Sayfa 161 ve 162
semai
ilk dörtlükte -mez ler redif
ikinci dörtlükte "-ımız" redif ,"-at" tam kafiye, -mez redif
üçüncü dörtlükte "-acı" tunç kafiye -maz redif
dördüncü dörtlükte "-ahri,-ehri,-ahrı" zengin kafiye -mez redif
son dörtlük "-le" tam kafiye -maz redif
birim değeri:dörtlük
birim sayısı:5
şiirin teması:gurbet
mısra örgüsü:abab cccb dddb eeeb fffb
birimde anlatılanlar
1)Gurbete çıkmanın tehlikeli olduğunu ve her güzeli de sevmemesi gerektiğini dile getiriyor.
2)Gurbet elde kimsenin kıymetimizi bilmeyeceğini belirtiyor
3)Gurbete gönlündeki derdin ilacını bulmak için çıkmıştır ama bulamayacağını belirtiyor
4)Gurbetin çok zor olduğunu ve kahrının çekilemeyeceğini anlatıyor
5)Aşıkların sevdiklerine kavuşamadıklarını dile getiriyor.
2.b.Şiiri şiir yapan vurgu ve tonlamadır.Bu yüzden düz yazı okurken noktalama işaretlerinde yaptığımız vurgu ile şiir vurgusu arasında çok fark vardır
3.a. gönül gurbet ele çıkma(teşhis)
sunam gurbet elin kahrı(açık istiare)
bülbül figan eder güle(teşhis, telmih, tenasüp)
güzel sevmek sarp bir kale(teşbih, tenasüp)
b.ahengi sağlamış ve şiiri çekici hale getirmiştir
4.dil sade, imgeler suna ve bülbül
bağlı olduğu gelenek: sözlü gelenek yani aşık etebiyatı
5.Gurbet ellerin kimsenin yuvası gibi olmadığı ve çok zor olduğu...
6. Divan tarzı şiirler söylemiştir.
Hem hece nem aruzla yazmıştır.
Asıl kişiliği hece ölçüsüyle yazdığı ölçüsüyle yazdığı koşma ve semailerde görülür.
Gazel, murabba, muhammes tarzı şiirlerde yazmış.Ancak çok başarılı sayılmaz.
7.saz şairi; halkın arasında olan bir kişidir. ilhamını halk zevkinden halkın hayal gücünden alır. halk şiirinde, günlük dilde konuşulan kelime ve deyimler yer alır.
Sayfa 162
6)Erzurumlu Emrah’ın fikri ve edebi kişiliği
*Erzurumlu Emrah döneminin önemli saz şairlerindendir.
*kendinden sonra gelen şairler üzerinde etkili olmuştur.
*şiirlerinde kullandığı dil sade ve anlaşılır bir dildir.
*şiirlerinde kafiye ve redifler sağlamdır.
2.*halk şiiri ile konuşma dili arasında bir benzerlik söz konusudur.
*saz şairi halkın arasında olan bir kişidir.ilhamını halk zevkinden,halkın hayal gücünden alır.
*halk şiirinde,günlük dilde konuşulan kelime ve deyimler yer alır.
Sayfa 163:
3.etkinlik
Kalem şairleri belli bir eğitim görmüş ve hem aruz hemde heceyle şiir yazabilen halk şairleridir.onların diğer halk şairlerinden ayrılan yönü divan edebiyatı mazmunlarından yararlanmaları ve belli bir eğitim görmüşl olmalarıdır.ayrıca bu şairlerin eserlerindeki dil ve uslup diğer halk şairlerinden farklıdır.kalem şairlerinin en ünlüleri Bayburtlu zihni ve aşık ömerdir.
Halk şairi ise sistemli bir eğitime tabii olmamış usta-çırak ilişkisi ile yetişen şairlerdir.halk şairlerinin şiirleri halk şiirinin bütün özelliklerini tam anlamıyla yansıtır.
1.a)bir halk şairi şiirlerini söylerken öncelikle halkın beğenisine uygun onun anlayacağı bir anlatım tarzı ve konular seçmiştir.bunları kendi birikimini de katarak soyut ve bir kişinin yaşayabileceği bir konu şeklinde ifade eder.
1.b)KOŞMA;
HALK BEĞENİSİ=halkın zevkine günlük yaşamına uygun”baharın gelişi”konusu;anlayabileceği dil ve anlatım ;kulağa hoş gelecek ses ve söyleyiş;günlük yaşamına uygun benzetmeler kullanılmıştır.
SOYUTLUK=aşk,sevinç,çoşku,heyecan
KİŞİSELLİK=şairirn bilgi,birikim ve hayata bakış açısı şiirin oluşmasında etkili olmuştur.şiirde anlataılanlar bir kişinin yaşayabileceği bir konudur.
SEMAİ;
HALK BEĞENİSİ=halkın günlük yaşamına uygun “gurbet”konusu;anlayabileceği dil ve anlatım;kulağa hoş gelecek ses ve söyleyiş;günlük yaşamına uygun benzetmeler kullanılmıştır.
SOYUTLUK=gurbet,gurbet acısı,dert,özlem,sevgiliye hasret
KİŞİSELLİK=şairin bilgi birikim ve hayata bakış açısı şiirin oluşmasında etkili olmuştur.şiirde anlatılanlar bir kişinin yaşayabileceği bir konudur.
5.etkinlik
SEMAİ=Bayburtlu celali
AĞIT;Kağızmanlı hıfzi
SEMAİ;aşık
KOÇAKLAMA;Köroğlu
GÜZELLEME;aşık ömer
VARSAĞI;Karacaoğlan
TAŞALAMA;everekli seyrani
ATALAR SÖZÜ DESTANI;levni
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1=-doğru
-doğru
-yanlış
-doğru
-doğru
2=-doğru
-doğru
-yanlış
-yanlış
-yanlış
3= D
4= -güzelleme / koçaklama / taşlama
5=Koşuk=koşma
Sav=atasözü
Mersiye=sagu
Sayfa 164 ve 165
Bayburtlu celali = semai
Kağızmanlı hıfzı = koşma(ağıt)
aşık= semai
kör oğlu= koşma
aşık Ömer = koşma(güzelleme)
karaca oğlan=varsağı
everekli seyrani= koşma (taşlama)
levni=destan
sayfa 168.
birimlerde anlatılanlar 1-şair pirinin güzelliğinin ve mak**ının güle benzediğini ifade ediyor
2_şair pirinin dergahında herseyin gül gibi olduğunu belirtmekte
3_şair dergahın her yerinin güle benzediğini belirtiyor
4_şair dergahın sularının bile güle benzediğini belirtiyor
5_şair dergahın güllerinin dikenlerinin bile güle benzediğini gül gibi olduğunu söylüyor
6_şair pirinin nefsinin gül gibi olduğunu bülbülünde kendisi gibi gül için figan ettiğini ifade etmektedir
Birim değeri:dörtlük
Birim sayısı:6
Şiirin teması:övgü(methiye)
2_ kafiye ve redif abcb,dddb,eefb,gggb,hıib,jklb
ölçü aruz ölçüsü
ses ve söyleyiş vurgu ve tonl**alar ahengi sağl**ış
3_ hissettiklerim dürüstlük sevinç sevgi bağlılık s**imiyet iyi niyet
5_pir:methiyede tarikat şeyhi anl**ında
taht mak**ı:şiirde şeyhlik mak**ı anl**ında
hak nefesi: şiirde doğru söz anl**ında kullanılmış
169. sayfa
3.soru
HİSSETTİKLERİM: dürüstlük,sevgi ve iyi niyet,samimiyet,bağlılık.....
5.soru
Pir=> Methiyede tarikat şeyhi anlamında kullnılmıştır.
Taht makamı=> Şiirde şeyhlik makamı anlamında kullanılmıştır.
Hak nefesi=> Şiirde doğru söz anlamında kullanılmış.
6.soru
SEYYİT NESIMI
*SADE DİL KULLANMIŞ
*TASAVVUFİ KONULAR İŞLEMİŞ
*MUSAVVUF BİR ŞAİİRDİR.
SAYFA 170
GAZEL
NAZIM BİÇİMİ:GAZEL NAZIM BİRİMİ:BEYİT ÖLÇÜ:ARUZ TEMA:İLAHİ AŞK DİL:ARAPÇA FARSÇA SÖZCÜKLERİN KULLANILDIĞI AĞIR BİR DİL
NUTUK
NAZIM BİÇİMİ:NUTUK NAZIM BİRİMİ:dÖRTLÜK ÖLÇÜ:HECE ÖLÇÜSÜ TEMA:ÖĞÜT DİLADE BİR DİL AMA ARAPÇA VE FARSÇA KELİMELER VAR
TÜRKÜ
NAZIM BİÇİMİ:TÜRKÜ NAZIM BİRİMİ:İKİLİK(İKİ DİZELİK) ÖLÇÜ:HECE ÖLÇÜSÜ
TEMA:AŞK DİL:ARAPÇA VE FARSÇA KELİMELERİN KULLANILDIĞI SADE BİR DİL
2) ANAONİM: HALKIN YAŞAYIŞINI DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ İFADE ETMEK İÇİN.
AŞIK HALK EDEBİYATIAZ ŞAİRLERİ ARAFINDAN SÖYLENİR.BU ŞİİRLER HALK BEĞENİSİNİN KİŞİSEL DUYARLILIK İLE İFADE ETMEK AMACIYLA YAZILMIŞTIR.
DİNİ TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI:ESERLER TASAVVUFİ DÜŞÜNCESİNİ YAYMAK İÇİN YAZILMIŞTIR
SAYFA 171
1.MESNEVİ
2.TÜRKÜ-MANİ-METHİYE-KOŞMA
3.METHİYE
4.*METHİYELER ....bektaşi TEKKELERINDE......
*PİRLKERİN.... taviat erkan ... nutuk .......DENİR.
5.Y-D-Y-Y
Sayfa 176
TAHİR İLE ZÜMRE
=>İnceleme
2-)
Karakter çözümleme tablosu
=karakter nasıl bir insandır?
Tahir= Aşkı sevdiği için ölmeyi dahi göze alan biridir.
Zühre= Aşkı sevdiği için ölmeyi dahi göze alan biridir.
Anne-baba= hırslarına yenilip kızlarını dinlemeyen zalim insanlardır.
Karadiken= Aşkı için kötülük yapmayan zalim bir insandır.
=Karakter durağan mıdır dinamik midir?
Tahir= Olaylara en fazla yön veren karakterdir hikayenin en dinamik karakteridir.
Zühre= Bazı bölümlerde olaylara yön verir hikayenin bazı bölümlerinde dinamiktir.
Anne-baba= Bazı bölümlerde olaylara yön verir hikayenin bazı bölümlerinde dinamiktir.
Karadiken= Bazı bölümlerde olaylara yön verir hikayenin bazı bölümlerinde dinamiktir.
=Hikayenin hangi kısmı sizin karakter hakkında böyle düşünmenize neden oldu?
Tahir= Hikayede birçok olayın Tahir’in başından geçmesi veya olayların yönünü değiştirmesi.
Zühre= Tahir’le buluştuğu bölümler babasının tahirden kaçırdığı ona kötülük yaptığı bölümler.
Anne-baba= Büyü yaptırdığı ve aşıkları birbirinden ayırdığı bölümler.
Karadiken= Tahir ile Zührenin aşkını ve buluştukları haber verdiği bölümler.
=Sosyal ortam ve çevre bu karakterleri nasıl etkilemiştir.
Tahir= Sevdiğine kavuşma konusunda çevresinden bazen yardım alsa da bu yeterli olmamış yaptıklarının hayatına mal olmasına çevresi engel olamamıştır.
Zühre= Sevdiğine kavuşma konusunda çevresinden bazen yardım alsa da bu yeterli olmamış yaptıklarının hayatına mal olmasına çevresi engel olamamıştır
Anne-baba= Yaptıkları konusunda özellikle baba hikayenin başında uyarı alsada bunları dikkate almamıştır.Anne-baba çevreden kimse uyarmayınca yaptıklarında aşırıya kaçmışlar zulmetmişler ancak yaptıklarının bedelini de canlarıylada ödemişlerdir.
Karadiken= zayıf- karakteri çevresine zarar vermesine neden olmuştur.
=Bu karakterin sizin toplumsal yapınızdan farkı var mı?
Tahir= Tahir gibi bir aşığı günümüz toplumumuzda bulmamız zor olsada imkansız değildir.
Zühre= Zühre gibi bir aşığı günümüz toplumumuzda bulmamız zor olsada imkansız değildir.
Anne-baba= Bugünkü toplumsal yapıda görülebilirler.
Karadiken= bu tip insanlar her toplumda görülebilirler.
=Bu karakterin diğer karakterler üzerinde etkisi varmı?
Tahir= Vazgeçemediği aşkı ile diğer karakterler üzerinde etkili olmuştur.
Zühre= Vazgeçemediği aşkı ile diğer karakterler üzerinde etkili olmuştur
Anne-baba= Tahir ile Zühre üzerinde etkileri vardır.
Karadiken= Doğrudan Padişah dolaylı olarak Tahir ve Zühre üzerinde etkisi vardır.
=Karakter kendi kişilğinin farkındamı? Yani sizin düşündüklerinizi kendi hakkında düşünüyormu?
Tahir= Tahir kişiliğinin farkındadır.”aşkı için hayatını ortaya koyan ,sürekli zorluklarla mücadele eden” Tahir güçlü kişiliğinin farkındadır,özgüveni tamdır.
Zühre= Zührede mücadeleci bir karakter olarak kişiliğinin farkındadır,özgüveni tamdır.
Anne-baba= Anne-baba kişiliklerinin farkında değildir.çünkü hikayeye baktığımızda Anne-baba hep olumsuz davranışlar sergilerler ve bu davranışlarının olumsuzluğunu kabul etmezler.
Karadiken=karadikende yaptığı kötülüklerin farkında değildir,dolayısıyla kişiliğindeki zafiyetin ve olumsuzluğun farkında değildir.
=Sizce gerçek hayatta bu hikayedeki karakter gibi davranan biri olabilirmi?
Tahir= gerçek hayatta Tahir gibi sevgisi uğruna her şeyini verecek biri olabilir.
Zühre= gerçek hayatta Zühre gibi sevgisi uğruna her şeyini verecek biri olabilir
Anne-baba= gerçek hayatta sevenleri hırsları uğruna ayıran Anne-baba olabilir.
Karadiken= gerçek hayatta sevenlerin arasınada giren “kara dikenler” olabilir.
Sayfa 177
3.a-)
Tahir ile Zühre hikayesindeki kahramanlar;
1.Tahir
2.Zühre
3.Padişah
4.Vezir
5.Zührenin annesi (padişahın karısı)
6.Belliboncuk
7.Karadiken
8.Derviş
9.Zührenin dadısı
10.Bahçıvanbaşı
11.Keloğlan
12.Çöl beyinin üç kızı
13.Ak sakallı piir
KAHRAMANLAR
Çile çeken= Tahir Zühre
Aşık= Tahir, çöl beyinin üç kızı, karadiken
Halk ozanı= Tahir
Sevgili= Zühre, Tahir
Sadık= Tahir, Zühre, Keloğlan
Fedakar= Tahir, Zühre
Düşman= Karadiken, Padişah
Büyücü= Belliboncuk
Kindar= Padişah ve karısı, Karadiken
Zalim= Padişah, karadiken
Güç sahibi= Padişah, derviş, Ak sakallı piir
Vefalı dost=Dadı, Bahcıvan başı
İlahi güç= Allah
Mücadeleci=Tahir, Zühre
b-) Hikayenin baş kahramanları Tahir Zühre ve Padişahtır.hikayede baştan sona iyi-kötü mücadelesi yani Tahir ve Zühre ile Padişahın arasındaki mücadele anlatılır.Hikayede iyi ve kötü tarafında olanlar vardır.Padişahın karısı, Belliboncuk, Karadiken kötülük tarafında olup Padişaha kötülük yolunda yardım eden yardımcı kahramanlardır.
Buna karşılık Derviş, Dadı, Ak aksallı piir, Keloğlan, Çöl beyinin kızları ve Bahcıvanbaşı iyilik tarafında olup Tahir ve zümreye yardım ederler.
c-)Tahir ile Zühre bir halk hikayesidir.”Leyla ile Mecnun,Kerem ile Aslı,Ferhat ile Şirin” hikayelerinde de Tahir ile Zühre hikayesinde geçen kahramanlara benzer kahramanlar vardır.ancak günümüzde bu kahramanların bire bir benzeri olmasada bu kahramanları belli yönleriyle karşılayan kişiler içinde yaşadığımız toplumda ve çevremizde olabilir.
4..a-)
Tahir ile Zühre hikayesindeki mekanlar
-Billurköşk
-Saray
-Hasbağçe
-Köşk
-Mardin kalesi
-Şat nehri
-Tahir’in memleketi
-Tahir’in aşkından dolayı avare gezdiği dağ,bayır
-Hasbahçedeki havuz
-Zühre’nin köşkte kaldığı oda
Mekanın işlevi= hikayede geçen mekanlarla hikayenin konusu birbirine uygundur.hikayenin yapı unsurlarından biri olan mekan diğer yapı unsurları ile birlikte hikayeyi oluşturur.
b-)
mekanların anlatılış tarzı=hikayede mekanlar olayların geçtiği yerlerdir.mekanların özellikleri ayrıntılı şekilde anlatılmamış mekanlar tasvir yapılmadan anlatılmışlardır.
c-)
tasvir edilen mekanlardan “Mardin kalesi” ve “şat(Dicle) nehri” gerçektede vardır.
Ancak bunların dışındaki mekanlar gerçekte olabilecek hayali mekanlardır.
5-)
Zamanın işlevi= hikayedeki zxamanlar hikaye diline uygun olarak genellikle “bir gün,bir akşam,günlerden birgün” şeklinde kesin olmayan zamanlardır.hikayenin diğer bir yapı unsuru olan zaman genellik ifade etse de hikayeyi oluşturan bir diğer unsurdur.
6-)
Mekan zaman ve kişiler olay örgüsünün oluşmasında metnin iletisini ifade etmede ve somutlaşmayı gerçekleştirmede birer araçtırlar.buna göre Tahir ile Zühre nin yapısını oluşturan mekan zaman olay örgüsü ve kişilerden biri bile değiştirilemez ya da atılamaz. Böyle bir şey yapıldığında hikaye “Tahir ile zührenin hikayesi” olma özelliğini yitirir.
Sayfa 178
7.) halk hikayeleri sonradan “aşık” adı verilen saz şairleri tarafından anlatılan hikayelerdir.bu hikayelerde nazım ve nesir karışıktır hikaye genelde nesirle anlatılır ancak çoşkulu yerlerde hikayeci olayları sazı eşliğinde nazımla anlatır.bu şekilde hikaye tekdüzelikten kurtulur, dinleyicinin dikkati hikaye üzerinde yoğunlaşmış olur. Tahir ile Zühre hikayesinde de anlatıcı “duygu yoğunluğu olan bölümlerde olayları duygu ve düşüncelerini manzumelerle anlatmıştır.
8.a-)
ALDI TAHİR
Benim yarim bir tane,
Sarılmış mor mintana
Canım kurban olsun
Senin gibi sultana.
ALDI ZÜHRE
Yalanım yok sözümde
Sevdası var özümde
Tek Tahir benim olsun
Sultanlık yok gözümde
ALDI ZÜHRE
Koncalar açıp doldu
Ne kurudu Ne soldu
Ben seninim Tahir im
Bu benim ahdım oldu
ALDI ZÜHRE
İnan Tahir sözüme
Ateş düştü özüme
Sensiz yalan bu dünya
Zindan olur gözüme
b-)hikayenin teması : uğrunda hayatını dahi ortaya koyabilecek “AŞK” dır.
c-)hikayenin teması (aşk) evrenseldir.çünkü : aşk teması insanoğlu var olduğu günden beri günlük yaşamından edebi hayatına kadar hayatının her alanında vardır.günümüzdede aşk temasının ele alındığı binlerce sinema filmi edebi eser vs.. vardır.
9-)kurmaca özelliklere sahip olan hikayede anlatılan olaylar, durumlar, kişiler günümüzde aynısıyla olamaz.ancak benzer kişilere durumlara olaylara rastlayabiliriz.
10-)
a.)Tahir ile Zühre hikayesi halk hikayeciliği geleneğine bağlıdır.
b.)halk hikayeciliği geleneği özellikleri
-Sonradan “aşık” adı verilen saz şairleri tarafından anlatılır.
-Genellikle aşk yiğitlik gibi konular işlenir
-Nazım ve nesir karışıktır.
-hikayedeki zaman belirsizdir
-mekan çoğunlukla hayel ürünüdür.
-kişiler çoğunlukla kimliği bilinmeyen hayali kişilerdir.
-usta çırak ilişkisi içerisinde kuşaktan kuşağa aktarılır.
-aşk ayrılık gibi konular işlenir
-dil son derece sade ve anlaşılırdır.
-anlatımda halkın günlük diline ait unsurlar sıkça kullanılır.
11-) hikayede anlatılan olaylar, kişiler, mekanlar günümüzden farklı özelliklere sahiptir.
Günümüzde ne padişah ne de sultan vardır. Hikayedeki temel olayın yani sevenleri zorla ayırma olayının niteliği düşünüldüğünde günümüzde de bu gibi olaylarla karşılaşabiliriz.Ancak günümüzde ne bir nehre atma ne de bir kaleye hapsetme söz konusudur. Hikayedeki olaylar hikayenin geçtiği zamana uygun olaylardır, o zamanın gerçekliğini ifade ederler.
12-) İlahi bakış açısı ile yazılmıştır.
İlahi bakış açısı özellikleri
-Anlatıcı her şeyi gören olaylara kişilere hakim durumda olan kişi konumundadır.
-Anlatıcı karakterlerin zihinlerini okuyabilir.
14-)Metindeki halk söyleyişleri ve kalıplaşmış ifadeler;
-diyar diyar gezmek
-sır olmak
-figan etmek
-sözü uzatmak
-günaha girmek
-maniler dizmek
-maşallah maşallah
-(manilerin) kalpten kalbe giden bir yol olması
-kurban olmak
-gönlü (birbirine) açmak
-(kendini) dağlara vurmak
-feleğe kahretmek
-avareliğe vermek
-kalbi dile aşkı tele getirmek
-dağ bayır kır çayır dememek
-mecnun misali
-ah etmek
-dağ başı duman duman
-dünya gözüyle görmek
-başını koltuğuna almak
-kan ağlamak
-derdi bir iken iki olamk
-güvendiği dallar kırılmak
-ah ü vahı yeri göğü tutmak
-yüreği sızlamak
-ömrü günü tükenmek
-Beddua üstüne beddua etmek
-iple çekmek
-el ayak çekilmek
-kulaklarına inanamamak
-yüreği kuş gibi çırpınmaya başlamak
-baş başa konuşmak
-el etmek
buyrun arkadaşlar
Sayfa 183
1.) Leyla ile Mecnun hikayesindeki olayların oluş sıraları;
* Oğlu olmayan kabile başkanının dua etmesi ve bir oğlunun olması
* Kays’ın büyüyüp okula gitmesi ve okulda Kays ile Leyla’nın birbirlerine aşık olması
* Leyla ile Kays’ın birbirlerine aşık olduklarını Leyla’nın annesinin öğrenmesi
* Bu olaydan dolayı Leyla’nın annesi tarafından okula gitmesinin yasaklanması
* Leyla’yı okulda göremeyen Kays’ın mecnun olup, başını alarak çöllere düşmesi
* Kays’ın babasının Leyla’yı oğluna istemesi, ancak Kays deli oldu diye Leyla’nın ailesinin bunu kabul etmemesi
* Kays’ın aşk derdinden dolayı çöllerde güvercinlerle, ceylanlarla, ahularla arkadaşlık etmesi
* Kays’ın babasının iyileşmesi için onu Kabe’ye götürmesi
* Kays’ın aşk derdinin şiddetlenmesi için Kabe’de dua etmesi ve duasının kabul olması
* Nevhel adlı bir yiğidin Mecnun’a (Kays’a) yardım etmek amacıyla Leyla’nın kabilesine savaş açıp Leyla’yı zorla almak istemesi ancak Mecnun tarafından istenmeyen bu olayın gerçekleşmemesi
* İbn-i Selam adlı bir Arap beyinin Leyla’ya aşık olması
* Leyla’nın ibn-i Selam ile evlenmesi
* Mecnun’un arkadaşı Zeyd’den, Leyla’nın evlendiğini öğrenmesi
* Mecnun ile Leyla’nın mektuplaşması
* Leyla’nın ahından dolayı İbn-i Selam’ın ölmesi ve Leyla’nın baba evine dönmesi
* Leyla’nın Mecnun için büyüp ızdıraplar yaşaması
* Mecnun’un İbn-i Selam’ın öldüğünü duyması ve bu olaya üzülmesi
* Leyla’nın çöllerde Mecnun’u aramaya başlaması
* Leyla’nın, ilahi aşka ermiş Mecnun’u bulması ve Mecnun’un Leyla’yı tanımaması
* Leyla’nın evine dönmesi ve ölmesi
* Leyla’nın öldüğünü duyan Mecnun’un Leyla’nın mezarı başında ölmesi.
2.) a
Mecnun = Aşık
Leyla = Maşuk (sevgili)
Nevhel = Yardımsever
Zeyd = Vefalı dost
İbn-i Selam = Aşık
Mecnun’un babası = Şefkatli
Leyla’nın annesi ve babası = Zalim, Anlayışsız
b.
Mecnun = Hikayenin baş kahramanlarından birisidir.Olaylar genellikle Mecnun etrafında gelişir.
Leyla = Hikayenin baş kahramanlarından birisidir.
Nevhel = Olumlu özelliklere sahip bir kahramandır. Hikayenin belli bir bölümünde vardır
Zeyd = Olumlu özelliklere sahip bir kahramandır. Hikayenin belli bir bölümünde vardır
İbn-i Selam = Sevenlerin arasına girdiği için olumsuz özeliklere sahip bir kahramandır. Hikayenin beli bir bir bölümünde vardır.
Mecnun’un babası = Olumlu özelliklere sahip bir kahramandır. Hikayenin belli bir bölümünde vardır
Leyla’ın annesi ve babası = Sevenleri ayırdıkları için olumsuz özelliklere sahip kahramanlardır.
c.) Leyla ile Mecnun mesnevi tarzında yazımlı bir halk hikayesidir. “Tahir ile Zühre, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin” hikayelerinde de Leyla ile mecnun hikayesinde geçen kahramanlara benzer kahramanlar vardır. Ancak günümüzde bu kahramanların bire bir benzerleri olmasa da bu kahramanları belli yönleriyle karşılayan kişiler içinde yaşadığımız toplumda ve çevremizde olabilir.
3.a) Ahmet Yasevi peygambere duyduğu derin sevgiden dolayı
(hz. Muhammet altmış üç yaşında vefat etmiştir.Bundan dolayı Ahmet Yasevi’de altmış üç yaşından sonra yeraltında bir mahzende yaşamıştır.)
Mahzende yaşamış, Tahir kendini dağa vurmuş, Mecnun çöle düşmüştür.
Ahmet Yasevi nin aşkı ilahi aşk iken, Tahir’in aşkı hep beşeri aşk olmuş, Mecnun’un aşkı ise beşeriden ilahi’ye dönmüştür.
Üç aşığa da baktığımız da aşklarına kavuşamamanın acısıyla yanıp tutuşmuşlardır, bu nedenle kendilerini toplumdan soyutlaştırmışlardır.
Aslında Tahir hariç Yesevi ve Mecnun bu hallerinden memnundur.Çünkü onlar ancak ölünce kavuşacakları bir sevgiliye aşık olmuşlardır.Yesevi ve Mecnun aşk duygusunu tattıkça aşkları artmış, sevgililerine kavuşamadıkça aşkları şiddetlenmiştir.
b.) Mecnun Arap yarımadasında yaşamaktadır.Arap yarımadası topraklarında çok büyük alanlar çöl halindedir.Mecnun “o aşk yolunun üstadı, vasiyetini bitirdi sonra vahşet (yalnızlık) yolunu gözeterek arkadaşları ile ilgisini kesti.” Cümlesinde ifade edildiği gibi aşk çilesini insanlardan uzak bir yerde yaşamak istemektedir.Hikayenin geçtiği yer dikkate alındığında Mecnun’un insanlardan uzak kalabileceği yer çöldür. Bu nedenle Mecnun çölü seçmiştir.
Bu gün Mecnun yaşasaydı nerede olursa olsun aşkını insanlardan uzak yerlerde yaşamak isterdi. Bu yerler dağ, orman, deniz, kutular vs. gibi mekanlar olabilir.
c.) Leyla ile Mecnun hikayesinde geçen mekanlar;
-Mektep ( mektepte onunla birçok melek gibi kız, arkadaş oldu)
-Çöl ( Bütün vaktini çöllerde aşk derdiyle geçirir.)
-Meclis ( Bu arada Nevhel adlı bir yiğit bir mecliste Mecnun’un bir şiirini duyar, çok etkilenir.)
-Geçit ( Bir geçitte o güzele (Leyla’ya) ratladı ve yüzüne bir bakış attı.)
-Leyla’nın babasının evi ( Leyla baba evine döner.)
-Leyla ve Mecnun’un mezarı Mecnun’u derin bir keder içinde Leyla’nın yanına gömerler.Oraya bir mezar taşı dikerler.Zaman içinde hikaye dilden dile yayılır, bu mezar halk arasında kutsal bir yer haline dönüşür.)
-Kabe (“Ey, küçük büyük her cins insanın, çatısı yüce değeri yüksek mihrabı!”;”Ey sevgilinin çadırının kumaşı rengindeki örtüsü vefa tohumunun kabuğu olan!”;”Ey göğsünde Hacer gibi taş basarak gözlerinden zemzem gibi yaş akıtan!”;”Ya Rabbi bu mukaddes beyt hakkı için; bu safalı mabed hakkı için bende aşkın binasını Kabenin temelleri gibi daim eyle.”
d.) Hikayedeki bazı mekanlar (kabe) gerçekte var olsa da kurmaca unsurlardan oluşan bu hikayede mekan da kurmacadır.Olay zincirini meydana getiren halkalarının niteliği ve ona iştirak eden şahıs kadrosundaki kişilerin içinde bulundukları şartlar Leyla ile Mecnundaki mekanın şekillenmesinde etkili olmuştur.Mekanla eserde anlatılan olay zinciri arasındaki ilgiyi dikkate almak gerekir.Metinde ifade edilen şartlarda belirli mekanlara ihtiyaç vardır.(örneğin çöl).
Hikayedeki mekanlar . Hikayedeki mekanlar bu ihtiyaçtan ortaya çıkar.
4.) Mekan zaman ve kişiler olay örgüsü ile birlikte bir kurmaca etrafında birleşip bu hikayeyi meydana getirmişlerdir.Mekan zaman olay örgüsü ve kişiler metnin iletisini ifade etmekte ve somutlaşmayı gerçekleştirmede bir araçtırlar.buna gör Leyla ile Mecnun’un yapısını oluşturan mekan zaman olay örgüsü ve kişilerden biri bile değiştirilemez ya da atılamaz.Böyle bir ey yapıldığında hikaye “Leyla ile Mecnun hikayesi” olma özelliğini yitirir.
5.a)
“Aşk, vuslat binasını sağlamca kurup mana aleminde seninle beni buluşturdu.”
“Bu görünüşe değer verme perdesi kalktı.Artık hiçbir zaman şekle esir olmam!)
“Bende görünen sensin.Kendim yoğum; var olan şey senden ibarettir.”
“Eğer ben, ben isem sen nesin ey yar? Ve eğer sen, sen isen ben zavallı, neyim?
“Ey vefalı sevgili! Mecnun benim, divaneliğe de ben layığım.”
“Sen halini değiştirme, Leyla ne diye Mecnun olsun?”
b.) hikayenin teması ; “aşk” kendi varlığını unutup, sevgilinin varlığında yok olmaktır.
c.) Hikayenin teması (aşk) evrenseldir.”aşk” teması İnsanoğlu var olduğu günden beri günlük yaşamından, edebi hayatına kadar hayatının her alanında vardır.Günümüzde de aşk temasının ele alındığı binlerce sinema filmi, edebi eser vs. vardır.
8.a) Leyla ile Mecnun hikayesi mesnevi geleneğine bağlı kalınarak yazılmıştır.
b.) mesnevi geleneğini özellikleri
-esas olarak iran edebiyatına ait bir nazım şeklidir.
-Nazım birimi beyittir.
-Kafiye örgüsü “aa bb cc dd ee ff..” şeklindedir.
-Aruz vezni ile yazılır.(genellikle aruzun kısa kalıpları kullanılır.)
-Beyit sınırlaması yoktur.
-Genel olarak bir mesnevide şu bölümler bulunur; Dibace, (önsöz), tevhid, münacat, naat, miraciye, dört halifeye övgü, eserin sunulduğu kişiye övgü, eserin yazılış sebebi, hikayenin başlaması, bitiş.
-Genel olarak aşk, kahramanlık, din, tasavvuf,ahlak, nasihat, şehir güzellikleri, mizah vb konular hakkında yazılırlar.
-Mesnevide olayrın geçtiği mekanlar genellikle belirsizdir.
-Mesnevide olayların meydana geldiği zaman belirsizdir.
-Mesnevide hikayenin bütününe yön veren kahramanlar olduğu gibi ikinci, üçüncü derecede hikayede etkili olan kahramanlar da vardır.
9.)hikayede anlatılan olaylar, hikayenin ortaya çıktığı dönemin gerçekliğinin bir ifadesidir.Bu nedenle Leyla ile Mecnun hikayesinde anlatılan olaylar günümüzden farklı özelliklere sahiptir.
Günümüzde ne Mecnun gibi seven ve davranan ne de Leyla gibi seven biri vardır. Hikayedeki temel olayın yani sevenleri zorla ayırma olayının niteliği düşünüldüğünde günümüzde de bu olaylarla karşılaşabiliriz.Ancak günümüzde sevgiliye kavuşamayınca ne kendini çöle vurma ne de hayvanlara arkadaşlık yapma vardır.Günümüzde böyle davranan bir aşık için tek yer akıl hastenesidir.Hikayedeki olaylar hikayenin geçtiği zamanın zihniyetini bir yönüyle ifade eder.
10.)
İlahi bakış açısı ile yazılmıştır.
İlahi bakış açısının özellikleri
1.)Anlatıcı her şeyi gören olaylara, kişilere dışarıdan bakan ama olaylara ve kişilere hakim durumda olan kişi konumundadır.
2.)Anlatıcı karakterin zihinlerini okuyabilir
186
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1) E
2) D
3) C
4) D D Y D Y
5) E
6) E
7) A
8) E
SAYFA 192
1) İzleyicilere oyunun başladığını bildirmek ve izleyicilerin dikkatini perdeye yoğunlaştırmak amacıyla okunur.
2) Karagöz, söylenenleri yanlış anlayan, neşeli, halktan birisidir.
Hacivat ise okumuş, kültürlü, düzgün konuşan birisidir.
(Hangisini kendinize yakın bulursanız onu seçin)
3.a) Oyunda güldürü yanlış anlamalarla sağlanmaktadır.
b) NOT: K: Karagöz, H: Hacivat
K: Dur Hacivat şaka yaptım
H: Bırak birader sakalımı yordun
H: El-cinni melacinni, kör cini. Estane mestane kuru kuzu kestane
K: Amin, amin… Kabak çekirdeği, sarı leblebi. Amin
H: Aman Karagöz’üm, nedir bu işler
K: Kafanı kırsın geyiklerle keşişler
4) (Kişilik özellikleri 2. sorunun cevabında verilmiştir)
5) HACİVAT: Of…
KARAGÖZ: (Penceresinden)…
HACİVAT: Bir yar-i…
HACİVAT: Maşallah…
KARAGÖZ: Lebbeyk?
HACİVAT: Akşam-ı…
KARAGÖZ: Senin de…
SAYFA 193
6.a) Verilen ifadeler, yanlış anlamanın yanı sıra imparatorluğun bazı milletlerinin de telaffuzları metnin güldürü unsurunu sağlayan ögelerdir.
b) Halk söyleyişleri ve kullanımları ile sadelik açısından bir benzerlik vardır.
7.a) (Karagöz’ün anlatımı forumumuzda mevcut. Bu sorunun cevabı da orda mevcuttur)
b) Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı din, ırk ve dillerin bir arada yaşadığı bir yapıya sahip olduğu hakkında bilgi verir.
8) Türk Halk Tiyatrosu geleneğine bağlıdır.
9) Gülüp rahatlamanın ve neşelenmenin yanı sıra hiçbir ağacın kesilmemesi gerektiği kıssadan hisse olarak algılanmaktadır.
SAYFA 195
1) Ali Asker ile Sururi duydukları davul sesinden bir düğün olduğunu zannederler. Sorduklarında da onun bir düğünden değil, bir pehlivan güreşinden gelen davulun sesi olduğunu öğrenirler. Güreşleri izlemek için Pınarbaşı’na giderler ve orada gördükleri pehlivanlar hakkında konuşurlar.
2) Ali Asker (Acem)
Garson (Bursalı Göçmen)
Yahudi
3) Metne göre sesini (taklit) kullanmaktadır. Ayrıca bir mendil ve sopayı da araç olarak kullanırlar.
4) Halk Tiyatrosu geleneğine bağlıdır.
5) Aralarındaki en büyük benzerlik yazılı bir metin olmadan sözlü olarak gösteri yapmalarıdır.
SAYFA 199
1)-Cücenin anahtarı kapının üzerinde bırakması
-Kavuklu'nun düğün alayını yönetmesi
-Kavuklu'nun yeni bir ev araması
-I. Zenne'nin kocasını aramak için gelmesi
-Pişekar'ın Kavuklu ile karısını barıştırması.
2) Pişekar'dır.
3) Pişekar: Baş aktördür. Hali vakti yerinde, bilgili, orta sınıfın temsilcisidir. Alaycı bir İstanbullu olarak yansır.
Kavuklu: Başındaki kavuğu ile kurnaz ve zeki, komik hareketleri ve ince zekasıyla oyunu sürükleyen bir tipdir.
(Hangisini kendine yakın bulursan onu seç)
4) Taklit: Pişekar - Bir arabacıyı çağırır gibi yaparak hem onun yerinde hem de kendi yerinde konuşması.
Benzetme: Kavuklu - Senin gibi tımarhane düşkünü
Kavuklu - "İhtiyar" söz mü? Bir patlıcan dört değnek sok, işte bizim beygir.
Yanlış Anlama: Pişekar - Efendim, "Bir müşkülünüz mü var?" dedim, yani bir işiniz mi var?
Kavuklu - Evet, bir dişimiz var, iki babamız. Sen bizi hindi çobanı mı zannettin?
Anlamazlıktan Gelme: Pişekar - Nasıl Ali?
Kavuklu - Sade Ali.
Pişekar - Maşallah, Sade Ali Efendi.
5) Halk Tiyatrosu Geleneği'ne bağlıdır.
SAYFA 200
1) Sahne
Modern Tiyatro: Bolca dekorların kullanıldığı bir sahne özelliği vardır.
Karagöz: Beyaz bir perdeye ışık yansıtılmasıyla düzenlenen bir sahnede sergilenir.
Meddah: Sen olmaksızın bir topluluk karşısında anlatıma dayanır.
Orta Oyunu: Basit birkaç dekorun bulunduğu tam olarak sahne denemeyecek tarzda halk önünde oynanır.
Müzik
Modern Tiyatro: Opera, opera komik, operat, bale ve müzikli komedi müziğin kullanıldığı tiyatro eserleridir.
Karagöz: Tef ve nereke kullanılır.
Meddah: Müziksiz gerçekleştirilir.
Orta Oyunu: Müzik kullanılarak gerçekleştirilir.
Tipler
Modern Tiyatro: Tiyatro eserine göre tipler değişir.
Karagöz: Belli tipler vardır. (Karagöz, Hacivat, Ermeni, Rum, Yahudi, Bebe Ruhi, Tuzsuz Deli Bekir...)
Meddah: Meddahın anlattığı hikayedeki tipler, onun taklidiyle canlanır.
Orta Oyunu: Bilirli tipler vardır. (Kavuklu, Pişekar, Zenne, Cüce)
Dekor
Modern Tiyatro: Profesyonelce hazırlanmış, eserle ilgili bolca dekor kullanılır. (eşya, renk, ışık, araç, gereç)
Karagöz: Beyaz perde arkasından ışık yansıtılmasıyla kurulan bir sahnesi vardır. Dekorlar içinde "göstermelik" denilen figürler kullanılır.
Meddah: Dekor kullanılmaz.
Orta Oyunu: Basit bir dekor kullanılır.
2) Türk Tiyatrosu
a) Geleneksel Türk Tiyatrosu
1-Karagöz
2-Orta Oyunu
3- Meddah
4- Köy Seyirlik Oyunu
b) Modern Türk Tiyatrosu
1-Komedi
2-Trajedi
3-Dram
SAYFA 201
1-E
2-A
3-B
4-C
5-C
6-B
7-E
8-C
9-C
SAYFA 202
9- Y D D D D Y
10- Şeyh Muhammet Küşteri - Küşteri Meydanı
Hacivat - semai
fasıl
şaman - baksı
11-D Y Y Y D
12) Karagöz, kararsız, rahat, gözü pek ve serbest olması bakımından orta oyunundaki Kavuklu ile benzerlik göstermektedir. Çünkü Kavuklu da deli dolu halleri ve şakalarıyla oyunu sürükleyen kişidir.
Hacivat da medrese görmüş, nezaket düşkünü ve kibarlık budalası, ukala haliyle, orta oyununda okumuş, hali vakti yerinde, orta sınıfı temsil eden Pişekar'a benzer.
10.sınıf edebiyat 161 den sonraki cevaplar
Konu Sahibi / Yazar
ÖNDER
Kategori / Forum
Ortaöğretim
Yorumlar / Cevaplar
0
Okunma / Görüntüleme
9385
10.sınıf edebiyat 161 den sonraki cevaplar
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi