Çanakkale emperyalist güçlerin bir yandan dünyayı yeniden paylaşmak, diğer yandan Osmanlı Devletini yıkarak, Türkleri Anadolu’dan atmak isteyen emperyalistlerin oyunlarını bozan bir başarıdır. Mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve vererek; bir ulusun kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklalimizi, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, aziz şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır.
Bu savaşların baş sorumlusu İngiliz Bahriye Nazırı yani Denizcilik Bakanı Churchill şöyle diyor: “Yenilmez armadamızın üçte biri sulara gömüldü. Üçte biri kullanılamaz hale geldi. Başarısızlığımız savaşı 2,5 yıl uzattı. 8,5 milyon Avrupalının ölümüne neden oldu. Rusya’da komünistler yönetimi ele geçirdi. Bu olaylar vuku bulurken 30 milyon insan öldü. Biz Boğazı geçemeyince; Müslümanlar, diğer Asyalılar, Avrupa’nın ihtişamından şüphe etmeye başladılar. Biz Hindistan, Pakistan, Bangladeş’teki gücümüzü kaybettik; diğer Avrupalılar da sömürgelerindeki güçlerini…” Evet! Churchill’in kendi ifadesidir. Çanakkale Savaşları’ndan 6 ay sonra, kendinin ifade ettiği başarısızlığından dolayı rütbeleri tenzil edilmiş, İngiliz Bahriye Nazırlığı’ndan istifa etmek zorunda kalmış, savaş konseyinden uzaklaştırılmıştır.
Çanakkale Zaferimiz üzerine bir savaş lideri olarak görev yapmasına imkân kalmayınca, bir asker olarak ülkesine hizmet etmek istemiş, o zaman da kendisine tenzil-i rütbe ile ancak binbaşı rütbesine karşılık gelen tabur komutanlığı görevi verilmiştir. Tarihin garip tecellilerindendir. Bir başka komutan Çanakkale Savaşları’ndaki başarılarından dolayı Nisan 1916′da Tümgeneralliğe yükseltilmiştir. Tümgenerallik rütbesini getiren Arıburnu, Anafartalar, Conkbayırı, Kireçtepe isimleriyle özetlenebilecek zaferleridir. Biz O’na Atatürk dedik. Çanakkale devletini ve başkentini kurtarmaya çalışan Türkler’in, emperyalist batıyla yüz yüze geldiği yerdir.
Çanakkale; Bu destan yazan kahraman Türk ordusunun savaşta dahi insanlığını unutmadığını tüm dünya milletlerine gösterdiği bir yerdir… İnsan olmanın, insana saygı duymanın, vicdan sahibi olmanın zaman ve yer koşuluna bağlı olmadığını, kahraman Türk ordusu tüm dünyaya Çanakkale‘den göstermiştir. Yaralı düşmanı hastaneye sırtında götüren, vurduğu düşman gemisinden denize düşen askerlerin kurtulabilmesi için top ateşini kesen Mehmetçik yalnız Gelibolu‘da değil tüm dünya uluslarının gönlünde de Abideleşmiştir. Çanakkale millet olma bilincinin tohumlarının atılarak, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına zemin hazırlayan, bir prestij ve azmin mücadelesidir.
Ulusal değerlerimizin aşındırılmaya çalışıldığı bir dönemde Çanakkale Zaferi’nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır. Çanakkale Zaferi’nin 98. yıl dönümünü kutladığımız bu gün, hayretle ve ibretle emperyalizmin bu çabalarının nasıl büyük bir sonuç verdiğini görmekteyiz. 98 yıl önce, Çanakkale’de emperyalist devletlerin ordularını dize getiren Türk Ordusunu ve M. Kemal’i ağızlarına dahi almayan yeminli Türkiye düşmanları, Emperyalizmin paralı ve gönüllü işbirlikçileri, “Türksüz ve Atatürksüz bir Çanakkale Savaşı tarihi” yazmak için bir hayli mesafe katettiler.. Çanakkale Savaşları, gökten saf saf inen sakallı, sarıklı, yeşil cüppeli ruhani varlıklar tarafından kazanılmadı. Çanakkale Savaşları, aniden bastıran sisler, 3′ler 7′ler 40′lar nedeniyle de kazanılmadı. Çanakkale Savaşları “dinlerin savaşı”dır diyenler ne büyük hata içindedirler… İngiliz mezarlıklarındaki Müslüman İngiliz askerlerinin isimlerini görmeyenler, Çanakkale’de kıran kırana bir mücadele yaşanıyorken, güneyde Müslüman Araplar’ın, İngilizler’le ittifak yaparak, yine Müslüman olan Türkler’e saldırmasını tarihin kayıtlarından düşenler hala Çanakkale’yi dinlerin savaştığı yer olarak tanımlıyorlar. Müslümanın müslümana kırdırılmak istenmesini görmezden gelerek.
Gençlerimiz, siyasi iktidarında desteğiyle emperyalizmin gönüllü hizmetkarı durumundaki bir cemaatin “Çanakkale’ye yaptığı hurafe gezileri” sonunda kandırılmaktadırlar. Bu zafer neyidiğü belirsiz “Yeşil Sarıklılar”, “Beyaz Gömlekliler”, “Uzun Sakallılar”ın değil, Yahya Çavuşlarıyla, Koca Seyyitleriyle, kınalı Alileriyle, 57. Alaylarıyla kahraman Türk ordusunun zaferidir. Bu zafer; Evlatlarını, kocalarını, düğüne gönderir gibi cepheye gönderen anaların, babaların, eşlerin zaferidir. Bu zafer Çanakkale Savaşı’nın gerçek kahramanı, emperyalizmin korkulu rüyası Mustafa Kemal Atatürk’ün dür. Emperyalizmin asıl amacı yüz yıl kadar önce plan ve projelerini engelleyen M. Kemal önderliğinde “bağımsızlık” ve “çağdaşlık” bayrağı açan “Türk Milletinden” intikam almak olduğu asla unutulmamalıdır.
Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal sayesinde emperyalizmi bozguna uğrattığımız 18 Mart 1915 tarihinin bu yıldönümünde de Çanakkale Zaferi’nin haklı gururunu yaşamak ne yazık ki; bizim için mümkün değil. 98 yıl önce topuna tüfeğine geçit vermediğimiz emperyalizm, Ata’mızın vefatından sonra çok uluslu-çok ortaklı şirketleriyle, iktisadi kuşatmalarıyla, kültürüyle bizleri tekrar teslim almak istemektedir. O 18 Mart ki; Türklerin emperyalizme boyun eğmediğini göstermiştir. O 18 Mart ki; ezilen tüm uluslara emperyalizmin yenilebileceğini müjdelemiş, bütün sömürge devletlerindeki başkaldırıyı ateşlemiştir. O halde tüm ezilen milletlere; zulme, yağmacılığa, kıyıma karşı durabilmeyi öğreten Türkler, 21. yüzyılda yine kendi tarihinden; Çanakkale’den ders çıkarmak zorundadır. Her ne olursa olsun bizi sömürmek isteyenlere geçit vermemeyi; bu yeni tip emperyalizme karşı yine milliyetçilikle sağlayacağız. Ve yeniden ‘Ya İstiklal, Ya Ölüm’ diyerek kaldığımız yerden mücadeleyi devralacağız.
Çanakkale Savaşından askerler, komutanlar tarihi apaçık gerçeklikler olmaktan çıkıp menkıbenin, efsanenin, destanın koynuna emanet edildi. Bugün de bir kısmı etkisini sürdüren yüzlerce ağıt, türkü oluştu, romanlar yazıldı, belgesel ve dramalar çekildi. Çanakkale bir boğazın, bir şehrin, adı olmaktan çıktı, bir zaferin ve dirilişin adı oldu.
Çanakkale Milli Mücadele Hareketi’nin ‘Giriş’ bölümü, Çanakkale Zaferi, emperyalizme karşı kahramanlığın üstün gelişinin apaçık kanıtı; Çanakkale bir askerlik dehâsı olan Albay Mustafa Kemal’in tarihe ilk damgasını vuruşudur.
Cumhuriyet kuşakları olarak, Çanakkale’yi ve Kurtuluş Savaşı’nı kazanan bilinci koruyacağımıza ve bu bilinci genç nesillere aktaracağımıza söz veriyoruz. Çanakkale zaferinin yaratıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ü Çanakkale tarihinden silmek isteyenler asla amacına ulaşamayacaklardır. Çanakkale Zaferinin 98. yıldönümü vesilesiyle, bu savaşta yer alarak adını tarihe altın harflerle yazdıran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve fedakar milletimizi; minnet, saygı ve şükranla bir kez daha anıyoruz.
18 Mart - Şehitleri Anma Günü - Tarihin en Büyük Destanı..
Konu Sahibi / Yazar
donanma44
Kategori / Forum
Önemli Günler, Etkinlikler
Yorumlar / Cevaplar
5
Okunma / Görüntüleme
6735
18 Mart - Şehitleri Anma Günü - Tarihin en Büyük Destanı..
18 Mart - Åehitleri Anma Günü - Tarihin en Büyük Destanı..
[FONT=lucida console]Mustafa Kemal'in komutasındaki Türk ordusunun "Çanakkale geçilmez" diye tarihe yazdırdığı büyük destan kutlu olsun..
Benim Siyasetim İnsan Sevgisidir.
Pir Zöhre Ana
Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
Pir Zöhre Ana
Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
18 Mart - Åehitleri Anma Günü - Tarihin en Büyük Destanı..
Çanakkale'den ders çıkaramayanlar İmralı sürecine fazla güvenmesinler.
[COLOR="Green"][SIZE="5"]
Atatürk dediler adıma benim
İkrarımı verdim AliÂdir Pirim
Mürşidim Zöhre Ana posta vekilim
Latince yazısını dilden dökerim
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Askerimi düzdüm YunanÂa karşı
Üseyin kafası mızrakta başı
Deniz kenarında Mehdi duacı
BİLDİREN ; PİR ZÖHRE ANA
[/COLOR]
İkrarımı verdim AliÂdir Pirim
Mürşidim Zöhre Ana posta vekilim
Latince yazısını dilden dökerim
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Askerimi düzdüm YunanÂa karşı
Üseyin kafası mızrakta başı
Deniz kenarında Mehdi duacı
BİLDİREN ; PİR ZÖHRE ANA
18 Mart - Åehitleri Anma Günü - Tarihin en Büyük Destanı..
18 Mart - Şehitleri Anma Günü - Tarihin en Büyük Destanı..
![[Resim: 39.jpg]](https://www.zohreanaforum.com/images/imported/2014/03/39.jpg)
Çanakkale Şehidlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhi o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
sım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
ŞÃ»hedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
![[Resim: 39.jpg]](https://www.zohreanaforum.com/images/imported/2014/03/39.jpg)
Çanakkale Şehidlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhi o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
sım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
ŞÃ»hedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
Benim Siyasetim İnsan Sevgisidir.
Pir Zöhre Ana
Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
Pir Zöhre Ana
Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
18 Mart - Åehitleri Anma Günü - Tarihin en Büyük Destanı..
Bugün 18 Mart Şehitler Günü. Ulusu ve vatanı için, şehit olan kahraman vatan evlatlarını; rahmet, şükran, minnet ve saygıyla anıyorum. Bugün aynı zamanda şanlı tarihimize altın harflerle yazılmış olan Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yıl dönümünüdür.
Vatanlarına göz dikilerek , birlik ve beraberlikleri yok edilmeye, parçalanmaya çalışılan bir ulusun; insanlık tarihine şan ve şerefle yazdığı bir kahramanlık destanıdır Çanakkale.
Her karış toprağı yüz binlerce vatan evladının kanıyla sulanmış, şehitler diyarıdır Çanakkale.
Komutanının, ’Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!’, emri ile cesaretle ölüme gözü kapalı giden; ayaklarında çarık, üzerlerinde abası, çantasında azığı olamayan ama bunun yerine yüreklerinde millet, bayrak ve vatan sevgisiyle toprağa düşen Mehmetçiğin anıtıdır Çanakkale.
Milli Mücadele ruhunun ilk meşalesini yakacak, Arıburnu ve Anafartalar kahramanı Yarbay Mustafa Kemal’in milletine duyduğu güvenin ve inancın kalesidir Çanakkale.
Çanakkale, Türk ulusunun gerçek kudretinin ,vatan sevgisinin,inancının ve kahramanlığının eşsiz zaferidir.
Bu zaferi çoşku, heyecan ve gururla kutlarken; bugünkü birlik ve beraberliğimizi sağlayan Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını; kutsal vatan toprağı için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, rahmet, minnet ve saygıyla anıyor, hayatta olan kahraman gazilerimize, şehitlerimizin ve gazilerimizin değerli ailelerine şükranlarımı sunuyorum.
PİR ZÖHRE ANA
Vatanlarına göz dikilerek , birlik ve beraberlikleri yok edilmeye, parçalanmaya çalışılan bir ulusun; insanlık tarihine şan ve şerefle yazdığı bir kahramanlık destanıdır Çanakkale.
Her karış toprağı yüz binlerce vatan evladının kanıyla sulanmış, şehitler diyarıdır Çanakkale.
Komutanının, ’Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!’, emri ile cesaretle ölüme gözü kapalı giden; ayaklarında çarık, üzerlerinde abası, çantasında azığı olamayan ama bunun yerine yüreklerinde millet, bayrak ve vatan sevgisiyle toprağa düşen Mehmetçiğin anıtıdır Çanakkale.
Milli Mücadele ruhunun ilk meşalesini yakacak, Arıburnu ve Anafartalar kahramanı Yarbay Mustafa Kemal’in milletine duyduğu güvenin ve inancın kalesidir Çanakkale.
Çanakkale, Türk ulusunun gerçek kudretinin ,vatan sevgisinin,inancının ve kahramanlığının eşsiz zaferidir.
Bu zaferi çoşku, heyecan ve gururla kutlarken; bugünkü birlik ve beraberliğimizi sağlayan Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını; kutsal vatan toprağı için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, rahmet, minnet ve saygıyla anıyor, hayatta olan kahraman gazilerimize, şehitlerimizin ve gazilerimizin değerli ailelerine şükranlarımı sunuyorum.
PİR ZÖHRE ANA
![[Resim: 18martcanakkale.jpg]](https://www.zohreanaforum.com/yukle/img/18martcanakkale.jpg)
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi