Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: Kutlu Doğum Haftası Sabitlenmiş, Darısı Ramazanla Muharremin Başına...
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
BASIN AÇIKLAMASI "Kutlu Doğum Hakkında"

[Resim: bardakoglu_byk158c51bc1583cb96.jpg]

Toplumu İslam Dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları hakkında doğru bilgi ile aydınlatmakla görevli ve yetkili olan Diyanet İşleri Başkanlığı, bu yasal görevinin bir parçası olarak, 1989 yılından itibaren Türkiye Diyanet Vakfı ile birlikte Peygamberimizin doğum gününü (miladi 20 Nisan) ihtiva eden haftayı (14-20 Nisan), Hazret-i Peygamberi ve O’nun insanlığa takdim ettiği değerleri doğru ve sahih bilgiler ışığında, seçkin, güvenilir ve alanında ehil şahsiyetlerin katkılarıyla vatandaşlarımıza tanıtmak amacıyla Kutlu Doğum Haftası olarak kutlamaya başlamış ve bu hafta milletimizce de büyük bir teveccühe mazhar olmuştur. Batı’da belli çevrelerin genelde İslam ve Müslümanları özelde ise Hazret-i Peygamberi hedef alarak ileri sürdükleri itham ve eleştiriler, son yıllarda milletimizin bu haftaya olan teveccühünü daha da arttırmıştır.

Her türlü siyasi görüş ve düşüncenin üstünde kalarak halkımızı bilgilendirmeyi amaç edinen Başkanlığımız, düzenlediği etkinliklerin toplumun her kesimini kapsayıcı nitelikte olmasına, amacına uygun olarak düzenlenmesine, siyaset ve şahsiyet yapılmamasına, toplumda kutuplaşmaya sebep olunmamasına, toplumu rahatsız edecek her türlü eylem ve söylemden kaçınılmasına ve halkımızın yüce dini duygularının farklı amaçlar için kullanılmasına fırsat vermemek için de din hizmeti alanında boşluk bırakmamaya özen göstermektedir.

İnsanımızın Yüce dinimizin sonsuzluğa açılan çağrısına kulak vermesi ve Hz. Peygamber sevgisi etrafında buluşması kendimize güveni, diğerine sevgi ve saygıyı, sosyal barışı, kardeşliği, paylaşma ve yardımlaşma duygularımızı güçlendirmekte; din, dil, bölge ve kültür farkı gözetmeksizin insan haklarına ve özgürlüklere sahip çıkma bilincimizi artırmakta, toplumsal bütünleşmemizi ve toplumda karşılıklı saygı ve anlayışın yerleşmesini pekiştirmektedir.

Bununla birlikte, bu etkinliklerle ilgili olarak yazılı ve görsel medyada münferit de olsa zaman zaman bazı sübjektif değerlendirmelerin ve yanıltıcı yorumların yapıldığı da üzüntüyle müşahade edilmiş olup onlar hakkında da kamuoyunu bilgilendirmekte yarar görmekteyiz.

1- Peygamber Efendimizin doğum tarihi, hicri takvimde 12 Rebiü’l evvel, miladi takvimde ise 20 Nisan olup, 1989 yılında başlayan Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri bir dönem hicri tarih, bir dönem de miladi takvim esas alınarak gerçekleştirilmiş, haftanın önceki yıllarda 20-26, 16-22 Nisan gibi tarihlerde yapılmasının, Milli Bayramımız olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na alternatif kutlama olarak gösterilmesi gibi bazı yanlış değerlendirmelere yol açması üzerine de, 2007 yılında Başkanlık bir genelge ile Kutlu Doğum etkinliklerinin 14-20 Nisan tarihleri arasında yapılmasını ve bu tarihlerin dışında program düzenlenmemesini karar altına almıştır. Bunun sonucu olarak Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri Milli Egemenlik Bayramından üç gün önce sona ermektedir.

Başkanlığımız, dini ve milli değerleri ve kutlamaları biri diğerinin alternatifi ve karşıtı olarak değil, birbirini besleyen ve milletçe birlik ve bütünleşmeyi sağlayan ortak paydanın unsurları olarak değerlendirmektedir. Halkımız da böyle değerlendirdiği ve Peygamber sevgisi etrafında buluşmayı milletçe kardeşlik bağlarımızın güçlenmesine vesile olarak gördüğü için yurt içinde ve yurtdışında Kutlu Doğum programlarına coşkuyla katılmakta, aynı şekilde bir kaç gün sonra da Milli Egemenlik Bayramını sevinçle kutlamaktadır. Mahiyeti, düzenleniş tarzı ve amacı belli ölçüde farklılık arz eden bu iki kutlamayı biri diğerinin alternatifi veya engelleyicisi gibi görmek, sağlıklı olmayan bir bakış açısıdır.

2- Diyanet İşleri Başkanlığının düzenlediği bu kutlama programları, İl ve ilçe Müftülerimizin başkanlığında, ilgili genelge gereği mülki amirlerin onayı alınarak planlanmakta, Başkanlığın web sayfasında önceden liste halinde yayınlanmakta ve bir kamu kurumuna yakışır bir ciddiyet içinde gerçekleşmektedir. Bu etkinliklere kamu kurumları da dahil her kesim destek vermekte, gerektiğinde diğer kamu kurumlarının toplantı salonları da kullanılmaktadır. Bu da yadırganmaması gereken bir durum olup, Başkanlık da birçok kamu kurumunun etkinliğine destek vermekte, gerektiğinde ev sahipliği yapmaktadır.

Bu yıl, Hz. Peygamber’i daha iyi tanımak ve anlamak, toplumda Peygamber sevgisi etrafında birlik, beraberlik, kardeşlik ve yardımlaşma duygusunu güçlendirmek amacıyla Başkanlığımızın koordine ve öncülüğünde 14-20 Nisan 2009 tarihleri arasında yurt içinde ve dışında düzenlenen Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere, maddi-manevi katkı sağlayanlara ve gösterdikleri yakın ilgi sebebiyle vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Tarih: 28.04.2009
1- Peygamber Efendimizin doğum tarihi, hicri takvimde 12 Rebiü’l evvel, miladi takvimde ise 20 Nisan olup, 1989 yılında başlayan Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri bir dönem hicri tarih, bir dönem de miladi takvim esas alınarak gerçekleştirilm iş, haftanın önceki yıllarda 20-26, 16-22 Nisan gibi tarihlerde yapılmasının, Milli Bayramımız olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na alternatif kutlama olarak gösterilmesi gibi bazı yanlış değerlendirmele re yol açması üzerine de,] 2007 yılında Başkanlık bir genelge ile Kutlu Doğum etkinliklerinin 14-20 Nisan tarihleri arasında yapılmasını ve bu tarihlerin dışında program düzenlenmemesin i karar altına almıştır. Bunun sonucu olarak Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri Milli Egemenlik Bayramından üç gün önce sona ermektedir.

Demekki neymiş,istenildiğinde tarih değiştirilebiliyormuş.Heleki bu kurum şimdiki Diyanet veya daha önceki yıllarda din işleriyle alakalı bir kurum ise..

Düşünün artık 1500 yıldır nelerin değişmediğini ...

Pir Zöhre Ana yıllardır bunun mücadelesini veriyor.Tarihin bu şekilde değiştirildiğini anlatıyor insanlara,tabi anlayana...

Ayrıca 1500 yıl geçmiş taa 1989 da Peygamberi hatırlayıp anmaya başlamışlar...Bayağı bayağı geç olmuş.
Şimdi bu karara kimse karşı çıkmamış hicri ve miladi takvim ayrımını dile getirmemiş ise Zöhre Ana'mızın gerçek olan tarihi dile getirmesi söz konusu olduğu zaman, neden savunma olarak hemen miladi ve hicri takvim farklılığı ortaya sürülüyor...ne yazık ki gerçekler bu şekilde geleceğe yanlış aktarılıyor, her dönemde yeni birşeyler eklenirse bu kulaktan kulağa oyununa dönen bir yanılgılar yumağı haline gelmekten öteye gidemez, ama bizim Zöhre Ana gibi bir aydınlığımız varken geleceğimizin kararması mümkün olmayacak, bunu böyle bilsinler artık...
[Resim: 100194.jpg]


Ayşe Tûbâ Bâkiler

İnsanlığın Doğum Günü: 20 Nisan 571


Sıkıntılar ve içinden çıkılmaz onca saplantılardan uzaklaşmak için Muhammedi ruha ne çok ihtiyacımız var. Bütün gayesi insanlığı kurtarmak, huzur ve barış ortamı oluşturmak olan Kâinatın Efendisi sallallahu aleyhi ve sellem, merhamette ve daha sayılmayacak bir çok güzel meziyetlerde kendisine ulaşılamayacak kadar yukarıdadır.

Hz. Ali şöyle buyuruyor: “O’nun meclisi,ilim, haya,sabır ve emniyet meclisiydi. O mecliste sesler yükselmez, o mecliste hiçbir hürmet ayıpsanmaz, yıkılmazdı. Mecliste yapılan hatalar dışarı çıkmaz ve yayılmazdı. Herkese eşit bir şekilde ortada oturur, herkes ancak takva ile birbirinden üstün olurdu. Tevazu ehli idiler. O mecliste yaşlı bir insana hürmet edilir, küçüğe merhamet gösterilir, ihtiyaç sahibi öne alınır, garibin hakkı gözetilirdi.”

Bir defasında meclise gelen bir misafir Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemi tanımadığı için : “Muhammed hanginizdir?” diye sorar. Rahmet Çağlayanı Sevgililer Sevgilisi sallahu aleyhi ve sellem , o sırada ayaktadır ve su dağıtmaktadır. Bu soruya karşılık şöyle buyurur: “Bir kavmin efendisi, o kavme hizmet edendir” Bu ifade ile çok dâhice bir cevap vermiş, hem kendisinin o kavmin Efendisi olduğunu vurgulamış olmakla beraber, kıyamete kadar sürecek bir veciz söz söylemiştir.

İçinde bulunduğumuz hafta, Kutlu Doğum Haftası. 1989 yılından bu yana her yıl bir hafta olmak üzere, nisan ayı içinde, ayın 20 sini başlangıç veya bitiş alarak yurt çapında kutluyoruz. O’nu sallallahu aleyhi vesellem daha yakından tanıma çabasına giriyoruz. Duyup dinlediklerimiz, görüp işittiklerimiz ne kadar hayatımıza sirâyet ediyor, düşünmek gerek. O’na muhtaçlığımız, iştiyakımız, aşkımız her geçen an daha da artıyor. Ahh, ne çok muhtacız Rabbim, ne çok susamışız O’nun sallallahu aleyhi vesellem hayatımıza taze soluk olacak nefesine. Hayatımıza hayat, kırık kalplerimize deva, hastalıklı ruhlarımıza müthiş iksir sunacak o nefese. Ne çok başı dönmüş insanlığın.

İstemeye yüzümüz yok ama Rabbim, sen bize acı da O’nun gül nefesini üzerimize sal. Sal ki belki o vakit bir şokla kendimize gelelim. Razı olduğun ve razı olunan kullarınla birlikte, Efendiler Efendisi sallallahu aleyhi ve selleme komşu, Firdevs Cennetinin vârislerinden eyle bizi , Gül yüzlü, hep gülen Yüz hürmetine.

Soluğunuz Muhammedi, işleriniz Muhammedi, derdiniz-telaşınız Muhammed sallallahu aleyhi ve selem olsun.
Mevlid Kandili Hutbesi



8 Mart Pazar akşamı gönüller sultanımızın doğum yıldönümünün sevincini hep birlikte yaşayacağız.

بسم الله الرحمن الرحيم
وماارسلناك الا رحمة للعا لمين
وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم
بُعِثْتُ ِلاُتَمِّمَ حُسْنَ اْلاَخْلاَقِ

Muhterem Müslümanlar!
8 Mart Pazar akşamı gönüller sultanımızın doğum yıldönümünün sevincini hep birlikte yaşayacağız. Hiç şüphesiz, Peygamber Efendimizin dünyayı teşrifleri, insanlık tarihinin en müstesna hadisesidir.

Kur’ân-ı Kerim, onun kâinatı kuşatan özelliğini şöyle dile getirir: “(Ey Muhammed!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” O, başta insanlığa ve bütün varlıklara Allah’ın bir rahmeti ve bereketidir.

Kur’ân’da onun ahlâkı “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin” şeklinde övülmüştür. Onun üstün bir model şahsiyet olduğu da şöyle bildirilmiştir: “Andolsun, Resûlüllah’ta sizin için güzel bir örnek vardır” Fahr-i kâinat Efendimiz de bu hususta şöyle buyurmuştur: “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”

Resûlullah Efendimiz, Kur’ân’ın canlı şahidi idi. Nitekim bu konuda Âişe validemiz, onun ahlâkını öğrenmek isteyen bir sahâbiye “Sen, Kur’ân okuyorsun değil mi” diye sormuş “Evet okuyorum” cevabını verince, Hz. Âişe “İşte Peygamber’in (s.a.v.) ahlakı Kurân’dır.” buyurmuştur .”

Peygamber Efendimizin risâleti, müminler için büyük bir lütuftur. Kur’ân-ı Kerim, bu nimet ve ihsanı şöyle anlatır: ”Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan (kötülüklerden ve inkardan) onları temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar apaçık bir dalâlet içinde idiler.”

Âyet-i Kerimede açıkça belirtildiği gibi o, ümmetini tertemiz yapmış ve onları yüceltmiştir. Fikir ve gönül dünyalarını arıtmış, birey, aile, toplum, millet ve devlet hayatlarını tanzim etmiş, evlerini, eşyalarını, sosyal yapılarını düzene koymuştur. Eğitim, ahlak, ticaret ve iktisat hayatlarına yeni bir kavrayış kazandırmıştır. Pakistan’ın ünlü düşünürü Muhammed İkbal, bu gerçeği şöyle dile getirir: “Ey zuhuru ile hayata gençlik getiren (Hazreti Muhammed)! Cihanda hayat mumunu sen yaktın, köleleri efendilik mertebesine yükselttin...” “Müslüman’ın kalbinde Mustafa’nın (a.s.v.) makamı vardır. Siz onun adı ile şeref kazanırsınız. Din anahtarı ile dünya kapısını o açtı. Dünya anası, ona benzer bir evlât doğurmadı. Mahşer gününde bizim şeref ve itibarımız odur. Mustafa’nın dini, hayat dinidir.

Kültür tarihimizin büyük düşünürü Yusuf Hashacib’in Kutadgu Bilig adlı eserinde Peygamber Efendimiz hakkında dikkate şayan bir değerlendirme yapılır. Bin yıl önce yazılmış şu güzel ifadelerle hutbemizi bitirmek istiyorum:
“Esirgeyen Rabbim, halkın en seçkini ve insanların en iyisi olan sevgili Peygamberi gönderdi. O, karanlık gecede halka meş’ale idi; etrafa ışık saçtı ve seni aydınlattı. O, sana Allah tarafından gönderilen davetçi idi, sen bu sayede doğru yola girdin ey yiğit!.. Tek dileği ümmeti idi, ona yol gösterdi… Şimdi sen onu öv ve rızasını al. Bütün kaygısı ümmeti idi… Atadan ve anadan merhametli id… O, güzel tavırlı, dürüst ve güvenilir bir tabiatta idi. Alçak gönüllü, hayâ sahibi, şefkatli ve cömert idi. O, bütün rehberlerin önünde baş idi; sonra da bütün resullerin hâtemi oldu. Onun yoluna şimdi gönül bağladım; bütün dediklerine inandım ve severek sözünü tutum. Ey Allah’ım! Benim gönlümü gözet; kıyamette beni sevgili Peygamber ile birlikte haşret. Kıyâmette dolun ay gibi yüzünü göster; ey Allah’ım! Onu bana şefaatçi kıl.”

Dr. Kerim Buladı/ Vaiz
Zeytinburnu-İstanbul
Doğum tarihi ile kutludoğum haftası sabitlendi, mevlid kandili dönmeye devam ediyor. Muhtemelen içinden nasıl çıkacaklarını bulamadılar. Dönsün bakalım birkaç yıl daha, bakarsınız uyanırlar...
ting on a big chest, anyway? - and it had bitt... He tried not to think about it again, but he found himself wondering what would happen when the damned thing Nike Air Force realized that its owner wasn't on board any longer..."Raft's ready, lord," said the first mate."Into the water with it," shouted the captain, and "Get aboard!" and "Fire the ship!"After all