Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: Isde bizim memleket, isde sizin memleket.
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Erzurum Örf ve Adetleri


DÜĞÜN GELENEKLERİ
[COLOR="#000080"]

Kız İstemede Mendil Düğümleme: Gelinlik çağına gelen genç kızlara çevrede dünürcü gelinir. Bu dünürcüler bir tane olabileceği gibi aynı anda birden fazla da olabilir. Kıza gelen dünürcülere kız babası düşüneceğini söyler. Kız babası kıza doğrudan doğruya kiminle evlenmek istediğini soramadığı için bir kadın tarafından kıza kaç tane taliplisi varsa o kadar ayrı renkte mendil getirilir. Bu mendillerin kime ait olduğu da söylenir. Kızın kime gönlü varsa o kişiye ait mendili düğümler ve böylece kiminle evlenmek istediğini belirtir.

Düğün: Babası oğlunu çağırır, oğlan diz çökerek oturur. Baba oğlum falan adamın kızını sana isteyeceğim,git kızı uzaktan gözet der. Oğlan kızı beğenirse arkadaşlarıyla babasına haber gönderir. Oğlan babası iyi konuşan, ağzı laf yapan bir komşusu ile dünüre gider. Oturup uzun uzun sohbet ederler. Olan tarafı çekingen davrandığı için bir türlü konuya giremez. Ziyaretin sonuna yakın komşusu Allahın emri üzeri Peygamberin Kavli üzeri oğlumuz falancaya sizden hısımlık diliyorum der. Kız babası başını eğerek sonra cevap veririz biraz düşünelim der. Daha sonra ikinci bir ziyaret gerçekleştirilir. Geçen günkü sözümüz ne oldu diyerek söze başlanır. Kız babası yine başını eğerek cevap vermek istemez,düşünelim der. Oğlan babası yine cevap alamadan geri döner. Çünkü kız evi naz evidir. Kız evine üçüncü ziyarette maddi duruma göre hediye (Baklava, çikolata) alınarak götürülür. Oğlan babası bu kez biz geldik gitmeyiz, kuzu kurban kabul etmeyiz, bu kızı Allah yazdıysa gelin almak isteriz der. Eve getirilen hediye kız evi tarafından kabul edilirse oğlan evini görmeceye (kız ile oğlanın biribirini görmesi) çağırır. Kız ile oğlan görüştükten sonra kız babası yakın bir akrabası vasıtasıyla kızının fikrini sorar. Kız babam bilir derse gönlü var demektir. Bundan sonra söz kesilir. Arkasından oğlan tarafı nişan ister. Nişandan sonra bir gün alırlar ve kızın evine kesene (Kıza altınını, elbisesini ve çeyizini götürmek) giderler. Kesene kızın çeyizini evine serer. Kesene Perşembe günü gider düğün cumartesi akşamı kına ile başlar. Kına gecesi gelinin tüm tanıdıkları ve arkadaşları gelerek gelini giydirip süslerler. Gelin odaya gelince alkışlanır ve oturmadan oynatılır.turkeyarena.net Bundan sonra meydan genç kızlara kalır. Ve uzun bir süre söyleşirler. Birbirlerini överler, türkü söylerler. Oyun faslı bittikten sonra sıra geline kına yakmaya gelmiştir. Kına yakılmadan önce kız anasından şöyle izin istenir.
[COLOR="#B22222"] [B]
Kız mısırdan kınan geldi mi?
Kız annesi duydu mu?
Çağırın gelsin öz anasına
İzin versin kınasına

Geline kına yakmadan önce abdest aldırılır.Genç kızlar tarafından büyük bir leğende kına yoğrulur. Yoğrulan kınanın üzerine mum yakılır. Kına ilk olarak, annesi tarafından gelinin eline sürülür. Daha sonra genç kızlar kına türküsünün eşliğinde birbirlerine kına yakarlar.

Gelin söyler:
Ak elime mor kınalar yakarlar
Baba evinden el evine atarlar.

Ana söyler:
Var git kızım güle güle
Göz yaşını sile sile

Gelin söyler:
Sabah erken kalkarım
Elim kına yıkarım
Anne, baba ve kardeşlerim artık sizi çok özlerim.

Kız anası söyler:
Var git kızım güle güle
Göz yaşını sile sile
Oğlan tarafı Pazar günü gelin alıcı gelerek gelini alırlar.

DOĞUM GELENEĞİ
Doğum ve Sonraki Törenler: Doğum öncesi akraba ve komşulardan tecrübeli ve yaşlı kadınlar evde toplanır. Anne adayının yanında ayrılmazlar.Doğumu en tecrübeli kadın yaptırır. Ve ömür boyu çocuğun ebesi olarak kalır.

Doğum gerçekleşince bebeğin göbeği kesilerek bağlanır. Zaman geçirmeden yıkanarak bir beze sıkı sıkı sarılır. (Kundaklanır)

Doğumdan sonra göbedelik töreni yapılır.Bu tören yapılırken maddi durumu iyi olanlar ziyafet verir, iyi olmayanlar ise lokum ve büskivi dağıtırlar.

Ad verme: Ailenin en yaşlı erkeği çocuğu kucağına alarak kulağına ezan okuyarak ismini verir.

Tuzlama: Bebek doğduktan 3 gün sonra yakın komşularının ve akrabalarının toplandığı ev ortamında bebek bal karıştırılmış tuzla tuzlanır. (Büyüdüğünde teni kokmasın diye)

Diş Diricesi (Gölleme): Bebeğin ilk çıkardığı dişi gören ilk kişi çocuğa hediye alır.Ve diş diricesi (nohut, mısır, fasulye ve buğdayın harşlanmasıyla yapılan yiyecek) pişirilerek gelenlere ikram edilir. Gelmeyenlere gönderilir.

Günümüzde ise gelişen teknoloji sayesinde bebeğin cinsiyeti, sağlıklı mı yoksa özürlü mü olduğu önceden belirlenebilmekte, hastanelerde hijyenik ortamda doğum yaptırılmaktadır.

YAYLA GELENEĞİ
İklimi nemli ve sıcak olan ilçemizde tarımsal üretimin gelişmediği ve turizmin olmadığı dönemlerde hayvancılıkla geçinen yöre halkı hayvanların ilkbaharda otlak ihtiyacı için yaz yurduna Temmuz ve Ağustos aylarında başyaylaya Eylül ve Ekim aylarında da güzlüğe gitmektedir. Günümüzde ise daha çok iklim ve nostaljik sebeplerle Mayıs – Eylül ayları arasında yaylalara gitmektedirler. Geçmişte barınak olarak inler, kümeler, taştan yapılmış çivliklerde ikamet edilirken ve at, deve ve eşeklerle yayla göçü gerçekleştirilirken günümüzde motorlu araçlarla ulaşıma elverişli yayla yolları günübirlik yayla gidiş-gelişine olanak sağlamış, yayla evleri kalıcı konut halini almıştır. Çoğu yaylada elektrik ve su imkanı yaylalarda yöre halkının kentsel imkanlara kavuşmasını sağlamıştır.

İMECE GELENEĞİ
Özellikle kırsal kesimdeki köylüler,köyün ortak işlerini imece usulüyle çözdükleri gibi, birbirleriyle de kendi aralarında özellikle ekim ve hasatlarda yardımlaşma geleneği günümüzde de halen devam etmektedir.
[/B]
[COLOR="#000080"] [B]


[COLOR="#000000"] [B]Bursa Yöresel Örf ve Adetleri-Gelenekleri





DOĞUM

Doğum ile ilgili adet ve inanmalardan önce , çocuğu olmayan kadınların baş vurdukları birtakım işlemler bulunmaktadır. Bunların arasında en yaygın olanı türbeleri ziyaret ederek adaklar adamak ve dualar etmektir. Çocuğu olmayan kadınları başvurduğu yöntemlerden biride Kaplıcalar gitmektir Karamustafa kaplıcasına giden kadılar su akan oluğa elini sokarak gözlerini kapatır ve bakmadan suyu içir bu şekilde kadın içindeki kiri yada uğursuzluğun yok olacağına ve döl tutacağına inanmaktadır. Yine Kaynarca kaplıcasındaki evliya kurnasında yıkanmadan dileklerin gerçekleşmesi ve dertlerine çare bulmakta yarar sağlayacağına inanılmaktadır.

Gebe kalan kadının bazı yiyeceklere ilgisi olabileceği düşünüldüğünden yanında pişirilen her yiyecekten yedirilmeye çalışılır."aşerme"sırasında kadının aklına gelen yiyeceği yememesi çocuğun kusurlu olacağı inancı vardır.

Gebe kadının yediği yiyeceklerle doğacak çocuğun cinsiyeti tespit edilmeye çalışılır .Ekşi yiyen kadının kız , tatlı yiyen kadının erkek doğuracağına inanılmaktadır. Ayrıca sakız çiğneyen ve dondurma yiyen hamile kadının çocuğunun sümüklü,ayva yiyen kadının çocuğunun güzel olacağına inanılmaktadır.

Çocuk Doğduktan sonra göbek bağı kesilerek temiz bir beze bağlanır,çocuğun dindar olmasını isteyenler göbek bağını caminin avlusuna ,kız çocuklarının göbeği genellimle evin bir yerin sıkıştırılır , okuyup iyi bir eğitim alması isteniyorsa da okulun avlu veya duvarına bırakılmaktadır. Bebek doğduktan bir hafta sonra evde mevlit okutularak loğusa şerbeti kaynatılır. Çocuğun adını koymak için ailede veya çevrede yaşlı veya dini bilgisi olan bir kişi çağrılarak çocuğu adını koyar .Bunun için çocuğu kucağına alan kişi kıbleye dönerek kulağına önce ezan sonra ismini üç kere fısıldar. Genellikle aile büyükleri ile tarihi özelliği olan kişilerin isimleri tercih edilmektedir .

Loğusa kadın ile bebeğinin kırk gün süresince kötülüklerden , kötü güçlerden korunması ve uzak durması gerekmektedir. Loğusa kadına ve bebeğe nazar değmemesi için akşam ezanından sonra dışarı çı4kmazlar ,dışarıya çamaşırlarını bırakmazlar,etrafındakiler onu yalnız bırakmazlar,eve gelen misafirler giderken sütünün kesilmemesi için güle güle demez. Loğusa kadını başka bir loğusa kadınla bir araya getirmezler kırklarının karışacağına ve "al basması "yaşayacağına inanılmaktadır.

Doğumdan kırk gün sonra bebekle anne kırklanır. Kırklama için kırk tane küçük taş veya fasulye tanesinin her birine "ihlas "okunur ve üflenir ve üflenir. Çocuk ve anne temizce yıkandıktan sonra kullanılan su evin etrafına serpiştirilir. Kırklamadan sonra çocuk ve anne nazar ve diğer kötü güçlerden uzaklaşmış olur .Bebeğe ziyaret ettiği evden şeker yumurta yiyecekler verilerek çocuğun yumurta gibi sağlıklı verimli,gürbüz olması , şeker verilerek tatlı dilli ve cana yakın olması dilenir.

Bursada yürüme çağı gelen çocuklara tay simidi -tay turtusu (durdusu )yada adım çöreği töreni yapılmaktadır. Bu tören sırasında bir çöreğin içine yerleştirilen bozuk para kime çıkarsa o kişi çocuğa hediye alır.Yürümeyen çocuk bir dede mezarına (yatıra ) götürülerek önünde gezdirilir.
Geç konuşan çocuklara kurban bayramında 7 evden 7 kurban dili alınarak yedirilir,bülbülün su içtiği tastan çocuğa da su içirilir.

Bebeğin dişi çıkınca"diş buğdayı " yapılır,Diş buğdayı kaynatılmış buğdaya şeker katılarak yapılır .Diş buğdayı çeşitli çerezlerle birlikte ikram adilmektedir.



ÖLÜM

Bursa da ölüm karşısında gösterilen davranışlar çeşitlilik gösterse de yapılan etkinlikler aynı motif etrafında gerçekleşmektedir.
Ölen kişi karnı şişmesin diye üzerine bıçak konur . Çenesi bağlanır ayaklarının iki baş parmağı bez ile bağlanır ,uzaktan gelecek yakının varsa bir gece bekletilir Ölü yıkayıcı çağrılarak ölüye abdest aldırılır. Kefene sarılır ,tabuta konur ve camiden sela verdirilir .Belirlenen saate cenaze namazı kıldırılır,helalliği verildikten sonra tabut alınır mezarlığa götürülür tabuttan çıkarılarak mezarlığa konulur mezar kapatıldıktan sonra bir ibrikle mezarın üzeri sulanır daha sonra bu ibrik mezarın üzerinde bırakılır .Ölü gömüldükten sonra ölü evinde un helvası kavrularak gelenlere dağıtılır,ayrıca mezarı başında da ölü gömüldükten sonra helva ekmek veya pide dağıtılır.

Akşamdan itibaren evde tebareke okunmaya başlanır bir hafta boyunca evde kuran okutulur Yedi günün sonunda evde pilav et veya pide dağıtılır .Bir hafta boyunca ölü evine komşuların yemek getirmeleri ,ölü evine gelenlerin ise yemek yemeleri adetler arasındadır. Ölümün kırkıncı gününde ve de veya camide mevlit okutularak şeker ve lokum dağıtılır. Kırk mevlidinden sonra elli iki mevlidi yapılır Buna akraba ve komşular çağırılır pilav ve ayran dağıtılır. Ölen kişiden bahsederken rahmetli diye anılır,taziyeye gelenler "ölenle ölünmez ""Allah geride kalanlara ömür versin""Allah o yattıkça evlatlarına ömür versin" gibi dileklerde bulunurlar.

SÜNNET

Bursada sünnetler genellikle okulların tatil olduğu dönemde yapılmaktadır. Sünnet olacak çocuğa "Sünnet çocuğu "adı verilir .Çocuğa sünnet elbisesi adı verilen çok süslü parlak kumaşlardan yapılmış şapkalı kıyafetler alınır. Nazar değmesin diye şapkası genellikle mavi renkte ve önünde de maşallah şeridi bulunmaktadır. Sünnetten birkaç gün önce çocuğun parmaklarına kına yakılır .Sünnet çocuğu kıyafetlerini giyerek komşu ve akrabalarını dolaşır ellerini öper eli öpülen herkes çocuğa para verir. Sünnetler genellikle mevlitli ve yemekli yapılmaktadır. Çocuk sünnetten önce araba ile gezdirilir,babasından armağan almadan arabasından inmez.

Genellikle öğleden sonraları yapılan sünnet töreni için son yıllarda salon tutulmaktadır. Sünnetçi salona getirilir veya hastanede yapıldıktan sonra salona veya eve getirilmektedir. Sünnetten önce çocuğa sünnet entarisi giydirilir. Sünnet sırasında çocuğu kucağında tutan ve çocuğun yanından ayrılmayan kişiye kirve adı verilir .Kirveler çocuğun sonraki yaşamında da etkin olacak insanlar konumundadır. Davetlilerin duaları ve oldu da bitti maşallah sözleri arasında sünnet yapılır. Çocuk için hazırlanmış olan çok süslü sünnet yatağına yatırılır. Bundan sonra çocuğu eğlendirmek için çeşitli oyunlar oynanır.

ASKERLİK

Askerlik çağına gelen genci askere gideceği günden itibaren bir iki ay boyunca gezip eğlenmesi için serbest bırakırlar. Asker adayı son haftasında bütün komşu ve akrabalarını gezerek vedalaşır onlara "Askere gidiyorum hakkınızı helal"edin der, ellerinden öper .

Vedalaştığı kişiler askere para , iç çamaşırı , çorap v.b hediyeler verirler. Askerin arkadaşları davul zurna ile askeri eğlendirmeye çalışırlar. Askere giderken davul zurnalar çalınarak Türk bayrağının altında arkadaşları tarafından havaya atıp tutularak yolcu edilir. Arkadaşları ona komutanlarını dinlemesi için öğütlerde bulunur , kadınlar dualar okurlar,askerin ağlamaması için eline emzik tutuşturulur. Yollarının açık olması ve sağ salim dönmesi için yapılan dualarla askere yolcu edilir. Uğursuzluk getirmemesi için Askerlik süresince askerden gelen mektup yırtılıp atılmaz, görünmeyen yere asılmaz.

Askerlik dönüşü aile tarafından un helvası yapılır akraba ve komşulara dağıtılır. Komşu ve akrabalar oğlanın evine gözün aydın kutlamasına giderler.

EVLENME

Bursa da düğün gelenekleri günümüzde de devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Kızla oğlan birbirlerini görüp beğenmişse, oğlan tarafı kızın evine belirlenen bir tarihte giderek kızı "Allahın emri peygamberin kavliyle "isterler .Kız tarafı kızı verirse belirlenen bir tarihte erkek tarafı nişan bohçasını kız tarafına gönderir , nişanı bir erkek başının üzerinde taşıyarak kızın evine götürür. Kızın evinde lokum ve pasta ikram edilerek eğlence düzenlenir. Eğlencenin ilerleyen saatlerinde kurdeleye bağlı olan yüzükler takılarak bir aile büyüğü tarafından kesilir. Nişan gecesi düğün tarihi tespit edilerek düğün için plan yapılır.

Düğün tarihi yaklaşınca kızın çeyizlerinin son hazırlıkları yapılır .Düğünün olacağı haftanın son çarşambası gelinin çeyizleri bir arabaya yüklenerek yeni evlerine gönderilir .Oğlan evine giden çeyizler kızın arkadaşları ve akraba kızları tarafından serilir. Çeyiz sandığı eve girerken veya çeyiz sandığı açılırken kız tarafından birisi sandığın üzerine oturur bahşiş almadan da kalkmaz .Çeyizler düğün olduktan on beş gün sonra kaldırılır.

Düğünden önce yapılan e önemli etkinliklerden biri de gelin hamamıdır. Günümüzde yaygın olmayan bu gelenek kısmen de olsa sürdürülmektedir. Gelin hamamı düğünden önceki Cuma günü yapılır bunun için erkek tarafı bir hamamı kiralar iki tarafında kadınları hem yıkanıp hem de eğlenirler.

Kına gecesi kızın evinde düğünden bir gün önce yapılır .Kına gecesi için erkek evi kız evine kına ve çerez gönderir .kına ve çerezler küçük poşetlere konarak gelen konuklara ikram edilir. Geline "kınalık "adı verilen renkli bir elbise giydirilir. Saçına duvak takılır. Kadınlardan bakır veya darbuka çalmayı bilenler çalıp söyleyerek eğlenceyi başlatırlar. Herkes gelin adayıyla karşılıklı oynar,bu sırada geline para takılır. Sıra kına yakmaya gelince gelin adayı renkli satenden yapılmış pijama veya sabahlığını giyer abdest alır başına bir kırmızı yemeni örterler , hazırlanan kınanın üzerine mum dikilir gelinin eline kaynana altın sıkıştırarak kınayı yakarlar,bu sırada ağlatma havası adı verilen türküler söylenir:
[COLOR="#B22222"]
Gelin mi oldun gelin mi oldun
evvel bizim idin a güzel
Şimdi emlin mi oldun a güzel
Oğlan anası oğlan anası
Elinde mumlar yanası
Oldun gelin kaynanası

Şen evimiz şen kal...
Kız anası kız anası
Kızınız bu gece misafir size
Yarınki gece eller evinde
Ağlar anam ağlar
Sorun niçen ağlan
Yavrusundan ayrılıyor
Onun için ağlar
Ak evlerim kızsız kaldı
Ak bakırlarım susuz kaldı
Ağlar anam ağlar


Düğün günü erkek tarafı düğün alayıyla kızı almaya gelir Evin önünde davullar çalarak gelen konuklar eğlenir .Süslenmiş olarak gelen gelin arabasından oğlanın annesi ile gelinin evinden "yenge "oturur. Gelin evden çıkarken kızın beline babası veya erkek kardeşi kırmızı bir kurdele takar. Gelin evinden çıkarken kızın arkadaşları veya akrabaları kapıları kapatır , aldıkları bahşiş karşılığında kapıyı açarlar. Başında bayrak bulunan gelin alayı oğlan evine varınca arabadan en son gelin iner eve girerken başına pirinç , şeker , para atarak yeni evine bolluk bereket ve şeker gibi tatlı bir yaşam geçirmeleri dilenir. Eve girmeden önce kayınpeder geline hediye olarak takı takar. Gelin eve girince konuklara kızın çeyizinden çorap , yazma v.b eşyalar hediye edilir .

Damat evinde akşam yemeğinde geline tatlı yedirerek gelinin tatlı dilli olması dilenir. Kız tarafı erkek evinden"tavuk alma " yapar. Tavuk alma içi gelinin arkadaşları ve akrabaları bir araya toplanarak türküler söyleyip oğlanın evine gelirler bu arada oğlan evinde tavuk pişirilerek bir tepsiye konur hazırlanır , yanına bir tepsi baklava konur .Dışarıdakilerden birisi oğlan evine girerek tavuğu ve baklavayı alır türkülerle oğlan evine teşekkür edilir kendi aralarında yaptıkları oyunlarla başka bir yere giden gençler tavuğu ve baklavayı yerler Gelinle damat yalnız kalmadan önce birlikte yemeleri için damat sofrası hazırlanır,içine çerez, baklava , bir bütün tavuk meyve v.b yiyecekler konarak gelinin odasına bırakılır. Gelin bu tavuğun bacağını ayırırsa evde kendi sözünün geçeceği mesajını vermiş olur. Damadı gelin odasına arkadaşları sırtını yumruklayarak sokarlar,Gelin odasında damat geline yüz görümlüğü takar , gelin duvağını açar.

Düğünden bir gün sonra Paça günü yapılır Paça günün gelinin kızlıktan kadınlığa geçiş töreni de sayılabilir. Damatla gelin evin büyüklerinin elini öper hep birlikte kahvaltı edilir. Gelin tekrar süslerler kaynanasının aldığı kıyafetlerden giyer gelinin arkadaşları ile damadın arkadaşları birlikte eğlenirler
[/B][/B]