Alevilerin cemevi talebini reddeden Diyanet İşleri ve TBMM Başkanlığı İslam dininde ve İslam tarihinde cemevi diye bir kurumun bulunmadığı iddiasını bağıra çağıra yayıyor. Oysa iz’an ve insaf sahibi olan herkes bunun nedenli gerçek dışı olduğunu teslim edecektir. Zira, cemevi adlı kurum İslam tarihinde de İslami kaynaklarda da ( Kur’an’da) mevcuttur.
Kur’an’da ibadethane olarak mescidlerden bahsedilmektedir. Mescid, secde edilen yer demektir. Cemevleri de secde edilen yerlerdir. Alevi ibadeti olan cemde, secde temel ritüeldir. Dolayısıyla cemevi, mescid kavramına dahildir. Bugün Türkiye’de mescid yerine cami sözü kullanılmaktadır. Mescid ise daha ziyade çok küçük namazlıklara ad olarak verilmektedir. Bu cümleden olarak söyleyelim ki, cem evi, bir nevi ’Alevi camisi’ dir. Eğer mesele; ’cemevi’ sözünden kaynaklanıyorsa o halde Sünni bilginler ve Diyanet İşleri, cemevi yerine ’Alevi camisi’ deyiversin.
Ancak yine de açıkça ifade edelim ki, Kur’an’da Nur Suresi 35. ve 36. ayetlerde ibadethane olarak evlerden bahsedilmekte ve bu evlerde çerağ / kandil uyandırıldığı belirtilmektedir. Kuşku yok ki bu evler, günümüzde cemevleridir. Kur’an’da cem evlerinden bahsedilmiyor demek, apaçık bir körlüktür.
Cemevi, Kur’an kaynaklı bir ibadethanedir. Hz. Muhammed ve ilk Müslümanlar da evlerde toplanıp ibadet etmişlerdir. Dolayısıyla cemevi hem Kur’anidir, hem de peygamber pratiğine uygun bir mekandır.
Daha açık söyleyelim; cemevi bir İslam mabedidir.
Cemevi, Müslümanların ibadethanesidir.
Cemevi, nebevi bir kurumdur. Zira, Medine’de yapılan ilk mescid olan Mescid  i nebevi de bir nevi cemevidir.
İslam’da cemevi yok demek apaçık bir bühtan ve süfli bir inkardır. Cemevini kripto Ermenilerin icadı gibi göstermekse kelimenin tam anlamıyla zavallılıktır. Ucuz ve çirkin bir mezhepçiliktir.
Cemevlerini ibadethane olarak tanımanın, Aleviliği ve Alevileri İslam’dan koparacağını ileri sürmek ise cami ile İslam’ı ve Sünnilik ile İslam’ı özdeş görmek demektir. Oysa İslam Sünnilik’ten ve camiden ibaret bir din değildir. Kaldı ki, aslında camiler, köken itibariyle mimari manada gayri İslamidir. Hz. Peygamberin döneminde cami diye bir kurum mevcut değildi. Camiden kastımız, minareli ve kubbeli yapılardır. İslam ibadethanesi olan mescidlere minare ve kubbe eklenmesi meselesi Hıristiyanlıkla ilgilidir. Halife Ömer döneminden itibaren mescdiler mimari manada İslami vasıflarını yitirmeye başlamışlar ve kiliselerin çan kulelerinden esinlenerek minareler yapılmış ve yine kiliselerin kubbeleri taklit edilerek mescidlere kubbe monte edilmiştir. Bu hadise özellikle Filistin ve Suriye’nin fethiyle o bölgedeki Hıristiyan mabedlerinden etkilenmek suretiyle gerçekleşmiştir.Hatta o dönemde Müslümanlar bir süre ibadetlerini Hıristiyanların mabedlerinde yapmışlardır. Bir süre sonra bir kısım rahatsızlıklar vaki olunca Müslümanlar ayrı mabedler kurmuşlardır.
Gerçek İslam mabetlerinde minare ve kubbe yoktur. Bu bağlamda mimari açıdan İslam mabedi olma vasfına hiç kuşku yok ki cemevleri daha uygundur. Kiliselerde kubbe mi var, diye soranlara Ayasofya kilisesine bakmalarını salık veririm.
Cemevlerinin İslam mabedi olma vasıfları içlerinde icra edilen ibadetlerle de apaçık bir şekilde görülmektedir. Zira cemevlerinde bir İslam ibadeti olan cem yapılmakta; cem ise Kur’an okunarak, tövbe edilerek, secde edilerek, kıyam ve rüku edilerek yapılan ve Kur’an’daki salat buyruğunun karşılığı olan bir ibadettir.
Peki Aleviler camiye gitmeyi neden reddetmektedirler?
Diyanet İşleri Başkanlığı ve başkaca bir kısım Sünni çevreler, Alevileri ısrarla camiye davet etmektedirler. Bu davet, Alevileri Alevilikten koparma davetidir. Zira camiye giden bir Alevinin asimile olmaması imkansızdır. Alevi inancına göre, Hz. Muhammed’in soyundan olmayan bir kimsenin öncülüğünde ibadete durmak mümkün değildir. Oysa camilerdeki din görevlilerinin hiçbiri peygamber soyundan değildir. O halde bir Alevi nasıl camiye gidebilir ki?
Elbette ki, Aleviliği bırakıp Sünniliği kabul ederse gidebilir.
Alevinin ibadetinde deyiş vardır, nefes vardır, saz vardır, semah vardır. Oysa bunların hiçbirini camide görememekteyiz. O halde bir Alevi nasıl camiye gidebilir ki?
Elbette ki, Aleviliği bırakıp Sünniliği kabul ederse gidebilir.
Alevinin ibadeti cemevinde kadın erkek birlikte yapılır. İbadette harem selamlık şeklinde bir ayrım yoktur. Oysa camide harem selamlık vardır. O halde bir Alevi nasıl camiye gidebilir ki?
Elbette ki, Aleviliği bırakıp Sünniliği kabul ederse gidebilir.
Alevinin ibadetinde kıble insan cemalidir. İbadet sırasında canlar cemal cemale halka biçiminde saf tutarlar. Cemevinde pir didarı Hakkın tecelligahıdır. Pir didarı ve müminlerin kalbi gerçek Kabe’dir. Oysa camide Mekke’deki Kabe’ye yönelmek şarttır. O halde bir Alevi nasıl camiye gidebilir ki?
Elbette ki, Aleviliği bırakıp Sünniliği kabul ederse gidebilir.
Alevinin ibadeti Türkçe’dir. Aleviler cem ibadetinde dualarını, deyişlerini ve Kur’an ayetlerini anladıkları dilde okumaktadırlar. Anlamadıkları bir dil olan Arapça’nın cemevinde yeri yoktur. Oysa camide ibadet Arapça’dır. Arapça dışında bir dil ile ibadet edilmesi de Diyanet İşleri Başkanlığına göre mümkün değildir. O halde bir Alevi nasıl camiye gidebilir ki?
Elbette ki, Aleviliği bırakıp Sünniliği kabul ederse gidebilir.
Aleviler, ehlibeyte büyük bir sevgi ile bağlıdırlar. Bu bağlılığın bir gereği olarak da İslam tarihindeki bazı isimlere karşı mesafelidirler. Özellikle Hz. Ali’nin ve soyundan gelenlerin imamet ve hilafetine mani oldukları düşüncesiyle Ebu Bekir, Ömer, Osman, Muaviye ve Yezit gibi şahıslar Alevi belleğinde olumsuz figürlerdir. Lakin camilerde Ebu Bekir, Ömer ve Osman’ın adları ’ Allah ondan razı olsun / Radıyallahu anh ’ ifadesiyle birlikte süslü yazılarla tablolar halinde asılı durumdadır. Böyleyken Aleviler sevmedikleri isimlerin övgülendiği ve yüceltildiği bir mekana nasıl gidebilirler?
Elbette ki, Aleviliği bırakıp Sünniliği kabul ederlerse gidebilirler.
Alevi belleğinde Muaviye ile birlikte Emeviler döneminde camilerde cuma hutbeleri sırasında Hz. Ali ve onun soyundan gelenlere hakaretler edildiği çok canlı bir şekilde yer almaktadır. Bu hazin hatıranın yarattığı travma halen mevcudiyetini korurken Aleviler nasıl camiye gidebilirler?
Elbette ki, Aleviliği bırakıp Sünniliği kabul ederlerse gidebilirler.
Alevileri ısrarla camiye davet edenlerin bu hususları düşünmelerini tavsiye ederiz. Pek çoğundan haberdar olduklarını düşünmekteyim ama maksadın bayağı bir mezhepçilik olması gözleri kör etmektedir.
Öte yandan cami yerine cemevi diye bir kurumu savunmanın aslında Hz. Ali’ye hakaret olacağını söyleyebilenler de mevcuttur. Hz. Ali’nin de camiden yana olduğunu çünkü camide ibadet ederken şehit edildiğini ileri sürüp hal böyleyken Hz. Ali’nin uğruna can verdiği camiye Aleviler nasıl olur da muhalefet edebilirler, tarzında absürd bir demagoji üretmektedirler.
Aslında bu da tam anlamıyla bir zavallılıktır. Zira Hz. Ali camide şehit olmuş değildir. Hz. Ali, bir sabah evinden çıkarken sekiz adım attıktan sonra İbn Mülcem’in zehirli kılıcıyla yaralanmış, üç gün yaralı olarak yatmış, üçüncü gün evinde, yatağında Hakk’a yürümüştür.
Diyanet İşleri ve destekçileri tüm engellere rağmen sayıları hızla çoğalan cemevlerinin önünü kesebilmek ve halkın teveccühünü yok etmek için medyadaki ve bürokrasideki yandaşlarıyla birlikte cemevlerini itibarsızlaştırma operasyonları yapmaktadır. Bu konuda özellikle bir kısım terörist cenazelerinin cemevlerinden kaldırıldıkları yönünde yayınlara müracaat etmektedirler. Oysa Güneydoğu’daki çatışmalarda öldürülen yüzlerce PKK’lı teröristin cenazesi camilerden kaldırılmakta ve cenaze namazları cami önlerinde kılınmaktadır. Lakin bunların hiçbiri medyada haber olarak yer alamamaktadır.
Öte yandan terörle mücadele ederken şehit olan Alevi kökenli asker ve polisimizin de cenaze törenleri cem evlerinde yapılmaktadır. Medya bunu da görmezlikten gelip halkı menfi yönde manipüle etmek istenmektedir.
O halde tekraren özetleyerek belirtelim ki;
Cemevleri bir İslam mabedidirler.
Cemevlerinde icra edilen cem ibadeti, Kur’an’daki salat buyruğunun yerine getirilmesidir.
Cemevleri hem kur’an kaynaklı hem de nebevi pratiğin bir sonucudur.
Camiler özellikle mimari anlamda kubbe ve minare gibi unsurlarıyla Kilislerden esinlenerek yapılmışlardır. Gerçek İslam mabedinde kubbe ve minare yoktur.
Cemevleri, tekke ve zaviyeler gibi tali ve özel değil camiler ve kiliseler gibi birincil ibadethanelerdir.
Alevilik; ilahı Allah, peygamberi Hz. Muhammed, kitabı Kur’an olan dini bir akımdır. Sünniliğin İslam’la özdeşleştirilip dinmişçesine dayatıldığı bir ortamda Aleviliğin de İslam’la özdeşleştirilerek din diye nitelenmesi Diyanet İşleri’nin baskısına karşı geliştirilen bir meşru müdafaadan başka bir şey değildir.
O halde dinimiz İslam, ibadetimiz cem, ibadethanemiz cemevidir. Esenlik; doğruya, iyiye, gerçeğe ve barışa uyanların üzerine olsun’
Mustafa Cemil Kılıç
Cami Kilise Kökenlidir, Cemevi İse Bir İslam Mabedidir.
Konu Sahibi / Yazar
donanma44
Kategori / Forum
Tartışmalar
Yorumlar / Cevaplar
2
Okunma / Görüntüleme
3946
Cami Kilise Kökenlidir, Cemevi İse Bir İslam Mabedidir.
Cami Kilise Kökenlidir, Cemevi İse Bir İslam Mabedidir.
Emeğinize sağlık...
Biz alevilerin en büyük eksikliği bilgisizlik ve cehalet...Alevi toplumuna yapılan eleştirilere cevap veremediğimiz sürece ezilmeye mahkumuz...Bu eleştirilere cevap vermek konusunda, okuduğum en güzel yazılardan biri...Üzerimize atılan çamurlara karşı önce ibadet etmeyi öğrenmeli, sonra ibadetimizin anlamını bilmeli ve bilgimizi de gerektiği yerde korkmadan haykırmalıyız...
Biz alevilerin en büyük eksikliği bilgisizlik ve cehalet...Alevi toplumuna yapılan eleştirilere cevap veremediğimiz sürece ezilmeye mahkumuz...Bu eleştirilere cevap vermek konusunda, okuduğum en güzel yazılardan biri...Üzerimize atılan çamurlara karşı önce ibadet etmeyi öğrenmeli, sonra ibadetimizin anlamını bilmeli ve bilgimizi de gerektiği yerde korkmadan haykırmalıyız...
ALİ ÇOKTUR ŞAH-I MERDAN BULUNMAZ.
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...
MUSTAFA ŞEREF,
KEMAL GURUR,
ATATÜRK ONURDUR...
Memleketim Yozgat Yemen'dir ilim
Horasan köyünden geliyor pirim
Kırklar binasında var oldu yerim
Sıfatı Zöhre Ana Ali'dir dilim.
Pir Zöhre Ana
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...
MUSTAFA ŞEREF,
KEMAL GURUR,
ATATÜRK ONURDUR...
Memleketim Yozgat Yemen'dir ilim
Horasan köyünden geliyor pirim
Kırklar binasında var oldu yerim
Sıfatı Zöhre Ana Ali'dir dilim.
Pir Zöhre Ana
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi