Alevilikte Adem kavramı üzerine çok hoş bir yazı. Bilmiyorum benim hoşuma gitti farklı bir bakış açısı var çünkü.
Alevilikte Adem
Bu adem dedikleri
El ayakla baş değil
Adem manaya derler
Suret ile kaş değil
Son zamanlarda fark ettiğim bir gaflet hali var. O da şu: “ Hoşumuza gitmeyen inanç, kabuller yada öğretiler olduğunda Alevi pirlerini bile reddediyoruz.”
Bunu çok görmeye başladım. Enel Hakk mı dedi, Hallac-ı Mansur’un babası-dedesi zaten Zerdüşt’tü, o da gizli zerdüşttü yani Kürt’tü boşverin. Seyyid Nesimi Enel Hakk mı dedi o zaten Hurufiydi, Alevilikle alakası yok, Yunus Emrede mi dedi e o da sonradan Müslüman oldu Alevi değil, Devrani, başköylü seyyid hasan cennet yalandır dedi onlarda kimmiş, ateist alevi olmaz… gibi liste uzayıp gider. Sıra Kaygusuz Abdal ve Abdal Musada e onlarda Hz. Ali ve 12 imamdan, kerbeladan bahsetmiyor nasıl olur boşverin onlarıda bana arap çöllerinden bahsedin diyen zihniyet türedi!
Kısa ve öz: “ Eğer Aleviliğe saygınız varsa yapacağınız şey sadece Alevi pirlerinin nefeslerinde anlatılanlara kulak vermek olacaktır; çünkü Alevilik kendini edebi bir tür olan nefes dediğimiz genellikle 11li hece vezniyle yazılan dörtlüklerle anlatır. Aleviliğin Tevrat, İncil gibi kitabı yok, nesir yoktur, olan 3-5 tanede Osmanlı tarafından, kendi görüşüne göre uydurulmuş yalan eserlerdir, örneğin makalat, fevaid, birçok velayetnâme…”
Konumuza dönecek olursak. Alevilikte Adem nasıl kullanılır, hangi anlamda kullanılır? Alevi edebiyatının Yunus Emre ile birlikte anılan kurucularından (?) Kaygusuz Abdal bunu çok net ve anlaşılır ifade ediyor zaten. “ Adem manaya derler.”
[BNe demek mana? Şöyleki;[/B]
Adem, belli kişilerin yada sadece ehillerin (pirler-dört kapıdan geçmiş her pir) bildiği sırların anlatımı için hizmete sunulmuş, egemen dinin baskısının önüne engel koymak için onun kavramlarından yararlanılarak anlatılan özel bir tip, adı üstünde mana-anlamdır. Aksi halde alevi pirleri insanlığın ensest ilişki sonucunda çoğalmadığını gayet iyi biliyorlardı.
Adem odur ey hoca
Gıdası mana ola
Maksud ademden ahi
Hayal ile düş değil
Diyen Kaygusuz Abdal bunu bir daha ve kuvvetli bir anlatımla ifade eder. Bir noktaya daha dikkat edelim. Alevilikte Ademden bahsedilmeden önce hep bir varolmadan yada Ademden öncesinden bahsedilir, cin peri melek’ten ziyade:
O kırkından birine neşteri çaldım idi
Kırkından kan akıtıp ibret gösteren benim
Adem peygamber ile Havva yaratılmadan
Uçmaktan sürübilen o müflis olan benim
-Yunus Emre-
Adem olup insan içine geldim
Hak nasip eylerse kandan içeri
-Virani-
Bu dünyanın temelini
Kurup yoğuran ben idim
Hiç yokken Adem nesli
Adem’i doğuran ben idim
-Meluli Baba-
Takdir edersinizki bu örnekler fazlasıyla çoğaltılabilir. Peki neden hep adem öncesi bir varoluş veya mekandan bahsedilir ve bu dinlerle çelişir?
Kırklar arş üstünde kurdular cemi
Muhabbet hak oldusürdüler demi
(Pir Yeksani)
Yukarıdaki Yunus’un nefesi incelenirse Yunustan üç yüz yıl sonra yaşayan Yeksani’nin aynı şeyi anlattığı görülür. Öncesi kırklar meclisi ve kırklar meclisi kabulü hiçbir dinde yoktur.
Atamın beline inmezden evvel
Şol kudrettenterkip oldum da geldim
Nimri Dede
Bu nefeste de 20.yy ozanı Nimri Dede aynı şeyi söylüyor. Varoluştan önce bir düzenden, başka bir yerde varoluştan söz ediliyor. İşte asıl kaynak buradadır, adem bu “önce”sinin hizmetine sunulmuş egemen dinlerin kavramlarını kullanarak pek fazla dikkat çekmeden bir mana olarak kullanılmıştır, yoksa Alevilik adem ve Havvadan gelmeyi değil, Naci-Naciye’den gelmeyi kabul ederek ve kendilerine güruh-u naci diyerek bu gerçeği bildiklerini ve sırladıklarını göstermişlerdir.
Araştırmacı Süleyman Diyaroğlu ise şöyle ifade ediyor:
>>>Adem; Alevilik öğretisinde, insan denilen tanrısal varlığın geçici olarak kullanımına sunulmuş olan ve toprakta eriyecek olan bedenden başka bir şey değildir. Bu bedene hükmeden ve onu kullanan ölümsüz yanımız ise, Alevilik felsefesinde “Devriye” olarak anılan reenkarnasyon yasaları gereği, akıl ve mantığı kullanarak Tanrısal bilincin kendi oluncaya kadar zorunlu olarak bu dünyaya defalarca gelip gidecektir. Macerası Hak-i-Kat kapısında sona erinceye kadar.<<<(*)
(*) Süleyman Diyaroğlu, Alevilik Batınilik Ezoterizm, chivi yayınları
Bu saptamadan da anlaşılacağı gibi Adem tamamen bir manadır, bir anlatım biçimidir. Aksi halde Alevilik, genel-geçer kabul edilen adem ve Havva kabulünü reddeder.
Adem; bir saklanma, gizlenme, hakkın (saf gerçeğin) vücud bulduğu manadır, anlamdır yoksa ilk insan ve ondan olduğumuz anlamında değildir.
Ãdeme saklandı cenab-ı barı
-Ãşık Veli-
Beni bende demen bende değilem
Bir ben vardır bende benden içeru
-Yunus Emre-
Bu canı vermişim bir can almışım
Bu canı saklarım candan içeri
-Virani-
Çeşitli örneklerle pirlerden örnekler verdim. İşte asıl can alıcı nokta budur. Adem kelimesinin geçtiği her nefes bugün duyduğumuz ademi değilde hep bir aykırılığın, başkalığın anlatıldığı, anlamların yüklendiği ve kısa deyimiyle sırra örtü yapılmış egemenlerin dilinden olan bir kavramdır ve Aleviliğin engin bilgisinin, sırlarının sığınağı haline gelmiştir.
“ Bu adem dedikleri / El ayakla baş değil / Adem manaya derler / Suret ile kaş değil ”
Yine Kaygusuz Abdal’ın dediği gibi: “ gıdası mana ola” Evet ondan alınacak olan gıda manadır, el ayak, suret, yüz, kaş, göz yani bir vucud değil, anlatılmak istenenin aracıdır.
Sorma ne hacet bizleri sofu
Ta ezelden künyede ismimiz vardır
Dünya kurulmadan yüzbinyıl evvel
Ol yeşil kandilde cismimiz vardır
-Aşık Devrani-
Devrani’nin de dediği gibi işte aslolan bu giz’dir. Bu sırların gerçeklerin düşünülmesi gerekir. Alevilik, sadece şeriat kapısından, aliden, imamlardan ibaret değildir, Alevilik kendini marifet ve hakikat kapılarında bulur. Artık bir felsefe olarak ele alınmalı, pirlerin, ozanların anlattıklarına kulak kabartılmalı, hacı, hoca, hınzırların boşluğu kullanarak Aleviliği kör bir İslam mezhebi haline getirmeleri engellenmelidir.
[Alıntı]
Alevilikte Adem (Şu Adem Dedikleri)
Konu Sahibi / Yazar
donanma44
Kategori / Forum
Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları
Yorumlar / Cevaplar
0
Okunma / Görüntüleme
5038
Alevilikte Adem (Şu Adem Dedikleri)
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi