[B]Harika - Güzel Sözler [/B]
[B]
YÖRESEL ATASÖZLERİ Kahramanmaraş
[/B]
İte "hoş" dersen, o da "hav" der.
Kurt keçinin iyisini seçer.
Ağlayanın malı gülene hayır etmez
Al görgülünün kızını iş tutsun ığranı ığranı,al görgüsüzün kızını iş tutsun kığranı kığranı
Analı oğlak yarda,anasız oğlak yerde oynar
Anam ağlar benim için,ben ağlarım yavrum için
Anandan önce ahıra girme
Anasını seven danasını da sever
Aptal ata binince ağ (ağa) oldum sanırım şalgam aşa girince yağ oldum sanır
Arda kalan derde kalır
At ver dost ol kız ver düşman ol
Avradı olmayanın aklı olmaz
Avrat var zavranı zort (savurgan) avrat var çelebi zürt (pasaklı) avrat var hazreti mülk (erdemli)
Bağ babadan zeytin dededen kalmalı
Batman çakıla karıştı
Bekara avrat dövmesi kolay gelir
Beleş sirke baldan tatlı olur
Ben kapalı bir kutuyum açarsan pis, açmazsan mis kokarım
Ben yanarım yavruma yavrum yanar yavrusuna
Bıçağını kavga mahallesine verme
Bir kişi taşamazsa sembil sen onu sen (aşağılık) bil
Bir külek bal, anası akıllı kızını al
Bok al bok sat bok oğlu boka muhtaç olmaz
Boş gezen ayağa bok bulaşır
Boya bosa değil huya husa bak
Çamın közü yalancının sözü olmaz
El eliyle yılan tut
Elden gelen öğün olmaz,olsa da karın doyurmaz
Eline,diline,beline mukayyet ol
Elini her deliğe sokma ya yılan çıkar yada akrep
Emanet hayvanın paldımı yokuşta kırılır
Erkek sel, kadın göl
Esnafın avradı kuşluğa kadar aç kalır
Eşşek çamura çökünce sahibimden yiğidi olmaz
Evinde yok bulgur aşı,kendi gezer bölük başı
Hasta ol benim için, ölürüm senin için
Herkes gidişen(kaşınan)yerini kaşır
Hırsız evde ise bulması zor olur
İnsanı gözünden hayvanı bozundan tanırlar
İnsanı sözünden hayvanı boynuzundan tutarlar
ite biner,göçten geri kalmaz
Kalırsan el,ölürsen yer beğensin
Kancık yalanmayınca köpek dolanmaz
Kaynana kaynar kazanKimseye borç eyleme yavan ye aşın,dilin rahat durursa rahattır başın
Kız anadan beller sofra yazmayı,döl babadan beller sokak gezmeyi
Kız olsun baldırı düz olsun. hem de ucuz olsun
Komşu komşunun külüne muhtaçtır
Gurkun cücüğü güzün sayılır
Malın iyisi gözünden,insanın iyisi sözünden belli olur
Ne oldum değil,ne olacağım de
Ne umarsın bacından bacın ölüyor acından
Nefesin varsa borazan başı ol
Oduncunun gözü omçada,dilencisin gözü çomçada
Oğlunu dövmeyen özünü,kızını dövmeyen dizini döver
Oklavadan saca varda baklavalık açılmak senin olsun
Oynaşa güvenen ersiz kalır
Ölürsem anam ağlar gerisi yalan ağlar
Ölüsü olan bir gün ağlar delisi olan her gün ağlar
Sarı postalım sağ olsun,bulunmayan yar olsun
Seni kayıran da bir, çekip budunu koparanda bir
Söyleme sırrını dostuna,oda söyler dostuna
Şalgamın sıkından seyreği iyi olur
Taht değişmekle baht değişmez
Tanırsan ilahı,bulursun ferahı
Taş yitti çunuru başına kaldır
Terazi var tartı var her şeyin bir zamanı var
Tırnağın varsa başını kaşı
Varlık seviştirir yokluk dövüştürür
Yaş kesenle, baş kesen iflah olmaz
Yiğidin sözü demirin kertiği
Yiğit kızdan kıymetli gerek
Yıkmak kolay yapmak zor
Yüzü güzele doyulmuş, huyu güzele doyulmamış
MALATYA'YA AİT Deyimler - Halk Söyleşileri - Atasözleri
- Aç aç ile yatmış bir çıplak çıkmış.
- Aç bırakma hırsız edersin, çok söyleme arsız edersin.
- Aç gezip tok sallanmak.
- Aç mezarı olmaz.
- Açı işletme, toku depretme.
- Ağlayanın malı gülene hayır etmez.
- Ağılda oğlak doğar, ovada otu biter.
- Ağzı açık ayran delisi.
- Ağzının kalayını vermek.
- Ağzının suyu akmak.
- Allah deldiği boğazı aç koymaz.
- An beni bir kozla (elmayla) o da çürük çıksın.
- Anan sarımsak, baban soğan, nerden çıktın sen oğlan.
- Asil azmaz, bal kokmaz.
- Aş deliye kaldı.
- Aştan artmaz, dişten artar.
- Avratın kötüsü kelle paçaya bulgur salar.
- Ayağımın altı çağala, herkes evine dağıla.
- Ayının birkaç türküsü vardır o da elma ile armut üstüne.
- Ayrana gidiyor, küleği ardına tutuyor.
- Ayran yaydım yayık gibi, yağı çıktı oluk gibi.
- Ayranım ekşi olsun sineği Bağdat’tan gelir.
- Az çok deme evinde unun bulunsun, yaş kuru deme evinde odunun bulunsun, kara kuru deme evinde karın bulunsun.
- Bal bal demekle ağız tatlanmaz.
- Balı olan bal yemez mi.
- Bibi bibi tavşanın dibi.
- Beş ekmek verdim, hani ya biri?
- Boğazdan düşmek.
- Boğazı çüt demiriyle delinmiş olmak.
- Boş haral dik durmaz.
- Bu yaştan sonra rafa sehen mi dizeceğim?
- Buğdayı firik der, arpayı kurut der.
- Canı çekmek.
- Çökelek tartar, boğazımı yırtar.
- Çökelik, yemesek dökerik.
- Dana öldü süt kesildi, inek öldü hep kesildi.
- Dipsiz ölçek, boş ambar.
- Dut demiş ki beni yiyen köküme dönsün.
- Kiraz demiş ki beni yiyen çöpüme dönsün.
- Düğün benim, canaşı babamın olmasa neye yarar?
- Ekmediğin bostan, yemediğin karpuz.
- Ekmek delisi.
- Ekmek elden, su gölden, ye yavrum ye.
- El kazanı ile aş kaynatılmaz.
- Elde yiyen yolda acıkır.
- Gözü doymamak.
- İnsan insanı yeme ile sevmez.
- İte taş atan da bir, ekmek atan da.
- Kadın tuz der, erkek cız der.
- Kalaylı bakır küflenmez.
- Kalaylı tas, ağrısız baş.
- Kalbur sudan ne getirir?
- Kara keçiyi gören içi dolu yağ sanır.
- Karı ekmeği hamam tokmağı.
- Karın kararını bilir.
- Karnı zil çalmak.
- Kaşıkla verip sapıyla göz çıkarmak.
- Kazan taşarsa çömçenin hesabı olmaz.
- Kebabı kızartan közdür.
- Kışın soba kovanın yazın katığı su olur.
- Kız anadan beller sofra dizmeyi.
- Oğlan babadan beller oba gezmeyi.
- Kız yükü tuz yükü.
- Kurdun kuşun payı.
- Kursak kavurgasını ister.
- Löp löp yemek.
- Nefsi içinde kalmak
- Nefsini körletmek.
- Ocağını tüttürmek.
- Öküz öldü, çüt yassıldı.
- İnek öldü, hab kesildi.
- Öküz çiftle, ambarı eşle.
- Pisik sirke içmez.
- Pişmiş aşa su katmak.
- Sarımsak içli dışlı.
- Soğan yalnız başlı.
- Sarımsağı gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış.
- Sofrada elini, sohbette dilini kısa tut.
- Soğanı yiyen bilmez, doğrayan bilir.
- Soğanın yalnızlığına bakma
Sarımsakla içli dışlıdır.
- Şunun çalımına bak, evdeki mikiline bak.
- Tası tarağı toplamak.
- Tavanın dibini sıyıranın düğününde kar yağar.
- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Tok ağırlaması zordur.
- Tuzu kuru.
- Ver ki yiye, ört ki yata.
- Yarımı yemez, bütünü bölmez.
- Yazın başı pişenin kışın aşı pişer.
- Yediği çanağa sıçan cinsten olmak.
- Yediği önünde yemediği ardında olmak.
- Yüzünü it yalasa doyar.
Çorum Yöresine Ait Atasözleri ve Deyimler
Çorumda doğup büyümüş yurddaşlarımızın ağzından çıktığı gibi şive ve söyleyişi bozulmadan yazıldığı için Çorum Yöresine Ait Atasözler ve Deyimler başlığı altında yayımlanmasını uygun bulduk.
[B]
A :
Asıl azmaz, bal kokmaz.
Az yede bir hizmetkar tut.
Ayağını sıcak tut başını serin, kendine bir eş bul düşünme derin.
Aslan yatağından belli olur.
Adamın iyisi alışverişte, altunun iyisi mehenk taşında.
Acı acıyı, su sancıyı kestirir.
Acın koynunda çörek saklanmaz.
Aşını ye, işine bak; el senin neyine.
Adam hacı mı olur varma ile Mekke’ye; eşek derviş mi olur taş çekmekle tekkeye.
Atlar depişir, arada eşek ölür.
Ateş olurda yakmaz mı, yılan olur da sokmaz mı?
Alan ile satan, güzel ile yatan bilir.
Acı baldırcanı kırağı çalmaz.
Akıllı düşününceye kadar deli hoplar geçer.
B :
Bahtı olmayınca başta, ne kuruda biter, ne yaşta.
Bağa var izin olsun, üzüm yemeğe yüzün olsun.
Bostancıya tere satma.
Bakar isen bağ olur, bakmazsan dağ olur.
Bak şu feleğin işine, ağı kattı aşıma.
Benim başıma gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Bir postum var açarım, nerede olsa yatarım.
Bir dalda kırk ceviz görmeyince bir taş atmıyor.
Bir ahbap kırk yılda kazanılır.
Bir şeyin önüne bakma sununa bak.
Bir gün rahat edeyim dedim; onan da komşunun merkebi gözsüz kunnadı.
D-E :
Değirmene vardım derdim yanmaya, değirmen başladı çır çır dönmeye
Düşman düşmana küçük taş atmaz
Dok ne bilir acın halinden
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler
Deli ile getme yola, başına gelir türlü bela
Dığdının dığdısı;dış kapının düğdüsü
Deliye yel verirler;eline bel verirler
Deve ile bulgur yeme üstüne kusar
Dirgene dayanmayan porsuk harmana gelmez.
Davarı güden kurdu görür.
Emek olmadan yemek olmaz
İ-I :
İnsana güvenme ölür, ağaca güvenme kurur
Ilıya ılıya yaz, soğuya soğuya kış gelir.
Isıracak köpek dişini göstermez.
K :
Katranı kaynatmakla olur mu şeker, cinsi bozuk olan cinsine çeker.
Kışın yaşa, yazın taşa oturulmaz.
Kurbağanın vakvağası suyu bulandırmaz.
S-T-Y-Z :
Sel ağzına yatma sel alır ,tepe başına harman dökme yel alır.
Sinek pekmezciyi tanır.
Tarlanın taşlısı karının uzun saçlısı makbuldür.
Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer.
Zemheri ya iti öldürür, ya çiftçiyi güldürür.
[/B]
[B]
Yöresel Sözler
Erzincan
Gözü işte, gönlü oynaşta.
Ulu’nun ağzına bakmayan gider.
Hol oldum, aşağıya (eli ayağı tutmamak)
Atın tepmesi, itin kopmazı olmaz.
Bir umruhum oldu. (Urum)
Değirmeni sel aldı, savacak mı arıyorsun.
Yarmış atmışım.
Eşek sevmediği otu yerse başı şişermiş
Asılıyor.
Erzurum arpalık Erzincan buğdaylık
Irgat orağı mı saklıyorsun?
İt iti buyurur,itte kuyruğunu buyurur
Su büyüğün, yol küçüğün.
İt iti kapmaz
Su büyüğün, sus küçüğün
İt ürür kervan yürür
Sen askerde candarma mıydın?
Sokma akıl, yedi adım gider .
Huyunu suyunu bilmediğin at yanına yaklaşma
Açık gözleri candarma yaparlar.
Orman çakalsız olmaz
Dayın muhtar mı?
Kavanoz yuvarlanmış kapağını bulmuş
Yüreğim yarıldı
İti an köteği hazırla
Yüreğim ağzıma geldi.
Seni anmazsak kapıda kalacaktım
Dünya- ahiret bacım olsun.
Buzağlı inek kış günü boğa sarmış
Eline ayağına dolanayım.
Boğulursan derin gölde boğul
Yangından mal mı kaçırıyorsun?
Nene gerek senin nara,çal çubuğu keyfini ara
Gözü açık gitmek
Sonu gelen köpek cami avlusuna pislermiş
Var ol hortum, danayı boğdun.
Aş taştı, kepçenin pahası sorulmaz.
Eferim oğlan. (Aferin çocuk)
Gizli boğasayan, eşkere doğurur. (Gizli kaçamak yapan, aleni –açık doğum yapan.
Ali anlamaz.
Kocamanlıkta genç karı olma, el için.
Ben anlamam.
Aç tavuk kendini darı ambarında zannedermiş.
Haburadan eve varmayayım.
Ayıya gül vermişler, ...tutmuş.
Pis boğazlı, aç gözlü.
Ağzı yanbıldıyanın, sırtı gümbülder.
Elin uşağı cin gibi, bizde bir numara yok.
Oyunun sonu düvüş, rüzgarıın sonu yağış.
Teveğine su yüürdü mü?
Kızım, sana diyorum gelinim sen işit.
Horozun öttü mü?
Garip kuşun yuvasını Allah yapar.
Kendini bildin mi?
Yetimin yüzü gülmez.
Akıllı hayvan, kendisine çubuk çıldırmaz.
Akıl baliğ oldun mu?
Ürmesini (havlamasını) bilmeyen köpek, fsürüye kurt getirir.
Dağda tarlam yok, İmadlu ile kavgam yok
Yatan ölmemiş te, yeten ölmüş.
Ey gidi ey, ben kaçın kurasıyım.
Adamın bir atı varmış, oda aygır çıkmış.
Sen giderken, ben geliyordum.
Kırkından sonra azanı teneşir paklar.
Bekara karı boşamak kolaydır.
Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur.
Kazan dışıın (dibin) kara, senin ki benden kara.
Bana benden olur. Her ne olursa
Aynı (senin dediğin gibi olsun)
Rahat durursa dilim rahat eder belim
Yaylanın tapusu, kazmanın küpüsü.
DEYİMLER
Kulağı delik olmak.
Dokuz hızan ile mağarada mı kaldın?
Misafirin kamçısı yemek miş
Eldeki yara tahtadaki delik.
İti bile yedirip öyle asarlarmış
Ağalık bedende olur.?(Pıli)
Önüne bakandan korkulur.
Ananın çayırlığına mı doldu?
Defterini dürmek
Efendini yesinler .
Yumurtasının kızılı olmaz
Görürsem söylerim.
Para ile değil sıra ile
Onu geç.
Ham tevek.
İkile, anca gidersin
Dışaru başlılık (Gözü dışarda olmak
Anca beraber, kanca beraber
Doğma olak....belli olur.
. Kısa kes, Aydın havası olsun.
Cabbar (yürekli , becerikli )
Anlat, anlat heyecanlı oluyor.
Eli ağır. (Eli yavaş)
Ateş, alemit gibi git-gel.
Ne ötüyorsun? Öt.
Ayranı yok içmeye, at ile gidiyor ...
Yarım oldum
İş ara, sigortalı olsun.
Bir atımlık barutun var.
Hınzır seni
...gezdiren yesin.
Cıvırt fatak. (olmayacak bir iş için söylenir)
Ebenin regesi.
Varol doruk, pürün de var.
Ebenin ki.
Kıl oldum.
Davul ağızlı.
Kıl mı ...yorsun? (tuvalette fazla kalanlar için kullanılır.
I hu hu.
Diken üstünde kalmak.(çok aceleci olmak)
Keyif kaçıklığı
Sevgiliye (gırtıl, kız, manita, cancan, sevdam)
Küçük su dökmek (Tuvalet ihtiyacı)[/B]
[B]Sivas yöresine ait birbirinden güzel atasözleri
Acı (yiti) sirke küpüne zarar verir.
Bakan göze yasak olmaz.
Çıkacak cana ceza olmaz.
Dağ dağ üstünde olur, ev ev üstünde olmaz. (iki aile bir arada barınamaz)
Deli dağdan, aşık sudan, akıllı yeşillikten hoşlanır.
Eken biçer, konan göçer, cennetin kapısını cömertler açar.
El karnı ağrıyınca kara donu giydirir.
El yumruğunu bilmeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır.
En kötü koca bir dağdan iyi gölge verir.
Gavur içinde din artmaz, yoksul içinde mal artmaz.
Gönül halden bilmez, Erciyes’ten kar ister.
Gurbette öğünmekle hamamda türkü söylemek kolaydır.
Hak doğrunun yardımcısıdır, arşa çıkıncaya kadar.
Hançer yarası geçer de dil yarası geçmez.
Huylu huyundan vazgeçmez, ya öle, ya gebere.
İşine (sanatına) hor bakan, boğazına torba takar.
İtinen (itle) yatan bitle kalkar.
Kadındır adamı deli eder, kadındır deliyi adam eder.
Kadının yüklendiği göç şuraya varmaz.
Kaynanalı gelin hatun gelin, kaynanasız gelin natır gelin (dir).
Kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü (olur).
Kılıç kınını kesmez.
Leyleğin ömrü lak lakla geçer.
Mal biter malamatlık bitmez.
Mart ayı dert ayı (dır).
Meyvalı ağacı taşlarlar.
Nasibi kesilen itin kurban bayramı arifesinde ayağı kırılır.
Ne ekersen onu biçersin
Nerde kazan kaynar orda maymun oynar.
Oğlan anasını, inek danasını bilir.
Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar.
Paralı adamdan dağlar da korkar.
Rahat koyun yerinden oynamaz.
Rüzgâr eken fırtına biçer.
Saç sefadan, tırnak cefadan uzar.
Sağırın oğlu ağlamaz.
Su aktığı yere yine akar
Şalgam suya düşünce yağ oldum sanır.
Toprağı işleyen, ekmeği dişler.
Yenenle yanana dağ bile dayanmaz.
Zülm ile âbâd olanın, ömrü berbat olur.
Ağustostan sonra ekilen darıdan
Bal vermeyen arıdan
Kocasından sonra kalkan karıdan
Haram kazanılan paradan
Kimseye hayır gelmez
Allahümme ferden
Sakın kelden körden
İlle topaldan ille topaldan
Altundan kupa olsa, susuz çeşmeden dolmaz
Yiğit ne kadar mert olsa, düşenin dostu olmaz
Ananın ilki olmaktansa dağlarda tilki ol.
Aslı paktan kemlik gelmez şek
Katıra güvenme babası eşek
Ayağını sıcak tut başını serin
Kendine bir iş tut düşünme derin.
Deh demeden giden at
Buyurmadan gören evlat
Eve girince gülen avrat
Gir oyna çok oyna.
Deh demeden gitmeyen at
Buyurmadan görmeyen evlat
Eve girince gülmeyen avrat
Gir ağla, çık ağla.
Dostun sofrasında ben yemem deme, elin gitsin gelsin yemesen de.
Dur dur durmuşa var
Askerden gelmişe var
Karısı ölene var
Kıymetini bilene var (Kıymetini bilenle evlen)
El oğlu hilebazdır kimse bilmez fendini
Her kime iyilik edersen sakın ondan kendini.
Ev yapayım dersen himinden (temelinden) başla
Zengin olayım dersen durmadan işle
Fakir olayım dersen uykuya başla
Uyku seni bir kenara götürür.
Geçme muhannet köprüsünden koy aparsın su seni
Yatma tilki gölgesinde koy yesin aslan seni.
Irmak kenarında ev yapma sel için
Dağ başında harman yapma yel için
Kocalıkta genç karı alma el için.
Önce deveni bağla, sonra tevekkül et.
Sev seni seveni, yer ile yeksân ise
Sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise
Söz bilirsen söyle ibret alsınlar
Söz bilmezsen sus ki adam sansınlar.
Tarlada ekinim var deme ambara girmeyince
Hayırlı evladım var deme el koynuna girmeyince
Sadık dostum var deme başına bir hal gelmeyince
Vefakâr karım var deme yok gününü görmeyince
Unu eleyene, kızı dileyene vermeli
Üzümünü ye, bağını sorma
Yolcu isen er (erken) git
Borçlu isen ver git
Rençber isen herk et (toprak işle)
Atalar sözü yerde kalmaz
Ata dostu oğula mirastır
Alışveriş güldür, çabuk solar
Başın (canın) sağlığı, dünya varlığı
Büyük evin nimeti, küçük evin ziyneti
Ev sahibinin aşına değil, kaşına bakılır
Ustasız zenaat haramdır
Her adam bir olmaz, her çiçek gül olmaz
İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı
İnsanı bir gemi
Akıl dümeni
Fikir yelkeni
Kullan kendini
Göreyim
Kanma kötü sözüne bilse
İyisini söyler
Ağarmadık saç, ağrımadık baş olmaz
Ağır taş yerinden kalkmaz, yuvarlanan taş yosun tutmaz
Ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın (karın:insanın kendi, nefsi)
Ev sahibinin nefesi eve direktir
Ev dediğin evrendir, ucu dönmez kervandır
Alma mazlumun ahını, gökten indirir şahini
Ana baba ne demek bal ile kaymak yemek
Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş
Ar gitti Mısır’a, namus da ardı sıra
Kağnı gider de Kayış ne çeker
Araba devrilince yol gösteren çok olur
Bana benden olur her ne olursa, başım rahat bulur dilim durursa
Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır
[/B]
Siirt maniler - Atasözleri - Deyimler - Şiirler
Siirt’te Kullanılan Atasözleri ve Deyimler :- İş na ehline verilmesin.
- Akşam yağmurundan korkan, ikindiden tedbir alır.
- Siyah köpek beyaz olmaz.
- Söylemek adettir, gelse minnettir, gelmese devlettir.
- Fakire nerden, zengine güle güle.
- Çömlekçi kırık tastan su içer.
- Deve besleyen kapısını geniş tutar.
- Tilkinin bağladığı aslanı fare çözer.
- Öküz yere düşünce bıçaklar bilenir.
- Danışacak adam bulamayan, taşa danışsın.
- Cumartesi-Pazar çalış, muhtaç olmamaya alış.
- Dostumu tanıyana kadar, ömrüm son buldu.
- Allah cahili, amir yapmasın.
- Kıçında donu yok, canı paça istiyor.
- Bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek sanır.
- Vadi tenha olunca, tilki vali olur.
- Yazık o beldeye ki, amiri çocuk olsun.
- Testiyi başaşağı dönder, kız anasına benzer,
- Bazı musibet güldürür, bazısı ağlatır.
- Hiç yoktan, bir fırt su da iyidir.
- Nefsi uğruna hapsi boyladı.
- Galip gelenin babası, Halep’e gitmiş.
- Borç, göz ağrısından beterdir.
- Alacaklı borçlusunu boğmaz.
- Kötümserlik karartır, saadet aydınlatır.
- İbrik efendi oldu, süpürge hanım.
- At gelmeden yemini hazırladı.
- Sadık dost arıyorum, dar günler için.
- Ölüm olmasa darlık devam etmez.
- On kişi bir arada, bir fare öldüremedi.
- Her darlığın sonunda, ferahlık vardır.
- Allah, “kalk beraber kalkayım” demiş, “yatta boğazına dökeyim” dememiş.
- Ayaklarının kıymetini bilmeyen, ellerini yorar.
- Allah erik vermiş, dişi olmayan ağza.
Siirt’in Şiirleri :
Siirt’li olan Hilmi YAVUZ, doğu şiirlerinde, doğunun hüznünü, acısını dile getirir. Doğunun kalıtıyla başlayan kitapta doğunun sevdaları, ölümleri, kadınları, bebeleri, gurbetleri ve gurbetçileri yer alır. Bu şiirlerde doğunun tarihini, günümüzdeki yaşamını, bu hüzünlü, acı yaşama karşı sorulan soruları verir. “Doğunun Bebeleri” isimli şiirinde doğu, gerçekçi bir görünümle tüm olarak çizilir.
Doğunun bebeleri taş bebek
değildir acıyı trahom,
gündüzü emek,
günüyse bir gelecek için kullanır
say ki anaları ova, babaları dağ
ve emzikleri tüfek
Doğuyu derinlemesine bir akışla anlatan bu şiirin ardından şair, “Doğudan Bir Kent” isimli şiirinde Siirt’i betimler. Siirt, doğunun acısını, hüznünü, dününü, bugününü simgeleyen bir kenttir.
Siirt, ağaçsız gömütlük
çocukluğu doğal kireç
bir kent, orda her kuyu
bir ermiş kadar su bilir
hüzne kil, öfkeye kum
bir kent, orda duyguyu
doldurur boydan boya zakkum
Siirt, rüzgarlı saralı
gençliği yol geçen hanı
bir kent, korkunun pirinci
gibi ayıklar zamanı
dilencisi, kör nergis
bir kent, ölü bir balı
gömer arıya peteksiz
Siirt, üzümü ayna
yaşlılığı beton laleden
bir kent, orda güz bile
kurur acıyla birlikte
çürür gurbetler yüklükte
ve ölüm, bir büyük aile
gibi dağılır konaklarında
ERZURUM ATASÖZLERİ
Aç koyarsan hırsız olur, çok söylersen yüzsüz
Aç tavuk rüyasında darı görürmüş
Ağacı kurt öldürür, insanı dert
Ağır taşı kimse yerinden kaldıramaz
Akıllı düşünene kadar deli oğlunu evermiş
Akşamın hayrından sabahın şerri iyidir
Alışmış kudurmuştan beterdir
Allah dağına bakar kar verir
Allah kardeşi kardeş yaratmış, kesesini ayrı
Allah'ın bildiği kuldan saklanmaz
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste
Araz (Araş) akar, göz bakar
Arsız neden arlanır, çulda giyse sallanır
Asıl azmaz
Aslını yitiren haramzadedir
Aş taşınca kepçeye paha biçilmez
At binenin, kılıç kuşananındır
Ateşle barut bir arada bulunmaz
Ateş olmayan yerde duman çıkmaz
Atın ölümü arpadan olsun
Ava giden avlanır
Avcı avında yolcu yolunda gerek
Avrat vardır arpa unundan aş yapar, avrat vardır dolu ambarı boş yapar
Az tamah çok ziyan, getirir
Balık baştan kokar
Başa gelen çekilir
Başı bezeklinin aşı tezekli olur
Ben ağa sen ağa inekleri kim sağa
Ben umarım bacımdan, bacım ölür acından
Benim için şap da bir şekerde
Besle kargayı oysun gözünü
Bir eli yağda bir eli balda
Bir ye bin şükret
Borcun yoksa kefil ol. vaktin çoksa şahit ol
Boş çuval dik durmaz
Büyük lokma ye, büyük söz söyleme
Bugünün işini yarına bırakma
Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir
Buz üstüne bina yapılmaz
Can boğazdan geçer
Can çıkmadan huy çıkmaz
Cömertsin der, maldan ederler. Yiğitsin der candan
Çağrılan yere erinme, çağırmayan yere görünme
Çarşıda mum yok korun (körün) talaşına (telâşına)
Çıra, dibine ışık vermez
Çok segirden (koşan) tez yorulur
Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin
Çöreğinde çiği olan gocunur
Çürük tahta mıhi (çivi] tutmaz
Dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz
Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur
Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar
Davacısı kadı olanın, yardımcısı Allah olsun
Davulun sesi uzaktan hoş gelir
Deli dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun
Delik büyük, yama küçük
Deliye hergün bayram
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş
Demiri nem çürütür, insanı gam
Deveye diken lazım boynunu uzatsın
Dilin kemiği yok
Dinsizin hakkından imansız gelir.
Dünya malı dünyada kalır
Dünya yansa bir horum (bağ) otu yanmaz
Düşmez kalkmaz bir Allah'tır
Ecel geldi cihana, bas ağrısı bahane
Eceli gelen keçi çobanın değneğine sıçrar
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste
Elin ağzı torba değil ki çekip bûzesin
El mi yaman, bey mi?
Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
El kazanı ile aş kaynamaz
El yarası onulur, dil yarası onulmaz
Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez
Eşek çamura batanca yol gösteren çok olur
Et tırnaktan ayrılmaz
Ev alma komşu al
Ev danası öküz olmaz
Evdeki hesap çarşıya uymaz
Evli evinde, köylü, köyünde gerek
Fazla mal, göz çıkarmaz
Felek kimine kürk giydirir, kimine yelek
Fukaranın ahı, tahttan İndirir şahı
Gelen gideni aratır
Gelin ata binmiş, "ya kısmet demiş ''
Geven ne ki gölgesi ne ola
Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur
Gün doğar, âlem görür
Gün doğmadan neler olur
Güneş balçıkla sıvanmaz
Güvenme varlığa, düşersin darlığa
Güzelin basından çile eksik olmaz
Güzün gelişi yazdan bellidir
Hamama giden terler
Harman yel ile düğün el ile olur
Hazıra dağlar dayanmaz
Her horoz kendi çöplüğünde öter
Her kuşun eti yenmez
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar
Hırsız evden olunca, öküz bacadan çıkar
Hırsıza beyler borçludur
İmam evinde aş ölü gözünde yaş bulunmaz
İnsani arkadaşı azdırır
İnsana dayanma ölür, ağaca dayanma kurur
İnek öldü şab kesildi dana öldü hep kesildi
İnsanın yere bakanından suyun durgun akanından kork
İnsanoğlu kanatsız kuştur
İsli kazanın yanında durma sana da is bulaşır
İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü Kara
İşten artmaz, dişten arta
İyi dost kara günde belli olur
İyi olacak hastanın doktor ayağına gelir
Kabahat da gizli ibadet de
Kabahat samur kürk olsa, kimse üzerine almaz
Kabul olunmayacak duaya amin denilmez
Kadı ekmeğini karınca yemez
Kadı kızında bile kusur bulunur
Kalp kalbe karşıdır
Kalpten kalbe yol vardır
Kara haber tez duyulur
Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yere kucaklamış
Kârını bilmeyen kasap, elinde kalır masat
Kaş İle göz, gerisi söz
Kaynayan kazan kapak tutmaz
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
Kazma kuyunu, kazarlar kuyunu
Kediye ciğer emanet edilmez
Komşu komşuya bakar canını ateşe yakar