Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: Ne yapmışsın sen atatürk? / ilhan selçuk
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Ümit Zileli (Cesur Kalem)
Ne yapmış bu Gazi Mustafa Kemal! Başımıza ne büyük dert açmış; şimdi hepimiz ellerimiz şakaklarımızda, efkarlı efkarlı düşünüyoruz. Çünkü Atatürk, Büyük Millet Meclisi kürsüsüne çıkıp açık açık demiş ki:



"- Türkiye Cumhuriyetini gençliğe emanet ediyorum!"



Aldın mı başına belayı şimdi! Ne yapmış Atatürk! Bu memlekette koca koca göbekli muteber varken, bu memlekette aksakallı, yok sakallı, matruş veya köse nice erbabı meslek dururken; ciddi Ticaret Odaları, borsalar, işadamları, tüccarı muteberan, siyasi partiler ve de efendim daha nice çok büyük, çok önemli, çok aklı evvel kişiler dururken; büyükler, kocamanlar, göbekliler, kalın enseliler, gerdanlılar, dazlak kafalılar, yüzünden düşen sinek bin parça olanlar; çifte aylı dosyalarla, banka kredileriyle, ithalat ve ihracat dalavereleriyle oynayanlar, küçük dağları yaratanlar ortalıkta şişinirken, ne yapmış Atatürk?


Türkiye Cumhuriyetinin geleceğini bunlardan hiç birine emanet etmemiş de Türk gençliğine emanet etmiş. Hey gidi Koca Atatürk! Hey gidi sevgili Gazi Mustafa Kemal! Gördün mü yaptığın işi! Şimdi başımızı ellerimiz arasına alıp bu belanın içinden nasıl çıkacağımızı düşünüyoruz. Koskoca ve pek ciddi zevat ortada iken, Başbakanlar, Dahiliye Vekilleri, Emniyeti Umumiye Müdürleri, Emniyeti Hususiye Müdürleri, Ticaret Bakanları, müteahhitler, komisyoncular, yabancı şirket komisyoncuları efendime söyleyeyim idare heyetlerinin nice mutena azaları dururken, sen kalk Türkiye Cumhuriyetinin geleceğini tüysüz gençlere emanet et!


Oldu mu bu, sevgili Atatürk?


Şu Bay Mutebere bak! Nesini beğenmedin bunun? Adam Amerikalarda tahsil etmiş; sonra gelmiş, o koltuk benim, bu koltuk senin tecrübe görmüş. Şimdi filanca bankanın genel müdürü, falanca şirketin yönetim kurulu üyesi, fişmekan sigorta kumpanyasının murahhas azası... Say say bitmez oturduğu koltukları... Nesini beğenmedin bunun ve bunun gibilerin?.. Bu ve bunun gibileri ve de bunların partilerini, derneklerini, yönetim kurullarını, çeşitli örgütlerini niçin gözün tutmadı da Cumhuriyeti gençliğe emanet ettin?


Daha sakalı yeni bitmiş, eli ekmek tutmamış, bir baltaya sahip olmamış şu incecik delikanlıyı demek ki şu enseli, göbekli, gerdanlı, tecrübeli ve muteber kişiden daha güvenilir buldun öyle mi?


Ne yaptın sen Atatürk?


Şimdi kompradoruyle, komisyoncusuyle, emniyeti umumiye ve emniyeti hususiye kodamanlarıyle bütün muteberler, gençliğin hakkından nasıl geleceğiz diye planlar kurmaktadırlar. Gençliğin içine parayla tutulmuş ajanlar sokmaktadırlar, gençlik teşekküllerini ele geçirmek için olmadık düzen, olmadık entrika çevirmekteler. Tabancalı, muştalı, bıçaklı saldırganlar emniyeti hususiye himayesinde gençliğin lokallerini basmakta, Amerikan gangsterlerine rahmet okutacak bir ustalık içinde kavgalar dövüşler çıkarılmakta, oy torbaları kaçırılmakta, nice nice oyunlar sahneye konulmaktadır.


Buna rağmen uslanmaz gençlik, ikide bir senin "Gençliğe Hitabe"ni veya "Bursa Nutku"nu okumakta:


"-Atatürk bu vatanı ve bu cumhuriyeti bize emanet etti; vatan satıcılarına, yabancı kumpanya hizmetkarlarına, sömürgenlere, Amerikan uşaklarına karşıyız..." diye direnmektedirler.


Komprador iktidarı bir türlü gençlikle başa çıkamamakta, "ne yapsam, ne etsem de şu tüysüz delikanlıları yola getirsem" diye çırpınmaktadır. Bütün bu kavganın, bütün bu dövüşün, bütün bu hikayenin müsebbibi sensin sevgili Atatürk!


Sen kalkıp yıllarca cephede dövüşür, emperyalistleri denize döker, milli bağımsızlığı sağlar, cumhuriyeti kurar ve de sonra:


"-Bu neticeyi Türk Gençliğine emanet ediyorum" der misin?


Al bakalım gör sonucunu! Bela açtın bu memleketi satışa çıkarmak isteyenlerin başına! Kompradoruyle, komisyoncusuyle ne güzel al gülüm - ver gülüm, petroldür, borakstır, madendir, dolardır, İsviçre bankasıdır, açıktan kapalıdan, aşağıdan yukarıdan, liberasyondan, kotadan, el altından, el üstünden yürüyüp gidiyordu işler...


Ah Atatürk, ah!.. Sen yok musun! Oradan, yattığın yerden, Anıt-Kabir'den eloğlunun işlerini bozuyorsun.



İlhan Selçuk

20 Ocak 1967