Tunceli'nin Nazımiye ilçesi sınırları içinde yaşamış ve günümüzde ziyaret yeri haline gelmiş Düzgün Baba'nın efsanesi şöyledir
Şah Haydar, Bostanlı köyü Zeve mezrası yakınlarındaki Zergovit Tepesi'nde yaptığı evinde, hayvanlarım otlatıp onlarla ilgilenmektedir. Yaz-kış hayvanlarım en iyi şekilde beslemektedir. Özellikle kışın en çetin günlerinde bile hayvanlar besili olmaktadır. Bu durum babası Kureyş'in dikkatini çeker ve "Hele bir bahayım, kışın ortasında hayvanlara ne yediriyor ?" diyerek, hayvanların bulunduğu yere gelir. Bu sırada Şah Haydar, elindeki çubuğunu kuru meşe ağaçlarına dokundurmaktadır. Çubuğun değdiği her ağaç yeşermekte ve hayvanlar da bu taze yaprak ve sürgünleri yemektedir.
Kureyş Baba, sessizce geri dönmek ister. Ancak, o sırada bir keçi aksırmaya başlar. Şah Haydar ise keçiye dönerek, "Ne oldu? Babam Derviş Kureyş'i mi (Mahmud'u mu) gördün ki bu kadar hapşırırsın? " der ve arkasına baktığında,kendisine görünmeden gitmeye çalışan babasını görür. Babasına ismi (ve lakabı) ile hitap ettiği için çok utanır ve mahcubiyetinden dolayı Düzgünbaba Dağı denilen tepeye çıkar.
Rivayet olunur ki; Şah Haydar, babasına ismen hitap ettiği için kaçtığı zaman, ayağında kışın karda giyilen hedik veya lekan varmış. Bu hediklerle Zergovit Tepesi'nden Düzgünbaba Tepesi'ne kadar (takriben beş kilometre) üç adım atmış ve bastığı her yerde hedikler tasa iz bırakmış olup, bu izler hala durmaktadır. İki tanesi (bazılarına göre atma ait olanları), (40 gün süreyle) çile doldurmak için yaşamaya başladığı "Çele" ismi verilen mağaranın içindedir .
Burada yaşamaya başlayan Şah Haydar'ın bir iki gündür eve gelmemesinden şüphelenen annesi, durumu babasına bildirir. Kureyş Baba, müritlerinden bazılarım onu aramaya ve durumunu öğrenmeye gönderir. Müritler, onu 2100 metre yükseklikteki bu tepede bir mağarada bulurlar ve durumunun iyi olduğunu öğrendikten sonra tekrar Zeve'ye dönerler. Babasına "Durumu düzgündü, merak edilecek bir şey yok.Selam ve hürmet eder, ellerinizden öper ."derler. Bu "durumu düzgündü" sözü dilden dile dolaşır ve asıl adı Şah Haydar olan bu zata, artık bir süre sonra Düzgün Baba olarak bir isim atfedilir. O günden bu güne Düzgün Baba söylene gelir Bugün Nasip oldu Vardım Düzgün’e
Niyaz ettim taşlarına gönülden
Kendini vermiş Nazimiye’nin beline
Niyaz ettim hikmetine gönülden
Horasan erleri gerçekler piri
Nesli Muhammet’tir avladı Ali
Erenler içinde bir deste gülü
Bir bakışta aşık oldum gönülden
Akşehir ilinde Hayrani Mahmut
Neslinden gelmiştir Düzgün’ü mazbut
Dertliler derdine olmuştur tabip
Huzurunda divan durdum gönülden
İsmi Ali Haydar mezhebi şia
Şanına inmiştir sureyi Taha
Mucize yarattın sensin bir deha
Muratlar veririsin herdem gönülden
SALTUK sana bağlı niyazım vardır
Yanmışım derdinde dermanı pirdir
Bu sırrı esrarı görmeyen kördür
Bir aciz kulunum candan gönül
![[Resim: c1b5c998571998d2cd93d8e5b72817a8.jpg]](http://img.negatif.com/photos/lowres/0/7/0/070094/c1b5c998571998d2cd93d8e5b72817a8.jpg)
![[Resim: 0012010he1.jpg]](http://img409.imageshack.us/img409/5849/0012010he1.jpg)
![[Resim: duzgunbaba.jpg]](http://www.munzur.org/images/sections/duzgunbaba.jpg)
Şah Haydar, Bostanlı köyü Zeve mezrası yakınlarındaki Zergovit Tepesi'nde yaptığı evinde, hayvanlarım otlatıp onlarla ilgilenmektedir. Yaz-kış hayvanlarım en iyi şekilde beslemektedir. Özellikle kışın en çetin günlerinde bile hayvanlar besili olmaktadır. Bu durum babası Kureyş'in dikkatini çeker ve "Hele bir bahayım, kışın ortasında hayvanlara ne yediriyor ?" diyerek, hayvanların bulunduğu yere gelir. Bu sırada Şah Haydar, elindeki çubuğunu kuru meşe ağaçlarına dokundurmaktadır. Çubuğun değdiği her ağaç yeşermekte ve hayvanlar da bu taze yaprak ve sürgünleri yemektedir.
Kureyş Baba, sessizce geri dönmek ister. Ancak, o sırada bir keçi aksırmaya başlar. Şah Haydar ise keçiye dönerek, "Ne oldu? Babam Derviş Kureyş'i mi (Mahmud'u mu) gördün ki bu kadar hapşırırsın? " der ve arkasına baktığında,kendisine görünmeden gitmeye çalışan babasını görür. Babasına ismi (ve lakabı) ile hitap ettiği için çok utanır ve mahcubiyetinden dolayı Düzgünbaba Dağı denilen tepeye çıkar.
Rivayet olunur ki; Şah Haydar, babasına ismen hitap ettiği için kaçtığı zaman, ayağında kışın karda giyilen hedik veya lekan varmış. Bu hediklerle Zergovit Tepesi'nden Düzgünbaba Tepesi'ne kadar (takriben beş kilometre) üç adım atmış ve bastığı her yerde hedikler tasa iz bırakmış olup, bu izler hala durmaktadır. İki tanesi (bazılarına göre atma ait olanları), (40 gün süreyle) çile doldurmak için yaşamaya başladığı "Çele" ismi verilen mağaranın içindedir .
Burada yaşamaya başlayan Şah Haydar'ın bir iki gündür eve gelmemesinden şüphelenen annesi, durumu babasına bildirir. Kureyş Baba, müritlerinden bazılarım onu aramaya ve durumunu öğrenmeye gönderir. Müritler, onu 2100 metre yükseklikteki bu tepede bir mağarada bulurlar ve durumunun iyi olduğunu öğrendikten sonra tekrar Zeve'ye dönerler. Babasına "Durumu düzgündü, merak edilecek bir şey yok.Selam ve hürmet eder, ellerinizden öper ."derler. Bu "durumu düzgündü" sözü dilden dile dolaşır ve asıl adı Şah Haydar olan bu zata, artık bir süre sonra Düzgün Baba olarak bir isim atfedilir. O günden bu güne Düzgün Baba söylene gelir Bugün Nasip oldu Vardım Düzgün’e
Niyaz ettim taşlarına gönülden
Kendini vermiş Nazimiye’nin beline
Niyaz ettim hikmetine gönülden
Horasan erleri gerçekler piri
Nesli Muhammet’tir avladı Ali
Erenler içinde bir deste gülü
Bir bakışta aşık oldum gönülden
Akşehir ilinde Hayrani Mahmut
Neslinden gelmiştir Düzgün’ü mazbut
Dertliler derdine olmuştur tabip
Huzurunda divan durdum gönülden
İsmi Ali Haydar mezhebi şia
Şanına inmiştir sureyi Taha
Mucize yarattın sensin bir deha
Muratlar veririsin herdem gönülden
SALTUK sana bağlı niyazım vardır
Yanmışım derdinde dermanı pirdir
Bu sırrı esrarı görmeyen kördür
Bir aciz kulunum candan gönül
![[Resim: c1b5c998571998d2cd93d8e5b72817a8.jpg]](http://img.negatif.com/photos/lowres/0/7/0/070094/c1b5c998571998d2cd93d8e5b72817a8.jpg)
![[Resim: 0012010he1.jpg]](http://img409.imageshack.us/img409/5849/0012010he1.jpg)
![[Resim: duzgunbaba.jpg]](http://www.munzur.org/images/sections/duzgunbaba.jpg)