14/09/2008, 11:47
PİR SULTAN HAKKINDA
Pir Silvanus mu, yoksa Pir Sultanlar mı?
Şimdi bizim aramıza
Yola boynun veren gelsin
İkrar ile pire varıp
Hakikatı gören gelsin
Kişi halden anlayınca
Hakikatı dinleyince
Üstüne yol uğrayınca
Ayrılmayıp duran gelsin
Pir Sultan’ım çelebiye
Eyvallahım var Veliye
Yol oğluna yol diliyle
Yolun sırrın soran gelsin
Pir Sultan Abdal
Şairler, ozanlar bulmuştum kendime kaç sene evvel. 1.si Pir Sultan, 2.si Harabi, 3.sü İbreti idi idollerim.
Bir gün kendini bilmezin biri bir ortamda Pir Sultan hakkında atıp tutuyordu. Pir , namaz kılmayı öğütlüyordu güya. Örnek ver! dediğimde ya tam hatırlamıyorum ama namaz kılın diye bir şiiri olduğunu söyledi. İlk iş bende içimden: “on binlerce nefes içinde 1 tane şiir.” Bir hile ve yalan olduğunu aslında biliyordum ama işte bu tür durumlara karşı okumak, öğrenmek diyordumya işte öyle bir durumda kaldım. Yani bilsemde gerçeği anlatacak ne bilgim, ne de kelimelerim vardı.
Çağı araştırdım (16.yy’ı). İlk iş gözüme çarpan ALİ BABA oldu. İşte! Dedim. Bu durumda tam Ali Baba’lık bir durumdu. Bilirsiniz, Ali Baba; Osmanlının uşağı, hain ve Pir Sultana ilk taşı atandır. Ve kahredici olan şeyde Osmanlı belgelerinde Ali Baba’dan: “kendi adına ve kendi adıyla bilinen bir Cami yaptırmış, hayırsever bir vakıf sahibidir.” Diye bahsedilmesiydi.
Banaz, Sivas, Toprakkale zindanı, Hızır, Ali Baba, Yıldız Dağı, 16.YY, kadılar ve Osmanlı. Pir Sultan Abdal Şahın efsanesindeki mekan ve kahramanlar. Hikayeyi anlatmaya sayfalar yetmez. Anlatmayacağım.
Pir Sultan Abdal’ı anlatmak için elbette yeterli bilgi yok; ama efsaneyi bulabilirsiniz. Uzundur. Buldum ve ilk iş çocuklarım olduğunda gerçkete olsa masal diye okurum hevesiyle saklıyorum.
Yeterli bilgi yok dedikya işte ondan dolayı kesin bir Pir Sultan Abdal gerçeği anlatamayız. Birkaç teori yazılabilir: Osmanlı belgeleri yaktı, olay bu kadar büyük değildi, acı olduğu için olağanüstülüklerle doldu gibi gibi gibi.
Fakat benim asıl inandığım: Aslında Pir Sultan Abdal diye biri 16. YYda yaşamadı. Yaşadı bir Pir; ama 16.yyda değil. Aleviliğin herşeyi sır ya, Alevilik bir umman ya işte buda bununla ilgili. Pir Sultan Abdal temsili bir liderdir. Pir Sultan Abdallar vardır ve Pir Sultan geleneği vardır. UZATMAYAYIM…
Evliya Çelebi (1611-1678) Seyahatnamesine (10 Cilttir) bakın Pir Sultan Abdalın konduğu Banazdaki Toprakkale zindanının 1400lü yıllarda yıkıldığını hatta çok daha önce yıkıldığını, yakıldığını söyler. Şöyle ki Evliya Çelebi bu zindanı 1402 yılında Bayezid ile Ankara Savaşını yapan TİMUR’un yıktığını söyler. Tarih ya 1401 yada 1402 dir. Unutmayın bu tarihte yapılan Ankara Savaşında Bayezid esir düşer Osmanlı 11 yıl fetret devrine girer. Evliya Çelebi 1640larda veya 50lerde geldiğinde kalenin harabelerini görür. Evliya Çelebi gezip gördüğü için gözlemini anlatır]. Çelebi, Seyahatnamesinin 3. Cildi sayfa: 848 de Timur için şöyle der:
“ Burada yedi gün kalarak, 70 bin bilgin ve halkı kılıçtan geçirmiştir. Bu şehirde kaleyi dahi harab etmiştir. Halen harabeler durmaktadır. ”
Unutmayın Canlar tarih 1401’dir. Yani Pir Sultandan en az 130 sene önceden bahsediyoruz.Eğer Pir Sultanın asılmasıyla ilgili olsa bu zından, kale halk onu Osmanlının Pir Sultanı asarken yıktığını söylemez miydi? Adam orda insanlarla konuşuyor, bilgi alıyor. İlginç.
Ayrıca Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Pir Sultandan bahsetmez. Halbu ki Pir Sultanın 1580 yılında asıldığı söylenir. Olay Evliya Çelebi gittiğinde yenidir. Böylesi bir acı olayı, isyanı, cinayeti Evliya Çelebinin duymamış olması mümkün değildir.
]Ve en ilginç çarpıcı ve de destekli bilgi, sıkı durun:
Pir Sultan’ın Banazlı olduğundan şüphemiz yoktur değil mi? Sivas-Yıldızeli-Banaz.
]Prof. Dr Fuat Bozkurt, Bir söylencenin izinde Anadolu Aleviliği ve Pir sultan Abdal adlı araştırma kitabında şöyle der:
“ ……. Banaz’ın şimdiki yerinde olup olmadığı belli değildir. KÖY YAŞLILARI bu Banaz’ın üçüncü Banaz olduğunu, ilk Banazın Yıldız Dağına daha yakın olduğunu söylüyorlar.”
Ben Musa’yım sen Firavun
İkrarsız şeytanı lâin
Üçüncü ölmem bu hain
Pir Sultan ölür dirilir
Pir Sultan Abdal
Sorun Alevi gençliği sizce tesadüf mü? Üçüncü ölme tesadüf mü haa? Sanmıyorum. Peki bir ve ikinci ölmeler? Eğil kulağına söyleyeceğim, eğil ! eğil eğil ! ya eğil! İlk ölme BİZANS döneminde. Kimseye söyleme J
EFSANEDEN KISA BİR KESİT:
“ Efsanede Pir Sultan Abdal, meydana getirilir asılmak için. İnsanlar acı içindedir Ama Osmanlının dönme Valisi Hızır ile Ali Baba değil. Hızır Pir’in taşlanma emrini verir. Ama sadık Aleviler asla böyle bir şey yapmaz, düşünmez bile. İkrarından dönmüş Ali Baba haini ilk taşı atar. (Sonra paralanır ve CAMİ yapar helal parayla) Ardından orda olan Müslümanlar, soytarılar, saray muhafızları taşlamaya başlar. Hızır halkın taş atmadığını görünce onları tutar banazın yakınındaki Yıldızdağının mağarasına koyar ve kapatır. Onların dönmeleri için süre verir ama onlar direnir bir zaman sonra bakar ki olmuyor mağaraya ateş atar tüm sadık Alevileri diri diri mağarada yaktırır.”
2003 yılında bu bölgede (Banazda) görev yapan Jandarmalar bir mağaranın girişinde ani ve toplu bir ölümle can vermiş, üst üste yığılı insan iskeletleri görür. (Radikal gazetesi, Haziran 2003)
Arkeolog Mehmet Alkan kemiklerde yaş tespiti yapmadıklarını ancak insanların yanında mağarada bulunan çanak, çömlek parçalarından olayın Roma-Bizans döneminde olmuş olabileceğini vurguluyor. Ve arkadaşlar ilginç olan bu mağaranın hemen önünde eski bir yerleşim yeri tespit ediliyor. Kalıntılarda yerleşim yerinin kesin olarak Bizans dönemine ait olduğu saptanıyor. 1071 de Anadoluda Bizans egemenliği bitip Bizansın sadece İstanbula sıkıştığı göz önüne alınırsa olay 1071den çok öncedir. İşte 1. Banaz ve Pirin ilk ölüşünün kanıtları.
Pir Sultan Abdal’ ım coşkun akarım
Akarımda hak yoluna bakarım
Yükün aldım seyrangâha çıkarım
Daha yıldız dağın yaylamasınlar
Pir Sultan Abdal
Daha sonra diğer sağ kalanlar 5-6 km öteye giderek 2. Banazı kurarlar. Ama Bizans bunu duyunca bir daha gelir yakar, yıkar. Rivayete göre bu olaydan sadece 7 aile sağ kalır. Onlardan biraz daha öteye giderek 3. ve bugün kü Banaz’ı kurarlaaar. Kaynaklara bakın Yaşlılar gidip gelirken şimdilerde hep “ köyümüzün, bin bir bacalı Banazımızın eski yeri” der hayıflanırlarmış.
İşteeee. İş biraz karışık ve çetrefilli. Şu gerçek ki Alevilikte Pir Sultan yoktur. Pir Sultanlar vardır. Tek bir Pir Sultan olmamıştır. Yaşamı katliyam ve acı dolu Alevi Tarihi, dua edip beklememiş ve kendi onurlu çıkışını her zaman bulmuştur, ama her zaman. Göğe ve gayba boşuna dilenmemiştir. Çünkü Alevi halkı herşeyden haberlidir. Ne olursa olsun kendi yarasını kendi sarmıştır. KEEEENDİİ.
“ Uzmanlar yazmalarda gördüklerini ya da ağızdan ağıza sürüp gelen Pir Sultan şiirlerinden hangilerinin gerçekten onun olduğunu, ]hangilerinin onun adına başkalarınca söylendiğini anlamakta güçlük çekiyor, çaresiz kalıyorlar .”
Mehmet Fuat
“ Pir Sultan geleneğinde, Pir Sultan Abdallar, halkın türlü türlü ozanları, onun kişiliğine, kimliğine bürünür. Pir Sultan Abdal adında erirler. ”
Ali Yıldırım
“ Dar ağacına giden bir adam şiir söyleyemez, şiir düşünmüş ve söylemiş bile olsa, kim ağzından bu dizeleri almışta aktarmıştır. ”
Azra Erhat
Arkadaşlar bizim nefesler 11’li Hece vezniyle okunur. Ölüme giden bir insan şiir okusa bile 11i tam tutturacak ve biri bunları yazıya geçirecek… biraz zor bir ihtimal. Belli ki Pir Sultan aşkından birileri onun adına yazmıştır. Bu çok açıktır.
]İbrahim Arslanoğlu ]yaptığı araştırmada 6 tane Pir Sultan Abdal tespit eder. ] Mahlasları şunlardır:
Turgut Koca bir de Serezli Pir Sultan Abdal ekler. 5 ciltlik Alevi Bektaşi şiirleri Antolojisinde de Serezli Pir Sultan, Banazlı Pir Sultandan ayrı bir şair olarak verilir.
Serezli Pir Sultan Abdalın Selanik, Sarıgöl, Bahçe Tekkesinde Türbesi vardır.
Şimdiiii. ]BURASI ÖNEMLİ : Pir Sultanın asılmasından sonra asılması ile ilgili nefesler söyleyen, Hasan Dede Tekkesine (Ankara-Keskin ilçesinde) gidip gelen Pir Sultan Abdal, olayın vahşetini dile getiren ayrı bir Pir Sultan, Aruz Vezni ile şiirler söyleyen Pir Sultan, Şah İsmail devri ile ]Şiilik propagandası yapan, Alevileri kendi saflarına çekmek isteyen Şii Safevi devletinin etki ve yöntemiyle uydurma olan ve Ali-Yezit-On iki İmam eksenli kısır şiirler yazan Pir Sultan… Çok Pir Sultan var.
En önemliside ASİMİLECİ ZİHNİYETİN uydurma Pir Sultanı var. İşte bütün bu namaz, Cami ve çarpıtılan Alevi geleneklerini şiirde işleyen odur. ADAM şiir yazar son dörtlüğe PİR SULTANIM diye ad koyar işteeeeeee biz Sözde Alevilerde hurrrrraaaaa hadi Camiye der. Yaa bu kadar mı düştünüz? Lütfen yapmayın Ali Baba’laşmayın! Binlerce Ozanımız, Pirimiz, Mürşidimiz var hangisinde Namaz, Oruç kılın, tutun diye nefesler görürsünüz? Yapmayın etmeyin, ayıptır, o kadarı kana ihanettir, olayların tarihi seyrini okuyun, bakın göreceksiniz.
Bakın! bir PİR SULTAN, bir de HACÃ BEKTAŞ VELİ için bu uydurma nefesler var. Kurban olayım görün çünkü bu iki eşsiz, ulu, PİR bizim en sevdiklerimiz ve övdüklerimiz, andıklarımızdır. Onun için bu Pirlerle ilgili uydurma tarih yaratılmıştır, nefesler yazılmıştır. Çünkü İnsanlar her zaman en büyük ÖNDERLERİN peşinden gider. İki Pirde en büyüklerimiz olduğu için onlarla uğraşıyorlar. BAKIN DİĞER YAZILARIMDA ŞÖYLE SAPTAMALAR YAPMIŞTIM:
**) “Bektaş Veli Gerçeği” Adlı Yazımda şunu yazmıştım:
…Hacı Bektaş Veli üzerine oynanmayan oyun kalmadı. Eğer bir grubu, inancı, felsefeyi, topluluğu istediğiniz kalıplara sokamıyorsanız yapacağınız iş onun önder ve ileri gelenleriyle oynamaktır ve kendi gerçeğinizi yaratmaktır. Bektaş Veli’nin, Pir Sultanın, Abdal Musa’nın, Geyikli Baba, Abdal Murad, Baba İlyas, Dede Garkın ve Baba İshak’ın eserleri, geldikleri yerler, doğum ve hakka yürüyüş tarihleri ne yaptıkları hakkında kesin bilgilere ulaşabiliyor musunuz? Ki bu Pir’ler en meşhurlarımız. En bilinen ve yola katkıları çok iyi bilinen ve Cemlerimizde kutsanan Pirler. Bektaşiliği kurumsallaştıran ve sistematik hale getiren Pir Balım Sultan ’ın bile Sırp olduğunu söyleyen makaleler okudum ve bu iftirayı atan Prof’ları bizzat kendim duydum. Bir topluluğun önderlerinin eserlerini yok eder ve onlar adına eser yazar ve hikaye uydurursanız gelecek nesillere “aaaa! bak pirimiz bile Namaz kılmış” dedirtir Camiye sokarsınız.
Haksız mıyım canlar? Atatürk üstünde bile iktidar, güç sahibi olunca yapma tarih yaratıyor. Atatürk üstünde bile! Şunu söyleyen Atatürk üstünde:
“… Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, ]gökten indiği SANILAN kitapların ]dogma larıyla bir tutmamalıdır.Biz, ilhamlarımızı ]gökten ve ]gaipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Canlar! Yazı yine uzadı ama şunuda vermek istiyorum: Tarihini tam bilmiyorum. Kesin olan 1994-95-96 yıllarından biri. CEM dergisi adlı bir dergi elime geçti. İlginçti. Mayıs Ayından sonra çıktığı belli çünkü 6 Mayıs Hıdrellez şenliklerinden bahsediyor. Gittiği köydeki fotoğraflarla beraber. SAYFA 59’da şöyle bir yazı var lütfen dikkatle okuyun LÜTFEN: sayfanın tamamını veriyorum:
>>>>> Cem Dergisinin Alevilik hak*kındaki sağlıklı görüşlerine karşın sözde Alevi geçinen, kendini bile temsile kabiliyeti olmayan Aleviler ile asimilasyoncu Diyanetçiler açık otu*rumlar, paneller, yayınlar yolu ile yeni hazırlanmakta olan Anayasa'ya yön vermeye çalışmaktalar. Alevi’ye saygısı olanın Cem evine saygısı vardır. Onu da yozlar değil Aleviler bilir. Devlet şeriat devleti değilse ibadet hürriyeti varsa, herkes kendi inancına göre ibadet yapar. Va*tandaşın verdiği vergiyle belli kişiler beslenmez.
Alevilerin ibadet biçimi, insan boğazlanarak değiştirilmemiş ki şimdi belli oyunlarla değiştirilsin. 30–40 yıl önce Meclis'e iki defa gelen "Alevi masası" kanun teklifleri hangi oyun*larla hasıraltı edildiğini o gün de bili*yorduk. Şimdi asır iki bine yaklaştı o da gerilerde kaldı. Herkes yoluna, kim nasıl inanırsa öyle ibadet eder. Benim gibi düşünmüyor diye adam boğazlayan fanatikleri de kimse umursamıyor. Pir Sultan'ın "namaz kıldığını" söyleyenler, Alevinin namazını da, hacetini de bilmiyorlar. Yahut Alevi'yi bölme gayreti içindeler. Hele Amasya'sına bile ayağını basamayıp havada kalan bir fetvacı başı var. Çorum olaylarını yaşamayıp, bilim adamı sevdasına kapılan, gerçeklerden nasibini alama*yan "Yüksek dağların tepesinde hem kuşa", hem de yılana rastlanır. Biri uçarak çıkmıştır, diğeri de sürünerek", Bu gafil: Nasıl çıktığını da bilmiyor. Çorum olaylarını gelsin bağımsız mahkeme dosyalarından öğrensin, öğrenebilme kapasitesi varsa. Ben Çorumluyum. O fetvacı muhbir nerede kime hizmet ediyor.
Eğer öğrenebiliyorsa, ona bir ders verelim. Çorum'da İmam Hatip Okulu açılalı kaç yıl oldu, kaç tane Alevi öğrenci bu okula kaydoldu? "Rakam küçük değil" buna karşın kaç Öğrenci mezun oldu. Hepsi mi geri zekâlıydı? Bir tanesi nasıl olduysa mezun oldu, Yüksek İslam Enstitüsü'nü bitirdi. O da, sonra*dan Alevi olduğu anlaşıldığı için şimdi sanat okulunda öğretmen. Dikkati çekerim, Diyanet görev vermedi. Bizler, miting meydanlarındaki Sa*yın Demirel'in, Sayın İnönü’nün beyanlarını, hele de Pir Sultan'ın "Gelin" canlar bir olalım" sloganlarını baş tacı eden Sayın Erbakan'ı, hele de Maraş kahramanı Ecevit'i çok dinledik. Alevi*ler kendi üzerlerinde oynanan oyunları da çok gördü. İl özelinde gibi görünen örnekler Türkiye genelinde farklı olmadığını sergiler.>>>>> Cem Dergisi sayfa 59. yazı sahibi: İSMAİL PAMUK
Ey gönül hak sendedir hak sendedir
Söyle hakkı [COLOR=#0070c0]kim Ene’l Hak sendedir
Seyit Nesimi Sultan
GERÇEĞİN DEMİNE HÃ (o),
YOL DİLİYLE: ENE’L HAKK
Kul Seyyid-------- Sultan Sinemil
Alıntıdır...
Pir Silvanus mu, yoksa Pir Sultanlar mı?
Şimdi bizim aramıza
Yola boynun veren gelsin
İkrar ile pire varıp
Hakikatı gören gelsin
Kişi halden anlayınca
Hakikatı dinleyince
Üstüne yol uğrayınca
Ayrılmayıp duran gelsin
Pir Sultan’ım çelebiye
Eyvallahım var Veliye
Yol oğluna yol diliyle
Yolun sırrın soran gelsin
Pir Sultan Abdal
Şairler, ozanlar bulmuştum kendime kaç sene evvel. 1.si Pir Sultan, 2.si Harabi, 3.sü İbreti idi idollerim.
Bir gün kendini bilmezin biri bir ortamda Pir Sultan hakkında atıp tutuyordu. Pir , namaz kılmayı öğütlüyordu güya. Örnek ver! dediğimde ya tam hatırlamıyorum ama namaz kılın diye bir şiiri olduğunu söyledi. İlk iş bende içimden: “on binlerce nefes içinde 1 tane şiir.” Bir hile ve yalan olduğunu aslında biliyordum ama işte bu tür durumlara karşı okumak, öğrenmek diyordumya işte öyle bir durumda kaldım. Yani bilsemde gerçeği anlatacak ne bilgim, ne de kelimelerim vardı.
Çağı araştırdım (16.yy’ı). İlk iş gözüme çarpan ALİ BABA oldu. İşte! Dedim. Bu durumda tam Ali Baba’lık bir durumdu. Bilirsiniz, Ali Baba; Osmanlının uşağı, hain ve Pir Sultana ilk taşı atandır. Ve kahredici olan şeyde Osmanlı belgelerinde Ali Baba’dan: “kendi adına ve kendi adıyla bilinen bir Cami yaptırmış, hayırsever bir vakıf sahibidir.” Diye bahsedilmesiydi.
Banaz, Sivas, Toprakkale zindanı, Hızır, Ali Baba, Yıldız Dağı, 16.YY, kadılar ve Osmanlı. Pir Sultan Abdal Şahın efsanesindeki mekan ve kahramanlar. Hikayeyi anlatmaya sayfalar yetmez. Anlatmayacağım.
Pir Sultan Abdal’ı anlatmak için elbette yeterli bilgi yok; ama efsaneyi bulabilirsiniz. Uzundur. Buldum ve ilk iş çocuklarım olduğunda gerçkete olsa masal diye okurum hevesiyle saklıyorum.
Yeterli bilgi yok dedikya işte ondan dolayı kesin bir Pir Sultan Abdal gerçeği anlatamayız. Birkaç teori yazılabilir: Osmanlı belgeleri yaktı, olay bu kadar büyük değildi, acı olduğu için olağanüstülüklerle doldu gibi gibi gibi.
Fakat benim asıl inandığım: Aslında Pir Sultan Abdal diye biri 16. YYda yaşamadı. Yaşadı bir Pir; ama 16.yyda değil. Aleviliğin herşeyi sır ya, Alevilik bir umman ya işte buda bununla ilgili. Pir Sultan Abdal temsili bir liderdir. Pir Sultan Abdallar vardır ve Pir Sultan geleneği vardır. UZATMAYAYIM…
Evliya Çelebi (1611-1678) Seyahatnamesine (10 Cilttir) bakın Pir Sultan Abdalın konduğu Banazdaki Toprakkale zindanının 1400lü yıllarda yıkıldığını hatta çok daha önce yıkıldığını, yakıldığını söyler. Şöyle ki Evliya Çelebi bu zindanı 1402 yılında Bayezid ile Ankara Savaşını yapan TİMUR’un yıktığını söyler. Tarih ya 1401 yada 1402 dir. Unutmayın bu tarihte yapılan Ankara Savaşında Bayezid esir düşer Osmanlı 11 yıl fetret devrine girer. Evliya Çelebi 1640larda veya 50lerde geldiğinde kalenin harabelerini görür. Evliya Çelebi gezip gördüğü için gözlemini anlatır]. Çelebi, Seyahatnamesinin 3. Cildi sayfa: 848 de Timur için şöyle der:
“ Burada yedi gün kalarak, 70 bin bilgin ve halkı kılıçtan geçirmiştir. Bu şehirde kaleyi dahi harab etmiştir. Halen harabeler durmaktadır. ”
Unutmayın Canlar tarih 1401’dir. Yani Pir Sultandan en az 130 sene önceden bahsediyoruz.Eğer Pir Sultanın asılmasıyla ilgili olsa bu zından, kale halk onu Osmanlının Pir Sultanı asarken yıktığını söylemez miydi? Adam orda insanlarla konuşuyor, bilgi alıyor. İlginç.
Ayrıca Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Pir Sultandan bahsetmez. Halbu ki Pir Sultanın 1580 yılında asıldığı söylenir. Olay Evliya Çelebi gittiğinde yenidir. Böylesi bir acı olayı, isyanı, cinayeti Evliya Çelebinin duymamış olması mümkün değildir.
]Ve en ilginç çarpıcı ve de destekli bilgi, sıkı durun:
Pir Sultan’ın Banazlı olduğundan şüphemiz yoktur değil mi? Sivas-Yıldızeli-Banaz.
]Prof. Dr Fuat Bozkurt, Bir söylencenin izinde Anadolu Aleviliği ve Pir sultan Abdal adlı araştırma kitabında şöyle der:
“ ……. Banaz’ın şimdiki yerinde olup olmadığı belli değildir. KÖY YAŞLILARI bu Banaz’ın üçüncü Banaz olduğunu, ilk Banazın Yıldız Dağına daha yakın olduğunu söylüyorlar.”
Ben Musa’yım sen Firavun
İkrarsız şeytanı lâin
Üçüncü ölmem bu hain
Pir Sultan ölür dirilir
Pir Sultan Abdal
Sorun Alevi gençliği sizce tesadüf mü? Üçüncü ölme tesadüf mü haa? Sanmıyorum. Peki bir ve ikinci ölmeler? Eğil kulağına söyleyeceğim, eğil ! eğil eğil ! ya eğil! İlk ölme BİZANS döneminde. Kimseye söyleme J
EFSANEDEN KISA BİR KESİT:
“ Efsanede Pir Sultan Abdal, meydana getirilir asılmak için. İnsanlar acı içindedir Ama Osmanlının dönme Valisi Hızır ile Ali Baba değil. Hızır Pir’in taşlanma emrini verir. Ama sadık Aleviler asla böyle bir şey yapmaz, düşünmez bile. İkrarından dönmüş Ali Baba haini ilk taşı atar. (Sonra paralanır ve CAMİ yapar helal parayla) Ardından orda olan Müslümanlar, soytarılar, saray muhafızları taşlamaya başlar. Hızır halkın taş atmadığını görünce onları tutar banazın yakınındaki Yıldızdağının mağarasına koyar ve kapatır. Onların dönmeleri için süre verir ama onlar direnir bir zaman sonra bakar ki olmuyor mağaraya ateş atar tüm sadık Alevileri diri diri mağarada yaktırır.”
2003 yılında bu bölgede (Banazda) görev yapan Jandarmalar bir mağaranın girişinde ani ve toplu bir ölümle can vermiş, üst üste yığılı insan iskeletleri görür. (Radikal gazetesi, Haziran 2003)
Arkeolog Mehmet Alkan kemiklerde yaş tespiti yapmadıklarını ancak insanların yanında mağarada bulunan çanak, çömlek parçalarından olayın Roma-Bizans döneminde olmuş olabileceğini vurguluyor. Ve arkadaşlar ilginç olan bu mağaranın hemen önünde eski bir yerleşim yeri tespit ediliyor. Kalıntılarda yerleşim yerinin kesin olarak Bizans dönemine ait olduğu saptanıyor. 1071 de Anadoluda Bizans egemenliği bitip Bizansın sadece İstanbula sıkıştığı göz önüne alınırsa olay 1071den çok öncedir. İşte 1. Banaz ve Pirin ilk ölüşünün kanıtları.
Pir Sultan Abdal’ ım coşkun akarım
Akarımda hak yoluna bakarım
Yükün aldım seyrangâha çıkarım
Daha yıldız dağın yaylamasınlar
Pir Sultan Abdal
Daha sonra diğer sağ kalanlar 5-6 km öteye giderek 2. Banazı kurarlar. Ama Bizans bunu duyunca bir daha gelir yakar, yıkar. Rivayete göre bu olaydan sadece 7 aile sağ kalır. Onlardan biraz daha öteye giderek 3. ve bugün kü Banaz’ı kurarlaaar. Kaynaklara bakın Yaşlılar gidip gelirken şimdilerde hep “ köyümüzün, bin bir bacalı Banazımızın eski yeri” der hayıflanırlarmış.
İşteeee. İş biraz karışık ve çetrefilli. Şu gerçek ki Alevilikte Pir Sultan yoktur. Pir Sultanlar vardır. Tek bir Pir Sultan olmamıştır. Yaşamı katliyam ve acı dolu Alevi Tarihi, dua edip beklememiş ve kendi onurlu çıkışını her zaman bulmuştur, ama her zaman. Göğe ve gayba boşuna dilenmemiştir. Çünkü Alevi halkı herşeyden haberlidir. Ne olursa olsun kendi yarasını kendi sarmıştır. KEEEENDİİ.
“ Uzmanlar yazmalarda gördüklerini ya da ağızdan ağıza sürüp gelen Pir Sultan şiirlerinden hangilerinin gerçekten onun olduğunu, ]hangilerinin onun adına başkalarınca söylendiğini anlamakta güçlük çekiyor, çaresiz kalıyorlar .”
Mehmet Fuat
“ Pir Sultan geleneğinde, Pir Sultan Abdallar, halkın türlü türlü ozanları, onun kişiliğine, kimliğine bürünür. Pir Sultan Abdal adında erirler. ”
Ali Yıldırım
“ Dar ağacına giden bir adam şiir söyleyemez, şiir düşünmüş ve söylemiş bile olsa, kim ağzından bu dizeleri almışta aktarmıştır. ”
Azra Erhat
Arkadaşlar bizim nefesler 11’li Hece vezniyle okunur. Ölüme giden bir insan şiir okusa bile 11i tam tutturacak ve biri bunları yazıya geçirecek… biraz zor bir ihtimal. Belli ki Pir Sultan aşkından birileri onun adına yazmıştır. Bu çok açıktır.
]İbrahim Arslanoğlu ]yaptığı araştırmada 6 tane Pir Sultan Abdal tespit eder. ] Mahlasları şunlardır:
- Pir Sultanım Haydar
- Pir Sultan Abdal (Aruz Şairi)
- Divriğili Pir Sultan Abdal
- Abdal Pir Sultan (bu sinemil ocağındaki olmaLI )
- Pir Sultan Abdal
- Pir Sultan
Turgut Koca bir de Serezli Pir Sultan Abdal ekler. 5 ciltlik Alevi Bektaşi şiirleri Antolojisinde de Serezli Pir Sultan, Banazlı Pir Sultandan ayrı bir şair olarak verilir.
Serezli Pir Sultan Abdalın Selanik, Sarıgöl, Bahçe Tekkesinde Türbesi vardır.
Şimdiiii. ]BURASI ÖNEMLİ : Pir Sultanın asılmasından sonra asılması ile ilgili nefesler söyleyen, Hasan Dede Tekkesine (Ankara-Keskin ilçesinde) gidip gelen Pir Sultan Abdal, olayın vahşetini dile getiren ayrı bir Pir Sultan, Aruz Vezni ile şiirler söyleyen Pir Sultan, Şah İsmail devri ile ]Şiilik propagandası yapan, Alevileri kendi saflarına çekmek isteyen Şii Safevi devletinin etki ve yöntemiyle uydurma olan ve Ali-Yezit-On iki İmam eksenli kısır şiirler yazan Pir Sultan… Çok Pir Sultan var.
En önemliside ASİMİLECİ ZİHNİYETİN uydurma Pir Sultanı var. İşte bütün bu namaz, Cami ve çarpıtılan Alevi geleneklerini şiirde işleyen odur. ADAM şiir yazar son dörtlüğe PİR SULTANIM diye ad koyar işteeeeeee biz Sözde Alevilerde hurrrrraaaaa hadi Camiye der. Yaa bu kadar mı düştünüz? Lütfen yapmayın Ali Baba’laşmayın! Binlerce Ozanımız, Pirimiz, Mürşidimiz var hangisinde Namaz, Oruç kılın, tutun diye nefesler görürsünüz? Yapmayın etmeyin, ayıptır, o kadarı kana ihanettir, olayların tarihi seyrini okuyun, bakın göreceksiniz.
Bakın! bir PİR SULTAN, bir de HACÃ BEKTAŞ VELİ için bu uydurma nefesler var. Kurban olayım görün çünkü bu iki eşsiz, ulu, PİR bizim en sevdiklerimiz ve övdüklerimiz, andıklarımızdır. Onun için bu Pirlerle ilgili uydurma tarih yaratılmıştır, nefesler yazılmıştır. Çünkü İnsanlar her zaman en büyük ÖNDERLERİN peşinden gider. İki Pirde en büyüklerimiz olduğu için onlarla uğraşıyorlar. BAKIN DİĞER YAZILARIMDA ŞÖYLE SAPTAMALAR YAPMIŞTIM:
**) “Bektaş Veli Gerçeği” Adlı Yazımda şunu yazmıştım:
…Hacı Bektaş Veli üzerine oynanmayan oyun kalmadı. Eğer bir grubu, inancı, felsefeyi, topluluğu istediğiniz kalıplara sokamıyorsanız yapacağınız iş onun önder ve ileri gelenleriyle oynamaktır ve kendi gerçeğinizi yaratmaktır. Bektaş Veli’nin, Pir Sultanın, Abdal Musa’nın, Geyikli Baba, Abdal Murad, Baba İlyas, Dede Garkın ve Baba İshak’ın eserleri, geldikleri yerler, doğum ve hakka yürüyüş tarihleri ne yaptıkları hakkında kesin bilgilere ulaşabiliyor musunuz? Ki bu Pir’ler en meşhurlarımız. En bilinen ve yola katkıları çok iyi bilinen ve Cemlerimizde kutsanan Pirler. Bektaşiliği kurumsallaştıran ve sistematik hale getiren Pir Balım Sultan ’ın bile Sırp olduğunu söyleyen makaleler okudum ve bu iftirayı atan Prof’ları bizzat kendim duydum. Bir topluluğun önderlerinin eserlerini yok eder ve onlar adına eser yazar ve hikaye uydurursanız gelecek nesillere “aaaa! bak pirimiz bile Namaz kılmış” dedirtir Camiye sokarsınız.
Haksız mıyım canlar? Atatürk üstünde bile iktidar, güç sahibi olunca yapma tarih yaratıyor. Atatürk üstünde bile! Şunu söyleyen Atatürk üstünde:
“… Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, ]gökten indiği SANILAN kitapların ]dogma larıyla bir tutmamalıdır.Biz, ilhamlarımızı ]gökten ve ]gaipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Canlar! Yazı yine uzadı ama şunuda vermek istiyorum: Tarihini tam bilmiyorum. Kesin olan 1994-95-96 yıllarından biri. CEM dergisi adlı bir dergi elime geçti. İlginçti. Mayıs Ayından sonra çıktığı belli çünkü 6 Mayıs Hıdrellez şenliklerinden bahsediyor. Gittiği köydeki fotoğraflarla beraber. SAYFA 59’da şöyle bir yazı var lütfen dikkatle okuyun LÜTFEN: sayfanın tamamını veriyorum:
>>>>> Cem Dergisinin Alevilik hak*kındaki sağlıklı görüşlerine karşın sözde Alevi geçinen, kendini bile temsile kabiliyeti olmayan Aleviler ile asimilasyoncu Diyanetçiler açık otu*rumlar, paneller, yayınlar yolu ile yeni hazırlanmakta olan Anayasa'ya yön vermeye çalışmaktalar. Alevi’ye saygısı olanın Cem evine saygısı vardır. Onu da yozlar değil Aleviler bilir. Devlet şeriat devleti değilse ibadet hürriyeti varsa, herkes kendi inancına göre ibadet yapar. Va*tandaşın verdiği vergiyle belli kişiler beslenmez.
Alevilerin ibadet biçimi, insan boğazlanarak değiştirilmemiş ki şimdi belli oyunlarla değiştirilsin. 30–40 yıl önce Meclis'e iki defa gelen "Alevi masası" kanun teklifleri hangi oyun*larla hasıraltı edildiğini o gün de bili*yorduk. Şimdi asır iki bine yaklaştı o da gerilerde kaldı. Herkes yoluna, kim nasıl inanırsa öyle ibadet eder. Benim gibi düşünmüyor diye adam boğazlayan fanatikleri de kimse umursamıyor. Pir Sultan'ın "namaz kıldığını" söyleyenler, Alevinin namazını da, hacetini de bilmiyorlar. Yahut Alevi'yi bölme gayreti içindeler. Hele Amasya'sına bile ayağını basamayıp havada kalan bir fetvacı başı var. Çorum olaylarını yaşamayıp, bilim adamı sevdasına kapılan, gerçeklerden nasibini alama*yan "Yüksek dağların tepesinde hem kuşa", hem de yılana rastlanır. Biri uçarak çıkmıştır, diğeri de sürünerek", Bu gafil: Nasıl çıktığını da bilmiyor. Çorum olaylarını gelsin bağımsız mahkeme dosyalarından öğrensin, öğrenebilme kapasitesi varsa. Ben Çorumluyum. O fetvacı muhbir nerede kime hizmet ediyor.
Eğer öğrenebiliyorsa, ona bir ders verelim. Çorum'da İmam Hatip Okulu açılalı kaç yıl oldu, kaç tane Alevi öğrenci bu okula kaydoldu? "Rakam küçük değil" buna karşın kaç Öğrenci mezun oldu. Hepsi mi geri zekâlıydı? Bir tanesi nasıl olduysa mezun oldu, Yüksek İslam Enstitüsü'nü bitirdi. O da, sonra*dan Alevi olduğu anlaşıldığı için şimdi sanat okulunda öğretmen. Dikkati çekerim, Diyanet görev vermedi. Bizler, miting meydanlarındaki Sa*yın Demirel'in, Sayın İnönü’nün beyanlarını, hele de Pir Sultan'ın "Gelin" canlar bir olalım" sloganlarını baş tacı eden Sayın Erbakan'ı, hele de Maraş kahramanı Ecevit'i çok dinledik. Alevi*ler kendi üzerlerinde oynanan oyunları da çok gördü. İl özelinde gibi görünen örnekler Türkiye genelinde farklı olmadığını sergiler.>>>>> Cem Dergisi sayfa 59. yazı sahibi: İSMAİL PAMUK
Ey gönül hak sendedir hak sendedir
Söyle hakkı [COLOR=#0070c0]kim Ene’l Hak sendedir
Seyit Nesimi Sultan
GERÇEĞİN DEMİNE HÃ (o),
YOL DİLİYLE: ENE’L HAKK
Kul Seyyid-------- Sultan Sinemil
Alıntıdır...