Ilımlı İslam’dan sonra şimdi de “Ilımlı Alevilik” yaratılmaya çalışılmaktadır.

Nedir “Ilımlı Alevilik”, proje bileşenleri nelerdir?

1-Özel iftar sofraları düzenleyerek, bunu medyada teşhir etmektedirler.
Bu davetler asimilasyon için özellikle yapılmaktadır. Gösterişli iftar sofralarıyla Yası Matem’i Ramazan orucuna benzetme onunla eşit tutma mesajı verilmektedir. Böylece gerçeğin örtülü tutulması, inancın temellerinin açığa çıkmaması da hedeflenmektedir.

2- Cem evlerinin yanına camiler yapılmaktadır.
Böylece cem ibadetinin cem evinde, namazların camide icra edilmesi amaçlanmaktadır. Bayram ve Cuma namazları, kuran kursları için camilerin kullanılması hedeflenmektedir. Cem evleri inanç mekanları değil hizmet mekanları olarak gösterilmekte caminin tek ibadet yeri olduğu vurgulanmaktadır.

3-Maaşlı cem evi hocalığı yaratılmak istenmektedir.
Maaş alan dedeler (Cem evi hocaları) diyanetin etkisi altına gireceklerdir. Eğitim seminerleri vasıtasıyla asimilasyona hız verilecek, cem evi hocaları Sünni inanç esaslarına uygun hizmetler yürüteceklerdir. Farklılık sadece “cem” ibadetinden ibaretmiş görüntüsü verilecektir.

4-TRT’de Muharrem Sohbetleri verilmektedir.
Ramazan ayında saatlerce süren programlara karşılık 10 dakikalık sohbet programıyla bir grup azınlığı memnun etme anlayışı sergilenmektedir. Programlara çıkan “dede” etiketli insanların farklı farklı ve tutarsız açıklamalarıyla yolun ciddiyeti gölgelenmektedir. Alevilik; değişik bölgelerin kendilerine göre sürdürdüğü gelenek görenekler olarak küçültülmektedir.

5-Ramazan ayından sonra Kurban Bayramı, Kurban Bayramından sonra Yası Matem Orucu yanlışı devlet eliyle resmileştirilmektedir. Böylece Muaviye’nin siyaseti devam ettirilmektedir. Oysa Hz. Hüseyin’in Kerbela’da katledilmesi nedeniyle tutulan bu yasın zamanı Mart ayı olup günleri bellidir. Hz. Hüseyin 4 Mart’ta yakalanmış 15 Mart günü şehit edilmiştir. 10 Kasım nasıl yürümüyorsa Hz. Hüseyin’in yası matemi de yürümemelidir.

6-Devlet bütçesinden bazı vakıf ve konfederasyonlara para desteği yapılmaktadır.
Bu yolla Aleviler arasındaki birlik ve dayanışma bölünmek istenmektedir. Bir gurup kuruluş devlet yanlısı bir diğeri devlete karşı gibi gösterilmektedir. AB hibe fonlarından alınan yardımlarla Alevilerin AB’nin etki alanına girmeleri Aleviler arasında AB muhipleri yaratma amacı güdülmektedir.

7-Avrupa’da yaşayan ve ekonomik durumu iyi olan Alevi insanlarımızın desteğiyle yürütülen faaliyetlerde Alevilik, Muhammed- Ali inancından koparılmaktadır. İnanç yönü ötelenmekte sosyal ve siyasal bir dayanışma biçimine indirgenmektedir.

8-Türbe başlarında kurulan dernek ve vakıflar eliyle Alevilik türbe bekçiliği ve ekonomik menfaat birliği gibi gösterilmektedir. Türbeler komşu köylerin ekomomik rant aracı haline gelmekte zaman zaman köyler veya dernekler arasında paylaşım çekişmelerine neden olmaktadır. Bu görüntü Aleviliği ve Alevi toplumunu küçük düşürmektedir.

Böylece Alevi inancının asimilasyonuna hem AKP hem de Alevi etiketli çıkarcılar eliyle hız verilmiştir. Birbirine karşı gibi olan tarafların bu faaliyetleri Ilımlı Aleviliği yaratmada birbirini desteklemektedir. AKP'nin çabası hedef şaşırtmaktır. Çünkü Aleviliğin gerçek inanç yolu olarak sünniliğin karşına dikilmesini ve siyasal islamın gerçek yüzünü sergilemesini istememektedir. Toplum tüm bu karmaşayı (Aleviliğin yükselişi) gibi algılamaktadır.
Gerçekte ise Alevilik adına müthiş bir bulanıklık söz konusudur.
Çünkü Alevilik maddi değil manevi bir yoldur.
Çünkü Alevilik siyaset eliyle değil “Mürşit” eliyle büyüyecektir.
Çünkü Alevilik sınıfsal mücadele davası değil Hz. Hüseyin davasıdır.
Çünkü Alevilik ayrılıkçılık siyeseti değil sevgi-saygı ve birlik siyasetidir.
Çünkü Alevilik partizanlık değil ehlibeyt sevgisidir.
Çünkü Alevilik felsefe değil Muhammed- Ali yoludur.

Kardeşim buna birşeyde ben eklim; Aleviler dediğin gibi etkilenmeye başladılar. Bunun en güzel örneği ise sözde cemde bayanların kafalarırıı kapatması, yakında tümden kapanırlarsa şaşırmayalım.

Sevgili Canlar,
Geçmişten günümüze sünni zihniyet tarafından Alevilik tarihi değiştirildi. İbadetler değiştirildi. Pirlerin bazıları sünni olarak gösterildi. Pirler sıradan insanlarmış gibi gösterildi. Pirlerin söyledikleri sözleri kendilerine mal ettiler...

Şimdi de Alevilik aynı sünnilik gibi siyasallaştırılmaya, yozlaştırılmaya ve şekillendirilmeye, yani kısacası sünnileştirilmeye çalışılıyor .

Bunun önderliğini ise Alevilikten anlamayan, el etek öpmeye meraklı, çıkarcı, siyasi ve maddi beklentileri olan, sünni zihniyet tarafından önüne atılan yemlere hiç düşünmeden sarılan, Alevi ismi altında dolaşan ateistler yapmaktadır.

Akıllarınca Aleviliği sünnilik gibi şekillendirip devlet kontrolüne sokup beş on kuruş para kapabilmek için kadrolaşacaklar. Yani bunların derdi Alevilik yolunu yaşamak değil, Alevilik yolu üzerinden kendilerine maddi ortamlar yaratmaktır. Hem maaş alacaklar, hem de Aleviliği yaşayacaklar. Tabi sünnilleştirilmiş bir aleviliği...

Yoksa kimse zannetmesin ki bu insanlar Aleviliğin gerçek yolunu sürdürmek için çabalıyorlar. Çünkü Alevilik yolunun bu tür siyasi oyunlarla işi olmaz. Eğer bu oyunların içine girmek isteyen varsa, biliniz ki o insanların Alevilik ile hiç bir ilgisi yoktur. Yoksa Hükümet neden ısrarla bu insanlarla diyalog içine girmek istesin ki? Demek ki bir şeyler çekiyor...

Ünlü bilge Calius bir gün talebelerine:
"Bana falan ilacı getirin de içeyim" dedi.
Öğrencileri itiraz ettiler:
"Aman efendim, olur mu öyle şey! O ilaç deliler içindir. Halbuki siz bir dahisiniz."
Calinus:
] "Bugün bir deliyle karşılaştım. Deli, önce yüzüme baktı, sonra bana göz kırptı, sonra da üstümü başımı yırttı. O deli eğer bende kendine benzer bir yön bulmasaydı bana bunu yapmazdı.
] Hiç kimse kendi cinsinden olmayana musallat olmaz.
]İki kişi birbirine musallat oldumu aralarında mutlaka bir ortak nokta aramak lazımdır." dedi ...

işte sevgili canlar sünni zihniyetine yardım eden Alevi adı altında gezinen ateistlerin neden bu kadar kendilerini yırttıklarını, neden bugünki hükümete bu kadar yakın olmaya çalıştıklarını yukarıdaki kısa hikayeden az çok anlayınız...

Ve yine şu da iyi bilinmelidir ki hükümetin bu yaklaşımları Aleviliği benimsediğinden veya Alevilerin inançlarına saygı duyduklarından değildir. Tamamen siyasi çıkarlardan dolayıdır.

“Oltanın ucuna takılan yem cömertlikten değildir” ( Mevlana )

Batı Anadolu Aleviliği diye bi olgudan haberdar olmadığınızı gördüm. Bizde Cem evi son 15 yılda gelimiş bir kurumdur. Bunu orta anadolu aleviliğinden aldık. (Kötü birşey değil tabi ki.) Cem gizli yapılan ve müsahibi olmayanın ve düşkünün giremediği bi ayindir. Bizde cami vardır. 5 Vakit kılınmasada bayrama ve dahi bazen cumaya gidilir. Gitmek ayıp değildir ve bizi yoldan çıkarmaz. Sünnetleri kılmazsın olur biter.

Alevilik zaten ılımlı olmayı gerektirir. Dolayısıyla ılımlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Yoksa yanlış mı yapıyoruz. Faşist hatta islamo faşist mi olmalıyız?

Ben tahtacı türkmeniyim. Şah İsmaili sevmek zorunda değilim. Atalarımı Kaynar Kazanda kaynatan zata saygı duyacakta değilim. Yavuz benim için neyi ifade ediyorsa o da aynı şeyi ifade ediyor. Şimdi bazıları Hatayi Şah İsmail diyecek. İyi okuyalım ve araştıralım.

DÜNYAYI TANIMADAN BİRBİRİMİZİ TANIYALIM. SAYGILAR.

Ha türbe başında nasiplenenler ABDAL MUSA türbedarları ise, YAZIKLAR OLSUN BİRAZ OKUSAK. O TÜRBEDARLAR BEKTAŞİDİR. ALEVİ DEĞİLLERDİR.

TAHTACISERGIUS yazdı:Batı Anadolu Aleviliği diye bi olgudan haberdar olmadığınızı gördüm. Bizde Cem evi son 15 yılda gelimiş bir kurumdur. Bunu orta anadolu aleviliğinden aldık. (Kötü birşey değil tabi ki.) Cem gizli yapılan ve müsahibi olmayanın ve düşkünün giremediği bi ayindir. Bizde cami vardır. 5 Vakit kılınmasada bayrama ve dahi bazen cumaya gidilir. Gitmek ayıp değildir ve bizi yoldan çıkarmaz. Sünnetleri kılmazsın olur biter.

Alevilik zaten ılımlı olmayı gerektirir. Dolayısıyla ılımlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Yoksa yanlış mı yapıyoruz. Faşist hatta islamo faşist mi olmalıyız?

Ben tahtacı türkmeniyim. Şah İsmaili sevmek zorunda değilim. Atalarımı Kaynar Kazanda kaynatan zata saygı duyacakta değilim. Yavuz benim için neyi ifade ediyorsa o da aynı şeyi ifade ediyor. Şimdi bazıları Hatayi Şah İsmail diyecek. İyi okuyalım ve araştıralım.

DÜNYAYI TANIMADAN BİRBİRİMİZİ TANIYALIM. SAYGILAR.

Ha türbe başında nasiplenenler ABDAL MUSA türbedarları ise, YAZIKLAR OLSUN BİRAZ OKUSAK. O TÜRBEDARLAR BEKTAŞİDİR. ALEVİ DEĞİLLERDİR.

Öncelikle hos geldiniz can,seviyeli paylasimlar. Yukaridaki yaziniz bastan sona kadar kendi fikirlerinizden olusmaktadir.Aleviligi anlamak ve ögrenmek icin düsünce üretilmesine gerek yoktur,yalnisimiz olur.Aleviligin önderleri ve bu yolun asil sahipleri;bizlere gercegi anlatmakta ve ögretmektedir.Biz gercekleri günümüzde ya$ayan Pir Zöhre Ana dan ögrenmekteyiz.

Benim derdim kimseyle tartışmak değil, Gelirsiniz görürsünüz: Mut, Beşikçi, Hızırkahya, Gökbük, Akçaeniş ve adını sayamadağım bir sürü köy ve dahi Narlıdere. Cemevi nerede ne zaman yapılmış Batı Adadoluyu dolaşırsın Kazdağlarına kadar.

Sadece ılımlı olmayan bir alevilik olmaz diye düşünüyorum. Mevzu budur.

TAHTACISERGIUS yazdı:Sadece ılımlı olmayan bir alevilik olmaz diye düşünüyorum. Mevzu budur.

i$te bende bunu diyorum,Alevilik fikir ve düsünce $ekilleriyle olu$mami$tir. Bizler sadece dü$ünürüz ama GERCEKLER farklidir.