You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü

aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü

Posting Freak
aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın
Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca, yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın...

[Resim: 20.gif]

Aşık Veysel, hayatini anlattığı bir şiirinde "Ücyüz-onda gelmiş idim cihana" diyor. Yıl 1894 oluyor hesapça. Sivas'a bağlı Şarkışla ilçesinin Sivrialan Köyünde dünyaya gelmiş. Anasi Gulizar, bir yaz günü koy dolaylarındaki Ayıpınar merasına koyun sağmaya gittiğinde; oracıkta bir yol üstünde doğurmuş Veysel'i. Göbeğini de kendi eliyle kesmiş. Yaman kadınmış Gülizar ana. Bebesini bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye dönmüş. Babası Ahmet; bebenin adini Veysel koymuş. Yıllar geçmiş aradan büyümüş, konuşmuş, yürümüş Veysel çocuk. Böylece yedi yaşına varmış. O yıl bir çiçek hastalığı salgını olmuş Sivas'ta. Küçük Veysel de yakalanmış. Sol gözünde, cicegin beyi çıkmış kendi deyimiyle... Göz akıp gitmiş. Sağ gözüne de perde inmiş, önceleri. Yalnız ışığı seçebiliyormuş, bu gözüyle. Babasına "Çocuğu Akdağmadeni'ne götür, orada bu gözünü açacak bir doktor var." demişler. Sevinmiş Ahmet emmi. Gel gör ki talihsizlik yine yakasını bırakmamış Veysel'in. Bir gün inek sağarken babası yanına gelmiş. Veysel ansızın donuverince; yakında bulunan bir değneğin ucu öteki gözüne girivermiş. O göz de akıp gitmiş böylece. Veysel'in Ali adında bir ağabeysi ve Elif adında bir kız kardeşi varmış. Hepsi çok üzülmüşler Veysel'in kotu kaderine.

Babası meraklı adammış. Halk ozanlarından şiirler okuyup ezberleterek avutmaya çalışmış oğlunu. Sivas'ın köyleri saz sairleriyle dolu. Onlar da ara sıra gelip Ahmet emminin evine uğrarlarmış. Veysel ilgiyle dinlermiş calip söylediklerini. Babası, oğlunun ilgisini görünce; bir saz alıp vermiş ona. İlk saz derslerini, babasının arkadaşı olan Çamşıh'lı Ali Ağa'dan almış. Ve gitgide, kendini iyice saza vermiş Veysel. Unlu Halk ozanlarının şiirlerini çalıp söylemiş bir zaman. Yirmibes yasındayken (1919) anası, babası Veysel'i Esma adında bir kızla evermişler ve kısa sure sonra ikisi de göçüp gitmiş bu dünyadan (1921). Acı üstüne acı gelmiş, ama bitmemiş talihin kotu oyunu. İkinci çocuğu on günlükken, anasının memesi ağzına tıkanarak ölmüş, ardından da karisi yanaşmalarıyla evden kaçmış. Bu olay çok koymuş Veysel'e. Daha dertli olmuş ve iyice içine kapanmış. Karisi koyup gittiğinde bir kızı varmış Veysel'in. Daha bir yasini bile bitirmemiş. İki yıl kucağında gezdirmiş Veysel, ne çare o da yaşamamış. Bu sıralar Veysel'i yeniden evermişler. Bu karisi çocuk vermiş Aşığa. Biri olmuş, iki oğlan, dört kız, altısı sağ. Onlar da 18 torun vermiş Veysel'e.

Aşık Veysel, Cumhuriyetin Onuncu yıl dönümüne rastlayan 1933 yılına kadar, başka ozanların şiirlerini çalıp söylemiş. Kendi deyişlerini söylemekten utanır, çekinirmiş. O yıllarda sairlerimizden rahmetli Ahmet Kutsi Tecer tanımış Veysel'i. Onun ışık tutuculuğuyla Veysel'in şiirleri aydınlığa kavuşmuş. Veysel; şairliğinin gelişmesinde Tecer'in büyük yardımlarını gördüğünü söylerdi her zaman. Veysel'in gün ışığına çıkan ilk şiiri Gazi Mustafa Kemal Pasa için söylediği: "Türkiye'nin ihyası Hazreti Gazi" mısrasıyla başlayan şiirdir. Bundan sonra bütün yazdıklarını calip söyler olmuştu. 1933 yılına kadar, köyünden dışarı hemen hemen hiç çıkmadığı halde; bundan sonra bütün yurdu dolaşmış, yurdunun çeşitli şehirleriyle kasabalarını, köylerini yakından tanımıştır. Halk ozanlarından en çok Karacaoglan'i, Yunus'u, Emrah'i, Dertli'yi severdi. Çağımızın ozanlarından Ahmet Kutsi Tecer'in ayrı bir yeri vardı Veysel'de. Onun aracılığıyla Koy Enstitülerinde bir sure saz öğretmenliği de yapmıştı Veysel. Sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Cifteler, Kastamonu, Yildizeli, Akpınar Koy Enstitülerinde bulunmuştu. 1952 yılında İstanbul'da büyük bir jübilesi yapılan Aşık Veysel'e 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, "Anadilimize ve Milli Birliğimize yaptığı hizmetlerden dolayı" özel bir kanunla vatani hizmet tertibinden aylık bağlamıştı.

Veysel'in bir başka özelliği daha vardı; köyünde ve çevresinde ondan önce bir tek meyve ağacı olmadığı halde, Sivrialan'da ilk meyve bahçesini o yetiştirmişti. Hem öyle bir bahçe ki, içinde elmadan kayısıya, kirazdan cevize kadar turlu turlu meyve ve çiçek vardı. Veysel, kardeşlerinin yardımıyla bu bahçeyi yapmaya başladığı zaman köylüleri "Atalarımız bunca yıl böyle bir is yapmamışlar, su kor adam onlardan iyi mi bilecek ki böyle ise kalkıştı?" demişler. Birkaç yıl sonra ağaçlar yetişmiş, meyve vermiş. Köylüler önceki dediklerini hatırlayıp utanmışlar ve bu defa "O kor değilmiş, meğer kor olan bizmişiz diyerek Aşık Veysel'i kutlamışlar. iste böylesine uzağı gören bir insandı o... Yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşadı (ölümü 21 Mart 1973). Fakat karanlık gözlerindeydi yalnız, içi apaydınlıktı, şiirleri de öyle... Halk şiirimizin bu güçlü ozanı yarim yüzyılı aşkın bir sure yazdıklarıyla, calip söyledikleriyle çevresine ışıklar saçtı. Sanırım simdi de mezarında son uykusunu ışıklar içinde uyuyordur. Yalnız çağımızda yasayanlar değil, bizden çok sonra yasayacaklar da "Dostlar Beni Hatırlasın" şiirini unutmayacaklar ve her zaman rahmetle anacaklardır.


yazan: Ümit Yaşar Oğuzcan
Bir ismi Ali’dir bir ismi Veli
Onlar nurdan dogdu nurudur nebi
Eveli ahiri yaratan Ali
Simdi de geziyo Zöhre Ana dili
Pir Zöhre Ana
Posting Freak
aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü
Veysel'in oğlu Bahri Şatıroğlu'ndan:
"Babam hafif rahatsızdı. İlçeden kaymakam, veteriner hekim, jandarma komutanı ve bir de Ankara'da trafik polisliği yapan Höyük köyünden Arif Bey ziyaretine geldiler. Hoş beşten sonra latifeler başladı. O akşam misafirler muhtarın davetlisiydiler. Babamı alıp gittiler. Yenildi, içildi, eğlenildi. Yatmak için bize geleceklerdi, geç vakit kalktılar. Meğer o sırada öyle bir yağmur başlamış ki sicim gibi. Her taraf sel sele gidiyor. Babam yolu iyi bildiği için hızlı yürüyordu. Diğerleri karanlıkta neresi yol, neresi batak iyi seçemiyor, bu yüzden de ağır ağır yürüyorlardı. Bir ara veteriner hekim bağırdı.
[Resim: mpic5113.jpg]
-Veysel, ağır yürüsene, yetişemiyoruz.
Babam bıyık altından gülerek latifeye başladı.
-Kör müsün? Benim geldiğim yerden sen de gel.
Sözünü bitirmeye kalmadı ki kaymakam çamura battı. Sesinden kaymakamı fark
edemeyen babam kahkahayı bastı.
-Hele bak, ilk kör çamura düştü.
Biraz daha ilerlediler. Babamı trafik polisi Arif Bey adım adım takip ediyordu.
Veteriner gene ünledi:#$#2#
-Veysel... Ağır ol dedik ya, neredeyse damdan yuvarlanacağız.
Babam adımlarım daha sıklaştırırken geriye doğru seslendi.
-Yol ortasında yavaşlamanın tehlikesini bilmiyor musun? Baksana trafik peşimi
bırakıyor mu?".

Ruhi Sırdan:

"Aşık Veysel'i 1941-1942 yıllarında tanıdım. Yanlış hatırlamıyorsam Köy
Enstitüleri'nde beraber çalıştığımız zamanlar da oldu. Düşüncesinin ve sanatının
gelişmesinde Köy Enstitüleri'nin büyük katkısı olmuştur. Hemen en güzel
türkülerini o dönem içinde söyledi. Ama bu katkıların karşılıklı olduğunu da
söylemeliyim. Hoşsohbet, çok efendi bir insandı. Biz de kendisinden çok şeyler
öğrendik.

Veysel ile tanışmamız oldukça ilginç. Sanırım 1941 yıllarıydı. Ankara'da Ahmet
Kutsi Tecer Bey'in evindeydim. Cevat Dursunoğlu, Tahsin Banguoğlu, Bedrettin Tuncer ve Muzaffer Sarısözen de vardı. Veysel Ankara'ya geldiği için böyle bir toplantı yapılacağım duyup ben de gitmiştim. Aslında ben de türkü söylediğim için, bir usta karşısında kendimi sınamak istiyordum. Bir ara, bu türkü söyleme arzumu belli ettim. "Pekala, hadi bakalım Ruhi Su, sen de bir iki türkü söyle" dediler. Bir saz eşliği olmadan birkaç türkü söyledim. Sonunda, "Nasıl buldun Veysel?" diye bir soru atıldı ortaya. Veysel düşündü; "Efendim dedi, dağlarda bir çiçek olur, onu alır şehre getirirsin, güzel saksılarda güzel topraklar içinde yetiştirir, geliştirirsin. Belki, bir gün daha güzel bir çiçek olur, ama eski kokusunu belli ki bulamayız" dedi. Bedrettin Tuncer, "Büyürün bakalım Ruhi Su" dedi. Ben bu davranışa biraz alındım. Gereken dersi de aldım. Ama işimin yanlış olmadığını da biliyordum. Benim aldığım müzik kültürü, ses eğitimi içinde görevim zaten, işte o başka çiçeği bulmaktı. O gelişmiş başka çiçeği... Bundan sonra da Veysel'le ilişkilerim ölünceye kadar sürdü. Köy Enstitülerinde birlikte çalıştığımız zamanlar bu ilk konuşmayı hatırladıkça Veysel çok üzülürdü.".
Bir ismi Ali’dir bir ismi Veli
Onlar nurdan dogdu nurudur nebi
Eveli ahiri yaratan Ali
Simdi de geziyo Zöhre Ana dili
Pir Zöhre Ana
Posting Freak
aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü
Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı, Halk Ozanı Aşık Veysel'in ölümünün 35.yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Başkan Kamacı mesajında, "Aşık Veysel Şatıroğlu, her zaman yalın Türkçesi, gösterişsiz ve kusursuz tekniğiyle dikkat çekmiş; doğa olayları, toplumsal olaylar, din ve siyasete yönelttiği inceden eleştirileri sıklıkla dile getirerek anlatmaya çalışmıştır" dedi.
Karaca Ahmet ile Gülizar hanımın çocuğu olan Aşık Veysel, çiçek hastalığı yüzünden 7 yaşında bir gözünü kaybettiğini, diğer gözünün de kısa süre sonra kör olmasına rağmen Aşık Veysel'in hayata küsmediğini belirten Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı "Aşık Veysel'in hayatı ve hayata bakış açısı aslında herkese örnek olmalıdır. O gönül gözüyle görmesini başarmış bir kişidir. Babasının, vakit geçirmesi için aldığı sazı çalmaya başlayan Aşık Veysel, daha sonra saz ustaları Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin'den ders aldı. Aşık Veysel'in Cumhuriyet'in 10. yılı için yazdığı destanın yayınlanması ve Sivas Aşıklar Bayramı'ndaki başarısı dikkati çekti ve bazı köy enstitülerinde de saz öğretmenliği yaptı. Gün ikindi akşam olur, Gör ki başa neler gelir, Veysel gider, adı kalır, Dostlar beni hatırlasın gibi bir çok şiiri dillerden düşmeyen, temiz ve öz Türkçe'siyle bizleri kendine hayran bırakan Halk Ozanımız Aşık Veysel 'i ölümünün 35.Yıl dönümünde saygı ve sevgiyle anıyorum" dedi.

Bir ismi Ali’dir bir ismi Veli
Onlar nurdan dogdu nurudur nebi
Eveli ahiri yaratan Ali
Simdi de geziyo Zöhre Ana dili
Pir Zöhre Ana
Senior Member
aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü
YETER GAYRİ YUMMA GÖZÜN KÖR GİBİ

Kambur felek sanki beni kayırdı
Eşten dosttan nazlı yardan ayırdı
Gizli sırrım memlekete duyurdu
Sanki benim bir ettiğim var gibi

Kimine at vermiş estirir gezer
Kimine aşk vermiş coşturur gezer
Kimine mal vermez koşturur gezer
Sanki bunu zengin etmek zor gibi.

Bir kısmına yayla vermiş köy vermiş
Bir kısmına büyük büyük pay vermiş
Sevdiğine güzellikle boy vermiş
Al yanaklar şule verir nur gibi

Birinin aklı yok deli divane
Bir kısmı muhtaçtır acı soğana
Bir kısmını zengin etmiş yan yana
Şimdi kendi saklanıyor sır gibi

Kimine saz vermiş çalar eğlenir
Kimi zevk içinde güler eğlenir
Veysel gözyaşlarını siler eğlenir
Yeter gayrı yumma gözün kör gibi
AŞIK VEYSEL


ALLAH RAHMET EYLESİN, RUHU ŞAD OLSUN..
[SIZE="4"][COLOR="Red"]İlkbaharda açar bizim gülümüz
Hakka doğru gider bizim yolumuz
Oniki imam söyler bizim dilimiz
Allah Muhammet Ali diyenlerdeniz
[/COLOR]
Posting Freak
aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü
Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa

Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa

Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa

Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı VEYSEL adı
O sana aşık olmasa.

Aşık Veysel ŞATIROĞLU
Benim Siyasetim İnsan Sevgisidir.
Pir Zöhre Ana





Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
Posting Freak
aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.

Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılırsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

[Resim: ezginingunleri229001vexb0.jpg]
Benim Siyasetim İnsan Sevgisidir.
Pir Zöhre Ana





Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
Posting Freak
aşık veyselin 35. ölüm yıldönümü
Hak aşığı Veysel Baba ruhun şad olsun.
Gönlünle gördüğün ışıklı gözlerine, o aydınlık gülüşüne hayranım.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.