OKTAY Akbal, 1946’da yazdı; ’Önce Ekmekler Bozuldu.’
Toplumsal bozulmayı anlatıyordu.
Bugün:
IŞİD mi dediniz?
Suriye’nin bombalanması mı dediniz?
Irak mı dediniz?
Kürt sığınmacılar mı dediniz?
Keller kesmeler’ Tecavüzler’
İnsanlığı bozmadan’.
İnsanı, insanlıktan çıkarmadan bunları yapamazsınız.
İnsan, şeytani bir planla bozuldu; yaşanılan -aklını yok eden- ortaçağ böyle yaratıldı.
Aydınlanmanın köküne bu amaçla kibrit suyu döküldü.
Peki’
Bu vahşi manzaralar karşısında ’Mustafa Kemal’in Askeri’ olmanın yüceliği bir kez daha ortaya çıkmıyor mu?
Koç Grubu’nun 10 Kasım’da kurtarıcı Atatürk için gazetelere verdiği, ’Olmasaydın, Olmazdık’ ilanına; dinci Akit gazetesi yanıt vermişti; ’Olmasaydın da Olurduk!’
Atatürk olmasaydı ne olacaklarını Ortadoğu haritasına bakarak görebiliyoruz.
İşte Irak’
İşte Suriye’
İşte Filistin’
İşte Mısır’
Ve işte Türkiye’
Tarih, Atatürk’ün değerini bugün bize ispatlıyor.
Çünkü:
Atatürk, insanı yüceltmiştir.
Atatürk, insanı güzelleştirmiştir.
Atatürk, insanı çoğaltmıştır’
Anlıyor musunuz şimdi; ’Mustafa Kemal’in Askeri’ olmanın anlamını?
Evet’
’Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diye bağıranların; bugün neyin mücadelesini verdiği net olarak ortaya çıkmıştır: İnsanı bozmalarının önüne geçmek!
Fikri hür’ Vicdanı hür’ İrfanı hür’ İnsan yetiştirmek!
Onların istemedikleri medeniyet bu!’
İstedikleri, Cumhuriyet’in yasalarını ve kurullarını çiğneyerek en ilkel kan içgüdülerini acımasızca yaşamak. Bakınız, IŞİD!’
PKK-Barzani nerede?
ATATÜRK’e söylemediğini bırakmayanlar, her zora düştüklerinde Türkiye Cumhuriyeti’ne sığınıyor.
Bugün, Suriye savaşından ya da IŞİD vahşetinden kaçan Kürtlerin tek sığınağı Türkiye oluyor.
Dün, Saddam’dan kaçtıklarında da onlara kucak açan Türkiye olmuştu.
Tarihin böylesine kritik anlarında; başta Atatürk olmak üzere Türkiye kurucuları hep layık oldukları mertebeye çıkmıştır. Bugün buna bir kez daha tanık oluyoruz.
Aşiret düzeninden, dincilikten ya da emperyalizmin gölgesinde yaşamakta fayda bekleyenlere tarih okkalı tokadını bugün yine vurmuştur.
O halde’
Atatürk düşmanlarına, Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarına sormak zorundayız:
Laikliğin önemini anladınız mı?
Demokrasinin önemini anladınız mı?
Halkçılığın önemini anladınız mı?
Atatürk’ün önemini anladınız mı?
Anlamak her şeyden önce tarihsel zorunlulukları görebilmeyi gerektirir.
Artık’
İnsanı körelten, insanın kişiliğini kemiren nefret söyleminden kurtulunması gerekiyor.
Kötülüğün en büyüğü sığlıktır.
Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren işte bu sığlıktır.
Yoksa’
Kendine büyük güç devşirenlere sormak zorundayız:
Hani nerede PKK; niye IŞİD’le savaşıp Kürtleri kurtarmıyor?
Hani nerede devlet kuracağını açıklayan Barzani?
Niye Kürtler kurtuluşu Atatürk’ün ülkesinde bulup, Türkiye’ye sığınıyor?
Niye Araplar, niye Ezidiler kurtuluşu Atatürk’ün ülkesinde bulup, Türkiye’ye sığınıyor?
Öldürmenin değil, yaşatmanın en yüce değer olduğunu bu coğrafyada bugün sadece Türkiye’nin bilmesi tesadüf olabilir mi?
Yaşanılan bu gerçeklik ve pratik umarım Kürt kardeşlerimin de düşünce yeteneğini artırır; Atatürk’ün ve Cumhuriyet kazanımlarının önemini yeniden keşfederler!
Nakşibendiliği bozanlar
ATATÜRK’e dil uzatan dinciler kara cahildir.
Atatürk, halk dindarlığını/tasavvufu (Mevlevilik, Bektaşilik, Nakşibendilik vd) korumuş bir liderdir.
Bakınız’
Bu topraklarda en güçlü Ehl-i Sünnet (Hanefi- Matüridi) tarikat Orta Asya çıkışlı Nakşibendiliktir.
Bu tarikatı Moğol istilası büyütmüştür; Türk boyları arasında yayılmıştır. Bunda kurucu Bahaüddin Nakşibend ve Nakşibendi Müceddiye kolunun kurucusu İmam Rabbani’nin etkisi vardır.
Hanefi-Matüridi çizgisi; 19’uncu yüzyılda Nakşibendi Halidiye kurucusu Kürt Halid-i Bağdadi ile değişti; Şafi- Eş’ari’lik tarikata hakim olmaya başladı. Bağdadi, Selefiliği görüşüne yamamaya çalıştı.
Başta İstanbul uleması olmak üzere Anadolu’da sayıları az da olsa (Said Hadimi, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi) Hanefi-Matüridi çizgisini koruyan Türk Nakşibendiler oldu.
Örneğin, Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi, ’hatalı mezhep’ dediği ’Selefi’ ve ’kurucusu İbn Teymiye’ye karşı cemaatini uyardı.
İlginçtir; bu görüşler ve bunların yazılı olduğu kitaplar 2000 yılından sonra pek ortalara çıkarılmadı! Aksine Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarında, Ehl-i Sünnet kollarından biri olarak, Matüriyye, Eş’ariye yanına Selefiyye’yi de ekleyiverdi!
Diyanet ilmihalinde Ehl-i Sünnet mezhepler arasında Seleffiye artık birinci sırada yazılmaya başlandı!
Sorusuz olmaz:
Osmanlı’nın ve Türkiye’nin geçmişte izin vermediği Vehhabi- Selefiyye, Anadolu topraklarına neden sokuldu?
Nakşibendiliğin kimi kollarını bugün kimler Selefiyye’ye dönüştürmek istemektedir?
Sünni gelenek neden erozyona uğratılmaktadır?
Biliyoruz ki:
Bu geleneksel Sünni tarikatı, Vehhabi-Selefi, El-Kaide, IŞİD ve itibariyle Suudi Arabistan yok etmektedir! İslam Konferansı Örgütü’nün ’eğitim’ çalışmalarına bu açıdan bakınız. (Ekmel Bey meselesine hiç girmek istemiyorum artık!)
12 Eylül 1980 askeri darbesinin RABITA ilişkisini bu açıdan bir kez daha değerlendiriniz. Yurtdışına Suudi parasıyla gönderilenler Türkiye’de hangi dini mezhebi öğretti? Öğretiyor’
Yeni toplumsal kimlik nasıl oluşturuluyor?
Suudi Arabistan şeyhlerinin dizinin dibinde ayrılmayan ’Alo Fatihlerin’ ve babalarının (M.Emin Saraç) faaliyetlerini yeniden gözden geçirmeliyiz.
Evet’
Türkiye’de Sünni inanç kendi köklerinden koparılıyor; tasavvuf, kelam, fıkıh, ve İslam felsefesiyle harmanlanan Hanefilik kan kaybettikçe ülkemiz bir şiddet sarmalına yuvarlanacaktır. (Anadolu’dan akın akın IŞİD’e katılan ve İstanbul’da IŞİD tişörtüyle gezen genç iyi bir örnektir.)
Selefilik kelama/akla karşıdır; ortaçağ’dır; insanın ve dinin bozulmasıdır.
Nakşibendiliği bozan değil koruyan Atatürk’tü!
Bugün Atatürk’e saldıranların Sünniliği bozanlar olmasını tesadüf sanmayınız.
Atatürk ve Sünnilik
ALİ ÇOKTUR ŞAH-I MERDAN BULUNMAZ.
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...
MUSTAFA ŞEREF,
KEMAL GURUR,
ATATÜRK ONURDUR...
Memleketim Yozgat Yemen'dir ilim
Horasan köyünden geliyor pirim
Kırklar binasında var oldu yerim
Sıfatı Zöhre Ana Ali'dir dilim.
Pir Zöhre Ana
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...
MUSTAFA ŞEREF,
KEMAL GURUR,
ATATÜRK ONURDUR...
Memleketim Yozgat Yemen'dir ilim
Horasan köyünden geliyor pirim
Kırklar binasında var oldu yerim
Sıfatı Zöhre Ana Ali'dir dilim.
Pir Zöhre Ana