Başbakan Erdoğan’ın ATV’de katıldığı bir programda söyledikleri hâlâ tartışılıyor.
Başbakan Alevilerin İstanbul’daki en önemli ibadet merkezi olan Karacaahmet’teki Cemevi için ’ucube’ dedi. Gerekçesi de ilginç; bina ruhsatsız ve çirkinmiş.
Eğer Başbakan samimi olsa bunu tartışabiliriz. İstanbul gibi çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış, 8 bin yıllık bir kentin nasıl da çirkin binalarla doldurulduğunu, bir beton ve gecekondu despotluğu altında ezildiğini biliyoruz.
Üstelik bu hoyrat yağma ve talan milliyetçi, muhafazakâr ve İslamcı yönetimler altında oldu.
Ama dert bu değil. Siyasal İslamcı bir hareketin lideri olmaktan çıkıp Türkiye’nin Başbakanı olamayan Erdoğan, çirkin binalara karşı değil. Eğer öyle olsaydı, İstanbul’da Osmanlı ve ilk dönem Cumhuriyet camileri dışında bu kadar çirkin cami olmazdı. Erdoğan, tek mezhep anlayışını, hatta kendisine ait bir yorumu bütün topluma dayatıyor.
Oysa Başbakan Erdoğan’ın kendisi bir ucube yarattı. İstanbul Ataşehir’de gökdelenlerin dibine yaptırdığı, kapısına da padişah gibi kendi adına kitabe astırdığı cami ile bu ülkenin kültürüne büyük bir saygısızlık yaptı. Erdoğan camiyi gökdelenlere ezdirdi.
Gökdelenlerin arasına sıkıştırılmış, zavallı küçük bir kulübe gibi kalan cami, bu toprakların mimari geleneğine de bir hakaretti.
Caminin ’Mimar Sinan’ olan adı derhal değişmelidir.
...Yurt gazetesinin 8 Ağustos 2012 tarihli başyazısı...
BAŞYAZI/Başbakanın Camisi!
BAŞYAZI/Başbakanın Camisi!
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi