KARS
DOĞUM VE ÇOCUK[B]
Yörede çocuk, kısmet-bereket olarak nitelenmektedir "Kız bereket, oğlan devlet" deyimi yaygındır Bu anlayış ise çok çocukluğu ve çocuğa ilgiyi artırmaktadır İlk çocuk erkekse "baca sökme" denen gelenek uygulanır Komşu çocukları bacaya çıkarak kiremitleri kaldırır yada toprak dökerler Bu aile reisinin bahşiş vermesine değin sürer
Aşerme döneminde gebelerin istekleri karşılanmazsa, çocuğun sağlıklı olmayacağına inanılır Doğumun sancıları başlayınca ebe çağrılır Doğumu kolaylaştırdığına inanılarak bacadan silah atılır Doğumdan sonra göbek bağı ninenin ayakkabısı üzerinden kesilir Bu işte kullanılan çakı yıkamadan kapatılır ve annenin yastığı altına konur Çocuğun göbeği kuruduktan sonra çakı açılır ve yıkanır İlk banyo suyuna teni güzel olsun diye yumurta kırılır Terlemesini önlemek için tuz serpilir Daha sağlıklı olacağı inancıyla kundağa ısıtılmış hölük (elenmiş toprak) konur Yaşamının aydınlık olması için gündüz de olsa anasının ve çocuğun baş ucunda lamba yakılır Bebek lamba ışığında anasının çevresinde üç kez dolandırılır Bu sırada ebe "sen mi ağır, yük mü ağır ana ?" diye sorar Anne "ne ben ağır, ne de yük ağır deyince" kundak yanına bırakılır
Çocuk al yanaklı al dudaklı olsun diye yüzüne ve dudaklarına kanı; kara kaşlı, kara gözlü olsun diye de ceviz kabuğu yakılıp külü kaşının gözünün üzerine sürülür Al basmasına karşı loğusanın baş ucuna Kur'an asılır Yalağının çevresine kıldan örme ip gerilir ve yalnız bırakılmaz Doğumdan hemen sonra da aynı amaçla ilk lokmayı ebe alır, üç kez anaya uzatıp geri çekerek kendisi yer Kırkı dolmadan loğusa çocuk dışarıya çıkarılmaz Bezi dışarıya asılmaz, cinleri kaçırmak inancıyla yanlarında sürekli ateş yakılır
DÜĞÜN
Evlenme çağı kesin bir rakamla ifade edilmez Ancak erkeklerde 18-23, kızlarda 15-19 olduğu söylenebilir Kızlarda evlenme isteğini bildirme gibi bir sorun yoktur Çünkü evlenme teklifini erkekler yaparlar Evlenme isteğinde bulunan erkek, ya anasına (Annesine) ,kız kardeşine (Bacısına) yada tanıdık veya akraba olan bir kadın isteğini açar Bu aracılarla evin büyüğüne isteğini açar Evin büyüğüne bu haber gittikten sonra, erkeğin ev içindeki çekingen, küskün tavrı devam eder Kabul edilip edilmediği de aynı aracılardan öğrenilir
KIZ GÖRME KIZ BEĞENME :
Bunun için en müsait zamanı düğünler hazırlar Eğer erkeğin istediği kız kendi köyünden ise böyle bir şeye lüzum yoktur Başka köylerden ise kız ve oğlan çeşitli aracılar vasıtasıyla düğünlerde uzaktan uzağa tanışırlar birde evlenmeden önce kız görmeye gitmek vardır ki, erkek yanında birkaç kişi olduğu halde kız evine gider Burada amaç kızı görmektir Kız eğer kabul ediyorsa erkeğe çeşitli vesilelerle gönünür
ELÇİ GİTME – SÖZ KESME :
Eyçi, Anadolu’daki Dünür karşılığıdır Elçilik bir sanattır Her kişinin elçilik yapamayacağı kanaatinin yaygın olduğu Kars’ta, bu iş için seçilenler Köyün büyükleri sayılmış kişilerdir Elçi ne kadar çok tanınmış olursa, etki ve sonuç o kadar iyi olur Yalnız ne olursa olusun elçiler arasında erkeğin yakın akrabaları ve babası bulunur Kız tarafının ister olumlu ister olumsuz olsun gelen elçileri adet icabı iyi karşılaması gerekir
Önce havadan sudun konuşmalar yapıldıktan sonra elçilerden biri (normal olarak en yaşlı ve sayılır olanı) “Allahın Emri, Peygamberin kavli ile kızınız yı oğlumuz ’a istiyoruz” der Çoğunlukla düşünmek için kız tarafı izin ister Eğer niyetleri kesin olarak olumsuz ise, o zaman kocalık kızımız yok, sizin yitiğiniz bizde değil, başka yerde arayın gibi klasik sözlerle karşılık verilir Eğer kız tarafının niyetleri olumlu ise, şirni (tatlı) yemek günü kararlaştırılır Karalaştırılan günde oğlan tarafı şeker, kolonya ve meyve getirerek oradakilere ikram eder Çoğu zaman pey (beh) de bugün yapılır Bu halde kız tarafına armağanlar ve bir yüzük getirilir Yalnız, asıl elçiler gitmeden kadınlar kendi aralarında gidip gelerek karşı tarafın niyetini öğrenirler Ayrıca elçilerin kız tarafından beğenilen kimseler olmasında da bu arada dikkat edilir (Beh) düğün öncesinin en önemli olaylarındandır Kız ve oğlan tarafları kız evinde toplanırlar Meyve, kolonya, kalağa (Başörtüsü) götürülür Oğlan tarafı ayrıca baş örtüsünün bir köşesine bir miktar para bağlar Bu para başlığın bir kısmıdır
Kadın ve erkekler ayrı ayrı odalarda toplanırlar Erkeğin babası, büyük kardeşi veya yakın akrabalarından biri yüzük takmak üzere kızın bulunduğu yere gider (bazen de kız erkeklerin bulunduğu yere getirilir) Kızın parmağına hayır dualarla yüzüğü taktıktan sonra boy görmesi verilir Boy görmesi, maddi duruma göre verilen bir miktar paradır Ayrıca kızı getirene de bir miktar para bahşiş verilir Eğer evlenecek kız bütün misafirin huzuruna çıkıyorsa yine aynı merasim yapılır Boy görmesini de yine bir kişi verir
Behde yapılan diğer önemli iş ise başlık konusunun tamamen halledilmesi ve düğün bilhassa iki dini bayram arasında gelmemesine dikkat edilir İki bayram arası her nedense uğursuz sayılmaktadır Muharrem ayı da düğünün olmayacağı bir aydır (Kerbelâ vak” asında ötürü) Ayrıca kıza alınacak eşyaların bir kısmı da bu sırada tespit edilir Kesim kesmeğe bazı yerlerde kalın pazarlığı denir
Nişan
Beh ile kararlaştırılan nişan tarihinde, oğlan evi behdekinden daha büyük bir kalabalıkla kız evine gider Kız tarafı da kendi tanıdık ve akrabalarını nişana çağırır Nişana çağırılanlar çoğunlukla kadınlardır Nişanda masraf daha çoktur Oğlan tarafı birkaç kat elbise buna göre ayakkabı bir o kadar çamaşır birkaç tane baş örtüsü, küpe, altın bilezik vs götürür Ayrıca kız tarafına pirinç, çay, şeker ve bir yada birkaç koyun oğlan tarafından götürülür
Nişanda davet edilenler de hediye götürürler veya para verirler Eğer kız ve oğlan aynı köyden ise, öğleden önce gidilir Öğle yemeği yenir ve merasim başlar Yemekten hemen sonra oğlanın annesi nişan için gelen eşyaları misafirlere gösterir Beh’de olduğu gibi şeker ve meyve dağıtılır
Bundan sonra akrabalardan bir kadın, kızı konukların yanına getirir Gelin olacak kızın utanmaması için ilk önce bu akraba kadın konuklara hoş geldin der Eğer genç ise el öper Sonrada kız bütün konukların ellerini öper Oğlan tarafından gelenler bu el öpme sırasında getirdikleri hediyeyi kıza verirler Kızın yerine, yanında dolaşan kadın hediyeleri toplar Artık bundan sonra nişan merasimi sona ermiştir
Eğer evlenecek olanlar ayrı ayrı köylerden ise, bir gece kalınır ve ertesi gün öğlen yemeğinden sonra aynı şekilde merasim yapılır Sıra hona gelmiştir Hon nişan karşılığıdır Yani kız nişanlandıktan sonra kız tarafı oğlana nişan götürür ki buna hon denir Honda kız tarafı kıza hediye getirenlerin her birine bir çift çorap, bir mendil ayrıca kete veya çörekle beraber oğlana da maddi şartlara göre elbiselik, çamaşır, çorap, mendil ve benzerini götürür Birde nişan yüzüğü vardır
KIZ YANI (BAYRAMÇALIK) :
Bayramçalık, dini bayramlarda erkek tarafından kız evine götürülen gelinlik , kıza ait hediyelerdir Hediyenin cinsi ve miktarı erkeğin maddi durumuna göre değişir
Bu vesile ile gelin bir kez daha görülmüş olur Bir de uzun zaman tatlı bir hatıra olarak kalan (kız yanı) olayı vardır Erkek nişanlısını görmek için bir gece seçer Bu arada kız tarafından olan erkeklerin duymamasına dikkat edilir Ayrıca kız yanına gidecek olan erkek yanına, kız evininde iyi tanıdığı bir arkadaşını alır
Bu yabancı aracılığı ile güveyi adayı nişanlısını görür,ki bu olaya kız yanı denir Birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilen nişanlılık süresince bu “Kız yanı olayı” birkaç defa eder Aslında nişanlısı olan kendisini evli sanmaktadır
DÜĞÜNE KADAR :
Önce kız ve oğlan tarafları tekrar toplanırlar Düğün eşyası maddi duruma göre değişse de normal olarak elbiselikler, çamaşırlar, ayakkabılar, gümüş kemer, altın (ayrıca beşibirlik) çeyiz sandığı, dikiş makinesi, halı, yatak yüzü vs olur Bu eşyalar kız ve erkek tarafından birer kişiyle pazara inilerek beraber alınır Ayrıca pazara gidenlere de düğün eşyası içinde hediye almak adettir Bir de , düğün birkaç gün kala kız evine gönderilir Yiyecek maddeleri birkaç sığır veya koyun, yağ,pirinç,kuru üzüm çay şeker vsdir
Nihayet oğlan ve kız evleri düğün için misafirlerini çağırırlar bu misafirlere “Atlı” denir Atla gelip gelmemeleri söz konusu değildir Her iki ev kendi misafirlerine bir çay ikram ederler Buna atlı çayı denir Bu çayda düğünün tarihi de belirlenmiş olur Bazı yerlerde “Atlı”tabiri sadece oğlan tarafından kız tarafına gidenler için söylenilir Başka köylerden gelen atlılar düğün olan köydeki evler tarafından misafir edilir Atlı çayından sonra herkes kendi misafirini götürür Bundan sonra evine götürdüğü atlının her şeyinden ev sahibi sorumludur Bu durum her iki tarafta, yani hem oğlan, hem kız evinde aynıdır Bu sırada kız ve oğlan evlerinde köyün gençleri doğal olarak kız evinde kızlar, oğlan evinde de erkekler toplanırlar Gelin atlanıncaya kadar eğlenilir ve her gün toplanılır Bu gençleri toplu halde köyün hemen bütün evleri misafirliğe davet ederler Böylece evden eve dolaşıp dururlar O kadar ki bir günde beş altı defa dolaşırlar Bu olaya da bey gezmesi denir
Gelin ve damadın bir sağdıcı bir solducu olur Sağdıç ve solduçlar gelin ve damadın yakın arkadaşıdırlar hiçbir zaman gelin ve damadın yanından ayrılmazlar Kars’ın bazı bölgeleri vardır ki gelin ve damat düğün önceki sağdıçların evinde kalırlar Böyle yerlere örnek olarak Kars’ın Büyükboğatepe köyü verilebilir Düğünden bir gün önce “KIZ ŞAHI” kalkar Şah oldukça ilginçtir Ağaçtan yapılan, beşlik ağaç, ya da ağaç çıta arasına bunları dik tutmak için çakılan birkaç çıtadan ibarettir Bunun etrafı meyvelerle bezenir Meyveler ipe dizilmiş ve daha sonra Şah, a yerleştirilir Şah’ın hazırlanması ve bütün masrafı sağdıca aittir Yukarıda belirtildiği gibi düğünden bir gün önce ve akşam ezanından sonra kız şahı kalkar Sağdıcın evinin önünden kalkan şahın önünde çubukçu bulunur Bunun görevi şahdan meyve kaçırılmasına engel olmaktır Çünkü bu şahdan meyve vs kaçırıp sağdıca getiren , sağdıçtan bahşiş olarak para alır Ayrıca yine şahın önünde, dirgen ucuna geçirilmiş bir tezek yanar halde gider Güvey ortada, sağdıç sağında solduç ise solunda yürür Elleri mendille bağlanmış ve mumu konmuş haldedir Devamlı olarak silahla ateş edilir (Dostun dostluğuna, düşmanın korluğuna hele bir Allah) koro halinde “Allah birde deyin üç olsun, düşmanın ömrü puç olsun, here bir Allah” diye bağırırlar Yine bu arada devamlı olarak havaya ateş edilir Bu arada şahın önünü kesenler de vardır Bunlara ya kendileriyle görüşerek biri çıkarılır veya bahşişlerini isterler Böyle hallerde çubukçu müdahale edemez Böylelikle şah kızın evine kadar gelmiştir Tam kapıda davul zurna çalar ve oyunlar oynanır Şah içeriye girdikten sonra köyün genç kızları ve gelinleri, sağdıcı ve solducu içeri alırlar
Gece kız evinde gelin ve genç kızlara, oğlan evinde ya da oğlan sağdıcının evinde güvey ve arkadaşlarına kına konulur Kına ilkin evlenecek olanın eline konur Kına konmadan gelin ve güveyin ellerine kına koyarlar Kına koymak adeti de vardır Ele konan para yoksul bir çocuk tarafından üç defa eli sıyırarak alınır Bundan sonra bütün orada bulunanlar ellerine kına koyarlar Kına koymak sevinç işaretidir
Ertesi gün artık düğün bütünüyle başlamıştır Bir yandan gelin hazırlanır, bir yandan davul çalar Öğleye doru gelin atlanır Gelinin atlanması demek oğlanın evine hareket etmesi demektir Gelinin yanına yengeler (Biri Kız Yengesi Birde Düğün Eşyasıyla beraber gelen oğlan yengesi) ve ayrıca birkaç kadın,kız vardır Bu sırada köyün gençleri atlara biner gelin arabasıyla beraber hareket ederler Bir de müjde yastığı götüren vardır Bu gelinden önce gider kız evinden aldığı bu yastığı oğlan evine götürür ve kendisine bir çift çorap ve başka bir şey hediye edilir Gelin kapıya gelince yine çalgılar çalınır, bir kazan üzerine bir çay tabağı konur, gelin bunu ayağıyla kırar ve içeri gider Gelin içeri girmeden evvel ayağına bir kurban kesilir Akşam ezanından sonrada aynı şekilde oğlan sağdıcının evinden oğlan şahı kalkarak oğlan evine gelir Böylelikle gelin ve damat aynı eve gelmiş olurlar Gece erkeklere bir koyun kesilir Buna döşgarı adı verilir Yemek yenildikten sonra para toplanır Bu paralar kız yengesine verilir Böylelikle düğün sona ermiş olur
[/B]
TRABZON
ÖRF-ADET-GELENEK-GÖRENEKLERİ
DOĞUM
Doğumdan ölüme kadar kültürümüzün bütün renklerini görebildiğimiz yöremizde her anlamlı günün bir geleneği ve adeti vardır Mesela hamile kadına çok iş yaptırılmaz Ağır yük taşıttırılmaz, doğum yapan geline hediyeler alınır, komşuları yemek getirir, çocuğun kundağına para konur, altın takılır, iki lohusa kadın basmasın diye kırkı çıkana kadar birbirini ziyaret etmez Mevlit okutulur, dualar edilir çocuğun da annenin de sağlık ve sıhhati temennisinde bulunulur Biraz da erkek çocuğu oldu mu sevinç daha fazla olurdu Ama günümüzde bu anlayış ta artık ortadan kalkmaktadır
SÜNNET
Erkek çocukları yaşı çok geciktirilmeden sünnet ettirilir Tek yaşlarda sünnet ettirilmesine özen gösterilir Eskiden eli çantalı sünnetçiler köylerde dolaşıp çocukları sünnet ederlerdi Çocuklar da bunları gördüklerinde canlarının yanacağını anlayınca kaçarlardı Şimdi sağlık mensuplarına sünnet ettirilmekte Çoğunlukta da çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından toplu sünnet törenleri düzenlenmektedir Çalgılı sünnet törenleri olabildiği gibi mevlitli sünnet törenleri de yapılmaktadır Sünnet öncesi çocuklar gezdirilerek gönülleri hoş edilir, sünnet sonrası aile yakınları konu komşu çocuklara para, altın veya çeşitli hediyeler verilir Yemekler yenir, "İnşallah evlilik mürivetini de görürsünüz" diye anne ve babaya iyi dileklerde bulunulur
DÜĞÜN
Çoğu zaman gençler birbirini ya düğünde, ya yaylada, ya bir şenlikte ya da çarşı pazarda görür ve "gönlüne düşürür" Aile büyükleri devreye giren yengeler görücü olur Kız da, oğlan da beğenilme aşamasında birbirini tanımaya çalışır Ama en son söz aile büyüklerinindir Kararı aile meclisi toplanır verir Ama ailenin "rıza"sı kimi zaman tam değildir Karar olumsuzdur Birbirlerini seviyorsa gençler, ortaya bölgemizde halen geçerli olan "kız kaçırma" olayı çıkar Evlenecek olan gençler birbirlerini ne kadar sevse de son sözü aile büyükleri söyler Kız istemek için ailenin büyükleri, annesi, babası, ağabeyi, ablası, akrabalarından amcası, dayısı veya bir başka büyüğü kızın evine gider Ön konuşmalar ve genel sohbetlerden sonra laf bir şekilde esas konuya getirilir ve kızın ailesinden "Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz" denir Kız tarafı da hemen tamam demez "Nasipse, kısmetse, bakalım bir düşünüp karar verelim" deyip, işi ağırdan alarak kendini "naza çeker" Erkek tarafı "he, tamam, olur" cevabını alabilmek için kız tarafının kapısını biraz aşındırmak zorunda kalır Kız tarafı sonunda razı olunca "söz kesilir" Bir küçük bahşiş sonunda kızın nüfus kağıdı ailenin o andaki en büyüğüne işlemeli mendile veya özenle hazırlanmış bir zarfın içene koyularak verilir Hayırlısı olsun temennisiyle kız tarafının ikramlar yendikten sonra evden ayrılınır Söz kesme olayından sonra sıra "nişan"a gelmiştir Nişanda kız ve erkek tarafı karşılıklı olarak birbirlerine gelin ve damat adayına hediyeler alır Bu arada düğün tarihi için karar verilir Yeni evlilere alınacak eşyanın kim tarafından ne alınacağına karar verilir Düğün zamanı gelince "ağırlık görme" ye gidilir
Cuma günü, kızın çeyizi oğlan evine götürülerek yerleştirilir Komşular düğüne davet edilir Cumartesi gününün gecesi kız evinde yapılan ve sabaha yakın sona eren şenliğe ise "kına gecesi" denir Eskiden kına gecesi Çarşamba günü akşamı yapılır, Perşembe günü, düğün olur Cuma günü de "Cumalık" yapılırdı Kına gecesi, kadınlar ve genç kızlar gelin evine toplanmaya başlarlar Bu gecede, kadınlar ve genç kızlar gelin evine toplanmaya başlarlar Çeşitli çalgılar çalınmak ve oyunlar oynanmak suretiyle eğlenilir ve kız ağlatılır Gelini ağlatmak için kızlar maniler, türküler ve ilahiler söylerler
Düğün günü (Perşembe veya Pazar) erkek tarafı kalabalık bir grup halinde öğleye doğru, tabanca - tüfek ata ata, yaya ve atlı olarak gelin evine gidilir Hemen kızı alıp dönmek isterler Ancak kız tarafı misafirlere yemek ikram ederler Yemekten sonra, kızın bir erkek kardeşi, o da yoksa dayısı, erkek tarafından bahşiş alır ve kızı ata bindirilir Yine silah atıla atıla erkek evine doğru yollanılır Eve varıldığı zaman kız attan indirilerek evin içine alınır Daha sonra erkekler ve kadınlar ayrı ayrı yerlerde düğüne devam ettirirler Düğün şenliklerinde horon tepmek vazgeçilmez bir adettir Akşam olunca gelin ve güvey yan yana durdurularak her ikisine de şerbet ikram edilir Daha sonra köyün hocası getirilerek dini nikahları kıyılır Gelin evinden en son kızın çok yakını olan iki kadın ayrılınca düğün bitmiş olur
Ertesi gün ise Cumalık yapılır Kadınlar çeşitli oyunlar oynarlar ve geline hediyeler verirler Düğünden bir hafta sonra ise, erkek tarafı kız evine "yedi" ye gider Damat büyüklerin elini öper, sini ve sofraya davet edilir Sofrada önüne, üstü kapalı üç tabak koyulur, birinde yumurta, birinde sütlaç ve birinde de su vardır Damattan yumurtayı bulması beklenir Geç saate kadar kızın babasının evinde kalınıp, güzelce ağırlandıktan sonra geriye dönülür Günümüzde bu adetlerin büyük bir kısmı "salon düğünleri" nedeniyle yaşatılmaz olmakla birlikte, köylerimizde geleneksel düğün törenlerine rastlamaktayız
ÖLÜM
Düğünler kadar da ölümler de hayatın bir parçasıdır Sevinçte bir olan halkımız hüzünde de beraberdir Mahalle veya köy camiinde selalar okunur Kent merkezinde belediye hoparlöründen ilan yapılır Ölen kişinin ailesinin kimliği tanıtılır Ölü evine akşamdan taziyeye gidilir Evde sabaha kadar ölünün yakınları ile birlikte oturulur Sabahleyin defin hazırlıkları başlar Bu arada civar komşular ölü evine yiyecek getirir Üzüntülü olan aile bireylerine katkıda bulunulur Cenaze eş, dost ve komşular tarafından kaldırıldıktan sonra evde Kur'an-ı Kerim okutulur Başsağlığı dilekleri kabul edilir Kırk mevlidi, ölünün kırkıncı gününde yapılır Mezarlar bakımlı ve düzgün tutulmaya çalışılır Bilhassa dini bayramlarda olmak üzere mezarlar sık sık ziyaret edilerek dualar, Kur'an-ı Kerim okunur
YÖRESEL YEMEKLER:
Mısır Çorbası, Lahana Çorbası, Etli Lahana Sarması, Kara Lahana Yemeği, Trabzon Döneri, Hamsili Pilav, Hamsi Kuşu, Hamsili Kaygana, Kuymak, Akçaabat Köftesi, Trabzon Peynirlisi,
[B]
[B] Tekirdağ Yöresi Düğün Gelenekleri
Evlenme Aşamaları
Kız bakma – Kız Görme
Tekirdağ'da evlenme çağına gelen oğullarına önce beğendiği bir kız olup olmadığını sorar. Eğer oğlan kız beğenmeyi ailesine bırakırsa ailesi önce çevreden soruşturarak kız arar. Kız ararken kızda ve ailesinde ahlaki yapı maddi durum fiziki v.b. özellikleri arar. Oğlunun beğendiği bir kız varsa aynı özellikler soruşturularak araştırılır. Çevredeki evlenme törenleri kızlarla erkeklerin birbirlerini görüp tanışma ortamlarıdır. Eğer bir kıza karar verilirse kız evine görücü gönderilir.
Görücüler oğlanın annesi teyzesi halası yengesi ve komşu kadınlardır. Kız evi bu ziyaretin nedenini sezer. Gelin adayı gelenleri güleryüzle karşılar. Teker teker ellerini öper. El öpme sırasında ve ziyaret boyunca kız belli edilmeden incelenir. Vücutça bir kusuru olup olmadığına dikkat edilir. Yürüyüşü oturması kalkması davranışları gözlenir. Evin temizlik ve düzenine bakılır.
Kız beğenilmişse görücülerden yaşlı bir hanım kızı beğendiklerini uygun görürlerse kararlaştırılacak bir günde erkeklerin kızı istemeye gelip gelemeyeceklerini sorar. Kızın annesi ya da yakınlarından biri bu tekliften memnun kalmışsa “Mademki siz münasip gördünüz kısmetse olur ama bir kere de erkeklere danışalım” der. Görücü misafirler uğurlanır.
Kız isteme - Söz Kesme
Kız evinde erkekler oğlanın mesleğini iyi ve kötü alışkanlıklarını belli etmeden araştırırlar. İyi olduğuna kanaat getirilirse oğlan evine bir gün verirler. Kız istemek için oğlanın ailesinden akrabalarından iş arkadaşlarından çevrede saygınlığı ile tanınan kişilerden oluşan bir grupla kızı istemek üzere kız evine giderler.
Gelinlik kız her birinin elini öperek”hoş geldiniz” der. Kadınlar bir daha da erkek misafirlerinin yanına çıkmazlar. Yalnız kız arada bir şeker kolonya çay kahve v.b.ikram etmek üzere odaya girip çıkar. Gelinlik kızın üzerinde en güzel elbisesi vardır. Erkekler selamlaşıp hatır sorduktan sonra tanışırlar sohbet ederler.
Bir süre sonra sedirde oturan erkek evinden bir kişi ayağa kalkarak “haydin başlayalım” diyerek odanın ortasına gelir. Bunun üzerine kız evinden bir kişi kalkarak karşısına geçer. Bunlar kız ve erkek evinin en yakın akrabalarıdır. Önceden seçilirler. Bunlar nişan takı karşılıklı hediyeler eşyalar ve baba hakkı (başlık parası) konusunda konuşup anlaşırlar.
Baba hakkı son yıllarda çok azalmıştır. Baba hakkının temelinde ekonomi ve evlilik kurumuna saygı yatmaktadır. Baba hakkıyla kızın ailesine düğün masraflarına katkı evlenme yoluyla evden ayrılan işgücünü ve ekonomik güçlüğü karşılamak amaçlamaktadır.
Kızın verilmesi kesinleşince söz kesilir. Kız evi söz bohçası verir. Düğün için kız tarafına terlik çorap ayakkabı tuvalet takımı nişan elbisesi ve çeyiz eksiklerini tamamlamak için patiska v.b. verilir. Oğlan tarafı da evlerindeki kişi sayısı kadar yakın akrabalar dahil bohça ister.
Söz kesiminde erkek tarafı kıza grep çorap elbiselik kumaş terlik v.b.olan bohça verir. Kız tarafı da söz bohçasını mendil gömlek kravat çorap v.b.söz kesti alameti olarak koyar. Bohçalar karşılıklı verilince söz kesilmiş olur. Odada bulunanlar kız ve oğlan babasını “Hayırlı uğurlu olsun “ v.b. şeklinde iyi dilek ve temennilerde bulunurlar. Kız tarafından birisi lokum ve şeker ikram eder. Müstakbel gelin odada bulunan herkesin elini öper kızın eline bir miktar para verilir. Nişan günü tespit edilerek dağılırlar.
Nişan
Nişan evliliğe atılan ilk adımdır. Bu törenle kız ve oğlanın evlenme istekleri çevreye duyurulmuş olur. Nişan kız evinde yapılır. Nişan günü kız evi oğlan evi tarafından istenilen bohçaları yanında bir tepsi nişan tatlısını oğlan evine gönderir. Oğlan evi nişan tatlısını nişan alameti olarak konu komşu akrabaya dağıtır. Kız ve oğlan tarafının ve köy halkının hazır bulunduğu bir bahçede nişan töreni yapılır. Yüzükler bu törende takılarak gençlerin nişanları ilan edilir. Köy halkı bu törenlere büyük ilgi gösterir. Daha sonra düğün günü kararlaştırılır.
Düğün
Düğünler bazen salı günü başlayıp pazar günü sona erer. Bu düğünler “perşembe düğünü” ve “pazar düğünü” olarak adlandırılır. Köylerde daha çok pazar düğünü yapılmaktadır. Düğüne cuma gecesi kız evinde cumartesi günü oğlan evinde başlanır. Düğüne komşular akrabalar ve köylüler katılır. Oğlan evine yakın bir yerde komşu evinde veya bir kahve ocağına giderek düğünü kutlarlar. çay kahve içilir.
Kadınlar hediyeleriyle birlikte düğün evine giderler. Kız evinde ve erkek evinde cümbüş vardır. Kızlar rengarenk elbiseleri pırıl pırıl parlayan oyalı grepleriyle maniler türküler söyleyip oynarlar.
Köyde delikanlılar oynayan kızları 30-40 metre öteden seyrederler. Kızlara yaklaşıp laf atmak hoş karşılanmaz. Eğlenceler kızlarla delikanlıların karşılıklı bakışmaları kızların delikanlıların imalı maniler söylemesiyle sürer.
Çeyiz Götürme - Çeyiz Gösterme
Kız evinin düğün tarihinden önce çeyiz adı verilen bir takım eşyaları hazırlayıp alması adettir. Düğünden bir müddet önce damat ve gelin kendi yakınlarından bir kaç kişiyle giyecek ve ev eşyası almak için alışverişe çıkarlar. Buna “ çeyiz düzme” denir.
Bu arada gelinlik alınır veya diktirilir. Kızın çeyizi tamamlanınca konu komşuya gösterilir. Çeyiz düğüne bir hafta kala veya alay gününde damat evine davul zurna eşliğinde bayrakla götürülür. Tekirdağ'da çeyiz taşınırken sandığın üzerine oturma adedi vardır. Bahşiş alınmadan kalkılmaz. Çeyiz oğlan evinde duvarlara asılır masalar üzerinde sergilenir. Bu hazırlık tamamlanınca düğüne bir kaç gün kala adına “okuyucu” “fike” veya “yiğitbaşı” adı verilen genellikle fakir ve dul bir kadın komşuları hısım akrabayı ve diğer köylüleri tek tek gelin hamamı hamam gecesi ana kınası ve kız kınası için çağırır.
Okuyucu kadının sepetinde yaşlılar için kına gençler için kırmızı kurdeleyle bağlı tel bulunur. Köyün yaşlı kadınlarına birer fincan kına verir. Genç kızlar kız kınası için yapılacak olan peksimet yapımı için kız evine çağırır. Okuyucu kadına çağırdığı evlerden mendil havlu kumaş para ve yiyecek gibi şeyler verir. Köy kahyası da muhtelif yerlerde bağırarak düğüne davet eder.
Gelin Hamamı
Köyün kadınları hamama çağırılır. Hamam parasını oğlan evi verir. Hamamda türküler söylenir maniler atılır tef eşliğinde oynanır. Gelinin arkadaşları gelinle oynarlar. Hamam sonrası kız evi yemek verir. Bu yemekte özellikle yufka böreği yapılır. Pirinç çorbası dolma ve aşure v.b.ikram edilir.
Hamam Gecesi
Bu gece hamama gelen kadınlar arasında yapılan bir eğlencedir. Gelin kız en güzel elbisesini giyer. Genç kızlar darbuka çalar mani söyler. Oynarken gelinin başına hamam tası konur. Bunun içine para atılır. Toplanan bu paralar tellaklara bahşiş olarak verilir.
Kına Gecesi (Ana Kınası)
Tekirdağ'da kına adedi çok yaygındır. Kına yakılırken gelinin ve güveyin avucuna konan para kısmet içindir. Onları ömür boyu kötülüklerden koruyacağına inanılır. Geline kına yakılırken başına al örtmesi al basmasından korunmak içindir. Kötülük ve nazardan korunmak için gelinin yüzü örtülür.
Tekirdağ'da genellikle cuma günü gecesi kız evinde ana kınasını kutlamak için toplanırlar. Konuklar gelin evinin en yakın komşuları akrabalarıdır. Bazen kınaya oğlan tarafından kızlar da gelirler. Mevsim yazsa dışarıda kışsa içeride toplanırlar. Gelin kına gecesinde gelinlik giymez. Ya nişan elbisesini yada başka bir elbise giyer. Gelin kızın başı mum çiçekleriyle süslenir. Bazen kına gecesi için ince çalgı tabir edilen keman cümbüş darbukadan oluşan çalgıcılar tutulur. Çalgıcı tutulmazsa kızların çaldığı darbuka eşliğinde türküler söylenir oyunlar oynanır.
Kına yakılmadan önce genç kızlar çeşitli kılıklara girerek oyun çıkarırlar. Mani atışırlar. Kına gecesinin son saatlerine doğru geline kına yakılır. Kına yakılacağı zaman gelini bir sandalyeye oturtup yüzünü kırmızı greple örterler. Gelin bu sırada ağlamaya başlar. Eğer ağlamazsa kınanır ayıplanır. Gelinin kınasını yengeler yakar. Kına yakmadan önce gelinin omzuna bir mendil koyarlar. Gelinin ellerine ve ayaklarına kına yakarlar. Gelinin ellerini gelinin çeyiz sandığından çıkarılan oyalı kına bezleriyle sararlar. Kına yakılırken kızlar kına vurma türküsünü söylerler.
Eğer gelin uzak bir yere gidiyorsa kına yakılırken hasretliği gurbetliği anlatan türküler söylenir. Gelini kına için bağlanmış elleriyle oynatırlar. Kına yakılırken para yapıştırırlar veya gelinin avucuna para koyarlar. Gelinin arkadaşları gelinin yanında kalarak sabaha kadar eğlenirler hiç uyumazlar.
Güneş doğmadan önce çalgılar alınarak köy içinde yakın bir çeşmeye gidilir. Gelinin annesi ve babası genç kızlara gelinin kınasını yıkatırlar. Gelinin avucundan çıkan paraların bir kısmını arkadaşlarına verirler bir kısmını ise gelinin sandığına ve damadın cebine kısmeti açılsın diye koyarlar.
Gelin Salınması ( Kız Kınası)
Oğlan evi cumartesi günü genç kızları sabahtan berbere götürür. Akşam için ince çalgı tutulur. öğleye kadar iş biter. Kızlar düğün evine dönerler. Cumartesi öğleden sonra oğlan tarafı kız evine gider. İki tarafın davetlileri bir araya gelir. Davetlilere akşam kız evinde yemek verilir. Bu sırada gelin salınması için davetliler toplanmıştır. Gelin o gece gelinlik giyer. Ağır bir müzik çalar. Bu müzik daha çok “kırmızı gül “ türküsüdür.
Ortaya bir sandık sandığın üzerinde içi su dolu bozuk paraların konduğu bir tas konur. Önde başında yeşil bir başörtü bulunan gelin ve kollarında iki yenge arkada ikişer ikişer grup olmuş kızlar tasın etrafında üç defa dönerler. Gelin üçüncü turun sonunda sandığa bir tekme vurur. Tas devrilir bozuk paralar etrafa saçılır. Çocuklar bu paraları kapışırlar. Gelin önce yengelerin sonra davetlilerin elini öper.
Gelin Alayı
Pazar sabahı gelini almaya gidecek olan alay arabalarını oğlan tarafı hazırlar. Kız tarafı da kızın eşyalarını gönderme hazırlıkları yapar. Alay arabalarının üstleri renk renk kilimlerle sarılır. Arabalar kapalı hale getirilir. Gelinin bindiği araba en yakın komşusunun arabasıdır. Son zamanlarda bu arabaların yerine özel taksi minibüs ve traktörler almıştır. Gelin arabasına güveyin komşuları hala teyze ve yenge gibi yakın akrabalarından biri biner. çalgıcılar öndedir. Bunların ardında gelin arabası ve diğer arabalar güle oynaya kız evine doğru yola çıkarlar.
Alaya atlarıyla katılan gençler gelin arabasının önünde dururlar. Mendil veya çevre isterler. Gençlerin bu arzuları gelinin bu iş için hazırlanmış bohçasından karşılanır. Alay köyün dışında uygun bir alanda durur. Çalgıcılar “koşu havası” çalmaya başlarlar. Atlı gençler at koşusuna geçerler. Koşu menzili 3-4 km.dir. Verilen işaret üzerine koşu başlar. Birinci gelen atlı gelinin arabasına gider gelin alayının geldiğini müjdeleyen koşu yastığını alır ve damadın evine yollanır. Öte yandan bahçede tıraş edilmekte olan damadın sağdıcı koşuda birinci gelen atlının elinden bu yastığı alır. Hediyesini verir. Yastık uygun bir yere konur ve günün hatırası olarak saklanır.
Şimşir (Ahret Dalı)
Gelinin ahret kardeşi veya arkadaşları tarafından hazırlanır. Köylerde kızlar birbirleriyle ahret tutarlar. Bunlardan hangisi önce evlenirse ona ahreti veya ahretleri şimşir hazırlarlar. şimşire iğneden ipliğe ne varsa ondan konur (iğne iplik meyve oyuncak tarak v.b.). Bunlar bir çam dalına iplikle tutturulur. Dalın ucu toprakla dolu bir tenekeye veya saksıya yerleştirilir. Alay geleceğine yakın bütün davetliler çalgılar önde gelin arkada ahretin evine gidilir. Orada bir saat oynadıktan sonra şimşir ve bohça alınarak eve gelinir. Buna karşılık oğlan evinde ahretliğe çamaşır ve elbiselik verilir. Delikanlılar tarafından alayın geldiği haber verilir. Gelini içeriye sokarlar.
Telli Horoz
Köyün gençleri gelin alayı gelmeden önce çalgıcılarla birlikte sabah ezanı okunduğu zaman oynayarak oğlan evine giderler. Oğlan evinde damadı ve damadın yakın arkadaşlarını birer birer uyandırırlar. Bahçede oynarlar eğlenirler.
Buradaki eğlenceler bitince yeniden çalgılarla birlikte kız evine gidilir. Kız evi köy gençlerine ya bir bilezik veya bir elbise asar. Tekrar oynanır. Gelin erkek tarafından gelenlerin ellerini öper. Her elini öptüren para verir. Gelinin yengesi de birer havlu verir. Köyün gençlerine büyük bir tepside bütün her tarafı telle sarılmış bir pişmiş horoz yanında çeşitli içkiler peksimet denilen ufak kurabiye gibi şeyler verirler. Telli horozu yiyen içkileri içen gençler coşarlar oynarlar ve silah atarlar.
Çömlek Kırma
Gelin alayı kız evine gelince önce gelin çıkartılmaz. Gelinin arkadaşları türkü söyleyerek gelini kaynananın yanına getirirler. Kaynana bu kızlara para verir. Kızlar gelini kaynananın önüne getirerek bırakırlar. Gelin kaynanasının ve akrabaların ellerini öper. Gelinle kaynana oynarken aralarında çömlek kırar.
Toprak Bastı
Oğlan tarafı gelin almağa gittiği zaman kız tarafının bayrağı ve çalgıları oğlan tarafının bayrağı ve çalgılarıyla birleşerek toplanırlar. Gençlerle konuşulur anlaşılır. Bir miktar para ile mendil çevre havlu v.b. verilir.
Gelin İndirme
Alay koşudan sonra yavaş yavaş köy içine girmeğe başlar. Alayın köye dönüşü ağır yapılır ve nihayet oğlan evine gelinir. Gelin arabası avluya çekilir. Diğer arabalardakiler davetliler daha önceden yerlerini almışlardır. Oğlan damatlık elbiselerini giymiş hazır beklemektedir. Gelin arabadan indirilir. Başı al bir greple örtülüdür. Damat tıraşında bulunan arkadaşlarının ardından odasına çıkar.Damadın çeyiz odasını terk etmesinden sonra gelin içeriden çıkartılır.Bir sandalye üzerine çıkarılarak hazır bulunanlara gösterilir.
Gerdek
Damat yumruklanarak gerdeğe sokulur ve topluluk dağılır. Düğün sona erer.
Düğün Sonrası
Gelin Paçası
Düğünün ertesi gün düzenlenen törene Tekirdağ'da “Gelin Paçası” adı verilir. Gelin paçası kadın ve kızlar arasında yapılır. Bu günde gelinin gelin gittiği evin erkeklerinin karıları dallı giyerler. Diğer kadınlar normal giysiler içerisindedir. Kadınlar çeşitli oyunlar oynarlar mani türkü söylerler eğlenirler.
Düğün Tatlısı
Düğünden bir hafta sonra kız evi baklava revani v.s.tatlılar yapar. Gelinle damat çağrılır. Bunların yanısıra kız ve oğlan evinden davetliler çağrılır. Yemekten sonra gençler bir odada yaşlılar bir odada toplanır kendi aralarınd
[/B][/B]
Malatya'nın düğün adetleri
[COLOR="#000080"]
Düğün Yemekleri İçecekleri ve Uygulamaları
Günümüzde salonda yapılan düğünler dışında, evlerde yapılan düğün törenlerinde ’lahmacun’ ve içecek olarak ’ayran’ verilmesi gelenektendir.
Şehir merkezinden köylere doğru gidildiğinde, düğünlerde ’Yemek dökme’ âdetinin korunduğunu görmek mümkündür. Evlenme ve sünnet düğünlerinde davetlilere yemek verilmesi âdetine Malatya köylerinde ’Yemek dökme’ adı verilir.
Yine düğünlerin ilk aşaması sayılan söz kesmede, köylerdeki söylenişiyle ’He deme’, ’Sakal öpme’, ’El öpme’ ya da ’İkrar alma’ yemek verilmekte, birçoğunda da ağız tatlılığı için şekerle birlikte kırmızı boyalı şeker şerbeti dağıtılmaktadır.
Bu âdetin uygulanışına Arguvan’ın İsa köyünde şu şekilde rastlanılmıştır: Oğlan tarafından kız evine nişana gelişte 15-20 kg. kadar mevlüt şekeri, ev halkına çeşitli hediyelerle bir çarşaf ve buna iliştirilmiş bir altın hediye olarak getirilir. Kızın annesine verilen bu hediyede yer alan altın, anne tarafından tekrar kızına armağan edilir. Bu hediyeye ’Torba ağzı’ denir.
Torba içinde çıkan şekere dua okunduktan sonra bir erkek beline önlük bağlayarak avuç avuç orada bulunan herkese dağıtır. Buna ’Şirincelik’ adı verilir.
Malatya köylerinde nişan töreninde görülen diğer bir uygulama da şöyledir: Eğer şeker dağıtılmamışsa, büyük bakır teştlere boyalı şeker ezilerek şerbet yapılır. Konuklara ikram edilir.
Köylerde nişan ve düğün yemeklerinin çeşitleri üç ana grup altında toplanır:
1- Tiritli yeket (Tirit)
2- Etli Bulgur Pilosu (Pilav)
3- Sebze Salatası (Cacık-Ayran-Hoşaf)
Bunlara ek olarak mevsimine göre karpuz, kavun, üzüm gibi meyvelerin de ikram edildiği görülmektedir.
Düğünlerde yemekler, masa üzerinde verildiği gibi, çoğunlukla yere sofra örtüleri serilip, üzerine tabaklar içinde yemekler dizilerek de ikram edilir.
Diğer bir uygulama ise gelinin eve getirildiğinin akşamı ’bey övme’ adıyla yapılan yemekli törendir. Damadın arkadaşları o gece ’sağdıç’ın evinde masa donatırlar ve eğlenirler. Bu törende yenilen yemekler etli mezeler, cacık, salata, meyve olmalıdır.
Düğün aşı (kebabı) denilen bir tür yemek daha yapılarak konuklara ikram edilmektedir. Doğanşehir Polat’ta ise ’Polat köftesi’ adı verilen iri içli köfte verildiği de görülür.
Köylerdeki evlenme ve sünnet düğünlerinde çıkarılan yemek çeşitleri birbirinin aynısıdır. Yalnızca, sünnette çocuğu kucağında tutan ve bu sebeple de aile çevresinde birinci derecede akraba yerine geçen ’kirve’nin düğün evine gelişinde ayağına koç kurban kesilir, kesilen koçun ’döşü’ piştikten sonra, aşçı tarafından bir tepsiye konularak kirveye getirilip, ikram edilir ve bahşiş alınır. Bir diğer pratik ise evlenme ve sünnet düğünlerinden bir hafta sonra, gelin veya çocuğu görmeye gidildiğinde bir sini tatlı götürülmesidir.
Hekimhan köylerinin birçoğunda, düğünün başlaması için ’danışık yemeği’ verilir. Yemek çeşitleri; bulgur pilavı, sebzeli yemekler ve yanında yoğurt veya ayrandır. Bu yemek sonunda düğünün ’bayraktarı’ seçilir ve düğün başlamış sayılır.
Düğünlerde yemek verilirken ekmek ihtiyacını karşılamak bakımından ’ekmekçi’ denilen ve düğündeki bu hizmeti yürüten grup ekmek pişirir. Pişirme esnasında kaynana, kayınbaba ve damada ’düğün ekmeği’ denen sıcak ekmek götürülerek para bahşişi alınır.
Gönderen Diş Hekimi Yeşim Kale zaman: 23:16
[COLOR="#B22222"]
ŞIRNAK ÖRF-adet-GELENEK-GÖRENEKLERİ DÜĞÜN
[COLOR="#000080"]
Şırnak taki evlenmelerin çoğunluğu görücü usulü ile yapılır. Ancak bazıları da ya düğünlerde veya bir sokakta birbirlerini görüp beğenenlerde olmaktadır. Erkek, beğendiği kızı istemek üzere durumu annesine bildirir. Annede uygun bir zamanını seçip, durumu babaya açıklar. Kızın ailesi kendileri için uygun görürlerse, kızı isteme kararını birlikte alırlar. Genellikle kendileri için zararlı olmayan ihtiyar bir kadını veya erkeği aracı olarak gönderirler. Kadın ise durumu kızın annesine, erkek ise durumu babasına açıklar. Genelde aracı kadın olur. Bu kadın kızı ve ailesini, dilinin döndüğünce ikna etmeye başlar. Kızın annesi durumu beyine anlatır.Bu arada aracıya bir süre verilir.Kız babası da çoğunlukla erkek kardeşlerine danışır, birlikte karar alırlar. İkinci kez gelen aracıya, uygun görülmüşse �Allah nasip etti ise olur� diye söylenir. Eğer uygun görülmediyse, ya �Kızımız daha küçüktür� veya � onu amcasının oğluna verdik� veya� annesi yalnızdır,evde çalışacak başka birimiz yok,ağabeyi de henüz evlenmedi�, gibi uygun bahane ile reddedilir.Eğer kızın ailesi erkek evini ve ailesini uygun görmüşlerse aracıya,falan gün gelip istesinler diye cevap verirler.Bundan sonra �yol açma� safhası başlamıştır.Yol açmada,erkek ailesi,kendilerine yakın buldukları kişileri,kızın evine gitmek için çağırırlar.Kız evine haber verilir ve akşam hep birlikte giderler. Önce erkeğin annesi durumuna uygun olarak aldığı ya bir çift veya bir tek bileziği veya başka bir takıyı, gelini olacakları kızın eline takar, daha sonra erkeğin diğer yakınları beraberlerinde getirdikleri takı ve paraları kıza takarlar. Bundan sonra getirilen şekerler Fatiha ve salavatlar eşliğinde dağıtılır. Böylece artık kız resmen bağlanmış ve nişanlanmış olur. Bundan sonra başlık kesme safhası başlamıştır. Erkeğin babası en yakın süre içerisinde hazırlığını tamamlayarak, kızın babasına haber göndererek, başlık kesme ziyaretine izin alır. Kızın babası bir gece belirler ve bildirir. Başlık kesme gecesi için çoğunlukla 2 çuval şeker,10-15 kg çikolata, 10-15 kg lokum alıp hazırlanır. Erkeğin babası, dost ve tanıdıklardan 10-15 kişiye çağırtır. Birini, başlık kesme pazarlığı için tayin eder ve başlık için hazırladığı paraları ona teslim eder. Kızın babası da kendisine yakın bulduğu 5-10 kişiyi çağırır. Kız babası da bir pazarlıkçı tayin eder ve asgari sınırı ona söyler. Bu şekilde erkek tarafı kızın babasının evine gelir.Bir iki latifeden sonra pazarlık başlar.Nihayet ortak bir sınır belinlenir ve Fatiha ile pazarlık biter ve şekerler dağıtılır. Erkek tarafının pazarlıkçısı kendisine teslim edilen parayı karşı tarafa verir. Bu pazarlığın haricinde, erkek tarafı durum ve itibarına uygun bulduğu bir miktar parayı anne sütü karşılığında kızın annesine verilmek üzere karşı tarafa verir. Bundan sonra çeyiz hazırlama safhası başlar. Genellikle çeyizin tamamını kız tarafı hazırlar. Çeyiz tamamlanınca, erkek tarafı kızın babasından düğün için gün ister. Kız tarafı gün verir. Belirlenen günden bir hafta önce nişan takma merasimi olur. Yine iki torba şeker, çikolata, lokum ve aile yine durumuna uygun bir takıyı götürüp, kıza takarlar. Ertesi hafta belirlenen düğün gününden iki gün önce erkek tarafı bütün dost ve tanıdıklara bir elçi göndererek, düğünün olacağını haber verir ve ertesi gün düğün başlar. Genellikle Cumartesi günü başlar, Pazar gecesi kına götürülüp, gelinin ellerine sürülür. Ve yine bir altın takılır. Pazar günü ikindi namazına kadar düğün yapılır, halaylar çekilir. Halaylarda ve oynanan oyunlarda kadın ve erkekler bir arada oynarlar.İkindi namazından sonra ,düğün alayı kızın evinin önüne gider.gelin süslenmiş bir vaziyette bir odaya kapatılır.Erkek tarafından tespit edilen bir yetkili, Pışder (kapı arkası) pazarlığı yapar.Varlığına uygun düşen bir parayı tekrar kız tarafına verir ve piresar (Tecrübeli mihmandar) gelinin kollarından tutup,ya arabaya veya ata bindirirler.gelin alayı büyük bir konvoyla büyük cadde ve yollardan geçirilir.Bu arada zılgıtlar çekilir.Erkek tarafı da bu ara hazırlık yapmıştır.Damat damın üzerine çıkar,damadın her yanında sağdıçlar bulunur.Gelin damat hizasına geldiğinde damadın ayakları önünde bulunan para karıştırılmış toprağı gelinin kafasına döker.İlk ders manasına gelir.Ondan sonra,daha önce damat yakını olan bir aile,damadı misafir eder.O gece sabaha kadar o evde çeşitli eğlenceler düzenlenir.Damadın dost ve akrabaları damadın selamlığına gelirler.Yani ilk gece damat kendi evinde yatmaz.Ertesi günün sabahı damat kendi evine getirilir.Öğleye kadar düğün devam eder ve biter.Bundan sonra gelinle damadın dini nikahı kıyılır.Bundan sonraki günlerde,yardım maksadı ile selamlık olur.Damat tarafından dost ve yakınları durumlarına uygun düşen bir parayı gelinin selamlığına getirirler. Böylece damat tarafının üstlendiği yük bir nebze hafifler.
N A S İ P yazdı:Malatya'nın düğün adetleri
Düğün Yemekleri İçecekleri ve Uygulamaları
Günümüzde salonda yapılan düğünler dışında, evlerde yapılan düğün törenlerinde ’lahmacun’ ve içecek olarak ’ayran’ verilmesi gelenektendir.
Şehir merkezinden köylere doğru gidildiğinde, düğünlerde ’Yemek dökme’ âdetinin korunduğunu görmek mümkündür. Evlenme ve sünnet düğünlerinde davetlilere yemek verilmesi âdetine Malatya köylerinde ’Yemek dökme’ adı verilir.
Yine düğünlerin ilk aşaması sayılan söz kesmede, köylerdeki söylenişiyle ’He deme’, ’Sakal öpme’, ’El öpme’ ya da ’İkrar alma’ yemek verilmekte, birçoğunda da ağız tatlılığı için şekerle birlikte kırmızı boyalı şeker şerbeti dağıtılmaktadır.
Bu âdetin uygulanışına Arguvan’ın İsa köyünde şu şekilde rastlanılmıştır: Oğlan tarafından kız evine nişana gelişte 15-20 kg. kadar mevlüt şekeri, ev halkına çeşitli hediyelerle bir çarşaf ve buna iliştirilmiş bir altın hediye olarak getirilir. Kızın annesine verilen bu hediyede yer alan altın, anne tarafından tekrar kızına armağan edilir. Bu hediyeye ’Torba ağzı’ denir.
Torba içinde çıkan şekere dua okunduktan sonra bir erkek beline önlük bağlayarak avuç avuç orada bulunan herkese dağıtır. Buna ’Şirincelik’ adı verilir.
Malatya köylerinde nişan töreninde görülen diğer bir uygulama da şöyledir: Eğer şeker dağıtılmamışsa, büyük bakır teştlere boyalı şeker ezilerek şerbet yapılır. Konuklara ikram edilir.
Köylerde nişan ve düğün yemeklerinin çeşitleri üç ana grup altında toplanır:
1- Tiritli yeket (Tirit)
2- Etli Bulgur Pilosu (Pilav)
3- Sebze Salatası (Cacık-Ayran-Hoşaf)
Bunlara ek olarak mevsimine göre karpuz, kavun, üzüm gibi meyvelerin de ikram edildiği görülmektedir.
Düğünlerde yemekler, masa üzerinde verildiği gibi, çoğunlukla yere sofra örtüleri serilip, üzerine tabaklar içinde yemekler dizilerek de ikram edilir.
Diğer bir uygulama ise gelinin eve getirildiğinin akşamı ’bey övme’ adıyla yapılan yemekli törendir. Damadın arkadaşları o gece ’sağdıç’ın evinde masa donatırlar ve eğlenirler. Bu törende yenilen yemekler etli mezeler, cacık, salata, meyve olmalıdır.
Düğün aşı (kebabı) denilen bir tür yemek daha yapılarak konuklara ikram edilmektedir. Doğanşehir Polat’ta ise ’Polat köftesi’ adı verilen iri içli köfte verildiği de görülür.
Köylerdeki evlenme ve sünnet düğünlerinde çıkarılan yemek çeşitleri birbirinin aynısıdır. Yalnızca, sünnette çocuğu kucağında tutan ve bu sebeple de aile çevresinde birinci derecede akraba yerine geçen ’kirve’nin düğün evine gelişinde ayağına koç kurban kesilir, kesilen koçun ’döşü’ piştikten sonra, aşçı tarafından bir tepsiye konularak kirveye getirilip, ikram edilir ve bahşiş alınır. Bir diğer pratik ise evlenme ve sünnet düğünlerinden bir hafta sonra, gelin veya çocuğu görmeye gidildiğinde bir sini tatlı götürülmesidir.
Hekimhan köylerinin birçoğunda, düğünün başlaması için ’danışık yemeği’ verilir. Yemek çeşitleri; bulgur pilavı, sebzeli yemekler ve yanında yoğurt veya ayrandır. Bu yemek sonunda düğünün ’bayraktarı’ seçilir ve düğün başlamış sayılır.
Düğünlerde yemek verilirken ekmek ihtiyacını karşılamak bakımından ’ekmekçi’ denilen ve düğündeki bu hizmeti yürüten grup ekmek pişirir. Pişirme esnasında kaynana, kayınbaba ve damada ’düğün ekmeği’ denen sıcak ekmek götürülerek para bahşişi alınır.
Gönderen Diş Hekimi Yeşim Kale zaman: 23:16
Malatya düğünlerinde gelin kaynanasının evine girerken , kaynana gelinin önüne habersiz bir şekilde bardak veya küp atıp kırar..Gelin bu ani ses ile korkup irkilir..Zaten geleneksel olarak bunun anlamı gelin kaynanadan korksun demektir...
Ayrıca yine kaynananın evine girerken gelinin başına şeker ve buğday atılır..Gelin tatlı dilli olsun ve eve bereket getirsin anlamındadır..
sultann yazdı:
Malatya düğünlerinde gelin kaynanasının evine girerken , kaynana gelinin önüne habersiz bir şekilde bardak veya küp atıp kırar..Gelin bu ani ses ile korkup irkilir..Zaten geleneksel olarak bunun anlamı gelin kaynanadan korksun demektir...
Ayrıca yine kaynananın evine girerken gelinin başına şeker ve buğday atılır..Gelin tatlı dilli olsun ve eve bereket getirsin anlamındadır..
************************************************************
Hanı nerde o kaynalar, O gelınler
Damatlar ıkısınede hazretler.
***********************************************************