ALEVİLER’İN ATATÜRK SEVGİSİ
BİR DEVLET BÜYÜĞÜNE DUYULAN SEVGİDEN ÖTE
BİR TUTKU DÜZEYİNDEDİR
CEMAL CANPOLAT
Bütün Alevilerin evinde bir köşede Hz. Ali’nin resmi diğer köşede Mustafa Kemal’in resmi sanki Onikinci İmam Mehdi. Eğer bir gün yolunuz düşer de bir Alevi  Bektaşi evine konuk olursanız, bu yoksul ama sıcak evde bir olay hemen dikkatinizi çekecektir. Bir köşede bir bağlama sazı, gazete ya da dergiden kesilmiş soluk bir Hz. Ali resmi ve hemen yanında da Mustafa Kemal’in bir portresinin asılı olduğunu göreceksiniz.
’Çok büyük insan’ Onunla konuşunca adeta ruhum yıkanıyor, kaynak suyu gibi temiz, okyanus gibi geniş ve derin’’ Bu sözleri Mustafa Kemal, Hacı Bektaş Dergâhı postnişini Veliyettin Çelebi Efendi için söylüyor. Dikkat edilirse bu ifadeler sıradan iltifat ve saygı ifadeleri değil. Bu nitelemeler köklü bir sevgi ve saygının ifade biçimidir.
Mustafa Kemal ile Veliyettin Çelebi arasındaki bu sevgili ve saygılı ilişki, Mustafa Kemal’in ölümüne kadar devam ediyor. Çelebi, M. Kemal’in davetlisi olarak bir ara Ankara’ya da gelmiş. Hatta M. Kemal, Veliyettin Çelebi için Ankara İsmet Paşa mahallesi’nde bir ev hazırlatmış ve kendisini de orada ağırlamıştır. Çankaya’da kendisi ile uzun sohbetlerde bulunmuştur. Çelebi’nin daha iyi ağırlanması için de Dersim Milletvekili Sarı Saltuk’lardan Mustafa Saltuk Dede’yi özel olarak görevlendirmiştir. M. Kemal’in, Veliyettin Efendi hakkındaki sözleri de Mustafa Saltuk’un özel günlüğünde yer alıyor.
Milli mücadele ateşini tutuşturmaya çalışan Mustafa Kemal için; ’vatan haini’ olduğu gerekçesiyle hakkında ’idam fermanı’ çıkartırken, Hacı Bektaş Dergâhı’ndaki dervişlerin onu kutsal bir kurtarıcı olarak görmeleri M. Kemal’i fazlası ile duygulandırmıştır.
Türbede M. Kemal’e ’kılıç kuşatılıp, yola kabul edilir’. M. Kemal’in yolunda olacaklarına, destek vereceklerine ’yek vücut’ olacaklarına ’ikrar verilir.’ Coşkulu bir karşılama ve uğurlama yapılır. M. Kemal ile Anadolu Alevi  Bektaşiliğinin milli mücadele sırasındaki karşılaşmasını araştırmacı yazar Adil Gülvahaboğlu şöyle ifade ediyor:
’M. Kemal’in arayışı, Bektaşi toplumunda yaşıyordu. Tarihte pratiğinde vardı, ancak hukukileşmesi ve siyasallaşması gerekiyordu. Mustafa Kemal bunu yaptı. Laiklik, bağımsızlık, dilde ve kültürde ulusçuluk, halkın egemenliğine geçiş, kadın hakları gibi’ yeniliklerde Kemalist Güç Bektaşilik kaynağına dayanıyordu.’
Anadolu Alevileri, tarihte Osmanlı’nın her türlü toplumsal haksızlığına karşı baş kaldırdıkları için sayısız kitle katliamına uğramışlardır. Yaşamlarını sürdürebilenler de kendilerini Osmanlı’dan saklamak için kuş uçmaz, kervan geçmez, köy, mezra, kom ve yaylaklarda her türlü toplumsal nimetten uzak yaşamlarını sürdürmeye çalışmışlardır.
Osmanlı padişahı hakkında, idam fermanı çıkartırken, Hacı Bektaş Dergâhı’ndaki dervişlerin kendisini kutsal kurtarıcı olarak görmeleri, milli kurtuluş ateşini tutuşturmaya çalışan Mustafa Kemal’i çok duygulandırmıştır. Anadolu ve Rumeli’deki Alevi  Bektaşiler, Mustafa Kemal’i çok severler. Bu sevgi sıradan bir yöneticiye, devlet büyüğüne duyulan sevginin dışında bir sevgidir. Bu sevgi ve saygı adeta bir tutku düzeyindedir. Tapınma ile karışık bir sevgi, saygı ve duygu selidir adeta’
Bu sevgiyi değerli gazeteci Fikret Otyam şöyle ifade ediyor: ’Alevilerde anlatılması zor bir Atatürk tutkusu vardır, gösterdiği yola bağlılık vardır. Onikinci İmam Mehdi’nin Atatürk olduğunu söyleyecek kadar ona inançlarını belirtmişlerdir.
Dervişler onu kutsal kurtarıcı olarak görüyor.
Mustafa Kemal, Ankara’da henüz Meclis-i Mebusan’ı toplamadan önce Hacı Bektaş Dergâhı’na geldiğinde dergâhtaki pirler ona büyük bir sevgi ve saygı göstermişlerdir. Dergâha geldiğinde de atının özengisini niyaz ederek karşılamışlar, onu adeta kutsamışlardır. Bu durum M. Kemal ve silah arkadaşlarını çok duygulandırmıştır.
Hacı Bektaş’ta Atatürk, Çelebi Cemalettin Efendi ve Salih Niyazi Baba, özel bir görüşme yapar.
Mustafa Kemal, Hacı Bektaş Cem Törenine Katılırken, İkrar Töreni ile Kılıç Kuşatılır ve Yola Kabul Edilir
Cemalettin Ulusoy cem töreninde M. Kemal Atatürk’e ’Bu yol kıldan ince kılıçtan keskindir. Bu yola eğri giremez ve giren de çıkamaz.’der. Cem de M. Kemal Atatürk’e dualar edilerek ’Türk Ulusunu düşmandan koruyarak M. Kemal’i ulu Tanrının ulusumuza bağışlayacağı ve cumhuriyeti kurmasını nasip eylemesi niyaz edilir. Bütün Cem’e katılanların hep bir ağızdan ’Allah Allah’ demeleri cumhuriyete ve M. Kemal Atatürk’e açık destek verdiklerinin en iyi kanıtıdır. Bunun üzerine Bektaşi babalarının dergâhta ne kadar battaniye, yatak, şilte ve ambarlarda ne kadar zahire varsa M. Kemal’in gözü önünde arabalara yüklenilerek, ayrıca dergâhta biriken gelirlerinden 1800 sarı lira (altın) M. Kemal’in avcuna sayılarak ve de dergâhın bütün bağışlarını M. Kemal’e teslim ederek cumhuriyetin kurulmasına açık bir şekilde destek vermişlerdir.
Cemalettin Çelebi: ’Paşam, canlar der ki acaba pir Hacı Bektaş don mu değiştirip geldi, çünkü yüzyıllar önce ulu pirimiz de böyle konuşmuştu’.
Burada görülüyor ki, M. Kemal Atatürk’ün Pir Hacı Bektaş’a benzetildiği (kurtarıcı, Mehdi olarak kabul etmeleri) çok çarpıcı ve farklı algılanmamalıdır.
Elazığ Valisi Ali Galip Bey’in Talimatı İle M. Kemal’in Yakalanarak İngilizlere Teslim Edilmesi
30 Ağustos 1919 günü Erzincan’dan Sivas’a giderken Çardaklı Boğaz’ında bu olayı Mazgirt eski belediye başkanı Hıdır Öztürk, yazdığı eserinde ’Çete reisi Alişer Efendi M. Kemal ve kurulu pusuya düşürdüğünde paşa, ’bağırarak ne istiyorsunuz’ diyor. Çetenin kol başı Alişer Efendi, ’sizi yakalayıp İngilizlere teslim etmek üzere Elazığ Valisi Ali Galip Bey’den emir aldık’ diyor. Paşa, ’o halde ne duruyorsunuz’ deyince Alişer, ’biz valinin emrini dinlemeyeceğiz, çünkü siz bu vatanın kurtulması için çalışıyorsunuz, biz size yardım edeceğiz’ demesi üzerine M. Kemal gülümseyerek ’teşekkür ederim’ demiştir. Alişer Efendi; ’biz sizin arkanızdayız, yolunuz açık olsun, sizin buradan geçeceğinizden dağdakilerin haberi var, siz merak etmeyin paşam’ şeklinde aktarmıştır.
Kurtuluş Savaşımızın Şerefine
Mazhar Müfit Kansu; ’Hacı Bektaş da karşılandık, bizi bir odaya aldılar, alçakgönüllüce düzenlenmiş bu oda, Çelebinin kabul odasıymış, beş-altı dakika sonra Çelebi efendi geldi, ortaya bir masa getirilerek rakı takımları konuldu Cemalettin Çelebi, kalp hastası olduğundan önce içki içmek istemedi, ama Mustafa Kemal, o zaman biz de içmeyelim deyince Çelebi efendi hastalığına rağmen kararından vazgeçti ve Kurtuluş Savaşı’nın başarısına kadeh kaldırdı.’
Bu esnada yani Kurtuluş Savaşı başlarında İstanbul hükümeti Dersim’lilerin Osmanlı’ya duyduğu huzursuzluğu Erzurum ve Sivas kongrelerine karşı kullanmaya çalışıyordu. Bunun için Dersim Valiliği’ne İngiliz yanlısı Osman Nuri’yi atamışlardır. İngilizler Kurtuluş Savaşı sırasında Alevi, Sünni karşıtlığını da M. Kemal’e karşı kullanmaya çalışmışlardır.
Erol Uluben, İngiliz belgelerine dayanarak İngiliz diplomatlarından Stokes’in hükümetine raporunun bir yerinde şöyle dediğini yazıyor: ’Aleviler ve Sünniler arasındaki bazı karşıtlıklar, önemlidir. Biz bu karşıtlığı kendi lehimize daha da geliştirebiliriz.’
Yine Yozgat ayaklanmasının ele başları da ’Alevilere özerklik’ vaadi vererek onları M. Kemal’e karşı kullanmaya çalışmışlardır, fakat hevesleri kursaklarında kalmıştır, çünkü Dede Galip Bey ve Çerkez Ethem birleşerek ayaklanmayı bastırmış ve ulusal güçlerin yanında yer almışlardır. Benzer olaylar Kars yöresinde de tezgahlanmış, fakat Alevi Dedesi olan Fahrettin Erdoğan Bey’in mücadeleleri sonucunda istediklerini yapamayacaklarını bir kez daha anlamak zorunda kalmışlardır.
Alevi  Bektaşiler Kurtuluş Savaşı’ndan önce de 1. Dünya Savaşı’nda da ülkenin savunmasından cephelerde yerlerini almışlardır. Bunlardan biri de önce Gelibolu ve sonra da Kafkas Cephesine gönderilen Hacı Bektaş Dergâhı Piri Cemalettin Çelebi’nin başında olduğu Bektaşi Mücahidini Alayı’dır. Bu gönüllü birlik Anadolu ve Rumeli’deki Bektaşileri, Kurtuluş Savaşı’nın yanında yer almaya çağırmış ve bu birlik doğu cephesinde ulusal mücadele için savaşa katılmıştır. Böyle bir birliğin oluşumu, Doğu’da özellikle de Alevi yörelerde milis örgütlenmelerinin hızla yayılmasını teşvik etmiş ve Doğu’da Kuvay-ı Milliye’nin çekirdeğini oluşturmuştur.
Mustafa Kemal Balaban Aşiretinin Koruması Altında
Erzincan-Tercan-Dersim civarında Alevi aşiretleri olan Balaban, Kureyşan ve Mansur aşiretleri, Erzurum’a giderken M. Kemal’i koruma altına almışlardır ve bu aşiretler Kurtuluş Savaşı süresince Rus işgallerine karşı başarılı mücadeleler vermişlerdir.
İstanbul’daki Durum
İstanbul’da kurulu açık-gizli 15 Bektaşi Tekkesi (Kazlıçeşme’de Seyit Abdullah Tekkesi, Topkapı’da Şeyh Abdullah Tekkesi, Eyüp’te Şeyh Hafız Baba Tekkesi, Sütlüce’de Şeyh Hüseyin Baba Tekkesi Kağıthane’de Şeyh Teber Baba Tekkesi, Rumelihisarı’da Şehitler Tekkesi, Çamlıca’da Nur Baba Tekkesi, Göztepe’de Şahkulu Tekkesi, Üsküdar’da Üsküdar Tekkesi, Özbekler Tekkesi, Istranca Tekkesi, Çanakkale’de Akbaş Tekkesi) ulusal direnişin insan, silah ve para kaynağı olmuştur. Örneğin; İsmet Paşa’nın Nurettin Paşa’nın, Halide Edip’in, Adnan Adıvar’ın, Mehmet Akif’in Rauf Orbay’ın Anadolu’ya Özbekler Tekkesi aracılığı ile geçtiklerini tarihçiler yazar.
Aleviler'in Mustafa Kemal Atatürk Sevgisi
Konu Sahibi / Yazar
donanma44
Kategori / Forum
Atatürk Haberleri
Yorumlar / Cevaplar
0
Okunma / Görüntüleme
2959
Aleviler'in Mustafa Kemal Atatürk Sevgisi
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi