12/03/2011, 03:19
Alıntı:Sevgili Canhaktan,
Evliyalar ve Muhammed -Ali yolu tabiki sorgulanmalıdır .
Sorgulayarak inancımızın değerlerini daha iyi anlayıp yaşayabiliriz.
Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaş-ı Veli 7 maşuktan ikisidir. Eğer biz yol kutsallarımızı eleştirmeye başlarsak duracağımız yer neresi olur sizce ?Sorgulamayalım demiyorum , eleştiremeyiz diyorum.
Eğer bir evliyanın neden gönderildiğini anlamaya çabalarsak ve evliyaların özellikle de maşukların yolumuz için ne anlam ifade ettiklerini bilirsek; bu sorgulama bizleri onların eleştirilemeyec eği sonucuna götürür.
Evliyalar , Hak'kın yeryüzündeki nefesleridir.
Allah'ı sorgulayabilriz tabiki, ama neyi ve ne kadarını sorgulamalıyız sorusu da beraberinde gelmez mi?
Yol içinde yol arama
Yol Muhammed Ali'nindir
Sır içinde sır vardır yolumuzda. Bunun neyini eleştireceğiz?
Zira bu sırra bizler eremeyeceğimize göre ....
Duracağimiz yeri bilmek için saten bu yola giriyoruz. Eleştirde duracağimiz yerde olmamalı. Eleştiri yıkıcı olabileceği gibi yapıcıda olabilir. Önemli olan eleştiriyi nasıl kullandığınızdır. Hakarete varmazsa, bence herşey eleştirilmelidirde.
Sevgili can siz inadığınız için eleştireceğiniz elbetde çok şey yoktur. Yoksa inanmazdınız.
Ama ''eleştilmez'' demek bambaşka bir şey. Bu kesinlile kabul edilecek bir şey değil diye düşünüyorum.
Bizler insanları ineklere taptığı için bırak eleştirmeyi, hakaret bile edebiliyoruz. Oda onların kutsalları. Ama kendimizi eleştirilmez kabul ediyoruz. Bu anlaşılır bir durum değil bence...
[QUOTEZöhre Ana'nın sözündeki "Evliya eleştirilmez" ifadesi kesinlikle bir dogma değildir.
TDK Sözlükte dogma şöyle tanımlanıyor: Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi. 2. fel. Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav, nas, inak.
Yani bir düşüncenin dogma olabilmesi için nedeninin bilinmemesi, sorgulanamaması ve sınanamaması gerekiyor.
Eğer bir dogmadan bahsediyorsak orada kesinlikle bir kişinin, grubun ya da sistemin baskısından da söz etmemiz gerekir doğal olarak. Kanıtların olmaması, deneyin mümkün kılınamaması gerekecektir.
Bunların hiçbiri ne Zöhre Ana için ne de O'nun anlattıkları için geçerlidir.
Kadere iman bir dogma mıdır?
Ya da hiç kimsenin bilmediği ve görmediği ama kuran'da yazıyor diye mümin kesimin inandığı ahirete iman bir dogma mıdır?
Cennet cehennemin var olduğuna iman getirmek bir dogma mıdır?
Cevabımız evetse bir de şunu cevaplayalım:
Ehlibeyti katleden Ömer'dir!
Herhangi bir kanıtımız var mı? (Kısmen birazdan açıklarım)
Az çok İslam tarihi okumuş biri Ömerin kim olduğunu ne yaptığını bilir böyle bir önermeye kesinlikle karşı çıkar.
Ama bunu Zöhre Ana 30 yıldır söylüyor.
Ben buna inanıyorum. Ben bunu Zöhre Ana dediği için inanıyorum burası doğrudur. Ama bakın nasıl; Zöhre Ana ufkumuzu açıyor ve düşünmemizi sağlıyor:
1. Aleviler neden çocuklarına Ömer, Osman ismini koymazlar? Bilinen tarihte ne Ömer ne de Osman Ehlibeyte zararı dokunmamış kişiliklerdir. Husumetleri vardı belki ama 1500 senedir bir topluluğun kendi çocuklarına isimlerini koymayacak kadar kinlerini kazanacak ne yapmış olabilirler?
2. Ya da Muharrem orucu neden dönüyor? Neden biz hicri takvime uyuyoruz? Ramazanın sebebi ne?
3. Ve Zöhre Ana doktorların ölecek dediği annemi bize bağışlıyor,
4. Ummana giriyor bizler buna şahit oluyoruz,
Ve ben O'na inanıyorum.
Liste uzar.
Eleştirmeyi eğer kusur bulma olarak algılarsak biz Hak'ta kusur aramayız. "Yav Hak niye benim şu arkadaşımı yarattın?", "Ya Rab madem insanlar ölecek neden yaratıyorsun?"
Bunun sonu deliliktir. Bizim sürmeye çalıştığımız Alevilik - Muhammed Ali yolu bunun üzerine inşa olunmamıştır.
Biz ne Hak'ta ne de O'ndan gelen evliyalarda kusur aramayız. Kusur arayanlardan asla olmayız.
İşte bu yüzden bütün bu sorgulamalardan sonra varacağımız son nokta "Evliyalar eleştirilmez" ifadesidir.
[/QUOTE]
Sevgili can zahmet etip dogma kelimesinin sözlük anlamını yazmışsınız. Ellerinize sağlık.
TDK Sözlükte dogma şöyle tanımlanıyor: Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi. 2. fel. Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav, nas, inak.
Şimdi sizler için pirinizin dediklere dogma mıdır değilmidir. Ya bırakın sorgulamayı, eleştirlmez kabul ediyorsunuz. Çünkü piriniz öyle söylüyor. Artı birşey daha söyleyeyim. Pirinizin söyledikleri sizin için aynı zamnada tabudur diyede düşünmüyor değilim. Pirinizin söylediğinde başka bir şey kabul etmiyor va pirinizin söylediğin değişmeyeceğini stabil olduğunuda düşünüyorsunuz bence...
Mükemmel desing diye bir şey yok. Mutasyon olması ve evrenin bir kaos içinde olması başıbaşına bir çelişki değilmidir. Bu durum ortatayken eleştirmek biraz hafif kalmıyormu.
Alıntı:Eleştirmeyi eğer kusur bulma olarak algılarsak biz Hak'ta kusur aramayız
Önemli olan eleştiri hakkınızın olmasıdır. Elbetde herkes kapasitesine göre eleştirebilir. Bu kişilerin bilgi birikimiyle ilgili bir durumdur. Ama önemli olan bu değildir. Yanlış anana yanlış oluyorsun denir. Fakat eleştirme hakkına sahip olmak bambaşka bir şeydir. Kötüyü kendimize kıstas olarak alamayız. Biz elbetde olumlu eleştirden bahs ediyoruz.
Ayrıca bir kusur varsa oda söylenmelidir. diye düşünüyorum..
Tekrar altını çizmek gerekir.
Eleştirimez düşünce veya kişi olmak, dogmatizmi ve tabulaştırmayı beraberinde getiril ki bu tehlikelidir.
Aşk ile...