Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: Osmanlı Devleti ve Alevilik
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Degerli canlar Bugün sizlerle Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu ve bilinmeyenlerinden bahsetmek istedim..

Öncelikle bilinmesinde fayda olan gerçek, tarihte osman bey adında biri yoktur.. Bütün bilimsel araştırmalar, osmanlı devleti'nin Kurucunu "OTTOMAN" VEYA" ATAMAN" olarak verir. nitekim Bizans kaynaklarında ve diğer batı kaynaklarındada osman ismi yer almaz... Oysa hem batı hem diğer kaynaklar halife Osmanın ismini osman olarak aktarmaktadır...

yani sünni çevrelerin osmanlıyı sünni gösterme aldatmacasından başka bir şey değildir.. osman bey hikayesi...

Otman ve ottoman yada Ataman gerçek isimdir.

Nitekim Otman, Beyliğin başına aday seçildiğinde Hacı bektaş2a küfürlü içerikürülür ve kılıç kuşatılıp kutsanır..

Şeyh Edebali (Edeb-ALİ) kesin olmamakla beraber 1206 yılında Horasan in Merv sehrinde M,1206 yilinda doğmuş, 1326 yılında hakka yürümüştür. Ahi ve Kalenderi şeyhidir.. Otman Gazi'nin (Osman Gazi) kayınpederi ve hocası, Orhan Gazi'nin dedesi bir anlamda da sonradan imparatorluk olacak Osmanlı Devleti'nin (Ottoman Emperier) fikir babasıdır...

İlk tahsilini memleketinde yapan Edebali, tahsilini Şam’da tamamlamıştır. Hacı Bektaş ve diğer Horasan Erenleri ile yakın ilişki içinde olup, sohbetlerinde bulunmuştur. Alevi öğretisi dahilinde Şii-batıni zümreden olan Baba İlyas halifelerinin ileri gelenlerindendir...

Kaynaklar her ne kadar Edebali ile ilgili değiştirici bilgiler vermiş olsalar da sonuçta yollar aynı yere çıkmaktadır. Kimi kaynaklar bu büyük Şeyh’i, Baba İlyas’ın halifesi gibi gösterirken, kimi kaynaklar da onu bir Ahi Şeyhi olarak noktalamaktadır. Sonuçta her iki yol da aynı yere çıkar. Ali yandaşlığı ve Alevilik.

Edebali’nin Bir Alevi-betıni evliyası olan Ebul Vefa ’nin bir mensubu olduğunu Katip Çelebi ’Vefaiyye tarikatına mensup Edeb Ali’ diye vermektedir.’

Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda büyük emeği geçen Alevi pirleri gibi Edebali de her nedense gözlerden uzak tutularak Sünnileştirilmek istenmektedir. Ancak kaynakların incelendiğinde onun bir Alevi piri olduğu her noktada ortaya konmaktadır.Zaten ilk Osmanlı Devleti’nde ki dinsel hoşgörü ve hümanist yapı bu pirlerin öncülüğünde kurulmuştu.

Ertuğrul Gazi’nin. oğlu Otman Gazi, (Osman gazi) Anadolu topraklarına geldiklerinde Müslümanlıkla pek ilgileri yoktu. Öğrenmeleri gerekli tüm bilgileri ve Kuran-i Hz. Muhammed hakkında ne öğrendilerse Edebali tekkesinde öğrenmişlerdir

İşte bu süreçte küçücük bir beylik olan Osmanlı Beyliği’ne destek veren Horasan Erenleri olan Alevi pirleri, bu Beyliğin kısa sürede büyüyüp, bir devlet kuracak duruma getirmişlerdir. Hacı Bektaşlar, Sarı Saltuklar, Abdal Musalar, Geyikli Babalar ve niceleri Osmanlı Devleti’nin kuruluş süreçlerinde bilginleri, yöneticileri, öğretmenleri olmuşlardır. Taa ki, ne zaman Alevi inancının ve Alevi’nin toplumsal yaşamının Osmanlı devlet erkanına ve feodal toprak beylerine ters gelmeye başlamasıyla bu ilişkiler tersine dönmüş, 15. yy.lın ortalarından başlayarak kopmaya ve adeta da Aleviler Osmanlı Devleti’nce düşman olarak görülmeye başlanmıştır.

Söz konusu ayrışmanın olduğu ve herşeyin tersine döndüğü 15 yüzyıla kadar..Horasan Erenleri hem Selçuklu, hem de Osmanlı devletinin ilk yıllarında o ülkenin birer yöneticisi gibi sorumlu davranıyor, aynı sorumluluk içerisinde de görevlerini yerine getiriyorlardı. Örneğin Osmanlı Devleti’nin oluşumunda Otman Gazi’ye (osman gazi) kızını vererek kayınbabası olan Edebali, Osmanlı Devleti’nin örfi ve dini konularında hüküm verendir... Osmanlı'nın ordusu olan yeniçerilerde Horasan erenlerinin denetimindeydi.. Osmanlı devletinde alevi-batını egemenlik.. yavuzun mısırdan halifeliği getirdiği döneme kadar etkinir.

EY OĞUL!!!!

Ey oğul, artık Bey’sin!
Bundan sonra
öfke bize, uysallık sana.
Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoşgörmek sana.
Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana...

Ey oğul, sabretmesini bil,
vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma;
insanı yaşat ki devlet yaşasın.

Ey oğul, işin ağır,
işin çetin, gücün kula bağlı.
Allah yardımcın olsun...
Güçlüsün, kuvvetlisin,
akıllısın, kelamlısın!
Ama; bunları nerede,
nasıl kullanacağını bilmezsen
sabah rüzgarında savrulur gidersin.
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.
Daima sabırlı, sebatlı ve
iradene sahip olasın!
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi
değildir. Bütün bilinmeyenler,
feth edilmeyenler,
görünmeyenler, ancak sen faziletli ve
ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır.

Ey oğul ! Ananı , atanı say !
Bereket büyüklerle beraberdir.
İnancını kaybedersen ,
yeşilken çöllere dönersin.
Açık sözlü ol ! Her sözü üstüne alma !
Gördüğünü görme ! Bildiğini bilme !
Sevildiğin yere sık gidip gelme !

Ey oğul ! Üç kişiye acı :
Cahil arasındaki alime ,
zenginken fakir düşene,ve
hatırlı iken itibarını kaybedene.

Ey oğul! unutma ki,
yüksekte yer tutanlar,
aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklıysan mücadeleden korkma !...
Şeyh Edebali

Allah Eyvallah Gerçeğin demine Huu Diyelim...
Alevi İnancında kadın Erekek eşitliği



Kadın ve erkek karışık ibadet etme, semah dönme, Hemen hemen Bütün Türk devletlerinde vardır.. Aleviler, şölen, toplantı ve eğlencelerde içki içiyorlarsa da, (Erenler cemi hariç), Görgü cemlerinde yani ibadet sırasında asla içki içmezler, içkili ise Cem'e girmezler, girerse suçlu olurlar, Ceme tertemiz, güzel kokular sürünerek, güzel giysiler giyinerek sade bir biçimde gelirler.

Aleviler her türlü etkinliğinde, kadın-erkek ayrımı yapmazlar.. kadın ve erkeğin eşitliği heryerdedir.



Örneğin, Tümur saltanatında ULUĞ BEY'in düğününde, böyle bir ziyafet tertiplenmiş, kadınlarında katıldığı bu toy'da ( Düğün) bol miktarda içki içilmiş, ve çalgılar çalınmış, oyunlar oynanamıştır...

OSMANLI SARAYINDA DA, Böyle şölenler tertiplenirdi. LÜTFİ PAŞA TARİHİ ADLI ESERDE, OTMAN GAZİ ( OSMAN) 'nin beyliğini kurduktan sonra Yapılan şölen şöyle anlatılır:

"... Oğuz resmince, üç kere yükünüp baş koydılar. Andan, dürlü ballardan ve KIMIZLARDAN getürüp, OTMAN ( OSMAN) GAZİYE) sağrak sundular.."

II. Murad devri tarihçilerinden, Yazıcıoğlu Ali Efendi, kadınlı-erkekli yenilip içilen şölenleri şöyle anlatır:

işbu tertib üzre oturmak gerek
Önlerinde müçeler durmak gerek
KIMIZ-U komran da bu tertip ile
Ağa ile ini arasında içile

İBN-İ BATUTA, Kırım Sarayında, beyler ve hatunlar tarafından karşılanıp ağırlanmıştır. En çok at etinden yapılmış yemekler, KIMIZ VE BOZA ikram ediliyordu. Yemekten sonra, güzel sesli hafızlar KUR'AN okuyor, bir hatip hutbe veriyordu.

Kaynak:

1- Mehmet ERÖZ, Türkiye'de Alevilik- bektaşilik, s. 309

2- Seyahat-name-i İbn Batuta, Çev: M. Şerif tercümesi, III. cilt, s. 205

3- Mehmet YAMAN, Alevilik ( İnanç- Edeb- Erkan)
Osmanlı ve Ehli Beyt
Osmanlı devletinde yeniçeriler, Ehli beyt neslinden geldiklerine inanılan hacı bektaşı veli Ocağına teslim edilmiştir...

yeniçerilerin Piri hacı bektaş-ı Veli ve Bektaşilerdir...Yeniçerilerin resmi tarikatı Bektaşilik idi. Yeniçerilerin 94. alayında mürşit olarak bir Bektaşi Babası otururdu. O ölünce yeni ’Baba’ Hacıbektaş’tan gönderilirdi.
Büyük resmi törenlerle karşılanır ve makamına oturtulurdu..

Osmanlı devletinin resmi din yolu Alevi-Bektaşilik idi’ Ne zamana kadar mı? Selim Padişahın Şah İsmail’e ve Safeviliğe karşı bir Sünni set inşası ihtiyacını duymasına kadar’

Mısır’dan getirilen Eşari-Sünni din bilginleri Osmanlı memleketine dağıtıldı ve halka Eşari-Sünnilik öğretildi. Sayıları 1000′den çok olduğu söylenen bu bilginlere verilen destek ile Osmanlı’nın resmi mezhebi Sünnilik haline geldi.

İş asıl Kanuni döneminde tamamlandı. Sanıldığı gibi Selim Padişah’ın adı, Yavuz Selim değildi. Safevi-Alevi Türkmenlere karşı yürütülen kıyıcı hareketlerden ötürü halk ona ’Yavuz’ yani kıyıcı, yani zalim dedi’Yavuz sözünün sonradan itibar kazanması ayrı bir konudur.

Bektaşi-Aleviliğin ezilmesi ise 1826 Yeniçeriliğin yok edilmesi ile aynı anda gerçekleşmiş; Bektaşi dergâhları kapatılmıştır. Ta ki Sultan Aziz’in tekrar serbest bırakmasına kadar.

Bugünlerde gündeme yeniden giren Alevi-Bektaşilik ile Osmanlı ilişkilerinin özeti budur.

Osman beyin gerçekte adının Otman olduğu, babasının adı Ertuğrul; oğlunun adı Orhan iken bu Osman adının nereden çıktığı ise ayrı bir tartışma konusudur. osman adının hiçbir tarihi dayanağı bulunmamaktadır... tarihi kaynaklar OTMAN, VEYAHUTTA ATAMAN İSMİNDE BİRLEŞMEKTEDİR.
Osmanlı ve Ehli Beyt

ŞİMDİ YENİÇERİ MEHTER MARŞLARINDAN BİRİNİ AKTARALIM:

Hacı Bektaş Veli’nin bindiği cansız duvar.
Mazharı Nur-i Ali’dendir ona ol yadigar.
Nare-i düldül ederdi arşı âla da karar.
Şad hazare bin kâfiri bir narada etti şikar.


Dedi: Arslanım Ali’dir, kudretine girdikar.
Lâ fetâ illa AliLâ seyfe illa Zülfikar
Koydular başın ol şahın Kerbela Meydanına.
Bastılar parmakların Şah Hüseyin kanına


Urdular miskin pelitle kıymadan gerdanına
Bu hakaretler yaraşmazdı o şahın şanına
Düşmeden kanı yere, ol demde çağırdı gübar
La fetâ illa Ali La seyfe illa Zülfikar

Padişahım çok yaşa Devletinle bin yaşa

Değerli dostlar yukarıdaki sözler Yeniçerilerin sancağında yazılıydı.
Yeniçerilerin gülbengi de şöyleydi:

Allah, Allah, illallah
Boş üryan sine püryan
Bu meydanda nice başlar kesilir hiç olmaz soran
Kulluğumuz padişaha ayan
Üçler, yediler, kırklar
Gülbengi Muhammedi
Nur-ı Nebi
Kerem-i Ali
Pirimiz, sultanımız
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
Demire devranına hû diyelim’
Huuuu’.
3. Murad ve Hac
Osmanlı Sultanları, Bektaşi tarikatına bağlı idi. ve Ayini Cemlere katılırlardı. Şimdi Osmanlı Sultanlarından padişah 3. Murad'ın Hac ile ilgili bir Deyişini ve serhini ele alalım:

Ey Halilüm Kabe kasdın eyleyip çekme elem
Gel tavâf eyle beni kim Kâbe-i ulya menem


Ey dostum, Kâbe'yi tavaf arzusuyla elem çekme,
gel beni tavaf et, zira yüksek Kâbe benim

Sultan 3. Murad


Alevi-Bektaşi İslam anlayısında hac İnsan-ı kamil'in gönlüne yapılırdı. ve Gönülleri tavaf etme Beytullah'ı -Allah'ın evi- tavaf etme kabul edilirdi..

Bunun başlıca nedeni ise, Allah'ın evi'nin mekke'deki kabe değil Gönüller olduğu kabulüdür. Bundan dolayıdır ki hiçbir Alevi-bektaşi ulusu ve osmanlı padişahlarından hiçbiri mekke yollarına düşüp kabe'yi tavaf etmiş değildir..

Yukardaki sunulan örnek dışında Birçok tasavvuf ehlinin Hav farzını mekke ziyareti olarak değil İnsan'ı kamil'in gönlünün ziyareti , sözünün nasihatının sohbetinin dinlenmesi olduğunu kabul ettiğini görmekteyiz..


Kaynak:

Sultan III Murad, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları 873, birinci baskı 1988, Yazan H. Ahmed KIRKKILIÇ, SAYFA 35
Balım Sultan Erkannamesine göre mehter gülbang'ı

Eyyam-ı Gülbang

Bismişah,Allah Allah
Celil-i Cebbar Müin-i Settar,Halik-i Leyl-i ven nehar
La-yezal,zül-celal yektir Allah yek,
Allah'ın birliğine küffarın körlüğüne
Ve Resül-ü Enbiya,Peygamberimiz efendimiz,
Cenab-ı Ahmed-i Muhammed Mustafa
Ve Al-i evlad-ı Resül-ü Müçteba'nın imdad-ı ruhaniyetlerine.

Pir'an Mürşidan,Aşıkan,Gavs-el Vasılin,
Hamaley-i Kür'an Esseyid Muhammed Hacı Bektaş-ı Veli

Ve Güzeştegan-ı Pir'an ve Ehl-i İslam ervahına
Ve Dest-grimiz Balım Sultan ayn-i inayetine

Hünkar-ı İslam İbn-üs-sultan
Bil cümle İslam'ın Necat,saadet ve selametine

Üçlee,beşler,yediler,kırklar,üçyüzaltmışlar ve binbirler demine
Nur'u nebi kerem-i Ali,keramat-ı Veli

Gülbang-i Muhammed'i
Pir'imiz,Hünkar'ımız,üstadımız

Kutbül Arif'in Hacı Bektaş-ı Veli
Dem'ü devranına Hü diyelim hüüü....


kaynak:Şevki Koca,Yeniçeri Ocağı ve Devrişmeler, s:102
EhliBeyt sevgisi ve osmanlı Sultanları
OSMANLI SULTANLARI VE MERSİYELERİ



’Âb–ı rûy–ı Habib–i Ekrem için
Kerbelâ"da revan olan dem için
Bakma ya Rab bizim günâhımıza
Nazar et, can u dilden âhımıza.’

Murad Hüdavendigâr (Osmanlı Sultanı I Murad )




Şimdi Osmanlı Sultanlarından Sultan Abdulaziz tarafından kaleme alınan Kerbela’ya Ağıt'ını sunalım,Sultan Abdulaziz bektaşi tarikatına mensup idi ve Ayini cemlere katılırdı :



KERBELA’YA AĞIT

Kudretil Ayini Resuli şahı servere
Katil kastiyle cem oldular bir yere
Nasılda layık gördüler cismi paki hançere
Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere
Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare

Biat vacip iken iman etmedi ol layın
Kurdular dini fesadı oldular dini hayın
Hüseyne kast fitneyi hayasız bi’ din
Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere
Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare

İncittiler evladı resulu hakkında kulu
Vermediler Kerbela’da mazluma bir kadre su
Ey hayasız zalim, senin yüzüne pu
Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere
Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare

Hüseyn’in katlinin hiç kalırmı yanına
Şimir melun hançer çaldı ol şahın gerdanına
Ey münafık nasıl girdin şah Hüseyin kanına
Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere
Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare

Kuranı din İslamı **** gibi sattılar
Ehlibeyt’i üryan büryan Şam’a esir ettiler
İnsanığa reva olmaz böyle bir iş tuttular
Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere
Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare

Ey müslümanlar dinlediniz feryat figan ettiniz
Dini İslam olmuşuz resula iman ettiniz
Ya buna nasıl dayansın Sultan Halife Abdul Aziz
Ümmet olmak böylemidir Hz. Peygambere
Hem ciğeri pareyi Fatıma, nuri çeşmi haydare

Sultan Abdulaziz ( Osmanlı Sultanı)
Malkoçoğlu ve Bektaşi Dergahı
"...Malgoç Bali İbn-i Ali hazretleri gaziler serdarı ol din eri, Hacı Bektaş-ı Veli'nin aşkına, eyledi, cari bu ayn-ı kevseri, tarih dokuz yüz altmış ikide teşnelikten oldu abdalan beri..."

MALKOÇOĞLU

Yeniçeriler içerisinde kahramanlıklarıyla nam salmış, ayrıca Kanuni'nin fedaisi MALKOÇOĞLU Hünkar Hacı Bektaş-ı veliye sıdk ile bağlı bir baktaşi idi..

Hatta bugün Hacı bektaş dergahındaki Arslanlı Çeşme olarak olarak bilinen çeşmeyi yaptırandır. ÜSTEKİ yAZI DERGAHTAKİ ARSLANLI ÇEŞME 'de yer alır. Bu yazıt, Arslanlı Çeşmeyi Yusuf Bali Çelebi'nin oğlu Bektaş Çelebi'ye konuk olan Silistre Valisi Malkoç Bali İbn-i Ali Bey'in 1554 yılında yaptırmış olduğunu göstermektedir...

Yazıtta yer alan Malkoç bali, Malkoçoğlu'ndan başkası değildir.

kaynak:Osmanlı Devleti ve Alevilik