![[Resim: skakNlWc.jpg]](http://www.el-aziz.com/img/skakNlWc.jpg)
[COLOR=#cf0000]
[COLOR=#cf0000]ALEVİLİK DİN DEĞİL..
[COLOR=#404040]Alevilik üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan İlahiyatçı Prof. Dr. Erkan Yar, açılım gündeminin sıcaklığını koruduğu şu günlerde konuyu Alevilik çerçevesinde gazetemize değerlendirdi.
] Alevilik üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan
] İlahiyatçı Prof. Dr. ErkanYar:
] ALEVİLİK İSLAM DIŞI GÖSTERİLEMEZ
]] Alevilik üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan İlahiyatçı Prof. Dr. Erkan Yar, açılım gündeminin sıcaklığını koruduğu şu günlerde konuyu Alevilik çerçevesinde gazetemize değerlendirdi. Prof. Yar Aleviliğin kesinlikle İslam dışı gösterilemeyeceğini, dayandığı temelin tamamen İslam’a ait olduğunu maddeler halinde sıraladı. Ülkemizde aşılmaya çalışılan bütün müzmin sorunların dış bağlantılı olduğuna vurgu yapan Prof. Yar, Alevilik üzerine çıkarılan tartışmalardaki amacı Aleviliği Hıristiyanlaştırıp ya da Zerdüştlüğün bir devamı şekline dönüştürüp İslam dışı bir kimliğe bürüyerek ülkeye nifak tohumları serpmek olarak açıkladı.
]]
![[Resim: Xp2x3b43.jpg]](http://www.el-aziz.com/img/Xp2x3b43.jpg)
] 1968 Tunceli Pertek doğumluyum. Pertek İmam Hatip Lisesi mezunuyum. Müezzinlik, imamlık yaptım. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini okudum. Mısır’a gittim Arapça eğitimi almak için...1996’dan beri de Fırat Üniversitesindeyim.
] Uzmanlık alanınız Kelam… Fakat ilimizdeki Alevi ve Bektaşi Derneği yaptığı programlarda sizin özellikle olmanızı istiyor. Aleviliğe ilgiliniz nerden geliyor?
] Alevi Bektaşi Teorisi diye bir kitap yazdım. Ve tabi bu konu üzerine de pek fazla araştırma yapılmadığı için de bu konu üzerine ismim ön plana çıkıyor. O zamanlar üniversitemizin bir araştırma merkezi vardı. Onun destekleriyle Tunceli Aleviliği, Alevilik İnançları ve Teolojik Temelleri isimli bir projeyle araştırmalarıma başlamıştım. Hem Tunceli’de birlikte yaşadığımız, yaşayışlarını iyi bildiğim için hem de bu konu üzerinde bir İlahiyatçı olarak araştırma yaptığım için ismim bu konu üzerinde ön plana çıkıyor.
] Peki, sizden Aleviliğin tanımını alalım…
] Tarihte Emevi ve Abbasilerden beri kullanılan bir isim... Ancak 18-19. yy.larda özellikle kullanıldı. Anadolu Aleviliği olarak ise çok sonradan kullanılmaya başlandı. Daha önceleri ise Kızılbaşlık yaygın olarak kullanılıyordu. Bu da Erdebil Tekkesi için kullanılıyordu. Şeyh Safi ve Şah İsmail’in takip ettiği mistik bir ekoldü… Kızılbaşlık da onları tanımlamak için 12 dilimli kullanılan bir başlıktı… Alevilik demek isim olarak Hz. Ali’nin yolundan giden demektir. Kimileri bunu Ali Evi şeklinde anlatmaya çalışıyor ama doğru değil… Çünkü bu Arapça bir kelimeden türetilmiştir. Ve sonuna y takısı geldiği için de ona nispet etmek, ilişkilendirmek manasına gelir. İsevi, Musevi gibi… Yani Türkçe bir kelimeden türetilmiş değil. Öyle olsa Ehl-i Beyt kavramı var. Ama Alevilik Hz. Ali’nin görüşleri doğrultusunda oluşturulmuş bir dünya görüşüdür.
] Alevilik bu tanımına ismini açıkça Hz. Ali’den almasına rağmen İslam’ın dışında gösterilmeye bir dinmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
] Her insan kendi bakış açısından istediği gibi tanımlayabilir. Ama önemli olan Aleviliğin kendini nasıl tanımladığıdır? Hiçbir kimse bir düşünceyi onların kendini tanımladığının dışında bir şekilde tanımlama hakkına sahip değildir. Eğer Aleviler kendilerini İslami bir yorum olarak tanımlıyorlarsa siz bunun aksini söyleyemezsiniz, din diye lanse edemezsiniz. Neden? Çünkü:
]1. ]Aleviliğin kutsal kitap olarak kabul ettiği bir buyruk vardır. İmam-ı Cafer Sadık’ın buyruğu… Burada belirtilen her konunun arkasında ayet ve hadisler kullanılır.
]2. ]Hacı Bektaş-i Velinin ünlü Makarat eserinde -4 kapı 40 makam anlayışının temellendirildiği eser- her bir konu her bir makam mutlaka bir ayetle ilişkilendirilerek anlatılır. Dolayısıyla Alevilik kendi inançlarını Kur’an’ın naslarına bağlayarak açıklamayı yöntem edinmiştir.
]3. ]Alevilikte Musahiplik kurumu vardır. Müsahip olan iki aile arasında bir kardeşlik antlaşması yaparlar. Ve bu antlaşmada Peygamber Efendimizin (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicret ederken Müslümanlar arasında yaptığı Kardeşlik Antlaşması referans alınmıştır.
]4. ]Alevilikteki 40’lar meclisi de Peygamberimizin Mirac’a yükselişi ile ilgili anlatımlarla ilişkilendirilir.
]5. ]Cemlerdeki ritüellere, sözlere bakın hep ayetler referans alınarak açıklama durumu vardır.
]6. ]Alevilikte ceme başlarken mum yakma olayında da Kur’an’daki ayetler referans alınır.
]7. ]Alevilikle ilgili diğer kaynaklarda da hep ayetlerin referans alınarak açıklandığını görüyoruz. Dolayısıyla Alevilik İslami bir coğrafyada peygamberimizin sünnetini esas alarak oluşmuş bir düşünce sistemidir. Yani kesinlikle İslam dışında gösterilemez bir din olarak lanse edilemez.
] Peki, bu kadar delile rağmen göstermeye çalışanların amacı nedir? Siyonizm planlarını gerçekleştirmek için yandaş mezhep kurmak mı?
] Elbette onların kafasında farklı projeler vardır. Bu da o projelerin bir ürünüdür. Batı’da Aleviliği Hıristiyanlıkla ilişkilendiren Alevi araştırmacıları var. Bu araştırmacılar bunu tabi ki art niyetle yapıyorlar. Kendilerine yandaş oluşturmak, ülkeye nifak sokmak için… Bu inançlarına dayanak olarak da Alevilikteki Hak, Muhammet, Ali inancını gösterirler. Alevilikteki bu inancı Hıristiyanlıktaki Teslis –Baba, Oğul, Kutsal Ruh- inancına benzetirler. Halbuki Hıristiyanlıkta bu üçü de ilah olarak kabul edilirken… Alevilikte Hak ilahı, yaratıcıyı tanımlıyor, Hz. Muhammed onun elçisini, Hz. Ali de Hz. Peygamberden sonraki velisini tanımlıyor. Dolayısıyla bu üçleme arasında kesinlikle bir bağ kurulamaz.
] Ülkemizdeki İslam dışı göstermek isteyenler ise Aleviliği Zerdüştlüğün devamı, uzantısı olarak göstermeye çalışarak bu düşüncelerini açıklarlar. Zerdüştlük eskiden İran’da Farsların kabul ettiği bir din… Zerdüştlüğün temel ilkesinde aydınlık ve zulmet inançları vardır. Yani evrendeki bir olayı dualist olarak açıklamaya çalışır. Yani tüm öğretisi ikilik üzerine kuruludur. Ateşin kutsallığı üzerinde dururlar. Şamanizm de böyledir bu şekilde ilişki kurulmaya çalışılır fakat tamamen zorlama yorumlarla… Çünkü Alevilik sistemini ayetlere dayandırmıştır. Bu zoraki yorumları ülkemizde yapmaya çalışanları da araştırın Avrupa’daki derneklerle mutlak ilişkili olduklarını görürsünüz. Yani tamamen dış bağlantılı projelerdir. Ve amaç Aleviliği İslam dışı göstererek ülkeye nifak tohumu serpmektir. Tabi bu gibi yaklaşımlar çok… Bundaki temel amaç etnik kimlik haline getirerek toplumda bir ayrıştırma oluşturmaktır.
] Az önce belirttiğim gibi bir toplum kendini nasıl tanımlıyorsa siz onu farklı bir şekilde değerlendiremezsiniz. İşte Aleviliğin temellendirildiği kaynaklara bakarsanız tamamen İslam’ın içinde olduğu görülüyor. O ki Alevilik kendini İslam içinde gösteriyorsa bunun aksi yönde düşünce geliştirmek tamamen art niyetli ve hesaplı yaklaşımlardır.
]
![[Resim: CRYwIVby.jpg]](http://www.el-aziz.com/img/CRYwIVby.jpg)
] Ülkemizde uzun yıllardır ayrıştırma ve bölme çabaları olduğu malum… Bunun için büyük uğraşlar veriliyor fakat ülkemizde öyle bir yapı var ki ayrışması mümkün değil… Alevi – Sünni diye bölmek istiyorlar iki kesim de Türk ve Kürtlerden oluşuyor. Türk- Kürt diye bölmek istiyorlar iki kesim Alevi ve Sünnilerden de oluşuyor…
] Bu Osmanlı’dan kalan bir servet… Tabi Osmanlı’da İslam içindeki farklı görüşlere diğer dinlere sağlanan hoşgörü kadar anlayış gösterilmemiştir ama bugünkü oluşan bu yapı tamamen o zamanlardan kalan bir mirastır. Ya da yaratıcının özel bir dizaynı diyebiliriz.
] Önceleri Alevi kesimin yaptığı programlarda İslami unsurlar pek öne çıkarılmazdı… Fakat geçtiğimiz hafta başkanlığını Ali Çoban’ın yaptığı Alevi Bektaşi Derneği’nin düzenlediği Ehl-i Beyt gecesinde Kur’an-ı Kerim okundu ve geceye her kesimden insan katılmıştı… Bunu neye bağlıyorsunuz?
] Yani bu Alevilikte yok değildi. Fakat öne çıkarılmıyordu... Her kesimin içinde farklı düşünceler olabilir ama mühim olan temsil edenlerin müspet olması… Ben Çemişgezek’teki cem evinde cemlere sürekli katılmaya çalışırım… Biz her cemi Kur’an-ı Kerim tilavetiyle açarız. Ama bunlar öne çıkarılmıyordu… Aslında ben Alevilerin özellikle ilimizdeki temsilcilerini tanırım hepsi aynı görüştedir ama o kesimi temsil edenler farklı görüşte olunca toplumun tamamı da öyle düşünüyor gibi algılanıyor. Yani bir toplumda iyiler öne çıkarılmalı… Bazen de aynı görüşe sahip iki dernek birbirinden farklı görünmek için farklı düşünce ve eylemlere de girebiliyorlar. Bunlara da dikkat etmek lazım…
]
![[Resim: yTNkvUge.jpg]](http://www.el-aziz.com/img/yTNkvUge.jpg)
] Peki bundan sonra yapılması gerekenler neler olmalı?
] Az önce de bahsettik etnik kimlikler öne çıkarılmamalı… Toplumun %99’u Müslüman olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunun yanında Bence artık bir şeyin daha yapılması lazım. Dinsel olarak bir öze dönüş başlatılmalı… Hurafelerden, bidatlerden İslam’ın arındırılarak Kur’an esaslarına döndürülmesi lazım. Bunun için de ehil bir kadronun kurularak çalışma yapması gerek. Yani İslam özüne dönüp günümüz koşullarına uygun kuralların belirlenmesi lazım. Tamamen özüne dönmekle mümkündür bu… İslam’a sonradan giren şeyler temizlenmeli… Bunun için de ciddi bir çalışma başlatılması gerekir… Ve bunu da tamamen Kur’an merkezli yapmamız önemlidir. Bunun yanında diğer görüşlerin kendilerini daha iyi tanıması için eğitiminin verilmesi şart. Alevi önderlerinin tamamen eğitimli olması gerekir. Bugün gerek Aleviliğin gerekse de diğer görüşlerin yaşadığı sorunların temelinde eğitimsizlik vardır. Özellikle temsil edecek insanların tamamen eğitimli olması lazım. Yoksa her türlü yönlendirmeye ve art niyetli yaklaşımlara açık bir hale gelirler ki zaten bugün yaşanan bir yerde de budur… Ama bunun suçunu da o kesimlerde görmemek lazım. Devletin bu konuya el atıp Alevilerin ya da diğer kesimlerin kendilerini tanıyacak eğitimi almalarını sağlaması lazım. Bu yavaş yavaş da başlıyor inşallah böyle adımlar atılırsa ülkemiz sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır. ]Her türlü görüşe özgürlük istiyoruz ama ülkemizin hala %99’unu oluşturan Müslümanlığın önünde bile engeller mevcut…
] İşte bu cehaletten geliyor. Bir insanı kılık kıyafetiyle değerlendirmek en kara cehalettir. Hele de üniversiteye gelen insana bunu yapmak en büyük ilkelliktir. Bırak o insan istediği gibi gelsin üniversiteye… Gelsin burada eğer yanlış yapıyorsa bunu görsün düzeltsin. Ama bu serbestlik sağlanmıyor. Neden sağlanmıyor? Özellikle Müslümanlığa karşı bir engelleme var… Bir korku mu var?
] Demek ki… Hem her türlü konu için özgürlük isteyeceksiniz hem de kılık kıyafet gibi bir konuda bile yasakçı davranacaksınız. Bu tamamen bir cehalettir.
] Son olarak neler söylemek istersiniz?
] Türkiye’de açılım yapılırken insani değerlerin öne çıkarılması lazım. Bakın Veda Hutbesine tamamen bir insan hakları bildirgesi hükmündedir. Ama bizim din ulemasına bakıyoruz belirli kalıpların dışında bir şeyler öğretmiyorlar. Peygamberimiz hakkında anlatılanlar hep belirli bir yerin ötesine geçmiyor. Daha önemlisi günümüze ışık tutan özellikleri anlatılmıyor. O yüzden yeniden bir yapılanmaya gidilmesi ve Kur’an’ın temellerine yani öze dönülmesi lazım…
] Röportaj: Osman Gürses
] Foto: Muhammet Gürses