Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: “Gençlik Nedir?”
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.


Ankara’da, Halkevi binasında, ünlü “Çoban Piyesi” oynamaktaydı. Piyesi yazan Behçet Kemal, piyesteki çoban rolünü kendi üstlenmişti. Piyesin bitişi şöyle bir dizeyle oluyordu:

“Gençliğe İnan Beyim/Gençliğe Dayan Beyim”...

Şairin gayet masum düşüncelerle yazdığı bu beyit, Atatürk’ün çevresinde bulunanların fena halde canını sıktı. Behçet Kemal’i de bir hayli “sigaya” çektiler. Sigaya çekilenlerle canı sıkılanların birarada bulunduğu bir toplantıda Atatürk, “Gençlik Nedir?” sorusunu sordu. Çeşitli cevaplar verildikten sonra, kendisi Türk gençliğinin tarifini şöyle yaptı: “

Benim anladığım gençlik, Türk inkılâbının fikirlerini ve ideolojilerini benimseyip gelecek nesillere aktarabilecek kimselerdir. Benim nazarımda yirmi yaşındaki bir yobaz ihtiyardır, yetmiş yaşındaki bir idealist de, ter-ü taze bir gençtir. İşte benim anladığım Türk genci.”
[FONT=Book Antiqua] Atamız zaten söylenecek şeyi en yalın ve en etkileyici haliyle özetlemiş, Atamızın sözünün üzerine söz olmaz ancak O da konuşan ve düşünen bir gençlik istediği için bu konuda ben de düşüncelerimi dile getirmek istiyorum:
[FONT=Book Antiqua]
[FONT=Book Antiqua] Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ve sonraki 80'lere kadar geçen süre içerisindeki gençlik ile 80'lerden sonra popülizmin de etkisiyle oluşan ve bugünlere kadar gelen gençlik arasında neredeyse uçurum var, peki nedir 1980'lere kadar gençliği güzel yapan neden ve 80 sonrası gençliğin bozulmasına sebep olan olgu?
[FONT=Book Antiqua]
[FONT=Book Antiqua] Buna tek kelime ile 12 eylül darbesi diye cevap verebilirim zira darbe ,konuşan, fikir üreten, mücadele eden, yılmayan, özgürce fikrini ifşa eden, araştıran, soruşturan, okuyan, okudukça anlayan, yorumlayan gençliğin üzerinden bir buldozer gibi geçti ve yerine silik, yitik, okumayan, araştırmayan, dünyadaki gelişmeler bihaber bir gençlik yarattı ki darbenin amacı da bu idi zaten,
[FONT=Book Antiqua]
[FONT=Book Antiqua] Acı olan şu ki 2010 Türkiyesi 1980 Türkiyesi'nden farklı değil, tek fark walkmanin yerini ıpod, telsizli telefonun yerini dijital telefon, video kasetlerinin yerini vcd ve dvd aldı yani sadece teknoloji değişti ancak aynı siliklik, aynı bihaberlik, aynı adamsendecilik devam ediyor,
[FONT=Book Antiqua]
[FONT=Book Antiqua] Halbuki en çok Türk gençliği araştırmalı, en çok bizler okuyup soruşturmalıyız, dünyayı olduğu gibi kabul edemeyiz, çünkü dünya sanayi devrimini yaşarken bizler taht kavgasında idik, bizler treni kaçırmış bir milletin evlatlarıyız ve en çok bizim koşmamız lazım, bizim didinmemiz ve sorgulamamız lazım,
[FONT=Book Antiqua]
[FONT=Book Antiqua] Evreni sadece çevremizden ibaret görüp kulaklarımızı dış dünyaya kaparsak eğer sadece kendi çığlığımızın sesini duyarız , kulaklarımıza yankı yapan şeyi de maalesef tek doğru olarak kabul ederiz,
[FONT=Book Antiqua]
[FONT=Book Antiqua] Sözün özü,
[FONT=Book Antiqua]
[FONT=Book Antiqua] Cehaletin korkulu karanlığından sıyrılmak demek; araştırmak, sorgulamak, bilgiyi her daim taze tutmak, popülizmden uzak akil bir hayat felsefesine kavuşmak demektir...Eğer bu felsefe yaratılmaz ise bu en başta Atatürk'e ve emanetine ihanettir zira ihanet sadece sınır boylarında oluşagelmez, insan fikriyatı ile de sadakatsiz bir haine dönüşebilir