You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

anneler dikaaaaaaat!!!!!!!!!!!

anneler dikaaaaaaat!!!!!!!!!!!

Junior Member
anneler dikaaaaaaat!!!!!!!!!!!
BCG (Verem) Aşısı:
Aşı 0-12 aylık bebeklere 0,05 ml, diğer yaşlarda 0,1 ml olarak sol omuz deltoid bölgeye, deri içine yapılır. BCG aşısı doğar doğmaz yapılabilir. Ancak uygulama kolaylığı , daha az komplikasyon olması ve immünitenin gelişimi nedeniyle 2. ayın bitiminde uygulanması tercih edilir. Eğer yaşamın ilk 3 ayından sonra uygulanacaksa PPD kontrolü yapılmalıdır.
Aşı yerinde bir ay içinde ufak bir yara oluşur. Bu yara kabuklanır ve geride iz (skar) bırakarak iyileşir. Bazı kişilerde iz bırakmadan iyileşebilir. Sonuçta iz varlığı ya da yokluğu bağışıklığın oluşup oluşmadığı anlamında bilgi vermez.
Aşı enfeksiyondan değil, menenjit ve çok ağır seyirli tüberküloz gibi tbc komplikasyonlarından korur. BCG ile yapılan çalışmalar, aşının koruyuculuğunun primer odaktan hematojen yayılmada daha etkili olduğunu göstermiştir. Yani aşı tüberküloz menenjit ve milier hastalığa karşı daha koruyucudur.
Doğumda ve bebeklikte aşılama tüm tüberküloz hastalığına karşı ortalama % 50, tüberküloz menenjitte % 64, milier tüberkülozda ise % 78 koruma sağlamaktadır.
Diğer aşılardan farklı olarak BCG ile aşılamalarda,enfeksiyona direnci veya koruyucu bağışıklığı gösteren bir serolojik yöntem bulunmayışı karşılaşılan en büyük sıkıntıdır. Hücresel bağışıklık korumada primer rol oynar.
Bağışıklık sisteminde primer veya sekonder yetmezlik olanlara ya da kanser hastalarına, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullananlara, gebelere, yaygın deri enfeksiyonu ve yanığı olanlara, tüberkülin cilt testi pozitif olanlara, tüberküloz hastalığı geçirenlere, kızamık salgını sırasında (kızamık aşısı yapılmamış olanlar) BCG aşısı yapılmaz.
[FONT='Times New Roman']
DBT (Difteri - Boğmaca - Tetanos) Aşısı :
DBT aşısı, saflaştırılmış toksoidlerden oluşan difteri ve tetanos aşıları ile öldürülmüş Bordetella pertussis hücresinden hazırlanan tam hücreli boğmaca aşısı komponentlerinden oluşur. Dolayısı ile Difteri, Boğmaca ve Tetanosa karşı koruyuculuk sağlayan bir aşıdır. Ülkemizde karma aşı adıyla da bilinir. Koruyuculuk süreleri içinde; tetanos %100, difteri %96 ve boğmaca %85 koruyuculuk sağlar. Boğmaca, Difteri, Tetanos aşıları uygulamadaki diğer aşılarla birlikte eş zamanlı olarak güvenle yapılabilir.
DBT aşısı 2, 3 ve 4. ayların sonunda yapılır. İlk rapel doz (pekiştirme dozu) 3. aşıdan bir yıl sonra uygulanır. Aşıya yanıtın yetersiz olması nedeniyle, DBT aşısı altı haftadan küçük bebeklere yapılmaz. Aşının zamanında yapılması özellikle boğmaca yönünden çok önemlidir. Çünkü boğmacaya karşı koruyuculuk sağlayan antikorlar anneden bebeğe geçmez. Tam hücreli boğmaca aşısı uygulamalarında karşılaşılabilecek yan etkiler sıklıkla aşı yerinde lokal reaksiyonlar, 38ºC’yi geçen ateş, baygınlık, bulantı, kusma gibi sistemik belirtilerdir.
Ülkemizde ilköğretim 1. ve 8.sınıflarda (Td olarak) 2 ve 3.rapel dozları uygulanır. Ancak 7 yaşından sonra boğmaca ve difteri aşısının yan etkileri fazla olacağından DBT aşısı yapılmaz. Bunun yerine 7 yaşından sonra (72 ayın doldurulmasıyla) 1/12 oranında sulandırılmış difteri ve tetanos toksoidi içeren erişkin tipi Td aşısı kullanılır. 13.08.2004 tarihinde Bağışıklama Danışma Kurulu “TT uygulaması gereken her durumda (gebelik dönemi dahil) yerine Td aşısının uygulanabileceğini” karara bağlamıştır.
Tetanos ve difteri hastalığını geçirenlere olabildiğince erken zamanda aşılama yapılmalıdır. Çünkü hastalık kalıcı bağışıklık bırakmaz. Boğmaca geçirdiği kültürle doğrulanmış kişilere ise aşı yapılmayabilir. Çünkü hastalık yaşam boyu bağışıklık bırakır.
[FONT='Times New Roman']
OPA (Oral Polio, Ağızdan Çocuk Felci) Aşısı:
Çocuk felci hastalığının yani Polio virus enfeksiyonunun paralitik formunda (felç yapan) % 5-10 ölüm ve % 40 sekel riski söz konusudur. Hastalığın spesifik bir tedavisinin olmaması, aşı ile korunmayı ön plana çıkarmıştır.
Polio (Çocuk Felci) aşısı iki tiptir. OPV (ulusal aşı takviminde yer aldığı şekliyle; OPA) (canlı, attenüe, trivalan “oral polio vaccine”Wink ağızdan damla şeklinde uygulanır, IPV(inaktif “inactive polio vaccine”Wink ise iğneyle kas içine uygulanır.
Ülkemizde GBP içinde halen önerilen tipi; uygulama kolaylığı, intestinal immünite sağlayarak polio virusu ile tekrar enfekte olma riskini ortadan kaldırması ve temaslılara yayılım potansiyeli sayesinde (aşı yapılanlar 6 hafta süreyle dışkılarından aşı virüsünü yayarlar) toplumdaki sokak virusu dolaşımını önlenmesi, maliyet etkin olması nedeniyle oral formudur. IPV immün yetmezlikli ya da evlerinde immün yetmezliği olan kişilere önerilir.
Her iki tip polio aşısı da aşılama şemasında yer alan diğer aşılarla birlikte uygulanabilir. Farklı zamanlarda uygulanması durumlarında arada 4 haftalık süre bırakılması gerekmemektedir. 15 Nisan 1999 tarihinde toplanan Bağışıklama Danışma Kurulu Teknik Danışma Komitesi’nin tavsiye kararı da bu yöndedir.
Anne sütü ile beslenme, hafif ishal, üst solunum yolu enfeksiyonları, düzelme dönemindeki hastalıklar OPA için kontrendikasyon teşkil etmez. OPA sonrasında çocuk kusarsa (5-10 dakika içinde) OPA dozu tekrarlanır. İkinci kez kusarsa doz ikinci bir vizitte uygulanır. Hafif ishalli çocuğa aşı yapılır ancak 4 hafta sonra OPA dozu tekrarlanır.
Yapılan çalışmalarda, gelişmekte olan ülkelerde paralitik polio’yu engellemekte 3 doz OPA’nın etkinliğinin % 72-98 olduğu gösterilmiştir. Aşıdan sonra felçli hastalık çok enderdir. 18 yaşın üzerinde aşılananlarda daha sık görülür. Gerekirse salgın sırasında gebelere de OPA yapılabilir. Bağışıklama sisteminde yetmezlik olanlara verilmemelidir. Bağışıklık sistemi her hangi bir nedenle baskılanmış kişilerin OPA ile aşılananlar ile 1 ay teması engellenmelidir.
Türkiyede 1995 yılında başlayan polio eradikasyon programı çerçevesinde Ulusal Aşı Günleri düzenlenmiş ve 28 Kasım 1998’den bu yana ülkemizde paralitik poliomiyelit vakası görülmemiştir. 21 Haziran 2002 tarihinde Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Poliodan Arındırılmış Ülke” olarak sertifikalandırılmıştır.
[FONT='Times New Roman']

KKK (Kızamık- Kızamıkçık- Kabakulak) Aşısı:
[COLOR=windowtext][B]Kızamık; [/B][COLOR=windowtext][FONT='Times New Roman']ateş, döküntü, burun akıntısı ve göz kızarıklığıyla seyreder; kulak enfeksiyonu, zatürre, havale, beyin hasarı ve hatta ölüme yol açabilir.
[COLOR=windowtext][B]Kabakulak; [/B][COLOR=windowtext][FONT='Times New Roman']ateş, başağrısı ve şişmiş tükürük bezlerine sebep olur. Sağırlık, menenjit, testis veya yumurtalıkların ağrılı şişmesi ve nadiren ölüme yol açabilir.
[COLOR=windowtext][B]Kızamıkçık (rubella); [/B][COLOR=windowtext][FONT='Times New Roman']hafif ateş ve eklemlerde şişlikle (çoğunlukla kadınlarda) seyredebilir. Hamilelikte geçirilen hastalık, düşüğe ya da bebekte sakatlığa neden olabilir.
Kızamık, kızamıkçık, kabakulak insandan insana hava yolu ile bulaşabilen ciddi hastalıklardır. [B]KKK aşısı, bu hastalıkları önleyebilir. [/B]
1 yaşından sonra uygulandığında her üç antijene birden bağışıklık oluşturma oranı yaklaşık %96 dır. [B]KKK aşısı canlı zayıflatılmış virüs aşısıdır. 0,5cc subkütan (cilt altı) uygulanır.[/B]
Aşıya bağlı ciddi reaksiyonlar çok nadir de olsa görülebilir. Ancak aşılanmamış çocuklarda oluşabilecek hastalığa bağlı risk, aşılara bağlı gelişebilecek ciddi reaksiyonlardan çok daha fazladır.
Kombine aşılama tek aşı uygulamasından daha fazla bir yan etki riski taşımamaktadır.
Kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşısı, bu hastalıklardan birine veya birden fazlasına karşı bağışıklığı olan kişilerde de risksizdir.
Sağlık Bakanlığınca, 2002 yılından bu yana yürütülen Kızamık Eliminasyon Programı çerçevesinde yürütülen destek aşılama çalışmalarının başarıyla tamamlanması ve aşılama sonrası bulaşma riskinin azalması nedeniyle 2 Eylül 2005 tarihinde gerçekleştirilen Bağışıklama Danışma Kurulu’nda (BDK), 9 ay olan kızamık ilk doz aşılama yaşının 12. aya çıkarılması kararlaştırılmış ve 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren kızamık aşısının ilk dozu 1 yaşını tamamlayan çocuklara yapılmaya başlanmıştır.
1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren de Kızamık aşısı yerine 12. ayını tamamlamış çocuklara ve ilköğretim birinci sınıftaki öğrencilere kızamık, kızamıkçık, kabakulak (KKK) üçlü aşısı uygulanmaktadır.
Çocukların, iki defa (1 yaşında ve ilköğretim 1. sınıfta) kızamık, bir defa kızamıkçık, kabakulak hastalıklarına karşı aşılanması sayesinde ömür boyu devam eden bağışıklık sağlanır ve virüslerin toplumda dolaşımı engellenir.
[FONT='Times New Roman']
HEPATİT- B Aşısı:
Hepatit B Virüsüne karşı ilk geliştirilen aşı plazmadan elde edilirken, günümüzde aşıya bağlı bulaşları engellemek için yerini yaygın kullanımda olan rekombinant DNA teknolojisi ile üretilmiş Hepatit B aşılarına bırakmıştır. Bu aşılar canlı partikül içermezler.
Aşı doğumdan sonra uygulanırsa yüksek etkinlik ve bağışıklık sağlar. Anneden geçen antikorlar ve hepatit B immünglobünleri ile etkileşime girmezler. Hepatit B aşısı yaşamın ilk aylarında diğer aşılarla birlikte uygulanabilir.
Hepatit-B aşısı duyarlı çocuk ve erişkinleri HBV enfeksiyonu ve klinik hepatit B‘den korumada % 90-95 oranında etkilidir.
Ülkemizde Hepatit-B aşısı 1998 yılından bu yana GBP kapsamında, bebeklere ve risk grubundakilere uygulanmaktadır.
Hepatit B aşısının uygulanmasında üçlü şema kullanılır. Üçlü şemada 0., 1. ve 6. aylarda birer doz aşı yapılmaktadır. Önerilen şekilde üç aşı dozu uygulandığında, koruyucu oranlarda antikor (anti-HBs 10 mIU/mL )sağlıklı yetişkinlerin % 90’ında, sağlıklı bebeklerin, çocukların ve adölesanların %95’inden fazlasında sağlanmaktadır. Perinatal dönemde HBV ile enfekte olan bebeklerde kronik enfeksiyon riski % 70-90’dır. Bu nedenle bebeklikte Hepatit-B aşılamasına hemen başlanması önemlidir.
Hepatit B aşısı erişkinler ve çocuklarda deltoid kası içerisine, yenidoğan ve süt çocuklarında anterolateral uyluk kası içerisine uygulanabilir. Gebelik veya annenin bebeğini emziriyor olması hepatit B aşısı uygulaması için kontrendikasyon oluşturmaz. Hepatit B aşısı çocuklara 0.5 cc, yetişkinlere ise 1 cc olacak şekilde kas içine uygulanır. Bu dozlar böbrek yetmezliği olan ve dialize giren hastalarda 2 katına çıkartılarak uygulanır. Bu durumda önerilen 2 cc’lik uygulanacak dozun 1’er cc olarak her iki kol deltoid kas içine yapılmasıdır.
Aşı öncesi, aşılanacak çocuk veya adölasanların HBV enfeksiyonu geçirip geçirmediklerini rutin olarak test etmek gerekli değildir. Enfekte kişilerin aşılanması ek risk taşımaz. Aşılama sonrasında rutin anti-HBs tayini gerekli değildir. İzlem ve tedavileri nedeniyle anti-HBs düzeylerinin bilinmesi gerekli vakalarda (Hemodiyaliz hastalarında yılda bir antikor düzeyine bakılması önerilir.) veya temas riski yüksek olan risk gruplarında muhtemel temas sonrasındaki tedavi-proflaksi yönteminin belirlenmesi için, hepatit-B aşısının üçüncü dozundan 1-6 ay sonra anti-HBs düzeylerinin saptanması önerilir.
Bağışıklık durumları normal olan çocuk ve yetişkinlerde, rutin uygulamada rapel dozu gerekli değildir. Önerilen aşı şemasında aşı dozları arasında gecikme olduğunda aşılamaya yeni baştan başlanılmasına gerek yoktur. Üç dozluk aşı serisinin kaldığı yerden devam edilerek tamamlanması yeterlidir. Aynı teknolojiyle fakat farklı firmalar tarafından üretilmiş aşılar aynı kişinin aşılanmasında ardışık olarak kullanılabilir.
Gerek çocuklar gerekse yetişkinlerde rekombinant hepatit B aşısı güvenilirdir. Aşı yerinde ağrı ve 37.7º C üzerinde ateş gözlenebilir.
Hepatit B hastalığına yakalanma riski yüksek olan ve aşı programımızda yer alan gruplar;

1. 0 yaş grubu tüm bebekler,
2. Sağlık çalışanları,
3. Damar yoluyla uyuşturucu ilaç kullananlar,
4. Çok sayıda cinsel eşi olanlar ve para karşılığında cinsel ilişkide bulunanlar,
5. Sık kan ve kan ürünü kullanmak zorunda olanlar,
6. Hemodiyaliz hastaları,
7. Bağışıklama sistemi baskılanmış kişiler,
8. Hepatit-B taşıyıcıları ile yakın teması olan kişiler,
9. Hepatit-B taşıyıcısı annelerin bebekleri,
10. Yetiştirme yurtları,ıslahevi ve cezaevinde yaşayanlar.

HİB (Hemofilus İnfluenza Tip B) Aşısı :
Özellikle çocukluk çağında menenjitlerin çok önemli bir bölümünü oluşturan Hib menenjitinin önlenmesi için önemlidir. Gelişmiş ülkelerde bu aşı ile Hib menenjitleri eradikasyon hedefine oldukça yaklaşmıştır. Aşının uygulama şeması çocuğun yaşına göre değişiklik gösterir. Yenidoğan döneminde uygulama DBT aşısı ile paralel yapılır. Beş yaşından sonra ağır Hib enfeksiyonu riski taşıyan splenektomi, orak hücreli anemi gibi risk grupları dışında rutin Hib aşısı endikasyonu yoktur.
Hib (hemofilus influenza tip b ) 5 yaş altındaki çocuklarda sık görülen ve başta menenjit olmak üzere ölümle sonuçlanabilen birçok ağır hastalığa neden olan bir bakteridir. Hib kaynaklı enfeksiyonlar, 5 yaş altındaki her çocuk için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır, çünkü özellikle 2 yaş altındaki bebeklerde vücudun kendini enfeksiyonlardan koruyan bağışıklık sistemi tam olarak gelişmemiştir. Bu nedenle çocuklar aşılanarak korunma altına alınmalıdır.
[FONT=ArialMT] Aşılanan çocukların hemen hemen yarısında aşılandıktan sonra biraz rahatsızlık yaşandığı bilinir. Bahsi geçen rahatsızlıklar ateşlenme, ağlama, huzursuzluk veya aşının yapıldığı yerde vücudun reaksiyon göstermesi şeklinde zararsız ve hafif sayılabilecek etkilenmelerdir. Bu şikayetler aşılandıktan birkaç saat sonra baş gösterir. Oluşan yan etkiler genelde aşının yapıldığı gün, kimi zaman ertesi gün, kendiliğinden geçer.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 21.12.2006 tarih ve 19658 sayılı yazısı gereği 25.10.2006 tarihinden sonra doğan bebeklere uygulanmak üzere Hib aşısı uygulaması 25.12.2006 tarihinde başlamıştır. Bu tarihten önce doğan 5 yaş altındaki çocuklara ise Hib aşısının uygulanması planlanmaktadır.


KIZAMIKÇIK Aşısı
Kızamıkçığın neden olduğu en büyük tehlike, ne çocuklar ne de erişkinlerdir. Bu tehlike, henüz doğmamış bebeklerde söz konusudur. Eğer gebe kadın hamileliğinin ilk aylarında kızamıkçığa yakalanırsa, bebeğinin doğum kusurlarıyla dünyaya gelme olasılığı %80’dir. Konjenital Kızamıkçık Sendromu olarak adlandırılan bu hastalığın bulunduğu bebekler, dünyaya sağır veya kör olarak dünyaya gelebilir; bu bebeklerin çoğunda zeka geriliği vardır. Hamileyken hastalığa yakalanan kadınlarda düşüklere de sık rastlanır. Kızamıkçık virüsünün tek rezervuarı insandır ve etkinliği yıllardır gösterilmiş olan aşı kızamıkçığın ve Konjenital Kızamıkçık Sendromunun ortadan kaldırılması için ümit vericidir.
Kızamıkçık aşısı zayıflatılmış bir aşıdır. Kızamıkçık aşısı tek başına yapılabilirse de genellikle; kızamık ve kabakulak aşılarıyla birlikte, MMR aşısı olarak uygulanır.
Klinik çalışmalarda, aşılamadan 21-28 gün sonra 12 aylık ve daha büyük olan hassas kişilerin %95-100’ünde kızamıkçığa karşı antikorlar oluştuğu gözlenmiştir. Antikor tespit edilmese bile, aşının genellikle ömür boyu bağışıklık sağladığı kabul edilmektedir. Her iki cinsiyetten çocukların ve gebe kalma çağındaki kadınların epidemiyolojik özelliklerine göre iyi şekilde düzenlenmiş ve hedeflenmiş aşılama stratejileri Konjenital Kızamıkçık Sendromunun ortadan kaldırılmasında başarı sağlayacaktır. Bu amaç doğrultusunda ilköğretim 8. sınıflara kızamıkçık aşısı uygulanmaya başlanmıştır. Bu uygulama aşısız kohort tamamlanıncaya kadar devam edecektir.


Td (Erişkin Tipi Difteri, Tetanos) Aşısı
[FONT=TimesNewRoman] Difteri aşısı; okul öncesi dönemde (7 yaş altı) çocuk tipi difteri aşısı (DBT, DT), 7 yaş ve
[FONT=TimesNewRoman] üzerindekilere ise erişkin tip difteri aşısı (Td) olarak uygulanır.
[FONT=TimesNewRoman]Tetanos toksoidi (TT) yerine Td (Erişkin Tipi Difteri, Tetanos)[FONT=TimesNewRoman] aşısı uygulaması ile çocukluk çağındaki difteri aşılamasının rapel dozu yapılmakta, aynı zamanda daha önceden bağışıklanmamış ve difteriye hassas olan kişilerin bağışıklanmasına fırsat sağlanmaktadır. Gebelik dahil TT uygulanması gereken her durumda Td aşısı uygulanmalıdır.
[FONT=TimesNewRoman] Tetanos toksini formaldehidle inaktive edildiğinde toksoid oluşur. Tetanos toksoidi spesifik antitoksinlerin oluşumunu tetikler. Bu antikorlar tetanosa karşı korunmada önemli rol oynar. Tetanosa karşı bağışıklık antikora bağımlıdır. Antikorlar, kan ve ekstravasküler dokulara yayılır, enfekte olan dokuda oluşan toksini nötralize eder.
[FONT=TimesNewRoman] Tetanos antitoksini IgG grubundandır ve plasentayı kolaylıkla geçer. Dolaşımdaki antitoksin enfekte bir yarada oluşan toksini nötralize edebildiği gibi, annenin aşılanması sonrası plasenta aracılığıyla bebeğe geçen antitoksin, yenidoğanda neonatal tetanos oluşumunu da önler.
[FONT=TimesNewRoman,Bold] Bir kadının tetanosa karşı bağışık hale gelmesi için en az 3 doz Td ile aşılanması gerekmektedir (Primer immünizasyon).
[FONT=TimesNewRoman,Bold] Gebe tespit edildiğinde hiç aşısız ya da aşılama durumu bilinmiyor ise gebeliğinde iki doz Td verilir ve doğumdan sonra kadının primer immünizasyonu tamamlanır.
[FONT=TimesNewRoman,Bold]Tetanosa karşı bağışıklık yalnız aşılama ile mümkün olmaktadır. Geçirilen tetanos hastalığı bağışıklık oluşturmamaktadır. [FONT=TimesNewRoman]Bu nedenle kişiler tetanos geçirmiş olsalar bile tanı aldıklarında ya da konvelasan dönemlerinde aşılanmalıdırlar. Eğer anne yeterli sayıda Td aşı dozu almamışsa doğumda ve lohusalıkta ne kendisi ne de yenidoğan tetanosa karşı korunamamaktadır.
[FONT=TimesNewRoman,Bold]

[FONT=TimesNewRoman,Bold] PPD ile Tüberkülin Cilt Testi (TCT) uygulaması:
[FONT=TimesNewRoman] TCT kişinin tüberküloz basili ile enfekte olup olmadığını gösterir, hastalık hakkında bilgi vermez. Hastalık tanısında dolaylı olarak yardımcı olabilir. TCT’nin esası, basilin belirli antijenik bileşenlerinin, tüberkül basili ile enfekte olan kişilerde gecikmiş tipte bir aşırı duyarlılık reaksiyonu yapmasıdır. PPD tüberkül basil kültürü filtresinden protein presipitasyonu ile izole edilir.
[FONT=TimesNewRoman]BCG üç aylıktan büyük herkese, TCT yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Sol ön kolun 2/3 üst kısmında iç veya dış yüzüne, 5 TÜ’nden 0,1 ml doz cilt içine yapılır. Testin yapıldığı cilt bölgesinde oluşan kızarıklığın büyüklüğü önemli değildir. Test yapıldıktan 48-72 saat sonra endurasyonun (oluşan sertliğin) çapı milimetrik olarak ölçülür. Kızarıklık ölçülmez. Çıkan sonuç, vakanın BCG skarının varlığına göre yorumlanarak aşı uygulaması veya enfeksiyon yönünden değerlendirilir.
[FONT=TimesNewRoman] Aktif tüberkülozlu hastalarda TCT’nin %25 yalancı negatif olduğu görülmüştür.. Bu; beslenme ve genel sağlık durumunun kötü olmasına, yaygın akut hastalığa ya da bağışıklığın baskılanmasına bağlı bulunmuştur.
[FONT=TimesNewRoman] Enfeksiyonlar (kızamık, kabakulak, suçiçeği, HIV, tifo, tifüs, brusella, boğmaca….. vb.), canlı virüs aşıları (kızamık, kabakulak, polio…Wink, ****bolik bozukluklar, protein düşüklüğü, yaş, stres, ilaçlar, TCT uygulamasının hatalı yapılması, kullanılan tüberkülünün uygunsuz hazırlanması, değerlendirmeyi yapan kişinin hatalı okuması… vb. nedenlerle de yalancı negatiflik durumu ortaya çıkabilir.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.