You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Dergâh malları Alevilerin mi Bektaşilerin mi? - MAHMUT ÖVÜR

Dergâh malları Alevilerin mi Bektaşilerin mi? - MAHMUT ÖVÜR

Posting Freak
Dergâh malları Alevilerin mi Bektaşilerin mi? - MAHMUT ÖVÜR
Uzun süredir Alevi meselesini tartışıyoruz. Başından beri en kolay çözülebilecek mesele olarak baktığım bu konu ne yazık ki gelip "Cemevi ibadethane mi değil mi?" hatta "Alevilik din mi?" gibi garip bir tartışmaya dayandı ve aşılamıyor.
Alevilerin bir kısmı bilinçli bir biçimde bu dayatmayı yaparken, AK Parti'de "yeni bir din"e yol vermem noktasında... Bu da yapılması gerekenlerin ertelenmesine yol açıyor.
Aynı şeyi Kürt meselesinde de yaşıyoruz. Oysa bu kadar karmaşık görünen derin sorunların çok basit ve çok çeşitli çözüm yöntemleri var.
Alın Alevi meselesini... Bu konuda "inanç merkezi" yaklaşımıyla ilk adım atılabilir.
Bir süre önce cumhuriyet döneminde Alevilerin el konulan mal varlıklarıyla ilgili yazım üzerine Bektaşi âleminin Hakka yürüyen "Dedebaba"larından Doç. Dr. Bedri Noyan'ın "Halifebaba" olan oğlu Kurtcebe Noyan aradı. Kurtecebe Noyan, bir Bektaşi olarak kilitlenen cemevleri sorununa ilişkin şöyle bir çıkış önerdi:
"Devletin bir Alevilik ve Bektaşilik tanım yapmasına gerek yok. Cemevi ve Meydan Evi inanç merkezi olarak kayıtlara girsin yeter."
Noyan bu kısa çözüm önerisini sunduktan sonra sözü dergâh mallarına getirdi:
"Sizin yazınızda sözünü ettiğiniz dergâh mallarının hepsi Alevilere değil Bektaşilere aittir. Dergâh kurum olarak Bektaşilerde var. Örneğin Şahkulu Dergâhı, Karacaahmet ve Abdal Musa bir Bektaşi dergahıdır. Alevi arkadaşlar bir dernek kurarak buraları sahiplenmişlerdir. Bu doğru değil."
Olayın böyle bir yanı da, sanıyorum ilk kez kamuoyunun gündemine geliyor. Yasaklar kalktıkça toplum özgürleşiyor ve kendi kimliğiyle ortaya çıkıyor. Anlaşılan bundan sonra Bektaşiler, daha aktif olacaklar ve Alevilerin sahiplendiği dergâhlarına kendileri sahip çıkacaklar.
Noyan, Türkiye'nin bu malları iade etmekte geç kaldığını belirterek şöyle diyor:
"Bektaşilerin Balkanlar'da çok geniş bir etki alanı var. Yüzyıllarca onlar için merkez Anadolu'ydu. 90'lardan sonra durum değişti. Oralarda dergâhlar serbest bırakıldı ve malları geri verildi. Ama onların merkez olarak gördüğü bizler bugün devrim kanunları nedeniyle ortaya çıkmaya çekiniyoruz. Devlet bunu değerlendirse Balkanlar'da büyük çapta bir etkinliğimiz olur."
Alevilere ait el konulan mallar var mı yok mu bilmiyorum ama Bektaşiler el konulan mallarını geri istiyor.


2012/08/12
Kaynak: sabah.com
Benim Siyasetim İnsan Sevgisidir.
Pir Zöhre Ana





Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
Posting Freak
Dergâh malları Alevilerin mi Bektaşilerin mi? - MAHMUT ÖVÜR
HüsniyeD yazdı:Uzun süredir Alevi meselesini tartışıyoruz. Başından beri en kolay çözülebilecek mesele olarak baktığım bu konu ne yazık ki gelip "Cemevi ibadethane mi değil mi?" hatta "Alevilik din mi?" gibi garip bir tartışmaya dayandı ve aşılamıyor.
Alevilerin bir kısmı bilinçli bir biçimde bu dayatmayı yaparken, AK Parti'de "yeni bir din"e yol vermem noktasında... Bu da yapılması gerekenlerin ertelenmesine yol açıyor.
Aynı şeyi Kürt meselesinde de yaşıyoruz. Oysa bu kadar karmaşık görünen derin sorunların çok basit ve çok çeşitli çözüm yöntemleri var.
Alın Alevi meselesini... Bu konuda "inanç merkezi" yaklaşımıyla ilk adım atılabilir.
Bir süre önce cumhuriyet döneminde Alevilerin el konulan mal varlıklarıyla ilgili yazım üzerine Bektaşi âleminin Hakka yürüyen "Dedebaba"larından Doç. Dr. Bedri Noyan'ın "Halifebaba" olan oğlu Kurtcebe Noyan aradı. Kurtecebe Noyan, bir Bektaşi olarak kilitlenen cemevleri sorununa ilişkin şöyle bir çıkış önerdi:
"Devletin bir Alevilik ve Bektaşilik tanım yapmasına gerek yok. Cemevi ve Meydan Evi inanç merkezi olarak kayıtlara girsin yeter."
Noyan bu kısa çözüm önerisini sunduktan sonra sözü dergâh mallarına getirdi:
"Sizin yazınızda sözünü ettiğiniz ]dergâh mallarının hepsi Alevilere değil Bektaşilere aittir. Dergâh kurum olarak Bektaşilerde var. ]Örneğin Şahkulu Dergâhı, Karacaahmet ve Abdal Musa bir Bektaşi dergahıdır. Alevi arkadaşlar bir dernek kurarak buraları sahiplenmişlerdir. Bu doğru değil."
Olayın böyle bir yanı da, sanıyorum ilk kez kamuoyunun gündemine geliyor. Yasaklar kalktıkça toplum özgürleşiyor ve kendi kimliğiyle ortaya çıkıyor. Anlaşılan bundan sonra Bektaşiler, daha aktif olacaklar ve Alevilerin sahiplendiği dergâhlarına kendileri sahip çıkacaklar.
Noyan, Türkiye'nin bu malları iade etmekte geç kaldığını belirterek şöyle diyor:
"Bektaşilerin Balkanlar'da çok geniş bir etki alanı var. Yüzyıllarca onlar için merkez Anadolu'ydu. 90'lardan sonra durum değişti. Oralarda dergâhlar serbest bırakıldı ve malları geri verildi. Ama onların merkez olarak gördüğü bizler bugün devrim kanunları nedeniyle ortaya çıkmaya çekiniyoruz. Devlet bunu değerlendirse Balkanlar'da büyük çapta bir etkinliğimiz olur."
Alevilere ait el konulan mallar var mı yok mu bilmiyorum ama Bektaşiler el konulan mallarını geri istiyor.

]2012/08/12
]Kaynak: sabah.com

Bektaşi nedir,Alevi nedir,Kızılbaş nedir?

]Alevi , Ali soyundan,yolundan giden, Hz.Ali ve Hz.Muhammed'e candan bağlı olanlardır.

]Bektaşi , Hz.Ali'nin binbir sıfatından biri olan Bektaşi sultan'ın,Hacı Bektaş Veli olarak anılması ve bu yola gönül verenlere denir yani soy yine Hz.Ali ile Hz.Muhammed Mustafa'ya varır.

]Kızılbaş , Hz.Muhammed ve Hz.Ali cemlerde,namazda ibadet tacları(Bu taçlara Kızıldeli tacı denirdi) giyindiklerinden ; bu tacın varlığını taşımak isteyen insanlar,birbirini tanımak için kırmızı taç takındılar.Bu kişilere kırmızı başlı insanlar denildi ve suçlandılar.
Şimdiki tabiri ile Kızılbaşlık kelimesi buradan kalmıştır.


Şimdi ortaya hem ayrımcılık çıkmış oldu,hem de mal paylaşımı gündeme geldi.

Allah sonu hayır getirsin ne diyelim....
Kelimelerim sistem hatasından yanlış yerden ayrılıyor...

“Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
[Resim: imza3cp.gif]


Özü bitmiş, gümanı pak olmamış,şeytana tapmış, nefsi çıkarı için arayıpta birşey bulamamış, kuyruk acısı varsa,Derviş Muhammed'in de dediği gibi" bir kılını çektiyse" Zöhre Ana, onu değerlendirmek ister aklısüre.Ehlibeyt'in meyvası bitmez, dalı budağı kurumaz,sen ne kadar kezzap dökersen dök, O'nun Zemzem çeşmesi ALİ'dir

Derviş'in HAK kelamını can kulağıyla dinliyebliyorsan yeter,firdevs bağından bir gül alabiliyor musun,O'nun ibadetine,saldığı yola,yaşatmak istediği güzelliğe canı gönülden yürüyebiliyorsan en büyük mutluluk budur.
(Pir Zöhre Ana)
Posting Freak
Dergâh malları Alevilerin mi Bektaşilerin mi? - MAHMUT ÖVÜR
Dünyanın Tüm malları Hz Ali'nindir .
Kimin Malını Kimden alınıyorsunuz Yada Paylaştırıyorsunuz.
Nefsi “Pir”in gölgesinden başka hiçbir şey öldüremez; o “nefs öldüren”in eteğini sımsıkı tut.
''HZ MEVLANA''

ÜSEYİN'in Aşkına Şahitsen, Bu Şahadet Kutlu Olsun... Sen ÜSEYİN'in Aşkı ile Her Dem Diri Kalanlardansın, Ve Sen
'' Aşkın Şehidi'sin!..''
Ben HZ. ÜSEYİN'DEN NASIL YAŞAMAYI VE NASIL ÖLMEYİ ÖĞRENDİM
ÇELEBİ

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.