You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Duanın İnanılmaz Gücü !

Duanın İnanılmaz Gücü !

Posting Freak
Duanın İnanılmaz Gücü !
Duanın gücünü araştıran uzmanlar, şaşırtıcı verilere ulaştı: ´İnsanın kendisi ya da bir başkası için ettiği dualar, hem eden hem edilenin fiziki ve ruhi yapısına olumlu yönde katkıda bulunuyor!´





Duanın gücünü keşfeden ilaç şirketleri şimdi ‘duayı modern tıp’ ile birleştirmenin yollarını arıyor.

Amerikalı ünlü şarkıcı Aretha Franklin 60’lı yıllarda ‘I say a little prayer for you’ (Senin için küçük bir dua ediyorum) isimli şarkısını söylediğinde, kalpten dile getirdiği bu cümlenin, kısa bir süre sonra tıp dünyasında ter akıtan bilim adamlarına ilham vereceğini bilemezdi elbette. 70’lerden itibaren yapılan araştırmalar, dua etmenin, insan sağlığı üzerinde olumlu etki yarattığını gösteriyor! Duanın gücünü araştıran uzmanlar, şaşırtıcı verilere ulaşıyor. Klinik deneyler, insanın kendisi ya da bir başkası için ettiği duaların, hem eden hem edilen kişinin fiziki ve ruhi yapısına olumlu yönde katkıda bulunduğunu gösteriyor. Duanın gücünü keşfeden klinik, vakıflar ve ilaç şirketleri şimdi ‘duayı modern tıp’ ile birleştirmenin yollarını arıyor. Sir John Templeton Vakfı, bu istikametteki arayışların meyvesi olarak ortaya çıkan ‘Mind-Body’ (Ruh/Beden) alanındaki araştırmalar için yılda 30 milyon dolar harcıyor. ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü de ‘düşünce’ odaklı tıp için 3,5 milyon dolarlık bir fon ayırmış durumda. Dünyanın en ünlü kalp cerrahlarını bünyesinde barındıran Cleveland Clinic’in hemen yanı başında bulunan Case Western Reserve Tıp Fakültesi’ndeki doktor adayları, tıp tarihi ve hastaya genel yaklaşım konularında ‘hastanın inancı’ konusunu da ders olarak görüyor. İngiltere’de binlerce insan hastanelerdeki yakınları için dua ediyor. Hatta birçok kişi, bir araya gelerek yakınları için toplu dualar ediyor. Dua edenler arasında doktorlar ve diğer sağlık personeli de bulunuyor. Bilim adamlarına göre grup dualarında daha güçlü bir frekans yakalanabiliyor. Duanın maddi etkilerini gösteren en önemli araştırmanın sahibi ise, Harvardlı bilim adamı Herbert Benson. Dua eden kişilerin beyin MR’larını çeken Benson, bu tarama ile vücudun ve beynin dua ederken değiştiğini ortaya koyuyor. ‘Yaptığımız beyin taramalarında, düzenli şekilde ibadet eden kişilerin, diğerlerine nazaran daha düşük tansiyona sahip olduklarını, daha az gerilim içinde olduklarını görebiliyoruz.’ diyen Benson’ın bulgularına göre, dua ya da ibadet esnasında vücut fonksiyonları rahatlıyor ve beyin büyüyor. Yer ve gök dua üstünde durur der büyükler. Müslüman doğarken dua mırıltıları ile doğar, onunla büyür, günlük işlerine onunla başlar. Yalnız Müslümanların değil ehl-i kitabın ve hatta Budistlerin bile bütün kainatıdır dua. Ancak son yıllarda ‘dua etmek’ dini bir ritüel olmaktan bir adım öteye geçerek tedavi aracı olmaya başladı. Dua ile iyileşme süreci arasındaki bağlantıyı incelemek amacıyla yürütülen araştırmalar son derece önemli sonuçlar ortaya koyuyor. ABD ve İngiltere’de yapılan araştırmalara göre, hastalar için dua etmek, hastaların rahatsızlık belirtilerini azalttığı gibi, iyileşme sürecini de hızlandırıyor. Diğer bir deyişle; hem ‘dua eden’ hem de ‘dua edilen’ şifa buluyor. Durum böyle olunca başta Amerika ve İngiltere’de olmak üzere birçok ülkede ‘dua kulüpleri’nin sayısında artış gözleniyor. Birçok insan başı sıkıştığında ve hastalık kapısını çaldığında, doktorlarla birlikte duaya da başvuruyor. Dua eden sıhhat buluyor 1960’lı yıllarda sadece şarkılara tema olan ‘dua’ 90’lı yılların ortalarından sonra ciddi anlamda araştırma konusu oldu. Bu tarihten sonra ABD’deki ‘dua ve sağlık’ konulu araştırmaların sayısı neredeyse ikiye katlandı ve ortaya çarpıcı sonuçlar çıktı. Sözgelimi, Michigan Üniversitesi’nin araştırmasına göre, dindarlarda depresyon ve stres daha az görülürken, Chicago’daki Rush Üniversitesi’nin araştırmasına göre, düzenli olarak ibadet ve dua edenlerdeki erken ölüm oranının, dine bağlı olmayanlara göre yüzde 25 daha az olduğu tespit edildi. Dua eden kalp hastalarının, ameliyattan sonraki birkaç yıl içindeki ölüm oranlarının, etmeyenlere nazaran yüzde 30 daha az olduğu ortaya çıktı. Columbia Üniversitesi’nde yapılan araştırmada ise, üreme sorunları yaşayan kişiler için düzenli olarak dua okundu ve bir süre sonra bu kişilerdeki döllenme başarı oranının yüzde 8’den yüzde 16’ya çıktığı gözlemlendi. San Francisco Hastanesi’nde 393 kalp hastası üzerinde yapılan bir başka araştırmada ise, 150 hasta için düzenli olarak dua edildi. Tanımadıkları kişilerin kendilerine dua ettiği bu hastaların, ilaç tedavisine daha çabuk cevap verdikleri tespit edildi. ‘Dua ile terapi’nin yoğun olarak kullanıldığı Duke Üniversitesi’nden kardiyaloglar da dua eden hastaların daha hızlı iyileştiğini kanıtladı. Üç yıl süren bu çalışmada 795 kalp hastasına dünyanın çeşitli yerlerinden, aralarında Amerika’da yaşayan Müslümanların, Nepalli Budist rahiplerin ve Manchester’li Hıristiyanların oluşturduğu 26 ayrı grup, dua etti. Yine 1998’de yayınladığı bir araştırmayla Dr. Elizabeth Targ, Afrika’daki bazı AIDS hastalarının toplu yapılan dualarla iyileşme gösterdiklerini kaydetti. Bazı araştırmalarda hasta ve dua edenin karşılıklı olarak birbirlerinden haberdar olmasa bile, ‘dua’nın yine şifa verici etkisini göstermesi, bilim adamları tarafından meselenin en etkileyici kısmı olarak nitelendiriliyor. Öte yandan inancın fiziki etkilerine yönelik bilim dünyasında sonuçları merakla beklenen son araştırma ise İngiltere’de yapılıyor. İngiliz bilim adamları, teologlar ve beyin uzmanlarından oluşan bir grup iki yıl sürecek bir çalışma sonucunda ‘Neden bazı insanların inançları güçlü, bazılarının değil?’, ‘İnancın acı üzerindeki etkisi nedir?’ sorularının cevabını araştırıyor. İngiltere’de yeni oluşturulan ‘Zihin Bilim Merkezi’ne bağlı bilim adamları, bu sayede inancı, inancın gücünü ve sarsılma noktalarını anlamaya çalışacak. Grup duaları daha etkili Bilimsel çalışmaların da ‘duanın gücünü’ kanıtlaması doğal olarak dua gruplarının sayısını ve duaya olan talebi artırıyor. Nitekim İngiltere ve İrlanda’da sadece çeşitli Hıristiyan mezheplerine ait binin üzerinde dua grubu var. Küçük bir ada ülkesi olan Singapur’da bile 31 dua grubu bulunuyor. İngiltere’de bir milyondan fazla Hıristiyan’ın bağlı olduğu bir cemaatin sözcüsü Janet Holloway’a göre araştırmalar, duanın hastalar üzerinde pozitif etkisinin olduğunu kanıtlıyor. Holloway, ‘Birçok doktor alternatif terapiler arayışında iken biz de duayı bir alternatif olarak görüyoruz.’ diyor.

PSİKİYATRİ PROFESÖRÜ HAROLD G. KOENIG: Dindarlar daha uzun ve sağlıklı yaşıyor Dua etmeyenlere kıyasla, dua edenler üzerinde yaptığınız klinik deneylerden ne gibi sonuçlar elde ettiniz? Dua edenler ya da dindar hastalar, stresle daha kolay başa çıkıyor, depresyona girme oranları daha düşük oluyor, girseler de daha kolay çıkabiliyor. Depresyon, kişilerin hasta olduklarında yaşadıkları ciddi bir zihinsel sağlık sorunudur. Ümitlerini kaybedip her şeyden vazgeçerler. Din ve dua ise yaşama manâ katar, insana ümit verir. Bunlar ise kişinin ruhunu ayağa kaldırarak onu depresyondan çıkartır. Yaptığımız bir çalışmada, sağlıklı ve dua eden ihtiyarların, etmeyenlere oranla yüzde elli oranında, ortalama 6 yıl daha fazla yaşadıklarını gördük. Görüyoruz ki duanın zihinsel sağlığa katkısı, aynı zamanda fiziksel sağlığı da etkiliyor. Yaptığınız klinik deneylerde sadece Hıristiyanlar üzerinde mi çalıştınız yoksa diğer dinlerin mensupları da araştırmalara dahil edildi mi? Amerika’dakilerin yüzde 90’ı Hıristiyan olduğu için bulgularımız doğal olarak Hıristiyanlarla ilgili haliyle. Bununla birlikte dünyanın diğer yerlerinde de, sınırlı da olsa Müslüman ve Yahudilere yönelik olarak benzer çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Müslümanlarla ilgili olan çalışmalar Malezya’da yapılıyor. Buna göre endişe, depresyon ve üzüntü, dua edildiğinde ya da Kuran okunduğunda hissedilir derecede azalıyor. Bildiğim kadarı ile dua ya da Kur’an okumanın fiziksel sağlık üzerindeki etkilerine dönük bir çalışma yok. Ama yapılırsa aynı sonuçları vereceğine eminim. Dua etmenin, çaresi olmayan hastalıkların tedavisinde önemli bir rol oynayabileceğine inanıyor musunuz? Dua etmek, iyileşmeyi hızlandırabilir mi? Son yüz yıl içersinde yapılan bin 500 çalışmadan hareketle, ki bu çalışmaların yüzde ellisi dindar insanların zihinsel ve fiziksel olarak daha sağlıklı olduğunu göstermekte, dua etmenin gerçekten de tedavi edilemez hastalıklar üzerinde etkili olduğunu ve iyileşmeyi hızlandırdığını söyleyebilirim. Tabii ki daha da fazla araştırma lazım. Ama, eldeki veriler, düzenli dini hayat yaşayan kişilerin, daha mutlu, fiziken ve ruhen daha dirençli olduklarını gösteriyor. Ruhen sağlıklı olmalarının, bağışıklık, kan ve kalple ilgili sistemler üzerinde de olumlu etkisi olduğunu biliyoruz. Stres, bedenin doğal tedavi sistemlerinin direncini kırıyor. Dua ve dini yaşam ise stresi azaltıyor, iyileşmeyi hızlandırıyor. Ama tabii ki bundan kişilerin sadece hastalandıklarında dua etmeleri gerektiği sonucunu çıkarmamak lazım. Sağlıklı iken de edilmeli ki, savunma sistemleri sürekli tetikte olsun, beden direnci düşmesin. Böylelikle sağlıklı kararlar alabilirler, bu da stresi azaltır.
LARRY SCHERWİTZ, PH. D. (California Pasifik Tıp Merkezi) ]‘Enerjimiz dua ile zaman ve mekânı aşıyor’ Dua, hayatımızda büyük bir rol oynuyor. Üstelik sadece dua edilen adına değil, dua eden adına da. Dua etmek, bir tür amaç, dikkat ve istikamet harmonisi. Aynı zamanda kalbi, kutsal olana açmak manâsına da geliyor. Böylelikle amacımızı ve dikkatimizi kalbimiz sayesinde bir yere kanalize ediyoruz. Şöyle de diyebiliriz; dikkatimiz ve kalbimizdeki enerji, dua yoluyla, zaman ve mekanı aşıyor. Tabii bu, bu konu üzerinde araştırmalar yapan biri olarak benim kişisel yorumum. Bir de araştırmalar var. Çoğu kontrollü olan bu araştırmaların sonuçlarına göre; dua etmenin insan organizması üzerinde, birçok durumda, mütevazı ama istikrarlı bir etkisi var. Ne kadar çok dua edilirse, bu etkinin daha da artacağına dair emareler olmakla birlikte, henüz bunu destekleyecek yeterli veri elde etmiş değiliz. Ama sonuçlar, inancımızı destekliyor. Peki dua herhangi bir hastalığın tedavi süresini kısaltıyor mu derseniz; hastalık ve tedavi, sadece bedenle değil, ruh hali, kalp ve ruhun kendisiyle de ilgili bir süreçtir, derim. Duanın kalp ve ruh üzerindeki etkileri ortada iken, hastalığın iyileşmesine yardımcı olmuyor diyemeyiz.
Kurtuluş savaşını yapan
Atatürk'tür senin Atan
Allah'ın aslanı çıkan
O da Ali'dir Zöhre Ana
Son Düzenleme: 18/06/2010, 19:12, Düzenleyen: Şaduman.
Posting Freak
Duanın İnanılmaz Gücü !
Bu konuda bilim insanlarına şunu sormak istiyorum:

Duanın gücü dua edende mi, yapılan duayı duyanda mı?

"İlim Çin'de de olsa gidip alınız."- Hz. Ali.

"İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır."- Hacı Bektaşi Veli.

"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." -Atatürk.


Söz bir, söyleyen bir.
Posting Freak
Duanın İnanılmaz Gücü !
Dogan yazdı:Bu konuda bilim insanlarına şunu sormak istiyorum:

Duanın gücü dua edende mi, yapılan duayı duyanda mı?

İlginç bir soru. Teşekkürler.

Bana göre yapılan duayı duyandadır. Bu insanlar için geçerli.

Ama Pir'ler, erenler, evliyalar ve peygamberler dua ettiğinde kendileri hak olduğu için ol demeleri yeterlidir.
Kurtuluş savaşını yapan
Atatürk'tür senin Atan
Allah'ın aslanı çıkan
O da Ali'dir Zöhre Ana
Son Düzenleme: 18/06/2010, 19:20, Düzenleyen: Şaduman.
Posting Freak
Duanın İnanılmaz Gücü !
Dua için ne kadar güzel şey söylense, yazılsa azdır. Gerçektende yer gök dua üzerine durur.

Allah'ı ne kadar zikredersen , Onu ne kadar çok çağırırsan ve bunu canı gönülden yaparsan kurtulamayacağın kötülük , hastalık, zorluk yoktur.
Kelimelerim sistem hatasından yanlış yerden ayrılıyor...

“Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
[Resim: imza3cp.gif]


Özü bitmiş, gümanı pak olmamış,şeytana tapmış, nefsi çıkarı için arayıpta birşey bulamamış, kuyruk acısı varsa,Derviş Muhammed'in de dediği gibi" bir kılını çektiyse" Zöhre Ana, onu değerlendirmek ister aklısüre.Ehlibeyt'in meyvası bitmez, dalı budağı kurumaz,sen ne kadar kezzap dökersen dök, O'nun Zemzem çeşmesi ALİ'dir

Derviş'in HAK kelamını can kulağıyla dinliyebliyorsan yeter,firdevs bağından bir gül alabiliyor musun,O'nun ibadetine,saldığı yola,yaşatmak istediği güzelliğe canı gönülden yürüyebiliyorsan en büyük mutluluk budur.
(Pir Zöhre Ana)
Posting Freak
Duanın İnanılmaz Gücü !
Dogan yazdı:Bu konuda bilim insanlarına şunu sormak istiyorum:

Duanın gücü dua edende mi, yapılan duayı duyanda mı?

[COLOR="#000000"]
Dua eden ne kadar özden, yüreği temiz, yalvarırsa duanın gücü o kadar etkili olur bence. Sizlerinde bildiği bir soru Pir Zöhre Ana'ya gelen bazı insanlar " ben yalvarıyorum ama Ana beni duymuyor, benim muradımı gerçekleştirmiyor" diyor. Bu yapılan duayı duyanla; Allah veya evliya, keramet sahibi zatla alakalı olmuyor. Bu duayı eden kişinin özüyle alakalı oluyor. Duanın gücü duayı duyanla alakalı olduğundan çok, bence duayı edenle alakalı, ne kadar özün sağlam istersen o kadar gerçekleşir muradın. Buna çok şükür ki defelarca şahit olduk...Ama şöyle bir şeyde var, bazen bizler için nelerin hayırlı olcağını bilmeyiz, sadece isteriz, özden yalvarırız. Allah bizim için ne hayırlıysa bize onu verir
Benden evvel ben oldum
Beni bende ben buldum
Sahralara indim durdum
Bana Ali dediler

Merdan idim dirildim
Her bedene verildim
Kırk Kapı dört makamda
Öldüm öldüm dirildim.

Mürşit Zöhre Ana..

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.