Elif Ana, İsmail Peygamber doğduğu zaman sevinçle şu dörtlükleri söyler;
İsmail'im doğdu dünyalara nam yapsın
Büyüsün de babasına dam yapsın
Düğün kuram cümle aleme şan yapsın
Bugün Kadir Mevlam güldürdün beni
Bizim ağzımız tatlandı, dostlarınki de tatlansın diyerek; gözaydına gelenlere helva yapıp verdiler.
Bu yüzden her 15 Nisan da [COLOR=RedZöhre Ana'nın mekanında helva yapılıp, dağıtılır.
![[Resim: hmDLL.jpg]](https://i.resmim.net/hmDLL.jpg)
![[Resim: 286.jpg]](https://www.zohreanaforum.com/images/imported/2008/04/286.jpg)
![[Resim: 286.jpg]](https://www.zohreanaforum.com/images/imported/2008/04/286.jpg)
![[Resim: ismail-peygamber.jpg]](https://www.zohreanaforum.com/yukle/img/ismail-peygamber.jpg)
HALİL PEYGAMBER VE İSMAİL PEYGAMBERİN DOĞUMU
Muhammed Mustafa’nın dördüncü amcası Halil Peygamberdir. Halil Peygamber’in nesli şöyle töremiştir. Mübarek üç defa evlenmiş üçünden de çocuğu doğmamıştır. Peygamberler içinde bu mübarek çok zengin ve varlıklı olandır. Diğerlerinden ayrıcalığı budur üç karısının adları sırası ile şöyledir. Birinci Kamer, ikinci Şemsi, Üçüncüsü Elif’tir. Üçüncü karısı Elif Ana Hz. Ali’nin halasıdır. Halil Peygamber’in mal varlığı deve ve koyun sürüsüdür. Koyunlarının çobanı ise Musa Peygamber’dir, Musa Peygamber Halil Peygamberin kardeşi Beytullah’ın oğludur.
Halil peygamber’in uzun bir zaman çocuğu olmadığı için Arafat dağının yüzeyine çıkar orada sarı bir taşın üzerinde Allah’a yalvarır, dua eder gözyaşı döker dönermiş.
Allah’ım bana bir oğlan ver, sen yüzümü güldür, kör ocağımı yaktır, onu yedi sene bana sevdir. Yedisinden sonra hakka kurban edeyim diye dilek tutarmış:
’Bir oğlan ver sen yüzüm güldür
Yedi sene sen onu sevdir
Kör ocağım yaktır
Yedi yaşından sonra sen Hakka kurban verdir.’
Bu dua ve yalvarışları Allah tarafından kabul edilmiş ve rüyasında Bozatlı Hızır şöyle demiş: ’Ya Halil Arafat Dağ’ındaki ettiğin dualar kabul edilmiştir. Senin bir oğlun olacak adı İsmail konacak ruhu Abdullah’ın ruhu olacak kör ocağını yakacak ancak onu yedisinde bıçağa yatırıp Hakka kurban edeceksin, çünkü dileğini böyle diledin der ve rüyanı kimseye deme yalnız Ak olukta suya anlat "der. Bu rüyanın üstüne Halil Peygamber yerinden kalkar eline su güğümünü alarak doğru pınara giderek abdest’ini alır selafatını getirir suya rüyasını söyler.
Suya söylemesinin nedeni ise ’Suyun büyüklüğü Mürşit’tir. Mürşit Ali’dir. Hayır ola, hayırlar karşı çıka bugün Ben Muhammed Mustafa Bozatlı Hızırı gördüm bana bir oğlun olacak ruhu Abdullah’ın ruhu olacak adı İsmail konacak, kör ocağını yakacak yedisinden sonra Hakka kurban edilecek’ dedi. Bunun karşılığını beklerim deyince kırmızı bir cennet elması gelerek güğüme düştü, niyaz vererek elmayı alıp evine döndü, sabah kahvaltısından sonra hiç bir şeyi anlatmadan üçüncü karısı Elif Ana’ya kalk güğümdeki elmayı al getir dedi ve bu elmayı dört parçaya bölüp hak lokması diyerek paylaştırdı. İlk önce büyük karısı Kamer’e uzattı o elmayı kabuğunu soyda ver dedi. Sıra ikinci karısı Şemsi’ye gelmişti oda karnını yarda ver yani çekirdeklerini al dedi, üçüncü karısı Elif Ana ise elmayı hiçbir şey demeden alıp yedi.
Halil Peygamber bir hafta sonra Perşembe sabahı yerinden kalkıp rüyasını yeni görmüş gibi sofra başında anlattı. ’Ben bugün Muhammed’i gördüm, senin bir oğlun olacak adı İsmail konacak ruhu Abdullah’ın ruhu olacak kör ocağını yakacak yedi yaşında Hakka kurban edilecek’ dedi. O zaman üçüncü karısı Elif Ana sevinçle yerinden kalkarak, ’Ya Halil o çocuk benden ben vereceğim sana, kökü senden dalı benden İsmail benden doğacak dedi’ O zaman büyük kuması Kamer ve katrancının kızı ne olacak dedi, ikinci kuması Şemsi Ana kör ocağın bu mu yakacak diye ses ettiler. Bu olaydan kırk gün sonra yediği elmadan Elif Ana hamile kaldı dokuz ay bittikten sonra dokuz gün daha geçti. Bu süre içerisinde Elif Ana’ya saygı ve hürmet ederek İsmail’in doğumunu beklediler. Nisan ayının onbeşinde Perşembe gecesi üç anneleri ekmek yaparken Elif Ana’nın sancısı tuttu o zaman Halil peygamber rüyasında bebeği Muhammed Mustafa verdiği için doğru ona gitti. ’Ya topal meliyke (melek) sen yetiş’ diyerek Adila Ana’dan yardım istedi. O mübarek biz göçüyoruz, diyerek yardıma geldi. Bu kelime batından zahire çocukla annesinin kurtulmasıdır. Birinci sancı değil ikinci sancı üzerine İsmail doğunca alnında Zöhre Yıldızı parladı ve ağlamaya başladı. Bu ağlaması annem, babam kimdir ?, sahip çıksın demesidir. Bu ağlamanın üzerine Elif ana sevinçle şu nefesi söyledi.
İsmail’im doğdu dünyalara nam yapsın
Büyüsünde babasına dam yapsın
Düğün kuram cümle âleme şan yapsın
Bugün Kadir Mevla’m güldürdün beni
diyerek kundağı bağrına bastı öptü, sevdi, sevincinden ağladı, sonra kumalarına dönerek bizim ağzımız tatlandı seven dostlarınki de tatlansın unları ekmek tahtalarını kaldırmayın İsmail’in helvasını verin dedi gözaydına gelen dostlara helva yapıp verdiler.
Nisan ayının on beşinde siftah namaz helvası vermesi sevaptır. Bunun bir sebebi oğlan çocuklarının doğuşunda verilir. Doğumun dokuz ay, dokuz gün sürmesinin nedeni Halil Peygamber’in sabrının denenmesidir. Erkek çocuğun geç dünyaya gelmesi buradan kalmıştır.
BİLDİREN PİR ZÖHRE ANA