İZMİR'de doğumsal bağışıklık yetmezliği (SCID) hastalığına yakalanan 7 aylık Cansever Ergön, 14 yaşındaki ablası Sümbül Ergön'den nakledilen kemik iliğiyle sağlığına kavuştu, ancak, ‘yaşadığı gecekonduya, sefalete dönerse ölür’ korkusuyla taburcu edilemiyor.
Minik Cansever'in temiz, sağlıklı bir ortamda olması gerektiğini ama yaşadığı ortamın buna uygun olmadığını belirten Doç.Dr. Serap Aksoylar, “Evine göndersek sağlığı, hayatı riske girecek. Enfeksiyon kaparsa ölür. Hastanede daha ne kadar tutabiliriz, sırada bekleyen hastalar var. Ne yapacağımızı şaşırdık” dedi.
Hurdacılık yapan Mesut Ergön ve Cevriye Ergön'ün 10 Ağustos 2007'de 4'üncü çocukları dünyaya geldi. Yaşları 7-14 arasında değişen Sümbül, Satılmış ve Cansel adlı üç çocukları olan Ergön çifti, yeni doğan kızlarına Cansever adını verdi.
Çiğli'de kirden geçilmeyen, mutfağı, tuvaleti olmayan iki odalı harabeye dönmüş gecekonduda doğan Cansever kısa bir süre sonra hastalandı. Minik kız, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi'ne götürüldü. Geçmeyen yüksek ateş ve ishal nedeniyle tedaviye alınan minik Cansever'in yapılan tetkiklerinde bağışıklık sisteminin hiç çalışmadığı ortaya çıktı. Doğumsal bağışıklık yetmezliği- SCID denilen hastalık tanısı koyulan Cansever'in kemik iliği nakliyle tedavisinin mümkün olduğu belirlendi. Kardeşleri arasında doku uyumu arandı. 14 yaşındaki abla Sümbül'ün Cansever'e can aşısı olabileceği ortaya çıktı.
Cansever bu tanı ve tetkiklerle kemik iliği nakli için Ege Üniversitesi Hastanesi Pediatrik Kemik İliği Nakli Ünitesi'ne sevk edildi. Talihsiz bebek ve ablası nakil için hazırlandı. Abladan alınan kemik iliği kök hücresi Cansever'e 26 Şubat'ta nakledildi. Başarıyla gerçekleşen nakil sonrasında minik kız özenle bakılırken, abladan alınan kemik iliği tuttu. Vücudu kendi kemik iliğini üretmeye, bağışıklık sistemi çalışmaya başlayan Cansever, iyileşti, taburcu olmasına karar verildi.
Ancak anne Cevriye Ergön'ün suyu, mutfağı, tuvaleti olmayan iki odalı bir gecekonduda oturduklarını söylemesi doktorları korkuttu; taburcu etme kararını erteletti. Bu tür hastaların nakil sonrasında özenle bakılması, yaşadığı ortamın hijyen koşullarına uygun olması gerektiğini belirten Doç.Dr. Serap Aksoylar, şöyle konuştu:
“Bebek burada en iyi koşullarda bakılıyor, sağlığına kavuştu. Ama nakil sonrası riskleri devam ediyor, hastanedeki gibi temiz ortamda bakımın evde devamı gerek. Çünkü bağışıklık sisteminin kendini toparlaması bir yılı buluyor. Kötü bakım, kötü beslenme koşulları bebeğin sağlığı, hayatı için risk oluşturur. Bebek için ayrı bir odanın olması, kalabalık ortamda bulunmaması, yiyeceklerinin pastörize ortamda hazırlanıp verilmesi gerekiyor. Aksi taktirde bebek enfeksiyon kapabilir, bu da ölümüne neden olabilir. Bu kadar emek verdiğimiz, kemik iliği kök hücre nakliyle sağlığına kavuşan hastamızı enfeksiyondan kaybetmek istemiyoruz. Annenin anlattıklarından, kendi koşullarında bebeğin bakımı mümkün görünmüyor.
Anneye bebeğine nasıl bakacağını, nelere dikkat edeceğini anlattık, gösterdik. Koşullar uygun olsa söylenenleri yapacak gibi görünüyor. Hastaevimiz dolu, çaresiz kaldık. Hastanede daha uzun tutamayız, çünkü bekleyen hastalarımız var, eninde sonunda taburcu etmek zorunda kalacağız. Kemik iliği nakliyle sağlığına kavuşan hastamızın başka nedenlerle sağlığını kaybetmesini istemiyoruz. Ama bu koşullarda biz de ne yapacağımızı şaşırdık, çaresiz kaldık.”
Öte yandan eşinin sara hastası olduğunu, okula giden iki çocuğunun kendisi hastanede olduğu için okula gitmediğini, en büyük abla Sümbül'ün hurda toplayıp satarak evi geçindirdiğini belirten Cevriye Ergön, “Kızım hastalığından kurtuldu ama doktorlar evde çok iyi, temiz bakılması gerektiğini söyledi. Söyledikleri gibi evimiz, imkanlarımız yok. Evde çeşmemiz bile yok. Sefalet içindeyiz. Biz de evimiz de. Oturduğumuz gecekondular yıkılacak dendi, biz de çaresiziz. Elimden geldiği kadar bakarım, bakacağız ama kızımı kaybetmek istemiyorum” dedi.
Cansever'in her an taburcu edileceğini bilen baba Mesut Ergön de çaresizliklerini dile getirdi. Kardeşine ilik veren abla Sümbül, Cansever için gecekondularına badana yaparken, ortadaki sefalet tablosu doktorlarının haklılığını ortaya koydu. Baba Engör, “Ben sara hastasıyım. Hurdacılık yapıyorum. İmkanlarımız bu kadar. Satılmış ile Cansel okula gidiyordu. Ama 5 aydır anneleri ve Cansever hastanede olduğu için artık okula da gitmiyorlar. Cansever bu eve gelirse ölür, biz onu kaybetmek istemiyoruz” diye konuştu.
Evine giderse ölecek...
.
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet:
İyi Biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, Şeyhler, Dervişler, Müritler, Meczuplar Memleketi olamaz.
En Doğru, En Hakiki Tarikat, "Medeniyet Tarikatı"'dır. "
İyi Biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, Şeyhler, Dervişler, Müritler, Meczuplar Memleketi olamaz.
En Doğru, En Hakiki Tarikat, "Medeniyet Tarikatı"'dır. "
![[Resim: ataturkimzale.gif]](http://img6.imageshack.us/img6/8138/ataturkimzale.gif)