Akif Beki'nin, dün 'Erdoğan'la Atatürk'ü kıyas' başlıklı bir yazısı vardı. Hükümete yakın pozisyon alan sivil toplum kuruluşlarından SETA'nın yaptırdığı bir araştırmadan bahisle...
Akif Beki, yazısına Ahmet Altan'ın şu cümlesini alarak başlamıştı:
'Nasıl bir akıl, nasıl bir ruh hali, nasıl bir hastalık 2012 yılında halkın oylarıyla iktidara gelmiş bir adamı Atatürk'le yarıştırıp Atatürk'ten de büyük tanımının peşine düşer.'
Beki, araştırmada herhangi bir yönlendirme yapılmadığını ve dahası Atatürk/Erdoğan kıyaslamasına gidilmediğini düşünüyor. Böyle yazmış.
Bunlar bana daha köklü başka bir tartışmayı da anımsattı. Toplum psikolojisi ve çatışma çözümleri konusundaki çalışmalarıyla dünya çapında ünlü bilim adamımız Prof. Dr. Vamık Volkan'la birkaç yıl önce sohbet etmiştik.
Vamık Hoca, bir gün subaylara konferans vermiş. Sözlerinin sonunda 'Ben Türk Silahlı Kuvvetleri'nin İslam diniyle ilişkisini iyi biliyorum. Algı farklı olabilir ama tarihsel açıdan bakınca hiçbir problem olmadığı açıkça görünüyor' demiş. Ardından şöyle bitirmiş:
'İslam Peygamberi Muhammed ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ü hiçbir şekilde karşı karşıya getirmemek, karşılaştırmamak lazım gelir. Hele ikisi arasında rekabet varmış gibi uygulamalar vahim hata olur. Böyle bir rekabette kimin kazanacağı çok açık bellidir.'
Doğrusu, bu ve benzeri karşılaştırmaları ben de Ahmet Altan gibi 'akıldan uzak' ve 'hastalıklı ruh halinin yansıması' olarak görürüm.
Elbette çok hassas bir konu.
Ama zaman zaman, derinden derine konuşulduğu da malum.
Ancak bu, sadece dini veya milli sembollerimize, kahramanlarımıza karşı değil, hepimize, bütün topluma büyük haksızlık. Böylesi kıyaslamalara tabi tutulan siyasilerimize de...
Ben en baştan şuna itiraz ederim:
Hiç kimse bizleri ikisinden birisini seçmeye zorlayamaz. Dahası, hem Hz Muhammed'i hem de Atatürk'ü canı gönülden sevebiliriz. Öyleyiz. Birini sevmek diğerini neden dışlasın ki? Halkımızın çoğunluğunun inanç ve duygu dünyasında hem Hz Muhammed dinimizin peygamberi olarak hem de Büyük Atatürk cumhuriyetimizin kurucusu olarak en müstesna yerleri almışlardır.
ERDOĞAN'IN HAKKI ERDOĞAN'A
Dini değerlerle milli değerler asla birbirlerinin karşıtı olamaz. Dini şahsiyetlerle milli kahramanlar da öyle. Dahası toplum psikolojisinde her ikisine de ihtiyaç vardır; birbirini ötelemedikleri gibi tamamlarlar. İnsan psikolojisindekine benzer. Birisi Allah'la bizim aramızdadır, kimse bilemez ve değerlendiremez. Diğeri de milli duygularımızla, ülkemize bakışımızla ilgilidir. Kimse bunu da yargılayamaz.
Gelelim siyasetin dünyasına. Yaşayan bir siyasetçiyle artık hayatta olmayanları karşılaştırmak da doğru değil. Şartlar ve zamanın ruhu ne kadar birbirine uyar ki?
Tarihi şahsiyetleri, bugünlerde popüler olduğu üzere siyasetin ameliyat masasına yerleştirirsen elbette eleştirilecek nice noktalar bulunur. Ama bu mantık sakattır.
Mesela Atatürk'ün değişimciliğini ve devrimciliğini unutarak analiz yapabilir misiniz?
Atatürk'le karşılaştırılmak Erdoğan'a da haksızlıktır. O bir siyasetçi. Üstelik serüveninin tam ortasında. Siyasetçi olarak çok başarılı. Üç dönemdir iktidarda ve oyunu yüzde 50'ye çıkarmış. Hem de çok popüler. Ama elbette sevmeyenleri de var.
Erdoğan hakkındaki en doğru hükmü siyaseti bıraktığı zaman verebiliriz. Bir görüşe göre bugün ona çok kızanlar bile ileride onu takdirle anacak. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyeti nereden alıp nereye taşıdığına bakarak... Endişeyle bakanlar ise tam tersini düşünüyor, korkuyor. Bugünden bilemiyoruz, zaman gösterecek.
[FONT="Arial"][COLOR="red"]16 Mart 2012 Cuma
Kaynak: aksam.com
Hz. Muhammed ve Atatürk - İsmail Küçükkaya
Benim Siyasetim İnsan Sevgisidir.
Pir Zöhre Ana
Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
Pir Zöhre Ana
Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler