Sağa dönün
Walk along ……. = ……. boyunca yürüyün
Corner = köşe
On the corner = köşede
Crossroads = kavşak
Traffic lights = trafik ışıkları
Sign = tabela
Sidewalk = yaya kaldırımı
Hospital = hastane
Post office = postane
Pastry shop = pastane
Police station = karakol
Gas station = benzin istasyonu
Building = bina
Office = ofis
Store / Shop = dükkan
Municipality = belediye
"ilmin sözü Ali'dir..."
Zöhre Ana...
İngilizce Günlük Konuşmalar..
SHOPPING...(ALIŞVERİŞ..)
1
Salesclerk (Tezgahtar): Welcome. How can I help you? (Hoş geldiniz. Size nasıl yardımcı olabilirim?)
Customer (Müşteri): I want to buy trousers and jacket suit. (Pantolon – ceket takımı almak istiyorum) Can I see the options? (Seçenekleri görebilir miyim?)
Salesclerk: Sure. (Elbette.) New modals have come. (Yeni modellerimiz geldi.) They are consisted of vivid colours. (Canlı renklerden oluşuyor.) You’ll like it. (Beğeneceksiniz.)
Customer: Actually, I’m a little conservative about my wear-style. (Aslında, giyim tarzım konusunda biraz tutucuyum.) I prefer classical colours, I guess. (Sanırım, klasik renkleri tercih ediyorum.)
Salesclerk: This green suit will fit to you. (Bu yeşil takım size çok yakışacak.) Do you want to try? (Denemek ister misiniz?)
Customer: Will it fit? Ok, let me try. (Yakışacak mı? Peki deneyelim…

Salesclerk: Wow, it really looks good. (Ooo, gerçekten de güzel duruyor.) What do you think? (Siz ne düşünüyorsunuz?)
Customer: I like it. (Beğendim.) I should wear different coloured clothes, I guess. (Sanırım, artık farklı renkler de giymeliyim.)
2
Customer (Müşteri): Hi. Can you help me please? (Merhaba. Yardımcı olabilir misiniz acaba?)
Store Manager (Mağaza Müdürü): Sure. How can I help you? (Elbette. Nasıl yardımcı olabilirim?)
Customer: I bought a bag from here last week. (Geçen hafta buradan bir çanta almıştım.) I want to change it with a new one. (Yenisiyle değiştirmek istiyorum.)
Store Manager: What’s the problem? (Sorun nedir?)
Customer: I noticed that some stuff I put into the bag were lost. (Çantaya koyduğum bazı şeylerin kaybolduğunu farkettim) And then I found a hole in the bottom of the bag (Ve ardından çantanın dibinde bir delik buldum) and lost things were in that hole. (ve kayıp şeyler o deliğin içindeydi.)
Store Manager: Okay, I’ll help you. (Tamam, yardımcı olayım.) Can I take your receipt? (Makbuzunuzu / Fişinizi alabilir miyim?)
Customer: Here you are. (Buyrun)
Store Manager: Let me bring you a new bag. (Size yeni bir çanta getireyim)
Customer: I don’t want same bag. (Aynı çantadan istemiyorum.) Can I give this bag back and take a new product? (Bu çantayı verip yerine başka bir ürün alabilir miyim?)
Store Manager: Of course you can. (Elbette alabilirsiniz.) You can decide which product you’ll take while I’m preparing your Product Return Form. (Ben Ürün İade Formunuzu hazırlarken, siz de hangi ürünü alacağınıza karar verebilirsiniz.)
Customer: Thank you. (Teşekkürler)
Store Manager: Not at all (Rica ederim.)
Alışveriş ile ilgili diğer ifadeler
How much is this skirt? = Bu etek ne kadar?
It costs 50 Ytl. = 50 ytl tutuyor.
Discount = İndirim
Expensive = pahalı
Cheap = ucuz
Tip = bahşiş
It’s your tip = üstü kalsın (Bu da senin bahşişin)
What size do you wear? = kaç beden giyiyorsunuz?
My size is …. = … beden giyiyorum
Can I take the receipt? = Fiş alabilir miyim?
"ilmin sözü Ali'dir..."
Zöhre Ana...
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi