Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: Yörelerimiz ve Yerel Konuşma Şivesi .
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

Erzurum Yerel Konuşma Şivesi / Erzurum



--------------------------------------------------------------------------




ERZURUM İLİ ŞİVELERİ




aba : abla
abacı : terzi
ağa : ağabeyi, gada
ağıl : yazın ******ların koyulduğu yer
ahan : işte şu
ahbun : ****** gübresi
ander : münasebetsiz
aşgar : kir
aşma : kaysı kurusu
avlu : evin giriş salonu
ayvan : boş oda
baca : dam
baci : bacı
bardan : büyük çuval
bedimli : meteliksiz
bedire : kova
beg : bey, beyim
berf : kar
bıldır : geçen yıl
bibi : hala
bişi : yağda kızartılmış hamur, pişi
boğızli : obur
cağ : şiş
cakkıl : zincirli iki ucuna kova takılan uzun çubuk
camış : erkek manda
ceferlik : odunluk
ceferlik : odunluk
celep : besi ******larının sürüsü
cığız : mızıkçı
cığızlamak : mızıkcılık etmek hakkına razı olmamak
cılfa : pulluk
cırbağa : cılız,çelimsiz
cıstik : erkek ayakkabısı
cingen : çingene
culuh : hindi
cücük : civciv
çakçavi : damların üzerine yapılan çerçeveli camekan
çangıl : zil
çarşut : casus
çenebit : camdan ekmek kabı
çerçi : gezgin satıcı
çermik : kaplıca
çiğirt : çekirdek
damçi : damla
dastar : hamurun üstüne örtülen örtü
densiz : uygunsuz
devamsız : işe yaramaz
dığa : hakararet olarak çocuk
dıldılık : ince elbise
dıreş : uzun boylu
dızınan : iri kıyım,iri yapılı
dibek : öğütme aracı
dizlik : külot
duz : tuz
düllük : çocuk düdüğü
dürüm : açık ekmekle yapılan sandöviç
eğiş : tandırdan eşya veya ekmek çıkarmak için kullanılan çengelli araç
emi : amca
enek : sapanın toprağı yaran kısmı
enik : ***** yavrusu
er : erkek, koca
ergişi : erkek kişi
esgetek : kadın
eze : teyze
fenikmek : telaşlanmak acele etmek
fırfırik : topaç
gada : ağabeyi, ağa
gah : elma kurusu
galah : tezek yığını
galo : ******ları ahıra bağlayan eğik ağaç
gancık : sözünde durmayan, dişi *****
gandırıg : çifti boyunduruğa bağlayan ağaç
gavat : değersiz adam,
gelberi : tandırdan külü çeken uzun saplı faraş
geven : deve dikeni
gındıllik: çember, tekerlek
gobçe : düğme
gollik : kısa boylu, boyu kısa olan
gottoz : dik kafalı
görüm : görümce, kocanın kız kardeşi
gucur : kısa boylu
gudik : ***** yavrusu
gullep : kapı demiri
guma : ikinci eş
gurna : kurna
guzzik : kambur
güleş : güler yüzlü
hagos : tarla sulama arkı
halhal : bilezik
hamayıl : boyuna asılan muskalı gümüş kap
haşıl : ana maddesi öğütülmüş buğday, yağ ve süt olan özel yemek
hedik : haşlanmış buğday
hemecik : bebek oyuncağı
hepenk : kepenk
hesir : otlardan yapılmış sergi
hetircek : tandırın üzerine konan demir
hıbar : duvar dizmede büyük taşlar arasıra konan küçük taş
hıngel : haşlanmış yufka ile yapılan hamur işi yemek, mantı
hınısi : toprak yayık
hırhız : hırsız
hış : *****lerin boynuna takılan demir
hızan : fakir, görgüsüz
hızmeker : erkek hizmetçi
him : temel
hodah : ******lara bakan çocuk
hollaçelik : çelik çomak oyunu
horum : elle yapılmış ot ambalajı
hoyrat : sevimsiz kötü
hozan : sürülmemiş nadasa bırakılmış tarla
höllük : bebeğin altına konan killi toprak
hudik : Tedirgin, tereddütlü
igit : yiğit
istikan : bardak
işlik : gömlek, köynek
kafter : sevimsiz ihtiyar
kaloş : mes üzerine giyilen yarım ayakkabı
kanayaklı : kadın,yavaş
karakura : kabus
kartol : patates
kavurga : kavrulmuş buğday
kavut : kavrulmuş buğday unu
kazıl : yünden yapılmış kalın iplik
kelep : kolye, inci
keltoş : kel
keyvani : ev hanımı
kırbaç : ******ları sürmeye yarayan sopa
kiral : kiler
kivra : kirve
kizir : köy adını ağız yapabilen kişi
kollaç : kadın ayakkabısı
kor : bakıpta görmeyen, kör
korzevel : kara sapanın ucuna takılan sopa
kotan : tarla sürme aleti
köynek : gömlek, işlik
kurik : yeni doğmuş tay
kurun : ******ların su içtiği uzun kap
külek : kova, su kabı
külfet : ev halkı
külve : tandırın hava deliği
kürsü : tandırın üzerine konan masa
leçek : tülbent, başörtüsü
leğen : yıkanmaya yarayan kab
leppik : taş oynunda kullanılan yassı taş
lobiya : yeşil fazülye
loğ : toprak damları düzeltmeye yarayan yuvarlak taş
mablağ : çay kaşığı
mahat : sedir, kanepe
mahrama : mendil
malıh : kağnı kayışının ucuna takılan odun parçası
maraba : tarım işcisi
matıf : suratsız adam
mazanni : kötü huylu, şüpheli adam
mazi : kağnının tekerlerini birbirine bağlayan odun
medek : dişi manda
merek : ot ve saman konulan depo
mılıhci : yüze gülen karıştırıcı
mırıh : yarık dudak
mısmar : iri çivi
mozik : buzağının büyüğü, bir yaşında buzağı
müsürlük : ahırda ******ların yem yediği tahta oluk
nahır : sığır sürüsü
oklavı : hamur açmaya yarayan ağaç cubuk
omo : dalkavuk
ortahçi : ****** ve aleti olan tarım işcisi
pantol : pantolon
part : ot yığını, otuz bağlık araba
paşa : bayan, hanımefendi
paşvani : bekçi
peg : sadece duvarları olan yıkık bina
peke : ahırdaki oturma yeri, seki
peşkir : havlu
peşkun : yer sofrası
pıngel : yumurtalık, tavuğun yumurtladığı yer
pin : kümes
pohcah : ahırda ****** dışkısının biriktiği yer
poşa : çingene kadın
puşe : peçe
rapata : hamuru tandıra yapıştırmaya yarayan araç
sagıldah : koyunların kuyruğu altında birikmiş dışkı
sakkavel : ahır süpürgesi
sako : erkek pardesüsü
salahana : başıboş
sambağı : boyunduruk sopasını öküzün boynuna bağlayan yünden yapılmış iplik
samı : boyunduruk sopası
seki : mutfak ve ahırda merdivenle çıkılan bölüm
sele : sepet
serpuş : tencere veya sahan kapağı
sılıh : ıslık, düdük
sınıhçi : kırıkçı
sikke : atları çayıra çakıldığında zincir veya ayak bağı
sini : büyük bakır tepsi
sitil : küçük barkaç
sogumsuz : sabırsız
şağıldahli : pis adam
şergada : akla gelmeyen işler yapan
şoş : Şose, stabilize veya asfalt yol
şurt : tandır kenarı
tağar : içine ateş konularak kürsü altına konan toprak kap
takatuka : kesme şekeri kırmak için kullanılan kütüklü kutu
tandır : toprağa gömülen ve içinde ekmek pişirilen fırın
tandırbaşı : tandırın çevresi
tanko : sosyetik
tapan : tarlayı sürdükten sonra düzeltmek için kullanılan çalıdan yapılmış alet
tar : tavukların üzerinde durduğu araç
teheze : arızalı, tehlikeli
tejgere : ******ların dışkısını taşımaya yarayan alet
tekir : tekerlek
tekne : içerisinde hamur yoğrulan ağaç kap
telis : ketenden örülmüş tahıl yaramaya yarayan torba
terek : raf, mutfak rafı
termaş : şanslı
teşi : yünden iplik yapmaya yarayan alet
teşt : leğen, yıkanma kabı
tokaç : çamaşır yıkamada kullanılan ağaç tokmak
tuhs : kuluçka dönemini yaşayan tavuk
tuluh : tulum
urup : tahıl ölçme birimi
uşah : çocuk
vola : ulan, lan yerine geçer
yalak : ******ların yiyecek yediği içi oyulmuş kap
yavşan : seyrek biten ot
yazma : kadın baş örtüsü
yegin : aceleci
yelloz : müflis
zam : ******ların ahıra bağlandığı eğik ağaç
zanka : atla çekilen kızak
zenne : kadın
zığva : dadaş şalvarı
zırza : kapıya kilit vurmak için kullanılan demir parçası
zubun : entari


urfa şivesi ile bazı kelime örnekleri;


siye = sana
biye = bana
gelisen mı = geliyor musun
gidisen mı gidiyor musun
gelah = gelelim
gidah = gidelim
anê = anne
babo = baba
nene = nine
dedey = dede
bibi = hala
dayze = teyze
herif = koca
avrat = hanım bayan
güveg = damat
lo = erkek çağırılırken kullanılır
le = bayan çağrılırken kullanılır
deget = yürü git
güz = sonbahar
tez = çabuk
irak = uzak
suvak = sokak
mıhalle = mahalle
henek = şaka
afrit = şeytan yavrusu firlama kimselere denilir
hış oldum = döküldüm
öksedim = özledim
haho = yeter artık
kırtik = azıcık biraz
ağbati başiya = darısı başına
zerzur = sığırcık kuşu
kit = yabani güvercin
pısik = kedi
haket = gerçek
ğas = marul
bahtenis = maydanoz
pırpır = semiz otu
fırenk = domates
balcan = patlıcan
isot = urfa biberi
leymun = limon
pircikli = havuç
hıttı = bir salata çeşidi
bostana = bir çeşit salata (çok güzeldir)
savık = soğuk
ülbe = soğuk
tud = dut
ferik = taze, genç (aynı ben *)
payam = badem
kehke = simit
reçel = biber salçası



puşu = erkek baş örtüsü
haphap = takunya
kahke bezi = amerikan bezi
ezye = bayan elbisesi
sako = ceket
koyneg = gomlek
tuman = don, külot
kuşhana = tencere
teşt = leğen
sülahye = sürahi
koruk = olmamış üzüm
dürmük = dürüm
tike = nasil anlatsam bilmiyorum ama habbe deriz ya da lokma gibi bir şey.
şıllık = bir tatlı çeşididir.
germi = bulgur pilavi
tedirbe = sokak
heyat = evin geniş avlusu
mahle şenigi (şenik) = komşu, aynı çevrenin insanı
hâh = yabancı
hulh = bunu da nasil anlatacagimi bilmiyorum * hulhum dar demek içim sıkılıyor sabrım yok gibi
made = mide
[B]


urfa şivesi ile yazılmış bir mektup;

Oğlum Mahir!
Ana heyran nasılsan?
Ne haldasan?
Biz seni aramasah, sormasah,
Sen bizi ne arisan, ne de sorisan;

Sen ne hersiz bir evlatmışsan!
Bemırad olmıyasan,
Hahin kızınan gezisen dolaşisan?
Edemisen anana mektup yazasan
Heç Allah'tan korhmisan bizi merakta bırahisan

Dünegin arkadaşın Hüsen gelmisti Ankara'dan
Getmişem sağlık haberin ondan almışam
Seni belediye otobozunda görmiş bir kıznan
Sözlüm diye bahsetmişsen o kızdan
Birde yüzüg tahmişsan barmagan
Niye oglum sen anasiz kalmişsan
Sansahan evlenmaga kalhmişsan?

Hüsen'e dedim ki;
"-- Hüsen! Hele birez kızı anlat"
Dedi ki:
"-- Ne anlatayım diyaza, ay parçası bemırad
Gülende güller açi,
Agliyanda incinen mercan saçi.
Bele güzel ne görülmiş, ne duyulmış,
Hak teala öz nurundan yaratmış."
Mahir!

Niye sen hirif olmışsan,
Böyükleren danışmadan evlenmaga kahmışsan
Kardaşından da mi ibret almisan?
Getti bir tango kız getirdi.
Ne kendisi rehet etti,
Ne de bizi rehet ettirdi
Kız da kız olaydı üregim yanmazdı
Ele zaif ele zaifti ki
Ayni Çirtik Eso'ya benzidi
Çirpi gibi bacagi
Emin aganin ayagi gibi ayagi
Çamaşir tokaci gibi de elleri vardi
Ne aglidi agliyasan,
Ne gülidi gülesen.
Ne konuşmagimizi begenidi
Ne pişirdigimizi yeyidi
Zıkkımın köküni yiyeydi
Her bişede kusur buludi
Her bişeye yeni yeni adlar tahidi
Ben deyidim babakanuç,
O deyidi " patlican ezmesi"
Ben deyidim lebeni,
O deyidi " yogurt çorbasi"
Ben deyidim hilorik aşı
O deyidi "ekşili izmir köftesi"
Yoh! Carut degil faraşmış
Küçe degil sokahmış
Hebene degil destiymiş
Havuca pirçikli demah ayıpmış
Ben bele konuşayım diye benden utanimiş.
Niye kendi yaptigindan utanmidi
Gün evle olidi yatahtan kahidi
Benim elimden çaput
Onun elinden roman düşmidi
Gezmeye gidende de en öne o düşidi.
Birgün baban dükkanden geldi
Hanimin kızı yerinden bile teprenmedi
Baban çoh agrina getti
Bırahsam, alimallah saçını pirçigini yolacahtı.
Ben ne şanssız bir karıymışam anam!
Kaynanaların zalim zamanında gelin olmışam
Gelinlerin zalim zamanında da kaynana olmışam
Kime ne etmisem ki bulmışam.

Mahir! sen sen olasan
Aklı başında bir kız alasan
ister Urfali olsun
istersen yedi yabancıdan olsun
Yeter ki helal süt emmiş bir kız olsun
Istiyem ki sonradan peşman olmıyasan
Karı kısmı ayakkabı degil ki,
Sıhtı mı çıharasan atasan
Namusumdur diyecahsan
Ömrü billah çekecahsan
Mahir! Biliyem eyisen hoşsan
Her şeye çabuh kizisan
Kızanda da alalo gibi kabarisan

Oglum! Asebi erkegin kahrı çoh olur
Kahir çeken karı zor bulunur
Onun için, karilarin hamuri sabirnan yogrulmuştur
Onlar hanımdır
Onlar hatundur
Onlar sultandır
Onların mekânı Cennet-i A'lâ'dır
Onlar ışıhtır
Onlar nurdur
Onlar yüce Allah'ın erkeklere bir lütfudur.
[/B]
Ayni Çirtik Eso'ya benzidi
Çınar bunu çok beğendi... bizim köydede lakap çok takarlar


Malatya Yöresel Konuşma Şivesi / Malatya Şivesinde Kelimeler / Malatya Lehçesi


Malatya Şivesi

[COLOR="Purple"]

A
Afin tefin : Darma dağın
Aş erme : Hamilelik hali
Arruta : Sevilen küçük kız çocuklarına denir
Arbet aşeret : Acayip
Arıstak : Toprak damın ağaçları
Alıta : İyi görmeyen
Allek : fitne-fesat

B
Barima : Bari
Bele : Böyle
Bastık : Pestil
Bayma : Üşümeden dolayı donacak hale gelme
Bayak : Demin, az önce
Bıldır : Geçen sene
Boyna : Daima
C
Cılğı : İnce kesilmiş bez parçası
Cılbır : Menemen yemeği
Cıncık : Cam kırığı
Cücük : Kuş yavrusu
Cılkıtma : Oyun bozma

Ç
Çinisi : Omuzu
Çemirlenme : işe koyulma
Çömelme : Ayak üstüne yarım oturma
Çapik : Acele
Çapıh : Alkış
Çar-çapik : Çok acele
Çapıt : Bez parçası
Çömçe : Kepçe
Çörrik : Az akan su
Çirçirik : Ağustos böceği
Çörten : Toprak damlarda su akan oluk

D
De-ya : işte orası
Deleme : Topaç
Dışlık : Sıkılma
Dehliz : Üstü kapalı geçit
Deyirmi : Yuvarlak
Dolambaç : Eğri büğrü yol
Densiz : şakacı
Debelenme : yerde Yuvarlanma
E
Elhem : Herhalde
Elpikleme : Tahılı tepirle samandan ayırma işi
Erinme : Üşenme
Eyin-öyün : Baştan savma
Efil-efil : rüzgar esmesi

F
Fırfırı : Fırıldak
Fırt : Yudum
Fenikme : Bunalma

G
Guncik : Dip, kuytu yer
Guzlacı : Doğuracak hayvan
Govik : Huni
Gıjileme : Çığlık atma
Gidişme : Kaşınma
Gangırma : bükmek-eğmek
Gıcıktırma : Kızdırma
Göyünme : Yanmaya yüz tutmuş
Gevende : geveze
Gever : Bahçe sulamalarında taksimat yeri

H
Heleki : İyiki
Hezacı : Hile yapma
Hayma : Bahçelerdeki ağaçtan yapılan gölgelik
Him-hime : Sırt sırta, bitişik
Him : Bina temeli
Hümbek : Yerli bir tür oyun
Hoplama : Atlama
Haftar : Obur
Hakket : Hakikaten
Hârim : Bir işte taciz etme
Hımbıl : Avanak, enayi
Hırma hış : Çok ezilmiş
Hıtap : Pide çeşidi
Hazna : Su biriken yer
Hırtlek : Boğaz içi

I
Iğınma : Bir işi zorlanarak yapma

İ
İleç : Bahis
İçme : Ilıca
İsabet : Nazar değme

K

Kulunç : İki omuz arası
Kakırcama : Bayatlama, bozulma
Kındırik : Ufak tefek
Koruk : Olmamış üzüm
Kırtik : Biraz
Kırcik : Taşla oynanan mahalli bir oyun
Kekeşme : Uyuşma
Kızzılkurt : Beddua
Kurrik : Sıpa
Kantarma : Kemerli yapı
Köme : Yığın

L
Lappıdana : Ortadan konuşma
Lüllük : Musluk
Lülük : bir sıkımlık köfte
Lığlama : Yuvarlanma

M
Manca : Salata
Meyrat : Ölenden kalan işe yaramaz şey
Mıt-mıt : Yavaş-yavaş

N
Nıkıs : Eli sıkı, cimri
Niniyesen : Sana ne
Nezelme : eskime

O
Oğunma : Bayılma
Onart : Doğru

Ö
Össeat : Anında
Örgetleme : aklını çelme
Özü baymak : acımak
Ökünme : Taklit etme

P
Pallikleme : Elle yoklama
Peçel : Beceriksiz, sakar
Pezzik : sebzenin nazik kısmı


S
Sırpıncak : Kaygan
Soyha : kirli üst-baş
Surha : Angarya
Sasımış : bozulmuş, kokmuş

Ş
Şapşak : Su kabı
Şuka : Pestilin katlanmış şekli
Şakuka : Yabani süslü kabak
Şörük : Tükürük
Şibik : Göz çapağı

U
Uşak : Çocuk
Urğun urğun : Gizli gizli

Ü
Üleş : Leş


Y
Yunma : Yıkanma
Yetmeti : Minder
Yampeş : Yan-yan yürüyen
Yarendik : Latife

Z
Zırtapoz: işsizgüçsüz - başıboş
Zumzuk : Yumruk
Zaar : Herhalde
Zaklanma : Alaya alma
Zağal : Tembel
Zıpır : Görgüsüz, kaba,cahil
Zoppik : Çıkıntı


Trabzon şivesi






Abdesluk : Ev içinde üzerinde abdest alınan leğen.
Aca : Acaba.
Afgurmak : Havlamak.
Aha : İşte.
Amofti (homarta) : Yabani yer çileği
Analis : Yumuşama.
Ander : Değersiz,işe yaramaz.
Angona : Zehirsiz kısa boyda bir yılan türü.
Anis : Yüksek kesimlerde yetişen bodur bir ağaç türü.
Aruk : Zayıf,çelimsiz,sıska.
Aşana : Köy evlerindeki geniş yeme-içme yeri.
Avat : Geniş yapraklı bir tür diken.
Ayam : Hava durumu.






Badama : Köy evlerinin önündeki sofa.
Bakla : Fasulye
Bakraç : Kova.
Bansi : Hayvan yemliği
Behrenk : Üstü örtülü su kanalı.
Berinnemek : Genellikle soğuk su veya hava ile ilk temasta yaşanan ürperti-irkilme
Bezleme : Saçta pişirilen ince yassı ekmek.
Biçki (bıçkı): Odun kesmeye yarayan testere.
Bitige : Çok küçük , az.
Bolaki : İsterim ki ,dilerim ki.
Bostan : Salatalık
Buldur : Geçen yıl.
Burşunda : Kavrulmuş arpanın öğütülmesiyle elde edilen un ve sıcak sudan oluşan karışıma pekmez yada yağ karıştırılarak yapılan yemek.

C-Ç



Campil : Elfeneri ampulü.
Ceyran : Elektrik
Çakaloz : Sincap.
Çalbara : Küçük bakır tencere.
Çangal : Bitkilerin kurutulduğu, yere dikilmiş dallı ağaç gövdesi.
Çaplama : Çit.
Çapula : Ayakkabı.
Çaştak : Salatalık,kabak gibi sebzelerin yetiştirildiği,dallarla örülü yer.
Çayan (zağana) : Yengeç
Çencik : Kapı ve pencerelerin kilitlenmesine yarayan küçük çengel.
Çeten (çöten) : Mısır koymak için yapılmış derme çatma ambar.
Çıngıl : Ağaç üzerine çakılıp çekilmesini sağlayan demir aygıt.
Çıtıman : Biçilmiş mısır bitkisinden yapılmış bağ (demet).
Çivit : Meyve çekirdeği.
Çolbaz : Beceriksiz.
Çortluk : Dikenlerle kaplı, girilmesi zor yer.
Çömen : Mısır bitkisi demetlerinin birbirine dayandırılmasıyla oluşturulan küme.
D




Daraba : Ahırdaki hayvanları birbirlerinden ayıran tahta engel.
Darı : Mısır.
Dastar : Yün veya kıl ile dokunan bir çeşit kilim
Dırmaç : Yük taşımaya yarayan,iplikle dokunmuş uzun şerit.
Dimla : Az,biraz.
Dümbelek : Davul gibi vurmalı çalgı.
Düve : 1 yada 2 yaşında genç inek


E


Ediş : Gürültü,ses.
Eğercek : Yün eğirmeye yarayan alet.
Ekşili : Turşu.
Enük : Köpek yavrusu.
Erşin (eğşin) : Köz karıştırmaya veya sac bazlama çevirmeye yarayan spatula biçiminde demir araç.
Eşka : Gölge.
Evza : Kibrit


F


Faraş : Küçük kürek
Ferbela : Entarinin etek kısmına yapılan fırfır.
Ferister : Küçük sepet.
Ferük : Piliç.
Fırçette : Hayvan gübresinin ahırdan dışarı atılması için yapılmış delik.
Firahti (fıraklı) : Bahçe ve arazi etrafını çevreleyen genellikle tahtadan yapılan çit.
Fisil : Taze soğan.
Folluk : Tavuğun üzerine çöküp yumurtladığı yardımcı yumurta.
Foti : Çukur.
Furunkurusu : Fırında kurutulmuş mısır.
Fuzan : Hububatın kepeği.

G




Gaban : Yamaç.
Gazel (gazal) : Kuruyup dökülmüş ağaç yaprağı. (genellikle ahırlarda üzerinde hayvanların yatması için serilir.)
Gelber : Toplamaya yarayan aygıt.
Gelder : Bkz. Kertel.
Gıdık : bkz.şelek
Glavu : Kesici araçların keskinlik durumu.
Gosu (gosi) : Kuluçkaya yatmış tavuk.

Gotila : Ense.
Görüm : Gelinin kocasının kız kardeşi.
Göscek : Gözlük
H



Haçan : Madem ki.
Handoşira : Kirpi.
Harar : Büyük çuval.
Hartama : Eskinde yapılarda çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta
Hışır : İşe yaramaz,yıkık,viran.
Hızan : Çoluk-çocuk
Hızar : Büyük testere.
Horom : Bkz. Çömen.
Hoşafliza : Kertenkele.
Hurek : Baykuş.


I-İ


Iba : Nem, rutubet
İfteri: Eğrelti otu.
İlistir : Büyük süzgeç.
İs : Akıl
İskemle : Tahtadan yapılmış alçak tek kişilik oturak. Bir çeşit sandalye.
İsriç : Bir ağaç türü.
İstif : Lahana ve fasulye ile yapılan bir yemek.
İşkebit : Eşek arısı.
İşlik : Gömlek.
İşmar : El ile işaret etme,çağırma.
İvez : Sivrisinek.
İzimlang (izimlan) : Taze sürgünleri yenilebilen bir tür dikenli bitki.


K


Kafkal : Fındık tanelerini koçanından ayırma.
Kangel : Eğri.
Kapaniza (kapan) : Kuş veya fare yakalamak için kullanılan mekanizma (tuzak)
Kaput (gabut) : Ceket, kaban türü kalın giysi
Karak : Kapı veya pencerelerin kilitlenmesi için kullanılan çengelli araç.
Karavu : Meyve toplarken dalları çekmeye yarayan çengelli uzun dal(sopa)
Karganak : Değirmen taşına mısırın akmasını sağlayan,taşın üzerine sürtünen tahta.
Karniluk : İşkembe.
Kartobi : Patates.
Kaş : Yamaç,uçurum.
Kaybana : Sevilmeyen,istenmeyen.
Kelek : koyun-keçi gibi hayvanların boynuna asılan sac zil
Kelem : Bkz. Uli.
Kelep : Yumak
Kemçük : Elma, armut gibi meyveleri yenildikten sonra kalan kısım.(artık)
Kenef : Tuvalet.
Kepengi : Evden Ahıra inmek için kullanılan kapak.
Kerenti : Tırpan.
Kermone (kirman) : Yün eğirme aracı.
Kertel : İneklerin içinde yem yediği kap.
Keski : Kalemtıraş.
Kıdım : Çok az miktarda olan. Kız çocuğu anlamında da kullanılır.
Kırnap : İp, ip parçası
Kilostor : Tahtadan yapılmış kapı sürgüsü.
Kobi : Küçük köpek türü.
Kodofla : Mısır koçanı yaprağı.
Kohle : Salyangoz.
Kolik : Kerestelik ağaç.
Komar : Kısa boylu bodur çalılık.(Ormangülü)
Komri : İskemle
Kopça : Düğme.
Korkotila : Büyük bir solucan türü.
Korsa : Evin içinde köşe başında odun konulan yer.
Korzil : Hayvan yiyeceğinin üzerinde doğrandığı odun parçası.
Kosu : Kuluçkaya yatmış tavuk.
Koşa : Patlamış mısır.
Koşama : Avuç dolusu.
Kot : Mısır ve fasulye ağırlığını ölçmeye yarayan beş kiloluk ölçek.
Kotoş : Mısır koçanı.
Kozer : İçerisinde kedinin yemek yediği odundan yapılmış yontma kap.
Kozik : Kabuğu soyulmuş,taşınmaya hazır kütük.
Köhle : Pire.
Kömre (kemre) : Hayvan gübresi.
Kön : Deri
Kudal : Kazanda pişenleri karıştırmaya yarayan uzun odun.
Kudene(güdene) : Ayıklanmış mısırdan geri kalan odunsu kısım
Kuguvak : Yenilebilen bir tür mantar.
Kukus : Tuz,dolu tanesi.
Kukuvak : Mantar.
Kuplas : Yüzüstü durma.
Kurebi : Diken kesmeye yarayan küçük balta.
Kurut : Çökeleğin kurutulmuş şekli.
Kusa : Siğil.
Kuş lastiği : Sapan.
Kuz : Kuzey

L


Labaza : Geniş yapraklı,yabani bir ot.
Lalak : Çevresinde olup bitenlere duyarsız,zor anlayan.
Langi : Uçurum.
Lapçin(lepcük) : Yassı.
Lazıt : Mısır.
Lenger : Tabak.
Levor : Etkileyici kokusu olan yabani bir ot.
Lifoz : Dağ çileği.
Limanda : İkiz.
Longoz (langoz) : Derin, dipsiz kuyu. Kör, karanlık kuyu.


M




Madirka : Çekiç
Manca : Koyu kabak veya lahana yemeği.
Melevücen : Bkz. İzimlang.
Merek : Hayvan yiyeceği (sap, saman, ot) veya gazel konulan baraka.
Mertek : Ev yapımında kullanılan büyük kalas.
Meşebe (meştebe) : Maşrapa
Mile (misket-mıras) : Çocukların oynadığı cam yada ****l küre (bilye).
Mintan : Gömlek - bluz
Mizir : Cimri
Mol : Bitki topluluğu.(Örneğin; Fındık Molü)
Mora : Çilek.
Mudara : İşe yaramaz,güçsüz.
Murç : Genellikle taş kırma yada odun yarma işinde kullanılan büyük çivi

N


Navlun : Yol parası, araç kirası-ücreti.
Nakıs : Eli sıkı (pinti, cimri).
O-Ö


Oğli : Erkek çocuğu.
Otluk : Mısırın ineklere yedirilen kurutulmuş gövdesi ve yaprakları.
Öksoğu : Ucu yanmış,köz olmuş odun.
Ömen : Çocuk oyunlarında başlama çizgisi.


P


Panti : Bkz. Bansi
Payanda : Desteklemek amacıyla yanlardan dayanmış direk.
Pelit : Meşe ağacı.
Peşko(pöşke) : Saç soba.
Petaliza : Kelebek.
Pırtı : Elbise
Pileki (Bileki) : Üzerinde ekmek pişirilen ocak taşı.
Pitil : Buzağı kursağı.
Pontul : Pantolon
Puspuran : Büyük sıçan.


R



Rızi : Kara lahana bitkisinin gövdesinin içindeki yenilebilen kısım.
Riğoz (Verauz) : Evlerin arka tarafındaki dar aralık.


S-Ş


Sap : Biçilmiş mısır bitkisi.
Sayfan : Genellikle evden uzak arazilerde geçici barınak olarak yapılan derme çatma yapı.
Sazluk : Bataklık.
Sef : Yanlış
Sekmen : Bkz. İskemle.
Serender : Hububatın konulduğu, direkler üzerine yapılmış serin depo.
Silikta : Tavada yapılan zeytinyağlı küçük pide.
Simla : Gözün kenarında birikmiş tortu.
Sinakliza : Ateşböceği.
Sini : Üzerinde yemek yenilen genişçe tepsi
Sirke : Bit yumurtası.
Solak : Sol elini kullanan.
Somar : Yeşil renkli, geniş yapraklı bir bitki.
Suğnis etme : Yemeğin tencerenin dibine tutması,yanması.
Suluk : Eski evlerde lavabo yerine kullanılan bölüm.
Sumul : Ekmek kırıntısı.
Sumur : Sıcak mısır ekmeğinin içine yağ ve şeker konularak hazırlanan yemek.
Supramak : Yontmak.
Surgu : Fermuar.
Şafla : Ağız akıntısı,salya.


T

Taflan : Kiraza benzeyen çekirdekli bir meyve.
Teçir : Sığırların ticaretini yapan kişi.
Tekir : Bkz. Serender
Temreğü : Egzamaya benzeyen bir cilt hastalığı.
Tentene : Dantel
Terek : Kapaksız mutfak dolabı.
Tevek : Salatalık, kabak veya üzüm gibi bitkilerin uzun kolları(dal)
Tirma : Ayran ve mısır unundan yapılan muhallebi kıvamında bir yemek.
Tirmaç : Bkz Dırmaç. Yük taşımaya yarayan,iplikle dokunmuş uzun şerit.
Tirmuk : Hayvan gübresini atmaya yarayan demir aygıt.
Tohli(toklu): Bir yaşındaki erkek koyun.
Tumbi :Tümsek
U-Ü


Uli : Bkz. Rızi.
Urba : Bkz.Pırtı.
Uşak : Çocuk
Üğleşmek : Oyalanmak suretiyle geçikmek. Eğleşmek.
Üğo : Eğe.
Üsküt : Küsmüş,sessiz

V


Varagel : Teleferik.
Vindo : Kan emici büyük sinek.
Vizora : Biberon.
Vumbura : Yaban arısı


Y


Yaba : Ucu iki çatallı dal. Genellikle çamaşır ipinin yerden yükseltilmesi için kullanılır.
Yal : Otların kazanda kaynatılmasıyla hazırlanan hayvan yiyeceği.
Yalak : Ağaçtan oyulmuş hayvanların su içtiği büyük oluk.
Yavşan : Dallarından süpürge yapılan bodur bitki.
Yaylim : Otlak.
Yazgı : Küçük saplı et doğrama baltası.
Yeygü : Çeşitli otların karışımıyla elde edilen hayvan yiyecek türü.
Yüklü : Hamile.



Sivas, Yöresi, şivesi ile bazı kelime örnekleri;





Ağlence: Eğlence

Ahbın : Gübre, Dışkı

Ağlenmek : Durmak, Eğlenmek

Alaf : Alev

Avuz : İneklerin doğumdan sonraki sütü

Azık : Çalışanların yayına aldığı yemek

Bağrı Badaşık : Birlikte hareket etme

Bayahtan : Biraz önce

Bekiştirmek :Üstüne basa basa konuşmak

Beri banzer : Az da olsa

Bezilemek : Ekmek açmak

Bıldır : Geçen sene

Bir sohum : Bir lokma

Boğün : Bugün

Börtlemek: Haşlamak

Buarez : Bu sefer

Bu haat : Bu zaman

Buncağaz : Azıcık

Buğnütmek : Rahatsız Etmek

Bungüldemek : Kaynamak

Buymak: Üşümek

Bürük : Eşarp

Cavratmak : Yalvartmak

Cırcır : Fermuar

Cırnak : Tırnak

Cicik : Göğüs, meme

Ciciklik : Sutyen

Cingan :Cimri, Çingene

Cirbik: Çapak

Culuk : Hindi, Saf

Cuvara: Sigara

Cücük : Civciv

Çağal: Taş Yığını

Çalhama :Ayran

Çalık : topal aksak

Çalmak: Vurmak, dövmek

Çap : Eğri, yamuk

Çapıt : Bez

Çeten : Kağnının üzerine yapılan çuldan taşıma aracı

Çıkı : Para saklanan kese

Çıngı : Kıvılcım
Çiğit: Çekirdek

Çimiş çimiş : Kaşınmak, karıncalanmak

Çimmek : yıkanmak

Çul: Bez torba

Çödürmek : İşemek

Çördük : Taş armudu, ahlat

Donah :Şekil

Dulda: Rüzgara karşı korunaklı

Duluk :Yanak

Düğürcek : İnce bulgur

Düven : Harmanlarda otların ezilmesini sağlayan, öküzlerin çektiği tahtanın altına keskin taş monte edilerek yapılan alet

Dombalak :Takla atmak

Ebemkuşağı : Gökkuşağı

Eccik :Azıcık

Ellaham ki: Herhalde

En : Hayvanların kulağına sahibini belirlemek için konulan işaret

Essah :Gerçek

Evrağaç: Ekmeği tadırda çevirmeye yarayan tahta alet

Evlek: Bitki ekilen bir parça toprak

Evmek : Acele etmek

Fıhare : Fakir, fukara

Fıkramak: Ekşimek

Fırasatçı: Fesat

Fışılak :Işıldayan, parlak

Fistan: Elbise

Galıh :Kalık, Evde kalmış

Gapçık: Bulgurun kabuğu

Garamet :İftira

Gasnak: Tezek kalıbı

Gaybet : Arkasından konuşmak

Gaygana :Tereyağında yumurta

Gaylolmak: Kabul etmek

Gayım : Sağlam

Gecgere : Tezek dökmeye yarayan alet

Gedişet : Tip, hal, vaziyet

Geleni : Tarla faresi

Gımçıtmak: Bitkileri kökten değil dalından koparmak
Gırlamak : Çok konuşmak

Gısmıh : Cimri

Gicişmek: Kaşınmak

Gilik : Tandırda pişirilen bir tür çörek

Goğlenmek : Yükselmek

Gopmak: Koşmak

Göbelek : Küçük mantar

Göğ : Yeşil-mavi renk

Göğermek : Yeşillenmek, küflenmek

Göğürmek : Bırakmak, Serbest bırakmak

Guğüm: Güğüm

Gunnamak : (hayvanlar için) Doğum yapmak

Gübür :Temizlikte ortalığa saçılan toz

Gücük :Kısa boylu

Gümenni: hamile

Güvez: Aç gözlü, görgüsüz

Habe : Heybe

Hapamak: Üzerine kapamak, örtmek

Haşat : Hasar görmüş, yorgun

Hayat : Salon

Hedik : Kaynamış buğday

Helik: Küçük taş

Herle : Bulgurla yapılan bir tür yemek

Herslenmek : Hırslanmak, kızmak

Hinkirmek : Burnunu silmek

Holdur : Huylu, boş boğaz

Holluk: Tavukların yumurtladığı yer

Homaça: Büyük

Hökünmek: Öykünmek, Özenmek, taklit etmek

Hötürek: Amel, isal

Hurç : Heybe

HüberMek : Diklenmek

Ihbala: Şansa

Irahmatlık: Rahmetlik

Irbıh :İbrik

Işıyanaca : Sabaha kadar

İlistir : Süzgeç

İşlik : Gömlek

ivedi : acele

İyeşmek : Başkasına buyurmak

Kâkil : Kahkül

Kâkil bastı : Toka

Katık : Yayık ayranı

Kekeç : Kekeme

Kendilemek: Kin gütmek

Keşik : Sıra
Kemçik : Zayıf, cılız

Kenef : Tuvalet, hela

Keşlaş : Yoğurt ve yarmadan yapılan bir tür yemek

Kınalı Sarı: Turuncu

Kişiflemek: Gözetlemek

Kip : Sert, sağlam

Kirtiş : Nakış, çentik

Koşam :Avuç dolusu

Koynek: Gömlek

Kötelemek: Fırlatmak

Küçük Hacı :Serçe parmak

Küdük :Tabure

Küfür küfür : Püfür püfür

Kürün: Çeşmelerin su biriken yeri

Malamat :Rezil

Marim: Meğer

Mayıs :Hayvan dışkısı

Mavu: Mavi

Mavulamak: Miyavlamak

Merem :Verem

Mertek :Ev yapımında kullanılan kalın ağaç parçaları

Mesarif: Masraf

Meses: Ucu uzun çivili sopa

Mesmiye: Önem, değer

Mıdara: Sağlam olmayan

Mırığını yıkmak: Surat asmak

Mısmıl : Sağlam

Miltan : Gömlek

Müzümsüz :Lüzumsuz

Muşulamak: Derin derin nefes almak

Nazlım: Ağır başlı, sessiz

Nehas? :Nasıl oldu da?

Ne gatani: Ne kadar

Nem bim: Nerden bileyim

Niyanna: Ne tarafa

Norüyon? :Ne yapıyorsun

Oğmaç: Yufka ekmeğe tereyağ dökülerek yapılan bir tür yemek

Öğürmek :Kusacak duruma gelmek

Ökçe :Topuk

Palapoş: Dağınık, üstüne dikkat etmeyen

Partal :Abartarak Konuşma

Peklemek: Temizlemek

Peşli Confusedoba Fırınlı soba

Pırtı :Elbise

Pevlüke: Fabrika
Pilo: Bulgur pilavı

Puhare: Baca

Samağar: Hiçbir şeyden anlamayan

Sası: Tatsız

Say mı?: Gerçekten mi?

Sede: Aynı

Seme: Saf, salak

Septirmek: İşemek

Sığınç: Sığıntı

Sığreşik: Etin sert kısmı

Sırtarmak: Sırıtmak

Sırsıllaşmak: İnatlaşmak, yapışmak

Siğinmek: Saklanmak

Soğukkuyu: Lastik ayakkabı

Sohranmak: Bir şeyi istemeyerek yapmak

Sormak: Somurmak, emmek

Soyha: Sevilmeyen, kötü

Sumsuk: Yumruk

Sunahlamak: Yufka ekmeği sulu yemekler yemek için katlayarak kaşık gibi kullanmak

Sürgüç: Bez, el bezi

Şam şam şakılamak: Parlamak

Şamar :Tokat

Şişek: Kuzunun büyüğü

Şörük: Salya

Tamates: Domates

Tavatır: Tevatür

Tehniyet :Fikir, niyet

Tille: Baston

Tohlu :Kuzunun büyüğü olan dişi hayvan

Tuman: Şalvar

Tummak: Suya dalmak

Uğraklı: Felçli, hastalıklı

Ureluğün: Dün değil evvelsi gün

Uşak: Çocuk

Uylamak: Israr etmek

Ülüzgar: rüzgar

Venilemek: Miyavlamak, garip bir ses çıkarmak

Yaar: Sırt
Yalloz: Yalaka

Yarıntesigün: Yarın değil öbür gün

Yuha: Sağlam olmayan, yufka

Yeğnik: Hafif

Yekinmek :Kalkmak üzere hareket etmek

Yumak: hamur topu

Yumuş :İş buyurmak

Yunmak: Yıkanmak,

Yüzünkuy: Yokuş yukarı

Zahar: Herhalde

Zahmeri: Zemheri, Ocak ayı, Kış

Zıbıldak: Boş boş gezen, serseri

Zırlah : İri yapılı

Ziyan ayısı: Zarar veren

Zoruhmak: Zoruna gitmek, üşenmek

Tokat Yerel Konuşma Şivesi / Tokat Konuşma Şivesi / Tokat Yerel Konuşma Lehçesi


Tokat-Almus-Hubyar Köyü'nde kullanılan yerel ağız..

1- Abu: Yaşlı kadınlara hitap şekli, (teyze, nine gibi) (N’eydiyon abu?)

2- Ağmak: Yükselmek, çıkmak (Dokuzların başına yine bulut ağdı, herhalde yağmur yağacak.)

3- Ağpun: Tarlaya atmak için biriktirilmiş havyan gübresi. (Ağpunu eşşeklere yükledin mi Ahmet?)

4- Al: Hile. (Alınan kandırdılar kızımı…Wink

5- Alaf: Hayvan yiyeceği. Daha çok kurutulmuş ot ve saman için kullanılır., (Aha, malların alafını verdim de ordan geliyom !

6- Alışmak: Yanmak, tutuşmak. (Ateş alıştı). (Ocakta otururken bir de baktım peşim alıştı)

7- Alma: Elma (Bütün almaları yemiş, kara yanıkara yiyesiceler)

8- Anadut: Dirgenin üç çatallısı. (Anadutun dalını kırmışlar gız..)

9- Arbul: Nisan ayı. (Arbul’da hep sepken yağar zaten)

10- Aşna: Tanıdık, dost. (Bir yerden aşna ama…Wink

11- Ateş gaymak: Ateş yakmak. (Fadimeee, ataşı gaydın mı gız?)

12- Ava: Baba. (Ana avam geldi, seni soruyor)

13- Avuz(ağız): İnek ve koyunların doğum yaptıktan sonra verdiği ilk süt. (Maşallah bu sene avuzu bol eylediniz)

14- Babal: Günah, suç. (Babalu günahı senin boynuna..)

15- Badal: Merdiven. (Gırk dene badal çıktım, kıçım bacağım koptu.)

16- Badaşık: Sağılan sütlerin sıra ile hergün birine verilmesi, sıra ile süt toplama (Badaşığı kiminen yapıyon bacı?)

17- Bakraç: Süt sağılan, ayran konan, saplı küçük helke. (Barkacımın kulpu koptu. Soyka daha da yeniydi.)

18- Bayaktan: Biraz önce, demin. (Bayaktan yok diyodun, şimdi nerden buldun yaşamayasıca..)

19- Beleki: Emi. (Ocağın ıssız gala beleki..)

20- Belemek: Kundaklamak. (Çocuğu daha yeni beledim, uyumuyor gavurun cocuğu)

21- Berkitmek: Sağlamlaştırmak. (Hasan, o taşı eyicene berkitmeden bırakma.)

22- Betni: Ahırlarda, içinde hayvanların yemini yediği ahşap yalak. (Betnide heç alaf galmamış)

23- Bıldır: geçen sene. (Bıldır dört guzum varıdı, bu sene iki dek.)

24- Biçik: Dana. (Ge biçik, ge biçik…Wink

25- Bisokum: Küçücük, azıcık. (Bııı, sede bisokum ya gı..)

26- Boyna: Sürekli. (Boyna çorap örüyo, neydeceğise..)

27- Böğrülce: Fasulye. (Böğrülceleri suladım da gardaş, ondan yoruldum.)

28- Buymak: Üşümek. (Dışarı hele hüle soğuk değil, buraya gelene kadar buydum öldüm.)

29- Bünelek: Büyükbaş hayvanların, bir tür sineğin rahatsız etmesinden kurtulmak için çılgınca koşması. Bünelek sineği. (Ne goşuyon lan bünelek dutmuş gibi?)

30- Ceğ: Çakıl taşlarından daha büyükçe kaya parçalarının topluca bir yerde yığılmış hali. (Ceğlü çukurda bir ağaç büyümüş, aha her biri belim gibi..)

31- Cemek: Çift sürerken, hayvanları yönlendirmek için kullanılan sopanın alt kısmına takılan ve sabandaki toprağı temizlemeye yarayan spatula benzeri demir parçası. (Soykanın cemeği kırılacak zamanı da buldun !)

32- Cerek: Çit çekmek için kullanılan orta kalınlıkta ve yaklaşık 5 m boyunda, kesik ağaç gövdesi. (O cerekler üstüne döşensin, nasıl kıydın da kestin.?.)

33- Cıbır: Parasız pulsuz, yoksul. (Bu donuzun oğlu da cıbırın kabadayısı hani..)

34- Cılbak: Çıplak. (Başı açuk, ayağı cılbak sokaklarda sürtüyo, hasta olacak.)

35- Cılga: Keçi yolu. (Cılga beri get, söğüdün dibinde görecen..)

36- Cırnak: Tırnak. (Cırnağını daktıyıdı bunnumu yırttı.)

37- Cışmak: Caymak, vazgeçmek. (Önce ağnaşduk emme soona cıştı pörtlek göz..)

38- Cibelmek: Böbürlenmek, kendini övmek. (Neyine cibeliyon?)

39- Cicik: Meme. (Emen ciciklerini yesin canıım..)

40- Coruk: Zayıf, güçsüz. (Coruk donuz, kalkmış o halıynan bir de ağaç kesiyor.)

41- Cöher: Kutsal sayılan ziyaret yerlerinden ve türbelerden alınan ve şifa verdiğine inanıldığından, su ile karıştırılarak içilen toprak. (Tekke’den cöher getüdün mü bacı?)

42- Cudam: Beceriksiz, güçsüz, görgüsüz kimse. (Adama benzemedik cudam)

43- Cücük: Civciv. (Sorma bütün cücüklerimi doğan alsın mı..)

44- Çalkama: Ayran. (Bi çalkama yap da, içek biyol bası gıı)

45- Çalmak: Sürmek, vurmak. (Davarı Karatepeye yukarı çaldım). Bir diğer anlamı yoğurt yapmak için sütün mayalandırılması. (Yoğurt çaldım, tutsun da yiyelim)

46- Çalmar: İçine koyun ve kuzuların konduğu, açık havada, etrafı çitle çevrili yer. (Koyunlar çalmarda mı ******************************** daha.?.)

47- Çamdu: Toprak damlı evlerin tavanı. (Çamdudan toprak dökülüyor.)

48- Çaput: İşe yaramaz bez parçası, parça bez.. (Ne bu ? Alt tarafı çaput değil mü?)

49- Çatılı: Bağlı, kurulu, doldurmak. (Ataşı çattım ki, yalanu çamduya çıkıyo valla, gel de ısınak)

50- Çebiş: Oğlak. (İki çebişim var, al biri senin olsun gardaş, senden gıymetli mi?)
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12