Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: Dil Birliği
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
]DİL BİRLİĞİ


Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli anlaşmalar sistemi ve seslerden örülmüş sosyal bir kurumdur.

Dil, bizleri biz yapan en önemli unsurlardan ve en önemli silahlarımızdan biridir. Nesilden nesile en kolay aktarılan miras, insanın kendini geliştirmesinde önemli bir araçtır. Dil, bayraktır, yurttur, bağımsızlıktır.

İnsanlar duygularını, düşüncelerini, isteklerini ve hükümlerini birbirlerine nakletmek, meramlarını birbirlerine anlatmak için dil denilen araca başvururlar. Fertler ve nesiller arasında anlaşma aracı olarak iş görür.

Doğal bir varlık olan dilin kendine mahsus birtakım kuralları vardır. Dil kendi bu kuralları içinde zaman içinde değişir ve gelişir. Dil canlı bir varlık olduğundan zaman zaman kendi kuralları içinde bir takım değişikliklere uğrar ancak bu değişiklikler onun yapısını bozmaz. Fakat dile yapılacak olan bir müdahale onun yapısını bozacak durumda ise bu, bir dil sorunu olarak karşımıza çıkar. Bu da kapanması zor bir yaraya benzer.

Dil ancak kendi bünyesine uygun normal bir müdahaleyi kabul eder. Normal bir müdahale ise sadece dilin doğal gelişme yolunu açık tutmaktır. Yani dışardan dile, ancak dilin doğal gelişmesini önleyen bir durum varsa müdahale edilmelidir. Zira bazen bünyesini saran yabancı unsurlar, zararlı otlar gibi dilin doğal gelişmesine engel olurlar. Böyle durumlarda dilin doğal gelişme yolunu açık tutmak için yabancı unsurları temizlemek üzere dışardan dile yardım etmek mümkündür ve gereklidir.

[B]Bugün dilimizde büyük bir sorun olan yabancı unsurların dile girmesi, yazılı anlatımda gerekli noktalama ve imla kurallarının terk edilmesi, sözlü anlatımda gerekli vurgu ve tonlamaların yapılmaması, anlatım bozukluklarına sebep olacak ifadelerin sıkça kullanılması, Türkçe karşılığı olmasına rağmen sözcüklerin diğer dillerden olduğu gibi alınması, dilimizde olmayan harflerle Türkçe sözcüklerin yazılmaya çalışılması gibi bir dilin bozulmasına sebep olacak tüm olumsuzlukların bulunması elbette dilimiz için son derece önemli sorunlardır.[/B]

[B]Cumhuriyetin ilanından sonra Türkçemizi yabancı unsurlardan kurtarmak için yapılan çalışmalar hala devam etmekte ama maalesef istenilen başarıya ulaşılamamıştır. Atatürk’ün bu alanda başlatmış olduğu çalışmalar büyük bir hızla devam etmektedir. Türk Dil Kurumu yapmış olduğu derleme çalışmaları ve Türkçenin yabancı unsurlardan kurtulması için giriştiği çalışmalar hala sürdürülmektedir.Atatürk dilin önemini şu sözleriyle dile getirmiştir.[/B]

[B]“Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, Dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini ve yüksek istiklalini korumasını bilen Türk Milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”[/B]

[B]“Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay anlaşabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır.

Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkının, an’anelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”[/B]
[B]Özellikle son yıllarda, temel dilbilgisi kurallarının hiçe sayılmasından ne idüğü belirsiz kelimelerin bilinçsizce türetilmesine, yabancı kelimelerin saygısızca dile monte edilmesinden mevcut kelimelerin yersiz kullanılmasına kadar, bir dili rezil etmek için mümkün olan her şey yapılıyor.
Televizyondan yazılı basına kadar her türlü iletişim aracında program isimleri tamamen uydurma kelimelerden oluşabiliyor.
Canlı yayınlarda iki lafı bir araya getiremeyen, basit bir cümleyi bile hatasız olarak kurabilmekten aciz insanlar program sunabiliyor.

Doğru, işlek ve düzgün bir Türkçeyle konuşma kaygısı taşımayan insanlar, sağda solda duydukları ve günün moda kelimelerini duydukları yanlış şekliyle kullanmakta hiç bir sakınca görmüyorlar.

Örneğin;

Konsantrasyon ve konsantre kelimeleri. Evet, her ikisi de dilimize Fransızcadan girmiş ve artık dile yerleştiği için kabul görüp kullanılan kelimeler. Bir başka deyişle zamanın uydurma kelimelerinden değil ama en eğitimli insanların bile yanlış kullandığı sözcükler.[/B]

[B]Konsantre, bir şeyin yoğunlaştırılmış halde olması demek, konsantrasyon ise bir şeye yoğunlaşma, odaklanma demek. Pek çok insan büyük bir rahatlıkla “konsantrem bozuldu” gibi son derece anlamsız bir ifadeyi kullanabiliyor. “Konsantrem bozuldu” dediğinizde anlaşılan şey, “yoğun bir haldeyken yoğunluğunuzun bozulduğu” aslında. Doğru ifade “konsantrasyonum bozuldu” olmalı,[/B]

[B]İnternetin yaygınlaşıp artık pek çoğumuzun gündelik yaşamının bir parçası haline gelmesiyle türeyen bir de “chat Türkçesi” var. İnternet aracılığıyla başka insanlarla görüşüldüğünde hızlı yazmak kaygısından kaynaklanan bir chat Türkçesi. Bilimsellikten, millilikten, estetikten son derece uzak bir Türkçe. İlk önceleri kendini yazı dilinde gösteren ve zamanla konuşma dilini de etkisi altına alan bu uydurmaca dil, milli kültürümüzün bir parçası olan ve dünya dilleri arasında önemli bir yere sahip olan güzel Türkçemizin zamanla bozulmasına, yabancılaşmasına ve unutulmasına sebep olmaktadır.

Örneğin;

Türkçede soru ekleri kelimeden ayrı yazılır, çok mu zor “geldin mi” yerine “Geldin mi?” yazmak? Noktalama işaretlerini kullanmak, cümle başlarında kelimenin ilk harfini büyük harfle yazmak, “de” ve “ki” eklerini doğru kullanmak, kelimeleri kısaltmak yerine olması gerektiği gibi yazmak, çok mu zor? Şu iki cümleye bakın, farklı yazıldıklarında anlamlarının da birbirinden ne kadar farklı olduğunu göreceğinizi sanıyorum. “Sende mi?” , “Sen de mi?” bu küçücük fark, Türkçenin güzelliği, inceliği ve zenginliği değilse, nedir?
mrb ……………….merhaba
grsz-by …………..görüşürüz
u? …………………..Sen nasılsın?[/B]

[B]Bildiğiniz gibi ülkemiz dünyada hiçbir örneğini göremeyeceğiniz yabancı dille eğitim sistemine kendi ulusal dilini bir kenara atıp başka dilleri özenti amaçlı kullanan bir halka ve en belirgin olarak da “iş yerlerine yabancı adla tabela takan” esnaf ve iş yerlerine sahiptir.[/B]

[B]Yabancı dille eğitimin sonucu olarak gençler arasında yaygın olarak kabul edilen “İngilizceyi biliyorum.” düşüncesi beraberinde pek çok yanlış kullanımı getirmiştir.
“Yarın beach’e inelim mi?” ……… ”Yarın sahile inelim mi?”
“Seni bu akşam bekliyoruz ok mi?” “Seni bu akşam bekliyoruz tamam mı?”

“Tamam canım I kiss you.” “Tamam canım öptüm.”[/B]
[B]İçinde yaşadığımız çağ elbette ana dilimiz yanında farklı dilleri de öğrenmeyi zorunlu kılmıştır. Bütün dünyada pop kültürün egemenliği var. Ama bu, hiçbir zaman ana dilimizin bozulmasına ve yabancılaşmasına neden olmamalıdır.Yabancı dil öğrenmenin gerekliliği öğrencilere anlatılmalıdır.Ancak dilimizin bozulmaması için de iki dilin harmanlanarak kullanılmasının yanlışlığı ve doğuracağı olumsuzlukları bilmeleri sağlanmalıdır.[/B]
[B]İş yerlerine yabancı isimlerin mevcut olduğu marka tabelalarının asılması da görsel olarak Türkçemizi olumsuz yönde etkileyen sorunlardan biridir.
Rodi Jeans
Napoli Giyim
Big Star v.s

Kendi işyerine, kendi ürettiği ürüne, sanat yapıtına yabancı ad vermenin ne AB’ye girme çabasıyla ne çağdaşlıkla ilgisi var.En kısa zamanda bunun önüne geçilmeli,gerekli önlemler alınmalıdır.Üstelik bu devletin politikası haline gelmelidir.
Diller de insanlar ve toplumlar gibi değişimler gösterir. Gereğinde başka dillerden kelimeler de alır ve onları kendi yapısına uydurur. Bu aktarma uygun yerde kullanıldığı zaman dili zenginleştirebilir, ancak yersiz kullanıldığı zaman dilin zayıflamasına yol açar. Dıştan gelen bu katkılar gereğin dışında ve ötesinde yapılmamalıdır. Daha da önemlisi dil, içine aldığı yabancı kelimeleri kendi yapısına uydurmalı, dışardan aldığı kelimeler için kendi yapısında değişiklik yapmamalıdır. Türkçe söylendiği gibi yazılan ve yazıldığı gibi okunan bir dildir. Dolayısıyla Türkçenin kendi bünyesinde olmayan “q, w, x” gibi harfler veya “ch, sh, th” gibi birleşik harfler Türkçe yazım içine sokulmamalıdır. Ancak üzüntü ile görüyoruz ki bu gün pek çok İngilizce kelime Türkçenin yazım ve söyleyiş kurallarına uymadan yazılıyor, gündelik ve bilimsel yazı ve konuşmalarda bilinçsizcesine ve gereği olmadan kullanılıyor. [/B]

[B]Dilimizin bozulmasında ve yabancılaşmasında önemli sorunlardan biri de dilimizde bulunmayan harflerin Türkçe sözcüklerde kullanılmaya başlanmasıdır.
“ş” harfi yerine “sh”, “ç” harfi yerine “ch” harflerinin kullanılması özellikle “chat Türkçesi” nin ortaya çıkmasıyla başlamıştır.
Şakir ……………..Shakir
Şart ……………….Shart
Çarşı ………………charşı
Lavaş ……………..lavash v.s

Bu tür kullanımların yaygınlaşmasının engellenmesi için Türkçe öğretiminin güzel,edebi,öğrencilerin ilgisini çekecek metinlerle yapılması,Güzel Konuşma ve Yazma dersinin zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir.
Dilimizde karşılığı bulunan sözcüklerin yerine yabancı biçimlerinin kullanılması da önemli bir sorundur. Türkçe karşılığı olan sözcükleri kullanmak gereksinimi bilincinin zayıflığı, dilimizin yabancı sözcükler tarafından istila etmesine neden olmuştur. Dil sevgisi de yurt sevgisi, bayrak sevgisi kadar ulusal varlığın bir parçasıdır. Dili korumak ve geliştirmek yurdu korumak kadar kutsal bir görevdir. Türkçe karşılıkları olduğu halde yabancı kelimeleri alıp kullanmak bu kutsal görev bilincinin zayıflığından başka neyle izah edilebilir? Atatürk dilin, ulusal yapının ve birliğin oluşması ndaki önemini “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir” ve “Milliyetin en bariz vasıflarından biri dildir” sözleriyle vecizeleştirmiştir.[/B]
[B]Karşılığı bulunan bazı yabancı sözcükler:
Ambulans: Cankurtaran
Trend: Gidiş, Gidişat
Erozyon: Toprak Aşınması
Kabine: Bakanlar Kurulu
Medya: Yayın-Basın
Dizayn: Tasarım
Fast Food: Tez Yemek
Servis: Hizmet
Filtre: Süzgeç
Mobil: Gezgin
Termik: Isı
Radikal: Aşırı
Brifing: Bilgilendirme
Miting: Toplantı
Star: Yıldız
Shopping Center: Alışveriş Merkezi
Stant: Tezgâh,
Bariyer: Engel
Kampus: Yerleşke
Sponsor: Destekçi
Antik: Eski
Aktif: Etkin, Faal
Pasif: Edilgen
Galeri: Sergi
Spesiyal: Özel
Transfer: Aktarma
Defans: Savunma
Geliştirilecek eğitim programlarıyla, Türkçe dersinin amaçlarının arttırılmasıyla insanları bilinçlendirmek “İngilizce bir kelimenin Türkçesini bilmemek özür değildir ve konuşurken veya yazarken Türkçe karşılığı olan kelimelerin yerine yabancı kelimeler kullanmak erdem değildir.” Türkçe konuşur ve yazarken “İngilizce sözcük ve deyimler kullanmak bilgelik simgesi değil, kişinin kendi dilini iyi bilmediğinin itirafıdır.” Ve kişinin kendi dilini iyi bilmemesi özür kabul etmeyen ve affedilemeyen bir yanlışlıktır.[/B]
[B]Dünyada saf, arı bir dil yoktur. Olması da beklenemez. Teknolojik ve bilimsel gelişmeler her geçen gün büyük bir hızla artmaktadır. Teknolojik gelişmeler ve buna bağlı olarak gerçekleşen alışverişler beraberinde sözcük alış verişini de getirmektedir. Dilimize giren ve dilimizin topraklarında kök salan pek çok sözcük vardır. Masa, sandalye, bahçe, hasret gibi binlerce sözcüğü dilden atmak olanaksızdır. Bu sözcükler farklı söyleyişler kazanmış ve Türkçenin ruhuna işlemiştir. Ancak son yıllarda birbirini İngilizce selamlayan, İngilizce uğurlayan bir millet dil bilincinden söz edebilir mi? Milleti millet yapan özelliklerden biri de dildir. Bu bilinçle Türk diline sahip çıkmak ve dünya dilleri arasında hakkettiği yere oturtmak gerekmektedir.[/B]
[B]İster alışkanlıkla ister başka nedenlerle olsun dilimizin ucuna geliveren moda ifadeler yerine Türkçenin güzelliklerinden faydalanalım. Bu kadar güzel,bu kadar zengin bir dile lütfen hakkettiği saygıyı gösterelim.Onun kirlenmesine ,bozulmasına izin vermeyelim bu hazinemize sahip çıkalım.Evde,sokakta,iş yerinde ve her yerde Türkçe düşünelim ve Türkçe konuşalım.
Karamanoğlu Mehmet Beyin kanun niteliğindeki şu sözünü hatırlatmak isterim.
“Bugünden geru divanda, dergahta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” [/B]

[B]Atatürk diyor ki:
“Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın vasıtasından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz.” [/B]


[B]Yenay YILMAZ
Türkçe Öğretmeni [/B]
[B]Tarih: 13 Haziran 2007 [/B]
thank Takeshi Kaneshiro, I slipped back in the habit of running cheap designer sunglasses sweat after an emotinew era wholesaleal catharsis, the body relax, desires release people life is like through a steadily filled with people inside, you enter the car which can be seen at the beginning abercrombie fitch outlet the lines, you can see the end, but you never know what it was like the next car. Future uncertain, Chcheap designer sunglassesg-hsia and raincoat and with over sunglasses. You can not plan for anything is a happy ending, because the next moment you will never be able to take place. Therefore, "to understand what a persnew era wholesale does not mean that, should a man become the."